|
|
|
|
Toplam Forum: 69
*** Toplam Konu: 30100
*** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Gönderen |
|
|
|
|
Adamýn biri aðaç altýnda uyurken aðzýna yýlan girdi.
Bunu uzaktan gören yiðit bir atlý koþtu ve hemen uyuyan adamý uyandýrýp,
kýrbaçlamaya baþladý.
Ona yerden çürük elmalarý yemesini emretti.
Adam korkudan yedi.
Sonra yiðit, adamý kýrbaçlayarak korturuyordu.
Zavallý adam çöllerde saatlerce koþtu.
Kan-ter içinde kalmýþtý.
Nihayet yere diz çöktü ve baþladý kusmaya.
Yýlan çýkýverdi.
Adam yiðit'e minnetle baktý.
" Aa Yiðidim bunu neden baþtan demedin.
Sana düþman kesilmiþtim þimdi minnettarým.
Caným kurtuldu." dedi.
Yiðit ;
"Baþtan desem ödün patlardý yaþayamazdýn.
Kurtulman için kýrbaç , çürük elma ve koþman gerekiyordu." dedi.
Ýyi anla!
Yýlan giren adam SENsin.
Yiðit, HAK , NEBÝ
Kýrbaçlar dünyevi bela ve ezalar.
Çürük elma , fakirliktir.
Ýçinden çýkan yýlan ise NEFSÝN
Onu defetmeden KURTULAMAZSIN...
|
Gönderen: 05.10.2009 - 00:49 |
|
|
|
|
*Hz.Musa, daðda bir çobana uðradý.
Çoban aklýnca ALLAH 'ý zikrediyordu.
Þöyle diyordu:
'Hey koca Tanrý!.. Gel bana sakalýný tarayayým,
gel bitini ayýklayayým, gel sana süt içireyim,
gel de kulübemde dinlen '
Hz.Musa hiddetlendi:
'Behey sersem, ALLAH 'la nasýl konuþuyorsun? Dua ederken kâfir oldun gitti, behey akýlsýz '
Çoban bir feryat etti ki, aðlayarak tasý taraðý býraktý çöllere düþtü.
ALLAH Musa 'ya vahyetti;
'Kulumla arama girmeye utanmaz mýsýn? O ne güzel beni kendi aklý ve gönlünce anardý.
Ey Musa sen ALLAH 'a yaklaþtýrmaya mý geldin uzaklaþtýrmaya mý? '
Hz.Musa hatasýný anladý üzüldü ve çobanýn ardýna düþtü.
Çoban çöllerde idi artýk.
Musa 'Hakkýný helal et, sürünün baþýna dön 'dedi.
Çoban 'Sen beni azarlayana dek ben dünyada idim.
Þimdi Rabbim beni öyle bir nurla ateþledi ki durmam artýk, perde açýldý ey Musa! 'dedi ve gözden kayboldu.
Can, sevgiden nurdur.
ALLAH can ehlinin diline bakmaz kalbine bakar.
Kâbe 'nin içine girene 'Kýbleye dön 'demek ne kadar abestir.
*Âþýklarýn þeriatý da mezhebi de ALLAH 'týr.
|
Gönderen: 05.10.2009 - 00:50 |
|
|
|
|
Kalp Temizliði
''Vaktiyle bir ISLAM ülkesine Çin diyarýndan ünlü ressamlar gelmiþ ve müslüman sanatçýlarla
bir yarýþma yapmak istemiþler.Bu istekleri kabul edilmiþ.
Her iki tarafýn usta sanatçýlarý saraya davet edilmiþler.
Hükümdar geniþ bir salonun orta yerine kalýn bir perde geçirmiþ.
Çinliler perdenin bir yanýnda,Müslüman sanatçýlar da perdenin öbür tarafýnda
birbirlerini görmeden çalýþmaya baþlamýþlar.
Çinliler adeta mucize yaratýrcasýna bin bir türlü renk ve nakýþlarla iþlemeler yapmýþlar.
Deðiþik renklerin nefis tonlarý ile öyle güzel öyle güzel duvarý süslemiþler ki,görenler hayran kalýrmýþ.
Müslüman sanatçýlarýn ise renklerle nakýþlarla pek ilgileri yokmuþ.
Onlar ha bire duvarý cilalamakla meþgul olurlarmýþ.
Duvar her gün cilalana cilalana o kadar parlak hale gelmiþ ki sanki þeffaflaþmýþ.
Hükümdar da bir Çinliler'in,bir de Müslümanlarýn duvarlarýna bakar bakar dururmuþ
ama bu iþe dudak bükerek bir türlü anlam veremezmiþ.
Nihayet yarýþma günü gelmiþ çatmýþ.
Sarayýn ileri gelenleri ile Hükümdar,Çinliler ve Müslümanlar salonda toplanmýþlar.
Hükümdar emir vermiþ:''Tez aradaki perde kalksýn.''
Perde kalkmýþ.
Bie de ne görsünler?
Çinlilerin yaptýklarý resimler,cilalý duvara ýþýl ýþýl aksediyor.
Figürlerle oya gibi iþlenmiþ þahane tablolar,göz alýcý renk tonlarý ile aslýndan da güzel
bir görüntüyle parlak duvarda pýrýl pýrýl parlýyor.
Çinliler büyük bir hayranlýkla Müslüman sanatçýlarý kutlamuþlar ve ülkelerine geri dönmüþler.''
Hikaye burada bitiyor.
Mevlana bu güzel öyküyle,cilalý duvarý insanýn kalbine benzetiyor.
Eðer insan,kalbini her türlü kötülük ve hýyanetten;nankörlük ve nefretten kurtarýp;
onu saf ve þeffaf bir þekilde;iyilikle,güzelik ile,barýþ ve iyi ahlakla doldurursa;
bu kalp,yüce ALLAH'ýn sýfatlarýnýn yansýdýðý mümtaz bir mevki olmaz da ne olur?
|
Gönderen: 05.10.2009 - 00:51 |
|
|
|
|
“O KEREM SAHIBI,
NAMAZDA GIZLENMIþTIR;
GöNüL NAMAZý KýLAN,
KENDINI TAMAMýYLA ALLâH’A VEREN KULUNA LüTUF VE IKRAMDA BULUNUR!
O’NUN AFFý VE MAðFIRETI GüNAHA þEREF ELBISESI GIYDIRIR DE,
BöYLECE O GüNAHý AFFEDILMEYE,
IHSANA, KURTULUþA VESILE EYLER, SEBEP KýLAR!” (MESNEVî, BEYT: 4345)
|
Gönderen: 05.10.2009 - 01:19 |
|
|
|
|
Dua - Mesnevi'den
Birisi her gece kalkýp Allah'ý anýyor, O'na dua ediyordu.
Þeytan ona dedi:
- Ey devamlý Allah'ý anan kiþi! Bütün gece Allah deyip çaðýrmana, yakarman karþýlýk seni buyur eden var mý ki? Sana bir tek cevap bile gelmedi, daha ne zamana kadar böyle yakarýp dua edeceksin?
Adamýn gönlü kýrýldý, baþýný yere koydu ve hüzün içinde uyudu.
Rüyasýnda ona þöyle dendi:
- Kendine gel uyan! Niye duayý, zikri býraktýn? Neden usandýn?
Adam:
- Buyur diye bir cevap gelmiyor ki... Artýk kapýdan kovulmaktan korkuyorum, dedi.
Bunun üzerine dendi ki ona:
- Senin Allah demen, O'nun buyur demesi sayesindedir. Senin yalvarýþýn, Allah'ýn senin ruhuna haber uçurmasýndandýr. Senin çabalarýn, çareler araman, Allah'ýn seni kendine yaklaþtýrmasý, ayaklarýndaki baðlarý çözmesindendir. Senin korkun, sevgin, ümidin, Allah'ýn lütuf kemendidir.
Senin her Yarabbi demenin altýnda, Allah'in buyur demesi vardýr.. Gafilin, cahilin gönlü bu duadan uzaktýr. Çünkü Yarabbi demeye izin yok ona. Aðzýnda da kilit var onun, dilinde de... Zarara uðradýðý zaman, aðlayýp sýzlamasýn diye Allah ona dert, aðrý, sýzý, gam, keder vermedi.
Artýk anla ki, Allah'a dua etmeni, O'nu çaðýrmaný saðlayan dert, Dünya saltanatýndan daha iyidir. Dertsiz dua soðuktur. Dertliyken yapýlan dua ise gönülden kopar...
(Mesnevi' den)
|
Gönderen: 12.10.2009 - 21:13 |
|
|
|
|
Mevlânâ zikir halkasýna katýlmýþ, çevresiyle birlikte zikrediyordu.
Tam bu sýrada bir sarhoþ da dýþarýdan halkaya katýlýp zikretmeye baþladý.
Ancak sarhoþ dengesini tutamýyor, yanýndakilere çarpýyor, rahatsýzlýk veriyordu.
Tutup kapýya atmak istediler.
Ama sarhoþ çýkmak istemeyip direnince zorlamalar baþladý.
Ýþ tekme tokada kadar varýnca Mevlânâ sordu:
-Ne yapýyorsunuz öyle?..
-Sarhoþtur, dediler çýkmak istemiyor, biz de çýkarmaya çalýþýyoruz.
Verdiði cevaba bakýn lütfen:
-Þarabý o içmiþ, sarhoþluðu siz yapýyorsunuz!..
Ne muhteþem bir söz. Ne müthiþ bir cevap. Hem de kitaplýk çapta...
-Þarabý o içmiþ, sarhoþluðu siz yapýyorsunuz!..
Anlaþýlan sarhoþ da olsa saf dýþý edilmesini istemiyor,
hor hakir görülerek dýþarý atýlmasýna razý olmuyordu.
Sözlerine þunu da ilave ediyordu:
-Düþene herkes tekme atar, bir tekme de siz atmayýn!..
|
Gönderen: 17.12.2009 - 15:11 |
|
|
mesnevi ruhun gıdalarından |
|
|
36 Mesaj -
|
|
|
bende mesneviden kýssalarý merak edip kitabýný almýþdým
taraldýðýmda bunaldýðýmda acar rastgele okurdum
cokda faydasýný gördüm insanýn ufkunu geniþletiyor
|
Gönderen: 17.12.2009 - 15:47 |
|
|
|
|
Ýki kiþi sokak ortasýnda aðýz dalaþý yaparak tartýþýyorlardý. Biri dedi ki:
-Bana bak!.. Ben öyle bir adamým ki, bana bir söylesen bin cevap alýrsýn!..
Oradan geçmekte olan Mevlânâ bu sözü duyunca hemen adamýn yanýna varýp çenesi altýna kadar sokularak þöyle dedi:
-Ben de öyle bir adamým ki, bana bin söylesen bir tane dahi cevap alamazsýn!..
Bir söze bin cevap vereceðini söyleyen adam, bir tane dahi cevap veremedi...
|
Gönderen: 17.12.2009 - 18:19 |
|
|
|
|
Bir talebesi evlenmiþ, hayata karýþmýþtý.
Ziyaretine geldiðinde talebesinin kýlýk kýyafetinden ihtiyaç içinde olduðunu anlamýþtý.
Fakat halkýn içinde mahcup etmeden nasýl yardýmcý olabileceðini düþünüyordu.
Nihayet bulduðu çareyi tatbike koydu. Kalkýp gitmek üzere olan talebesine seslendi:
-Osman! Sen eksiden çok mütevazý biri idin, þimdilerde biraz gurura kapýlmýþ gibi görüyorum seni.
Çünkü o zamanlarda gelip elimi öperdin.
Halbuki þimdi uzakta oturuyorsun, ne yanýma yaklaþtýðýn var, ne de elimi öptüðün!..
Osman kapýnýn yanýndaki yerinden mahcubiyetle kalkarak Mevlânâ'nýn yanýna yaklaþýp eline sarýldý.
O sýrada avucu içine önceden hazýrladýðý altýnlarý kimsecikler görmeden Osman'ýn avucu içine koyarak elini kapatan Mevlânâ, þu tembihte bulunmayý da ihmal etmedi:
- Osman dedi, ben el öptürmeyi çok severim, sýk sýk gelip elimi öpmeni istiyorum!..
Osman avucu içindeki altýnlarý sýký sýkýya tutarak çýkýp evin yolunu tutarken bu zarif anlayýþ karþýsýnda öylesine duygulandý ki, yol boyunca gözyaþlarýný durduramadý...
|
Gönderen: 17.12.2009 - 18:22 |
|
|
|
|
Sökülen cübbesini üzerinde iken dikmeye çalýþan Gevher Hatun, çevredeki geleneðe uyarak,
-Efendi, dedi aðzýna bir çöp al da aklýný dikmiþ olmayayým!..
Mevlânâ bu yersiz geleneði zarif bir cevapla düzeltti:
-Haným sen merak etme. Ben aðzýma çöp yerine Kulhüvellahü'yü aldým.
O, çöpten iyi korur beni.
|
Gönderen: 17.12.2009 - 18:24 |
|
|
|
|
Bir gün Konya çarþýsýnda yürürken bir papaz kendisini görünce ayaða kalkýp eðilerek hürmetle selam vermiþti. Bunu gören Mevlânâ ise papazdan da aþaðýya eðilerek selamýna mukabele etti.
Bu duruma itiraz eden biri,
-Bir papaza da bu kadar aþaðýya eðilmek olur mu?
deyince þu cevabý verdi.
-Tevazuda da papazý geçmemiz gerekir!
|
Gönderen: 17.12.2009 - 18:25 |
|
|
|
|
|
Gönderen: 13.02.2010 - 23:19 |
|
|
|
|
Mesneviden
Þu üç þey hakkýnda dudaðýný kýpýrdatma:
Gittiðin yol, paran, bir de mezhebin.
Çünkü bu üçünün de düþmaný çoktur.
Düþman bildi mi sana pusu kurar.
(1/84-85/1047-1048)
|
Gönderen: 14.04.2011 - 18:22 |
|
|
Şu an Yok üye ve 1960 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.
[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye] |
|
|
|
Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve
afiyet dolu ömür dileriz:
serdarys_03 (39), GungorM (54), gözüm (57), diyusuf (42), hanimeli (57), emrah0601 (43), tfrt (47), meminaksoy (55), Delail'in Nur (43), SEHER_78 (54), HLYDAG (42), ayse_ozlem (39), MaVi_GuL_3 (42), hakkinkulu (65), GozYasim (39), y_yildirim (42), asibey52 (37), Hercaii (42), fatihim84 (41), gözyaþ&ya.. (38), rambo50 (38), Efendim (57), imamhatiplim_88 (37), battalmann (52), cen_can (51), yusuf26 (46) |
|
|
|
|
|