Dünya karanlýða gömülmüþtü

Fahr-i kainat efendimiz doðmadan önce, bütün alem, manevi yönden müthiþ bir zulmet ve karanlýk içinde idi. Ýnsanlar hadsiz, hudutsuz derecede azgýnlaþmýþlar, Allahü teâlânýn gönderdiði dinler unutulmuþ; ilahi hükümler yerine, insan kafasýndan çýkan fikirler, düþünceler yer almýþtý.
Bütün mahluklar, insanlarýn vahþet ve zulmünden iyice bunalmýþtý. Yeryüzünde bulunan bütün milletlerde Allahü teâlâya iman unutulmuþ, huzurun, saadet ve sevincin kaynaðý olan Tevhid inancý ortadan kalkmýþtý.
Küfür fýrtýnasý, kalblerden imaný söküp atmýþ, gönüllerde, Allahü teâlâya inanma yerine, putlara tapma fikri yerleþmiþti. Musa aleyhisselamýn getirdiði din unutulmuþ, Tevrat bozulmuþtu. Ýsrailoðullarý birbirlerine düþmüþtü.
Ýsa aleyhisselamýn getirdiði Hýristiyanlýk da büsbütün bozulmuþ gerçek din ile hiçbir alakasý kalmamýþtý. Teslis (trinite), yani üçlü tanrý fikri kabul edilmiþti. Ýncil'in aslý kaybolmuþ, papazlar onu istedikleri gibi deðiþtirmiþlerdi.
Her iki kitap da, Allahü teâlânýn kelamý olmaktan çýkmýþtý. Mýsýr'da, bozulmuþ Tevrat'ýn hükmü, Bizans'ta yine deðiþtirilmiþ Ýncil'in hükmü, yani Hýristiyanlýk vardý. Ýran'da ateþe tapýlýyor, ateþperestlerin ateþi tam bin senedir söndürülmüyordu. Çin'de Konfüçyüsizm, Hindistan'da Budizm ve Hinduizm gibi uydurma dinler hüküm sürüyordu.
Arabistan'ýn insanlarý daha da þaþýrmýþ ve sapýtmýþlardý. Bunlar, Allahü teâlânýn çok kýymet verdiði Kabe-i muazzamaya, üçyüzaltmýþ adet put yerleþtirmiþlerdi. Kabe-i muazzama ise, Arþ'ta meleklerin ziyaret ettiði "Beyt-i Ma'mur"un ayný büyüklükte bir numunesi idi. Kim Kabe'ye hürmetsizlikte bulunmuþsa, cenab-ý Hak onu, en kýsa zamanda helak eylemiþti.
Cürhüm kabilesi de zina ve fuhuþta ileri gitmiþti. Bu kabilenin çok saygýsýz ve pek alçakça hareketlerini gören hükümdarlarý, onlara;
-Ey Cürhümiler! Allahü teâlânýn Harem-i þerifini ve Harem'ini emniyetini gözeterek kendinize geliniz. Sizden önce gelen Hud, Salih ve Þu'ayb'ýn (aleyhimüsselam) ümmetlerinden her birinin baþlarýna gelen halleri ve nasýl helak olduklarýný biliyorsunuz. Birbirlerinize iyiliði emrediniz, kötülüklerden sakýndýrýnýz. Geçici kuvvetinize güvenerek aldanmayýnýz.
Mekke'de, Hak'tan yüz çevirmekten ve zulümden sakýnýnýz. Çünkü, zulüm, insanlarýn helakine sebep olur. Allahü teâlâya yemin ederek söylüyorum ki, bir kimse bu bölgelede otursun, zulüm yapsýn, Hak'tan yüz çevirsin de, Allahü teâlâ onlarýn soylarýný kesmemiþ, köklerini kazýmamýþ ve yerlerine baþka bir kavmi getirmemiþ olsun.
Azgýnlýðýna devam eden ve Hak'tan yüz çeviren Mekke halký için, burada devamlý kalmak yoktur. Sizden önce bu bölgede oturan, sizden daha uzun ömürlü, sizden daha kuvvetli, sizden daha kalabalýk ve zengin olan Tasm, Cedis ve Amalikalýlarýn baþýna gelenleri biliyorsunuz. Onlarýn, Harem-i þerifi hafife almalarý, Hak'tan yüz çevirerek zulme dalmalarý, bu mübarek yerden çýkarýlýp atýlmalarýna sebeb olmuþtur.
Allahü teâlânýn, bazýlarýna küçük karýncalarý musallat ederek, kimin kýtlýkla, bazýlarýný da kýlýnçla çýkardýðýný görmüþ ve iþitmiþsinizdir! diyerek onlara nasihat eyledi. Fakat onlar dinlemediler. Neticede Allahü teâlâ onlarý da, bu azgýnlýklarý sebebiyle, periþan eyledi...
Artýk güneþin doðmasýna az bir zaman kalmýþtý. Alem, Âdem aleyhisselamdan bugüne kadar, temiz alýnlardan temiz alýnlara geçerek gelen nurun sahibini karþýlamak için hazýrlanýyordu. Ýnsanlara sonsuz saadeti gösterecek eþsiz insan bekliyordu.... Þefkat ve merhamet kaynaðý, Rabbinin ahlaký ile ahlaklanmýþ yüksek insan bekliyordu...