0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » İMAMİ ŞAFİİ

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
kartal1965 su an offline kartal1965  
İMAMİ ŞAFİİ
43 Mesaj -
ÝMAM MUHAMMED B. ÝDRÝS EÞ-ÞAFÝÝ (150-204)


Þafiî mezhebinin öncüsü ve müctehid imamlardan biri.

Hicrî 150/Miladî 767 yýlýnda Filistin'in Gazze þehrinde doðdu. Babasý Ýdris bir iþ için Gazze'ye gitmiþ, orada iken vefat etmiþti. Dedelerinden biri olan Þafiî Ýbn es-Sâib'e nisbeten Þafiî olarak bilinir. Soyu Abd-i Menâf'ta Hz. Peygamber'in soyuyla birleþir.

Henüz küçük yaþta iken babasýný kaybeder. Fakir bir þekilde yaþayan annesi, oðlunu alýp Mekke'ye gitmeðe karar verir. Mekke'de, daha küçük yaþta kendisini ilme veren Ýmam Þafiî, yedi yaþýnda Kur'ân-ý Kerim'i; on yaþýnda da Ýmam Mâlik'in el-Muvatta' adlý hadis kitabýný ezberlemiþ ve on beþ yaþýna geldiðinde, fetva verebilecek bir seviyeye ulaþmýþtý.

Bundan sonra yirmi yýla yakýn bir süre çölde, Huzeyl kabilesi içinde yaþayarak fasih Arapça'yý ve câhiliye þiirlerini öðrendi. Hatta Asmaî, onun hakkýnda; "Huzayl'in þiirlerini Kureyþ'ten Muhammed b. Ýdris denen bir genç ile düzelttim" demiþtir. Böylece edip ve Arapçada söz sahibi olmuþtur.

Akabinde birçok alimden hadis okudu. Mekke valisinin bir tavsiye mektubu ile Medine'ye gitti. Burada Ýmam Mâlik'e el-Muvatta adlý eserinin tamamýný arzetti. Daha sonra tamamen fýkha yönelerek Ýmam Mâlik'ten Hicaz fýkhýný öðrendi. Þafiî'nin eþsiz kavrayýþ ve üstün zekâsýný müþahede eden Ýmam Mâlik, ona þu anlamlý tavsiyede bulundu: "Muhammed! Allah'tan kork, günahtan sakýn; çünkü ben senin büyük bir þahsiyet olacaðýný ümid ediyorum. Gönlüne Allah'ýn koymuþ olduðu bu nuru günahla söndürme."

Medine'de Ýmam Mâlik'ten fýkýh ve hadis ilmi aldý. Süfyan b. Uyeyne'den, Fudayl b. Ýyâz ve amcasý Muhammed b. Þâfi' ve diðerlerinden hadis rivayet etti.

Ýmam Þâfiî, bu arada çalýþmak zorunda olduðu için bir süre Yemen'e gitti. Yemen kâdýsý Mus'ab b. Abdillah el-Kureþî orada kendisine resmî bir iþ bulmuþtu. Bu arada, Halîfe Hârun er-Raþîd Hz. Ali taraftarlarýnýn bir harekâtýndan korkuyordu. Yemen tarafýndan yakalanýp getirilen Þiîler arasýnda -Þiî olmadýðý halde- Þâfiî de Medîne'de Halîfe'nin huzuruna çýkarýldý. Suçsuzluðu anlaþýlýnca Halife onu serbest býraktýrdý ve maddî yardýmda bulundu. Sonra H.183 ve 195'te Baðdat'a gitti. Orada Muhammed b. Hasan eþ-Þeybânî'den Irak fakihlerinin kitaplarýný okudu. Onunla fikir alýþ veriþinde bulundu.

Ýmam Þâfiî bundan sonra H. 187'de Mekke'de ve 195'te Baðdat'ta Ýmam Ahmed b. Hanbel (Ö. 241/855) ile buluþtu. Ondan Hanbelî fýkhýný ve usulünü, Kur'an'ýn nâsih ve mensuhunu öðrendi. Baðdad'ta onun eski mezhebinin esaslarýný ihtiva eden "el-Hucce" adlý eserini yazdý. Sonra H. 200'de görüþlerinin en çok yaygýnlaþacaðý Mýsýr'a gitti. 204/819'da Receb'in son cuma günü Mýsýr'da vefat etti ve orada defnedildi.[1]

Ýmam Þâfiî'nin "er-Risâle" adlý eseri fýkýh usulünde ilk kaleme alýnan usul kitabýdýr. Hanefilerde, usul müctehid imamlar devrinde yazýlý bir eser haline getirilmemiþ daha sonra fürûdan hareket edilerek usûl kaideleri belirlenmiþtir. Ýmam Þâfî, iþin baþýnda er-Risâle'yi yazarak sonraki Þâfiî bilginlerini bu külfetten kurtarmýþtýr. Ýmam Þâfii'nin "el-Ümm" adlý eseri ise Mýsýr'da mezhep görüþlerini kapsayan bir fýkýh eseridir.

Onun ilmî ve edebî þahsiyeti yanýnda, takvâsý, olgun karakteri ve güzel ahlâký da zikredilmesi gereken hususlardandýr. Kendisine Sýffýn meselesi, sorulunca þu anlamlý cevabý vermiþti: "Ömer b. Abdülazîz'e Sýffîn'da ölenler sorulunca o; "Allah'ýn elimi bulaþmaktan koruduðu kanlardýr" demiþti. Þimdi ben de dilimi bu kana bulaþtýrmak istemiyorum."

Öðrencileri onun hakkýnda, "Þafiî Hz'leri bir âyeti tefsir etmeye baþlayýnca, sanki o âyetin indiriliþini görmüþ gibi büyük bir vukufla konuþurdu" derler.

Ýmam Þâfiî, müstakil mutlak müctehid idi. Hicazlýlar'ýn ve Iraklýlarýn fýkhýný kendinde toplamýþtý. Ahmed b. Hanbel onun için; "Allah'ýn kitabý ve Rasûlünün sünnetinde insanlarýn en fakîhi idi"; "Eli hokka ve kalem tutup da, boynunda Þâfi'nin minneti olmayan kimse yoktur" demiþtir. Taþköprülüzâde, Miftahu's-Saâde'sinde onun için þöyle der: "Ehli fýkýh, usûl, hadîs, dil ve nahiv âlimleri, Ýmam Þâfiî'nin; emânet, adâlet ve zühdünde, vera, takvâ ve cömertliðinde, güzel ahlâkýnda, kýymetinin yüceliðinde birleþmiþtir. Onu gerektiði þekilde anlatmak zordur"[2]

Þâfiî mezhebinin usûlü kitap, sünnet, icma ve kýyasa dayanmaktadýr.

Hanefî ve Mâlikîlerin kabul ettiði istihsanla ameli terketti ve "istihsaný kullanan kendisi þeriat koymuþtur" görüþünü ileri sürdü. Ýstihsaný geçersiz kýlmak ve tenkid etmek için "Ýbtalü'l-Ýstihsân"isimli risâlesini kaleme almýþtýr.

Ýmam Þâfiî, râvisi sikâ, zabt ve hadis muttasýl olunca âhâd haberle amel etmenin gerekli olduðunu savunur. O, Ýmam Mâlik'in þart koþtuðu gibi, âhâd haberin amelle desteklenmesini, Irak ekolünün gerekli gördüðü râvinin fakih ve ameli haber-i vâhide uygun olma gibi þartlarý aramaz.[3] O'nun haberi vâhidin delil olmasýyla ilgili, dayandýðý çeþitli deliller vardýr. Bunlardan birinde Hz. Peygamber (s.a.s)'in þöyle buyurduðunu rivayet eder:

"Benim sözümü dinleyip belleyerek ezberleyen ve olduðu gibi baþkasýna duyuran kimsenin Allah yüzünü aðartsýn. Bazan fýkýh hâmili, fakih olmayana nakleder, niceleri de kendisinden daha fakih olan kimseye nakleder..."[4]

Bu hadisi aktardýktan sonra Ýmam Þâfiî görüþünü þöyle açýklar: "Madem ki Hz. Peygamber, sözlerini dinleyip bellemeðe ve onlarý baþkalarýna duyurmaða davet etmiþtir. Bunu yerine getiren kimse ister bir kiþi olsun, ister cemaat olsun, O'nun davetine icabet etmiþ sayýlýr. Hz. Peygamber'den rivayet eden kimse bir kiþi de olsa güvenilir ve âdil olmak þartýyla rivayeti makbuldür."

Diðer yandan Ýmam Þâfiî istihsaný ve Mâlikîlerin mesâlih-i mürsele delilini reddederken, kendisi bunlara benzer "istidlâl" adýný verdiði bir aklî delil kullanýr.

Þafiîlerde, çeþitli konularda fetvâ, Ýmam Þâfiî'nin yeni mezhebine göredir, Ýmam Þafiî, eski mezhebini temsil eden el-Hucce'den dönmüþ ve; "Onu benden rivayet edene hakkýmý helâl etmiyorum" demiþtir. Ancak on yedi kadar meselede eskiye göre fetva verilmiþtir. Meselâ; eski görüþü, muarýzý olmayan bir hadisle desteklenirse onunla fetva verilir. Onun þöyle dediði nakledilir: "Hadis sahih olunca, o benim görüþümdür. Benim böyle bir hadisle çeliþen sözümü de duvara çarpýn".
Gönderen: 15.02.2006 - 18:07
Bu Mesaji Bildir   kartal1965 üyenin diger mesajlarini ara kartal1965 üyenin Profiline bak kartal1965 üyeye özel mesaj gönder kartal1965 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
faniiiia su an offline faniiiia  
İMAM ŞAFİİ
138 Mesaj -
--------------------------------------------------------------------------------

ÝMAM ÞAFÝÝ (H. 150-204)

Þafii Mezhebinin kurucusu olan Ýmam’ýn asýl ismi Muhammed b. Ýdris’tir. Babasý Ýdris’in dedesi olan Þafii’ye nispetinden “Þafii” diye anýlmýþtýr. Nesebi, dokuzuncu baba olan Abdimenaf’ta Hz. Resulullah (as)’a ulaþtýðýndan “Kureyþi” olan Ýmam, (malumdur ki, Abdimenaf, Peygamberimizin (as) dedesi olan Abdülmuttalip’in dedesidir) güvenilir kaynaklara göre, H. 150’de Gazze’de hayata gözlerini açmýþ, ancak henüz beþikteyken babasý Ýdris’i kaybetmiþtir.

Ýmam’ýn yetiþmesinde büyük katkýsý bulunan, Yemen’in ‘Ezdi’ kabilesine mensup annesi; ileri görüþlülüðüyle büyük alimlerin derslerine katýlabilmesi amacýyla Ýmam’ý Mekke’ye göndermiþtir.

Mekke’ye gidiþini; “Annem, hukukumun kaybolmasýndan korkuyordu. Bana, ‘Akrabalarýnýn yanýna gidip onlar gibi olman daha iyidir, çünkü ben senin nesebinin kaybolmasýndan korkuyorum’ dedi. Bunun üzerine beni yolculuða hazýrladý. Ben de Mekke’ye geldim. O sýrada yaklaþýk on yaþýndaydým. Bir akrabamýn yanýna sýðýnýp ilim tahsiline baþladým,” sözleriyle anlatan Ýmam, maddi imkanlardan yoksun yetiþmesine raðmen, hep büyük deðerler peþinde koþmuþ; bu durum amacýný gerçekleþtirmesine engel olmamýþtýr. Bilakis insanlarýn ruh hallerini ve yaþadýklarý sýkýntýlarý bizzat görüp yaþayarak hem güzel tahliller yapabilmiþ, hem de kalýcý çözümler üretebilmiþtir.

Zaten ‘toplumsal bir dava güden herkesin, bizzat toplumun içinden çýkýp çare olmasý’ yerleþik kaidelerin en mühimlerinden olagelmiþtir. Bunu ihmal ettiðimizdendir ki, kanayan yaralara hakiki manada merhem olamýyoruz.

Henüz Gazze’deyken küçük yaþýna raðmen Kur’an-ý Kerim’i ezberlemiþ bulunan Ýmam Þafii, Mekke’de ilk iþ olarak hadis dersleri alýp ezberlemeye baþlamýþ; bunu yaparken de bulduðu her þeyi, hatta çanak-çömlek kýrýklarýný dahi yazmada araç olarak kullanmýþtýr.

“Mekke’den çýktým ve çölde bulunan Hüzeyl Kabilesi’ne gittim. Bu kabilenin dil ve kültürünü öðrenmeye çalýþtým. Hüzeyl Kabilesi, Araplarýn en fasih konuþan kabilesiydi. Onlarla beraber göç edip, onlarla beraber konardým. Mekke’ye döndüðümde, edebiyat ve kültürde ilerlemiþtim” diyen Ýmam Muhammed b. Ýdris Eþ-Þafii’nin mezkur sebeple çöl hayatý esnasýnda Arapçasýný ne denli geliþtirdiðini þiir rivayetlerini ilk defa nakleden en mühim uzmanlardan El-Asmai’nin þu sözünden anlýyoruz:

“Ben Hüzeyl Kabilesi þiirlerini Muhammed b. Ýdris adlý Kureyþli bir genç sayesinde düzelttim.”

Kýsa zamanda Mekke’deki tüm ilimleri tahsil eden Ýmam, henüz yirmisindeyken fetva verip hadis nakledecek seviyeye ulaþtý. Genç Muhammed, büyük Ýmam Malik b. Enes’le tanýþýp ondan faydalanmak amacýyla, elinde Mekke Valisinin Medine Valisine yazdýðý ve ‘mezkur gencin Ýmam Malik’le görüþtürülmesi’ isteðini içeren mektupla Medine’ye gelmiþ, Ýmam Malik’in hiç kimseyi (valileri dahil) kabul etmediði bir sýrada gelmesine raðmen, kendisini kabul edip hürmet göstermiþ ve engin ferasetiyle kendisine þu meþhur sözü söylemiþtir:

“Ey Muhammed! Allah’tan kork ve günahlardan sakýn. Çünkü senin, ileride büyük bir konumun olacak. Allah senin kalbine bir ýþýk vermiþtir. Onu günahlarla söndürme…”

Bundan sonra Ýmam Malik’in vefatýna kadar dokuz sene boyunca kendisinin yanýnda kalmýþ ve ondan çokça istifade etmiþtir.

Beyt-ül maldan aldýðý parayla talebe yetiþtirip tüm ihtiyaçlarýný karþýlayan Ýmam Malik’in vefatýyla maddi açýdan zor duruma düþen 29 yaþýndaki Muhammed b. Ýdris eþ-Þafii Mekke’ye geri dönüp bir süre annesinin yanýnda kalmýþtýr. Yemen’e geri dönmek istediðinde yol parasý bile bulamayan Ýmam, o zor günleri þöyle anlatýr:

“Annemin yanýnda yol harçlýðýmý karþýlayacak para yoktu. Ben de bir evi rehin býrakarak onunla yol masrafýmý karþýladým. Yemen’e geldiðimizde onu karþýlamak için çalýþtým.”

Bundan sonra yaklaþýk beþ sene Necran’da kadýlýk görevini üstlenen Ýmam Þafii, dalkavukluk ve menfaatçiliðe aldýrmadan adaletle hüküm vermekten geri durmadýðý bu dönemi: “Necran’a kadý olarak atandým. Orada Haris b. Abdilmedanoðullarý ve Sakif Kabilesi azatlýlarý yaþýyordu. Onlar bir idareci geldiðinde ona dalkavukluk etmeyi adet haline getirmiþlerdi. Bana da ayný þeyi yapmaya çalýþtýlar, ama benden yüz bulamadýlar” sözüyle anlatýrken, çaðýmýzýn en kötü hastalýklarýndan birine de deðinmiþ bulunmaktadýr. Allah rýzasýný esas alanlar haricinde hiç kimsenin masun olamayacaðý bu tür tehlikelerden korunmanýn, ancak selefin hayatýný esas almakla gerçekleþebileceði de mühim bir olgu olarak önümüzde durmaktadýr.

Necran’a atanan zalim valinin zulmünden halký koruyan ve bu hususta eleþtiriden çekinmeden hareket eden Ýmam Þafii’nin bu hal ve tavýrlarý söz konusu valinin menfaatine aykýrý düþtüðünden dolayý bu þahsýn kendisini Rafýzilikle suçlayýp töhmet altýnda býrakmak istemesine Ýmam þu meþhur beytiyle cevap vermiþtir:

“Rafýzilik Peygamber ailesini sevmekse, eðer

Ýnsan ve cinler þahid olsun ki, ben rafýziyim.”

Ancak boþ durmayan vali, zamanýn sultanýna; “Alevilerden dokuz kiþi harekete geçti. Ben bunlarýn ayaklanmasýndan korkuyorum. Ayrýca burada Muttalib soyundan Eþ-Þafii’nin torunlarýndan bir adam var ki, benden ne emir dinliyor, ne de yasak… Bir savaþçýnýn, kýlýcýyla yapamadýðýný, kendisi diliyle yapýyor…” diye yazdýðý mektubu gönderince, bugün milyonlarca mü'minin ‘Ýmam’ olarak kabul edip benimsediði bu yüce þahsiyet zincire vurularak Baðdat’a götürülmüþ; Ýmam Ebu Hanife’nin en mühim talebelerinden olup Hanefi mezhebinin en muteber üç ilim adamýndan biri olarak bilinen meþhur Ýmam Muhammed b. Hasan eþ-Þeybani’nin, kendisi lehindeki þahitliðiyle serbest kalmýþtýr.

Mezkur vakýa Ýmam’ýn kadýlýktan kurtulup tekrar tümüyle ilme yönelmesine vesile olduðu gibi, Irak fýkýh ekolünün en güçlü temsilcilerinden Ýmam Muhammed’le beraber kalýp onun ilminden istifade etmesini de netice vermiþtir. Nitekim o dönemde yerleþik iki ekolden biri, Ýmam Malik ve talebelerinin Medine ekolü iken, diðeri de Ýmam Ebu Hanife ve öðrencilerinin Irak ekolüydü. Ýbn-i Hacer el-Askalani bu hususta þunlarý söylemektedir:

“Medine’de fýkýh önderliði Malik b. Enes’in elindeydi. Þafii, ona giderek derslerine devam etti ve ondan ilim aldý. Irak’ta ise fýkýh önderliði Ebu Hanife’nin idi. Þafii oraya da giderek Ebu Hanife’nin talebesi Muhammed b. Hasan’dan bizzat dersler aldý. Sonuçta kendisinde, rey ehlinin (Irak ekolügöz kırpma ilmiyle hadis ehlinin (Medine ekolügöz kırpma ilmi birleþen Þafii, bu alanda sürdürdüðü çalýþmalar sayesinde fýkýh usulünün temelini attý ve bu ilmin kaidelerini tespit etti. Ona katýlan ve katýlmayan herkes bu konuda ona boyun eðdi. Gittikçe ünlenerek itibarý yükseldi ve nihayet geriye büyük bir ilim býraktý.”

Ýmam Þafii de ayný konuda; “Muhammed b. Hasan’dan bir deve yükü kadar ilim aldým ki, tüm bunlarý bizzat kendisinden iþiterek aldým” demiþtir. Kendisinde toplamýþ olduðu deðiþik görüþler ýþýðýnda karþýlaþtýrmalar yapma ve buradan da kendi benimsediðini ortaya koyma noktasýnda çok faydalý geçen iki yýllýk Baðdat süreci sonrasýnda Mekke’ye gelen ve de kendisine has mezhebini kurmak ve ‘fýkýh usulü’ diye yeni bir ilmi ortaya çýkarmakla sonuçlanan dokuz senelik bir dönem geçiren Ýmam, Mekke’de talebelerine bu yeni mezhebi ve yeni ilmi öðretmiþ, bu yeniliklerden tüm Ýslam Aleminin istifade etmesi amacýyla da takvimlerin H. 195 yýlýný gösterdiði sýrada, Ýslam Devleti’nin merkezi olan Baðdat’a geri dönmüþtür. Yaklaþýk iki sene süren bu yeni dönemde Ýmam birçok yeni talebeye ders vermiþ, hatta Ýmam Ahmed b. Hanbel ve Ýshak b. Raheveyh gibi büyük zatlar gelip onun derslerine katýlmýþlardýr. Meþhur “El-Ümm” ve “Er-Risale” isimli kitaplarýný bu dönemde yazdýrmýþ bulunan Ýmam Þafii, bu kitaplar vesilesiyle ilmin tüm bölgelere yayýlmasýndan sonra, yaklaþýk bir seneliðine Mekke’ye giderek iþlerini düzene koyup Beytullah’ý da ziyaret ederek Baðdat’a geri dönmüþtür.

Ömrünün ahir yýllarýna denk gelen bu dönemde Ýmam Þafii, yeni Halife Me’mun’un kadýlýk teklifini reddetmiþ; Mu’tezililerin görüþünü benimsediði bilinen ve bu görüþlerini dayatmasýna karþý duran Ýmam Ahmed b. Hanbel gibi büyük zatlara iþkenceyi reva gören Abdullah el-Me’mun’un bulunduðu Baðdat’ý sadece bir sene kaldýktan sonra terk edip Mýsýr’a yerleþmiþ ve yaþamýnýn son beþ senesine tevafuk eden bu Mýsýr devresinde “Kavl-i Cedid (yeni görüþgöz kırpma” diye bilinen son dönem görüþlerini açýklayýp mezhebine kendi dönemindeki son þeklini vermiþtir.

Hicri 204 yýlý Recep ayýnýn son gecesinde Mýsýr’dayken vefat eden bu büyük zat, Ýmam Ebu Hanife ve Ýmam Malik kadar yaþamamýþ olmasýna raðmen, nispeten kýsa olan ömrüne çok þeyler sýðdýrmýþ, tüm hayatý ilim ile uðraþmakla geçmiþtir.

Önceki iki imamýn ekollerini öðrenip kýyaslayarak yeni bir metotla kendi görüþlerini ortaya çýkarmýþ ve fýkýh usulünü yerleþtirecek büyük bir çýðýr açmýþ olan Ýmam Þafii’nin ulaþmýþ olduðu ilmi seviyesini þu sözlerden anlayabiliyoruz:

“Hz. Resulullah (as) þöyle buyurur: Allahu Teala her yüzyýlýn baþýnda bu ümmetin din iþlerini düzene sokacak birini gönderecektir. Ömer b. Abdilaziz geçen yüzyýlýn adamý idi. Ýkinci yüzyýlda ise bu kiþinin Þafii olacaðýný umuyorum.” (Ýmam Ahmed b. Hanbel)

“Fýkýh kapýsý kapanmýþ durumdaydý. Allahu Teala onu Þafii’yle yeniden açtý.” (Ýmam Ahmed b. Hanbel)

“Þafii’den önce nasih-mensuh nedir, bilmezdik” (Ýshak b. Raheveyh)

“Þafii olmasaydý, bir kimseyi nasýl reddedeceðimi öðrenemezdim. Tüm öðrendiklerimi ondan öðrendim.” (Muhammed b. Abdillah b. El-Hakem)

“Þafii tefsire baþladýðýnda, Kur’an’ýn iniþine þahit olduðunu sanýrdýnýz.” (Bir talebesi)

Güzel ve açýk konuþma üstünlüðüne sahip olduðundan dolayý çaðdaþlarýndan bazýsýnca “Alimlerin Hatibi” unvaný layýk görülmüþ olan Ýmam, Sünnet-i Seniyye’yi yaþama ve yayýp aktarmadaki hassasiyetinin þiddeti sebebiyle de “Sünnetin Savunucusu” olarak adlandýrýlmýþtýr.

“Kur’an ilmini öðrenenin kýymeti artar, hadis yazanýn delil getirme kapasitesi yükselir. Fýkýhla uðraþanýn þerefi artar. Lügat ilmiyle uðraþanýn duygularý incelir. Matematikle uðraþanýn görüþü kuvvetlenir. Ancak nefsini kötülüklerden korumayanýn ilmi kendisine fayda vermez” sözüyle takvanýn ehemmiyetini vurgulayan Ýmam Þafii, bunu yaþantýsýnda da göstermiþ ve Rabbinin bahþettiði ihlas ile birleþtirerek eþsiz bir þahsiyet oluþturmuþtur. Nitekim þu sözü, bunun en açýk göstergelerindendir:

“Ýsterdim ki, insanlar bu ilmi öðrensinler fakat bana nispet etmesinler. Ben bu ilmin mükafatýný Allah’tan alayým, ama insanlar bana teþekkür etmesinler.”

Ýmam Malik’in meþhur “Muvatta”sýný bir okuyuþta ezberleyip olduðu gibi tekrarlayabilen bir hafýzaya; hiçbir konunun altýnda kalmayan bir zekaya; meselelere bütün gizliliklerine kadar nüfuz eden bir düþünme gücüne; büyük bir açýklama ve üstün bir ifade kuvvetine ve o denli bir basiret ve ileri görüþlülüðe sahip olan bu yüce þahsiyetten alacaðýmýz çok büyük dersler vardýr. Allah ondan razý olsun. Amin!

(Suat Yaþasýn)
Ýnzar Dergsinden alýntýdýr.
--------------------------------------------------------------------------------
Gönderen: 12.05.2006 - 08:56
Bu Mesaji Bildir   faniiiia üyenin diger mesajlarini ara faniiiia üyenin Profiline bak faniiiia üyeye özel mesaj gönder faniiiia üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1157 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
mervenur (39), rabianur ihl (35), muhammed ümmeti (38), delikan63 (39), 2900 (70), Furkan_68_Cetin (32), manitu_76 (48), hamido 33 (53), mudure (50), elektroman (52), murbe (44), KARAHÝSA.. (31), alp.eren.bilge (34), bluesaint (50), merwe (34), reca (42), metkaya (49), MeDiNeLi** (41), algin (34), hüzün_r (38), s.faruk (49), tolgacan (56), sahalo (43), mustafa timur k.. (52), galatasaray (32), tolgaexp (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.69061 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.