0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » ebel alemeyn es seyyid eş şerif ...(okumanızı tavsiye ederim)

önceki konu   diğer konu
11 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
udincer su an offline udincer  
ebel alemeyn es seyyid eş şerif ...(okumanızı tavsiye ederim)
1 Mesaj
Rufâî Tarikatý’nýn kurucusu, piri, büyük mutasavvýf Seyyid Ahmed er-Rufâi kuddise Sirruhu, (512-578/118-1182) yýllarý arasýnda yaþamýþtýr. Neseb-i Þerifleri Ýmam Hüseyin bin Ali Radiyallahû Anhuma’ya vasýl olur. Ahmed er Rufâî’nin Hazreti Hüseyin Radiyallahu Anh soyundan gelen bir SEYYÝD olduðunda bütün kaynaklar birleþir. Babasý Seyyid Ali, Annesi ise Ebu Eyyûb el Ensarî’nin torunlarýndan Fatýma el Ensarî’dir.

Ahmet Rýfai Hazretlerinin dayýsý, büyük alim Mensur (r.a.) þöyle anlattý: “Bir gün manevi alemde Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) gördüm. Bana, “Ey Mensur! Kýz kardeþin kýrk gün sonra Ahmet isminde bir çocuk dünyaya getirecek. Bu çocuðu, Aliyyül Kari Vasýti’nin (r.a.) terbiyesine teslim et. Bu Zat, ALLAH indinde azizdir, sakýn ihmal etmeyiniz.” buyurdular. Tam kýrk gün sonra Ahmet dünyaya teþrif etti

Dedesi Seyyid Yahya, Abbasi halifesi tarafýndan Basra’da bulunan Þiiler ve Sünniler arasýndaki kavgalara son vermek üzere görev verilmiþ o da bu görevi en iyi þekilde yerine getirerek Basra, Vâsýt ve Batâih bölgelerinde huzuru saðlamayý baþarmýþtý. Ýþte Ahmed er Rufâi’nin babasý olan Seyyid Ali bu zatýn oðludur. Ahmed-er Rufâi, Baðdat ile Basra arasýnda Bataih (bataklýk yerler) bölgesinde Ümmüabide köyünde dünyaya teþrif etmiþtir.

Seyyid Ahmed-er Rufâi Hazretleri, yedi yaþýna kadar babasý Seyyid Ali’nin nezdinde kaldý. Yedi yaþýnda iken babasý vefat edince, devrin büyük mutasavvýflarýndan olan dayýsý ve þeyhi Mansur el Batâihi, annesi ve kardeþleri ile birlikte Onu himayesine aldý. Küçük yaþta hafýzlýðýný tamamladýktan sonra Peygamber Efendimiz’in manevî iþareti üzerine dinî ilimlerini tahsil için Þeyh Ali Ebu’l fazl el Vasýtî’ye teslim edildi. Þey Aliyyül Vasýtî hazretleri Peygamber efendimizin manevî emrine imtisalen Ahmed-er Rufâi’nin tahsil ve terbiyesinde büyük bir dikkat ve titizlikle hareket ederek son derece ihtimam ve gayret gösterdi. Ahmed-er Rufâi aklî ve naklî ilimlerde çok üstün bir gayret ve baþarýyla ilim kariyerine sahip oldu.

Hakiki bir fýkýh, hadis, tefsir alimi ve hakiki bir mutasavvýftý. Ayrýca çok mükemmel bir hatipti de... Seyyid Ahmet Rýfai (r.a.); orta boylu, nur yüzlü ve buðday benizli idi. Saçlarý siyah, sakalý seyrek, alný açýk ve geniþ idi. Gözlerine sürme çeker, devamlý tebessüm eder halde bulunurdu. Öyle güzel konuþurdu ki, kalpleri harekete geçirir, sohpetine doyum olmazdý. Hatta bir keresinde cemaate vaaz-ü nasihat ediyordu. Cemaatte bulunan alimlerin Ahmet Rýfai Hazretlerine çok fazla soru sorduðunu gören Ebu Zekeriyya (r.a.) onlara müdahale etti. Bunun üzerine Ahmet Rýfai (r.a.) tebessüm edip, “Ey Ebu Zekeriyya! Bu dünya fanidir. Býrakýnýz ben hayatta iken sorsunlar.” buyurdular. “Bu dünya fanidir” buyurduðunda, cemaat fevkalade heycana kapýldý, içlerinden beþ kiþi orada vefat etti. Orada hazýr bulunanlar içinden, ibadetlerini tam olarak yapamayan binlerce kiþi tövbe edip doðru yola geldi.

Ahmed-er Rufâi, Þeyh Aliyyül Vasýtî Kuddise Sirruhu’dan hem icazet aldý, hem de hýrka giydi. Vasýtî Onun için : “Herkes üstadýyla, ben ise talebem Rufâi ile iftihar ederim” demiþtir.


Ahmed-er Rufâi, Þeyh Aliyyül Vasýtî Kuddise Sirruhu’nun vefatýndan sonra dayýsý Mansur el Batâihî’nin terbiye ve irþad halkasýna girdi. 27 yaþýna kadar dayýsýndan tasavvuf dersleri alarak çok kýsa zamanda seyr-i sülûkunü tamamladý. Daha sonra dayýsý tarafýndan Ona “Þeyhü’þ-þüyûh” unvaný ile birlikte halifelik vererek kendisine baðlý bütün tekkelerin þeyhliðini verdi. Dayýsý’nýn vefatý üzerine bu yaþta posta oturdu. Kuddise Sirruhu, bütün tekkelerin þeyhliðine getirilince, Onu çekemeyenler, iftira atanlar eksik olmadý.


Yýllar geçtikçe müritlerin sayýsý artýyor, þaný þöhreti her tarafa yayýlýyordu.Bu durum Irak’taki bazý þeyhlerin Onu kýskanmalarýna sebep oldu. Bir çok iftira, itham ve dedikodu ortaya atýldý. Neticede Abbasi Halifesi el Muktefî’ye, erkek ve kadýn müritlerini ayný zikir meclisinde bir arada bulundurduðu iddiasýyle hicrî 550 yýlýnda þikâyet ettiklerinde, halife durumu yerinde incelemek üzere bir müfettiþ gönderdi. Durumu araþtýran ve inceleyen insaf sahibi müfettiþ inceleme sonunda kanaatlerini bir rapor haline getirerek þöyle demiþti: “Bu Seyyid ve müritleri sünnet yolunda deðillerse, yeryüzünde sünnet üzere hareket eden hiç kimse kalmamýþ demektir.” Bunun üzerine Halifesine, yaptýrdýðý tahkikattan dolayý özür dileyen bir mektup göndermiþtir.

.

Misafirler için verdiði yemek haricinden baþka bir þey yemezdi. Kendisine ait olan misafirhane, devamlý olarak dolup boþanýrdý. Eli ayaðý olmayan veya cüzzam gibi aðýr hasta olan kimseleri yanýna alýr, onlarý bizzat kendi elleriyle yýkar, temizler ve elbiselerindeki yýrtýklarý yamardý. Çok mütevazi idi. Daima az konuþurdu ve “Sukutla emrolundum.” buyururdu. Namaz kýlarken benzi sararýr, kendinden geçerdi. Bir gün kendisi, “Namaza kalktýðým zaman sanki ALLAH Teala bana Kahhar sýfatýyla tecelli edecek diye korkuyorum.” buyurdu. Ahmet Rýfai Hazretleri hayvanlara karþý çok þevkatliydi. Kimsenin bakmadýðý temiz olmayan ve cüzzamlý bir köpeðe baktý, onu yýkadý ve besledi. Bir gün paltosunun eteðinde evin kedisi uyuya kaldý. Namaz vakti geldiðinde kediyi uyandýrmaya kýyamadý ve bir müddet onu þevkatle seyretti. Uyanmayacaðýný anlayýnca kedisinin yattýðý yeri kesti. O haliyle namaza gitti. Geri geldiðinde kedi uyanýp oradan gitmiþti. Kesik parçayý paltosuna tekrar dikti.
Aþýrý derecede alçakgönüllü ve takva sahibi idi. Bir gün, “Ýçinizde benim ayýbýmý, kusurumu görüpte söylemeyen var mýdýr? Varsa lütfen söyleyiniz.” buyurdular. Orada bulunanlardan bir tanesi dedi ki: “Efendim, ben sizde bir kusur görüyorum.” Bunu iþiten Seyyid Hazretleri hiç üzülmedi, söyleyeni kýnamadý ve, “Ey kardeþim, lütfen kusurumu söyleyiniz.” buyurdu. O kimse, “Bizim gibi, size layýk olmayan kimseleri huzurunuza kabul buyurmanýzdýr.”deyince, baþta Ahmet Rýfai (r.a.) olmak üzere oradakiler aðlamaya baþladýlar. Bir ara Ahmet Rýfai Hazretleri, “Hepinizden daha aþaðý olduðumu biliyorum ve ben sizlerin hizmetçinizim.” buyurdu. Ýbrahim Besti isminde birisi, bir gün Ahmet Rýfai Hazretlerine hakaretlerle dolu bir mektup yolladý. Bu mektubu alan Ahmet Rýfai (r.a.), yanýnda bulunan birisine mektubu okuttu. Her türlü iftiranýn içinde bulunduðu bu mektup okununca, Seyyid Hazretleri sükunetle dinlediler ve, “Doðru söylemiþ. Eðer ALLAH Teala’nýn indinde þüpheli bir durumum yoksa, insanlarýn bana ettiði iftiralara hiç aldýrýþ etmem.” buyurdular ve mektuba cevap olarak þunlarý yazdýrdýlar: “Muhterem Ýbrahim Besti Hazretleri, ALLAH Teala beni dilediði gibi ve istediði yerde yarattý. Sizin doðruluðunuza güveniyorum. Hayýr dualarýnýzdan beni mahrum býrakmamanýzý ve haklarýnýzý helal etmenizi yüksek zatýnýzdan istirham ediyorum.”





Ahmed er Rufâi Hazretleri, Hicri 555 senesinde hacca gitmiþtir. Hac dönüþü Medine’de Ravzaý Mutahhara’yý ziyaret etmiþtir. Peygamber Efendimizin kabri önünde þu nidada bulunmuþtur. “Esselâmü Aleyke ya Ceddi!” Peygamber Efendimizin kabrinden: “Aleyküm Selam Ya Veledi” cevabý duyulmuþtur.. O sýrada orada bulunan bütün ziyaretçiler bu sesi iþitmiþlerdir. Bunun üzerine vecde gelen Seyyid Ahmed-er Rufâi’ Hazretleri, titreyerek diz çöküp þunlarý söylemiþtir. “Uzakta iken ruhumu gönderiyordum. Bana, vekâleten topraðýný öpüyordu, þimdi ise huzurundayým þu mübarek elini uzatýver de dudaklarým onunla haz duysun !..” Peygamber Efendimiz’in kabrinden nuranî eli dýþarýya uzanmýþ ve bütün ziyaretçilerin gözleri önünde O, bu eli öpmüþtür.


Bu hadise (Burhan) bir tevatür derecesinde hacýlar arasýnda yayýlmýþ, bütün Ýslâm ülkelerinde duyulmuþtur. Þahidler arasýnda devrin tanýnmýþ sofileri de vardýr. Abdukadir Geylâni Hazretleri, Seyyid Ahmed-er Rufâi’ Hz.leri için : “ Sahabe-i Kiram, müçtehidinden mada tabakat-ý evliyadan hiç kimse Ahmed’er Rufaî Hazretlerinin makamýna vasýl olamamýþtýr.” Demiþtir.


Hicri 560 yýlýnda Abbasi halifesi olan el-Müstencid, kendisini Baðdat’a davetinde karþýlamak üzere oðlunu vazifelendirmiþtir. Sarayda davetliler arasýnda devrin ileri gelen Þeyhleri- mutasavvýflarý da hazýr bulundular. Her biri sýrayla sohbet eder, söz sýrasý Ahmed-er Rufâî hazretlerine gelince bir konuþma yapmýþ Halife el Müstencid, Ahmed-er Rufâî’nin sohbetini aðlayarak dinlemiþtir. Daha sonra Seyyid Ahmed-er Rufâî babasýnýn Baðdad’taki türbesi civarýnda zikir meclisi tertip ederek, Halifenin de bizzat bu mecliste bulunmuþtur.
Kaynaklarda Rufâî hazretlerinin, ikinci bir defa daha hacca gittiði , arafatta Hýzýr (a.a) ile karþýlaþtýðý ve Hýzýr’ýn kendisine tac ve hýrka giydirdiði ifade edilmektedir.


Ýlk eþi Hatice binti Ebi Bekir el Vasýt- en Neccavi’den Fatýma ve Zeynep adlý iki kýzý olmuþ, eþinin vefatýndan sonra evlendiði ikinci eþi Rabia’dan sonra Salih isminde bir oðlu olmuþ ve küçük yaþta vefat etmiþtir. Nesli iki kýzý ile devam etmiþtir. Fatýma^dan Ýbrahim Azeb (609) ve Ahmed-el Ahdar (645) adlýdevrainde meþhur olan iki Sûfî, Zeyneb’den ise ikisi kýz, altýsý erkek torunlarý olmuþtur. Bunlardan Ýzzeddin AHMED Sayyad (574-670) Rurâîye’nin Sayyadiye kolunun kurucusu olup, Rufâî Tarikatýnýn Ýslâm âlemine yayýlmasýnda tesiri olmuþtur.
Ahmed-er Rufâî Hazretleri, Hicrî (578), Miladî (23 Aðustos 1182) tarihinde þiddetli bir ishal hastalýðý sonunda vefat etmiþtir. Vefatýndan önce ; “Beni dilenci keþkülü yerine koymayýn, tekkemi bugün harem, öldükten sonra mezar etmeyin. Ben Hakk Tealâ’dan tek olarak yaþamayý diledim. O beni toplum içinde yaþattý. Öldükten sonra belki o muradýma eriþirim. Toprak üstünde her ne varsa eninde sonunda yine toprak olacaktýr.” Bu sözü ile keramet buyurmuþlardýr. Türbe-i Saadetleri yanýnda kimse yoktur. Kýrýn ortasýnda tenha bir yerde Baðdad’ýn güneyinde Vasýt yakýnlarýnda bulunmaktadýr.


Ahmed-er Rufâî Hazretleri’nin tasavvuf ve Tarikat anlayýþý, kitap ve sünnete tabi olan bir anlayýþtýr. Onun ifadeleri içerisinde Ýslâm dini, zahir ve batýný ile bir bütündür.


Kalp cesetsiz olmaz, Kalbi olmayan bir cesed ise çürür. Tasavvuf ilmi, kalbin ýslahýndan ibarettir. Tarikat þeriat demektir. Hakikat, Þeriata muhalefet etmez. Tasavvuf, söz konusu ettiði Tarikat, þeriatýn bizatihi içinde taþýdýðý mana ve hikmetlerdir. Tasavvuf, Yün hýrka ve taç giymek deðildir.


Tasavvuf; hüzün hýrkasý, sýdk tacý, tevekkül elbisesinde bürünmektedir. Ýnsanýn kalbi haþyet, bedeni edep, nefsi........,, benliði yokluk ve dili de zikir örtüsü ile örtündüðü takdirde tasavvuf yolunda bulunmuþtur.


Mükemmel sofi her halde Hz. Peygamber (a.s)’a tabi olan ve kulluk derecesini en yüksek derecede olarak benimseyen kimsedir. Kul ancak Allah’dan gayri herþeyin kulluðundan kurtulduðu ve hürriyet makamýna ulaþtýðý vakit, mükemmel bir kul olabilir.


Tasvvuf edeptir. Bu da Peygamber’in sünnetine tabi olmakla kazanýlýr. Derviþ olmak için cemiyet hayatýndan uzaklaþmak gerekmez. Müridler, dünyevi meþguliyetlerini terk etmeksizin helâl ve harama dikkat ederek gafletten uzak kalmak suretiyle Hakk yolunda ilerleyebilir. Bütün iþ, kalbi temizlemek ve temiz tutmaktýr. Kerametlere raðbet etme. Çünkü veliler bundan kaçýnmýþlardýr. Müritler için ne bir noksanlýktýr, ne de Allah’ýn kapýsýndan ayrýlma Kalbini Rasulullah’a yönelt, þeyhin ve mürþidin vasýtalarýyla O’nun yüce kapsýndan yardým iste..


Karþýlýksýz, garazsýz þeyhine hizmet et. Ona karþý son derece terbiyeli ve edepli ol. Gýyabýnda dahi onun þerefini koru. Kendini onun hizmetine ver, evinde hizmeti arttýr. Huzurunda az konuþ. Ona tanzim ve vakarla bak. Ona sakýn küçümseyici bakýþlarla bakmayasýn. Kardeþlerine öðüt ver, kalplerini kazanmaya çalýþ. Ýnsanlarýn arasýný bul. Ýnsanlarý Allah’a yöneltmeye bak. Sadakat ve ihlasla derviþlerin yolundan gitmelerini saðla.


Kalbini Zikir ile, kalýbýný da fikirle tamir edip güzelleþtir. Gayen su üstünde yürümek, havada uçmak olmasýn. Bunlarý balýklar ve kuþlar da yapýyor. Himmet kanatlarýyla sonsuzluklara uçabiliyor musun ? Sen ona bak...
Ahmed-er Rufâî hazretleri, kendisinin tevazu, zül, inkisar yoluyla matlubuna vasýl olduðunu, bunlarý tarikinde bir esas olarak tercih ve tespit ettiðini söylemektedir.


Menkýbeler içinde fevkalede tevazuunu gösteren örnekler vardýr. Bunlardan birinde kendisine iftira, hakaret ve küfür dolu sözler sarf eden bir þeyhe karþý, “Efendim, sizin hilminiz büyüktür, affýnýz geniþtir. Ben neyim ki, ne kýymetim var ki bu kadar hiddete kapýlýyorsunuz. Ben, sadece hizmetkarlarýnýzýn en miskiniyim, ayaklarýnýn tozuyum.” Þeklinde yumuþak ve mütevazi bir söz ile mukabele etmesi üzerine, Ahmed-er Rufâî Hazretleri’ni kýzdýracak baþka bir söz bulamayan Þeyh “Görüyorum ki siz nefsinizden sýyrýlýp çýkmýþsýnýz. Þimdi mülk sizindir., nimet sizindir ve sizin neslinize aittir. Beni de baðýþlayýn” demiþ ve müritleri arsýna girmiþtir. Bu nevi menkýbeler ve eserlerindeki ifadeler Onun þahsiyetini ve tarikat pirleri arsýndaki hususiyetini gösteren çizgilerdir.


Þu nokta dikkat çekicidir ki birkaç keramet olayý istisna ondan bahseden menkýbeler daima Onun davranýþ ve ahlâkýný, insanlarla münasebette tevazu ve hoþgörüsü ve aðýrbaþlýlýðýný anlatmaktadýr. Bu özelliði ile “Tasavvuf Güzel Ahlaktýr. Tarifinin müþahhas bir örneði olarak görülmektedir.


Ahmed-er Rufâî Hazretleri, dört büyük kutuptan biridir. Abdüulkadir Geylani Hazretlerinden sonra Kutbiyet makamýna yükseldiðini kaynaklar belirtmektedir. Gavsiyet ve Kutbiyet âlemi kendisine bundan önce de bir kere daha tevdi edildiði ve onun bu vazifeden af dilediði, bunun üzerine Abdulkadir Geylani’ye verildiði, O’nun ölümü üzerine tekrar kendisine tevdi edilince bu vazifeyi kabul ettiði ve onaltý sene birkaç ay bu makamda bulunduðunu ifade etmektedirler. Kendisine Ebül Alemeyn (iki sancak sahibi) künyesinin bu duruma iþret olarak verildiði kaydedilmektedir.


Ahmed-er Rufâî Hazretleri müritlerini þöyle müjdeliyor:
“ Rabbim bana lütf’ü ihsanýnla gözlerin göremediði, kulaklarýn iþitmediði, beþerin akýl ve hayaline gelmediði, bir çok nimetler ihsan etti. O’nun kerem elçisi Rasulullah, (s.a.v.) beni temin edip söz vermiþtir ki Müridlerimi, sevenlerimi, zürriyetimi sevenleri, yerinde kaim olanlarý ellerinden tutup kaldýracak ve kurtaracak. Bu hal, kýyamete kadar böyle sürecek. Ýþte ruhen biat böyle hasýl oldu. “Allah (c.c) verdiði sözden dönmez.”
Þu halde Onun yolunda gidenlerin sahip olduklarý büyük nimet ve müjdeyi bütün açýklýðý ile ifade eder.


Ahmed-er Rufâî Hazretleri, Mecal bin Yunus ve Abdül Mü’min adýnda iki müridi ile sahrada geziyorlardý. Birbirlerine olan sevgi ve muhabbetleri pek ziyade idi. Onlarýn bu yakýnlýðý ve duyduklarý manevi haz, her ikisini de sarhoþ etmiþti. Bu durum onlarý zaman zaman kendilerinden geçiriyordu.. Cezbeye tutuluyorlardý. Hatta müridlerden biri;
-Sana bu kadar zamandýr Ahmed-er Rufâî Hazretleri’nin yakýnlýðýndan sana ne eriþti?
Diðeri:
-Ne dilersem kabul edilme lutfu.
-Dile bakalým Allah (c.c) lutfedecek mi ?
-Ya Rabbi ateþten azad olduðuma dair þu aciz kuluna bir ferman göster.
Diye niyaz etti.
-Allah (c.c)sonsuz kerem sahibidir. Fazlýna nihayet yoktur. Ve iki müridin önüne bir yaprak saða sola yalpa yaparak bir kâðýt düþtü. Kâðýda baktýlar, Kâðýt bembeyazdý. üzerinde hiçbir yazý yoktu. Alýp Seyyide götürdüler. Ve hiçbir þey söylemediler. Seyyid bu bembeyaz kâðýda baktý ve hemen þükür secdesine kapandý. Secdeden baþýný kaldýrýnca:
- “Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun ki baðlýlarýmýn cehennemden kurtuluþunu bana dünyada gösteriyor.” Buyurmuþ. “ Bunun üzerinde yazý bulunmayan beyaz kâðýt “ diyen oradakilere:
- “Evlatlarým kudret eli siyahla yazmaz, bu nurla yazýlmýþtýr.” Cevabýný vermiþtir.

Ahmed-er Rufâî Hazretleri, çok farklý özelliklere sahipti.
Peyamber Efendimize çok yakýn idi. Ona her þeyi ile tutkundu.Cenab-ý Hakk, yaradýlýþýnda onunla kader birliði içinde yaratmýþ, bir takým hikmetlerle onun isminin müsemmasý kýlmýþtýr. Dünyaya gelmeden annesi ve dayýsý Mansur el-Bataîhi’ye rüyalarýnda isminin Ahmed olmasý müjdelenmiþ ve emredilmiþtir. Küçük yaþta Peygamber Efendimiz gibi yetim kalmýþtýr. Nesli kýz evlatlarý ile devam etmiþ, erkek evladýný küçük yaþta kaybetmiþtir. Hayatýnda kendisine hakaret edilmiþ, eziyet görmüþ, O ise PEYGAMBER Efendimiz gibi sabýrla, dua ile mukabelede bulunmuþ, hasýmlarýna karþý tevazu göstermiþtir.
Gönderen: 24.07.2005 - 23:00
Bu Mesaji Bildir   udincer üyenin diger mesajlarini ara udincer üyenin Profiline bak udincer üyeye özel mesaj gönder udincer üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
_Resul_ su an offline _Resul_  
627 Mesaj -
Bu Rufailer zikir diye saðýna soluna þiþ sokanlar deðil miydi yahu?
Gönderen: 25.07.2005 - 01:50
Bu Mesaji Bildir   _Resul_ üyenin diger mesajlarini ara _Resul_ üyenin Profiline bak _Resul_ üyeye özel mesaj gönder _Resul_ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
sehadet bir tutku su an offline sehadet bir tutku  
s.a
47 Mesaj -
bu yazilanlara inanmak cok zor kardesim
Gönderen: 25.07.2005 - 03:03
Bu Mesaji Bildir   sehadet bir tutku üyenin diger mesajlarini ara sehadet bir tutku üyenin Profiline bak sehadet bir tutku üyeye özel mesaj gönder sehadet bir tutku üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
fatih avcý su an offline fatih avcý  
SEYİD AHMED ER RUFAİ (K.S.A.)
9 Mesaj
Selamun Aleyküm

Allah razý olsun.inanýn hayattayken bir mürþide allah için baðlanýnca pirimizin hikmetlerine ve himmetlerine mazhar oluyoruz.rabbim bizleri bu kapýdan ayýrmasýn.rufainin kollarý vardýr þiþ geçirenler doðrudur birde cevheri kolu vardýr. kadiriler gibi sesli zikir yaparlar.cevheriler türkiyede ve dünyada çeþitli ülkelerde çoðunluktadýr.Kýyamete kadarda baki kalacaklardýr Allahýn izniyle.hiç kimse böyle birþey yoktur demesin.Piran h.z.lerine dil uzatmasýn.onlara dil uzatmak allaha savaþ açmaktýr allah muhafaza etsin.selamun aleyküm.
Gönderen: 25.07.2005 - 10:57
Bu Mesaji Bildir   fatih avcý üyenin diger mesajlarini ara fatih avcý üyenin Profiline bak fatih avcý üyeye özel mesaj gönder fatih avcý üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
_Resul_ su an offline _Resul_  
627 Mesaj -
Saðýna soluna þiþ sokmak sapkýnlýk deðil mi?

Peygamber'in sünnetinde toplu halde sesli zikir yapmak var mý?

Kýyamete kadar baki kalacaðýný nereden biliyorsun? Allah'tan vaat mi aldýnýz?
Gönderen: 30.07.2005 - 18:54
Bu Mesaji Bildir   _Resul_ üyenin diger mesajlarini ara _Resul_ üyenin Profiline bak _Resul_ üyeye özel mesaj gönder _Resul_ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
karaahmetoglu su an offline karaahmetoglu  
S.AHMED ER RUFAİ(K.S)
42 Mesaj -
SEYYÝD AHMED ER RUFAÝ HAZRETLERÝ,
ASHABI KÝRAM VE
TABÝÝN VE TEBEÝ TABÝÝN DEN SONRA GELEN BÝNLERCE EVLÝYAI KÝRAMIN ÝÇÝNDE EN SEÇKÝN OLANLARINDANDIR.

BU YÜZDEN KENDÝSÝNE DÖRT BÜYÜK KUTUBTAN BÝRÝDÝR DENMÝÞTÝR.

BU DÖRT BÜYÜK EVLÝYA ÞUNLARDIR:

1-SEYYÝD ABDULKADÝR GEYLANÝaglaK.S)
2-SEYYÝD AHMED ER RUFAÝ (K.S)
3-ÝBRAHÝM DESUKÝaglaK.S)
4-ÝMAMI RABBANÝ MÜCEDDÝDÝ ELFÝ SANÝaglaK.S)


BU BÜYÜKLERE DÝL UZATMAK DÝÐER BAZI EVLÝYAYA DÝL UZTMAKTAN DAHA FAZLA ZARAR VERÝR ONUN ÝÇÝN DÝKKATLÝ OLMAK GEREKÝR...

HER BÝRÝ FARKLI TARÝKATLERÝN BÜYÜÐÜ OLAN BU ZATLAR VELAYETTE MÜSTESNA DERECELERE ERMÝÞ ZATLARDIR.
AHÝR ZAMAN MEHDÝSÝ HARÝÇ BU MÜBAREKLERÝ DERECE BAKIMINDAN GEÇECEK KÝMSE YOKTUR. BU ÝLÝMLER EHLÝNE MALUMDUR.

AVAMIN BU KONUDA KALEM OYNATMASI ASLA DOÐRU DEÐÝLDÝR.

SEYYÝD ABDULKADÝR GEYLANÝ HAZRETLERÝ KADÝRÝLÝK YOLUNUN BÜYÜKLERÝNDENDÝR.

ÝMAMI RABBANÝ NAKÞÝ TARÝKATININ BÜYÜKLERÝNDENDÝR.

SEYYÝD AHMED ERRUFAÝ RUFAÝ TARÝKATININ BÜYÜKLERÝNDENDÝR.

BU TARÝKATLERÝN HER BÝRÝNÝN KENDÝNE HAS GÜZELLÝKLERÝ,KERAMETLERÝ VE ÜSTÜNLÜKLERÝ VARDIR.MUHALEFET ETMEK AKILLICA BÝR DAVRANIÞ DEÐÝLDÝR.

BEN KENDÝM RUFAÝ TARÝKATÝNE MENSUP DEÐÝLÝM(NAKÞÝBENDÝYÝM),
ANCAK MAKBUL TARÝKATLERDEN OLDUÐUNU BÝLÝYORUM BU MÜBAREK YOLA GÝRMEK YÜREK ÝSTER.....
ALLAH ÞEFAATLERÝNE NAÝL ETSÝN...

SESLÝ ZÝKRE GELÝNCE,

ÞU YAZIYIDA OKUYUN LÜTFEN,

Ýbni Ýshak;tan:Muhammed b.Ýbrahim et-Teymi bana þunlarý anlattý;
;Abdullah(r.a) Müzeyne;liydi.Üzerinde çizgili bir eteði bir de hýrkasý vardý.Amcasýnýn kucaðýnda büyümüþ bir yetimdi.Amcasý ona çok iyi davranýrdý.Amcasý onun Müslüman olduðunu öðrenince üzerindeki her þeyini aldý hatta elbiselerini bile soydu.Bunun üzerine Abdullah(r.a) annesinin yanýna geldi.Annesi kendi çizgili entarisini bozarak ona bir etek bir de hýrka dikerek giydirdi.Ertesi gün Resulullah(sallallahu aleyhi ve selem)Abdullah(r.a) a:
-Sen ,Zülbicadeyn(iki çizgili elbisesi olan)kapýmdan ayrýlma dedi.O da Resulullah(s.a.v)ýn kapýsýndan ayrýlmadý.Abdullah yüksek sesle zikir yapýyordu Hazreti Ömer(r.a)bunu görünce:
-Bu mürai(gösteriþçi) mi?
;diye sordu.Resulullah(s.a.v)de:
;Hayýr ,samimi olarak yalvarýp,yakaranlardan birisi;cevabýný verdi.
Muhammed b.Ýbrahim et-Teymi ,Ýbni Mesud;un kendisine þunlarý da anlattýðýný söyledi.Tebük savaþý esnasýndaydý bir gece kalktým,karargahýn bir tarafýnda bir ateþ yandýðýný gördüm.Hemen o tarafa doðru yürüdüm,baktým Resulullah(s.a.v),Ebu Bekir(r.a) ve Ömer(r.a)da oradaydýlar.Zülbicadeyn Abdullah(r.a)vefat etmiþ onun için mezar kazmýþlar.Resulullah(s.a.v)kabre inerek onu yerleþtirdi.Üstüne toprak attýktan sonra Resulullah (s.a.v):
-ALLAHým ! Ben bu akþama kadar ondan memnundum.Sen de ondan hoþnut ol; diye dua etti.
(Ýsabe 2/333:Begavi:Ýbni Müseyyeb;Müsnedi Ahmed)
Gönderen: 12.08.2005 - 10:22
Bu Mesaji Bildir   karaahmetoglu üyenin diger mesajlarini ara karaahmetoglu üyenin Profiline bak karaahmetoglu üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
BABACAN su an offline BABACAN  
***EBUL ALEMEYN ES-SEYYİD AHMED EL KEBİR ER RUFAİ***
2 Mesaj
Tarikat-i Aliye-i Rifaiyye
Hz. Þeyh Seyyid Ahmed Er-Rifai ( K.S )





Bismihi Teala;

Rifai Tarikati:

Kurucusu: Seyyid Ahmed Er-Rifai (k.s): O senet kabul edilen Seyyid, bilginlerin hocasý, eþþiz kutb, velilerin önderi gönüllerin sultaný, Müslümanlarýn faziletlisi, büyük alim, veli, þeriatta derya ve bilginlerin lideridir.

Ebul Abbas Ahmed er-Rifai baba tarafýndan el-Hüseyni ve anne tarafýndan da El-Haseni ve El-Ensari olarak bilinmektedir. Þafii mezhebinden olup Vasýt' lýdýr.

Doðumu ve Yetiþmesi: Seyyid Ahmed er-Rifai (k.s) hicri 512, miladi 1118 yýlýnda Receb ayýnýn ilk yarýsýndaki Perþembe günü Vasýt Bölgesinde bulunan Ümmi Ubeyde köyünde dünyaya gelmiþtir. Kuran-ý Kerim-i yedi yaþýnda hýfzetmiþtir. Seyyid Ahmed Er-Rifai (K.S) hazretleri hicri 578, miladi 1182 yýlýnda vefat dâr-ý bekaya göç eylemiþtir.

Baba tarafýndan soyu: O müminlerin emiri Ali b.Ebi Talip (k.v)' in oðlu, Þehid Ýmam Hüseyin (r.a) oðlu, Ýmam Cafer es-Sadýk (a.s)' ýn oðlu, Ýmam Musa el-Kazým (a.s)' ýn oðlu, Seyyid Ýbrahim el-Murtaza (rh.a)' nýn oðlu, Seyyid Musa es-Sani (rh.a)' nin oðlu, Seyyid Hüseyin (rh.a)' in oðlu, Seyyid Hasen (rh.a)' in oðlu, Seyyid Ebul Kasým Muhammed (rh.a)' in oðlu, Seyyid Mehdi (rh.a)' nin oðlu, Rifaa Lakabýnýn verildiði Seyyid Hasen (rh.a)' in oðlu, Seyyid Ali (rh.a)' nin oðlu, Ahmed el-Mürteza (rh.a)' nýn oðlu, Seyyid Ebul Fevaris el-Hazým Ali (rh.a)' nin oðlu, Seyyid Sabit (rh.a)' in oðlu, Seyyid Yahya (rh.a)' nýn oðlu, Seyyid Sultan Ali (rh.a)' nin oðlu, alimlerin lideri, Seyyid Ahmed (k.s)' dir.

" Ýder Hurþid-i Feyzinle Daima Ýrtifai

Sana Derviþ Olan Ya Hazreti Ahmed Er- Rifai "



SEYYÎD AHMED RÝFA-'î (KS) 'NÝN TARÝKAT HIRKA SENEDÝ


Þeyhimizin (RA) tarikat hýrkasýnda ki - Rasulullah (SAV) efendimize kadar varan - silsilesi þu þekildedir :

Seyyid Ahmed Rifa'î (KS)

Zamanýn allamesi, devrin üstadý, asrýn fakihi vaktin sufisi :

Þeyh Ebu'1-Fadl Ali VASITÎ-KARÝ (KS)’ den, o da :

Þeyh Ebu'1-Fadl Ýbnu Kameh Ebu Muhammed Kamihanî VASITÎ (KS)' den, O da:

Þeyh Ðulam bin Türkan (KS)' dan, O da:

Þeyh Ebu Ali RÜZEBADÎ (KS)' den, O da :

Þeyh Ebu BEKÝR ÞÎBLÎ (KS)' den, O da:

Þeyh Ali ACEMÎ (KS)' den, O da :

Süfi yolunun imamý, mutasavvýflarýn seyyidi :

Tacil'1-Arifin (Ariflerin baþtacýgöz kırpma Þeyh Ebu'l-Kasým Cüneyd BAÐDADÎ (KS)' den, O da:

Seriyyus Sakati (KS)' den, O da:

Marufu Kerhi (KS)' den, O da :

Davudu Tai (KS)' den, O da :

Hasan-ý Basri (RA)' den O da : îmam-ý Ali (RA) Efendimiz' den,

Ayrýca :

Seyyid Ahmed Rifa'î (KS) dayýsý: Zamanýnýn gavsý, devrinin þeyhi, arifler sultaný, zahidler önderi :

Þeyh Mansur RABBANÝ – BETAÎHÎ (KS)' den, O da:

Dayýsý Ebu'l-Mansur TAYYÝB (KS)' den, O da amca oðlu :

Þeyh Ebu Sa'id Yahya NECCARÎ-VASITÎ (KS)' den, O da:

Ebu Ali künyesiyle anýlan : Þeyh Muhammed ÜBEY KIRMÝZÝ (Kýrmisi)-TÝRMÝZÝ (KS)' den, O da:

Þeyh Ebu'l-Kasým SENDÜSÎ (KS)' den, ki SENDURSÎ de denilir. Oda:

Kadý Ebu'l-Mefahýr Muhammed Ruveym BAÐDADÎ (KS)' den, O da dayýsý :

Þeyh Sýrrî SEKATî (KS)' den, O da :

Tinak-ý Mücerreb (:Her derde deva bir iksir) Ýmam Ebu Mahfuz Ma'ruf KERHÎ (KS)' den Ma'ruf Kerhî (KS)' nin de iki yoldan hýrka silsilesi vardýr :

BÝRÝNCÝSÝ:

Mar'uf Kerhî (KS)

Þevh Davud TAÝ (KS)'den, O da :

Þevh Habib –ACEMÎ (KS)' den, O da:

Tabi'ilerin Seyyidi : Ebu Sa'id Hasen BASRÝ (RA)' den. O da:

Müminlerin Emiri : Ali bin Ebî TALÎB (KV)' den

ÝKÝNCÝSÝ:

Ma'ruf Kerhi.

Ýmam ALÝ RIZA (AS)' dan, O da:

Babasý: Ýmam MUSA KÂZÝM (AS)' dan, O da babasý:

Ýmam CATER SADIK (AS)' dan, O da babasý:

Ýmam MUHAMMER BAKIR (AS)' dan O da babasý:

Ýmam ZEYNÜ'L-ABÝDÎN -ALÝ EKBER- (AS)' den, O da babasý:

Büyük Ýmam. Rasulullah (SAV) efendimizin torunu. Seyyidimiz, efendimiz seyyidiþ þüheda: Ýmam HÜSEYÝN (RA)'dan. O da babasý:

Allah (CC) kýlýcý, Ýslam Sancaðý- Peygamber (SAV) damadý büyük imamlarýn babasý :

Allah (CC)' ýn yenilmez aslaný müminlerin emiri seyidimiz ve efendimiz ALÝ BÝN EBÝ TALÝB (KV)den. O da amca oðlu :

Peygamberler seyyidi mahlukatýn yaratýlýþ sebebi, Alemler Rabbi'nin habibi (:sevgilisi). günahkarlarýn þefaatçisi, seyyidimiz. Þefaatçimiz, hidayet rehberimiz Allah Rasulu Muhammed (SAV)' den.


Resul (AS)'da buyurdular ki: "Beni Rabbim terbiye etti (: yetiþtirdi), terbiyemi de (ne) güzel eyledi!"

Seyyid Ahmed Rifa'î (RA)'nin þeyhi ve dayýsý olan Þeyh Mansur Rabbanî-Betaihî tarikat hýrkasýný amca oðlu olan :Varlýðýn bereketi, zamanýn ðavsý Mu'izzüddin Seyyid Þeyh Ebu Muhammed TALHA ÞENBEKÎ-ENSARÎ-HASENÎ-HÜSEYNÎ (KS)' den giymiþtir. O ise tarikat hýrkasýný iki þeyhten giymiþtir :

- Ümmetin þeyhi, imamlarýn önderi Þeyh Ebu Bekir bin Hevvar HEMEDANÎ-BETAHÎ (KS)' den.

Bu zat rüyada Rasul (SAS)' den gelen izinle, tarikat hýrkasýný, sahabenin seyyidi, muhacirlerin ve ensarýn þeyhi Muhammedî halifelerin ilki seyyidimiz : EBU BEKÝR SIDDÎK (RA)' den giymiþtir.

(Bu manen gerçekleþen olaydan) sonra, zamanýn þeyhi SEHL b. Abdillah TÜSTERÎ (KS) ile biraraya gelmiþ ve ondan tarikat hýrkasýný giymiþtir. Tüsteri Hz.leri ise:

- Büyük þeyh ZÜ'NNUN MISRÎ (KS)' den, o da:

Þeyh Ýsrafil MAÐRÝBÎ (KS)' den, o da :

- Ebu Abdullah MUHAMMED HABÝÞE (KS)' den -ki tabiîlerden-dir, o da :

Seyyidimiz (Sahabe) CABÎR ENSARÎ RA)' den, o da:

Seyyidimiz Ali (KV)' den,


2. Þeyh Talha Þenbekî Hz.leri babasý olan:

Þeyh Musa NECCARÝ (KS)' den, o da babasý:

Þeyh KAMÎL (KS)' den, o da babasý:

Þeyh YAHYA (KS)' dan, o da babasý;

Büyük Þeyh Ebu Bekir VASITÎ (KS)' den (ki daha sonra Ferðana ve Merv'de ikamet etmiþtir), o da:

Mutasavvýflar þeyhi CÜNEYD BAÐDADÎ (KS)' den giymiþtir.

( Daha önce Cüneyd BAÐDADÎ'nin hýrka senedi belirtilmiþti...)
Gönderen: 07.12.2005 - 12:23
Bu Mesaji Bildir   BABACAN üyenin diger mesajlarini ara BABACAN üyenin Profiline bak BABACAN üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
BABACAN su an offline BABACAN  
***RİFAİ TARİKATI'NIN ESASLARI***
2 Mesaj
RÝFAÝ TARÝKATÝ'NÝN ESASLARI:



Þüphesiz Rasûlullah (s.a.v), mübarek elleriyle irþad kapýlarýný açmýþ ve bu zamanda bunlarý bana teslim etmiþtir. Bu gördüðünüz nur, yüce tarikatte kabul görmüþ olan Ahmed er-Rîfâî (KS) hazretlerinin Muhammedî nurudur. En güzel salât ve selâm bu nuru teþrî ve tertip eden yüce Peygamber Hz. Muhammed'e (s.a.v) olsun.

Ahmed er-Rifâî (KS) Hazretleri þöyle buyurmaktadýr:

Tankatýmýz, bid'at karýþmamýþ dindir.

Tembellik gösterilmeden yapýlan ameldir.

Tarikatýmýz, beþ duyu organýný zabt u rabt altýna almak ve nefes aldýkça vakte riayet etmektir.

Bâtýný kirlerden temiz tutmak, bütün azalar ile zikre devam etmektir.

Tarikatým, bid'atý olmayan din, riyasý olmayan kalp, þehvete ittibâ etmeyen nefis sahibi olmaktýr.

Yolumuz, Kitâbullah ve Sünnet-i Nebevî'dir.

Bilmiþ ol ki, derviþ sünnete ittibâ ettiði müddetçe doðru yoldadýr. Sünnetten yüz çevirdiði an, doðru yoldan sapmýþtýr.

Bizim yolumuz istememek, esirgememek ve biriktirmemektir.

Her þeyin, ilâhi kudretin elinde olduðunu bilmektir.

Her kim niçin yaratýlmýþsa o þey ona kolay gelir. Þer'î hudutlara riayet edilecektir. Yardým da Cenâb-ý Allah'dandýr.

Galebe-i hâl, temkin makamýna ulaþamayanlarýn bazýsýnýn ölçüyü kaçýrmasýna ve iddia sahibi olmaya sevk ederek hudutlarýn çiðnenmesine sebep olmuþtur. Bir kýsým insanlar, bunlara hüsn-i zann bes­leyerek, bir kýsmý da cehaletleri sebebiyle tâbi olmuþlardýr. Her iki grup da büyük bir tehlike içindedirler.

Ýyi bilesin ki tarikat, süt gibi beyaz bir yoldur. Tarikatta mevcut olan zahirî ve bâtinî her söz ve fiil, þeriatýn hudutlarý içerisindedir. Þer-i þerîfe muhalif olan her yol zýndýklarýn yoludur.

Tarikat, "Allah'a îman ettim" demektir. Þer-î hudutlar içerisinde olup ona riayet etmektir. Allah Teâlâ'nýn nehyettiði her þeyden sakýnmaktýr. Bunun dýþýnda bir tarikat asla olamaz. Çünkü haktan baþka her þey, ancak dalâlettir.

Bu tarîkate mensup olan bir kýsým insanlar sonradan meydana gelen âdetler (bid'atler) çýkarmýþlardýr ki, bunlarý, irfan sahibi olan tarikat erleri ibâdetlere vesile olarak kabul etmiþ, bu âdetlerin, bid'at-i hasene sýnýfýna girdiðini haber vermiþlerdir. Böylece ibâdete vesile olan âdetleri yapmaya alýþmýþ bazý kiþilerin ibâdet ve tâate baðlanarak bu iþe devam etmelerini saðlamýþlardýr. Ancak bu âdetleri yap­maya alýþmýþ nefsin, tertemiz hâle getirilmesi yanýnda âdetlerden kurtularak þer-î hudutlara nakledilmesi de sað­lanýrdý. Bu hikmet, âlemlerin efendisi Hz. Peygamber'in uygulamalarýndan iktibas edilmiþtir. Onun sünnet-i seniyyesinde buna kýyas edilebilecek bir çok örnek vardýr.

Ancak irfan sahibi olmayan ve kemale ermeyen kiþiler bu tür âdetlere ta'zim ederek; yani bu adetleri yücelterek âdetleri ibâdet gibi kabul etmiþlerdir. Ýyi bilesin ki onlar, ibâdetleri ihmâl edip adetlerle iþtigal etmiþlerdir. Bunlar hakikatte kafileden geri kalýp aç ve susuz olarak yollarda kalanlardýr. ( Sohbet Meclisleri “ el-Mecalisü’s Seniyye) Ahmed er- Rifai – Erkam yayn. Sahife.53,54,55



Sefine-i Evliya ( Hüseyin Vassaf ) ' dan ;

Ýmam Ýbrahim el-Kârzûni Hazretleri'nden nakledilmiþtir: Allah dostlarýndan biri, rüya âleminde, kendisini Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzur-ý pür-nur-ý Risâletpenâhi’sinde görüp, þu mübarek kelimeleri iþitmiþtir; "es-Seyyid Ahmed er-Rifâi'yi ben severim, Mevlâ da sevsin. Bugün, âriflerin efendisi ve ümmetin þefaatçisidir"

(Tiryaku'l Muhibbin), adlý eserin muhterem müellifi; "Ýmam Rifâi, vaktin sultaný ve asrýnda evliyânýn seyyididir" buyurup, ümmetin büyük zatlarýnýn menkýbelerine dair bunca eserler mütalaa ettim, sahabe-i kirâm ile, ehl-i beyt imamlarý hazarâtýndan sonra tabakât-ý evliyâda, Ýmam Rifâi'ye denk bir kimse görmedim. Ahlâk-ý Mustafaviyye’de ve temkin mertebesinde kemâle ermiþ bir kimse bilmiyorum" demiþtir.

Hz. Pir-i dest-gir, Þâfii mezhebinden idi. Þafii fýkhýnda yed-i tûlâsý vardý. Mecâlis-i Ýmâm Rifai adlý eserde: "Yüce Tarikatýnýn bazý derviþlerinde, ateþin yakýcý hassasiyetini kaldýrmak, yýlan ve akrep gibi, yaratýlýþ fýtratý incitmek olan hayvânlarýn, zararlý tabiatlarýný deðiþtirmek, kesici âletlerin kesiþini tesirsiz býrakýp, kimseye dahi zarar vermemek, öldürücü zehirin bile te'sir etmemesi gibi, bugün nasýl hârikâlar meþhur oluyor ise, maârifet ilminde akranlarýndan üstün olduðunu gösteren eserleri de görülür ki, bu büyük eserler, ve apaçýk harikalar, insaf ile bakýlýp deðerlendirilir, inat ve kibir bir yana býrakýlýrsa, tarihî alimlerin büyüklerinden ve Sâlihler taifesinden Muhammed b. Ebker el-Mavsilî, tarihinde beyan ettiði üzere, bahsedilen pîrin hayatý döneminde dergahý þerifi, alimler için bir medrese olduðu gibi, derviþler zümresi için de bir riyazethâne olarak, kendileri de irfân ehli için benzersiz bir rehber olduðu teslim olunur." diye yazýlmýþtýr.
Hakikat râhýna bürhan
Rifâi seyyid Ahmed'dir
Kerâmet bahrine umman
Rifâi seyyid Ahmed'dir

Adý geçen tarih aliminin, tarih sayfalarýnda gavs-ý ekrem müþarün ileyhin tercüme-i halini kaydettiði yerde; "Cenâb-ý Seyyid'l-aktabi'l-gavsi'1-a'zam el-imam es-Seyyid Ahmed er-Rifâi (r.a.)'in büyüklüðü, fazileti ve yayýlan þöhreti, deðil Irakeyni, doðu ve batýyý dahi taþýrmýþ idi. Müþarün ileyh orta boylu esmer idi. Sustuðunda heybetli, konuþtuðunda ise gayet sevimli olurdu. Gece gündüz þeriatý ihyâ ve irþâd ile meþgul olurdu. Bâtýn ve zâhir ilimlerinde dünyada tek ve sýnýrsýz bir deniz idi. Ders vermede usulü, va'az ve nasihat þeklinde idi. Va'az kürsüsüne çýktýðý vakit etrafýnda alimlerin büyükleri ve faziletlilerin önde gelenleri yer alýrdý. Ýdrak ilimleri sýnýfýnýn ehli olanlar, vaazýný dinlemek için her taraftan koþuþurlar idi. Konuþmaya baþladýðý anda herkese hayret gelir, münkirler þaþkýnlýða düþer, ve huþû ehli, aðlar idi. Temkîn sahipleri bile zuhûl ederlerdi. Kendisi ise vâris olduðu özlü cümleler ile vaaz ederek, dinleyen cemaate göre her fenden bahsederdi. Bunun için, fesâhatinden edipler dahi faydalanýrlardý. Ýlminden alimler feyz alýr, ve incelemelerinden felsefeciler hakikatý görürlerdi. Geniþ açýklamalarýndan kelâm ehli istifade ederler idi. Ýnce noktalarý izahýndan edebiyatçýlar hissedar olur, hakikatleri izahýndan evliyâ lezzet alýrlar idi. Hikmetinden akýl sahipleri, vaazlarýndan edipler, âdâbýndan fukarâ, elhasýl her sýnýf kendisine göre ilminin faziletlerinden pay alýrdý. Hepsi de fütühâtý gaybiyye ve ilahi feyizlere mahzar oluþu hususunda hayran olarak kendisi, tertemiz þeriatýn özlerinin özünden coþup taþan deniz gibi, irfan dalgalarýný sýçrattýkça, onurlu, ezici kuvvete sahip konuþmasý, kibirlilerin inkarýný darmadaðýn; ve anlayýþ sahiplerini faydalý sofralar ile irfan feyzine esir ederdi. Sözlerinde üstünlük taslama ve taþkýnlýk gibi þeyler bulunmazdý. Dediði gibi, yazýlmýþ harikalar ve apaçýk kerâmetlerini saydýktan sonra, iman eyledim ki, Mevlâ birdir, ortaðý yoktur. Kurân-ý Kerim semavi kitaplarýn en þereflisidir. Hz. Muhammed (s.a.s.) efendimiz rasullerin efendisidir. Seyyid Ahmed er-Rifâi de, velilerin ve þeyhlerin efendisidir." demiþtir ki, açýk gerçektir.
Ana derviþ olan âdem,
Tarikatle olur hâtem
Muhakkak kutb-ý dû-âlem,
Rifâi seyyid Ahmed'dir

Sahibu'l-Berâhin adlý kitaptan naklen neþr olunan bir eserde, Hz. Pir efendimiz hakkýnda, "akdi sahîh, þehvetlerden uzak, sabrý þikayetsiz, takvasý garazsýz, açlýðý tâat, tokluðu kanaat idi. Eðer eline bir þey geçmezse sabreder; eli geniþlerse daðýtýr idi. Rahat bilemez, istirâhatý düþünmez, oruç ve namazý çok, uykusu az, meþguliyeti nefsi terbiye ile dilini çirkin sözlerden muhafaza etmek idi. Rýza hýrkasýný giymiþ, kazânýn acýsýna sabýrla göðüs vermiþ idi. Ýnsanlara eliyle, diliyle, malý ve sözleriyle, fiilleri ve cömertliði ile faidesi olurdu. Ona; “safâ kadehinden içmiþ ve cefa kaplarýnýn sýrlarýndan arýnmýþ ve ehl-i takva gömleðine bürünmüþ idi." denilmiþtir.
Ana vir gönlünü ey can!
Dilersen olmaða insan,
Velâyet tahtýna sultan,
Rifâi Seyyid Ahmed'dir

Hz Pir Seyyid Sultan Ahmed Er Rifai (K.S)'nin, Resulullah (SAV) efendimizin kabri þeriflerini ziyaret etmeleri ve Resulullah (SAV)'ýn mübarek yed'i saadetlerini (Mübarek Eli'ni) öpmeleri:

Hz. Pîr, yedi defa Haremeyn-i Muhteremeyn'i ziyaretle müsâb olmuþlardýr. Ced-di a'lâlarýnýn merkad-i mübâreklerini ziyaret kasdýyla 555/(1160) senesinde; mahsûsan Ümm-i Ubeyde, karyesinden kalkýp Medine-i Münevvere'ye gitmiþ ve hulefâsýyle derviþlerinin bir çogunu beraberlerinde alýp götürmüþtür. Miratü'l-Haremeyn nâm eserde, sûret-i ziyaret, an'anesiyle tafsîlen münderictir. Erbâb-ý aþk u muhabbete, onun mütâlaasýný sûret-i mahsûsada tavsiye ederim. Vaktâ ki, Medine-i Saâdet-i defîneye vasýl olup, huzur-ý sâtýun-nûr Hz. Risalet-penâh-ý ekremîye çýktýlar. Muvâcehe-i saadette ârâm-güzin olarak " Esselamu Aleyke Ya Ceddi" diyerek arz-ý râsime-i ziyaret ve ihtirâm edip " ve aleykes selam ya veledi ! cevab-ý nevâziþ icâbiyle nâil-i ni'met-i kabul olmuþlardýr.

Redd-i selâm-ý îltifât-ý kevneyn derecâtýnýn þeref-pâþ-ý mevki-i zuhur olmasý üzerine hasýl olan vecd ü þevk, ol pîr-i âlî-kadri yed-i akdes-i peygamberîyi takbîl etmek ricasýna kadar cebr ve sevk ettiðinden,

"Nâibim olub zemin-i hücreni takbîl içün,
Rûhumu irsâl iderdim hâl-i bu'dîde þehâ,
Hâzýr oldu þimdi iþbu devlete cismim dahi
Sun elin, bûs ideyim cânâ, lebim bulsun safa",
manzumesi meâlini þâmil olan ve ehl-i tarik beyninde pek meþhur bulunan,
"Fi haletil bu'di ruhi küntü ursiliha
Tekabbelul ardu anni ve hiye naibeti
Ve hezihi nevbetül eþbahi gad hadarat
Femdud yeminike key tahza biha þefeti",

kýt'a-i âþýk- ânesini irâd etmiþtir. Meâli "yâ Rasûla'llah, sûretâ uzak olduðum zamanlar hâk-i pâk-i ravzaný takbîl için ma'nen ruhumu gönderir idim. Þimdi ise, müþâhede-i cismâniyye ni'meti nasib olmuþtur. Mübârek yed-i sa'âdetini uzat ki, leb-i hasretim behre-yâb-ý hazz ü sürûr olsun." merkezindedir.
Þebeke-i sa'âdetten pertev-nümâ-yý zuhûr olan yed-i yümnâ-yý nebevîyi takbil ile ber-murad oldu. Seyyidü'I-Mürselin Efendimiz Hazretleri'ne külliyetle mübâyaa eylediler. Esnâ-yý mübâyaada kýbel-i celîl-i peygamberîden saniha-pirâ-yý sudur olan tebþîrat ve evâmiri telakki eylediler. Mübâyaa devam ettigi müddetce yed-i beyzâ-yý saadet, seyyid-i müþarun ileyhin dest-i ta'zîminde kaldýðýndan, gerek yed-i saadet-i, gerek tebþirât ve evâmir-i seniyyeyi sûret-i telkîni cemaatin bir takýmý gördüler, iþittiler. O kâfilede bulunup iþitmemiþ olanlara da söylediler. Keyfiyyet aðýzdan aðýza yayýlarak hârika-i vâkýanýn süreti ve keyfiyyet zuhuruna doksanbin ehl-i ziyaret vâkýf oldular. Seyyid Ahmed er-Rifâî'nin azamet-i þân ve meziyyet-i ulviyyet-niþânýný ilân ve iþâa ettiler (yaydýlar).

Oldu ol gavs-ý muazzam mazhar-ý bezm-i kabûl,
Destini sundu ana kabr-i þerîfinden Rasûl.
Yed be yed îrâs-ý feyz itdi Muhammed, Ahmed'e,
Olmadý bir ferde lâyýk böyle âlî bir vusûl.
Bu vakâ-i garîbe esânîd-i mütevâtire-i mevsûka ile menkûl ve mervî olmakla tahattur-ý þübühât câiz degildir.
Pîr-i muazzam ve gavs-ý muhterem Seyyid Ahmed er-Rifâî'nin havârik u kerâmâtýndan olmak üzere mevsûkan nakl ü rivayet olunan hikâyât-ý sahîhaya atf-ý basar-ý basîret olunursa, kendilerinden medde'1-yed hârika-i fâhiresine bir istihkâk-ý ezeli niþânesi olduguna bilâ-tereddüd hükm edilir.

Mir âtü l-Haremeyn'de de mestur oldugu üzere bu kerâmet-i i'câý-nümânýn hîn-i zuhûrunda gavs-ý a'zam Cenâb-ý Abdulkadir Geylani (k.s) ile eâzým-ý evliyau'llâhtan Þeyh Hayât b. Kays el-Harânî (k.s) ve Adiy b. Müsâfir-i Þâmî (k.s) ve ekâbir-i asýrdan daha bir çok ehlu'llah, Mescid-i Saadet'de bulunduklarý cihetle, gerek bunlar, gerek sair züvvâr yed-i enver-i nebevî, þeref-i ru'yetiyle müþerref olup, hattâ Þeyh Hayât b. Kays el-Harânî, Seyyid Ahmed Hazretlerinden teberrüken iktisâ-yý hýrka buyurdular.
Hz. Abdülkadir Efendimiz, meþâyýh-ý Kadiriyye'den, Þeyh Ali b. Ýdrîs-i Ya'kûbî'ye bu menkabeyi nakl ettikten sonra, "ben, o gün mescid-i saadetde idim." buyurmuþ ve ibn-i idris, "acabâ, züvvârdan, buna hased edenler bulundu mu?" yolunda istifsâra cür'et etmesiyle, bir müddet aðladýktan sonra, "ey Ýdris oglu! O saâdet-i uzmâ mele-i a'lâya bile gýbta-fermâ oldu." buyurmuþlardýr.
Adiy b. Müsafir-i Þâmî ile Þeyh Ali b. Mevhub dahi bu kýssayý hikâye ederek, "biz hac eylediðimiz sene, Seyyid Ahmed er-Rifâî Hazretleri, muvâcehe-i saâdette durup, yanýnda bulunanlarýn iþitebilecekleri bir sadâ-yý hafif ile bazý sözler söyledi ve sözüne nihayet verdikte nûr-bahþ-ý mevki-i zuhûr olan yed-i athar-ý peygamberîyi takbîl ile haiz-i gencine-i sürûr ve sabûr oldu." demiþlerdir.
Ýbn-i Mevhûb, kabr-i saadetten tavîlü'l-esâb: harem-i saâdeti numûne-nümâ-yý deryâ-yý nûr eylediðini ve mescidi saadette bulunanlarýn, heybet-i saltanat-ý Muhammediyye ile lal olup gülbang-i tekbir çektiklerini yemîn-i bi'llâh ile hikâye eder.

Medd-i yed-i hârika-i celîlesinin suret ve zaman-ý zuhurunu, eimme-i hadisten;

1-Hafýz Takiyyüddin, Tiryâku'l-Muhibbin,
2-Abdurrahman-ý Safûni, Nüzhatü'I Mecâlis,
3-ibnü'1-Hâc, Ümmül Berahin,
4-Þeyh Ebu Bekir el-Ayderûsî, Necmü's-Sâî,
5-Kibâr-ý Muhaddisinden: el-Fânisî el-Vâsitî, Nefhatü l-Miskiyye,
6-Allâme Ýbrahim el-Berzenci, Ýcabet-ud Dâî,
7-Abdurraûf-ý Münâvi, Kevâkibü'-Dürriyye,
8-Celaleddin Suyuti, Tenvîr,
9-Kutb Þa'rânî, Menakib-i Sâdât,
10-Þeyh Abdulkerim Kazvini, Sevadul Ayneyn,
11-Muhammed-i Nübeysi,Levâmiu l-Envâr,
12-Hafýz Muhammed b.Kasým el-Vâsitî, Behcetü-l Kübrâ,
13-Þeyhü'1-Ânî, Kâmusul Aþikin,
14-Allame Þihab-i Haffacî, Þerhuþ Þifâ,
15-Muhammed-i Hasbersi, Fevaidul Celile, isimleriyle zinet bahþa-yý kitab-hane-i alem eserlerinde tarif ü tayin eylemiþlerdir.

Tutub makhûr iden mârý,
Gülistan eyleyen nârý
Bilâ-þek nesl-i Kerrâr'ý,
Rifâi seyyid Ahmed'dir






Kabuli'yi iden çâker
Visâl-i kurba hâhiþker
Kamu uþþâka ser-asker,
Rifâi seyyid Ahmed'dir

Seyyid Ahmed Er-Rifai (K.S) Hazretleri'nin "El- Bürhan-ul Müeyyed" adlý eserinden;

ZÜHD-Ü TAKVA
Zühd: Allah (c.c.)'a yönelen kiþilerin ilk adýmýdýr ki takva esasýna dayanýr. Takva ise hikmetin baþý olan Allah korkusundan ibarettir. Bütün bunlarýn toplanýp düðümleneceði baþlýca nokta ise, gelmiþ geçmiþ ve gelecek, geçecek bütün insanlýðýn en þereflisi Resulullah efendimizin yoluna kendini adamaktýr. Bu da: "Ameller ancak niyetlere baðlýdýr" hadisi þerifini uygulamak suretiyle tam bir ihlas içinde Allah Resulü' nün yoluna uymakla mümkündür.
Allah'ýn Resulü (s.a.v.) amelde yapýlan niyetteki ihlasýn lüzümluluðunu þu aþaðýdaki hadiste ne güzel izah etmiþlerdir:
"Bir adam dünyalýk elde etmek için Allah yolunda savaþa gitmek isteyen kiþi hakkýnda Resulüllah Efendimize bir sual yöneltirler. Allah'ýn Resulü (s.a.v.) þu cevabý verirler:
"Sevabý yoktur!" Oradakiler, defiþete kapýlýp: "Tekrar sor, belki meramýný anlatamamýþsýndýr" derler. Bunun üzerine adam:"Ey Allah'ýn Resulü, dünya menfaatý için Allah yolunda cihada çýkan kiþi hakkýnda ne buyurursunuz?" diye sorar. Peygamber (s.a.v.) den "Sevabý yoktur!" cevabýný alýr. Orada bulunanlar yine dehþete kapýlýrlar, adamýn soruyu tekrarlamasýný söylerler. Adam, üçüncü defa olarak yine;

"Ey Allahýn Resulü! Dünya menfeatý için Allah yolunda cihada çýkan kiþi hakkýnda ne buyurursunuz?" diye sorunca; Resulullah (SAV)'dan: "Sevabý yoktur!" cevabýný alýr.

Bu ve benzeri hadislerden anlýyoruz ki, amellerin neticesi, niyete baðlýdýr. Yani niyet saðlam olursa amelde saðlam olur. Niyet ihlastan arýnýrsa amelin de hiçbir deðeri kalmaz!

Öyle ise Allah (CC)' a karþý olan davranýþlarýnýzda temiz niyet ve ihlastan ayrýlmayýnýz. Her davranýþ ve iþinizde Allah (CC)'tan korkunuz! Ýnançlarýnýzý, gerek kitap ve gerekse sünnetteki müteþabihlerin ( gerçek manasýný Allah ve Resulü 'nün bilebileceði ayet ve hadisler) zahirine uymaktan uzak tutunuz.

ALLAH' IN ZATI
Ariflerden biri, Zat-ý Ecelli Ala hakkýnda, kendisinden bilgi isteyenlere þöyle demiþtir: "Eðer Allah'ýn zatýndan sual ediyorsanýz þunu iyi bilin ki O, hiçbir þeye benzemez. Eðer Uluhiyet sýfatlarýndan sual ediyorsanýz, bu husus Ýhlas suresinde anlatýlmýþtýr: "De ki: O, Allah'týr, bir tektir, Allah'týr, Samed'dir, doðurmamýþtýr, doðurulmamýþtýr. O Hiçbir þey de O'nun dengi (vebenzeri)deðildir. " Eðer ismi celili mevladan soruyorsanýz O, öyle Allah'týr ki, ondan baþka ilah yoktur! Gaybi bilen de O, meydandakini de.. Rahman da O.. Rahim de O!..Eðer Allâh'ýn iþlerinden soruyorsanýz: "Hergün O, bir iþtedir!" mealindeki ayet bu hususu açýklamaya kafidir..
Ýmamýmýz Þaii Hazretleri Tevhid hususunda ne denilmiþ ise hepsini bir sözde toplamýþtýr. Þöyle ki: "Eðer fikrinin yetiþebileceði bir þeye kadar tefekkür edip de kalýrsa teþbihtir ki, böyle düþünen kiþiye müþebbih denir. (Kalbi) mücerret, yokluða yatýþýrsa bu takdirde o muattýl olur. Bir varlýða inanýp da o varlýðýn bütününü anlamaktan aciz olduðunu itiraf ederse, iþte bu takdirde muvahhid olur.."

ALLAH'IN ZATINI TENZÝH ETMEK

Efendiler! Cenab-ý Hakk'ý, (noksan sýfatlardan) tenzih etmelidir. Hadis (sonradan yaratýlmýþgöz kırpma larýn sýfatýndan ve bütün yaratýklarýn benzerinden onu tenzih etmek kutsa lbilmek gerekir ."Ýstiva "bahsinde inançlarýnýzý tertemiz tutmalýsýnýz! "Ýsteva alel arþý" (arþýn üzerine yerleþmek) ile yorumlamamalýdýr..Çünkü bu türlü "yerleþmekte" hulul manasý vardýr, oysa Cenab-ý Hak bundan.münezzeh ve müberradýr.. Cenab-ý Hakka "yukarýdadýr, aþaðýdadýr" da denilemez. Bu gibi sözlerden kaçýlmalýdýr. Cenab-ý Hakk'ý mekan, el ve göz gibi organ, inip çýkmak gibi hareket ve davranýþlardan tenzih etmek gerekir.
Gerek Kur'an ve gerekse hadislerde geçen müteþabihler hususuna gelince, bu babta yapacaðýmýz tek þey, çok þerefli selef alimlerinin beyanlarýna uymak ve takip ettikleri yoldan gitmektir. Selamet yolu ancak budur. Selef alimleri bu gbi müteþabihlerhakkýnda, "Hepsi Allah tarafýndan indirilmiþtir" deyip iman etmiþler, tefsir edip manalarýný açýklamýþlar, ilmini A4lah ve Resulüne havale etmiþlerdir. Vacip tealayý keyif (þekil) ve yaratýklarýn hal ve davranýþlarindan tamamen tenzih edip, Kur'an'ý Kerim'de Zat-ý Ecelli Alas'ýný nasýl anlatmýþ ise, öylece okuyup tefsir etmezlerdi. Çünkü müteþabih olan sýfatlarý kendi yüce zatýndan ve Peygamber-i Ziþan Efendimiz'den baþka hiç kimse açýklayamaz. Bu hususta izlenecek en çýkaryol, müteþabihleri muhkemlere haml etmektir.
Þurasý da kesinlikle bilinmeli ve teslim edilmelidir ki, müteþabih ayetlerle muhkem ayetler arasýnda hiçbir çeliþme bahis konusu olamaz.
Ýmamý Malik Hazretlerine birisi:"Errahmanu Alel Arþisteva - Rahman Olan Allah Arþta Karar Kýlmýþtýr" ayeti celilesinin tefsirini sormuþ, imam Malik: "Her ne kadar "Ýstivanýn" manasý malum ise de keyfiyet, Hak Teala hakkýnda düþünülemediði için, bizce vazife ancak buna iman etmekten ibarettir. Böyle þeyleri soruþturmak bid'atten sayýlacaðý vechiyle siz ehli bid'atten olsanýz gerektir" demiþ, ve kendisine bu suali soraný huzurundan (kibarca) kovmuþtur.


RÝFAÝLER ALIRLAR FEYZÝ CENABÝ SEYYÝD AHMEDDEN
TECELLÝ ETTÝ HAK O SULTANI MÜEYYEDDEN
ULUVVÝ ZATINI TAKDÝRÝ TALTÝF EYLEMEK ÜZRE
UZANDI DESTÝ KUDRET RAVZAYI PAKÝ MUHAMMEDDEN


* * * * * * * * * * * * *


Hazreti Gavsi Rifai zübde-i ali Resül

Mesleki zi þanýna hadim olan pür nur olur

Þedd olup baðla belin erkaný pire tacýya

Hürmetine ceddinin cürmün senin maðfur olur

* * * * * * * *

Þüphesiz ali Resul'sün Ya Rifai ced be ced

Bende-i bi çarenem geldim kapýna yed be yed

Ya müridi la tehaf dedin bize oldu sened

El meded pirim sultaným ya Rifai el meded
Gönderen: 07.12.2005 - 12:25
Bu Mesaji Bildir   BABACAN üyenin diger mesajlarini ara BABACAN üyenin Profiline bak BABACAN üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
bicaregul su an offline bicaregul  
11 Mesaj -
selamun aleykum

detaylý açýklamalarýnýz için ALlah-u teala sizlerden razý olsun...

vesselam
Gönderen: 24.05.2006 - 15:56
Bu Mesaji Bildir   bicaregul üyenin diger mesajlarini ara bicaregul üyenin Profiline bak bicaregul üyeye özel mesaj gönder bicaregul üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
suzunkopru su an offline suzunkopru  
Üstünlük kişinin kendi takvası iledir.
179 Mesaj -
Hangi tarikat yoluna girersek girelim, o yolun piri ne kadar Gavs olursa olsun, bu müridinde gavs olduðu anlamýna gelmez. Üstün olan Takva olandýr. Allahýn Emirlerine ve Efendimizin sünnetine en çok uyan en üstündür. Kardeþlerim artýk þu gavs bu gavs sözlerinden vazgeçelim. Her mürid kendi Þeyhini Gavs bilmelidir, yoksa ondan istifade edemez. Ama bunu kimseye söylememesi en güzelidir. Sonra senin þeyhin gavs, benim þeyhim gavs kýsýr döngüsü insan nefsine musallat olur.

Bana Göre Kimin Þeyhi Gavsdýr:
1-) Mürþidi Kamil olmalý
2-) Hanýmlarla haremlik/selamlýk usülü haricinde görüþmemelidir.
3-) 4 mezhepten birine baðlý olup, Efendimizin sünnetinden zerre taviz vermemelidir.
4-) Müridleri de Mürþidlerine benzemelidir. Mürþid ve Müridler Kurana ve Sünnete baðlý olmalý kibir ve riyadan uzak olmalýdýr.
5-) Müridlerin (virdlerini tam yapanlar); yaptýklarý çeþitli miktarlardaki virdler neticesinde Ýbadetlerinde kolaylýkla artýþ olmalý, onu Allaha (CC) yaklaþtýracak olan ibadetleri artmalýdýr.
6-) Müridleri (virdlerini tam yapanlar) haramlardan daha kolay sakýnýyor olmalýdýr.
7-) Namaz bizden kalktý gibi sapýk sözler söylememelidir. Gözünüz önünde oturupda sonra biz namazýmýzý mekkede kýldýk gibi aptalca hikayeler uydurmamalýdýr, göz hareketleri ile uyduruk hareketlerle namaz kýldýk dememelidir. (Sahte bir ..... baba adlý bir þeyhte bizzat þahit olduðum bir durumdur)

Yani iþ önce Müridin görevlerini ifa etmesinden baþlýyor, sonra müridin Kuran ve Sünnete olan ittibasý artýyor, müridde kibir ve riya azalýyor sonra hiç kalmýyorsa o kiþinin þeyhi Gavsdýr. Ama benim analamadýðým olay þu, Efendimiz (SAS)'den büyük GAVS mý var, yook, o ne buyurmuþ (SAS) kýzým Fatýma (RA) babanýn peygamberliðine güvenme, öyle ise biz neye güveniyoruz?
Güvenmeyelim demiyorum ama Gavs olan bir þeyhe baðlýyýz diye ibadetlerde gevþeklik göstermek bize yakýþmaz. Bizi Allahtan (CC) baþka kurtaracak yoktur, bu kurtarma iþleminde Þeyhimizi vasýta kýlarsa ne mutlu demek lazýmdýr.
En iyisini Allah bilir vesselam.
Gönderen: 25.05.2006 - 11:34
Bu Mesaji Bildir   suzunkopru üyenin diger mesajlarini ara suzunkopru üyenin Profiline bak suzunkopru üyeye özel mesaj gönder suzunkopru üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
RE: Üstünlük kişinin kendi takvası iledir.
2687 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý suzunkopru


Bana Göre Kimin Þeyhi Gavsdýr:
2-) Hanýmlarla haremlik/selamlýk usülü haricinde görüþmemelidir.
4-) Müridleri de Mürþidlerine benzemelidir. Mürþid ve Müridler Kurana ve Sünnete baðlý olmalý kibir ve riyadan uzak olmalýdýr.





mesele burada tabii
Gönderen: 25.05.2006 - 11:38
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1481 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.68765 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.