0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » SUDAKİ KUSURSUZ TASARIM

önceki konu   diğer konu
3 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
EBRARALEYNA su an offline EBRARALEYNA  
SUDAKİ KUSURSUZ TASARIM
208 Mesaj -
"O GÖKTEN SU ÝNDÝRENDÝR.BUNUNLAHER ÞEYÝN BÝTKÝSÝNÝ BÝTÝRDÝK,ONDAN BÝR YEÞÝLLÝK ÇIKARDIK,ONDAN BÝRBÝRÝ ÜSTÜNE BÝNDÝRÝLMÝÞ TANELER TÜRETÝYORUZ "aglaEN'AMSÜRESÝ-99
ÞÝMDÝ SIRAYLA HAYAT KAYNAÐIMIZ OLAN SUYUN ÞAÞIRTICI ÖZELLÝKLERÝNDEN BAHSEDELÝM

1- GÜNEÞ SÝSTEMÝMÝZDE KÝ DÝÐER 63 GÖK CÝSMÝNDEN HÝÇ BÝRÝNDE YAÞAMIN TEMEL ÞARTI OLAN SUYUN BULUNMADIÐINI BÝLÝYORMUYDUNUZ?

BUNA KARÞILIK YERYÜZÜNÜN BÜYÜK BÖLÜMÜ SULARLA KAPLIDIR BULUTLARIN HER BÝRÝNDE BÝNLERCE BAZEN MÝLYONLARCA TON SU BULUNUR

ÞU AN SOLUMAKTA OLDUÐUMUZ HAVANIN ÝÇÝNDEDE MUTLAKA BELÝRLÝ MÝKTARDA SU BUHARI VARDIR

SU UZAYDA GERÇEKTEN ÇOK NADÝR RASTLANAN BÝR BÝRLEÞÝMDÝR BU NEDENLE BÝLÝNEN BÜTÜN GÖK CÝSÝMLERÝNÝN ÝÇÝNDE YANLIZCA DÜNYADA SUYUN BULUNUYOR OLMASI ,ÜSTELÝKTE BU SULARIN ÝÇÝLEBÝLÝR NÝTELÝKTE OLMASI SON DERECE ÖNEMLÝ BÝR KONUDUR


"ÞÝMDÝ SÝZ ÝÇMEKTE OLDUÐUNUZ SUYU GÖRDÜNÜZ MÜ?ONU SÝZLERMÝ BULUTTAN ÝNDÝRÝYORSUNUZ YOKSA ÝNDÝREN BÝZMÝYÝZ?EÐER DÝLEMÝÞ OLSAYDIK ONU TUZLU KILARDIK ;ÞÜKRETMENÝZ GEREKMEZ MÝ? "VAKIA SÜRESÝ 68-70

BAÞKA BÝR ÖZELLÝÐÝ ÝSE BÝLÝNEN TÜM SIVILAR ISILARI DÜÞTÜKÇE BÜZÜÞÜR ,HACÝM KAYBEDER ,HACÝM AZALINCA YOÐUNLUK ARTAR VE BÖYLECE SOÐUK OLAN KISIMLAR DAHA AÐIR HALA GELÝR .BU YÜZDEN SIVI MADDELERÝN KATI HALLERÝ ,SIVI HALLERÝNE GÖRE DAHA AÐIRDIR.AMA SU BÝLÝNENE TÜM SIVILARIN AKSÝNEBELÝRLÝ BÝR ISIYA(+4DERECE YE)DÜÞENE KADAR BÜZÜÞÜR DAHA SONRA BÝRDEN BÝRE GENLEÞMEYE BAÞLAR DONDUÐUNDA ÝSE DAHADA GENLEÞÝR.BU NEDENLE SUYUN KATI HALÝ SIVI HALÝNDEN DAHA HAFÝFTÝR.YANÝ BUZ ASLINDA "NORMAL "FÝZÝK KURALLARINA GÖRE SU ÜSTÜNDE YÜZER.


SU NORMAL DAVRANSAYDI NE OLURDU
BU DURUMDA OKYANUSLAR ,DENÝZLER VE GÖLLERDE DONMA ALTTAN BAÞLAYACAKTI ,ALTTAN BAÞLAYAN DONMA YÜZEYDE SOÐUÐU KESECEK BÝR BUZ TABAKASI OLMADIÐI ÝÇÝN YUKARIYA DOÐRU DEVAM EDCEKTÝ.BÖYLECE DÜNYADAKÝ GÖLLERÝN DENÝZLERÝN VE OOKYANUSLARIN ÇOK BÜYÜK BÖLÜMÜ DEV BÝRER BUZ KÜTLESÝ HALÝNE GELECEKTÝ
DAHA SAYILACAK ÇOK ÞEYLER VAR
RABBÝM NE BÜYÜKSÜN................................
Gönderen: 18.04.2006 - 22:07
Bu Mesaji Bildir   EBRARALEYNA üyenin diger mesajlarini ara EBRARALEYNA üyenin Profiline bak EBRARALEYNA üyeye özel mesaj gönder EBRARALEYNA üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
2687 Mesaj -
Suyun tüm bu fiziksel özelliklerinin yanýsýra, kimyasal özellikleri de yaþam için olaðanüstü derecede idealdir. Bu özelliklerin baþýnda, suyun çok iyi bir çözücü olmasý gelir. Neredeyse tüm kimyasal maddeler, suyun içinde uygun bir biçimde çözünürler.
Bunun yaþam için çok önemli bir etkisi, suda çözünen sayýsýz yararlý mineral ve benzeri kimyasallarýn, nehirler aracýlýðýyla denizlere aktarýlmasýdýr. Bu þekilde denizlere, yýlda 5 milyar ton kimyasal madde taþýndýðý hesaplanmaktadýr. Bu maddeler, sudaki yaþam için zorunludurlar.

Su, neredeyse bilinen tüm kimyasal reaksiyonlarý hýzlandýrýr (katalize eder). Suyun bir baþka kimyasal özelliði ise, kimyasal reaksiyonlara girme eðiliminin çok ideal bir düzeyde olmasýdýr.

Su örneðin, ne sülfürik asit gibi aþýrý derecede reaktif ve dolayýsýyla parçalayýcý bir bileþim, ne de argon gibi hiçbir reaksiyona girmeyen durgun bir maddedir. Prof. Michael Denton'ýn belirttiði gibi, "suyun reaksiyona girme düzeyi, onun hem biyolojik hem de jeolojik görevleri açýsýndan olabilecek en uygun deðerdedir".46

Suyun kimyasal özelliklerinin yaþam için uygunluðu, su hakkýnda yapýlan her yeni araþtýrma ile biraz daha detaylý bir biçimde ortaya çýkmaktadýr. Yale Üniversitesi'nden ünlü biyofizik profesörü Harold Morowitz, bu konuda þu yorumu yapar:

Son yýllarda, suyun daha önceden bilinmeyen bir özelliðinin anlaþýlmasýna yarayan geliþmeler olmuþtur. Bu özelllik (proton iletkenliði), sadece suya has bir özellik olarak gözükmektedir ve biyolojik-enerji transferi ile hayatýn kökeni açýsýndan çok büyük öneme sahiptir. Bilgilerimiz arttýkça, doðanýn (yaþam için) kusursuz uygunluðuna olan hayranlýðýmýz da artmaktadýr.47



Suyun akýþkanlýk deðeri de
belli bir hesaba göredir

--------------------------------------------------------------------------------


Sývý dendiðinde hepimizin gözünün önünde son derece akýþkan bir madde canlanýr. Oysa gerçekte sývýlarýn akýþkanlýklarý birbirinden çok farklý olabilir. Örneðin katran, gliserol, zeytin yaðý ve sülfürik asit arasýndaki akýþkanlýk farklarý çok yüksektir. Bu sývýlar su ile karþýlaþtýrýldýklarýnda ise, ortaya çok daha büyük farklar çýkar. Çünkü su, katrandan 10 milyar kat, gliserolden bin kat, zeytin yaðýndan yüz kat ve sülfürik asitten de 25 kat daha akýþkandýr.
Su, üstteki karþýlaþtýrmadan da anlaþýldýðý gibi, çok yüksek bir akýþkanlýða sahiptir. Hatta, eter ve sývý hidrojen gibi normal formu gaz olan maddeler bir kenara býrakýlýrsa, suyun tüm sývýlar içinde akýþkanlýk deðeri en yüksek madde olduðunu söyleyebiliriz.

Peki acaba suyun bu akýþkanlýk deðerinin bizim için bir önemi var mýdýr? Bu hayati sývý, biraz daha az ya da fazla akýþkan olsa, bizim için fark eder miydi? Prof. Denton bu sorulara þöyle cevap verir:

Eðer akýþkanlýðý daha yüksek olsaydý, su, hayat için uygun bir temel olma özelliðini kesinlikle yitirirdi. Örneðin akýþkanlýðý sývý hidrojen kadar yüksek olsaydý, canlýlarýn yapýlarý, tahrip edici etkiler karþýsýnda çok daha þiddetli hareketlere maruz kalacaktý... Hassas moleküler yapýlarýn su tarafýndan desteklenmesi mümkün olmayacak, canlý hücresinin son derece hassas olan yapýsý yaþamýný sürdüremeyecekti...

Öte yandan, suyun akýþkanlýðý biraz daha az olsaydý, (proteinler, enzimler gibi) makromoleküllerin ve özellikle mitokondri gibi özelleþmiþ yapýlar ile küçük organellerin kontrollü hareketleri imkansýz hale gelecekti. Ayný þekilde hücre bölünmesi de imkansýzlaþacaktý. Hücrenin tüm yaþamsal faaliyetleri fiili olarak donacak ve bizim bildiðimize benzer bir hücre yaþamý mümkün olmayacaktý.


Hücrelerin embriyogenez (anne rahmindeki geliþim) sýrasýndaki hareket etme ve sürünme yeteneklerine baðlý olan daha yüksek organizmalarýn geliþimi ise, suyun akýþkanlýðýnýn çok az bile daha düþük olmasý durumunda, kesinlikle gerçekleþemeyecekti.48
Suyun yüksek akýþkanlýk deðeri, bizim için hayati öneme sahiptir. Eðer suyun akýþkanlýk deðeri biraz bile az olsaydý, kanýn kýlcal damarlar yoluyla taþýnmasý imkansýzlaþacaktý. Örneðin, karaciðerin karmaþýk damar aðý hiçbir zaman kurulamayacaktý.

Suyun akýþkanlýk deðeri, sadece hücre içindeki hareketler bakýmýndan deðil, ayný zamanda dolaþým sistemi açýsýndan da çok önemlidir.

Kanýn % 95 i sudur. Eðer suyun akýþkanlýðý balýnki ya da katranýnki kadar olsaydý, hiçbir kalp böyle bir kaný pompalayamazdý.

Bir milimetrenin çeyrekte birinden daha büyük bir vücuda sahip olan tüm canlýlar, merkezi bir dolaþým sistemine sahiptirler. Çünkü bu büyüklükten sonra, besinlerin ve oksijenin "difüzyon" yoluyla, yani doðrudan hücre içindeki sývýya býrakýlýp alýnarak taþýnmasý mümkün deðildir. Vücudun içinde çok sayýda hücre vardýr ve dýþarýdan alýnan havanýn ve enerjinin, hücrelere birtakým "kanallar" yoluyla pompalanmasý, artýklarýn da baþka birtakým "kanallar" tarafýndan toplanmasý gereklidir. Bu kanallar, damarlardýr. Kalp ise bu damarlardaki akýþý saðlayan pompadýr. Damarlarýn içinde akan þey ise, "kan" olarak bildiðimiz sývýdýr ki, aslýnda temel olarak sudan oluþur. (Kanýn içindeki hücre, protein ve hormonlar çýkarýldýðýnda geriye kalan ve "plazma" adý verilen sývýnýn % 95'i sudur.)

Ýþte bu nedenle, suyun akýþkanlýðý, dolaþým sisteminin verimli çalýþabilmesi açýsýndan çok önemlidir. Örneðin eðer suyun akýþkanlýðý katranýnkine benzer bir deðerde olsa, elbette hiçbir kalp bunu pompalayamayacaktýr. Katranýnkinden 100 milyon kat yüksek bir akýþkanlýk deðerine sahip olan zeytinyaðýna benzer bir su bile, kalp tarafýndan pompalansa dahi, vücudun her tarafýný kaplayan milyarlarca kýlcal damarýn içine giremeyecek ya da çok büyük bir akýþ zorluðu ile karþýlaþacaktýr.

Bu kýlcal damarlar konusunu biraz daha yakýndan ele alalým. Kýlcal damarlarýn amacý, vücudun dört bir yanýndaki hücrelerin her birine gerekli oksijen, enerji, besin, hormon gibi maddeleri taþýyabilmektir. Bir hücrenin bir kýlcal damardan yararlanabilmesi için de, ondan en fazla 50 mikronluk bir mesafe kadar uzak olmasý gerekir. (Bir mikron, milimetrenin binde biridir.) Daha uzakta kalan hücreler, beslenemeyerek öleceklerdir.

Ýþte bu nedenle insan vücudu öyle bir þekilde yaratýlmýþtýr ki, kýlcal damarlar vücudun her bir parçasýný að gibi sarar. Vücudumuzdaki ortalama 5 milyar kýlcal damarýn toplam uzunluðu 950 km.'yi bulur. Bazý memelilerde, tek bir santimetrekarelik bir kas alaný içinde, 3000 tane açýk kýlcal damar yer alýr. Eðer insan vücudunun en küçük kýlcal damarlarýnýn 10 bin tanesini yan yana getirirsek, toplam kalýnlýklarý ancak bir kurþun kalemin kurþun kýsmý kadar olur. Bu kýlcal damarlarýn çapý, 3-5 mikron arasýnda deðiþir. Bu, milimetrenin binde üçü ya da beþi demektir.49

Ancak elbette kanýn bu kadar daracýk damarlar arasýnda týkanmadan ve aðýrlaþmadan hareket edebilmesi, suyun yüksek akýþkanlýðý sayesinde mümkün olmaktadýr. Prof. Michael Denton, bu akýþkanlýðýn birazcýk bile daha düþük olmasý durumunda hiçbir kan dolaþýmý sisteminin iþe yaramayacaðýný þöyle anlatýr:

Bir kýlcal damar sistemi, ancak kanallarýn içine pompalanan sývýnýn yüksek bir akýþkanlýða sahip olmasý durumunda çalýþýr. Yüksek akýþkanlýk çok önemlidir, çünkü sývýnýn damar içindeki hareketi, sývýnýn akýþkanlýðýna doðru orantý ile baðlýdýr... Buradan açýklýkla görmek mümkündür ki, eðer suyun akýþkanlýðý sadece birkaç kat daha fazla olsa, kýlcal damarlardaki kan akýþý için çok büyük bir pompalama basýncý gerekecek ve herhangi bir kýlcal damar sistemi iþlemez hale gelecektir.

Eðer suyun akýþkanlýk deðeri biraz az olmuþ olsa ve en küçük kýlcal damarýn çapý 3 mikron yerine 10 mikron olmak zorunda kalsa, bu kýlcal damarlar, yeterli oksijen ve glikoz oranýný ulaþtýrabilmek için (beslemeleri gereken) kas dokusunun neredeyse tamamýný kaplayacaklardýr. Açýktýr ki, (bu durumda) geniþ yaþam formlarýnýn dizayný imkansýz hale gelecek ya da olaðanüstü derecede sýnýrlanacaktýr. Dolayýsýyla, suyun hayata uygun bir temel olabilmesi için, akýþkanlýðýnýn þu anda sahip olduðu deðere çok çok yakýn olmasý, zorunludur.50

Bir baþka deyiþle, suyun tüm diðer özellikleri gibi akýþkanlýðý da, yaþam için olabilecek en ideal deðerdedir. Sývýlarýn akýþkanlýklarý arasýnda milyarlarca kat farklýlýklar vardýr. Ama su, bu milyarlarca farklý akýþkanlýk deðeri içinde tam olmasý gereken deðerle yaratýlmýþtýr.



Canlýlýðýn temeli olan atomik baðlarýn kurulmasý
için gereken ýsý yeryüzündeki ýsý aralýðýdýr

--------------------------------------------------------------------------------

Atomlarý ve molekülleri birarada tutan çeþitli kimyasal baðlar vardýr. Bu baðlar iyonik, kovalent ve zayýf baðlar olarak üçe ayrýlýr. Bunlardan kovalent baðlar, proteinlerin yapý taþý olan amino asitlerdeki atomlarý birarada tutarlar. Zayýf baðlar ise amino asit zincirini, katlanarak aldýðý özel üç boyutlu biçimde sabit tutarlar. Yani eðer zayýf baðlar olmasa, amino asitlerin biraraya gelmesiyle oluþan proteinlerin üç boyutlu fonksiyonel biçimlerini almalarý imkansýzdýr. Proteinlerin olmadýðý bir ortamda ise canlýlýktan söz edilemez.
Ýþin ilginç yaný ise, hem kovalent baðlarýn hem de zayýf baðlarýn ihtiyaç duyduklarý ýsý aralýðýnýn yeryüzünde hüküm süren ýsý aralýðý oluþudur. Oysa zayýf baðlar ile kovalent baðlarýn yapýlarý ve özellikleri birbirinden tamamen farklýdýr, ayný ýsýya ihtiyaç duymalarýný gerektiren hiçbir doðal sebep yoktur.

Canlýlýðýn tek bir hücresindeki milyonlarca proteinden biri dahi tesadüfen oluþamayacak derecede karmaþýk bir yapýya sahiptir.

Buna raðmen her iki kimyasal bað da, ancak yeryüzündeki dar ýsý aralýðý içinde kurulabilir. Eðer kovalent baðlar ile zayýf baðlar farklý ýsý aralýklarýnda iþleselerdi, canlýlardaki protein oluþumu yine imkansýz hale gelirdi. Çünkü proteinlerin oluþumu bu iki kimyasal baðýn da ayný anda birlikte kurulmasýna baðlýdýr. Yani amino asit dizilimini saðlayan kovalent baðlarýn kurulabildiði ýsý aralýðý, zayýf baðlar için uygun olmasa, protein üç boyutlu son þeklini alamaz, anlamsýz ve etkisiz bir zincir olarak kalýrdý. Ayný þekilde, zayýf baðlarýn kurulabildiði bir ýsýda kovalent baðlar kurulamasa amino asitler birleþemeyeceði için ortaya bir protein zinciri bile çýkamazdý.

Bu bilgiler bize, yaþamýn temel malzemesi olan atom ile yaþamýn barýnaðý olan Dünya gezegeninin koþullarý arasýnda çok büyük bir uyum olduðunu göstermektedir. Prof. Michael Denton, "Nature's Destiny" (Doðanýn Kaderi) adlý kitabýnda bu gerçeði þöyle vurgular:

Evrendeki dev ýsý yelpazesi içinde, tek ve daracýk bir ýsý aralýðý vardýr ki; bu aralýkta 1) sývý suya, 2) metastabilite özelliðine sahip çok bol ve farklý organik bileþiklere ve 3) kompleks moleküllerin üç boyutlu þekillerini kararlý kýlan zayýf baðlara sahibiz.51

Denton'un da belirttiði gibi, canlýlýk için gereken her türlü fiziksel ve kimyasal baðlar, birlikte ve etkili olarak ancak tek bir ýsý aralýðý içinde iþleyebilirler. Bu daracýk ýsý aralýðý ise, az önce belirttiðimiz gibi, bilinen bütün gök cisimleri arasýnda sadece Dünya'da vardýr.



Oksijenin çözünürlüðü canlýlýk için en ideal deðere sahiptir

--------------------------------------------------------------------------------

Vücudumuzun oksijeni kullanabilmesi, bu gazýn suyun içinde çözünebilirlik özelliðinden kaynaklanýr. Nefes aldýðýmýzda ciðerlerimize giren oksijen, hemen çözünerek kana karýþýr. Kandaki hemoglobin adlý protein çözünmüþ olan bu oksijen moleküllerini yakalayarak hücrelere taþýr. Hücrelerde ise, özel enzim sistemleri sayesinde, bu oksijen kullanýlarak ATP adý verilen karbon bileþikleri yakýlýr ve enerji elde edilir.
Tüm kompleks canlýlar bu sistemle enerjiye ulaþýrlar. Ama elbette bu sistemin iþleyebilmesi, öncelikle oksijenin çözünürlük özelliðine baðlýdýr. Eðer oksijen yeterli derecede çözünür olmasa, kana çok az miktarda oksijen girecek ve bu da hücrelerin enerji ihtiyacýnýn karþýlanmasýna yetmeyecekti. Oksijenin fazla çözünmesi ise, kandaki oksijen oranýný aþýrý derecede arttýracak ve "oksidasyon zehirlenmesi" meydana getirecektir.

Ýþin ilginç yaný, farklý gazlarýn su içinde çözünebilirlik oranlarýnýn, birbirlerinden bir milyon kat farklý olabilmesidir. Yani en çok çözünen gaz ile en az çözünen gaz arasýnda, bir milyon katlýk bir çözünebilirlik farký vardýr. Hemen hemen hiçbir gazýn da çözünebilirlik oraný ayný deðildir. Örneðin karbondioksit, oksijene göre su içinde yirmi kat daha fazla çözünür. Bu kadar farklý çözünebilirlik deðerleri içinde oksijenin sahip olduðu deðer ise tam bizim için uygun olan deðerdir.

Oksijenin çözünürlüðü acaba biraz daha az ya da fazla olsa ne olurdu?
Önce birinci ihtimale bakalým. Eðer oksijen suyun (ve dolayýsýyla kanýn) içinde biraz daha az çözünecek olsa, kana daha az oksijen karýþacak ve hücreler yeterince oksijen alamayacaktýr. Bu durumda insan gibi yüksek metabolizmalý canlýlarýn yaþamasý çok zorlaþacaktýr. Böyle bir durumda ne kadar çok nefes alýrsak alalým, havadaki oksijen hücrelere yeterince ulaþmadýðý için, kademeli bir biçimde boðulma tehlikesi ile karþý karþýya kalýrýz.
Soluduðumuz hava da, bu havayý kullanmamýzý saðlayan sistemlerimiz de kusursuz bir uyumla yaratýlmýþtýr.

Eðer oksijenin çözünürlüðü daha fazla olursa, bu kez az önce belirttiðimiz "oksidasyon zehirlenmesi" ortaya çýkar. Oksijen aslýnda çok tehlikeli bir gazdýr ve normal sýnýrlarýn üstünde alýndýðýnda canlýlar için öldürücü bir etkiye sahiptir. Kanda oksijen oraný arttýðýnda, bu oksijen su ile reaksiyona girerek son derece reaktif ve tahrip edici yan ürünler ortaya çýkarýr. Vücutta, oksijenin bu etkisini gideren son derece kompleks enzim sistemleri vardýr. Ama eðer oksijen oraný biraz daha fazlalaþsa, bu enzim sistemleri iþe yaramayacak ve aldýðýmýz her nefes vücudu biraz daha zehirleyerek bizi kýsa sürede ölüme sürükleyecektir. Kimyacý Irwin Fridovich, bu konuda þöyle der:

Solunum yapan bütün organizmalar ilginç bir tuzaða yakalanmýþ durumdadýrlar. Yaþamlarýný destekleyen oksijen, ayný zamanda onlar için zehirleyici (toksik) özelliktedir ve bu tehlikeden sadece çok hassas bazý özel savunma mekanizmalarý sayesinde korunurlar.52

Ýþte bizi söz konusu tuzaktan, yani oksijenle zehirlenme ya da oksijensiz kalarak boðulma tehlikelerinden koruyan þey, oksijenin çözünürlük oranýnýn ve vücuttaki karmaþýk enzim sistemlerinin tam gerektiði biçimde belirlenmiþ ve yaratýlmýþ olmasýdýr. Daha açýk bir ifadeyle, Allah, soluduðumuz havayý da, bu havayý kullanmamýzý saðlayan sistemlerimizi de kusursuz bir uyumla yaratmýþtýr.




--------------------------------------------------------------------------------

NOTLAR:
46 Michael Denton, Nature's Destiny, s. 32.
47 Harold J. Morowitz, Cosmic Joy and Local Pain, New York: Scribner, 1987, s. 152-153.
48 Michael Denton, Nature's Destiny, s. 33.
49 Michael Denton, Nature's Destiny, s. 35.
50 Michael Denton, Nature's Destiny, s. 35-36.
51 Michael Denton, Nature's Destiny, s. 115-116.
52 Irwin Fridovich, "Oxygen Radicals, Hydrogen Peroxide, and Oxygen Toxicity", Free Radicals in Biology, (ed. W. A. Pryor), New York: Academic Press, 1976, s. 239-240.
Gönderen: 18.04.2006 - 22:13
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Gast zehra gunduz  
RE: SUDAKİ KUSURSUZ TASARIM
Misafir
Alıntı
Orijýnalý EBRARALEYNA

RABBÝM NE BÜYÜKSÜN................................



a.r.o
kudretine sual olmaz...
herþey bizler için sunulmuþ en ince detayýna kadar...
paylaþýmýn için ALLAH razý olsun...

gülgülgül
Gönderen: 18.04.2006 - 22:15
Bu Mesaji Bildir   Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 973 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Mecced (43), tilve (46), alsancak55 (55), kobra111 (50), ihlumut (40), salih1960 (65), morsel (36), zeynep17 (32), alperen_58 (59), mushab60 (51), MEDINENIN GÜLÜ (37), lazkopat_tr (38), ilhanebrar (51), turkthunder (47), selcukserdar (46), sedaseda (36), orhanaksoy (59), selimkum (41), ege-men (38), adigesav (59), osman__ulker (45), azize (39), muhittin19 (41), faruk1453 (41), BüCüR (38), mücahit444 (47), yilmaz keskin (54), daricali (40), ilkahmet (45), aktashakan (39), mücella (42), fatih avc&yacut.. (53), GurbetGülü (37), abdulbakiucar (41), MaRsS (40), metince (53), sercan_21998 (43)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55550 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.