0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » M E A L » "Sonra kalpleriniz katılaştı..."

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Devadam su an offline Devadam  
Konu icon    "Sonra kalpleriniz katılaştı..."
326 Mesaj -
Euzu Billahi mineþ þeytanir racim, Bismillahir Rahmanir Rahim...
"Sümme kaset kulubukum min ba'di zalike fehiye kel hicerati ev eþeddu kasveten, ve inne minel hicerati lema yeþþakkaku feyehrucu minhul mau ve inne minha lema yetefecceru minhul enharu ve inne minha lema yehbitu min haþyetillahi vemallahu bi gafilin amma ta'melun."

"aglaNe var ki) bunlardan sonra yine kalpleriniz katýlaþtý. Artýk kalpleriniz taþ gibi yahut daha da katýdýr. Çünkü taþlardan öylesi var ki, içinden ýrmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fýþkýrýr. Taþlardan bir kýsmý da Allah korkusuyla yukardan aþaðý yuvarlanýr. Allah yapmakta olduklarýnýzdan gafil deðildir."

"Þu âyeti okurken, müvesvis dedi ki: "Herkese mâlûm ve âdi olan taþlarýn þu fýtrî bâzý hâlât-ý tabiiyesini, en mühim ve büyük mes'eleler sûretinde bahis ve beyânda ne mânâ var, ne münasebet var, ne ihtiyaç var?"
Þu vesveseye karþý feyz-i Kur'andan þöyle bir nükte ilham edildi:
Evet, münasebet var ve ihtiyaç var. Hem o derece büyük bir münasebet ve ehemmiyetli bir mânâ ve o derece muazzam ve lüzumlu bir hakikat var ki, ancak Kur'anýn îcaz-ý mu'cizi ve lütf-u irþadýyla bir derece basitleþtirilmiþ ve ihtisar edilmiþ. Evet icâz-ý Kur'anýn bir esâsý olan îcaz, hem hidâyet-i Kur'anýn bir nuru olan lütf-u irþad ve hüsn-ü ifham, iktiza ediyorlar ki: Kur'anýn muhatâblarý içinde ekseriyeti teþkil eden avâma karþý küllî hakikatlarý ve derin ve umumî düsturlarý, me'luf ve cüz'î Sûretler ile gösterilsin ve fikirleri basit olan umumî avâma karþý, muazzam hakikatlarýn yalnýz uçlarý ve basit bir sûreti gösterilsin. Hem âdet perdesi tahtýnda ve zeminin altýnda hârikulâde olan tasarrufat-ý Ýlahiye, icmâlen gösterilsin. Ýþte bu sýrra binaendir ki, Kur'an-ý Hakîm þu âyetle diyor:
Ey Benî-Ýsrail ve ey Benî-Âdem! Sizlere ne olmuþ ki: Kalbleriniz taþtan daha câmid ve daha ziyade katýlaþmýþtýr. Zira görmüyor musunuz ki, o pek sert ve pek câmid ve toprak altýnda bir tabaka-i azîme teþkil eden o koca taþlar, o kadar evâmir-i Ýlahiyeye karþý muti' ve müsahhar ve icraat-ý Rabbâniye altýnda o kadar yumuþak ve emirberdir ki, havada aðaçlarýn teþkilinde tasarrufat-ý Ýlahiye ne derece sühuletle cereyan ediyor. Öyle de; taht-ez zemin ve o sert, saðýr taþlarda o derece sühulet ve intizâm ile, hattâ damarlara karþý kanýn cevelaný gibi muntâzam su cedvelleri (Haþiye 1) ve su damarlarý, kemâl-i hikmetle o taþlarda mukavemet görmeyerek cereyan ediyor. Hem havada nebâtat ve aðaçlarýn dallarýnýn sühuletle sûret-i intiþarý gibi; o derece sühuletle köklerin nazik damarlarý, yer altýndaki taþlarda mümânâat görmeyerek evâmir-i Ýlahî ile muntâzam intiþar ettiðini Kur'an iþaret ediyor ve geniþ bir hakikatý, þu âyetle ders veriyor ve o ders ile, o kasavetli kalblere bu mânâyý veriyor ve remzen diyor:
(Ey Benî-Ýsrail ve ey benî-Âdem! Zaaf ve acziniz içinde nasýl bir kalb taþýyorsunuz ki, öyle bir Zâtýn evâmirine karþý o kalb kasavetle mukavemet ediyor. Halbuki o koca sert taþlarýn tabaka-i muazzamasý, o Zâtýn evâmiri önünde Kemâl-i inkýyadla karanlýkta nazik vazifelerini mükemmel îfâ ediyorlar. Ýtaatsizlik göstermiyorlar. Belki o taþlar, toprak üstünde bulunan bütün zevilhayata, âb-ý hayatla beraber sâir medâr-ý hayatlarýna öyle bir hazinedârlýk ediyor ve öyle bir adâlet le taksimata vesiledir ve öyle bir hikmetle tevziata vasýta oluyor ki, Hakîm-i Zülcelâl'in dest-i kudretinde, balmumu gibi ve belki hava gibi yumuþaktýr, mukavemetsizdir ve âzamet-i kudretine karþý secdededir. Zira toprak üstünde müþahede ettiðimiz þu masnuat-ý muntâzama ve þu hikmetli ve inâyetli tasarrufat-ý Ýlâhiye misillü, zemin altýnda aynen cereyan ediyor. Belki hikmeten daha acib ve intizâmca daha garib bir sûrette hikmet ve inâyet-i Ýlâhiye tecelli ediyor. Bakýnýz! En sert ve hissiz o koca taþlar, nasýl balmumu gibi evâmir-i tekviniyeye karþý yumuþaklýk gösteriyorlar ve me'mur-u Ýlâhî olan o lâtif sulara, o nazik köklere, o ipek gibi damarlara o derece mukavemetsiz ve kasavetsizdir. Güya bir âþýk gibi, o lâtif ve güzellerin temasýyla kalbini parçalýyor, yollarýnda toprak oluyor.
Hem "ve inne minha lema yehbitu min haþyetillah" ile þöyle bir hakikat-ý muazzamanýn ucunu gösteriyor ki: «Taleb-i Rü'yet» hâdisesinde, meþhur daðýn tecelli ile parçalanmasý ve taþlarýnýn daðýlmasý gibi; umum rûy-i zeminde aslý sudan incimad etmiþ âdeta yekpare taþlardan ibaret olan ekser daðlarýn zelzele veya bâzý hâdisat-ý arziye sûretinde tecelliyat-ý Celaliyye ile o daðlarýn yüksek zirvelerinden o haþyet verici tecelliyat-ý Celaliyyenin zuhuruyla taþlar parçalanarak, bir kýsmý ufalanýp topraða kalbolup, nebâtata menþe' olur. Diðer bir kýsmý taþ kalarak, yuvarlanýp derelere, ovalara daðýlýp, sekene-i zeminin meskeni gibi birçok iþlerinde hizmetkârlýk ederek ve mahfî Bâzý hikem ve menafi' için kudret ve hikmet-i Ýlahiyeye secde-i itaat ederek, desâtir-i Hikmet-i Sübhaniyeye emirber þeklini alýyorlar. Elbette o haþyetten, o yüksek mevkii terkedip mütevâziâne aþaðý yerleri ihtiyar etmek ve o mühim menfaatlere sebeb olmak beyhude olmayýp, baþýboþ deðil ve tesadüfî dahi olmadýðýný, belki bir Hakîm-i Kadîr'in tasarrufat-ý Hakîmânesiyle, o intizâmsýzlýk içinde zâhir nazara görünmeyen bir intizâm-ý hakîmane bulunduðuna delil ise; o taþlara müteallik faideler, menfaatler ve onlar üstünde yuvarlandýklarý daðýn cesedine giydirilen ve çiçek ve meyvelerin murassaatýyla münakkaþ ve müzeyyen olan gömleklerin Kemâl-i intizâmý ve hüsn-ü san'atý; kat'î, þübhesiz þehadet eder.
Ýþte þu üç âyetin, hikmet nokta-i nazarýnda ne kadar kýymettar olduðunu gördünüz. Þimdi bakýnýz Kur'anýn letafet-i Beyânýna ve i'câz-ý belâgatýna; nasýl þu zikrolunan büyük ve geniþ ve ehemmiyetli hakikatlarýn uçlarýný üç fýkra içinde üç vakýâ-yý meþhure ve meþhude ile gösteriyor ve medâr-ý ibret üç hâdise-i uhrâyý hatýrlatmakla lâtif bir irþad yapar, mukavemetsûz bir zecreder.
Meselâ: Ýkinci fýkrada der: "ve inne minha lema yeþþekkaku feyehrucu minhul mau"
Þu fýkra ile Hazret-i Mûsa Aleyhisselâm'ýn asâsýna karþý Kemâl-i þevk ile inþikak edip oniki gözünden oniki çeþme akýtan taþa iþaret etmekle, þöyle bir mânâyý ifham ediyor ve mânen diyor: Ey Benî-Ýsrail! Bir tek mu'cize-i Musâ'ya (A.S.) karþý koca taþlar yumuþar, parçalanýr. Ya haþyetinden veya sürurundan aðlayarak sel gibi yaþ akýttýðý halde, hangi insafla bütün mu'cizât-ý Museviyeye (A.S.) karþý temerrüd ederek aðlamayýp, gözünüz cümûd ve kalbiniz katýlýk ediyor.
Hem üçüncü fýkrada der: "ve inne minha lema yahbitu min haþyetillah"
Þu fýkra ile Tûr-i Sîna'daki münacat-ý Museviyede (A.S.) vuku bulan tecelliye-i Celâliyye heybetinden koca dað parçalanýp daðýlmasý ve o haþyetten taþlarýn etrafa yuvarlanmasý olan vâkýa-yý meþhûreyi ihtar ile þöyle bir mânâyý ders veriyor ki: Ey Kavm-i Mûsa (A.S.) Nasýl Allah'tan korkmuyorsunuz? Halbuki taþlardan ibaret olan daðlar, onun haþyetinden ezilip daðýlýyor ve sizden ahz-ý misak için üstünüzde Cebel-i Tûr'u tuttuðunu, hem taleb-i rü'yet hâdisesinde daðýn parçalanmasýný bilip ve gördüðünüz halde, ne cesaretle onun haþyetinden titremeyip, kalbinizi katýlýk ve kasavette bulunduruyorsunuz?
Hem birinci fýkrada diyor: "ve inne minel hicerati lema yetefecceruu minhul enharu"
Bu fýkra ile daðlardan nebean eden Nil-i Mübarek, Dicle ve Fýrat gibi ýrmaklarý hatýrlatmakla, taþlarýn evâmir-i tekviniyeye karþý ne kadar hârika-nümâ ve mu'cizevari bir sûrette mazhar ve müsahhar olduðunu ifham eder ve onunla böyle bir mânâyý müteyakkýz kalblere veriyor ki: Þöyle azîm ýrmaklarýn elbette mümkün deðil, þu daðlar hakikî menbalarý olsun. Çünki: Faraza o daðlar tamamen su kesilse ve mahrutî birer havuz olsalar, o büyük nehirlerin þöyle sür'atli ve kesretli cereyanlarýna müvazeneyi kaybetmeden, birkaç ay ancak dayanabilirler ve o kesretli masarife karþý galiben bir metre kadar toprakta nüfuz eden yaðmur, kâfi varidat olamaz. Demek ki, þu enhârýn nebeanlarý, âdi ve tabiî ve tesadüfî bir iþ deðildir. Belki pek hârika bir Sûrette Fâtýr-ý Zülcelâl, onlarý sýrf hazine-i gaybdan akýttýrýyor.
Ýþte bu sýrra iþareten bu mânâyý ifade için hadîste rivayet ediliyor ki: «O üç nehrin herbirine Cennet'ten birer katre her vakit damlýyor ve ondan bereketlidirler.» Hem bir rivayette denilmiþ ki: «Þu üç nehrin menbalarý Cennet'tendir. Þu rivayetin hakikatý þudur ki: Mâdem esbab-ý maddiyye, þunlarýn bu derece kesretli nebeanýna kabil deðildir. Elbette menbalarý, bir âlem-i gaybdadýr ve gizli bir hazine-i Rahmetten gelir ki, masarif ile varidatýn müvazenesi devam eder.
Ýþte Kur'an-ý Hakîm, þu mânâyý ihtar ile þöyle bir ders veriyor ki, der: Ey Benî-Ýsrail ve ey Benî-Âdem! Kalb katýlýðý ve kasavetinizle öyle bir Zât-ý Zülcelâl'in evâmirine karþý itaatsizlik ediyorsunuz ve öyle bir Þems-i Sermedî'nin ziya-yý mârifetine gafletle gözlerinizi yumuyorsunuz ki, Mýsýr'ýnýzý Cennet Sûretine çeviren Nil-i Mübarek gibi koca nehirleri, âdi câmid taþlarýn aðýzlarýndan akýtýp mu'cizât-ý kudretini, þevâhid-i vahdâniyetini o koca nehirlerin kuvvet ve zuhur ve ifazeleri derecesinde kâinatýn kalbine ve zeminin dimaðýna vererek, cin ve insin kulûb ve ukûlüne isale ediyor. Hem hissiz, câmid bâzý taþlarý böyle acib bir tarzda (Haþiye 2) mu'cizât-ý kudretine mazhar etmesi; güneþin ziyasý güneþi gösterdiði gibi, o Fâtýr-ý Zülcelâl'i gösterdiði halde, nasýl Onun o nur-u mârifetine karþý kör olup görmüyorsunuz?
Ýþte þu üç hakikate nasýl bir belâgat giydirilmiþ gör. Ve belâgat-ý irþadiyeye dikkat et. Acaba hangi kasavet ve katýlýk vardýr ki, böyle hararetli þu belâgat-ý irþada karþý dayanabilsin, ezilmesin!
Ýþte baþtan buraya kadar anladýnsa, Kur'an-ý Hakîm'in irþadî bir lem'a-i i'câzýný gör, Allah'a þükret...

(Haþiye 1): Evet, zemin denilen muhteþem ve seyyar sarayýn temel taþý olan taþ tabakasýnýn Fâtýr-ý Zülcelâl tarafýndan tavzif edilen en mühim üç vazifeyi Beyân etmek, ancak Kur'an'a yakýþýr.
Ýþte birinci vazifesi: Topraðýn, kudret-i Rabbâniye ile nebâtata analýk edip yetiþtirdiði gibi, Kudret-i Ýlahiye ile taþ dahi topraða dâyelik edip yetiþtiriyor.
Ýkinci vazifesi: Zeminin bedeninde deveran-ý dem hükmünde olan sularýn muntâzam cevelânýna hizmetidir.
Üçüncü Vazife-i Fýtriyesi: Çeþmelerin ve ýrmaklarýn, uyûn ve enharýn muntâzam bir mizan ile zuhur ve devamlarýna hazinedârlýk etmektir. Evet taþlar, bütün kuvvetiyle ve aðýzlarýnýn dolusuyla akýttýklarý âb-ý hayat Sûretinde, Delâil-i Vahdâniyeti zemin yüzüne yazýp serpiyor.

(Haþiye 2): Nil-i Mübarek, Cebel-i Kamer'den çýktýðý gibi, Dicle'nin en mühim bir þubesi, Van Vilayetinden Müküs nahiyesinde bir kayanýn maðarasýndan çýkýyor. Fýrat'ýn da mühim bir þubesi, Diyadin taraflarýnda bir daðýn eteðinden çýkýyor. Daðlarýn aslý, hilkaten bir madde-i mayiâdan incimad etmiþ taþlar olduðu fennen sabittir. Tesbihat-ý Nebeviyeden olan "subhane men besetal arda ala main cemed"
kat'î delâlet ediyor ki: Asl-ý hilkat-ý arz þöyledir ki: Su gibi bir madde, Emr-i Ýlahî ile incimad eder, taþ olur. Taþ, izn-i Ýlahî ile toprak olur. Tesbihteki Arz lafzý, toprak demektir. Demek o su, çok yumuþaktýr; üstünde durulmaz. Taþ çok serttir, ondan istifade edilmez. Onun için Hakîm-i Rahîm, topraðý taþ üstünde serer, zevilhayata makarr eder."



Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Devadam tarafından, 11.03.2005 - 09:23 tarihinde.
Gönderen: 11.03.2005 - 09:15
Bu Mesaji Bildir   Devadam üyenin diger mesajlarini ara Devadam üyenin Profiline bak Devadam üyeye özel mesaj gönder Devadam üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an 1 üye ve 1761 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
aliye72 (49), maliyeter (45), Mehmet Ögretmis (66), REHBER2 (60), meltem35 (54), banazli (48), kardelen55 (53), rojda (39), yakobus (48), ibo13 (47), zeyd82 (42), erhan baker (50), seferistan (53), rufat (43), KAMCILI_MIZRAK (52), ejderha (57), Sofican (44), ofluenes61 (39), manly (51), boncell (53), zümer (44), ferdi33 (54), recai (47), Hidayet Demir (67), yelizyagci (48), doxan1 (45), imparator_57 (43), DELÝVELÝOGLU (60), KURTBEY66 (47), Murtaza GÜRSOY (38), yalovalifurkan7.. (34), durak1 (69), sinos (52), isik_67 (38), DaMLaM (47), EnDeRuN (53), Baha_RIP (35), cristor (46), AVLAYANHASAN (51), seyyid_emin (46), beyzanur61 (45), sekkos (42), necla caltekin (72), ekrem1992 (32), MuhammetColak (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.87945 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.