0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » CEHALET MESELESİ........

önceki konu   diğer konu
6 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
CEHALET MESELESİ........
944 Mesaj -
Bir Ýþi Yapanýn, Ýþinin Kendisini Küfre Soktuðunu Bilmemesi


Ebu Muhammed el-Makdisi


Tekfirin engellerine dair yazýlan bir çok kitapta þu ifade yer almaktadýr:
“Kiþinin kafir olmasý yaptýðý iþin kendisini küfre soktuðunu bilmesine baðlýdýr.”
Bu söz üzerine Þeyh Ebu Muhammed el-Makdisi (Allah kendisini esaretten kurtarsýn) þöyle demektedir:
“Bu þart üzerinde durulmasý gerekir. Adiyy bin Hatim’in (Radýyallahu Anh) hadisinde Allah Rasûlü’nün (Sallallahu Aleyhi ve Selem) anlattýðý kimseler (Adiyy’in de bizzat açýkladýðý gibi) ahbar ve hahamlara hüküm konusunda itaat etmenin küfür olduðunu bilmiyorlardý. Bu itaatýn Allah’tan baþkasýna karþý yapýlmasýnýn küfür olduðunu bilmemeleri onlarýn þirkle nitelendirilmelerine engel olmadý. Ve onlar hahamlarýný, rahiplerini Allah’ý býrakýp rabler edinmiþ oldular. Allah Subhanehu ve Teala onlarý Kuran-ý Kerim’in Fatiha Suresi’nde açýklamýþtýr. Kendilerine “gadab” edilenlerin, bilerek küfre girip inkar edenler olduðunu, “Dâllin” ile ifade edilenlerin ise, taklit, cehalet ve sapýklýkla küfredenler olduðunu bildirmiþtir.
Ýnsanýn bazý durumlarda farkýnda olmadan yani yaptýðý fiilin küfür olduðunu bilmeden de kafir olabileceðine açýkca delalet eden delillerden biri de þu ayettir; “Ey iman edenler, sesinizi peygamberin sesi üzerine yükseltmeyin. Farkýna varmadan amellerinizin boþa gitmemesi için, birbirinize baðýrarak konuþtuðunuz gibi, peygambere karþý da baðýrarak konuþmayýn.” (Hucurat, 49/2) Allah Subhanehu ve Teala farkýna varmadan, bu þekilde Peygamber’e karþý yüksek sesle konuþmanýn veya baðýrmanýn, sahibinin amelinin boþa gitmesine sebebiyet verebileceðini açýklamýþtýr. Amellerin boþa gitmesi de þu ayette olduðu gibi ancak küfürle meydana gelen bir þeydir:
“Fakat içinizden kim dininden döner ve kafir olarak ölürse, iþte dünya ve ahiretteki amelleri boþa gitmiþ olanlar bunlardýr” (Bakara, 2/217), “Kim imaný kabul etmezse onun tüm ameli boþa gitmiþtir.” (Maide, 5/5)
Yine Allah Subhanehu ve Teala þöyle buyurur: “Eðer Allah’a ortak koþmuþ olsalardý, yapmýþ olduklarý iyi iþler kendilerinden boþa gitmiþ olurdu.” (En’am, 6/88) Ve yine buna benzer ayetler bunun delilleridir.
Þeyhu’l Ýslam Ýbn Teymiyye’nin Rahimehullah da dediði gibi: “Allah Rasûlü’nün Sallallahu Aleyhi ve Sellem sesinin üstüne sesini yükseltenin ve baðýrarak O’nunla konuþanýn, farkýnda olmadan, küfre düþmesinden ve amellerinin boþa gitmesinden korkulur. Çünkü bu fiil küfür zanný verir ve ona sebeptir...” (Sarimul Meslul, 55)
Kiþinin yaptýðýnýn, kendisini küfre soktuðunu bilmesi her zaman þart deðildir. Alimler bunu müslüman olan ancak bazý incelikli ve derin meselelerde veya ancak risalet hüccetiyle bilinebilinecek ve açýklamaya muhtaç durumlarda hata eden kimse hakkýnda þart koþmuþlardýr. Zira Allah Subhanehu ve Teala, Kuran’da kafirlerin çoðundan bahsederken ve onlarýn kafirliklerini anlatýrken, bunlarýn aslýnda kendilerini doðru yolda olanlardan saydýklarýný haber verir. Kendilerinin ýslah edici olduklarýný söylerler ve derler ki: “Biz sadece iyilik ve baþarý diledik”. Ancak Rabbimiz Subhanehu ve Teala aslýnda bunlarýn çoðunun bilmediklerini ve cahil olduklarýný bildirir:
“De ki: Amel olarak en çok ziyana uðrayanlarý size haber vereyim mi? Onlar o kimselerdir ki dünya hayatýnda yaptýklarý boþa gitmiþtir. Üstelik kendilerinin muhakkak iyi yaptýklarýný zannederler.” (Kehf, 18/103-104)
Allah Subhanehu ve Teala Tebük Gazvesi’nde Kur’an okuyucularýyla alay edenleri, kafir olarak zikretmiþtir. Kendilerini küfre sokacak kelimeleri telaffuz ettikleri için bu kelimeler onlarý küfre sokmuþ, onlar özür dileyip kesinlikle bununla küfrü kasdetmediklerini, böyle bir þeyi asla düþünmediklerini ve bu sözlerinin küfür sözleri olduðunu bilmediklerini, öylesine oyun, eðlence olsun, mizah olsun diye söylediklerini beyan etmelerine raðmen, tüm bu özür beyan eden açýklamalar onlara fayda saðlamamýþ ve kabul görmemiþtir. Buna dair deliller çoktur.
Ýnsanýn yaptýðý þeyin kendisini küfre soktuðunu bilmesi þartý yoktur. Ancak yaptýðý ameli veya sözü kendi kastederek ve bilerek yapmýþ veya söylemiþ olmasý ittifakla þarttýr. Yazarýn buradaki maksadý ise o deðildir.
Allâme Ýbnu’l Kayyým’ýn Rahimehullah, “Tarikül Hicreteyn ve Babü’s Saadeteyn” isimli eserinde, mükelleflerin mertebelerini anlatýrken, on yedinci tabakada söylediði gibi: “Mukallidlerin (atalarýnýn yolunu takip edenler) tabakasý, kafirlerin cahilleri ve onlara tâbi olanlar, bunlarýn himarlarý (eþþekleri), onlara tâbi olduklarýný iddia edenler ve "Biz atalarýmýzý bir hal üzerinde gördük ve biz de o örneðe uyuyoruz" diyenler.” Ýbnu’l Kayyým Rahimehullah sözünü þuraya kadar sürdürerek; “Ýslam ümmeti bu tabakanýn kafir olduðu konusunda ittifak halindedir. Her ne kadar cahil de olsalar” der ve sözüne bu mana etrafýnda devam eder.”
Þeyh ebu Muhammed’in, Ýbn-i Kayyim’den naklettiði sözün devamý þu þekildedir:
“Nebi’nin þöyle dediði sahih olarak rivayet olunmuþtur: -Kim bir sapýklýða çaðýrýrsa, ona kendisine uyanlarýn günahlarý miktarýnca günah vardýr. Ona uyanlarýn günahlarýndan da hiç bir þey eksilmez.- Bu da göstermektedir ki; tâbi olanlarýn küfrü, sýrf diðerlerine uyma ve taklitlerinden dolayýdýr. Ancak burada, karýþýklýðý ortadan kaldýracak bir açýklamaya gerek vardýr. Bu da; hakký öðrenip bilme imkanýna sahip olup da ondan yüz çeviren mukallid ile, herhangi bir þekilde bu imkandan yoksun olan kimse arasýnda fark olduðudur. Bahsettiðimiz bu her iki gurup da mevcuttur. Ýlim elde etme imkanýna sahip olup da yüz çeviren, gerekeni yerine getirmemiþ ve üzerine düþen vacibi terk etmiþtir. Bu nedenle Allah katýnda bu kimsenin özrü yoktur. Ancak herhangi bir þekilde ilim elde edemeyip, sormak ve öðrenmekten aciz olan kiþiye gelince; bu da iki kýsýmdýr: Birisi hidayeti isteyen, onu her þeye tercih eden, ona sevgi besleyen fakat hidayete ve onu aramaya, kendisine yol gösteren olmamasý nedeniyle güç yetiremeyen kimsedir. Bu kimsenin hükmü, fetret dönemlerinde yaþayan ve davet kendisine ulaþmayan kiþinin hükmü gibidir.
Ýkincisi, hidayeti istemeyip ondan yüz çevirendir. Bu kimse kendisinin üzerinde bulunduðu durumdan baþkasýný içinden geçirmeyendir. Birincisi þöyle der: Ey Rabbim; eðer üzerinde bulunduðum dinden daha hayýrlý bir din olduðunu bilsem, elbette kendime onu din edinir ve üzerinde bulunduðumu terk ederdim. Ancak bundan baþkasýný bilmediðim gibi, bundan baþkasýna güç de yetiremiyorum. Benim gayretimin ve bilgimin son noktasý budur. Ýkincisi ise; üzerinde bulunduðu durumdan razýdýr. Bir baþka þeyi o duruma tercih etmez ve ondan baþkasýný da talep etmez. Onun aciz olmasý ile güç yetirebilir olmasý arasýnda fark yoktur.
Aslýnda bu iki örnekteki kiþilerin her ikisi de acizdir. Fakat aralarýnda þöyle bir fark olmasýndan ötürü ikincisi birinciye kýyaslanmaz.: Birinci kiþi, fetret döneminde dini arayýp, bulmayý baþaramayan, bunun için imkanýnýn elverdiði tüm çabayý sarfettikten sonra, acizlik ve bilgisizlik nedeniyle bundan vazgeçen kimse gibidir. Ýkincisi ise; hiç istemeyen, bundan aciz kalacak olsa bile, dini hiç aramamýþ ve þirki üzere ölmüþ kimse gibidir. Dini bulmak isteyen aciz ile, bundan yüz çeviren aciz arasýndaki fark da iþte budur.......
Gönderen: 05.06.2007 - 13:11
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
Niyet amelden üstündür hadisi þerifini ameli konuda deðerlendirmek gerekir .
Yani bir insan iyi niyetle bir hayýr yapmak isteyip hüsranla sonuçlanabilir. Bu durumda hayýr sahibi yine savabýný alacaktýr.
Mesela bir kiþi bir dilenciye para verse , dilencide biraz ilerde o parayla haram iþlese , parayý veren hayýr niyetli ilk þahýs neticeye ulaþamasada sorumlu olmaz ,sevabýný kaymetmez .
Çünkü niyeti sadaka vermektir. Vermiþtir.
Veya , parasý olmayýpta keþke param olsaydý verirdim diye samimi bir hal ile kalbinden geçiren
kiþi sadaka sevabýný alabilir.
Yine faizde parasý olmayan bir fakir (þahýs) faiz helaldir diye inansa faiz almamýþ olduðu halde kafir olur.


Ýtikadi açýdan ise teblið edildikten sonra küfür fiilini veya sözünü iþleyenlerin yaptýklarý küfür halleri kafirdir.
Allah cc kitap ve Rasul tebliði ile müjdelenmemiþlerin de yaptýklarýna küfür ismini vermiþtir.

98-BEYYÝNE:

1- Kitap ehlinden ve müþriklerden (Hakk'ýgöz kırpma tanýmayanlar, kendilerine açýk delil gelinceye kadar inkârlarýndan ayrýlacak deðillerdi.
2- (Bu delil), tertemiz sayfalarý okuyan, Allah tarafýndan gönderilmiþ bir peygamberdir.
3- O sayfalarda, en doðru hükümler vardýr.
4- Kitap ehli, ancak kendilerine apaçýk delil geldikten sonra ayrýlýða düþtüler.


Teblið edilmemiþ olanlarýn da eðer küfür ve þirk inançlarý var ise fiilleri küfürdür. Tabi son peygamber geldikten sonra böyle bir durum (teblið ulaþmadý 9 mazereti kalmamýþtýr . Zira din tamamlanmýþtýr , son kitap ve rasul gelmiþtir.
Mesela en basitinden bi adam düsünelim , bu adam kendine müslüman diyor , demokrasinin ve laikligin ve buna benzer eylemlerin küfür oldugunu BILIYOR . bunlara ragmen ben demokratim diyor ve parti kurarak Allah in hakimiyyet hakkini kendinde görüyor , veya Allah in hükümleriyle hükmetmiyor ...

1- eger bunlari biliyorsa ve buna ragmen bunlari yapiyorsa küfründe israr ediyorsa , o adam kafirdir ... Mekruh olan biseyi bile israrla yapinca kisi nasil haram islemis oluyorsa , küfür konusunda daha aciktir bu konu ...

2 - welewki bilmemis dahi olsa ; bu ne demek ? yani bi adam bu eylemlerin küfür oldugunu bilmiyorsa , bunun anlami sudur : adamin tevhidden haberi yok , lailahe illallah ne demek bilmiyor , uluhiyetten haberi yok .... tevhidi kabul etm,eyen veya bilmeyen biri nasil müslüman OLAMAZSA , aynen bunun gibi de bu ve bu gibi insanlarin (benim örnek verdigim demokrasi küfrünün icinde olanlarin) kafir olduklari asikardir ... Bi insan iyi niyetle sirk islerse , o iyi niyeti onu kurtarir mi hic ... Kaldi ki sirk isleyenler zaten hic kötü niyetle islemezler , bunlar bizi allah a yaklastiriyorlar derler ...

zümer 3 : Ýyi bil ki, halis din ancak Allah'ýndýr. O'ndan baþka birtakým dostlar tutanlar da þöyle demektedirler: "Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklaþtýrsýnlar diye ibadet ediyoruz." Þüphe yok ki Allah, onlarýn aralarýnda ihtilaf edip durduklarý þeyde hükmünü verecektir. Herhalde yalancý ve nankör olan kimseyi Allah doðru yola çýkarmaz.


Kuranda acik hüküm varken ;

Maide 44 : ... Kim Allah'ýn indirdiðiyle hükmetmezse, iþte onlar kâfirlerin ta kendileridir.

bu küfrü isleyenlere kafir dememizi engelleyen sebep ne acaba ?
Gönderen: 05.06.2007 - 13:13
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
Cehalet konusunda alimler 3 gruba ayrilmislardir ..

1.grup der ki : Kisi küfür olan bi eylemi islerse , ister bilsin ister bilmesin o kafir olur , ona kafir dememizin delilini de Allah subhanehu ve tealanin su ayetine dayandirirlar :

Isra Suresi 15. ayet : ...Biz bir Peygamber göndermedikçe, hiç kimseye azab edecek deðiliz.

derlerki nasil ki Isa a.s. ile Muhammed s.a.v. arasinda kalan dönemde kendilerine peygamber gelmeyenlere Allah bazi ayetlerde müsrik demistir ... Kendilerine peygamber gelmedigi halde , Allah onlari müsrik diye nitelendirmistir ... Ama ayette onlara azab edecek degiliz diyor ...Allah onlari ahirette imtihan edicektir ... ama dünyadaki halleri müsrik olduklaridir ...

Imam Ahmed der ki : Muaz Ibni Hisam , babasi , Katade , Anhaf Ibni Kays , Esved Ibni Seri yoluyla Rasulallah in s.a.v. söyle dedigini rivayet eder :

Ahirette 4 grup insan imtihana cekileceklerdir . Sagir olup isitemeyen , cok ihtiyar olan , akilsiz olan, kendilerine Rasul gönderilmedigi bir dönemde yasayan . Sagir olan : "Allah im ben duymadim " diycek ...cok ihtiyar olan : " Allah im ben iyi düsünemiyordum " diycek ...Akilsiz olan : " Allah im beni cocuklar tasliyorlardi " diycek ... kendisine rasul gelmeyen de : "Ya Rabbi bana Rasul gelmedi " diycek ... Sonra allah onlardan ahit alicak ve onlara bi peygamber göndericek .. Peygamber onlara su atese girin diye emredecek ... Nefsim elinde olan Allah a yemin olsun ki eger onlar atese girerlerse , o ates onlara serin ve selamet olacak ....

Yani kendisine peygamber bile gelmemis olsa o müsrik veya kafirdir ... Simdi gelelim günümüzdekilere ... Günümüzde kisi küfür eylemi islerse ya da sirk islerse o kisi cahil olsa bile kafir olur ... Hüküm budur ... Onlarin cahilligi bizim onlara kafir dememize engel degil , onlara uygulanacak cezaya engeldir ... Tabii bununda seri olarak sartlari vardir .... Islama yeni girmis biri mesela , bu adam diyelim islamin haramlarini helallerini tam bilmiyor , bu ve bunun gibi olan kisiler böyledir iste .. Onlara hemen ceza uygulanmaz , istitabe yapilir .. Eger küfürlerinde israr ederlerse , o zaman artik ceza icinde bi engel kalmamistir ...

Diyelim ki adam sirk isliyor ama bilmiyor , duymamis yaptigi seyin sirk oldugunu , bu adam dahi kafirdir , müsriktir hüküm olarak ... Ama bu gibi insanlar ahirette az önce söyledigim hadiste oldugu gibi imtihana sokulurlar ... Eger duymama mazeretleri gecerli görürlürse tabii ki , hadiste anlatildigi gibi ...
2. grup derki hayir onlara kafir diyemeyiz cahilliklerinden ötürü ... Bu grubun delilleri zayiftir... En saglam delilleri Zatu Envat meselesidir ki hemen aktarmak istiyorum genis bicimde :

Ebu Vakid el-Leysi`den rahimehullah söyle rivayet edilmistir : " Rasulallah`la birlikte Huneyn savasina ciktigimizda biz henüz yeni Islama girmistik . Müsriklerin cevresinde toplanip silahlarini astiklari bir sidr agaci vardi .Buna Zatu Envat diyorlardi. Bir sidr agacinin yanindan gectigimiz sirada biz dedik ki : " Ya Rasulallah , müsriklerin Zatu Envati oldugu gibi bizim icinde bir Zatu Envat belirle." Rasulallah söyle dedi :

"Allahuekber ! Iste bunlar Allahìn sünnetleridir.Nefsim elinde olan Allah a yemin ederim ki , Israilogullarinin Musaya söyledigi sey gibi bir sey söylediniz.Onlar söyle demislerdi : " Onlarin ilahlari gibi , bizim icinde bir ilah yap ." Musa da : " siz cahil bir topluluksunuz . " demisti .Siz de sizden öncekilerin yolunu takip ediyorsunuz. " Tirmizi

Dikkat edilirse burda yukarida zikrettigim islama yeni girme mevzusu var .. Yani sahabiler islama yeni girdikleri icin , cahillikleri mazaret kabul edilmisti .. Kaldi ki onlar bu sirk istegini eyleme dökmemislerdi ...

3.grupta ilim alma imkanina bakarak kisiyi tekfir eder ....yani eger kisinin imkani varsa , isledigi sirkin sirk oldugunu ögrenebiliyorsa , onun icin cehalet mazaret olmaz ... Ama ilim imkani olmayan , yaptigi sirkin sirk oldugunu kendisine söyleyebilecek kimse olmayan kisilere de , cehalet mazaret olur Allahualem ....

Son olarakta sunu söylemek istiyorum . Tekfir konusu gündeme geldiginden beri , kimi kafir diyemeyiz, kimi kafirdirler ama demesek daha iyi olur gibi , Islamdaki netlikten uzak tavirlar sergilemekteler ... Sunu bilmek gerekir :

"Müslüman kafire, kafir de Müslümana varis olamaz ." Müttefekun Aleyhi

"Kisi icin ancak 2 din vardir . Islam ya da küfür , yahut iman ya da küfür . Kim müslüman degilse kafirdir . " Ibni Hazm , el-Faslu fi`l-Milel ve`l-Ehvau ve`n-Nihal , 3 / 276-285

Allah herseyin en iyi bilicisidir ......
Gönderen: 05.06.2007 - 13:19
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
tekfir meselesinde ölçü.........
944 Mesaj -
Tekfir meselesinde ölçü


Küfür ve þirk iþleyenler hakkýndaki genel hüküm tekfir edilmeleri noktasýndadýr. Zira Allahu teala onlarýn kafir olduðu hükmünü vermiþtir. Allah (azze ve celle)'nin onlar hakkýnda verdiði bu hükmün zýddý bir hüküm verenler “Kim Allah'ýn indirdiðiyle hükmetmezse, iþte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” - (Maide: 44) ayetine göre küfre girerler. “Kafire kafir demeyen, müþrikleri tekfir etmeyen kafir olur” kaidesi de bundan kaynaklanmaktadýr. Ancak tekfire engel olan bir husus yani “mevani'ut tekfir” kapsamýnda bir þey sözkonusuysa küfür iþleyen þahýs tekfir edilmez. Tekfire mani olan hususlar ise þu hadiste beyan edilmiþtir:

"Ümmetimden hatâ, nisyan (unutma) ve zor (ikrah) karþý­sýnda yaptýklarý þeyler kaldýrýldý, yani affedildi." - (Ýbn Mâce'Talâk:16;Suyutî el-Câmi'u's-Sagîr; Taberanî, el-Mu'cemü'1-Kebir, No. 4461 )

Bu sayýlan mazeretler kiþinin fiil ehliyetini kaldýran temel hususlardýr. Bütün bunlar ise þu ayetin kapsamýnda deðerlendirilebilir:

“Allah, kimseye gücünün yeteceðinden fazlasýný yüklemez.” - (Bakara: 286)


Cehalet ve te'vilin kiþiden günahý kaldýrdýðýna dair nasslarda hiçbir delil yoktur. Yani bunlar asli mazeretler deðildir. Ancak yukarda sayýlan hata, unutma ve ikrah mazeretlerine baðlý olarak ve kiþiye gücünün ötesinde yük yüklenmeyeceðine dair nasslarýn çerçevesinde mazeret olabilir. Zaten Ýslam hukukunda genel kaide olarak “suç suçu meþru kýlmaz”. Cehalet kendisi bir suç olduðu halde baþka suçlarýn iþlenmesine vesile olduðu durumda nasýl bir mazeret sayýlabilir? Zira Rasulullah þöyle buyurmuþtur:

"Ýlim tahsil etmek her müslümanýn üzerine farzdýr." - (Ebu Ya'la rivayet etmiþtir. Suyûtî bu hadisin tariklerinin çokluðundan ötürü sahih olduðunu söylemiþtir)
Þüphesiz burada kasdedilen baþta tevhid ve akaid olmak üzere mükellefin kendisine farz-ý ayn olan hususlarý öðrenmesidir. Farzý terketmenin günahý ise ortadadýr.

Ýtikadi konular, cehalet ve te'vilin geçerli olup olmamasý bakýmýndan birkaç kýsýmda mütaala edilebilir. Fakat bundan önce itikadi meseleleri öðrenme yani hüccet ikame etme yollarýný kýsaca görmemiz gerekmektedir. Bu hüccetler iki kýsýmdýr:

a)Kevni hüccetler: Bunlardan birincisi fýtrat (misak) delilidir. Þu ayette bahsedildiði gibi:

"Bir de Rabbin, Âdemoðullarýndan, bellerindeki zürriyetlerini alýp da onlarý kendi nefislerine þahit tutarak: Ben sizin Rabbiniz deðil miyim?» dediði vakit, «pekâlâ Rabbimizsin, þahidiz» dediler. (Bunu) kýyamet günü «Bizim bundan haberimiz yoktu.» demeyesiniz diye (yapmýþtýk)." - (A'raf:172)


Ýnsanlar fýtratlarý icabý tevhide eðilimli yaratýlmýþlardýr. Meþhur hadiste bahsedildiði üzere

“Her çocuk fýtrat üzere doðar. Onun ebeveyni onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar” - (Muslim,Kader:25)

Ýkincisi ise akýl hüccetidir. Ýnsan, fýtratýndaki hanif eðilime ek olarak aklý selim yoluyla, özellikle de Allah'ýn kainatta var ettiði mükemmel nizama ve ahenge bakarak, kýsacasý kevni ayetleri (mucizeleri) inceleyerek Allah'ýn varlýðýna,birliðine hatta imanýn ahiret vb diðer esaslarýna dahi ulaþabilir. Bunun Kur'an'ý Kerim'de örnekleri çoktur:
"Devenin nasýl yaratýldýðýna, göðün nasýl yükseltildiðine, daðlarýn nasýl dikildiðine, yeryüzünün nasýl yayýldýðýna bir bakmazlar mý?" - (Gaþiye: 17-20)

"Kullara rýzýk olmasý için birbirine girmiþ, küme küme tomurcuklarý olan uzun boylu hurma aðaçlarý yetiþtirdik. Ve o su ile ölü topraða can verdik. Ýþte hayata yeniden çýkýþ da böyledir."

( Kaf: 10-11)

b)Þer'i hüccetler: Bu da risalet hüccetidir.

Allahu teala rahmetinin bir gereði olarak ve insanlarýn sunabilecekleri bir mazeret olmamasý için tevhidi anlatan peygamberler göndermiþ ve aslýnda insanýn sadece akýl ve fýtrat yoluyla tevhidin esasýný anlamasý mümkün olduðu halde risalet yoluyla da hüccet arz ederek tevhide dair delilleri bütünüyle insanoðluna göstermiþtir:

“Bu peygamberleri müjdeleyici ve uyarýcý olarak gönderdik ki, bu peygamberlerden sonra insanlarýn Allah'a karþý ileri sürebilecekleri hiçbir bahaneleri kalmasýn. Hiç kuþkusuz Allah güçlüdür ve hikmet sahibidir.” - (Nisa: 165)

Bundan sonra þunu rahatlýkla söyleyebiliriz ki uluhiyet ve rububiyet tevhidi konusunda yani klasik deyimle Allahýn varlýðý ve birliði meselesinde ve buna baðlý olarak Allah'a ortak koþma yani Allah'a mahsus isim, sýfat ve fiilleri Allah'tan baþkasýna nispet etme ve O'ndan baþkasýna ibadet etme konusunda cehalet kesinlikle ma'zeret deðildir. Bu durumda olan yani þirk koþan bir þahýs, ister peygamberlerin arasý kesildiði fetret döneminde yaþasýn, ister risalet hüccetinin ikamesinden sonra yaþasýn farketmez. Dar'ul islam'da veya Dar'ul Harp'te yaþýyor olmasý da durumu deðiþtirmez. Bu þahýs her halü karda müþrik ismini alýr. Zira tevhide dair deliller yukarda bahsettiðimiz gibi gerek kevni gerekse þer'i hüccetler yoluyla sabit olmuþ, peygamberler de tevhid-þirk ayrýmýný gayet açýk bir þekilde beyan etmiþlerdir. Bundan dolayýdýr ki Allah rasulü fetret ehli olmalarýna raðmen kendi annesi, babasý ve dedesinin cehennem ehli olduðunu bildirmiþtir. Ayrýca þu ayette cahil olmalarýna raðmen bir topluluk müþrik olarak vasýflanmýþtýr:

“Eðer müþriklerden biri aman dilerse, ona aman ver. Ta ki, Allah'ýn kelâmýný dinlesin. Sonra onu güvenlik içinde olduðu yere kadar gönder. Çünkü bunlar gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler.” - (Tevbe: 6)


Ayrýca risaletten önceki durum hakkýnda Allah rasulü þöyle buyurmuþtur:

“Allah yeryüzündeki halka baktý ve Beni Ýsrail’den geriye kalan kýsmý hariç, Arabýyla acemiyle hepsine buðzetti... “ - (Bunu Ýmam Ahmed, Müslim ve Nesei baþka yollarla rivayet etmiþlerdir.)

Ek olarak þunu da belirtmeliyiz ki cumhurun görüþüne göre peygamberler risaletten sonra þirk iþlemedikleri gibi risaletten önce de þirk iþlemekten korunmuþlardýr.

Ýbni Teymiye (rh.a) þöyle dedi:

Allah (c.c) Hud (a.s)’un, kavmine þöyle dediðini haber veriyor :
“Siz ancak iftiracýlarsýnýz.”
Hud (a.s) onlara hüküm vermiþ ve onlar hükmü reddetmeden önce onlarý iftiracýlýkla vasfetmiþtir. Çünkü onlar, Allah’la beraber baþka bir ilah ediniyorlardý.
Görülüyor ki müþrik sýfatý, risalet gelmeden önce de verilmiþtir. Çünkü müþrik; Rabbine þirk koþmuþ, onun koyduðu sýnýrý aþmýþ, risalet gelmeden önce ondan baþka ilahlar edinmiþ, ona ortak koþmuþtur.
Bu gösteriyor ki, risaletten önce de þirk iþleyene müþrik ismi verilir. Cahillik ve cahiliye isimleri de böyledir. Rasul gelmeden önce de cehalet ve cahiliye denilirdi. Fakat onlar, rasul gönderilmeden önce azaba uðratýlmazlar.
Ýtaatten yüz çevirmek de Allah’ýn þu ayetinde buyurduðu gibi, rasul gönderildikten sonra söz konusu olur.
“Ne doðruladý, ne namaz kýldý. Fakat yalanladý ve yüz çevirdi.” - (Kýyame: 23)
(Mecmuatu’l Fetava c:20 s:37)

Ancak fetret ehlinden þirk koþanlarýn dünyada müþrik ismini almalarý icma ile sabit olmasýna karþýn ahirette azap görüp görmeyecekleri tartýþmalýdýr. Dünyada azap görmeyecekleri, helak edilmeyecekleri ise sabittir. Zira Allahu teala þöyle buyurmaktadýr:

“Biz bir Peygamber göndermedikçe, hiç kimseye azab edecek deðiliz.” - (Ýsra: 15)


Bazý alimler ise þirk koþanlar hakkýnda varit olan:

“Allah, kendisine ortak koþulmasýný asla baðýþlamaz; bundan baþkasýný, (günahlarýgöz kırpma dilediði kimse için baðýþlar. Allah'a ortak koþan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiþ olur.” (Nisa:48)

“Allah, kendisine ortak koþulmasýný elbette baðýþlamaz, bundan baþkasýný dilediðine baðýþlar. Allah'a ortak koþan kimse derin bir sapýklýða sapmýþ olur.” - (Nisa: 116)

“Kim Allah'a ortak koþarsa, þüphesiz Allah ona cenneti haram kýlmýþtýr ve onun varacaðý yer cehennemdir. Zalimlerin yardýmcýsý da yoktur.” - (Maide: 72)

gibi genel nasslardan dolayý peygamber gelmeden önceki fetret ehlinin de ateþe gireceðini söylemiþtir. Ýsra suresindeki vb ayetlerin ise dünyadaki azabla ilgili olduðunu söylemiþlerdir. Bazýlarý ise bu durumda olanlarýn ahirette imtihan göreceðini, bazýlarý ise bu konuyu Allah'a havale etmek gerektiðini söylemiþlerdir. Allahu a'lem.

Ayrýca fetret ehlinin mukellef olduðu konularla alakalý olarak þu ayet de zikredilebilir:

“Þüphesiz iman edenler; yahudilerden, hýristiyanlardan ve sâbiîlerden de Allah'a ve ahiret gününe inanýp sâlih amel iþleyenler için Rableri katýnda mükâfatlar vardýr. Onlar için herhangi bir korku yoktur onlar üzüntü çekmeyeceklerdir.” - (Bakara: 62)

Rivayete göre bu ayet Selman-ý Farisi'nin Ýslam gelmeden önceki Hristiyan arkadaþlarýný tezkiye etmek için inmiþtir. Buna göre risalet hücceti gelmeden önce Allah'a þeriksiz iman eden, ahirete inanan, kendi bildiði peygamberlere melekler vasýtasýyla getirilen kitaplara iman eden, kendisinden sonra gelecek peygamberlere de gaybi olarak iman eden kimseler kurtulmuþtur. Kadere iman da zaten tevhidin içinde mütaala edilir. Kýsacasý fetret ehli Allah'ý birlemekle kesinlikle mükelleftirler ve doðru olan görüþe göre imanýn altý þartý olarak bilinen hususlara da icmalen iman etmeleri kurtulmalarýný saðlayacaktýr inþallah. Bu iman esaslarý bütün peygamberlerin ortak da'vetidir ve bu konularda cehalet hiçbir þekilde ma'zeret deðildir. Bu iman esaslarýnýn tafsilatý ise ancak kiþiye risalet hüccetinin ulaþmasýndan sonra teklif olunur.

“Peygamber, Rabbi'nden kendisine ne indirildiyse ona iman etti. Müminlerin de hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarýna ve peygamberlerine iman ettiler. «Biz Allah'ýn peygamberleri arasýnda ayýrým yapmayýz, duyduk ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, baðýþlamaný dileriz, dönüþ ancak sanadýr.» dediler.” - (Bakara: 286)


“Ýyilik, yüzlerinizi doðu ve batý tarafýna çevirmeniz deðildir. Asýl iyilik, o kimsenin yaptýðýdýr ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanýr....” - (Bakara: 177)

Bütün bunlardan anlaþýlýyor ki Allah'tan baþkasýndan yardým isteme, Allah'ýn hükümlerine aykýrý olarak teþride bulunma gibi (Günümüzde bu þirk çeþitlerine örnek olarak parti ve tasavvuf verilebilir) tevhidin aslýný bozan hususlarda cehalet hiçbir yer ve zamanda mazeret olmaz hatta bu konularda cehaletin mazeret olabileceðini savunmak, bu þirkleri iþleyenlerin müslüman olabileceðini iddia etmek de küfürdür. Bunun küfür olmasýnýn sebebi sadece batýl bir düþünce olmasýndan deðil, ayný zamanda taðutu reddetme farzýna aykýrý olmasýndan ileri gelir. Taðutu reddetmek, bütün peygamberlerin davetlerinde ayný þekilde emredilen bir husustur:

“Andolsun ki: Biz, her ümmete: «Allah'a kulluk edin ve Taðuttan sakýnýn!» diye uyaran bir peygamber gönderdik.” - (Nahl: 36)
Ve bu reddin ayný zamanda taðuta ibadet edenleri reddetmeyi de kapsadýðý yine bütün rasullerin ortak da'vetidir:

“Ýbrahim'de ve onun beraberinde olanlarda sizin için gerçekten güzel bir örnek vardý. Hani onlar, kavimlerine demiþlerdi ki: Biz, sizden ve Allah' ý býrakýp taptýðýnýz baþka þeylerden uzaðýz. Sizi inkar ediyoruz. Yalnýz Allah'a inanýncaya kadar bizimle sizin aranýzda ebedi düþmanlýk ve öfke belirmiþtir. Yalnýz Ýbrahim'in babasýna; andolsun ki, senin için maðfiret dileyeceðim. Ama Allah'tan sana gelecek herhangi birþeyi def'etmeye gücüm yetmez, demesi müstesna (...)” - (Mumtahine: 4)


Yukarda saydýðýmýz konular uluhiyet tevhidi kapsamýndaki konulardýr ve bu konularda hüccet hem þer'i hem kevni yollarla kamilen ikame edilmiþtir. Ancak itikada dair bazý konular vardýr ki ancak risalet hücceti vasýtasýyla bilinir. Allah'ýn isim ve sýfatlarýyla alakalý meselelerin bir kýsmý böyledir. Gerçi mükellefler genel manada Allah'ýn (cc) kemal sýfatlarýyla muttasýf olup her türlü noksandan münezzeh olduðunu bilmek zorundadýr. Ancak tek tek esma'ul Husna'yý ve diðer sýfatlarý bilmeyenler hakkýnda baþta Ýmam Þafii, Ýbni Kuteybe ve Ýbni Teymiyye olmak üzere bir çok alim cehaletin mazeret olabileceðini söylemiþlerdir. Buna gerekçe olarak da Allah'ýn isim ve sýfatlarýnýn çokluðunu ve avamýn bunlarý tek tek bilmesinin zorluðunu göstermiþlerdir.

Vela-bera meselesinde ise usul ve füru olmak üzere iki kademe vardýr. Müþriklerden beraetin aslý olan hususlarda, yani onlara buðzetme ve genel olarak bir soðukluk hissetme konusu hakkýnda hiçbir þekilde mazeret sözkonusu deðildir. Yukarda Mümtahine suresinde anlatýlan Ýbrahim (as)ve beraberindekilerin-ki bazý tefsirlerde bundan kastýn bütün peygamberler olduðu söylenmiþtir-kýssasýndan ve diðer peygamberlerin ve davetçilerin kýssalarýndan anlaþýlýyor ki vela'nýn aslý akideyle baðlantýlýdýr ve bir þeriattan diðer þeriata deðiþen bir þey deðildir. Ancak bu asla dayalý olarak konulan hükümler risalet hüccetine baðlýdýr ve o hüccet ulaþmadan tekfir sözkonusu olmaz. Mumtahine: 4 ayetinin son kýsmý yani Ýbrahim (as)'ýn babasý için maðfiret dilemesi de bu hususa iþaret etmektedir. Peygamberimiz de bu konuda Tevbe: 113. ayette kesin yasak gelene kadar müþrikler için af dilemeye devam etmiþtir. Ayný þekilde Tevbe: 84. ayette yasaklayýcý kesin hüküm inmeden önce münafýk Abdullah bin Ubey'in cenazesini kýlmýþtýr. Bu konularýn tafsilatý için ilgili ayetlerin tefsirlerine bakýlabilir. Sahih olan görüþe göre kafirlere istiðfar dilemek ve cenazelerini kýlmak küfürdür. Bazýlarý peygamberlerin küfür iþlemeyeceði kaidesinden hareketle bunlarýn küfür deðil, haram olduðu kanaatine varmýþlarsa da bu reddedilmiþtir zira gerek Ýbrahim(as) gerekse Hatemu'l Enbiya Muhammed (sav) kafirler için istiðfar ettikleri sýrada onlarýn asla baðýþlanmayacaðýna dair nasslar henüz gelmemiþti. Bu konudaki nasslar geldikten sonra da istiðfara devam etmek Allah'ýn onlarý baðýþlamayacaðý noktasýndaki va'dinden dönebileceðini düþünmek manasýna gelir ki bu, küfürdür. Buna dair örnekler çoðaltýlabilir ancak bu kadarýyla yetiniyoruz.

Nasslarý yanlýþ anlamak veya kavrayamamak mazeret olur mu?

Bu konuda Þeyh Muhammed Ýbn-i Abdulvehhab þöyle diyor:

“Allah’ýn açýk ve kesin bir þekilde bildirdiði dinin temellerine gelince; hiç þüphesiz Allah’ýn hücceti Kur’an’dýr. Kime Kur’an ulaþmýþsa, ona hüccet ulaþmýþ demektir.
Problemin temelinde yatan þey ise, sizin hüccet ikamesi ile hüccetin anlaþýlmasýnýn arasýný ayýrmamanýzdýr. Kafirlerin ve münafýklarýn bir çoðu kendilerine ikame edildiði halde, Allah’ýn hüccetini anlamamýþlardýr:
“Yoksa onlarýn çoðunluðunun iþittiðini ve aklettiðini mi zannetmektesin? Onlar yalnýzca hayvanlar gibi, hatta yol olarak daha da sapýktýrlar.” - (Furkan/44)
Hüccet ikamesi ve hüccetin ulaþtýrýlmasý baþka þey, kendilerine hüccet ikame olunduðunda onu anlamalarý baþka þeydir. Onlarýn küfrünü belirleyen, anlamamýþ olsalar dahi, hüccetin kendilerine ulaþmýþ olmasýdýr. Eðer bu durumu anlamak size zor geliyorsa, Allah Rasulü’nün Hariciler hakkýndaki þu sözlerine bakýn:
“Onlarla nerede karþýlaþýrsanýz öldürün.”
“Gökyüzünün altýndaki en þerli ölülerdir.”

Halbuki onlar, sahabe asrýnda yaþamýþlardýr ve neredeyse insan onlarýn yanýnda sahabenin amelini küçümser. Ýnsanlar, onlarý dinden çýkaran þeyin; görüþlerindeki sertlik, aþýrýlýk ve içtihad olduðunda icma etmelerine raðmen, onlar Allah’a itaat ettiklerini zannediyorlardý. Halbuki hüccet onlara ulaþmýþ fakat onlar anlamamýþlardý.” -
(Er-Rasâilu’þ-Þahsiyye, 244-245)

Alimlerin bir çoðunun tekfir ettiði Haricilerin hataya düþtüðü mevzu asýl olarak büyük günah iþleyenlerin tekfiri konusuydu. Bazý nasslarýn zahirinden kebair iþleyenlerin kafir olduðu sonucu çýkmasýna karþýn konuyla ilgili daha muhkem nasslardan kafir olmadýðý anlaþýlmaktadýr. Ýþte Hariciler böyle çetrefilli bir mevzuda hataya düþmelerine raðmen bir çoðu tarafýndan tekfir edildiler. Halbuki bizim tartýþtýðýmýz meselelerde birbirine görünüþte zýtlýk arzeden deliller sözkonusu deðildir. Örneðin mahkeme konusunda bazý nasslarda gidilebileceði söylenirken bazýlarýnda gidilmeyeceði söylenmesi gibi bir durum yoktur. Konuyla ilgili bütün nasslar gidilmeyeceðine iþaret etmektedir.
Gönderen: 05.06.2007 - 13:24
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
582 Mesaj -
EMEGINE SAGLIK MUHAMMED KARDESIM. gül gül Allah Razı Olsun BUGULLER SANAgül gül gül


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Cihan-63 tarafından, 05.06.2007 - 13:30 tarihinde.
Gönderen: 05.06.2007 - 13:28
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
RE:
944 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý Cihan-63

EMEGINE SAGLIK MUHAMMED KARDESIM. gül gül Allah Razı Olsun BUGULLER SANAgül gül gül



allah razý olsun cihan abim gullerin hiç solmasýn inþaallah..... gül kokuluya komþu olman dileðiyle
wesselam abim benim.....
Gönderen: 05.06.2007 - 13:32
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1818 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
zeynep_m (43), Zeyid (47), tombikana (73), gul-ay (38), azkonusur (47), ogztnc (39), CENNETLiK (40), gurbet-35 (53), s.a.v (35), bulbul.ayse (53), serdal (55), abdüssamed (53), ihvanim61 (38), Özhan61 (45), askergil (56), memik (76), datalay (45), WaLTeR (38), arda_birsoy (41), mydoom (46), abdulkadir32 (59), bulent719 (51), atapan (55), ibrahimsenol69 (56), yalnizcanan (47), ebu__yusuf (47), orhangencebay (49), mavi_yolcu (42), bilalakman (45), Büsra_15 (37), medine21 (46), coskun (40), Gurbetten (53), mkutlu71 (46), sedefkurt (40), MACE (41), kanarya60 (44), Merdiyye (89), atis (49)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.12109 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.