0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » Hayatın özü:Peygamber Duruşu

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Hayatın özü:Peygamber Duruşu
1686 Mesaj -


Umutsuzluða düþtüðümüz, sadece oturup yakýndýðýmýz ve her þeyi baþkalarýndan beklediðimiz þu günlerde, Efendimiz’e (a.s.m.) çok muhtacýz. Ay’ý ikiye ayýramaz, parmaklarýnýzdan sular akýtamazsýnýz, ama umudunuzu koruyabilir, her þart altýnda gülümseyebilirsiniz. Efendimiz’in hayata karþý duruþu budur iþte!

Siyer kitaplarýnýn çoðu Peygamber-i Âliþan Efendimiz’i “süper adam” olarak tasvir eder ki “risalet” yönüyle, kuþkusuz O buna lâyýktýr. Ne var ki, O da bir insandýr. Bunu kendisi defaatle söylemiþ, dikkatimize vermiþtir.
***
Bir gün, Efendimiz, Hz. Ebu Hüreyre ile birlikte çarþýya alýþveriþe çýkmýþlardý…
Bir yerde Ebu Hüreyre, yanýndakinin Ahir Zaman Peygamberi olduðunu söyleyince, satýcý ellerine kapandý. Ýçten bir dürtü ile mübarek ellerini öpmek istedi.
Resulullah hemen ellerini çekti, satýcýya öptürmedi.
“Bunu Ýranlýlar krallarýna karþý yaparlar” dedi. “Ben kral deðilim, içinizden biriyim, ben de sizin gibi bir insaným.”
Her insan gibi O da üzülmüþtür, sevinmiþtir, acý çekmiþtir, mutlu olmuþtur, yoksulluða düþmüþtür, yaralanmýþtýr, baský görmüþtür.
Lakin asla pes etmemiþtir. (Biz çabuk pes ediyoruz.)
Asla umudunu yitirmemiþtir. (Çabucak umutsuzluða kapýlýyoruz.)
Ýnsanlardan asla yüz çevirmemiþtir. (Biz hemen yüz çeviriyoruz.)

Hayat, zaman ve zemin O’na muhtaç
Çabucak pes ettiðimiz, umutsuzluða düþtüðümüz, sadece oturup yakýndýðýmýz ve her þeyi baþkalarýndan beklediðimiz þu günlerde, Efendimiz’e (a.s.m.) daha çok muhtacýz. O’nun özellikle þartlara teslim olmayýþýný, olumsuzluklar karþýsýnda bile tebessüm etmekten vazgeçmeyiþini örnek almamýz gerekiyor.
Nübüvvet (peygamberlik) yönüyle onu yaþamak zaten imkânsýzdýr. Çünkü Nübüvvet yönü, bir dizi mucizeyi de kapsar. Ay’ý ikiye ayýramazsýnýz, parmaklarýnýzdan sular akýtamazsýnýz ama umudunuzu koruyabilirsiniz, her þart altýnda gülümseyebilirsiniz, þartlardan yakýnmak yerine þartlarý deðiþtirmek hususunda elinizden geleni yapabilirsiniz. Efendimiz’in (a.s.m.) hayata karþý duruþu budur iþte!
En zor zamanlarda bile o kadar diri duruþludur ki, müþriklerin kontrol ettiði ticari hayatýn Müslümanlar için ambargoya dönüþtürülmesi sonucunda aç kalýnca, karnýna taþ baðlamýþ, müþriklerin karþýsýna yine dimdik çýkmýþtýr. O’nun diri duruþunu, çabasýný, umudunu örnek almak ve “insan” olarak yaþadýklarýný yaþamaya çalýþmak ihtiyacýndayýz.
Bunu baþarabildiðimiz dönemde dünya örneði bir devletin dünya örneði milletine dönüþmüþtük. O’nun ruhunu ruhumuza aksettirdiðimiz ölçüde büyümüþ, geliþmiþ, dünyaya meydan okumuþtuk.
O’ndan kopunca kendimizden de koptuk. Tökezledik. Düþtük.
Þimdi düþtüðümüz yerden kalkmayý öðrenme vaktidir. Yine O’ndan öðreneceðiz!

Evi süpüren bir Peygamber
Efendimiz Âliþan’ýn irtihalinden sonra Hz. Aiþe Validemiz’e sordular:
“Efendimiz evde nasýldý?”
Hz. Aiþe Validemiz dedi ki:
“Ýþini kendisi görmekten zevk alýrdý. Elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri saðar, develeri baðlardý. Ayakkabýlarýný ve delik su kýrbalarýný onarýrdý. Hamur yoðururdu. Çarþýdan alýþ veriþ eder, taþýmak isteyenlere izin vermez, kendi taþýrdý. ‘Her mü’min taþýyabildiðini taþýmalýdýr’ derdi.”

Kuþu ölen çocuða taziye
Bir çocuðun kafeste beslediði kuþu ölmüþtü.
Acýyan yüreði gözlerine akmýþ, aðlýyordu.
Herkes çocuðun bu haline kýzarken, Efendimiz (a.s.m.) çok üzüldü. Tüm iþlerini bir tarafa býrakýp çocuðun evine gitti. Onu teselli etti.
“Duyarlý ümmet” olarak bu þefkatin bugün neresindeyiz dersiniz?

Saðlam duruþ
Dedik ya; Peygamber-i Âliþan Efendimiz’in, olumsuz þartlar ve baskýlar karþýsýnda pes etmeyen bir duruþu var.
Bu duruþ ayný zamanda, Hazret-i Âdem ile Havva’nýn, yabancýsý olduklarý bir dünya karþýsýndaki duruþlarýdýr.
Hazret-i Ýbrahim’in Nemrut ateþi karþýsýndaki duruþudur.
Hazret-i Hacer’in, çöl yalnýzlýðýndaki imkânsýzlýklar karþýsýnda yýlmayan duruþudur.
Hazret-i Musa’nýn Firavun karþýsýnda boyun eðmeyen duruþudur.
Hz. Meryem’in iftiralara karþý duruþudur.
Hz. Asiye’nin Firavun karþýsýnda duruþudur.
Hz. Hatice’nin hayat karþýsýndaki duruþudur.
Hz. Aiþe’nin, uðradýðý iftiraya karþý duruþudur.
Bu duruþlarda umutsuzluk, sabýrsýzlýk, yakýnma, kahýrlanma, yenilme yoktur.
Adý geçenler, ellerinden geleni eksiksiz yapmýþlar ve Allah’a dayanýp ayakta kalmýþlardýr.
Müslüman’ca duruþun özeti de iþte budur: Elden geleni eksiksiz yaptýktan sonra tevekkül etmek; yani Allah’a dayanmak.
Hatýrlayalým ki, Efendimiz’in Medine’ye göçü sýrasýnda yanýnda yalnýzca tek kiþi vardý: Hz. Ebu Bekir. Kitleler o gün için Ebu Cehil’in safýnda yer almýþlardý. Ebu Cehil bunu delil göstererek, “Halk gerçeði gördü” derken ve Ahir Zaman Peygamberi’nin iþini kesin olarak bitirdiðini zannedip sevinirken, maðara yalnýzlýðýnda Efendimiz, muhteþem yol arkadaþýna þöyle fýsýldýyordu:
“Korkma ey Ebu Bekir, Allah bizimledir!”
O bizimle olduðunda korkacak bir þey yok demektir!

“Cehalet”ten “Saadet”e
Komünizm ve faþizm arka arkaya çöktü. Kapitalizm ise kendini sürekli deðiþtirip dönüþtürmekte varlýk arýyor. Yine de her yer terör ve savaþ. Hayat ölüm kokuyor, insanlar acý çekiyor, mutsuzluk kol geziyor! Ýnsanlýk iyice bunaldý: Bunalan insanlýða yeni bir “yürek inkýlâbý” lâzým!
Bu arayýþ bizi doðrudan doðruya Devr-i Saadet’e götürüp, Peygamber-i Âliþân Efendimiz’le buluþturur. Çünkü O’nun dünyayý þereflendirmesiyle, dünya büyük bir “yürek inkýlâbý”na sahne olmuþtu. Kin, nefret ve vahþetin hükmettiði “eski dönem”e artýk “Devr-i Cehalet”; sevginin, þefkatin, saadetin ve müsamahanýn hükmettiði “yeni dönem”e de “Devr-i Saadet” denecekti.
O gelir gelmez, çað, âdeta ikiye ayrýlmýþtý: Ýnancý, ibadeti, kýyafeti, rengi, dili ve kabilesi (milleti diyelim) sebebiyle insanlarý ezen, horlayan, aþaðýlan “egemen güçler” hýzla “eski”yor; kim olursa olsun insaný hayatýn merkezine koyup salt “insan” olduðu için “eþref-i mahlûkat” (yaratýlmýþlarýn en yücesi) sayan yeni anlayýþ, “yeni bir oluþ” baþlatýyordu.

“Sevgi”nin “nefret”le savaþý
Yeni “oluþ”un temeli sevgi, þefkat ve hoþgörüydü. Aslýnda ta Hz. Âdem’in þeytanla mücadelesinden baþlayýp tüm peygamberleri kuþattýktan sonra Peygamber-i Âliþân Efendimiz’e kadar gelen “mücadele”nin bir tarafýnda “sevgi”, öbür tarafýnda “nefret” vardý: Bu mücadele, sözün tam manasýyla, sevgi ile nefretin yüreklere hâkim olma mücadelesiydi.
Peygamber-i Âliþân Efendimiz, hayata sevgiyi hâkim kýlmak için gönderildi: Yani O bir “Sevgi Peygamberi”dir. Bu vasfý o kadar belirgindir ki, ümmetini sürekli olarak hoþ görmeye, affetmeye ve sevmeye yönlendirmiþtir.
Kendisini taþlayanlarýn yaný sýra sevgili amcasýný katledenleri de baðýþlamýþ, aðzýna hemen hemen hiç beddua almamýþ, oðlu Hz. Ýkrime incinmesin diye, öldükten sonra Ebu Cehil’in aleyhine konuþulmasýný dahi yasaklamýþtý.
Sürekli tebessüm ederdi: Arkadaþlarý ittifak halinde, “O’nu asýk suratla hiç görmedik” þeklinde, güler yüzüne þahitlik ediyorlardý.

Yeni bir yürek inkýlâbýna muhtacýz
O hayatýn tümüyle içinde bir Peygamber’di: Çocuklarla oynamaktan zevk alan, hanýmlarýna þaka yapan, arkadaþlarýna ve fikirlerine önem veren, “Allah tarafýndan seçilmiþ insan” olmasýna raðmen herkes gibi yaþamayý seçen, bu anlamda zaman zaman acý çeken, aç kalan, yaralanan, incinen bir Peygamber…
Hayatýn içinde yaþadý, ama asla sýradanlaþmadý. Asla hayatýný rutinleþtirmedi. Hayatýn her türlü ayrýntýsýna dikkat eder ve dikkat çekerdi. Herkesin burnunu tutup baþýný çevirerek önünden geçtiði kokuþmuþ bir köpek leþinin güzel diþlerini öne çýkaracak kadar hayatla barýþýktý…
Hayatýn getirdiði yükü taþýrken, hayatta var olan güzellikleri ýskalamazdý. Dikenleri olduðu gerekçesiyle gülü sevmekten geri durmazdý. Bu tavrýyla “gül”e dönüþtü ve asýrlar ötesiyle buluþtu. Çaðlar boyu tüm insanlýk için en güzel örneði teþkil etti.
Bugün savaþan, didiþen, terörle yüzleþen dünyayý deðiþtirmek için Peygamber eksenli yeni bir projeye ihtiyacýmýz var.
Uygulamaya kendimizden ve çocuklarýmýzdan baþlamalýyýz. Zira bilmeliyiz ki, kendimizi deðiþtirmedikçe hayat deðiþmeyecektir.
Bu anlamda her “Kutlu Doðum”un “mutlu bir oluþ”a vesile olmasý lâzým. Terör ve savaþlarýn içinde bunalýp git gide tükenen dünyanýn “mutlu bir oluþ”a gerçekten de çok ihtiyacý var.
Hepimiz, “Cehalet Asrý”ný “Saadet Asrý”na çeviren yürek inkýlâbýný bekliyoruz!

Yavuz Bahadýroðlu
Moral Dünyasý Dergisi


resim...zümrütüanka abimizin bir calismasindan alintidir...haberi de yok amasıkıntılı


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son cananberraramazan tarafından, 18.03.2008 - 21:31 tarihinde.
Gönderen: 18.03.2008 - 21:28
Bu Mesaji Bildir   KaLBeNuR üyenin diger mesajlarini ara KaLBeNuR üyenin Profiline bak KaLBeNuR üyeye özel mesaj gönder KaLBeNuR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1557 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
yahsi (41), ümitvar (46), RavzayaHasret (29), Rabia_88 (36), muvahhid_ (44), gurbeeet (54), ahmet_demirbas (41), sakura (44), fatih2109 (43), dolunay17 (36), son__kervan (40), msongel2001 (47), ysoeguet (44), [MaFy]EinsteiN (34), pharox (41), ABDÜLBAK&Yacute.. (44), mcbulan (44), Tokatli (33), mctal (34), omerabdullah (37)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.64410 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.