0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Nazlım,Niyazlım,Namazım ! Niye Terkettin Beni..?

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
_Elfida_ su an offline _Elfida_  
Nazlım,Niyazlım,Namazım ! Niye Terkettin Beni..?
15 Mesaj -
Bekledim… Baktým ki geldiðin yok… Dedim hele þuna bir mektup yazayým… Hâlimi anlatýp, “Gel!” diye yalvarayým… De hele, neye gücendin? De hele, niye býraktýn beni?

Hakkýný veremedim hiç tamam… Bir zamanlar hiç unutmazken buluþacaðýmýz vakti, sonralarý unutur oldum… Bazen yük geldiðin oldu bana… Seni beklerken, eski heyecaným kalmadý… Sana aþkla bakamadým… Seni ilgisiz býraktým… Ettim bir eþeklik! Ama be caným, ne demeye uydun sen bana! Ne demeye çekip gittin!?

Gerçi, haksýz deðilsin… Ne desen, ne etsen haktýr bana… Oyalanmazsýn elbet ben gibi dökük bir handa… Herkes gibi sen de pek, saðlam yerler ararsýn… Çürükle halvetlikten, elbette hoþlanmazsýn… De ki mecnûn ararým, beni unutmayacak… Benimçün iþin gücün bir kenara koyacak… Ne diyeyim, doðrudur, gün geldi, iþim için seni ihmal ettim.

Bilenler, farzýný, sünnetini, hükmünü anlatýyor… Edebinden bahsediyor. Seni huþû ile ifâ etmekten, sana dalýp, dünyayý unutmaktan bahsediyor. A caným, ben ne anlarým o iþlerden… Ben senin az biraz huyunu bilirim o kadar. Ve sanýrým, huyuna suyuna gidemedim…

Az biraz dedimse, küçümseme!.. Aslýnda tanýrým seni… Bilirim ne nazlý olduðunu… Bilirim incelik beklediðini… Þimdi, aramýzda yabancý yok, bak, hadi söyle, niye býraktýn beni?

Derdin ki bana, abdestini al… Güzel elbiselerini giyin… Kokularýný sürün… El âleme giderken süslenmeyi biliyorsun! Hadi, benimle buluþacaðýnda da þýk ol… Ama ben, bazen pek güzel geldim sana… Bazen pek darmadaðýn… Acep diyorum, bu mu zoruna gitti? Kýlýðýmý kýyafetimi, kokumu mu beðenmedin? Hani suyla, sabunla, miskle gidermeye çalýþtým da, yine de o hassas burnun, kalbimdeki necâsetin kokusunu aldý, beni ondan mý terk ettin?
Ýsterdin ki, buluþacaðýmýz yer tertemiz olsun… Ne bileyim, temizdi zannederim… Öyle pek sevmem iþ yapmayý bilirsin… Ama be caným; toz, necâset deðil ki… Yine de, acep diyorum, ona mý gücendin?
Ört derdin… Ört kendini… Tek teli görünmesin saçlarýnýn… Topuklarýný kapatsýn çoraplarýn… Bana edeple gel… Nizamla gel… Ama ben, üþendim bazen, çorap giymeye bile… Bazen, özensiz olurdu baþörtüm… Yoksa, buna mý içerledin?

Yoksa hiçbiri deðil de… Sana hakkýyla yönelemeyiþim mi üzdü seni? Yönümü, bir silüet olarak sana dönmüþken, aklýmýn nice baþka yönlere koþturmasý mý zoruna gitti… Hani, sana doðruymuþ gibi dururken, aslýnda, nice yerlerde gezinir gelirdim… Bedenim seninleyken, kalbim, ruhum, dolaþýr dururdu uzaklarda… Seninle hemhâl olmuþ görüntümün altýnda, nice keder, nice þüphe, nice vesvese yaþayýþým mý mâlûm oldu ki, býrakýp gittin?

Nazlým! Yoksa, dediðin saatte gelmediðim için miydi sitemin? Hani, sana yönelmem gerekirken, iþlerimi bitirmeye çalýþtýðým, hattâ bazen, seni her þeyden sonraya býrakýp mahzun ettiðim zamanlarýn acýsýný mý çýkartýyorsun? De hele, ne olur! Tâ ezelden verdiðim: “Vaktinde gelmek” sözünü tutamadýðým için mi kýrýldýn? Tamam haklýsýn… Vakitli olursa güzeldir, her iþ… Ve elbet sen, vaktinde hazýr olunmaya pek lâyýksýn…

Ya da belki, o firâsetli gözlerinle, kim bilir nasýl derûnuna baktýn da, gördün, kalbimin harap vaziyetini… Hani, sana niyetlenirken dilimle, kalbimin nasýl da baþka baþka arzulara dalýp gittiðini fark ettin… Ne bileyim, belki, sana niyet ederken, nice gaflet yaþadý da kalbim, riyaya, kibre sürüklendim, bunun için terk ettin…

Ah be nazlým! Ne yapayým, kalbimin bir ipi yok, ki tutsam da çeksem, uzaða kaçtýðý zaman… Ýþte, sana bunlarý yazarken bile, sýrf gidiþinin deðil, baþka düþlerin kederiyle içi yanmada… Ne yapayým ki, sadece sana deðil, bu sebeple, kalbim herkese yaban kalmada…

A nazlým! Sana niyetlenip de, baþkalarýna dalýþým üzdüyse seni… Sende gibi görünüp de, uzaklarda oluþum üzdüyse, ne diyebilirim?

Ama kim bilir, belki de, seninleyken, dünyayý ellerimin arkasýnda býrakamayýþýmdan rahatsýz olmuþsundur. Baþým secdede iken, az mýydý sanki, kaybettiðim bir eþyayý düþünmelerim? Ýsterdin bilirim… Seninleyken, bütün kâr-zarar hesaplarýndan sýyrýlýp, sadece sana bakayým, bakýþlarýnla sarhoþ olayým isterdin… Seni seveyim, o kadar ki, sana durmuþken, ne saðýmý, ne solumu göreyim… Hani, aþkýn gözü kördür derler… Bilirim sana aþk ile durmamý beklerdin.

Kim bilir ne de çok özlüyorsun, sahabenin kýldýðý o namazlarý… Hani, baldýrlarýna bir ok saplansa, kendilerini unutmak için sana niyetlenir de… Okun çýktýðýný hissetmezlermiþ bile… Ah be nazlým! Þimdi âhir zaman bilmez misin? Bilmez misin ki, imanýmýz elimizde kor gibi durmada! Zaten o kor dahî hikâye! Zaten her þeyim þüpheli, her hâlim defolu! Ne olduðum belli deðil zaten! Sýrasý mýydý yani, bir de sen býraktýn gittin!?

Belki de, sadece sendeyken ayakta durup, haksýzlýklar karþýsýnda pýsmýþlýðýmdýr, seni kýzdýran… Hani, sendeyken, baþým, sýrtým dimdik kýyama durup, saðda solda ezilmekte olan nicesi için, parmaðýmý bile kýmýldatmayýþýma kýzmýþsýndýr belki… Öyle ya… Kýyam, sadece senin bir parçan olarak kalmamalýydý. Tüm hayatýma yayýlan ve cesurca, haksýzlýklar karþýsýnda da dimdik durabilmemi saðlayan bir idman olmalýydý. Kýyam… Evet ya… Kýyamý sadece sana mahsus bir basit harekete dönüþtürüp, korkaklýða ve yýlgýnlýða düþüþümden rahatsýz olmuþsundur belki… Nefsimin azgýnlýðý ve yersiz istekleri karþýsýnda da… Þeytanýn fýsýltýlarý karþýsýnda da kýyama geçebilmeliydim… Tabi yaa… Seni, bütün hayatýmý kaplayan bir sevda gibi yaþayamadýðýma içerledin!

Ya da, belki sadece dilde kalan duâlarýmdý seni üzen… Doðru düzgün hissetmekten geçtim, anlamlarýndan bile gâfil olduðum âyetleri, sadece, aðýz alýþkanlýðýyla, hýzlý hýzlý okuyup da, bunu da okumadan sayýþýma mý bozuldun? Ki dile geliþleri bile yarým yamalak, eksik gedikti… Hâlbuki Hak’la konuþmak olmalýydý, sende okumak! Bulaþýk yýkarken türkü mýrýldanmaya benzememeliydi. Ne yalan söyleyeyim, çoðu zaman, sendeyken alamadýðým hazzý, bir türkü söylerken hissettim. E tabiî bakmazsýn yüzüme! Ben sana âþýk olamadým!

Eðildim… Kýyamlarýmýn beni dik baþlý yapmamasý için, eðilmemi öðütlerdin çünkü. Yoksa, diyorum, rukûlarda söylediðim o, “Sübhâne Rabbiye’l-Azîm”lerin içi mi boþtu ki? Hani hem, O’nun bütün eksikliklerden münezzeh bir güç olduðunu söyleyip, hem de yine O’nun yaptýklarýnda kusur buluþlarým mýydý seni küstüren? Öyle ya, mademki eksiklikten münezzehti, her yaptýðý da mutlaka, bir sebeple, bir hikmetleydi… Sabredemeyip, þikâyet ettim. Bel çalýþtýrmaktan ibaret bir beden hareketinden öteye geçmeyince… Ubûdiyete götürmeyince rukûlar beni, dedin ki belki: Boþa kürek sallýyorum, burada vakit kaybetmeyeyim!

Âhh, neler neler geliyor aklýma… Yoksa diyorum, alným yere deðmiþken, aklým havada olduðu için mi darýldýn? Kalýbým, sevgilisinin ayaklarýna kapanmýþ, mahcup ve yanýk birininkini andýrýrken, kalbim, ukalaca ve âsice çarptýðý için mi? Hani “Subhâne Rabbiye’l-A‘lâ!” sözleriyle yüceltirken Rabbini, bir yandan, o en Yüce’nin râzý olmayacaðý laflar ediþine mi kýzdýn dilimin? Âhh, o dil var ya, o dil! Kemiði yok iþte mübâreðin! Hem caným, sen ne diye takýldýn ki, o densize?!

Ya da ona takýlmadýn da belki, yerinde duramayan, jet hýzýyla bir çukura, bir zirveye gidip gelen hâllerimdi seni üzen… Âný yaþayamadým doðru-düzgün, evet… Sadece, anlýk yaþadým her þeyi… Samimiyet ve istikrar bekledin… Veremedim…

Selamlarým, Kirâmen Kâtibîn’e idi ama… Beþ vakit selam verip, yine de onlarýn varlýðýndan gaflete düþüþümdü belki, gidiþinin sebebi… Her yaptýðýmý… Ve yapmam gerekirken yapmadýklarýmý yazan… Her söylediðimi… Ve söylemem gerekirken sustuklarýmý yazan… Her kaçtýðýmý… Ve kaçmam gerekirken yakalanýp kaldýklarýmý belgeleyen o yazýcýlar mý þikâyet etti beni sana? Bilmiyorum ki…

Þimdi söyle! Sýradan bir kumaþ parçasý, iþe yarar bir elbise olana kadar, kaç iðne darbesi alýyor, kaç kez ateþ altýna yatýyor bilir misin?! Sitem yüklü gidiþini, hasret çektiriþini, iþte buna yoracaðým! Zira, sen benimleyken, ben benimleydim. Seni benden ötürü zannederdim. Ben sana sahibim, sen bana tâbîsin sanýrdým… Meðer ben, baþýma bile sahip deðilmiþim nazlým! Meðer tâbî olmak öyle kolay mesele deðilmiþ! «Kýldým» demesi kolay da seni… «Kýlmasý» zor imiþ…

Diyorlar ki: O gittiyse gelir… Sen ondan gittiysen, seni beklemededir… Ben iþte burada, eli-kolu kýrýk, gücü bitik, kendine pek yenik ve ezik bir hâlde, geliþini bekliyorum. Bir yere gitmedim… Þimdi, dersin ki belki, ben seni nasýl duyayým, uzaklara gittim, seni terk ettim…

Ýnanmam be güzelim! Hissediyorum, yakýnlarýmdasýn… Sana bunca ihtiyaçlýyken, seni bunca dibimde hissederken, Fîzan’da olsan ne çýkar?
Bilmem mi seni! Terk etmiþ gibi yapýp, beni peþine düþürmek niyetin… Ama iþte… Peþine düþüp de yakalayacaðýmý ve seni hiç býrakmayacaðýmý söyleme zamanlarým gerilerde kaldý. Büyük konuþmamayý öðrendim. Anladým ki, sen benim hakkýyla beklemeye ve karþýlamaya güç yetiremeyeceðim, ancak, bana lûtfedilen ve þükründen âciz kaldýðým bir nimetsin… Emirsin… Boynumun borcusun… Fakat o kadar miskin ve öylesine fakirim ki… Vallahi, senden ancak, âmirler âmiri seni bana hediye ederse, istifade edebilirim. Hakkýnda, “Ben namaz kýldým!” demekle, ancak gafletteymiþim. Bütün hayatýma yayýlmayan kýyamlar, kýraatlar, secdeler ve rukûlardan ötürü, seni de sahte etmiþim.

Þimdi, iþte tüm bunlara raðmen, gel!.. Ben böyle çürükken, sen sapasaðlam lûtfet, bana kendini… Ben böyle hastayken, sen sýhhatle lûtfet seni… Ben yaþayan bir ölüyken, sen, dipdiri, capcanlý ve coþkulu bir âþýk gibi, bana gel! Hakkýný veremeyeceðimi bil, râzýysan gel! Yok, iþte ne yapayým, yok, sarhoþ olamýyorum! Ben böyle yarý ayýk ve kayýkken, sen mest ü hayran ol, bana raðmen bana gel! Ben eksikken, bütün varlýðýnla sen koþ bana… Zira “Ben” sana koþtuðunu zannedince, burnu havaya dikiliyor. Burnumu sürtercesine utandýr da, tüm piþkinliðime karþýn, hadi, gel! “Ben” i beklersen, iþte, dokuz canlý bir nefisle, keçi gibi inat edip, ayak diremede! Yahu ne olur ki, uyma da ona, yola çýk, gel!

Ýþte dedim diyeceðimi! Daha bundan sonra da uðramazsan, senden sorsun hesâbýný! A benim nazlým! A benim niyazlým! Sana, “Gözümün nûrudur” diyenin hatýrýna, yalnýzca beþ vakit deðil, ah keþke, vakitli vakitsiz, çat kapý çýk gel! Yetsin artýk, küskün durduðun bana…

Hem, beni sakýn cehennemle korkutma! Yokluðun zaten yangýn! Yokluðun zaten musibet! Cehennemden kurtulayým diye deðil! Hem býrak, isteyenine kalsýn üstelik cennet!! Çok naz, âþýk usandýrýr derler… “Gafil Ben”in zaten canýna minnet… Ne olur, uzatma artýk hasreti… Ne olur, insâf et!
gel! Mâbudun aþkýna çýk gel! Kucaklaþalým…
alýntýdýr.

Gönderen: 14.12.2009 - 11:04
Bu Mesaji Bildir   _Elfida_ üyenin diger mesajlarini ara _Elfida_ üyenin Profiline bak _Elfida_ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1674 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
33mya (63), turkishdanger (36), LeeNa (56), avara (34), @KIN (43), Sedat KAYHAN (61), burcuburcu (49), emelim (52), yahia (49), huzur (52), nazarboncuð.. (44), fettah (42), asafusta (41), Selim54 (35), excelleron (53), SeHZaDeM (34), sofiumit (41), remzi82 (54), iskender_1 (44), Ibrahim_Kerim (43), ÝSU (31), sadozaydin (38)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.75328 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.