0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » DİĞER KONULAR » ÖNERİLERİNİZ » YAHUDI - HIRISTIYANLA DOST OLUNURMU??

önceki konu   diğer konu
9 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Esma-Sultan su an offline Esma-Sultan  
YAHUDI - HIRISTIYANLA DOST OLUNURMU??
330 Mesaj -
Hürriyet Gazetesi Genel Yayýn Yönetmeni Ertuðrul Özkök'ün ‘Siz bu haberi verir miydiniz’ baþlýklý makalesi, Hürriyet’in internet sitesinde ‘Hürriyet yazý iþlerini üçe bölen haber’ baþlýðýyla yayýnlandý. Yazýnýn konusu Zeynep Sultan Camii'nin kapýsýndaki tahtaya el yazýsýyla yazýlan Maide Suresi'nin 51'inci ayetinin meali oldu. Özkök bu konuyu köþesinde tartýþmaya açtý. Hürriyet Gazetesi yazarý Ahmet Hakan Coþkun da köþesinde ‘Hocalara üç soru’ baþlýklý yazýsýnda ayný konuda sorgulayýcý bir yazý yazdý.

Ýlahiyatçý-Yazar Kenan Demirtaþ tartýþmalý konu hakkýnda doðrularý Moralhaber.net'le paylaþtý.

'Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost edinmeyin'

Gülhane’deki Zeynep Sultan Camiinin yazý tahtasýna oradaki görevliler þu âyet meâlini yazmýþlar:

"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hýristiyanlarý dostlar edinmeyin. Onlarýn bazýsý, bazýsýnýn dostlarýdýrlar. Ýçinizden kim onlarý dost edinirse þüphe yok ki, o da onlardandýr. Muhakkak ki Allah o zalimleri hidayete, doðru yola iletmez."[1]

Baþta Hürriyet Gazetesinden Ertuðrul Özkök olmak üzere birçok gazeteci bu meali tartýþma zeminine çekti ve herkes kendi açýsýndan yorumladý. O tartýþma ve yorumlarý þimdilik bir kenara býrakýp âyetin mânâsýný anlamaya çalýþalým.

Ayný konu bundan yüz sene önce Bediüzzaman Said Nursî’ye de sorulmuþ:

“Yahudi ve Nasara ile muhabbetten Kur’ân’da nehiy (yasaklama) vardýr: ‘Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost edinmeyin.’ Bununla beraber nasýl dost olunuz der­si­niz?”

Said Nursî de cevabýný iki temele bina etmiþ. Biri “tefsir metodolojisi” diðeri “tarihî kontekst”.

A. Tefsir metodolojisi açýsýndan Said Nursî’nin verdiði cevap özetle þöyle:
1. Doðru ve saðlam bir hükme varabilmek için elimizdeki delil kesin olmasý gerektiði gibi, o delilin hangi anlamý gösterdiði de kesin olmasý gerekir. Burada söz konusu olan delil Kur’ân âyeti olduðu için kesindir. Ancak bu delilin hangi anlamý gösterdiði kesin deðildir, baþka anlamlara gelme ihtimali de vardýr. Çünkü, Kur’ân’ýn bu yasaðý “âmm” deðil, “mutlak”týr. Yani, Yahudi ve Hýristiyanlarýn bütün bireyleri, bütün nitelikleri, bütün zamanlarý yasak kapsamý içinde deðildir. Yasak mutlak býrakýlmýþ, bir sýnýrlama getirilmemiþtir. Büyük bir tefsirci olarak zaman bir sýnýr getirmiþse, artýk ona itiraz edilmez (Bu konu aþaðýda “tarihî kontekst” içinde açýklanýyor).

2. “Bir hüküm türev üzerine bina edilmiþse, o türevin kaynaðý hükmün illetini (asýl sebebini) gösterir.” Bu kaideyi þöyle açýklayabiliriz: Âyette geçen “Yahudi” ve “Hýristiyan” kelimeleri türevdir. Bu kelimelerin kaynaðý ise “Yahudilik” ve “Hýristiyanlýk”týr. Âyetteki hüküm türev üzerine bina edildiði için–kâide gereðince–Yahudi ve Hýristiyanlar, dinleri için, dinlerini yansýttýklarý için sevilmez. Yahudilik, Hýristiyanlýk açýsýndan onlarla dostluk kurmak ve onlarý sevmek haramdýr. Öyleyse mühendislik, mucitlik, doktorluk, güzellik, yöneticilik gibi dinlerine ait olmayan diðer güzel ve meþru nitelikleri sevilebilir ve bu yönleriyle onlarla dostluk kurulabilir. Çünkü bu nitelikleri âyetin yasak kapsamý dýþýnda kalýr.

Þayet âyet-i kerime þöyle buyursaydý, dostluk ve muhabbet onlarýn bütün niteliklerini kapsardý: “Yahudi ve Hýristiyanlarýn kendilerini dost edinmeyin!” Çünkü o zaman, dinlerine ait olsun veya olmasýn, kendileriyle her bakýmdan dostluk ve muhabbet yasak olmuþ olurdu.

Ýslâm dini insanlýðýn bütün dinî ihtiyaçlarýný, bütün zamanlarda karþýlayan kapsamlý ve üstün bir dindir. Baþka dinlere ihtiyaç býrakmaz. Bu açýdan âyet-i kerime, müminlere, baþka dinler karþýsýnda dik durmalarýný, dinleri hakkýnda tereddüt etmemelerini, tereddüde yol açan böyle dostluklara girmemelerini emrediyor.

Birilerinin iddia ettiði gibi, bu ifadeden dinler arasý çatýþma hükmünü çýkartmak mümkün deðildir. Çünkü âyet-i kerime müminlere “Dost olmayýn!” buyuruyor. Çünkü dinî dostluktan nifak kokusu gelir. Kendi dinini beðenmemek çýkar. “Sizin dininiz size, benim dinim bana” denilmeli.

Hem bütün dünya biliyor ki Kur’ân ve hadisler ve 1400 senelik Ýslâm tarihindeki uygulamalar, Yahudi ve Hýristiyanlara tam bir dinî özgürlük vermiþtir. Havra ve kilise inþa etmelerine müsaade edilmiþ ve dinleri teminat altýna alýnmýþtýr. Dinlerini özgürce yaþayabilmiþ ve Müslüman toplum içinde bu kadar yýl yaþadýklarý hâlde dinî açýdan þikâyetleri olmamýþtýr.

3. Bir insanýn, hiçbir sebep yokken bizzat kendisi sevilmez. Ya taþýdýðý nitelikten veya sanatýndan dolayý sevilir. Ayrýca her kâfirin bütün nitelikleri ve sanatlarý kâfir olmasý da düþünülemez. Yani, kâfirlerin de Ýslâm’a uygun nitelikleri ve sanatlarý olabilir. Bu açýdan Ýslâm’a uygun olan bir niteliði veya bir sanatý güzel bularak alýntý yapmak neden câiz olmasýn? Bir Müslüman’ýn Yahudi ve Hýristiyanlardan nikahlý bir hanýmý olsa onu elbette sevecektir. Aksi halde sevmediði bir hanýmla niye evlensin ki… Zaten Kur’ân, bir Müslüman erkeðin bir Yahudi veya Hýristiyan kadýnla evlenmesine izin veriyor.

B. Said Nursî’nin tarihî kontekst açýsýndan bu âyet hakkýnda verdiði cevap ise kýsaca þöyle:

Saadet çaðý olan Peygamber Efendimizin (s.a.v.) yaþadýðý dönemde bir “büyük dinî inkýlâp” meydana geldi. Bütün akýl ve düþünceleri dinî noktaya çevirdi. Bütün sevgi ve düþmanlýk din merkezliydi. Ýnsanlar baþkalarýna dinleri açýsýndan sevgi gösterir, dinleri açýsýndan düþmanlýk ederlerdi. Onun için gayr-i Müslim denilen Yahudi ve Hýristiyanlara gösterilen sevgiden ve onlarla kurulan dostluktan nifak kokusu geliyordu.

Ýçinde yaþadýðýmýz þu zamanda meydana gelen inkýlâp ise, “medenî”dir, “dünyaya ait”tir. Bütün akýl ve düþünceleri meþgul eden þey; medeniyet, kalkýnma ve dünyadýr. Düþünceler, en iyi uygarlýk seviyesine nasýl ulaþýlýr, geliþip kalkýnma nasýl temin edilebilir, dünya hayatýnda huzurun temelini teþkil eden güvenlik nasýl elde edilebilir gibi noktalar üzerinde dolaþýyor. Bu sebepten dolayý, onlarla olan dostluk iliþkilerimiz, onlarýn güzel bulduðumuz medeniyet ve kalkýnma projelerini, uygulamalarýný iktibas etmektir, alýntý yapmaktan ibarettir. Ýþte þu dostluk, kesinlikle Kur’ân’ýn yasak kapsamýna dâhil deðildir.

[1] Mâide Sûresi, 5:51.



26-11-2007
haber7.com

($imdi hepsini tam anlamayamadim düsün
bunu okurken kafama cok takildi - cünkü almanyada ya$iyor ve alman hiristiyan arkada$larimda var... maalesef türkcem okadar fazla iyi degil - tabi anliyorum ama bazi kelimeleri degil.. eger aranizda biri kisaca anlayacagim $ekilde yorum yaparsa sevinirim..
RABBIM $imdiden razi olsun sizlerden..

selam ve dua ile
Gönderen: 04.12.2007 - 22:13
Bu Mesaji Bildir   Esma-Sultan üyenin diger mesajlarini ara Esma-Sultan üyenin Profiline bak Esma-Sultan üyeye özel mesaj gönder Esma-Sultan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -

Câmi Kapýsýna Âyet Yazýlmasýndan Gocunanlar

Mehmet Þevket Eygi

28.11.2007


BÝZÝM büyük medyamýzýn en büyük konusu dindir. Dindar olduklarý ve dinî öðretileri halka duyurmak istedikleri için mi? Maalesef bunun için deðil. Dine karþýdýrlar, din aleyhtarlýðý yapmak için.

Ýstanbul’da bir imam, vazife yaptýðý caminin kapýsýna “Kur’an-ý Kerim’in Mâide sûresinin 51’inci ayetinin” mealini yazmýþ:

“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost edinmeyin. Onlarýn bazýsý, bazýsýnýn dostlarýdýr. Ýçinizden kim onlarý dost edinirse þüphe yok ki, o da onlardandýr. Muhakkak ki, Allah zâlimleri hidâyete, doðru yola iletmez.”

Camileri “kontrol eden” birisi bu ayet mealini görmüþ, resmini çekip Hürriyet gazetesine göndermiþ. Muhabirler gidip bakmýþlar, bu konuda bir yazý hazýrlamýþlar. Günlük toplantýda cami kapýsýndaki bu ayetin manþetten verilip verilmemesi tartýþýlmýþ. Gazetenin baþýndaki Ertuðrul Özkök manþetten olsun diyormuþ ama tartýþmalar sonunda vazgeçilmiþ. Özkök bir yazýyla bu haber hikayesini anlattý.

Hürriyet gazetesi, din konusundaki olumsuz yayýnlarý dolayýsýyla her gün prestij ve itibar kaybediyor. Hattâ, aleyhinde anti-hürriyet.com sitesi bile kuruldu.

Ciddî, dürüst, âdil, objektif bir gazete, bu Müslüman memlekette þayet din konusunda yayýn yapacaksa mutlaka olumlu yayýnlar yapmalýdýr. Bizim Hürriyet ve bazý diðer gazeteler, devamlý olarak dine çatarlar, dindarlarý karalarlar, hattâ zaman zaman yalan yanlýþ yayýnlar yaparlar. Örnek mi istiyorsunuz? Filan yerin hastanesindeki baþörtülü dindar doktor kadýnlar, bir hastanýn muayenesi esnasýnda onun testisine bakmamýþlar... Gazete bunu, birinci sayfadan bir suçmuþ gibi gösterdi. Meðerse böyle bir durum yokmuþ. Ne baþörtülü kadýn doktor varmýþ, ne de bir hastanýn testisine bakýlmama hadisesi...

Gelelim bir cami kapýsýna yazýlan ayet mealine:

(1) Bu ülke Müslümandýr, buradaki halkýn ezici çoðunluðu Müslümandýr. Böyle bir ülkede cami kapýsýna böyle bir ayet yazýlmasýndan daha tabiî bir þey olamaz.

(2) Ayette, Müslümanlara, Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost edinmeyiniz deniliyor. Bu, Allah’ýn emridir. Müslüman bunu tartýþmaz. Azýnlýkta olan gayr-i Müslimlerin de tartýþmamasý gerekir. Niçin?.. Ýslâm tarihi, baþlangýcýndan bugüne kadar çok acý tecrübelerle doludur. Peygamberimiz, Medine’ye hicret ettikten sonra, Yahudilerin onu, inansalar veya inanmasalar, desteklemeleri gerekirdi. Çünkü o, putperest, müþrik (putlara inanan ve tapan) halký tek Allah’a ibadet etmeye çaðýrýyordu. Yahudiler de monoteist (tek tanrýcýgöz kırpma olduklarýna göre onu desteklemeleri çok tabiî olmaz mýydý? Lakin desteklememiþler, tam aksine Mekke müþrikleriyle iþbirliði yapmýþlardýr.

3)Hýristiyanlara gelince: Onlarýn birbirlerine faydasý yoktur. Nerede kaldý ki, Müslümanlara olsun. 1205’te 4’üncü Haçlý Seferinde Hýristiyan ordusu Hýristiyan Ýstanbul’u aldý ve Ortodoks din kardeþlerinin canýna okudu. Kadýn ve kýzlara tecavüz ettiler. Halký katlettiler. Þehri öyle bir soydular ki, yangýn yerine çevirdiler, Kiliselerdeki kýymetli eþyayý yaðmaladýlar. Bunlarý yüklemek için Ayasofya mabedine at, katýr, eþek soktular, hayvanlar kutsal mekana pisledi. Patrik’in vaaz kürsüsüne bir fahiþe çýkartýp terbiyesizce konuþturdular... Hýristiyan Hýristiyana böyle yaparsa, Müslümana neler yapmaz... Onlarýn, 1. Haçlý seferinde Kudüs’ü alýnca neler yaptýklarýný kendi tarihleri yazýyor. Þehirde ne kadar Müslüman ve Yahudi varsa; kadýn, çocuk, ihtiyar, yaralý demediler hepsini vahþi bir þekilde öldürdüler. Mescid-i Aksa’nýn ve Kubbetü’s-sahranýn bulunduðu meydanda öldürülen insanlarýn kanlarý atlarýn dizlerine kadar çýkmýþtý...

(4)Tarihi býrakalým, günümüze bakalým; Ýþte Irak’ta yaptýklarý: Bir milyon Müslüman öldürdüler, dört milyon Müslümaný yerlerinden yurtlarýndan kaçýrdýlar. Çýlgýnlar gibi yaktýlar yýktýlar, tahrip ettiler. Müzeleri soydular. Hapishanelerde yüz kýzartýcý iþkenceler yaptýlar. Kur’an-ý Kerim’i yýrtýp yerlere attýlar, parçalarýný tuvalete süpürdüler. Kadýnlara ve erkeklere tecavüz ettiler... Afganistan’ý yangýn yerine çevirdiler... Ülkeye Ýslâmî bir rejim geldi diye Somali’ye saldýrdýlar... Haçlýlarýn, Hýristiyanlarýn ayak bastýðý yerde ot bitmiyor... Yaptýklarý yetmiyormuþ gibi, 3’üncü dünya savaþýný fitilliyorlar. Dünyayý batýracak, insanlýðý yok edecekler.

(5) Þu çok sofu Hýristiyan Evangelistlere bakýnýz. Hazret-i Ýsa’ya iman etmeyen Yahudilerle ve Siyonistlerle bir olmuþlar, Hz. Ýsa’ya, iffetli annesi Hz. Meryem’e iman eden Müslümanlara tuzaklar kuruyorlar.

Kur’an-ý Kerim’in “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost edinmeyin” ayetindeki uyarý baþlangýçta, tarih boyunca ve bugün de son derece haklý ve geçerli bir uyarýdýr.

Müslüman Osmanlýlar 1492’de Ýspanya’dan kovulan Yahudilere kucak açtýlar, onlara güven içinde yaþabilecekleri bir vatan kazandýrdýlar da ne oldu?

Birinci Dünya savaþýnda Çanakkale cephesinde “Katýrlý Siyonist Lejyonlarýn” Ýngiliz ordusu saflarýnda Türklere karþý savaþtýðýný kim inkâr edebilir?

Yine ayný savaþta, Filistin cephesinde gönüllü Siyonist birliklerin ingilizlerle birlikte velinimetleri Türklere karþý savaþtýðý bir gerçek deðil midir.

Biz Müslümanlar BÜTÜN peygamberlere ÝMAN EDERÝZ. Peygamberlerin birine iman etmeyen kiþi Müslüman olamaz.

Biz Müslümanlar BÜTÜN KUTSAL KÝTAPLARA iman ederiz.

Yahudiler Hz. isa’yý ve Hz. Muhammed’i inkar ederler.

Hýristiyanlar, Hz. Muhammed’i inkar eder.

Kur’an bizim kutsal kitabýmýzdýr, düsturumuzdur. Allah bu kitapta bize ne emr etmiþse, neyi yasaklamýþsa, hangi öðütleri vermiþse bunlarýn HEPSÝNÝ kabul ederiz. Ey iman edenler! Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost edinmeyin uyarýsý ne kadar doðrudur, ne kadar hikmetlidir. Filistin’i gasb eden, yerli halký süren ve aradan þu kadar zaman geçmesine raðmen Ýnsanlýk dýþý eziyetler, iþkenceler, kýyýmlar yapan Siyonist Yahudilerle dost olmamýz mümkün müdür?

Birtakým Gizli Yahudilerin, “Ýki kimliklilerin” yakýn tarihimizde bize neler yaptýklarýný biliyoruz. Ensemizde boza piþirmiþlerdir. Cellatlarýmýzla, zindancýlarýmýzla dost mu olacaðýz?

Tarihe bakalým: Osmanlýnýn 1300’den 1922’ye kadar olan 622 yýllýk tarihinde Osmanlý topraklarýndaki ile Hýristiyanlýk aleminin topraklarýndaki barýþý, toleransý mukayese edelim. Osmanlý, Yahudilere ve Nasranîlere din hürriyeti vermiþ, dillerini, kültürlerini, kimliklerini korumalarýna imkan saðlamýþtýr. Haçlýlar ise, Yahudileri zaman zaman diri diri yakmýþlardýr. Sadece onlarý deðil, baþka mezhepten ve kiliseden olan kendi din kardeþlerini de. Osmanlý pax’ý ile Hýristiyan zulmünü bir tutmak mümkün müdür.

19’uncu asýrda geliþen sömürgeciliðe bakýnýz. Nasýl ezdiler, soydular, öldürdüler, bitirdiler.

Hýristiyanlarýn Kuzey ve Güney Amerika’daki yerli halký nasýl kýydýklarýný tarih yazýyor. Afrika’dan toplayýp getirdikleri zencilere nasýl zulm ettiler... Ýslâm dini kölelere merhamet edilmesini emr etmiþ, efendisinin, kölesine yediðinden yedirmesini, giydiðinden giydirmesini istemiþtir. (Köleliði Ýslâm dini çýkarmamýþtýr!)

Dün olduðu gibi bugün de Yahudilere ve Hýristiyanlara güvenemeyiz ve onlarý dost ve veli edinemeyiz. Kur’an böyle emr ediyor. Akýl ve tarih de bu emri doðrulayýp tasdik ediyor.

Bu memlekette din hürriyeti varsa, Müslümanlar cami kapýlarýna istedikleri ayetin ve sahih hadîsin mealini yazabilir. Hiçbir medya organýnýn bundan gocunmasý doðru olmaz.

Kur’an doðruyu söyler. Kur’an’a uyan doðru yolda olur.

Cami kapýsýna bu ayetin yazýlmasý, Malatya’daki müessif cinayetin mahkeme gününe denk gelmiþ... Gelebilir, Malatya cinayeti davasýna bakacaklarýna, Irak’ta Haçlýlarýn ve Siyonistlerin tavuk gibi Müslüman boðazlamasý vahþetine baksýnlar.


Gönderen: 04.12.2007 - 22:33
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Esma-Sultan su an offline Esma-Sultan  
330 Mesaj -
Abim ALLAH razi olsun senden..

Bu daha net ve acik bence. Anladim simdi..

Ama su da var...

Biz mesela yurtdisinda büyüyenler..
Anaokulundan tut i$ci olana kadar hep almanlarin yani hiristiyanlarin arasindayiz.
Günümüzün cogu onlarla geciyor.. Ve ister istemezde arkadasin oluyor..
Din tartismasi olmadi simdiye kadar - hep anlayis gösterdiler..
Ve böyleleriylede irtibat kurdum ve bazende görüsüyorum.
Acaba bu dogrumu??

Simdiye kadar bilmiyordum - hiristiyanlarla dost edinmedigini..
In$aallah bundan sonra dikkat ederim..

Tekrar sagolun abim..

wesselam
Gönderen: 05.12.2007 - 23:11
Bu Mesaji Bildir   Esma-Sultan üyenin diger mesajlarini ara Esma-Sultan üyenin Profiline bak Esma-Sultan üyeye özel mesaj gönder Esma-Sultan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
2687 Mesaj -

“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost edinmeyin. Onlarýn bazýsý, bazýsýnýn dostlarýdýr. Ýçinizden kim onlarý dost edinirse þüphe yok ki, o da onlardandýr. Muhakkak ki, Allah zâlimleri hidâyete, doðru yola iletmez.”


evet birileri bu ayeti artik anlasin
kestirmeden meal verilmez kardeslerim
zahmet etmesinler bir tefsirlere baksinlar
elinizin altinda hak dini kuran dili var mi
yaninizda bir müftü var mi
ona da karsi cikacaksiniz
bu kadar ayetleri diyologsuzluk olarak anlayanlar zahmet edip alinti yapip bol bol söyle yillardir okuduklari su ayeti bir tercihli olarak tefsirlerden tam olarak okusalar ne olur zahmet etseniz


hep ayni
müthis bir aciklama
Tefsir metodolojisi açýsýndan Said Nursî’nin verdiði cevap özetle þöyle:
1. Doðru ve saðlam bir hükme varabilmek için elimizdeki delil kesin olmasý gerektiði gibi, o delilin hangi anlamý gösterdiði de kesin olmasý gerekir. Burada söz konusu olan delil Kur’ân âyeti olduðu için kesindir. Ancak bu delilin hangi anlamý gösterdiði kesin deðildir, baþka anlamlara gelme ihtimali de vardýr. Çünkü, Kur’ân’ýn bu yasaðý “âmm” deðil, “mutlak”týr. Yani, Yahudi ve Hýristiyanlarýn bütün bireyleri, bütün nitelikleri, bütün zamanlarý yasak kapsamý içinde deðildir. Yasak mutlak býrakýlmýþ, bir sýnýrlama getirilmemiþtir. Büyük bir tefsirci olarak zaman bir sýnýr getirmiþse, artýk ona itiraz edilmez (Bu konu aþaðýda “tarihî kontekst” içinde açýklanýyor).
Gönderen: 07.12.2007 - 03:11
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Emirdag su an offline Emirdag  
1071 Mesaj -
Rabbim yardimcimiz olsun.Avrupada yasiyoruz ve Ic iceyiz onlarla .Ins sapanlardan olmayiz.Rabbim bizi hep dogruya ilet ve kotuden elimizi ayagimizi sen cek.AMIN.....
Gönderen: 05.01.2008 - 15:36
Bu Mesaji Bildir   Emirdag üyenin diger mesajlarini ara Emirdag üyenin Profiline bak Emirdag üyeye özel mesaj gönder Emirdag üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
1686 Mesaj -
Himmm...evet ilginc bir konu...ama ben okudugum kitaplardan,dinledigim tefsir sohbetlerinden söyle bir sonuc cikardim...elbette onlardan da dost edinebiliriz...lakin taviz vermeden...mesela esimin ögretmeni var yirmi yil sonra bulusma imkanlari oldu...senede bir iki defeda olsa görüsüyoruz...onlar bize geliyor..biz onlara gidiyoruz...fikir alis verisinde bulunuyoruz...neleri yemedigimizi,nicin yemedigimizi v.s. biliyorlar ve ona göre cok anlayislilar...dikkatliler...ve de cok hosgörülüler....islamiyete karsi cok meraklarida var...zamaninda esime cokta emegi gecmis yani simdi sirf bu insanlar hristiyan diye görüsmemek cok sacma olur bence...bu ayetteki kastelinen bencede daha derin ve farkli anlami olmali...dikkat ve hassasiyet olmali elbetteki...ama hic kontak kurmamak araya duvarlar örmek hic mantikli degil....Kaldiki Efendimizin(s.a.v.)yasatisina baktigimiz da yahudi komsularina karsi tutm ve davranislarida bellidir....
selam ve dua ile kardesiniz...
Gönderen: 05.01.2008 - 16:45
Bu Mesaji Bildir   KaLBeNuR üyenin diger mesajlarini ara KaLBeNuR üyenin Profiline bak KaLBeNuR üyeye özel mesaj gönder KaLBeNuR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Maksat kelam olsun su an offline Maksat kelam olsun  
1463 Mesaj -
Mehmet þevket eygi hocamýzýn yazýsý muhteþem ....
ALLAH yardýmcýnýz olsun gurbetci kardeþlern iþleri bizlerden daha da zor ..ne diyelim onlarýnda imtihanýmý desek bilmem ki....Dil arý din ayrý sima ayrý yani ayrý babam ayrý gelde çýk....


selam ve dua ile............
Gönderen: 09.01.2008 - 00:14
Bu Mesaji Bildir   Maksat kelam olsun üyenin diger mesajlarini ara Maksat kelam olsun üyenin Profiline bak Maksat kelam olsun üyeye özel mesaj gönder Maksat kelam olsun üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
MUBÂREK ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ'NİN 118. ÂYET-İ KERÎMESİ BÂBINDA...
1686 Mesaj -
Bismillâhirrahmânirrahîm

Siz ey imana ermiþ olanlar! Sizden olmayan kiþileri can yoldaþý/sýrdaþ edinmeyin. Onlar sizi yoldan çýkarmak için ellerinden gelen hiçbir çabayý esirgemezler ve sizi sýkýntýda görmekten/sizi sýkýntýya sokan herþeyden hoþlanýrlar. Þiddetli öfke aðýzlarýndan taþmaktadýr; kalplerinde sakladýklarý ise daha da kötüdür. Biz [bununla ilgili] iþâretleri/âyetleri sizin için [iþte böylesine] açýk ve anlaþýlýr kýldýk ki aklýnýzý kullanasýnýz

(3 Âl-i Ýmrân 118)





Bismillâhirrahmânirrahîm

Siz ey imana ermiþ olanlar! Sizden olmayan kiþileri can yoldaþý/sýrdaþ edinmeyin. Onlar sizi yoldan çýkarmak için ellerinden gelen hiçbir çabayý esirgemezler ve sizi sýkýntýda görmekten/sizi sýkýntýya sokan herþeyden hoþlanýrlar. Þiddetli öfke aðýzlarýndan taþmaktadýr; kalplerinde sakladýklarý ise daha da kötüdür. Biz [bununla ilgili] iþâretleri/âyetleri sizin için [iþte böylesine] açýk ve anlaþýlýr kýldýk ki aklýnýzý kullanasýnýz

(3 Âl-i Ýmrân 118)



Mubârek âyet-i kerîmede geçen “dûn” kelimesi, malûm, iki temel mânâya gelir:

1. Alçak, soysuz, aþaðýlýk

2. Konum itibâriyle aþaðýda/düþük olmak kaydýyla gayrý, diðer, dýþýnda kalan.

Bu baðlamda, mubârek Kur’ân’a göre, bilumum ðayr-i müslîmler -ki bunlara Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ýn, azze ve celle, mubârek Kur’ân’da bildirdiði bilumum ölçü/deðer/kural/emir ve yasaklara tam bir teslîmiyet içinde uymamak konusunda þuurlu ve ýsrarlý/inatçý bir tavýr sergileyenlerle, bu baðlamda ikiyüzlü bir yaklaþým içinde olanlar, yani münâfýklar da dahildir/dahil edilse yeridir!- Mü’min ve de Mü’mine Müslümanlara göre “dûn” konumundadýrlar. Bu elbette ki hepsinin ille de “alçak”, “soysuz”, “aþaðýlýk” kiþiler olmalarýný gerektirmez ama hiç kuþku yok ki aralarýnda böyleleri vardýr ve sayýlarý azýmsanmayacak kadar çoktur!

Nitekim merhûm üstâd Muhammed Esed mubârek âyet-i kerîmede geçen “Sizden olmayan kiþileri can yoldaþý/sýrdaþ edinmeyin” ifâdesini þöyle tefsîr eder:

“Lafzen, ‘sizin dýþýnýzdakileri’. Bazý müfessirler, bu ifâdenin bütün ðayr-i müslîmleri kapsadýðý görüþüne yakýnlýk duyarlar. Ama bu görüþ, mü’minlerin kendilerine ve inançlarýna düþmanlýk beslemeyen inançsýzlar ile dostluk kurmalarýna açýkça izin veren 60:8-9 ile çeliþmektedir (Bismillâhirrahmânirrahîm… Ýnanc[ýnýz]dan/dîn[iniz]den dolayý size karþý savaþmayan ve sizi yurtlarýnýzdan sürmeyen [inkârcýlara] gelince, Allah onlara nezaketle ve adâletle davranmanýzý yasaklamaz: çünkü Allah âdil davrananlarý sever.

Allah, yalnýzca, inanc[ýnýz]dan/dîn[iniz]den dolayý size karþý savaþan ve sizi anayurdunuzdan süren veya [baþkalarýnýn] sizi sürmesine yardým edenlere dostlukla yaklaþmanýzý yasaklar; ve [içinizden] onlara dostluk gösterenlere gelince, gerçek zâlimler iþte onlardýr!) Dahasý, âyetin siyâký ve sibâký, ‘sizden olmayan kiþiler’ ile sadece, sözleri ve davranýþlarýyla Ýslam'a ve Müslümanlara karþý düþmanlýklarýný belli eden kiþilerin kasdedildiðini göstermektedir (Taberîgöz kırpma. Benim tercih ettiðim ‘sizden olmayan kiþiler’ çevirisi þunu ifade eder: Onlarýn hayat görüþü, Müslümanlarýnkine öylesine temelden karþýdýr ki aralarýnda gerçek bir dostluk sözkonusu olamaz!” [Muhammed Esed - 3:118/dn 87].





Mubârek “âyet-i kerîmede geçen ve ‘sýrdaþ’ anlamý verilen: el-Bitâne kelimesi mastardýr. Tek kiþiye de, çoðula da isim olarak verilebilir. Kiþinin, bitânesi, onun iç ve gizli iþlerine muttali {yani, onlarý öðrenmiþ, onlar hakkýnda bilgi sahibi, haberli} olan özel adamlarý ve yakýnlarýdýr. Bunun aslý ise, hem sýrt, hem de elbise ve benzerlerinin yüzü anlamýna gelen zahr'ýn zýddý olan batn, yani karýn ve astardýr.”[Kurtûbî]

“Yüce Allah, bu âyet-i kerîmeyle, mü’minlere, kâfirlerden, Yahûdîlerden ve hevâlarýnýn arkasýndan giden sapýk fýrkalardan olanlarý, içli dýþlý/yakýn kimseler edinmeyi, görüþlerini almayý ve iþlerini görmeyi kendilerine havale etmeyi yasaklamaktadýr. Denildiðine göre, senin itikat ve dinine muhalif olan hiçbir kimse ile karþýlýklý konuþmaman gerekir. Þâir der ki: ‘Sen kiþiye dair sorma. Onun arkadaþýný sor. Çünkü herbir arkadaþ beraber olduðu kimseye uyar’.

Ebû Dâvûd'un Sünen'inde yer alan rivayete göre, Ebû Hureyre, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) þöyle buyurduðunu rivayet etmekledir: ‘Kiþi, arkadaþýnýn dini üzeredir. O bakýmdan sizden herhangi bir kimse kiminle arkadaþlýk ettiðine bir baksýn’.

Ýbn Mes'ûd'dan da þöyle dediði nakledilmektedir: ‘Siz insanlarý kardeþ edindikleri kimselerle deðerlendirin’.”[Kurtûbî]

“Hz. Ömer’den (r.a.) þöyle dediði rivâyet edilmiþtir: ‘Siz, kitap ehlini görevlerinizde kullanmayýn. Çünkü onlar, rüþveti helâl bilirler. Siz, göreceðiniz iþlerinize ve yönettiðiniz raiyenizin iþlerine yüce Allah'tan korkan kimseleri görevlendirerek yardým alýnýz’.

Hz. Ömer'e (r.a.): ‘Burada Hire’li bir Hristiyan vardýr. Ondan daha iyi kâtiplik edecek, ondan daha güzel kalemle yazý yazacak kimse yoktur. O senin yazý iþlerini yürütmesin mi?’ denilince þu cevabý vermiþ: ‘Ben, mü'minleri býrakýp baþkalarýný sýrdaþ edinemem.

O halde zimmet ehlini kâtipliðe getirmek caiz deðildir. Bundan baþka alýþ veriþteki tasarruflarý da, vekâletleri de caiz deðildir!’.

Derim ki: Bu günümüzde þartlar artýk deðiþmiþtir. Kitap ehlinden kimseler artýk kâtip yapýlýyor, güvenilir kimse kabul ediliyor ve bunlar böylelikle ahmak ve cahil yönetici ve emirler nezdinde üstün mevkilere getirilmiþ bulunuyorlar.”[Kurtûbî]



Nitekim milâdî 912 – 961 yýllarý arasýnda Endülüs Ýslâm Devletinin emîri olan 3. ‘Abdurrahmân’ýn baþ veziri Hasdai ben Ýsak ben Ezra adlý ve kendi cemaati içinde nasi, yani “prens” olarak bilinen çok zekî, çok yetenekli, tâbir câizse “hiperentellektüel” bir Yahûdî’ydi. Yani, devletin bütün sýrlarýna tâ içinden, kaynaðýndan vâkýf olduðu gibi, müdâhil de olabiliyor/oluyordu besbelli! Meraklýsýna bu konuyu enine boyuna araþtýrmasýný hararetle tavsiye ederim!



Yine milâdî 1520 – 1566 yýllarý arasýnda hüküm süren Kanûnî Sultan Süleymân’ýn da hekimbaþýsý “Haham Mûsâ” adýnda bir Yahûdî imiþ (Kaynak: Otto Kurz: SULTAN ÝÇÝN BÝR SAAT – Yakýndoðu’da Avrupa Saat ve Saatçileri (Istanbul, Kitap Yayýnevi, 2005) s. 30).

Mü’min bir Müslüman olarak “dûn”unda olaný “sýrdaþ” edinmenin dik âlâsý deðil midir bu? (Tabiî eðer bu bilgi doðruysa!). Nitekim birçok tarihçi Osmanlý Devleti’nin çöküþ sürecinin Kanûnî Sultan Süleyman döneminde baþladýðýný söyler/iddia eder!



Bütün bunlardan hareket ederek þu neticeye varmamýz mümkündür: Mü’min Müslümanlar, iktidâra geldikleri/iktidâr olduklarý zaman, özellikle ve öncelikle devletin en hassas noktalarýnda “kadrolaþmak”, yani, “sýrdaþlýk” kapsamýna girebilecek her türlü görevin baþýna öncelikle Mü’min Müslümanlar olduklarýndan kuþku olmayan ehil kiþileri getirmek zorundadýrlar! Bu Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ýn, azze ve celle, ele aldýðýmýz âyet-i kerîmeden çýkartýlacak apaçýk emridir! Bu emre –hâþâ!- uymayanýn sonu önce bu dünyâda, sonra da besbelli ki âhirette/Hesâb Günü’nde hüsrân olacaktýr!



Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ýn, azze ve celle, bu emrine uyan herkes bilumum ðayr-i müslîmler tarafýndan elbette ki -hâþâ ve kellâ!- “aydýnlanma çaðýnýn kazanýmlarýnýn gerisinde kalmak”(!), “Uluslararasý Ýnsan Haklarý Bildirgesi”ne ters düþmek(!), “demokrasi”ye(!), “laiklik”e(!) hatta “Kopenhag Kriterleri”ne bile aykýrý davranmakla(!) eleþtirilecek/suçlanacaktýr!



Neyse ki mazlûm ve de mahzûn memleketimizde, kanunlar/hukuk açýsýndan hiçbir mâni olmadýðý hâlde, tâbir câizse, “derin teâmül” gereði hiçbir Hristiyan ya da Mûsevî vatandaþ devlet, ordu, yargý ve emniyet kuvvetleri bünyesinde görev alamamaktadýr! (Bu çok ilginç ama bir o kadar da önemli konuya þerefli Vakit gazetemizde yazdýðým birçok makalede temas etmeye çalýþtým: “Buyrun, Bir De Buradan Yakýn” - “Derin Refleks Bâbýnda…” – “Maske Düþüren Hezeyânlar…” – “Meydân Faslý” – “Serzeniþ…”. Ýlgilenener “Vakit Yazýlarý “adlý bölüme bakabilirler.)



Besbelli, en azgýn/azýlý laiklikperestlerin bile sorgulamaya/tartýþmaya/irdelemeye/eleþtirmeye bir türlü cesâret edemedikleri bu “derin teâmül” sâyesinde sýrtýmýz yere gelmiyor bir türlü!



Acýbadem, 4 Zilhicce 1428/14.12.2007

Münib Engin Noyan


bu yaziyi yeni okudum sizlerlede paylasmak istedim...
Gönderen: 09.01.2008 - 13:40
Bu Mesaji Bildir   KaLBeNuR üyenin diger mesajlarini ara KaLBeNuR üyenin Profiline bak KaLBeNuR üyeye özel mesaj gönder KaLBeNuR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
-ERDAL- su an offline -ERDAL-  
198 Mesaj -
OLUR TABÝ NEDEN OLMASIN,BENÝM YAHUDÝ ARKADAÞLARIM VAR,BUNLAR ÇOK UÇ ÞEYLER MÜBAREKLER,ÝNANIN RAMAZANDA BENÝ ÝFTARA DAVET ETTÝLER,KENDÝLERÝDE OGÜN ORUÇ TUTMUÞLAR,ÞÝMDÝ BUNDA NE SAKINCA VAR,HALA GÖRÜÞÜRÜZ,ÝMANA GELMELERÝ ÝÇÝN ÇOK ÝYÝ BÝR TEMSÝLÝYET GEREKÝYO,CEHENNEMÝ GÖSTERMEDEN,CENNETÝN GÜZELLÝKLERÝNDEN BAHSEDELÝM BÝRAZ ALLAH AÞKINA,BAKIN NELER DEÐÝÞÝYOR O ZAMAN...ÝNÞAALLAH MÜSLÜMAN OLURLARDA SÝZLERLE TANIÞTIRIRIM..DUA EDÝN EMÝsevinçli
Gönderen: 18.02.2008 - 23:31
Bu Mesaji Bildir   -ERDAL- üyenin diger mesajlarini ara -ERDAL- üyenin Profiline bak -ERDAL- üyeye özel mesaj gönder -ERDAL- üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1732 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
bedirde (44), guvendag (42), beyza-nur (52), Mustafa_Ogras (39), TANATAR (40), arasat (65), mustafaaa (39), DaYMoN_38 (40), ben kimim (65), suskun_amedli (41), yakubu (38), yagmuralp (46), tatoglu (45), saygýlý (48), beguum (46), semih1973 (51), BERDAN13 (50), merve70 (33), xxxakrepxxx (43), damlanur (39), emsal (37), nisa Nur (26), FEYZAferhan (46), aliihsan (43), fatih_kull (41), halisseker (40), r.yildiz (43), Taskin70 (41), NaMaz_iM (48), baran4735 (43), simurg_anka (59), feride_özen (47), igci (43), ihvancan (45), civan (46), hakan_20 (55), lnxwise (41), ~~Esinti~~ (39), kent (52), veyselgün (52), drakula514 (33), sahhaf (54), hüdayi_yolu (48), eyy_yolcu (48), ravza30 (51), epikon (44), dursun bektas (58), shacird (39), ohme (62), HakanKA (36), abdülbari (32), aliasik (60), datedock (37), Kar çiçeði (38), luicin79 (45), yusuf_ali (43), pcpcpc (43), meryem_ (38), meryem.im (38), abuzer (43), EBRUEBSUDE (43), burak_1 (50), öznur (45), esinti34_69 (51), h mükremin (52), dogutrade (60), esinti69 (51), nired (51), Ensar 66 (58), ABDULLAH FURKAN (), akýn (65), tungaeralp (53), bykilic (50), canisi (58), sedatsen (46), kocaahmet79 (45), esselam (42), kirrli (37), ismey (53), xxxemrexxx (51), seida (43), blueangel_ahmet (50), cesum (58), dhan (49), eschra (34), tamerr70 (51), resul asigi (38), yusuf163 (47), Misafiir (45), Zeynep..66 (39), hüseyin _k (34), vizyon (55)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.92871 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.