0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Allah-u Zülcelal'i Sevmek ve Allah İçin Sevmek

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Allah-u Zülcelal'i Sevmek ve Allah İçin Sevmek
Moderator


4254 Mesaj -
Allah-u Zülcelal'i Sevmek ve Allah Ýçin Sevmek

Allah’ýn Sevdiði Kullar

Allah-u Zülcelâl, Kur’an-ý Kerim’de birçok ayet-i kerimede bazý kullarýný sevdiðini bildirmiþtir. Bir ayet-i kerime de þöyle buyurmuþtur: “... Allah onlarý sever, onlar Allah’ý severler...” (Maide; 54)

Allah-u Zülcelâl baþka bir ayet-i kerimede þöyle buyurmuþtur: “Allah çok tövbe edenleri ve çok temizlenenleri sever.” (Bakara; 222)

Bu ayet-i kerimedeki temizlik maddi temizlik olduðu gibi, manevi temizliði de yani kalp temizliðini de içine alýr.

Allah-u Zülcelâl’in kulunu sevmesi ona iyilik irade etmesidir. O, bu sevgi ve irade ile kalplerin üzerindeki perdeyi kaldýrýr, basiret gözlerini açar, hakikatleri gösterir ve bunlarý anlayýp kabul etmeyi kolaylaþtýrýr.

Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede þöyle buyurmuþtur: “Allah bir kimseyi hidayete erdirmek isterse, onun göðsünü (kalbini) Ýslam’a açar. Bir kimseyi hidayetten mahrum býrakmak isterse de, onun göðsünü göðe doðru çýkýyormuþ gibi daraltýp sýkýþtýrýr.” (En’am; 125)

Hiç þüphesiz sevgide yakýnlýk manasý da vardýr. Sevgi yakýnlýðýn en önemli sebebidir. Çünkü seven, sevdiðine yakýn olmak veya onu kendisine yaklaþtýrmak ister. Allah-u Zülcelâl’in kulunu kendisine yaklaþtýrmasý ise ona kendi ahlak ve sýfatlarýna benzer üstün ahlak ve vasýflar vermesidir. Kul, bu ahlak ve vasýflarla O’na yaklaþmýþ olur.

Bir ayet-i kerimede bu ahlak ve sýfatlar “takva” sözüyle özetlenmiþ ve þöyle buyrulmuþtur: “Allah’a en yakýn olanýnýz, takvasý en çok olanýnýzdýr.” (Hucurat; 13)

Allah Sevdiklerini Ýmtihan Eder

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) bir hadis-i þerifte þöyle buyurmuþtur: “Allah-u Teala bir kulunu severse ona bela verir.” (Taberani)

Bu hadis-i þerifin manasý açýktýr. Allah-u Zülcelâl bir kulunu sevmek isteyince onu dener. Yani onun sevgiye layýk olup olmadýðýný ortaya çýkarmak için onu çeþitli bela ve musibetlerle imtihan eder. Allah-u Zülcelâl kulunun samimiyetini ortaya çýkarmak için onu imtihan ettiði þey bela olabildiði gibi nimet de olabilir. Bela imtihaný sabýrla, nimet imtihaný ise þükürle kazanýlýr.

Bu zamanda insanlarýn büyük bir çoðunluðu bela ve musibete sabretmeye karþý zayýftýrlar. Olabilir ki insan bir musibete belaya sabredemez. Onun için belasýz ve musibetsiz bir sevgiyi Allah-u Zülcelâl’in fazlýndan isteyelim. O’nun hazineleri çoktur. Kalben ve ruhen isteyen kuluna mutlaka verir.

Âlimlerden bir zat þöyle demiþtir: “Sen Allah-u Zülcelâl’i sevdiðin zaman, O’nun seni imtihan ettiðini görürsen bil ki, O da seni sevmek ister.”

Denilmiþtir ki: “Allah bir kulu severse, ona rahmet nazarýyla nazar eder. Eðer Allah bir kula rahmet nazarýyla nazar ederse, ona azap etmez.”

Þu bir gerçektir ki, Allah-u Zülcelâl’in kulunu sevdiðinin en açýk ve þaþmaz alameti, onu hayýr ve taatlara muvaffak etmesi, þer ve günahlardan korumasýdýr.

Böyle kimselerin hali, hadis-i kudside þöyle anlatýlmýþtýr: “Ben kulumu sevdiðim zaman, onun iþiten kulaðý, gören gözü, tutan eli, anladýðý kalbi olurum. Benden bir þey isterse, istediðini veririm. Bana sýðýnýrsa kendisini korurum.” (Buhari, Ýbn Mace, Beyhaki)

Onun için Allah-u Zülcelâl’in kulunu sevmesi demek; sevdiði kuluna azap etmemesi, kendisini günahlara karþý korumasý, ona iyiliði sevdirmesi, onu hayýr ve taata muvaffak kýlmasý, nadiren iþlediði günahlara karþý da ona tövbe ve istiðfar ilham etmesi ve kefaret yerine geçecek hayýr ve hasenat yaptýrmasýdýr (nasip etmesidir).

Allah-u Zülcelâl’in sevgisinin bu anlamda olduðunu bildiren çok ayetler ve hadis-i þerifler vardýr.

Allah-u Zülcelâl’i Tanýmak ve Sevmek

Þüphesiz Allah-u Zülcelâl’in sevgisi, kulluðun en son makam ve en üstteki derecesidir. Tövbe ve sabýr gibi diðer makamlar, bu son makama ulaþmak için basamaklardýr.

Allah-u Zülcelâl’i sevmek, kulun kalben maddi ve manevi manada O’na yakýn olmak için istek ve iþtiyak duymasýdýr. Allah-u Zülcelâl’e itaat ve ibadet etmek de bu sevginin ürünleridir.

Allah sevgisinin aslý ve çekirdeði, bütün müminlerde vardýr. Çünkü bunlarýn sahip olduklarý iman; marifet ve sevgiden oluþan bir cevherdir.

Ma’rifet, Allah-u Zülcelâl’i tanýmak, muhabbet ise O’nu sevmektir. Bunlarý kemal (en üst olgunluk) derecesine ulaþtýrmak için çalýþmak gerekir.

Allah-u Zülcelâl’i tanýmak ve bilmek lazýmdýr. Çünkü O’nu sevmenin kuvveti, O’nu tanýmanýn ve bilmenin derecesiyle orantýlýdýr. Ýnsan baþka þeyleri tanýdýkça sevgisi azalýr, Allah-u Zülcelâl’i tanýdýkça da sevgisi artar. Bundan dolayýdýr ki, Allah-u Zülcelâl’i en çok seven, O’nu en çok tanýyan ve bilen Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) olmuþtur. Allah-u Zülcelâl’i daha çok tanýmanýn ve bilmenin yolu ise daha çok tefekkür, zikir ve ibadet etmektir.

‘Tabiptim! Tabibim Oldun’

Anlatýldýðýna göre, Hasan-ý Basri (ks) zamanýnda bir zatýn kýzý vardý. Çok aðlardý. Bu aðlamak onun gözünü görmez hale getirmiþti. O zat Hasan-ý Basri’ye geldi ve:

- Kýzýmýn yanýna gel, ona bir þeyler söyle de aðlamasýn, bana acýsýn, dedi. Hasan-ý Basri o kýzýn yanýna gitti ve:

- Aðlama, babana acý! Deyince o kýz þöyle dedi:

- Ey Üstad! Gözlerim iki halin dýþýnda deðil. Birincisi O’nu görmemek, O’nu görmedikten sonra, bana baþkasýný görmek ne gerek? Görmesin, daha iyi… Bir de O’nu görmek var. Eðer O’nu görmek bana bu halimle nasipse bir deðil, binlerce göz O’na feda olsun. Onun için aðlarým.

Hasan-ý Basri kýzý dinledikten sonra þöyle dedi:

- Seni tedaviye geldim, ben tedavi edildim, sana tabip olarak getirildim, ama sen tabibim oldun.

Ýmanýn Zevki Allah Ýçin Sevmekte

Allah için birbirini sevmek ve O’nun yolunda dostlar olmak ve (razý olmadýðý bir þeye) Allah için buðz etmek en üstün ahlaklardandýr. Allah için sevmek, Allah-u Zülcelâl’i sevmenin meyvesidir.

Enes (radýyallahu anh)'den rivayetle Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) þöyle buyurmuþtur: “Üç huy var ki, bunlar kimde olursa imanýn zevkini ve tadýný alýr:

1- Allah ve Resulünü herkesten ve her þeyden daha çok sevmek.
2- Ýyiliði ve iyi kimseleri Allah için sevmek ve kötülüðe Allah için buðz etmek.
3- Allah'a þirk koþmayý büyük bir ateþe atýlmaktan daha kötü görmek.” (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai)

Abdullah b. Mesud (ra)'dan rivayetle Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) þöyle buyurmuþtur: “Ýmaný kâmil olan, sevdiði kimseyi, ondan menfaat gördüðü için deðil, sýrf Allah rýzasý için sever. Gerçek iman da budur.” (Taberani)

Allah-u Zülcelâl’i seven bir kimse, O’nun sevdiklerini de sever. Bu yüzden bu kimse, insanlar içinde Allah-u Zülcelâl’i seven ve O’nun tarafýndan sevilen kimseleri sever.

Hz. Ömer (radýyallahu anh)’dan rivayet edildiðine göre, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) þöyle buyurmuþtur: “Allah’ýn bazý kullarý vardýr ki, onlar ne peygamber ne de þehittirler. Fakat peygamberler ve þehitler onlara verilen makam dolayýsýyla gýpta edip imrenirler.”

Bu arada, sahabe-i kiramlar: “Onlar kimlerdir?” diye sordular. Hz. Peygamber (sav) þöyle devam etti: “Onlar (aralarýnda) neseb ve akrabalýk olmadýðý, mal alýþveriþi olmadýðý halde birbirlerini Allah için sevenlerdir. Onlarýn yüzü nurdur, nur üzerindedirler. Ýnsanlarýn korktuklarý günde onlara korku yoktur. Ýnsanlarýn hüzünlendikleri günde onlar mahzun da olmazlar.” (Ebu Davud)

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) daha sonra þu ayet-i kerimeyi okudu: “Dikkat edin! Allah’ýn veli kullarý için korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.” (Yunus; 62)

Görüldüðü gibi, müminlerin birbirlerini sevmeleri Allah-u Zülcelâl’in katýnda çok makbuldür. Müminlerin birbirlerini sevmeleri ve birbirlerine kenetlenmelerini Allah-u Zülcelâl çok sevmektedir. Dolayýsýyla Allah-u Zülcelâl’in rýzasý için birbirimizi sevmemiz gerekir.

Enes oðlu Muaz (radýyallahu anh) der ki: “Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’e: ‘En üstün iman nedir?’ diye sordum: ‘Allah için sevmen, Allah için buðz etmen, dilinden Allah'ýn zikrini kesmemendir.’ dedi. ‘Daha nedir? Ya Resulallah!’ deyince de: ‘Kendin için sevdiðin þeyi insanlar için de sevmen, kendin için hoþ görmediðin þeyi baþkalarý için de hoþ görmemendir.’ buyurdu.” (Ahmed b. Hanbel)

Bu ayet ve hadislerden anlaþýldý ki kiþi Allah için sevmeli ve Allah için buðz etmelidir. Bu çok kýymetli bir ameldir. Bu da kalpte olur. Allah için olan sevgi kýyamete kadar devam eder. Hatta Allah için birbirlerini sevenler, birlikte cennete girmeyince razý olmayacaklardýr.

Yine, üstüne basarak söylüyoruz ki insan Allah yolundaki bu sevgi için ruhunu, canýný, malýný ne kadar feda etse, yine de bu yaptýðý azdýr.

Müminleri Birbirine Düþüren Þeytandýr

Üzülerek duymaktayýz ki, bazý mümin kardeþlerimiz birbirine buðz etmekte ve birbirlerine küsmektedir. Ýslami hizmetlerde en büyük zarar, müminlerin birbirlerine karþý, kin ve düþmanlýk beslemeleridir.

Bu hal, Ýslami hizmetlere çok zararlýdýr. Þeytan bu gibi durumlarýn, ne kadar büyük zarar verdiðini iyi bildiði için çeþitli hilelerle müminleri aldatmaktadýr. Çünkü müminler birbirlerinin aleyhinde konuþup birbirlerine buðz ettiklerinde, manen çok büyük zarara uðruyorlar.

Þeytan, bunun dindeki en büyük zararlardan olduðunu bildiðinden, müminler arasýnda sürekli kin ve düþmanlýk tohumlarý ekmeye çalýþmaktadýr. Ýnsanlar da kendi nefislerini tatmin etmek için þeytanýn bu hilesine, bile bile uyuyorlar. Böyle yapmýþ olmakla, þeytana tabi olmuþ oluyorlar. Bu hileye uyduktan sonra da kendilerini haklý zannediyorlar.

Müminlere Hatýrlatma

Þeytanýn bu hilelerine uyan kimselere þu ayet-i kerimeyi hatýrlatýyorum: “Ya kötü ameli süslenip de onu güzel gören kimse de mi? (Allah’ýn hidayet verdiði kimse gibi olacak?) Þüphesiz ki, Allah dilediðini þaþýrtýr, dilediðine de hidayet verir. O halde (Resulüm) canýn onlara karþý hasretle (tükenip) gitmesin. Allah, onlarýn yaptýklarýný çok iyi bilicidir.” (Fatýr; 8)

Görüldüðü gibi bu davranýþlarýn Ýslami hizmetlere ve müminlere büyük zarar verdiði, Allah-u Zülcelâl tarafýndan ayet-i kerimeyle bizlere açýkça beyan edilmiþtir.

Bütün bunlardan sonra bize düþen görev; mümin kardeþlerimize þefkat ve merhametle davranmak, her türlü iþimizi ve hizmetlerimizi sünnet-i seniyeye uygun olarak, istiþareyle yapmaktýr.
Gülistan

Gönderen: 04.01.2010 - 01:30
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1699 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
33mya (63), turkishdanger (36), LeeNa (56), avara (34), @KIN (43), Sedat KAYHAN (61), burcuburcu (49), emelim (52), yahia (49), huzur (52), nazarboncuð.. (44), fettah (42), asafusta (41), Selim54 (35), excelleron (53), SeHZaDeM (34), sofiumit (41), remzi82 (54), iskender_1 (44), Ibrahim_Kerim (43), ÝSU (31), sadozaydin (38)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 2.15252 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.