0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » YUVANIZ CENNET OLSUNMU

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
MELIKSAH04** su an offline MELIKSAH04**  
Konu icon    YUVANIZ CENNET OLSUNMU
328 Mesaj -
Yuvanýz Cennet Olsun mu?

Evlenirken attýðýnýz adým ne kadar büyüktü bilmem?
Ne kadar koþmayý istediniz eþinizle?
Yorulunca birbirinize nasýl destek verdiniz?
Kim taþýdý diðerini, kim kaldýrdý düþeni?
Ýlk adýmý birbirinizden mi beklediniz yoksa?
Neler düþlediniz bu uzun soluklu maratona baþlarken?
Hani hep derler ya, "Evlilik aþký öldürür!" diye.
Bu söze ne kadar inanýyorsunuz bilmem. Toplumdaki ailelere bakýnca sözlerin beyinlerdeki etkisinin çok fazla olduðu görülüyor, yaþanýyor.
Böyle sözlere yenileri ilave edilip deðiþtirilmedikçe; bizler dünyamýzýn cenneti yuvalarýmýzý kurmakta zorlanacak gibiyiz.
Sizin yuvanýz cennet gibi mi?
Yoksa...
Yazmak istemiyorum ve istiyorum ki, yuvalarý cennet yapma yolunda adýmlar atalým. Ne dersiniz? Evlerimizde yepyeni beyaz sayfalar açmaya, o mutlu ilk adýmý yeniden atmaya hazýr mýsýnýz?

Evliliðe Hazýr Olun
Evlenmek kolay, sürdürmek zordur. Çaba, gayret, sabýr, eðitim ister.
Biz ehliyet alýrken bile sürücü kursuna gideriz, trafik bilgilerini ezberleriz.
Ama evlenirken... Evlilik nedir? Niçin evleniyoruz? Cevaplarýný gerçekten bilmek istiyor muyuz?
Evlilikle ilgili hayaller kuruyor, koltuklara, takýlara, çeyizlere milyarlar veriyoruz. Ama "Geçinme Sanatý" ve "Evlilikte Çatýþma Çözme Sanatý", "Mutlu Olma Sanatý" gibi hayatýmýzý etkileyecek konularda bilgi edinmiyor ve rasgele bir evlilik felsefesi ile evleniyoruz.
Bu felsefeyi de zaten bizden önce büyüklerimiz belirliyor. "Gelinlikle çýktýðýn bu eve kefenle dönebilirsin!" ya da "Ayrýlýk þerefsizliktir!" gibi. Þimdi bu felsefe deðiþti tabiî, "Sakýn çekme, geçinemezsen býrak gel!", "Gidebileceði yere kadar, ölene kadar deðil!" þeklinde..
Boþanma dillerde sakýz olmuþ… Fedakârlýk ve sabýr ise unutulan þeyler.
Evlilikleri sürdürme çabasý yok. Eþler de birbirine güvenmiyor.
Güven olmayýnca, saygý ve sevgi dünden terk ediyor yuvalarý.
"Evlilik Felsefesi" olmadan, eþler ortak bir kültürle, ortak bir hedefe kilitlenmeden mutluluk olmuyor.
Evlilik dilinde, kavramlarý yeniden yorumlamalý aslýnda.
Ben-sen yerine, biz…
Kullanma yerine, paylaþým…
"Taþ fýrýn" ya da "light" yerine, "beyefendi", "adam gibi adam" olmak (Ýstanbul beyefendisi)…
"Bireysel özgürlükçü" bayan yerine, "ailece özgürlüðü benimseyen" hanýmefendi olmak…
Sevgiyi öldüren "emirler" yerine, sevgiye yol açan "ricâlar"...
"Kýzdým, içime gömdüm" demek yerine, "açýk iletiþim" kurmak..
"Tekdir (azarlamak)" yerine "takdir" gibi. (Takdir edilen davranýþ mutlaka tekrar eder.)

Aklýnýzdan Geçmiþin Olumsuz Anýlarýný Silin
Olumlu düþünün güzel anýlarýnýzý hatýrlayýn. (Yok ki, deyip kötüleri deðil.)
Evlendiðiniz eþiniz; sizin dünyanýz ve âhiretinizdeki yerinizi belirlemede en etkin kiþidir.
Sizin için çok önemlidir.
O, babanýzýn, annenizin gelini, damadý deðil; sizin kaderinizdir. (Kader deyince insan kendisinin etkisini unutup, boyun eðerek, baþkasýný suçlamamalý…)
Sizin eþinizdir, (bu bir.)
Düðün karmaþasýnda yaþanan artýlar eksiler, "þu isteklerim oldu, þunlar olmadý"lar artýk bitti.
Bunun suçlusu eþiniz deðil. (bu iki.)
Yuvanýzda birbiriniz için yaptýðýnýzý düþündüðünüz iyilikler, fedakârlýklar yok.
Yapýlan fedakarlýk "yuvanýz" için, yani senin için deðil, bizim için.
Artýk sizi isteyen çok zengin, makam mevki sahibi kiþilerin önemi yok.
Onlar da yok…
Evlilik için iki kiþi yeterlidir ve o iki kiþi sizsiniz.
Eþler zihinlerinde binlerce kiþiyle evlenirse oturduklarý 2 kiþilik koltukta, akýllarýndaki kiþilerle oturmak zorunda kalýrlar ve sýðamazlar. O ev, o koltuk, onlara dar gelir.
Ne demiþtik "geçmiþ" geçti artýk.
Þimdi, "þimdi" var.
Ama birçok insan, geçmiþin piþmanlýklarý, geleceðin endiþesi ile þimdiyi yaþayamadan, çoðu zaman bir gün bile yaþamadan bu hayattan göçüp gidiyor. (Siz farklý olun, farklý olmaya da kararlý!..)

Farklýlýklarýnýzý Kabul Edin
Evliliklerde atýlan ilk adým, alýnan tembihler (!) çerçevesinde eþimizi, kendi isteðimiz yönünde, aklýmýzdaki eþ tipine benzetme ve bu uðurda her türlü kabalýðý mübah görme eðilimidir.
Gelin bir sahne canlandýralým gözümüzde:
Ýki eþ, iki eliniz gibi olsun.
Ellerinizi yan yana koyun. Üstüne yuvanýz olan evi temsilen de bir kitap koyun.
Saðlamca duruyor deðil mi?
Þimdi, eþlerin birbirine benzetme çabasýyla, çatýþmadan býkan eþin, artýk otomatik bir makine gibi hissizleþerek eþinin istediði kiþi olduðunu düþünelim.
O zaman evlilikte iki kiþi yoktur. (Zâhirde var, ama gerçekte yoktur.) Tek kiþi vardýr. Böylece iki elinizi üst üste koyun ve evinizi simgeleyen kitabý üstüne koyun. Eski saðlamlýðýnda mý?
Hele buna bir de zaman zaman zorunlu boyun eðiþteki tepkileri koyarsak, sarsýntý þok bir depreme dönüþmez mi? Yýkýlmaz mý yuva?
Her insan kendisidir. Parmak izi gibi eþsizdir. Onu tanýmak ve farklýlýklarý olduðu gibi kabul etmek gerekir.
Ýletiþimde bir ilke vardýr, bu bizim de dilimizde olmalý:
"Ben, sen deðilim,
Sen de, ben deðilsin,
Ben senin gibi olmak için gelmedim bu dünyaya,
Sen de benim gibi olmak için gelmedin bu dünyaya"
Bu eþlerin birbirine isyaný deðildir.
Bencillik de deðildir.
Ancak farklýlýklar güç katar, renk katar hayata.
Nasýl ki, her yörenin bir mutfaðý olmasý, ülkemiz için zenginlikse; Ýslâmî çizgideki her farklý adým da güzelliktir.
Mesela Kâbe'ye yönelerek namaz kýlan insanlarý düþünelim.
Bazýlarý yan yana, ama karþý karþýya gibidirler. Bunlar, görüntüde karþý gibi ama nasýl ayný amaca hizmette iseler, kadýn ve erkekler de farklýlýklarý ile hayatý zenginleþtirirler.
Birbirinin üstünü deðildirler. Hiçbir insan, hayata cinsiyeti gereði üstün baþlamaz.
Hepsi ayný temizliði, ayný potansiyeli taþýrlar.
Kadýn ve erkekler psikolojileri gereði, hayata birbirlerinden farklý bakarlar. Bu farklýlýklarý bilmek çatýþmalarý çözmede ilk adýmdýr. Nedir bu farklýlýklar, þöyle bir bakalým:

a) Erkekler genellikle sonuca odaklanýrlar. Kadýnlar, sonuçla birlikte, sonuca giden yoldakilere de…
Mesela: Olay, yemek yemekse; erkekler, yemeðin hemen sofraya konmasýna; hanýmlarsa masanýn örtüsüne, takým olan çatal kaþýða, günlük yemek takýmýnýn konmasýna uðraþýr. Beyler bu durumda hanýmlarý tembellikle suçlamaya baþlar. Tabiî ki karþý atak, her evde deðiþebilir.
Yani hanýmlarýn ince ruhu, erkekler tarafýndan gereksiz teferruat olarak anlaþýlmamalý. Tabiî hanýmlar da erkeklerin kestirmeden sonuç istediðini unutmamalý, tedbir almalý.

b) Hanýmlar bir anda birden çok iþe odaklanabilirler. Erkekler ise odaklandýklarý iþi daha iyi yapma gayretiyle, çoðunlukla baþka bir iþle ilgilenmezler.
Hanýmlar hem konuþup, hem örgü örebilir, hem de elleriyle çevreye müdahale edebilirken…
Erkekler yalnýz bir iþe; çok iyi odaklanýrlar.
Bu yüzden araba kullanýrken, TV seyrederken hanýmý dinleyemeyebilir. Sadece sonunda baþ sallayýp, "ne demiþtin" diye tekrarlatabilirler.
Haným da bir söylediðini 3-4 kez tekrarladýðýnda, önemsenmediðini düþünebilir.
Bu yaratýlýþýn gerçeði, kendinizi üzmeyin, eþiniz tv seyrederken, kitap, gazete okurken, bilgisayar baþýndayken ona müdahale etmeyin.
Odak noktasýný kendinize çevirin.

c) Kadýn ve erkeklerin stres tepkileri birbirinden farklýdýr. Kadýnlar strese girince konuþur. Erkekler strese girince susar.
Ayrýca, kadýnlarýn günlük konuþma ihtiyacý günde 24 bin kelime, erkeklerinki ise 12 bin kelimedir.
Erkekler çalýþýyorsa, genelde bu sermayelerinin tamamýný ya da 10 binini kullanýyor.
Kadýnlar çalýþýyor, toplantýlara günlere gidiyorsa bile, 24 bin kelimenin ancak 12 - 18 binini kullanýyor.
Geriye akþam evde paylaþýlmasý gereken; erkek için 2 bin, kadýn için 12 bin kelime kalýyor? Bu durumda, uyuklayan erkeklerin baþýnda konuþan hanýmlarýn olmasý ya da telefon faturalarýnýn yüksek gelmesi tabiî deðil mi?
Konuþmak gerçekten bir ihtiyaçtýr.
Dinlenilmek, önemsenmek de her insanýn vazgeçilmez ihtiyacýdýr.
Dinlediðiniz, duygularýný hissettiðiniz insanýn varlýðýný kabul edersiniz, sesini duyduðunuzun deðil…
Hanýmlar konuþurken, akýl almak ister, ama çözüm için emirler duymak istemez. Konuþarak rahatlar.
"Sen daha iyi bilirsin" cümlesini eþinden eleþtirisiz, îmâsýz bir ses tonuyla duymak ister.
Erkeklerse genelde problemlerini çözene kadar susarlar, içlerine kapanýrlar. Hanýmýn yardým isteðini reddederler. Kendileri çözüm üretmek isterler.
Haným bu reddediliþi, uzaklaþmayý, kiþiliðine bir haksýzlýk olarak algýlar ve üzülüp eþinin üstüne daha çok gider.
Oysa düþünün gerilen bir lastik nasýl geri dönüyorsa, bu geçici durum da biter. Siz üstüne giderek bitiþ sürecini uzatmýþ olursunuz.
Beyler de hanýmýnýn yardým isteðini anlayýþla karþýlamalý, reddecekse bile nazikçe yapmalý ki, karþýlýklý incinmeler yaþanmasýn.
Biz birlikteyiz, ama farklý yaratýlýþlardayýz, bu unutulmamalý.
Herkes karþýsýndaki eþini kendisi gibi biliyor. Ama karþýmýzdakinin nasýl olduðu daha önemli. Çünkü herkes kendine ait bir dille kendisine ulaþýlmasýný istiyor.
Erkekçe ve kadýnca..
Bu iki dili de gerektiði yerde, muhatabýmýz için kullanmalýyýz.
Kadýna hitaben kadýnca,
Erkeðe hitaben erkekçe,
Týpký Kur'ân'ýn dili gibi.

Sorunlara Eþinizle Birlikte Ortak Çözüm Bulun
Millet olarak herkesin sorununa, devlet politikalarýna, her yere rahatça burnumuzu sokup çözüm teklifleri geliþtiririz. Ne var ki, kendi problemlerimizi çözme konusunda böyle bir hassasiyet gösteremeyiz.
Biz çözümün parçasý olmayýnca; çevredeki bütün akraba ve komþular, arkadaþlar bizim yerimize söz sahibi olur.
Oysa Nasrettin Hoca'nýn baklava örneði ne güzeldir. Sorun bizimse size ne, sizinse bana ne. (Duyarsýzlýðý kasdetmiyorum. Aile problemlerini kastediyorum. Müminler birbirinin kardeþidir elbette.)
Sorunlar karþýsýnda eþler tek vücut olmalý.
Tartýþmalar, aileyi yýkmaz. Aileyi yýkan herkesin sorunu konuþmadan içine atmasýdýr.
Çünkü içe atýlan sorunlar içimizde "pimi çekilmiþ bomba" gibi bir zaman gelir patlar. Bunun yerine çözmek, konuþmak en doðrusudur.
Çiftler birlikte geliþmeli ve deðiþmelidir. Biri kendisini geliþtirip, diðeri ayný kalýnca, ailenin atmosferi de deðiþir. Bu konuya özellikle hanýmlar dikkat etmelidir. Çocuklarla, evle ilgilenip, kendimizi onlara adarken geliþen, deðiþen eþlerimize çoðu zaman yetiþemiyoruz. Hiç kimse bizden "saçýmýzý süpürge etmemizi" istemiyor. Bunu önemsemiyor. Ama kendimizi geliþtirmek, her zaman önemlidir. Sonra birden kendisini "evin ve eþinin annesi" gibi bulan haným, eþinin "anne beni eversene" isteðine muhatap oluveriyor. Çok þahit olduðum bu manzaralarýn bitmesi gerektiðine inanýyorum. Eþinizin gizli özelliklerini paylaþmanýz eþsiz bir hazineye sahip olmanýz demektir.

Ailece Deðiþik Faaliyetler Yapýn
Aile baðlarýný güçlendiren faaliyetlere (bayramlar, tatiller, aile yemekleri gibi) önem verin.
Aile toplantýlarý tüm ailenizin, konuþabilen en küçüðünün bile, mutlu olduðu anlar olarak hafýzanýzda kalsýn.
Eðitimde kalýcýlýk, ancak duygulara hitap edildiðinde saðlanabilir.
Eðer yuvanýzda huzur ve mutluluk varsa, yüzlerde tebessüm.
Dillerde takdirler, tatlý sevgi naðmeleri varsa,
Sevgi, saygý, güven, mutluluk o yuvada çoktan yerini almýþtýr.
Gülden terazi kurulur
Gül, gül ile tartýlýr..
Gül yüzle, gül kokulu cennet bahçesi yuvalar,
Mutluluða… geleceðe… cennete umut kapýsý açar.

Servet Öztürk
Gönderen: 10.09.2007 - 12:20
Bu Mesaji Bildir   MELIKSAH04** üyenin diger mesajlarini ara MELIKSAH04** üyenin Profiline bak MELIKSAH04** üyeye özel mesaj gönder MELIKSAH04** üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1647 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
apsikama (58), bosay (59), diclesu (), oguz5656 (37), Sevdigim (43), aseksioglu (41), hazangülü (38), Berk (43), sevgi mersin (52), UfukTuncer (46), dadas_25 (47), siynem (31), yayla_gülü (50), oktay (), gonulbahcesi (46), yeþilim (40), t_turan (41), USSAK 64 (65), ismail gülda&th.. (44), ezilmezhalil (50), m_aktaran (51), sudenaz (50), miftehul_kulb (47), sedanur (38), zeynepsu (47), caferyalcin2 (47), KÜRSAD (38), el-esed (46), kozlu67 (49), gezegen38 (46), zuley (41), sahra_a (41), kübranur (36), Mustafa TASKESE.. (46), bilvanis (70), aspirin28 (45), yorgunadam (57)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.64820 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.