0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » HADİS / SÜNNET » Peygamberimize Salavat Getirmenin Faydaları

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
zahide111 su an offline zahide111  
Peygamberimize Salavat Getirmenin Faydaları
10 Mesaj -
SALÂT, SALAVÂT

Tebrik, tezkiye, duâ, Peygamberimiz (s.a.s)'e yapýlan duâ, istiðfar, rahmet gibi anlamlara gelen bir terim, salavât. "Belirli vakitlerde, Kur'an'da emredildiði tarzda ve Hz. Peygamberin tarif ettiði þekilde yapýlan ibadettir. Salât'ýn çoðulu salavât gelir. Türkçede daha çok Hz. Peygamber'e yapýlan duâ mânâsýnda kullanýlýr.

Kur'ân-ý Kerim'de bu anlamda þöyle buyurulur: Âllâh ve O'nun melekleri Peygamber'e hep salât ederler. Ey mü'minler, siz de Ona salât (ve dua) ediniz ve samimiyetle selam veriniz" (el-Ahzab, 33/56).

Bu âyeti kerimeyle, Peygamberimize salât ve selamlarýmýzla hürmetlerimizi sunmak farzdýr; her müslüman için yerine getirilmesi gerekli bir görevdir. Her müslüman en kýsa þekilde: Âllâhümme salli alâ Muhammed Allâhým Muhammedi rahmetinle tebrik et ve esen kýl" diye salât getirir.

Rasûlü Ekrem Efendimiz de, "Yanýnda benim adým anýlýp da bana salât getirmeyen kiþinin burnu sürtünsün, hakarete uðrasýn " buyurmuþtur (et-Tâc, V, 145).

Namazlarda oturduðumuz zaman tahiyyât * tan sonra okuduðumuz "Allahumma Salli, Bârik..." duâlarý da, Hz. Peygambere salât getirmeyi ifâde eder. Hz. Peygambere salât getirmenin fazileti hakkýnda Rasûlüllah þöyle buyurmuþtur: Kim bana bir salât getirirse, Allah ona on salât (maðfiret) eder" (et-Tâc, Vý 145).

Hz. Peygamber'in ismi her iþitildiðinde veya anýldýðýnda salat getirilip getirilemeyeceði hususunda bazý alimler; bir yerde, Hz. Peygamber'in adý ne kadar anýlýrsa anýlsýn bir defa salât edilmesi yeterlidir derken, bilginlerin çoðunluðu ise, Hz. Peygamber'in adý her anýldýðýnda salât getirilmesi gereklidir demiþtir. Nitekim hadis ilmiyle uðraþanlar, Hz. Peygamberin hadislerini rivayet ederken, sözleriyle, halleriyle en büyük saygýyý göstermiþler; öðretimi sýrasýnda da Hz. Peygamber'in adý ne kadar çok anýlýrsa anýlsýn, her anýldýkça, "Sallallahü aleyhi ve sellem" diyerek saygýlarýný göstermiþlerdir (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XI,164; Geniþ bilgi için bk. Salvale).

Þamil ÝSLAM ANSÝKLOPEDÝSÝ


SALVELE

Hz. Peygamber (s.a.s)'e salavât okuma; Allah'a hamd ve senâ ettikten sonra Hz. Peygamber (s.a.s) hakkýnda "... Ve's-Salatü ve's-selâmu alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ecmain" þeklinde yapýlan dua.

Peygamberimiz (s.a.s)'e imanýn ve muhabbetin bir ifâdesi olan bu duayý mü'minlere Allah Teâlâ emretmiþtir. Allah Teâlâ Ahzab süresinde þöyle buyurmaktadýr: Hiç þüphesiz, Allah ve melekleri peygambere salat etmektedirler. Ey Ýman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin" (el-Ahzab, 33/56). Bu âyette Allah Teâlâ kendisinin ve meleklerinin Hz. Muhammed'e (s.a.s) salât getirdiðini bildirmekte, mü'minlerin de salât getirmesini emretmektedir. Ayrýca O'na selam vermemizi de vazife kýlmaktadýr. Bu âyet-i kerimede Allah Teâlâ, Peygamberinin (s.a.s) hayatýný ve mematýný þerefli kýldýðýný, mevkiini yücelttiðini açýklamaktadýr.

Ebul-Alâ el-Mevdudî bu âyetle ilgili olarak þunlarý söyler: "Konunun akýþýndan bu hususa neden deyinildiði kolayca anlaþýlabilir. Bu dönem, bütün Ýslâm düþmanlarýnýn Ýslâm'ýn baþarýsýný kýskandýklarý bir dönemdi. Onu lekeleyerek, onun Ýslâm ve müslümanlarýn her gün daha da güçlenmesine sebep teþkil eden ahlakî mükemmelliðine gölge düþürmeyi planlýyorlardý. Allah bu âyeti gönderdiðinde þartlar böyleydi. Bu âyetle þöyle denilmek isteniyor: Kâfirler, münâfýklar ve müþrikler, Hz. Peygamber'in görevinin baþarýsýzlýða uðramasý için ona ne kadar iftira atsalar ve gözden düþürmeye çalýþsalar da, sonuçta baþarýsýzlýk ve rezaletle karþýlaþacaklardýr. Çünkü ben, Peygamberime karþý merhametliyim ve bütün kainatý idare eden melekler de onun destekleyicileridirler. Onun düþmanlarý onu suçlayýp aþaðýlayarak hiç bir þey elde edemezler, çünkü ben onun ismini yüceltiyorum ve melekler de sürekli ona saygý ve sevgi göstermektedirler. Benim rahmetim ve bereketim onunla birlikte iken ve meleklerim "Ey Alemlerin Rabbi, Muhammed'i daha yüce makamlara çýkar, onun dinini yay ve geliþtir" diye gece gündüz sürekli dua ederken, kâfirler, fitne ve tuzaklarýyla Peygamberime hiç bir zarar veremezler" (Mevdudî, Tefhîmul-Kur'an, Ýstanbul 1991, IV, 450-451).

Ýmam Kurtubî de bu âyetin tefsirinde "rivayet olunduðuna göre" diyerek þöyle bir hadis zikretmektedir: Ashab-ý Kiram, Rasûlüllah (s.a.s)'e: - Ya Rasulallah! Ahzab süresinin "Þüphesiz Allah ve Melekleri Peygamber'e salât eder..." ifadeleri ile baþlayan âyetinin manasýný açýklar mýsýnýz? Diye sormuþlar.

Hz. Peygamber (s.a.s) buyurdu ki:" - Bu sorduðunuz ilm-i meknûndur (Yani insanlara açýklanmamýþ bilgilerdendir). Eðer bu konuda bana sormasaydýnýz, onu size açýklamazdým.

Allah benim için iki melek vazifelendirdi. Bir müminin yanýnda anýldýðýmda bana salat getirirse bu iki melek (ona) Âllah seni baðýþlaþsýn" diye dua ederler. Allah'ýn (diðer) melekleri bu iki meleðin duasýný pekiþtirerek "amîn"derler, Allah da (bu duayý kabul eder)".

Bir müminin yanýnda anýldýðýmda bana salat getirmezse bu iki melek "Âllah seni baðýþlamasýn" diyerek beddua ederler. (Diðer) melekler de bu iki meleðin beddualarýna "âmîn" derler. Allah da (bu bedduayý kabul eder) (Kurtubî, el-Câmi' Li Ahkâmil-Kur'an, Beyrut 1985, XIV, 233).

Türkçemizde salavât veya salavât-ý þerîfe dediðimiz kelime bu âyette geçen salât kelimesinin çoðuludur. Âyetten de anlaþýldýðý gibi salat: Allah'ýn salatý, Meleklerin salatý ve müminlerin salatý olmak üzere üç kýsma ayrýlýr.

a. Allah'ýn Peygamberi'ne salat etmesi: O'na rahmeti ve ondan hoþnut olmasý, O'na yardým etmesi, teblið ettiði Ýslâm dinini yayarak O'nun þanýný artýrmasý, O'nun iþlerini bereketli kýlmasý, ismini yüceltmesi, ona ahiret mükafatlarýný vermesi ve getirilen salatý kabul etmesi anlamýna gelir.

b. Meleklerin salatý þu anlama gelir: Melekler Hz. Peygamber'i çok severler; O'na en yüce makamlarý vermesi, dininin ve þerîatýnýn geliþmesi ve O'nu yüksek derecelere ulaþtýrmasý için Allah'a dua ederler, istiðfar ederler; O'na salat getirenlere Allah'ýn rahmetini dilerler.

c. Müminlerin salatý: O'na saygý ve tazimde bulunmalarý, O'nunla ilgili duada bulunmalarýdýr. Allah'tan, teblið ettiði dinin güçlenmesini, þanýnýn artmasýný dilemek ve Cennetteki Makam-ý Mahmud'u ve ümmetine þefaat etme hakkýný ona vermesini istemektir.

Müminlerin Allah'ýn Rasûlü (s.a.s)'ne salat etmelerinin gereðini anlatan âyetin þu anlama geldiði kaydedilmektedir: "Ey Allah'ýn Rasûlü Muhammed vasýtasýyla doðru yola ulaþanlar! O'nun gerçek deðerini takdir etmeli ve size olan büyük nimetleri sebebiyle ona þükran duymalýsýnýz. Siz cahiliye karanlýklarýnda kaybolmuþtunuz; size bilgi ýþýðýný ulaþtýrdý. Ahlâken çökmüþtünüz; sizi ahlâkýn yüceliklerine ulaþtýrdý da bu gün çevrenizdekiler bu yüzden sizi kýskanýyor. Barbarlýk ve vahþete dalmýþtýnýz; o sizi yüksek bir medeniyete ulaþtýrdý. Kâfirler, size bu nimetleri verdi diye ona düþman oldular; yoksa þahsen o hiç birine zarar vermemiþtir. Bu nedenle, ona þükran ve minnetinin ifadesi olarak siz ona bu insanlarýn düþmanlýk ve kinlerine eþit veya ondan daha ateþli bir þekilde onu yüceltmeli ve ona saygý duymalýsýnýz; onlarýn kötülük isteklerine karþýlýk siz daha içten bir þekilde onun iyiliðini istemeli ve meleklerin gece gündüz ona dua ettikleri gibi siz de dua etmelisiniz: "Ey Alemlerin Rabbi! Senin Peygamberin nasýl bize sayýsýz nimet ve lütuflarda bulunmuþsa, sen de ona sýnýrsýz ve sonsuz rahmetini göster, onu bu dünyada en yüksek makamlara ulaþtýr ve ahirette de sana en yakýn olma þerefini bahþet" (Mevdudî, a.g.e., IV, s. 451).

Ayette geçen "selâm" kelimesi, eksikliklerden ve her türlü musibetlerden korunmuþ olmayý Allah'tan niyaz etme anlamýný taþýr. Hz. Peygamber'e selam vermek, müminlerin birbirine verdiði gibi kabr-i þerifini ziyaret ettiðimizde O'na selam vermek, ayrýca zaman zaman ve özellikle ismi anýldýðýnda manevi þahsiyetini selamlamaktýr. Salat, selam manasýný ihtiva ediyorsa da, selamda insanlarýn O'na itaat etmeleri ve O'nun þeriatýný yaþamalarýný dilemek gibi özel manalar vardýr.

Namazlarýn ikinci ve dördüncü rekatlarýnda okuduðumuz "Et-Tehiyyâtü" diye baþlayan duada geçenn "Eyyühennibiyyu ve rahmetullahi ve berekâtüh" cümlesi Hz. Peygamber (s.a.s)'e selamdýr. Bu duayý okuyan mümin, Allah'ýn Rasûlü'ne selam vazifesini ifa etmiþ olur.

Salavat konusundaki âyet, Hz. Peygamber'e salavât getirmenin farz olduðunu göstermektedir. Ancak âyette bunun tekrarýna deyinilmemektedir. Hz. Peygamber'e salat ve selam getirmenin hükmü konusunda bir kaç görüþ bulunmaktadýr. Hz. Peygamber'e salat ve selam getirmenin þekli miktarý, hükmü, anlamý vesair konularý, Ýslâm alimleri bu mevzuda yazmýþ olduklarý özel kitaplara konu yapmýþlardýr. Bu tür kitaplara iki örnek vermemiz mümkündür. Bunlardan birisi hicrî 751 yýlýnda vefat etmiþ olan Allâme Ýbn Kayyim el-Cevziyye'nin "Cilâul-Efhâm fi's-Salati ve's Selami ala hayril-Enam " adlý eseri, diðeri de hicrî 902'de vefat etmiþ olan Þemseddin Muhammed b. Abdirrahman es-Sehâvî'nin "el-Kavlu'l-Bedî' fý's-Salati alel-Habîbiþ-Þefý"' (Kahire 1988) isimli eseridir. Hz. Peygamber'e salat ve selam getirmenin hükmü konusundaki görüþleri þöylece özetlemek mümkündür:

1. Sahih olan görüþe göre Hz. Peygamber'in ismi anýldýkça salat getirmek farzdýr. Bu hususta bir çok hadis rivayet olunmuþtur. Az evvel sözünü ettiðimiz eserlerde bu tür hadisleri bir arada görebilmek mümkündür. Bu hadislerden bir kýsmý þöyledir: Hz. Peygamber buyuruyor: "Kýyamet gününde bana halkýn en yakýn olanlarý ve þefaatime hak kazananlarý, bana en çok salâvât getirenleridir" (Tirmizi, Vitir, 21); "Yanýnda ben anýldýðým halde bana salavat getirmeyenin yüzü yere sürülsün, hakarete uðrasýn" (Tirmizi, Deavât, 100; Müsned, II, 254); Kim bana bir salavat getirirse Allah Teâlâ bu yüzden o kimseye on misli maðfiret eder" (Müslim, Salat, 70); En cimri (bahîl) olan yanýnda anýldýðým halde bana salat-u selam getirmeyendir" (Tirmizî, Deavât, 100; Müsned I, 201); "Günlerinizin en faziletlisi Cum'a günüdür. O günde bana çok salavat getirin; zira sizin salat ve selamlarýnýz (melekler vasýtasýyla) bana arzolunur". Âshab-ý Kiram sordu: "Ya Rasulallah! Getirdiðimiz salavat size nasýl arz olunur; halbuki siz çürümüþ bulunacaksýnýz?". Rasûl-i Ekrem (s.a.s) Efendimiz: "Allah Teâlâ Peygamberlerin cesetlerini yer yüzüne haram kýlmýþtýr" cevabýný verdi (Ebu Davud, Salat, 201; Vitr, 26; Nesâî, Cum'a, 5; Ýbn Mace, Ýkame, 79, Cenâiz, 65; Darimî, Salat, 306; Müsned, IV, 8 );

"Þüphesiz ki, benim üzerime salavat getiren kimsenin selamýný almak için Allah bana ruhumu iade eder" (Ebu Davud, Menâsik, 96).

Ýbn Ebî Leylâ þöyle demiþtir: Ka'b b. Ucre ile bir defasýnda karþýlaþtým, bana þöyle dedi: Sana Peygamber (s.a.s)'den iþittiðim bir hediye vereyim mi? Peygamber (s.a.s) bizim yanýmýza çýktý. Biz O'na:

- Ya Rasulallah! Bizler Sana nasýl selam okuyacaðýmýzý öðrendik. Fakat Sana nasýl salat okuyacaðýz? Dedik. Rasûlüllah (s.a.s) bize:

Âllahümme sallî alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin. Kema salleyte alâ Ýbrâhîme ve alâ âli Ýbrahime inneke Hamîdun Mecîdun.

Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin. Kemâ bârekte alâ Ýbrâhîme ve alâ âli Ýbrahime inneke Hamidun Mecîdun ".

(Allahým! Muhammed'e ve Muhammed'in âli üzerine, Ýbrahim'in âli üzerine salât ettiðin gibi salât et: Þüphe yok ki, Sen Hamîd'sin, Mecîd'sin. Allahým! Muhammed'e ve Muhammed'in âline, Ýbrahîmin âline bereket ihsan ettiðin gibi bereket ihsan eyle! Þüphesiz ki, Sen Hamîd'sin Mecîd'sin) (Buharî, Enbiyâ,10; Daavât, 31, 32; Müslim, Salat, 65, 66, 69).

Namazda okunan teþehhüd duasý bu hadiste açýklanan lafýzlardan daha farklý lafýzlarla da rivayet olunmuþtur. Bütün bu salavatlar, lafýzlarý farklý olmakla birlikte ayný anlamý taþýmaktadýr. Bu salavatlarla ilgili þu bir kaç noktanýn çok iyi anlaþýlmasý gerekmektedir:

Birincisi, salavatlarýn hepsinde Hz. Peygamber (s.a.s) müslümanlara, kendisine selam ve salat göndermenin en iyi yolunun, Allah'a "Allahým Muhammed'e salat eyle" diye dua etmek istediðini söylemektedir. "Allahümme salli alâ Muhammedin" diye dua eden bir kimse aslýnda Allah karþýsýnda kendi acizliðini kabul ediyor ve "Allah'ým, ben Rasûlüne gerektiði gibi salat gönderemem. Bu yüzden sana yalvarýyorum; benim yerime sen ona salât et ve bu hususta benden dilediðin hizmeti al" (Mevdudî, Tefhîmul-Kurân, IV, 453).

Ýkincisi, Hz. Peygamber (s.a.s) bu duayý sadece kendisine hasretmemiþ; ashabýný, hanýmlarýný ve soyundan gelenleri de buna dahil etmiþtir. Hanýmlarý ve soyundan gelenlerle ne kastedildiði bellidir. "Âl" kelimesi ise sadece Hz. Peygamber'in ev halkýný deðil, onu takib eden ve onun sünnetine uyan herkesi içine alýr (Mevdûdî, a.g.e., IV, 453).

Üçüncüsü, Hz. Peygamber (s.a.s) tarafýndan öðretilen tüm bu (dua ve selamlar) ile, ona Hz. Ýbrahim ve onun Âline salât, rahmet ve bereketin aynýsýný indirmesi için Allah'a dua edilmektedir. Allah, Hz. Ýbrahim'e (a.s) yer yüzünde baþka hiç kimseye ihsan etmediði bir nimet vermiþtir. Peygamberliði, vahyi ve Kitab'ý hidayet kaynaðý olarak kabul eden Müslüman, Yahudi yahut Hýristiyan olsun, bütün insanlar Hz. Ýbrahim'in önderliðini kabul etmiþtir. O halde Hz. Peygamber'in (s.a.s) söylemek istediði þudur: "Allah'ým! Hz. Ýbrahim'i bütün peygamberlere inananlarýn sýðýnaðý yaptýðýn gibi, beni de bütün peygamberlerin sýðýnaðý yap ki; risalete inanan hiç kimse benim peygamberliðime inanma nimetinden mahrum olmasýn" (Mevdudî, a.g.e., IV, 454-455).

Rasûl-i Ekrem (s.a.s)'e salat ve selam getirmenin hükmü ile diðer görüþler de þöyledir:

Ömürde bir defa salât getirmek farzdýr. Ýsmi her anýldýðýnda salat getirmek vacibtir. Ancak bir mecliste ismi çok defa anýlsa da bir defa salat getirmek yeterlidir.

Namazda salat getirmek gereklidir. Namazda salat getirmek Hanefi, Malikî ve Cumhur'a göre sünnet; Ýmam Þafi ve Ahmed b. Hanbel'e göre ise farzdýr. Onlara göre salat terkedilirse namaz bozulur.

Duanýn baþýnda ve sonunda salat getirmek vacib olup, duanýn kabulü için þarttýr.

Burada, "Allah'ýn Rasûlü (s.a.s) bizim salat ve selâmýmýza muhtaç mýdýr" þeklinde bir soru akla gelebilir. Elbette ki bunun cevabý "hayýr!" olacaktýr. Ancak bazý sebeplerden ötürü insanlar O'na salat ve selam getirmeye muhtaçtýrlar.

Allah O'na salat ve selam getirmemizi emrediyor. Bizim için gerekli olmasaydý emretmezdi.

Bize Kur'an'ý teblið eden, dünya ve âhirette mutlu olmanýn yollarýný gösteren Yüce Peygamberimiz salat ve selam O'na bir teþekkürdür.

Her Peygamberin kabul olunan bir duasý vardýr. O bu duasýný ümmetine þefaat etme hakkýný elde etmede kullanacaðým bildirdiði ve ümmetinin yarýsýndan fazlasýnýn þefaati ile Cennet'e gireceðini açýkladýðý için, O'na salat ve selam, bu hakký elde etmesinde O'na manevî bir yardýmdýr; aslýnda nefsimiz için þefâat talebinde bulunmaktýr. O'na salat ve selam, O'nunla gönül râbýtasýný kuvvetlendirmek ve feyzimizi arttýrmaktýr ki, buna bir kullarýn ihtiyacý vardýr.

Allah'ýn Rasûlü Hz. Muhammed'e salat ve selam getirmek Allah'ýn emri olduðu için, özellikle ismi anýldýðýnda ona salat ve selam getirmemek günahtýr. Peygamberimiz (s.a.s) kendisi ile ilgili bu gerçeði bir hadislerinde þöyle açýklamaktadýr: "Yanýnda ben anýldýðýmda bana salat getirmeyenin yüzü yere sürülsün, hakarete uðrasýn " (Tirmizi, Daavât, 100, Müsned, II, 254).

Ebu Hureyre'nin rivayet ettiðine göre Allah'ýn Rasûlü (s.a.s) þöyle buyurmuþtur: "Bana salat getirdiðiniz zaman benim için Allah'dan "vesîle'yi" isteyiniz. "Sahabiler tarafýndan soruldu:

Ya Rasulallah! Vesîle nedir?

"Vesîle, Cennet'in en yüksek derecesidir. Oraya ancak bir kiþi yükselecektir. O kiþinin de ben olacaðýný ümit ediyorum" (Müsned, II, 265).

Peygamberimiz (s.a.s) için Vesîle'yi istemek O'nun þefaatine ermemize vesîledir. Nitekim ezan okunduðu zaman ezandan sonra kendisine salat getirip Vesile'yi isteyene Allah'ýn izni ile þefaat edeceðini peygamberimiz müjdelemektedir ve sallallahu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi va sahbihi ve sellim.

Sabahaddin YILDIRIM

Kaynak: Þamil Ýslam Ansiklopedisi
Gönderen: 05.07.2007 - 02:33
Bu Mesaji Bildir   zahide111 üyenin diger mesajlarini ara zahide111 üyenin Profiline bak zahide111 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1176 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
aliye72 (49), maliyeter (45), Mehmet Ögretmis (66), REHBER2 (60), meltem35 (54), banazli (48), kardelen55 (53), rojda (39), yakobus (48), ibo13 (47), zeyd82 (42), erhan baker (50), seferistan (53), rufat (43), KAMCILI_MIZRAK (52), ejderha (57), Sofican (44), ofluenes61 (39), manly (51), boncell (53), zümer (44), ferdi33 (54), recai (47), Hidayet Demir (67), yelizyagci (48), doxan1 (45), imparator_57 (43), DELÝVELÝOGLU (60), KURTBEY66 (47), Murtaza GÜRSOY (38), yalovalifurkan7.. (34), durak1 (69), sinos (52), isik_67 (38), DaMLaM (47), EnDeRuN (53), Baha_RIP (35), cristor (46), AVLAYANHASAN (51), seyyid_emin (46), beyzanur61 (45), sekkos (42), necla caltekin (72), ekrem1992 (32), MuhammetColak (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.64077 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.