|
 |
 |
|
Toplam Forum: 69
*** Toplam Konu: 30100
*** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Gönderen |
|
|
 |
|
ANZAKLI ÖMER |
|
|
46 Mesaj -
|
|
|
1957 Yýlýnda Ýstanbul Týp Fakültesi'nden mezun olup ihtisas yapmak üzere
ABD'ye giden doktor Ömer Muþluoðlu, görev yaptýðý hastahanede baþýndan
geçen çok enteresan bir hadiseyi þöyle anlatýyor:
Amerika 'ya gittiðim ilk yýllar.. New York'da Medical Center
Hospital'da görev almýþtým. Fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum
takmak, elektrokardiyografi çekmek gibi iþler.. Hastaya o kadar önem
veriyorlar ki yeni doktorlar hemen direkt olarak hasta muayenesine,
tedavisine verilmiyor.Diðer zamanlarda da laboratuarda çalýþýyorum. Bir
hastaya gittim. Yaþlýca bir adam, tahminen yetmiþ beþ yaþlarýnda.."Kan
vereceðim kolunuzu açar mýsýnýz?" dedim. Adamcaðýz kanserdi ve ayný
zamanda kansýzdý. Kolunu açtým, baktým pazusunda bir Türk bayraðý
dövmesi var. Çok ilgimi çekti, kendisine sormadan edemedim:
-"Siz Türk müsünüz?"
-Kaþlarýný yukarýya kaldýrarak "hayýr" manasýna bir iþaret yaptý.
-Ama ben hala merak ediyorum. "Peki bu kolunuzdaki Türk bayraðý nedir?"
-"Aldýrma öylesine bir þey iþte" dedi. Ben yine ýsrarla: "Fakat benim
için bu çok önemli, çünkü bu benim milletimin bayraðý, benim
bayraðým..."
Bu söz üzerine gözlerini açtý. Derin derin yüzüme baktý ve mýrýltý
halinde
sordu:
-"Siz Türk müsünüz?"
-"Evet Türk'üm..."
Ýhtiyar gözlerime tanýdýk bir göz arýyor gibi baktý.. Anlatmaya baþladý:
"Yýl 1915. Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de.. Orada savaþmak üzere
bütün Hýristiyan devletlerden asker topluyorlardý. Ben, Avustralya
Anzaklarýndandým. Ýngilizler bizi toplayýp dediler ki: 'Barbar Türkler
Hýristiyan dünyasýný yakýp yýkacaklar. Bütün dünya o barbarlara karþý
cephe açmýþ durumda.. Birlik olup üzerine gideceðiz. Bu savaþ çok
önemlidir.' Biz de inandýk sözlerine ve savaþmak isteyenler arasýna
katýldýk.
Beynimizi yýkayan Ýngilizler Türklere karþý topladýðý askerlerin
tamamýný Çanakkale'ye sevkediyormuþ. Bizi gemilere doldurup Mýsýr'a
getirdiler, orada birkaç ay talim gördük, sonra da bizi alýp
Çanakkale'ye getirdiler. Savaþýn þiddetini ben ilk orada gördüm. Öyle ki
denize düþen gülleler sularý metrelerce yukarý fýþkýrtýyor, gökyüzünde
havai fiþekler geceyi gündüze çeviriyordu.
Her taaruzda bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatýnýn baharýnda
can veriyordu. Fakat biz hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti gördükçe
þaþýrýyorduk. Teknolojik yönden çok çok üstün olduðumuz gibi sayý
bakýmýndan
da fazlaydýk. Peki onlara bu cesaret ve kuvveti veren þey neydi? Ýlk
baþlarda zannediyordum ki Ýngilizlerin bize anlattýðý gibi Türkler
barbarlýktan böyle saldýrýyorlar. Meðer bu barbarlýktan deðil,
kalplerindeki vatan sevgisinden kaynaklanýyormuþ. Biz karaya
cýktýk.Taarruz edeceðiz, bizi püskürtüyorlar.. Tekrar taaruz ediyoruz,
bizi gene püskürtüyorlar. Tekrar taaruz ediyoruz.. Derken böyle bir
taarruzda baþýmdan yediðim bir dipcik darbesiyle kendimden geçmiþim.
Gözlerimi açtýðýmda kendimi yabancý insanlarýn arasýnda buldum. Nasýl
korktuðumu anlatamam. Ýngilizler bize Türkleri barbar, vahþi kimseler
olarak tanýttý ya... Ama dikkat ettim, bana hiç de öfkeli bakmýyorlar,
yaralarýmý sarmýþlar. Ýyice kendime gelince bu defa çantalarýnda bulunan
yiyeceklerden ikram ettiler bana. Ýyi biliyorum ki onlarýn yiyecekleri
çok çok azdý. Bu haldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram
ediyorlardý. Þoke oldum doðrusu..Dedim ki kendi kendime:
-'Bu adamlar isteseler þu anda beni öldürürler, ama öldürmüyorlar...
Veyahut
isteseler önceden öldürebilirlerdi.. Halbuki beni cephenin gerisine
götürdüler..' Biz esirlere misafir gibi davranýyorlardý. Bu duygularla
'Yazýklar olsun bana' dedim. 'Böyle asil insanlarla ben niye
savaþýyorum, niye savaþmaya gelmiþim?
Bu Ýngiliz milleti ne yalancýymýþ, ne kadar Türk düþmanýymýþ' diyerek
piþman oldum.. Ama bu piþmanlýðým fayda etmiyor ki... Bu iyiliðe karþý
ne yapsam diye düþündüm durdum günlerce.. Nihayet bizi serbest
býraktýlar.
Memleketime döndüm. Ýþte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak
için koluma bu Türk bayraðý dövmesini yaptýrdým. Bu bayraðýn esrarý bu
iþte.."
Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti:
Talihin cilvesine bakýn ki, o zaman ölmek üzere iken yaralarýmý
iyileþtirerek, sýhhate kavuþmama çaba sarfeden Türkler idi. Þimdi de
Amerika gibi bir yerde yýllar sonra yine iyileþtirmeye çaba sarfeden bir
Türk... Ne garip deðil mi? Avustralya 'dan Amerika'ya gelirken bir
Türkle karþýlaþacaðýmý hiç tahmin etmezdim. Siz Türkler gerçekten çok
merhametli insanlarsýnýz. Bizi hep kandýrmýþlar, buna bütün kalbimle
inanýyorum.
Peþinden nemli gözlerle "Bana adýnýzý söyler misiniz?" dedi. "Ömer"
cevabýný verdim. Merakla tekrar sordu: "Peki niçin Ömer ismini vermiþler
sana?"
-"Babam müslümanlarýn ikinci halifesinin isminden ilham alarak bana Ömer
adýný vermiþ."
-"Senin adýn müslüman adý mý?" Ben -"Evet, müslüman adý" deyince yüzüme
baktý, doðrulmak istedi. Onun yatakta oturmasýna yardým ettim. Gözleri
dolu doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki: "Senin adýn güzelmiþ. Benim adým
þimdiye kadar Josef Miller idi, þimdiden sonra "Anzaklý Ömer" olsun."
-"Olsun" dedim.
-"Peki doktor beni müslüman eder misin? Müslüman olmak zor mu ?"
Þaþýrdým, nasýl da birdenbire müslüman olmaya karar vermiþti. Meðer o
bunu hep düþünüyormuþ da kimseyle konuþup soramadýðý için
gerçekleþtirememiþ..
-"Tabii" dedim. "Müslüman olmak çok kolay." Sonra kendisine imanýn ve
Ýslamýn þartlarýný anlattým, kabul etti. Hem kelime-i þehadet
getiriyor,hem de aðlýyordu.. Mýrýldandý: "Siz müslümanlar tesbih
çekersiniz, bana da bir tesbih bulsan da ben de yattýðým yerden tesbih
çekerek Allah'ýmý ansam olur mu?"
Bu sözden de anladým ki dedelerimiz savaþ esnasýnda Hakký zikretmeyi
ihmal etmiyormuþ. Hemen bir tesbih bulup kendisine getirdim. Hasta
yataðýnda tesbih çekiyor, biz de tedavisiyle ilgileniyorduk. Bir gün
yanýna gittiðimde samimi bir þekilde rica etti. -"Beni yalnýz býrakma
olur mu?" "Ne gibi Ömer amca?" "Ara sýra gel de bana Ýslamiyeti anlat!..
Sen çok güzel þeylerden bahsediyorsun. O sözleri duydukça kalbim
ferahlýyor." O günden sonra her gün yanýna gittim, bildiðim kadarýyla
dinimizi anlattým.
Fakat günden güne eriyip tükeniyordu. Kaç gün geçti tam hatýrlamýyorum,
hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum. "Doktor Ömer, lütfen
217 numaralý odaya gelin!" Hemen yukarý çýktým. Ömer amcanýn odasýna
vardýðýmda gördüðüm manzara aynen þöyleydi: Sað elinde tesbih, açýk
duran sol kolunun pazusunda dövme Türk bayraðý, göðsünde imaný ile
koskoca Anzaklý Ömer son anlarýný yaþýyordu. Hemen baþucuna oturdum,
kendisine kelime-i þehadet söylettirdim, o þekilde kucaðýmda teslim-i
ruh etti...
Bir Çanakkale gazisi görmüþtüm. Yýllar sonra da olsa Müslüman Türk
Milletine olan sevgisi sayesinde kendisine iman nasip olmuþtu. Ne yalan
söyleyeyim, aðladým...
|
Gönderen: 02.10.2003 - 16:19 |
|
|
|
|
Cok guzel..Allah razi olsun..Rabbim cumlemizi ruhunu iman ile, Kelime-i Sehadet ile teslim etmeyi nasibi muesser eylesin insallah..
Saygi, Selam ve dua ile..
|
Gönderen: 02.10.2003 - 22:31 |
|
|
|
487 Mesaj -
|
|
|
ALLAH razi olsun
|
Gönderen: 03.10.2003 - 08:01 |
|
|
Şu an Yok üye ve 1253 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.
[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye] |
|
 |
|
Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve
afiyet dolu ömür dileriz:
joli (55), evvab (54), SoN_SaBaH (51), müberra (57), kado68 (37), cilem2 (52), ilhanyaþa.. (53), rukýyyem (42), said007 (42), NURÝ GEDÝK (75), Happy (45), temiz1 (44), ptahmos (52), nur_su (42), hattaboglu (60), mutlu_35 (46), doðukan (30), safak1 (56), Prof65 (47), hasaninci (48), gökçedam (49), arslan67 (52), Ibn Tufeyl (53), gülzeynep (45), kardelen:( (40), 63mehmet (51), nur99 (38), ankarali (42), katade (50), prettylady (39), seyfiavci (55), ferhatulu (49), Sahin_emre (39), selami1963 (62), ay_aman (44), kasim (46) |
|
|
|
 |
|