0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » A I L E / E Ğ İ T İ M / S A Ğ L I K » KADIN & AiLE » AİLE İÇİ MÜLKİYET HAKKI

önceki konu   diğer konu
6 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
~KeMaL~ su an offline ~KeMaL~  
AİLE İÇİ MÜLKİYET HAKKI
785 Mesaj -
GÜNÜMÜZDE AÝLE YAPISIN MAL AYRILIÐINDAN ÇOK MAL BÝRLÝÐÝ SÖZ KONUSUDUR.AYNI EVDE AYRILIK OLMAZ DENÝLMEKTEDÝR.BÖYLE BÝR ANLAYIÞ YANLIÞ OLUP,BÝR TAKIM YANLIÞ UYGULAMA VE HAKSIZLIKLARA SEBEB OLMAKTADIR.ÝSLAM HUKUKUNDA MÜLKÝYET HAKKI (MAL AYRILIÐI) ESASTIR.BÝLHASSA SABÝNÝN,KÜÇÜK ÇOCUÐUN MALINDA BABA,ONUN ÝHTÝYAÇ VE MENFAATÝ DIÞINDA TASARRUFTA BULUNAMAZ.EÐER ÇOCUK BALÝÐ,BABA DA MUHTAÇ OLURSA SORMADAN ÇOCUÐUN MALINDAN ÝSTÝFADE EDEBÝLÝR.ÇOCUÐU KÖTU HUYLU VE CÝMRÝ OLUPTA RAZÝ OLMAZSA SORMADAN ALMAMASI UYGUN OLUR.

KARI KOCA ARASINDAKÝ DURUMDA BÖYLE OLUP EÞLERDEN HER BÝRÝ KENDÝ MALININ SAHÝBÝ OLUP HER BÝRÝNÝN DÝÐERÝNÝN MALI UZERÝNDE TASARRUF HAKKI YOKTUR.ERKEÐÝN HANIMI ÜZERÝNDE KÝ VELAYETÝ (YETKÝSÝgöz kırpma TE'DÝÝP VELAYETÝ OLUP HANIMININ MALLARI ÜZERÝNDE VELAYET HAKKI YOKTUR.KADIN,KOCASININ ÝZÝN VE RIZASI OLMAKSIZIN KENDÝ MALLARI UZERÝNDE ÝSTEDÝÐÝ GÝBÝ TASARRUF HAKKINA SAHÝPTÝR.

AÝLE MÜLKÝYETÝ YOKTUR.ÞAYET MÜÞTEREK MAL VARSA KÝMÝN HÝSSESÝNÝN NE KADAR OLDUÐU BELLÝ OLMALIDIR.
Gönderen: 21.04.2006 - 19:04
Bu Mesaji Bildir   ~KeMaL~ üyenin diger mesajlarini ara ~KeMaL~ üyenin Profiline bak ~KeMaL~ üyeye özel mesaj gönder ~KeMaL~ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
2687 Mesaj -
Ýnsanýn hayatýný sürdürebilmesi için, zarûrî olarak pek çok ve çeþitli þeylere muhtaç olmasý, insanda bu þeylere sahip olma istek ve azmi olarak ortaya çýkmýþtýr. Buna baðlý olarak çalýþýp gayret göstermek, üretmek zorunda olan insan, kendi emeðinin, çalýþma ve gayretinin ürününe baþkalarýnýn deðil de kendisinin sahip olmasýný ister. Bu da insanda çok tabii bir eðilimdir. Yaratýlýþ itibariyle de mal ve mülk edinmeye meyyal olan insanýn(1) bu meyline uygun olarak, Ýslâm, kiþiye mülkiyet hakkýný tanýmýþtýr. Bunun böyle olduðunu gösteren deliller Ýslâm hukukunun kaynaklarýnda mevcuttur. Bu delillere geçmeden önce kýsaca mülkiyetin tanýmý üzerinde durmak yararlý olacaktýr.
I- MÜLKÝYETÝN TANIMI
Arapça "m-l-k" kökünden gelen mülkiyet kelimesinin, sözlük anlamý: "Bir þeyi ele geçirmek ve üzerinde tek baþýna tasarruf sahibi olmaktýr."agla2) Bir çok Ýslâm hukukçusu mülkiyeti, muhtevasý ayný, sözleri birbirine yakýn ifadelerle tarif etmiþlerdir. Bu tariflerde var olan özellikleri bir araya getirip, eksik yönlerini tamamladýðý için tercih ettiðimiz Mustafa Ahmed ez-Zerka'nýn tarifinden hareketle(3) mülkiyeti þöyle tanýmlamak mümkündür: "Mülkiyet; ehliyet noksanlýðý veya baþkasýnýn da hakký olmasý gibi bir engel bulunmadýkça hukuken yalnýzca sahibine tasarruf imkaný veren ve izni olmadýkça sahibinden baþkasýný mülkiyet konusu üzerinde faydalanma ve tasarruftan alýkoyan bir haktýr." Tariften de anlaþýldýðý üzere, kiþi meþru bir yolla herhangi bir mal elde ettiðinde, artýk o mal sadece ona ait olur. O malýn özel olarak bu kimseye ait olmasý; cinnet, bunaklýk, savurganlýk, küçüklük, baþkasýnýn hakký vb. þer'î engeller bulunmadýðý takdirde, mâlikin o malda tasarruf etmesine ve ondan yararlanmasýna imkan verir. Yine bu aidiyet, baþkasýný o maldan yararlanmaktan veya üzerinde tasarrufta bulunmaktan men eder. Ancak, velâyet, vesâyet, yahut vekâlet gibi bu tasarruf ve yararlanmayý mubah kýlacak þer'î bir gerekçe bulunursa, baþkasý o malda niyabeten tasarrufta bulunabilir.(4) Mal ve ayný hükümde olan menfaatler ile insan arasýnda bir iliþkiden ibaret olan mülkiyet hakký, maddî bir þey olmayýp, diðer haklarda olduðu gibi varlýðý, hukukun tanýmasý ve kabulüne baðlýdýr. Hukuk nerede bir iliþkiyi tanýmýþ ve kabul etmiþse orada mülkiyet vardýr, tanýmadýðý yerde bu hak da yoktur.(5)


II- MÜLKÝYETÝN MEÞRÛÝYETÝ
Kur'an ve sünnette, kiþiye tanýnan mülkiyet hakkýyla ilgili olarak bir çok delil bulunmaktadýr. A- Kitaptan Deliller Kur'an-ý Kerim'de mülkiyetin meþrûluðuna delalet eden ayetleri bir kaç gruba ayýrmamýz mümkündür: 1. Genel olarak mallarý sahiplerine nispet eden ayetler: "Allah müminlerden, mallarýný ve canlarýný, kendilerine (verilecek) cennet karþýlýðýnda satýn almýþtýr."agla6) Bu ayetten baþka, bu gruba dahil edilebilecek pek çok ayeti kerime vardýr.(7) 2. Bazý gayri menkul ve menkul mallarý sahiplerine nispet eden ayetler: "Allah evlerinizi sizin için bir huzur ve sükun yeri yaptý."agla8) "Görmüyorlar mý ki, biz kudretimizin eseri olmak üzere onlar için bir çok hayvan yarattýk. Bu sayede onlar bunlara sahip olmuþlardýr."agla9) 3. Mirasla ilgili ayetler "Ana babanýn ve yakýnlarýn býraktýklarýndan erkeklere bir pay vardýr; ana babanýn ve yakýnlarýn býraktýklarýndan kadýnlara da bir pay vardýr. Gerek azýndan, gerek çoðundan belli bir hisse ayrýlmýþtýr."agla10) 4. Zekat ve infakla ilgili ayetler "Sadakalar (zekatlar) Allah'tan bir farz olarak, yoksullara, düþkünlere, (zekat toplayan) memurlara, gönülleri (Ýslâm'a) ýsýndýrýlacak olanlara, kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalýþýp cihad edenlere, yolcuya mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir."agla11) "Ey iman edenler, kazandýklarýnýzýn iyilerinden ve rýzýk olarak yerden size çýkardýklarýmýzdan hayra harcayýn..."agla12) Müfessirlerin de ifade ettikleri gibi, genel olarak mallarý veya gayri menkul ve menkulleri sahiplerine nispet eden ayetler; bu mallarýn sahiplerine ait olduðuna ve sahiplerinin bunlarda tasarruf haklarýnýn bulunduðuna,(13) özellikle "Onlar, bunlarýn mâlikleridirler"agla14) ayetinde, mâlik olma fiilinin insanlara isnat edilmesi onlarýn eþya üzerinde mülkiyet haklarýnýn varlýðýna ve devamlýlýðýna delâlet etmektedir.(15) Zekat ve infakla ilgili ayetler, mallarý sahiplerine nispet ederek onlarýn mülkiyet hakkýný vurgulamakta, ayný zamanda zekat vermeyi emredip, infak yapmaya da Müslümanlarý teþvik etmektedir. Yine miras ayetlerinde, her vârisin terekedeki paylarýnýn detaylý olarak beyan edilmesi, açýkça kiþilerin mal edinebilme ve tasarrufta bulunabilme hakkýna delâlet etmektedir. Ayrýca ticaret ve borçlar hukukuna iliþkin ayetler(16) ile çalýþmayý teþvik eden ayetler(17) ve özellikle "...Sermayeniz sizindir..."agla18) mealindeki ayeti kerime de mülkiyetin meþrûluðunu ortaya koymaktadýr. B- Sünnetten Deliller Mülkiyetin meþrûluðuna delâlet eden pek çok hadisi þerif vardýr. Bunlardan sadece birinin anlamýný vermekle yetiniyoruz. "Müslümanýn müslümana kaný, malý ve ýrzý haramdýr."agla19) Bütün bu deliller, Ýslâm'ýn mülkiyet hakkýný benimsediðini açýkça ortaya koymaktadýr.(20)
III- MÜLKÝYETÝN ÇEÞÝTLERÝ
Ýslâm hukukuna göre mülkiyeti, konusu, þekli ve sahibi açýsýndan üç kýsma ayýrmak mümkündür. Bunlardan sadece sahibine göre mülkiyetin çeþitleri üzerinde durmak istiyoruz. Mülkiyet, sahibi açýsýndan iki kýsma ayrýlýr: A- Özel Mülkiyet Mülkiyete konu olan mallarda, mülkiyetin sadece bir kiþiye veya ortaklýk yoluyla bir grup insana ait olup, mallarýn aynýnda ve menfaatinde kamu ortaklýðýnýn bulunmamasýdýr. Özel mülkiyet hakký eþyada sadece sahibine tasarruf yetkisi verirken, sahibinin izni olmadan baþkalarýnýn o eþyada tasarrufuna da engel olur. Mülkiyetin meþruiyyeti hakkýnda zikredilen delillerden de anlaþýlacaðý gibi, en açýk ve teferruatlý bir þekilde mirasa, ticarete, borçlanmaya ve bir takým mâlî mükellefiyetlere yapýsýnda yer veren Ýslâm hukukunun, özel mülkiyeti kabul edip, ona büyük bir önem verdiði çok açýktýr. B- Kamu Mülkiyeti Belirli kiþilere veya gruplara deðil, toplumun bütün fertlerine ait olan mülkiyete kamu mülkiyeti denir. Dolayýsýyla bu mülkiyet çeþidinde, kamuya ait mallardan sadece belirli kiþilerin ve gruplarýn deðil, toplumun bütün fertlerinin, baþkalarýna zarar vermeksizin, âdil ve eþit bir þekilde yararlanabilmesi söz konusudur. Müslümanlarýn su, ot ve ateþte ortak olduklarýnýagla21) beyan eden hadis kamu mülkiyetinin delillerindendir. Hz. Peygamberin (s.a.s.) "aglakiþilerin) hima (koru, mera) hakký yoktur. Allah ve Rasulü'nün hima hakký vardýr"agla22) buyurmasý ve bizzat kendisinin ve Hz. Ömer'in savaþ atý ve develeriyle zekat develerini otlatmak için sahipsiz arazilerden bir kýsmýný mera olarak tahsis etmesi de kamu mülkiyetinin delillerinden birisidir. Yollar, köprüler, hastaneler, parklar, okullar, mezarlýklar, ibadethaneler, pazar yerleri ve diðer kamu hizmet kurumlarý, meskûn yerler çevresindeki otlak, harman yeri ve baltalýk olarak terk edilen yerler kamu mülkiyetine konu olan bazý örneklerdir. Þehir imar planýnda yapýlan bir deðiþiklikle, cadde veya sokak olan bir yerin arsa haline gelmesi gibi hukûkî sebeple, kamu mallarý özel mülkiyete konu olabilir. Kamu mülkiyetinin kendine mahsus bir takým özellikleri vardýr. Buna göre kamu mülkiyeti, mülkiyet geçirici akitlere konu olamaz. Gasp ve telef etme gibi kamu mallarýna yapýlan haksýz fiillerden doðan zararda sulh, ibra gibi tasarruflarda bulunulamaz. Kamu mülkiyeti üzerinde hacz uygulanamaz. Bunlar, özel mülkiyet hakkýnda geçerlidir.(23) Bazý Ýslâm hukukçularý, sahibine göre mülkiyetin üçüncü bir çeþidinin olduðunu ve buna devlet mülkiyeti veya beytülmal (hazine) mülkiyeti denildiðini belirtmiþlerdir. Buna göre devlet mülkiyeti, devletin sahip olduðu arazileri, toprak mahsullerine ait depolarý, silah yýðýnaklarýný, su ve petrol borularýný ve benzeri mallar ile yalnýzca devletin tasarrufta bulunabileceði genel kaynaklarýn mülkiyetini kapsamaktadýr. Kamu yararýna olmak þartýyla bu mallarda her türlü tasarruf hakký sadece devlete aittir.(24) Ýslâm hukukunda devlet mülkiyetinin benimsenmesinin temelinde, toplumun fertleri arasýnda âdil bir denge kurmak ve çeþitli sebeplerle bozulan bu dengeyi yeniden saðlamak yatmaktadýr. Devletin bu hedefi gerçekleþtirebilmek için bazý mallara sahip olmasý çok doðal ve zorunludur. Bizzat Hz. Peygamberin ve daha sonraki dönemde sahabenin uygulamalarý, devlet mülkiyetinin hukukî dayanaklarýný oluþturmaktadýr.(25)
IV- MÜLKÝYET ANLAYIÞI
Kur'an-ý Kerim'de mal ve mülkün, bazý âyetlerde Allah'a,(26) bazý ayetlerde topluma,(27) bazý ayetlerde de kiþilere(28) ait olduðu bildirilmiþtir. Bu durum bazýlarýný, Ýslâm'da malýn mülkün kime ait olduðunun açýk olmadýðý gibi yanlýþ bir kanaate sevk etmiþtir. Oysa bu konuda bir kapalýlýk söz konusu deðildir. Çünkü kainattaki her þeyin yaratýcýsý ve sahibi olan Allah, mülkün de tek ve gerçek sahibidir. Cenab-ý Hak yerde ve gökte olan her þeyi, hayatlarýný sürdürebilmeleri için ve imtihanlarýna esas olmak üzere insanlar için yaratmýþ ve gerçek sahibinin koyduðu kurallar çerçevesinde bu nimetlerden istedikleri kadar edinip, tasarrufta bulunabileceklerini beyan etmiþtir. Ýnsana bahþedilen bu mülkiyet hakký, istihlaf esasýna dayanmaktadýr. Yani, Allah insaný kendi malý-mülkü üzerinde halife ve vekil tayin etmiþtir. Buna göre Allah'ýn kullarýna baðýþladýðý mülk, bir emanetten ibarettir.(29) Ýslâm'da insan için vazgeçilmez bir hak olarak kabul edilen mülkiyete zekat, nafaka, sadaka, vergi gibi bir takým malî yükümlülükler ve sosyal görevler yüklenmiþtir. Kiþiye mülkiyet hakký tanýnmýþ, ancak bu hususta dilediði þekilde davranabilme hakký verilmemiþ; bir takým kayýtlar getirilmiþtir. Dilediði kadar mülk edinebilme hakkýna sahip olan insan, mülk edinirken ve mülkünde tasarrufta bulunurken þu hukûkî kayýtlara da riayet etmek zorundadýr. Ýslâm hukuku fâiz, ihtikâr, rüþvet, kumar, hýrsýzlýk, gasp, aldatma gibi gayri meþru yollarla mülk edinmeyi yasakladýðý gibi içki, domuz, murdar hayvan eti gibi mallara Müslümanlarýn sahip olmalarýný caiz görmemiþtir. Ayný zamanda ipek, altýn ve gümüþün kullanýmýna da bazý sýnýrlamalar getirmiþtir. Malý, mülkü kullanmayý ihmal edip, atýl býrakmayý tasvip etmeyen Ýslâm; mülk üzerinde, kiþilere ve kamuya zarar verecek þekilde tasarrufta bulunmayý da yasaklamýþtýr. Ayný zamanda kiþi malýný kötüye kullanýp, zayi edemeyeceði gibi, cimrilikten ve savurganlýktan da kaçýnmak zorundadýr.(30) Mülkiyete elveriþli olmak þartýyla bütün mallar ve menfaatler ile sadece sahibine ait olan ve baþkalarýnýn tasarrufuna mani olma niteliklerini taþýyan haklar mülkiyetin konusunu oluþturur.(31)
V- MÜLKÝYETÝN NÝTELÝÐÝ
Ýslâm'a göre mülkiyet dokunulmaz bir haktýr ve mutlaka her türlü tecavüze karþý korunmasý gerekmektedir. Ýslâm, insan hayatýnýn vazgeçilmez temel unsurlarýndan biri olan mülkiyet hakkýný benimsemekle kalmamýþ, ayný zamanda bu hakkýn dokunulmazlýðýný da ilan etmiþ ve her türlü tecavüzden korunmasý için gerekli tüm önlemleri almýþtýr. Mülkiyetin dokunulmaz bir hak olduðunu çok açýk bir þekilde ortaya koyan delillerden bazýlarýný þu þekilde sýralamak mümkündür: 1- Kitaptan Deliller Allah Teala birçok ayeti kerimede hukukî olmayan yollarla baþkalarýnýn mallarýný ele geçirmenin haram olduðunu ifade etmiþtir. Bu ayetlerden bazýlarý þunlardýr: a- "Ey iman edenler! Mallarýnýzý aranýzda haksýzlýkla yemeyin. Ancak kendi rýzanýzla yaptýðýnýz ticaretle yemeniz helaldir. Birbirinizin canýna kýymayýn. Þüphesiz Allah size karþý çok merhametlidir. Kim zulüm ve tecavüz yolu ile bu yasaklarý iþlerse, onu cehennem ateþine atacaðýz..."agla32) b- "Rüþt çaðýna eriþinceye kadar, yetimin malýna, sadece en iyi tutumla yaklaþýn..."agla33) Hukuk dýþý yollarla insanlarýn mallarýný ele geçirmeye çalýþmayý büyük bir günah sayýp haram kýlan ve bu fiili iþleyenleri cehennem azabý ile tehdit eden bu ve benzeri ayeti kerimeler, mülkiyet hakkýnýn ne kadar önemli ve dokunulmaz olduðuna iþaret etmektedir. 2- Sünnetten Deliller Hz. Peygamber (s.a.s)'in þu hadisleri de mülkiyet hakkýnýn dokunulmaz olduðunu ispat etmektedir: a- "Müslümanýn Müslümana karþý malý ve ýrzý haramdýr."agla34) b- "Kim malýný müdafâ sýrasýnda öldürülürse þehittir."agla35) Yukarýdaki delillere ilâve olarak zikredeceðimiz þu deliller bir taraftan mülkiyetin korunmasý ilkesini ispat ederken, diðer taraftan da Ýslâm'ýn mülkiyetin korunmasýyla ilgili olarak getirdiði önlemleri gözler önüne sermektedir. Bilindiði üzere Ýslâm'ýn temel gayesi; din, can, akýl, nesil ve malýn korunmasýdýr. Onurlu, haysiyetli, istikrarlý ve müreffeh bir hayat ancak bunlar sayesinde mümkün olabilir. Ýslâm'ýn titizlikle korunmasýný istediði bu beþ temel esas; insan ve toplum hayatýnda gerektiði þekilde yerini almaz ve korunmazsa, hayat düzeni temelinden sarsýlýr, insanlar arasýnda huzursuzluk ve kargaþa baþ gösterir, fertler ve toplum arasýnda düzensizlik ve dengesizlik hakim olur.(36) Ýnsan ve toplum hayatý için vazgeçilmez birer unsur konumundaki bu beþ esastan biri olan "malýn korunmasý" ilkesini güvence altýna alýp, buna iþlerlik kazandýrmak gayesiyle, Ýslâm tarafýndan ortaya konulan hükümleri ve önlemleri þöylece özetlemek mümkündür: 1- Daha önce de belirtildiði üzere gayri meþru yollardan mülk edinme, baþkalarýnýn mallarýna göz dikme kesin olarak yasaklanmýþ; bu yasaklara aykýrý davrananlarýn ahirette en aðýr þekilde cezalandýrýlacaðý belirtilmiþtir. 2- Mala yapýlan her türlü tecavüze karþý, uhrevî cezanýn yaný sýra, bir takým dünyevî müeyyideler de getirilmiþtir. Ayrýca gasp, aldatma, baþkalarýnýn mallarýna zarar verme de yasaklanmýþ, itlaf olunan malýn tazmin ettirilmesi hükmü getirilmiþtir. 3- Her türlü ticarî ve malî tasarrufta karþýlýklý rýza temel unsur olarak kabul edilmiþ,(37) borçlarýn kayýt altýna alýnmasý tavsiye edilmiþtir.(38) 4- Mallarýný korumaktan aciz olan akýl hastasý, çocuk, sefih gibi kimseler malî tasarruflarýndan alý konmak suretiyle, mallarý koruma altýna alýnmýþtýr. 5- Fert ve toplum hayatýna açtýðý derin yaralarla birlikte, mal ve servetin bir numaralý düþmaný olup, bunlarýn boþu boþuna zayi olmasýna sebep olan içki, kumar, fuhuþ, rüþvet, israf, savurganlýk ve aþýrý lüks yasaklanmýþtýr. 6- Adalet ve rýza esasýna göre insanlar arasýnda malî münasebetler düzenlenmiþtir. Malýn, fertler arasýnda adaletli bir þekilde daðýtýlmasý, koruyucu ve üretici ellerde artmasýnýn saðlanmasý, üreticilerin himaye edilmesi, genel malî kaynaklarýn geliþtirilmesi esaslarý benimsenmiþtir.(39) 7- Mal sahipleri, hukukun meþru yollardan edindikleri mallarý üzerinde tam bir tasarruf hürriyetine sahiptir. Zarurî bazý haller dýþýnda mâlikin rýzasý bulunmadýkça malý üzerinde baþka kimse tasarrufta bulunamaz. Fýkýh kaynaklarýnda yer alan bu hüküm Mecelle'de þu þekilde kaideleþtirilmiþtir: "Bir kimsenin mülkünde anýn izni olmaksýzýn ahar bir kimsenin tasarruf etmesi caiz deðildir."agla40) Bu küllî fýkýh kaidesi, bir mülkte sahibinin izni olmaksýzýn veya velâyet ve vesâyet hükümleri gereðince yetkisi bulunmaksýzýn baþka bir kimsenin kavlî ya da fiilî tasarrufunun caiz olmadýðýný, böyle bir davranýþýn tasarruf hakkýna ve mülkiyet hürriyetine tecavüz olduðunu ortaya koymaktadýr. Ancak þer'an zaruret sayýlacak haller, bu kaidenin kapsamýnýn dýþýnda kalýr. Zaruret halinde baþkasýnýn mülkünde zaruret miktarý tasarruf caiz olur.(41) "Bila sebebi meþrû birinin malýný bir kimsenin ahzeylemesi caiz olmaz."agla42) Bu kaideye göre de meþru bir sebep olmaksýzýn bir diðerinin malýný gasp, hýrsýzlýk, rüþvet, irtikap gibi kanunen ve ahlâken yasaklanmýþ yollarla almak caiz deðildir.(43) Bütün bu açýklamalardan da anlaþýlacaðý üzere Ýslâm'da mülkiyet hakký dokunulmazdýr. Bu hak her türlü haksýzlýk ve tecavüze karþý Ýslâm hukukunun getirdiði çeþitli tedbirlerle koruma ve güvence altýna alýnmýþtýr. Mal sahipleri, hukuken meþrû yollardan edindikleri mallarý üzerinde tam bir tasarruf hakkýna sahiptir. Zarurî bazý haller dýþýnda, mal sahibinin rýzasý bulunmadýkça onun malý üzerinde baþkalarý hiçbir tasarrufta bulunamaz.
VI- MÜLKÝYETE MÜDAHALE
Temel ilke mülkiyetin dokunulmazlýðý olmakla birlikte, zorunlu durumlarda ve belirli þartlar dahilinde Ýslâm, devlete, özel mülkiyete müdahale edebilme yetkisi vermiþtir. Ancak devletin bu tasarrufu mutlaka, yararý saðlama, zararý giderme (maslahat) prensibiyle uyuþmak zorundadýr. Aksi halde geçerli ve baðlayýcý olmaz. Özel mülkiyete müdahalenin meþrûluðunu gösteren delillerden birisi þudur: Dahhak b. Halife adýndaki bir kiþi, Medine civarýndaki Arid vadisinden küçük bir su kanalý alýp getirdi. Onu Muhammed b. Mesleme'nin arazisinden geçirmek isteyince o bunu kabul etmedi. Bunun üzerine Dahhak konuyu Hz. Ömer'e arz etti. Hz. Ömer Muhammed b. Mesleme'yi çaðýrarak ona müsaade etmesini emretti. Muhammed bunu kabul etmeyince Hz. Ömer þöyle dedi: "Kardeþine kendisi için faydalý olacak bir þeyi niçin engelliyorsun? Üstelik bu senin için de faydalý olacaktýr. Sen baþta da sonda da o su ile sulayacaksýn, bunun sana bir zararý da olmayacak." Bunun üzerine Muhammed "Allah'a yemin ederim kabul etmiyorum" dedi. Bu sefer Hz. Ömer þöyle dedi: "Allah'a yemin ederim, senin karnýnýn üzerinden olsa dahi o suyu oradan geçirecektir". Hz. Ömer Dahhak'a emir verip suyu oradan geçirmesini söyledi, o da bunu yaptý."agla44) Ýslâm'ýn öngördüðü mülkiyetin korunmasý ve dokunulmazlýðý prensibi ile devletin belirli þartlar dahilinde mülkiyete müdahalede bulunabilme yetkisi arasýnda herhangi bir çeliþki yoktur. Çünkü mülkiyet hakký kiþilere, kamu yararýna aykýrý olmamak ve baþkalarýna zarar vermemek þartýna baðlý olarak tanýnmýþtýr. Bu þartýn ihlâl edildiði yerde mülkiyetin korunmasýndan ve dokunulmazlýðýndan söz edilemez .(45) Mülkiyete müdahale özel ve kamu maslahatý için olmak üzere iki türlüdür. Þuf'a, borçlunun hacri ve mallarýnýn satýlmasý, rehin verilen malýn satýlmasý, malýn üçte birden fazlasýnýn vasiyet edilememesi ve ortak malýn hâkim tarafýndan paylaþtýrýlmasý özel maslahat için; ihtikârýn yasaklanmasý, devletin fiyatlara müdahale edebilmesi, vergi koyabilmesi, iþletilmeyen araziyi iþletmeye zorlayabilmesi ve istimlâk ise kamu maslahatý için mülkiyete müdahalenin örneklerindendir.(46)
SONUÇ
Ýslam'da kiþilere mülkiyet hakký tanýnmýþ, ancak bu hak, mülk edinme ve mülk üzerinde tasarrufta bulunma hususunda belirlenen bir takým kurallara uyma þartýna baðlanmýþtýr. Mal sahipleri, meþru yollardan edindikleri mallarý üzerinde tam bir tasarruf hakkýna sahiptir. Mülkiyet hakký her türlü haksýzlýk ve tecavüze karþý Ýslâm'ýn getirdiði tedbirlerle koruma ve güvence altýna alýnmýþtýr. Zaruri haller dýþýnda, mal sahibinin rýzasý bulunmadýkça onun malý üzerinde baþkalarý hiçbir tasarrufta bulunamaz. Temel ilke mülkiyetin dokunulmazlýðý olmakla birlikte, zorunlu durumlarda ve belirli þartlar dahilinde Ýslâm, devlete, özel mülkiyete müdahale edebilme yetkisi vermiþtir.

1-Âl-i Ýmrân, 14; Fecr, 20. 2- Ýbn Manzûr, Cemâlüddîn Muhammed b. Mükram, Lisânu'l-Arab, Beyrut, ty, m-l-k maddesi, c.10, s. 491 vd; el-Mu'cemu'l-Vesît, Arap Dil Kurumu, Komisyon, Ýstanbul, ty, c. 2, s. 886; ez-Zerkâ, Mustafa Ahmed, el-Fýkhu'l-Ýslâmî Fi Sevbihi'l-cedid (el-Medhalu'l-Fýkhýyyu'l-âmm), Dimeþk, 1967, c.1, s. 240; Demir, Fahri, Ýslâm Hukukunda Mülkiyet Hakký ve Servet Daðýlýmý, Ankara, 1986, s. 99-100. 3- Zerkâ, a.g.e., c.1, s. 241; Demir, a.g.e., s. 108; Karaman, Hayreddin, Mukayeseli Ýslâm Hukuku, Ýstanbul, 1987, c. 3, s. 29. 4- ez-Zuhaylî, Vehbe, el-Fýkhu'l-Ýslâmî ve Edilletuh, Dimeþk, 1989, c. 5, s. 489, 490; Bedrân, Ebu'l-Ayneyn, Târihu'l-fikhi'l-Ýslâmî ve Nazariyyetu'l-milkiyyeti ve'l-akd, Beyrut, ty., s. 305, 306. 5- Zerkâ, a.g.e., c. 1, s. 241, 242; Karaman, c. 3, s. 29. 6- Tevbe, 111. 7- Nisâ, 2, 5, 6, 10, 38; Ýsrâ, 34; Enfâl, 72; Saff, 11; Tevbe, 55; Meâric, 24, 25; Bakara, 261, 264, 205; Rûm, 39; Haþr, 8; Sebe', 35. 8- Nahl, 80; Diðer âyetler: Ahzâb, 13; Âl-i Ýmrân: 154; Nûr, 27, 61; Kalem, 17. 9- Yâsîn, 71; Diðer âyetler: Yâsîn, 72, 73. 10- Nisâ, 7; Diðer âyetler: Nisa, 11, 12. 11- Tevbe, 60. 12- Bakara, 267; Diðer âyetler: Bakara: 3, 254, 272, 274. 13- el-Kurtubî, Ebu Abdullah, Muhammed b. Ahmed, el-Câmiu Li Ahkâmi'l-Kur'ân, Kâhire, 1941, c.12, s. 212. 14- Yâsîn, 71. 15- Alûsî , Þihâbuddîn es-Seyyid Mahmûd, Ruhu'l-Meânî, Beyrut, ty, c. 22, s. 51. 16- Bakara, 188, 275, 279, 282, 283; Nisâ, 29. 17-Tevbe, 105; Cum'a, 10; Mülk, 15. 18- Bakara, 279. 19- Müslim, Birr, 9; Ýbn Mâce, Fiten, 2; Tirmizî, a.g.e., Birr, 18. 20- el-Muslih, Abdullah Abdulaziz, Kuyudu'l-Milkiyyeti'l- Hâssa, Beyrut, 1988, s. 179 vd; Yunus, Abdullah Muhtar, el-Milkiyyetü Fi'þ-Þerîati'l-Ýslâmiyye, Ýskenderiyye, 1987, s. 155 vd; Hafîf, Ali, el-Milkiyetu'l-Ferdiyye, Mecelletu'l-Ezher, Kâhire, 1964, c. 36, sayý, 2, s. 183 vd; Demir, a.g.e., s. 127 vd; Armaðan, Servet, Ýslâm Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler, Ankara, 1992, s. 158, vd. 21- Ebu Davud, Büyu', 62; Ýbn Mace, Ruhun, 16. 22- Buhârî, Cihâd, 136; Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 38. 23- Zerkâ, age, c. 3, s. 221 vd; el-Abbâdî, Abdüsselam, el-Milkiyyetü fi'þ-Þerîati'l-Ýslâmiyye, Ammân, 1974, c. 1, s. 244; Muslih, age, s. 104 vd; el-Mýsrî, Refik Yunus, Ýslâm Ýktisat Metodolojisi (Terc. Arslan, Hüseyin), yy, ty, s. 46 vd; Demir, a.g.e., s. 60 vd. 24- Mýsrî, a.g.e., s. 53 vd., Muslih, age, s.114 vd. 25- Ebu Ubeyd, Kâsým b. Sellâm, Kitabu'l emvâl (Terc. Saðlýk, Cemalettin), Ýstanbul 1981, s. 25 vd.; el-Mâverdi, Ebu'l-Hasen Ali b. Muhammed, el-Ahkâ mu's-Sultâniyye, Kahire, 1966, s. 113 vd. s. 213 vd. 26- Enâm, 12; A'râf, 128. 27- A'râf, 100; Ahzâb, 27. 28- Bakara, 264; Tebbet, 5. 29- Demir, a.g.e., s. 137 vd.; Karaman, a.g.e., c. 3, s. 31 vd.; Tabakoðlu, Ahmet, Ýslâm ve Ekonomik Hayat, Ankara, 1988, s. 24. 30- Zeydan, Abdülkerim, el-Medhalü Li Diraseti'þ-Þeriati'l-Ýslâmiyye, Baðdad, 1969, s. 224 vd.; Zuhaylî, a.g.e., c. 5, s. 520 vd.; Muslih, a.g.e., s. 229 vd.; s.129 vd.; Demir, age, s.239 vd.; Karaman, age, c. 3, s. 82 vd.; 31-Karaman, age, c. 3, s. 34. 32- Nisâ, 29-30; Diðer ayetler için bak, Bakara, 188; Nisa, 6-10; Tevbe, 34. 33- En'âm, 152. 34- Müslim, Birr, 9; Ýbn Mâce, Fiten, 2; Tirmizî, Birr, 18. 35- Muvatta, Salâtu'l-Cemâ'a, 6; Ýbn Mâce, Hudud, 21; Tirmizî, Diyat, 22; Ebu Dâvud, Sünnet, 32. 36- Gazâlî, Ebu Hâmid Muhammed b. Muhammed, el-Mustasfâ Min Ýlmi'l-usûl, Mýsýr, 1322, c.1, s. 286 vd.; el-müdî, Seyfuddin, Ebu'l-Hasen Ali b. Ebi Ali, el-Ýhkâm Fusuli'l-Ahkâm, Mýsýr, 1914, c. 3, s. 393 vd.; eþ-Þâtýbî, Ebu Ýshâk Ýbrahim b. Musa, el-Muvâfakât Fi Usûli'þ-Þeria, Mýsýr, ty., c. 2, s. 8; Hallâf, Abdülvehhâb, Ýlmu usuli'l-fýkh, Kuveyt, 1983, s.197 vd.; Zeydan, Abdülkerim, el-Vecîz Fi Usuli'l-fýkh, Ýstanbul, 1979, s. 322 vd.; Atar, Fahrettin, Fýkýh Usulü, Ýstanbul, 1992, s. 291 vd. 37- Nisâ, 29. 38- Bakara, 282. 39- Ebu Zehra, Muhammed, el-Milkiyyetü ve Nazariyye tu'l-akd Fi-þ-Þeriati'l-Ýslâmiyye, Kahire, ty.; s. 220 vd.; Zeydan, a.g.e., s. 323; Hallâf a.g.e., s. 201; 40- Mecelle, Md. 96. 41- ez-Zerkâ, Ahmed, Þerhu'l-kavâidi'l-fýkhiyye, Beyrut, 1983, s. 393 vd.; Gür, Refik, Hukuk Tarihi ve Tefekkürü Bakýmýndan Mecelle, Ýstanbul, 1993, s. 159. 42- Mecelle, Md. 97. 43- Zerkâ, a.g.e., s. 397; Gür, a.g.e., s. 160. 44- Muvatta, Akdiyye, 26. 45- Hafîf, a.g.e., s. 105. 46- Aygün, Dursun, Ýslâm Hukukunda Ýstimlâk, (Basýlmamýþ Doktora Tezi), Ankara, 1998, s. 43 vd. Türkiyede Alkollü Ýçecek Tüketimi ve Sonuçlarý Yukarýdaki rakamlara ithal edilen içkiler dahil deðildir. Buna raðmen alkollü içki imalatýnda, netice olarak da tüketiminde devamlý bir artýþ olduðu açýktýr. 2000 yýlý rakamlarýna göre, Türkiye'de günde yaklaþýk 2. 37 milyon litre içki sarf edilmekte ve hergün içkiye 1.6 trilyon lira kadar para harcanmaktadýr. Bu paranýn et, süt, yumurta, peynir vs. gibi zaruri ihtiyaçlara sarf edilmesinin insanlarýmýzýn saðlýðý açýsýndan da ne kadar önemli olduðu açýktýr.
Gönderen: 22.04.2006 - 18:42
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
2687 Mesaj -
Kadýn, sadece kendine ait ihtiyaç dýþý ve lükse kaçan eþya dýþýnda, aile içinde hiçbir malî sorumluluðu üstlenmeye mecbur deðildir. O, maddi olarak emniyettedir ve ihtiyaçlarý karþýlanmaktadýr. Eðer bir eþ ise kocasý, eðer anne ise oðlu, eðer kýz evlâdý ise babasý, eðer kýz kardeþ ise erkek kardeþi onun ihtiyaçlarýný karþýlamak ile yükümlüdür. Eðer kadýna bakacak bir akrabasý yok ise, o zaman zaten miras problemi olmaz, çünkü bu durumda ona miras býrakacak kimse yok demektir. Bu takdirde onun geçimini devlet üzerine alýr. Kadýn, kendisinden baþka hiç kimsenin, hattâ kendisinin bile hayatýný devam ettirme sorumluluðu taþýmaz. Erkek ise, ailesi dýþýnda muhtaç yakýnlarýna da bakmaya mecburdur. Hanefilerde Ýmam-ý Azam'a göre, zengin kadýn, fakir kocasýna zekât verebilir. Çünkü kadýn, kendi malýný eþinin malýyla birleþtirip, aile bütçesine katkýda bulunmak zorunda deðildir. Onu dilediði gibi kullanabilir.
Gönderen: 22.04.2006 - 18:45
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
2687 Mesaj -
Ortada, tüm maddi sorumluluklar ve borçlarla yüklü erkek ve hiçbir maddi sorumluluðu olmayan kadýn mirasçý var. Eðer kadýný mirastan tamamen mahrum býrakýrsak, bu adaletsizlik olur; çünkü onun ölen þahýs ile akrabalýðý ve bu akrabalýktan gelen miras hakký vardýr. Buna karþýlýk, eðer kadýna erkekle ayný payý verirsek, bu defa erkeðe haksýzlýk yapýlmýþ olacaktýr. Çünkü erkeðin omuzlarý üzerinde geçindirmekle yükümlü, hanýmý dahil, pek çok insan bulunur. Ýslâm, hiçbir tarafa haksýzlýk yapmadan, erkeðe mirastan daha fazla pay ayýrýr. Kadýný da bütün bütün unutmaz ve ona da mirastan hakký olan hisseyi verir. Gerçekte, Ýslâm böyle yapmakla kadýna karþý daha cömert davranmaktadýr.
Dördüncü olarak, kadýn erkekten daha az miras aldýðý zaman bu, onun çalýþýp kazandýðý bir þeyden mahrum býrakýlmasý demek deðildir. Mal, onun kazanmasý veya çabalamasý sonucu elde edilmemiþtir. O mal, tarafsýz bir kaynaktan gelmiþ fazlalýk ve ekstradýr. Bir çeþit yardýmdýr ve herhangi bir yardým, acil ihtiyaçlar ve sorumluluklar için daðýtýlýr.
Ýslâm, 14 asýrlýk bir geçmiþe sahiptir ve her dönemde herkese, her þartta her topluma hitap eder. Hukuk, çoðunluðu nazara alýr. Dolayýsýyla, dün de, bugün de ve yarýn da, insanlýk âleminde ailede erkeðin bütçeye katkýsý genellikle kadýndan daha fazladýr. Dolayýsýyla, paylaþýmda erkeðe daha fazla vermek, yine adaletin gereðidir. Erkek, baba evinden aldýðý fazlalýlýðý, evlendiðinde eþiyle paylaþarak kaybetmekte, üstelik, hem eþinin, hem de çocuklarýnýn bakýmýný yüklenmekle, daha fazla yük altýna girmektedir. Kadýn ise, baba evinden aldýðý az miktarý, evlendiðinde kocasýnýn fazlasýyla tamamlamakta, hattâ, kocasý geçimiyle yükümlü olduðu için, kendi malý elinde fazladan kalmaktadýr. (Yine bu çerçevede, meselenin bir de psikolojik boyutu vardýr. Mal, insan için her þey demek deðildir. Ondan çok daha öte deðerler vardýr. Sevgi, saygý, þefkat ve merhamet bunlarýn en önemlileridir. Evlenmede kadýn daha çok kocasýnýn evine gider. Erkek ise, evine bir yabancýyý almýþ olur. Dýþarý giden kadýn, baba evinden erkek kardeþleri nisbetinde mal çýkaracak olursa, bu çok defa, erkek kardeþlerin, hattâ babanýn onu, evin malýný dýþarý taþýyan biri olarak görmesine, böylece ona gösterilmesi gereken sevgi ve þefkatin yeterince gösterilmemesine sebep olur. Ýþte Ýslâm, meselenin çok çok önemli bu psikolojik boyutunu da nazara almýþ ve kadýný, muhtaç bulunduðu baba ve kardeþ þefkatinden mahrum býrakmamýþtýr.)
Ýslâm, 14 asýrlýk bir geçmiþe sahiptir ve her dönemde herkese, her þartta her topluma hitap eder. Hukuk, çoðunluðu nazara alýr. Dolayýsýyla, dün de, bugün de ve yarýn da, insanlýk âleminde ailede erkeðin bütçeye katkýsý genellikle kadýndan daha fazladýr. Dolayýsýyla, paylaþýmda erkeðe daha fazla vermek, yine adaletin gereðidir. Erkek, baba evinden aldýðý fazlalýlýðý, evlendiðinde eþiyle paylaþarak kaybetmekte, üstelik, hem eþinin, hem de çocuklarýnýn bakýmýný yüklenmekle, daha fazla yük altýna girmektedir. Kadýn ise, baba evinden aldýðý az miktarý, evlendiðinde kocasýnýn fazlasýyla tamamlamakta, hattâ, kocasý geçimiyle yükümlü olduðu için, kendi malý elinde fazladan kalmaktadýr. (Yine bu çerçevede, meselenin bir de psikolojik boyutu vardýr. Mal, insan için her þey demek deðildir. Ondan çok daha öte deðerler vardýr. Sevgi, saygý, þefkat ve merhamet bunlarýn en önemlileridir. Evlenmede kadýn daha çok kocasýnýn evine gider. Erkek ise, evine bir yabancýyý almýþ olur. Dýþarý giden kadýn, baba evinden erkek kardeþleri nisbetinde mal çýkaracak olursa, bu çok defa, erkek kardeþlerin, hattâ babanýn onu, evin malýný dýþarý taþýyan biri olarak görmesine, böylece ona gösterilmesi gereken sevgi ve þefkatin yeterince gösterilmemesine sebep olur. Ýþte Ýslâm, meselenin çok çok önemli bu psikolojik boyutunu da nazara almýþ ve kadýný, muhtaç bulunduðu baba ve kardeþ þefkatinden mahrum býrakmamýþtýr.)
Gönderen: 22.04.2006 - 18:46
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
~KeMaL~ su an offline ~KeMaL~  
785 Mesaj -
ELLERÝNE SAÐLIK KARDEÞÝM ALLAH CC RAZÝ OLSUN gül
Gönderen: 22.04.2006 - 19:08
Bu Mesaji Bildir   ~KeMaL~ üyenin diger mesajlarini ara ~KeMaL~ üyenin Profiline bak ~KeMaL~ üyeye özel mesaj gönder ~KeMaL~ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
sevdamsin su an offline sevdamsin  
465 Mesaj -
nurbahcesi kardesim rabbim razi olsun insaALLAH..

sevinçli
Gönderen: 22.04.2006 - 19:12
Bu Mesaji Bildir   sevdamsin üyenin diger mesajlarini ara sevdamsin üyenin Profiline bak sevdamsin üyeye özel mesaj gönder sevdamsin üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an 1 üye ve 1283 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.69271 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.