Risale-i Nur

Yirmi Dokuzuncu Lem'a'nýn Tercümesi

BÝRÝNCÝ BAB
Sübhanallah'a dair. Üç fasýldýr.

Birinci Fasýl

Rahman ve Rahîm olan Allah'ýn adýyla.

Sen her kusurdan ve ehl-i dalâletin efkâr-ý bâtýlasýndan münezzehsin. Sen öyle bir Zât-ý Zülcelâlsin ki,

semâ, yýldýzlarýnýn ve güneþlerinin ve aylarýnýn kelimeleriyle ve bütün bunlardaki hikmet remizleriyle,
dünya semâsý, bulutlarýnýn ve gök gürültüsünün ve þimþeklerin ve yaðmurlarýn kelimeleriyle ve bütün bunlardaki faydalarýn iþaretiyle,
yeryüzü, madenlerinin ve nebatlarýnýn ve aðaçlarýnýn ve hayvanatýnýn kelimeleriyle ve bütün bunlardaki intizamatýn delâletiyle,
nebat ve aðaçlar ise, yapraklar ve çiçekler ve meyveler kelimatýyla ve bütün bunlarýn muhtaç zevilhayata menfaatlarinin tasrihatýyla,
çiçekler ve meyveler ise, tohumlarýnýn ve kanatçýklarýnýn ve çekirdeklerinin ve onlardaki acaib-i san'atýn kelimatýyla,
çekirdekler ve tohumlar ise, bilmüþahede sümbüllerinin lisanýyla ve habbeciklerinin kelimeleriyle,
herbir nebat ise-tomurcuklarýnýn inkiþafý sýrasýnda, müzeyyen çiçeklerinin ve muntazam sümbüllerinin aðzýyla yavrularýnýn tebessümü hengâmýnda gayet vazýh ve zahir bir surette görüldüðü gibi-ölçülü tohumlarýnýn ve intizamlý habbeciklerinin kelimeleriyle, þekillerinin ve o þekiller içindeki renklerinin ve o renkler içindeki tadlarýnýn ve o tatmaklar içindeki güzel kokularýnýn ve o güzel kokularHAÞÝYE 1 içindeki nakýþlarýnýn ve o nakýþ içindeki ziynetinin ve o ziynet içindeki boyasýnýn ve o boya içindeki san'atýn ve o san'at içindeki tevzinin ve o tevzin içindeki tanzimin ve o tanzim içindeki mizanýn ve o mizan içindeki nizamýn lisanýyla, Seni hamdinle tesbih ederler.
O nebatlardan herbiri, çiçeklerinin zarif gözlerinden ve sümbüllerinin tazecik diþlerinden takattur eden ve Senin kendini kullarýna tanýtýp sevdiren taarrüf ve teveddüdünün cilvelerindeki lemeattan tereþþuh eden bir tarifle, Senin tecelliyât-ý sýfâtýný tavsif, cilve-i esmâný tarif ve teveddüdünü tefsir eder.




Yirmi Dokuzuncu Lem'a'nýn Tercümesi - s.748

Sen her kusurdan münezzehsin, ey Vedûd ve ey Mâruf! San'atýn ne kadar güzel, ne kadar süslü, ne kadar mükemmeldir Senin!

Sen her türlü kusurdan münezzeh öyle bir Zât-ý Zülcemalsin ki, bütün aðaçlar,

tomurcuklarýnýn açmasý ve çiçeklerinin inkiþafý, yapraklarýnýn tezayüdü, meyvelerinin olgunlaþýp dallarýnýn ellerinde mâsum çocuklar gibi oynaþmasý hengâmýnda,
kereminle yeþillenen yapraklarýnýn ve lûtfunla tebessüm eden çiçeklerinin ve rahmetinle gülen meyvelerinin aðzýyla,
acaib-i hilkat içindeki kesret-i tenevvüünün ve o kesret-i tenevvü içindeki muhtelif etlerinin ve o muhtelif etlerdeki þekillerin ve o þekillerdeki renklerin ve o renkler içindeki güzel kokularýn ve o güzel kokular içindeki ayrý ayrý tadlarýn ve o tadlar içindeki nakýþlarýn ve o nakýþlar içindeki ziynetlerin ve o ziynetlerdeki boyalarýn ve o boyalar içindeki san'atýn ve o san'at içindeki tevzinin ve o tevzin içindeki tanzimin ve o tanzim içindeki mizanýn ve o mizan içindeki nizamýn lisanýyla,HAÞÝYE 2 Seni hamdinle tesbih eder.
Bütün o aðaçlar, Senin kendini mahlûkatýna yakýndan tanýtan ve sevdiren tahabbüb ve taarrüfünün cilvelerindeki lem'alardan tereþþuh eden ve onlarýn aðýzlarýndan damlayan katrelerle Senin sýfâtýný tavsif, esmâný tarif ve masnuatýna tahabbub ve taarrüfünü tefsir ederler. Öyle ki, güya çiçek açmýþ herbir aðaç, güzel yazýlmýþ manzum bir kasidedir ki, o kaside Fâtýr-ý Zülcelâlin medâyih-i bâhiresini inþad edip, þâirâne, lisan-ý hal ile söylüyor.

Veyahut o çiçek açmýþ herbir aðaç, binler bakar ve baktýrýr gözlerini açmýþ, tâ Sâni-i Zülcelâlin neþir ve teþhir olunan acaib-i san'atýný bir iki gözle deðil, belki binler gözlerle baksýn-tâ ehl-i dikkati öyle baktýrsýn.

Veyahut o çiçek açan herbir aðaç, umumî bayram olan baharýn içindeki hususî bayramýnda ve resmigeçit-misal bir anda, yeþillenmiþ âzâlarýný en süslü müzeyyenatla süslemiþ-tâ ki, onun Sultan-ý Zülcelâli ona ihsan ettiði hedâyâyý ve letâifi ve âsâr-ý nuraniyesini müþahede etsin. Hem meþher-i san'at-ý Ýlâhiye olan zemin yüzünde ve bahar mevsiminde, murassaat-ý rahmetini enzâr-ý halka teþhir etsin ve þecerin hikmet-i hilkatini beþere ilân etsin.

Sen her kusurdan münezzehsin. Ýhsanýn ne güzeldir Senin: beyanýn ne kadar âþikâr, burhanýn ne kadar bâhir, zâhir ve münevverdir. Sen her kusurdan münezzehsin; ne kadar aciptir san'atýn Senin!




Yirmi Dokuzuncu Lem'a'nýn Tercümesi - s.749

Hikmetlerinin delâletiyle, ýþýðýn parlamasý Senin tenvirin ve Senin teþhirinledir.

Rüzgârýn dalgalanmasý-hususan ses naklindeki-vazifelerinin sýrrýyla, Senin tasrifin ve tavzifinledir.

Faydalarýnýn iþaretiyle, nehirlerin çaðlamasý Senin tedhirin ve teshirinledir.

Taþlarýn ve madenlerin süslenmesi-hususan ses ve muhaberatýn naklindeki-hassa ve menfaatlerinin remziyle, Senin tedbirin ve tasvirinledir.

Çiçeklerin acaib-i hikmetle tebessümü Senin tahsinin ve tezyininledir.

Faydalarýnýn delâletiyle, meyvelerin süslenmesi Senin in'âmýn ve ikramýnladýr.

Þerâit-i hayatlarýndaki intizamýn iþaretiyle, kuþlarýn ötüþmeleri Senin onlarý birbiriyle anlaþtýrman ve konuþturmanladýr.

Faydalarýnýn þehadetiyle, yaðmur damlalarýnýn ihtizazý, Senin tenzilin ve tafdilinledir.

Harekâtýndaki hikmetlerin þehadetiyle, aylarýn hareketi Senin takdirin, tedbirin, tedvir ve tenvirinledir.

Sen her türlü kusurdan münezzehsin; ne münevverdir burhanýn, ne âþikârdýr saltanatýn Senin!
...

Devamý gelecek...