0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » !!!!ŞEYTANIN RESMİ HİZMETE MAHSUS DOSTLARI!!! LAİKLİK ZULÜMMÜDÜR?!!!!!!

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
!!!!ŞEYTANIN RESMİ HİZMETE MAHSUS DOSTLARI!!! LAİKLİK ZULÜMMÜDÜR?!!!!!!
944 Mesaj -
Allahü Teala Buyuruyor Ki:
“Ýndirdiðimiz apaçýk delilleri ve hidayetin kendisi olan âyetleri insanlar için biz kitapta açýkladýktan sonra gizle¬yenler var ya mutlaka onlara Allah lanet eder. Lanet edebi¬lecek olanlar da lanet ederler.” (Bakara Suresi: 2/159)
“Allah'ýn indirdiði kitaptan bir þeyi gizleyip de bu¬nunla biraz para alanlar, gerçekten karýnlarý dolusu ateþten baþka birþey yemezler. Kýyamet günü Allah onlara ne söz söyler, ne de kendilerini temize çýkarýr. Onlara sadece acý veren bir azab vardýr. Ýþte onlar, hidayeti verip sapýklýðý, affedilmeyi býrakýp azabý satýn alan kimselerdir. Bunlar, ateþe karþý ne kadar da sabýrlýdýrlar!” (Bakara Suresi: 2/174-175)
“Bir zaman Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açýklayacaksýnýz, onu gizlemeyeceksiniz." diye söz almýþtý. Onlar ise bunu kulak ardý ettiler ve onu az bir dünyalýða deðiþtiler. Yaptýklarý bu alýþ-veriþ ne kadar kötüdür.” (Ali Ýmran Suresi: 3/187)
“Allah'ýn âyetlerini az bir çýkara deðiþtirdiler de Allah yolundan engellediler. Gerçekten de bunlar ne fena þeyler yapageldiler.” (Tevbe Suresi: 9/9)
“Onlar ebedi olarak onun altýnda kalýrlar. Ne azablarý hafifletilir, ne de kendilerine göz açtýrýlýr.” (Bakara Suresi: 2/162)
“Ancak tevbe edip halini düzelterek gerçeði söyle¬yenler baþka. Ýþte onlarý ben baðýþlarým. Ben çok merhamet ediciyim, tevbeleri çokça kabul ederim.” (Bakara Suresi: 2/160)
T.C. batý hukuku ile idare edilen, demokratik, laik, bir ülke¬dir. Ýslâmi esaslarla hiçbir ilgisi olmadýðý gibi, Ýslâm’dan ve Ýslâmi deðerlerden oldukça rahatsýz olan, bunun için ta cumhuri¬yetin ilk kuruluþundan bu yana, Ýslâmi görülen tüm deðerlere sa¬vaþ açan bir yapýya sahiptir.
T.C. kuruluþundan beri, kimi zaman gerçek Ýslâm alimle¬rini dar aðaçlarýnda sallandýrmýþ, kimi zaman da Kur’an’ý Kerimleri toplatýp eþeklere yükleterek daðlarda yaktýrmýþ; samanlýklarda, kuytu köþelerde, Kur’an öðreten alimleri jandarma dipçikleri altýnda iþkenceye tabi tutmuþ, Kur’an ve Ýslâmi deðerlerin yasakladýðýna dair kanunlar, tüzükler çýkarmýþtýr. Yani laik, demokratik T.C. için Ýslâmi deðerler, yýllar boyunca, en büyük düþman olarak görülmüþtür. Bu düþmanlýk sonucunda laik sistem, Yüce Allah’ýn haram kýldýðýný serbest, Allah’ýn helal kýldýðýný da yasaklamýþtýr. Bunlardan birkaç örnek; Ýs¬lâm’da zina, en büyük günahlardan biri olduðundan dolayý haram edilmiþ iken, laik sistem kendi eliyle kadýnlarýn birçoðunu, ruhsatlý fahiþeler olarak piyasaya sürmüþ, genelev ve pavyonlarda pazarlayarak zi¬nayý serbest býrakmýþtýr. Hatta bu sektörden vergi alarak onlarý teþvik etmiþ, vergi rekortmenlerini bu sektörden çýkartmýþtýr. Faizle iþtigal etmenin Allah’a ve Resulüne savaþ ilan etmek olduðunu ve faizcilerin çok günahkar kafirler olarak ebediyen cehennemde kalacaklarýný bildiren Kur’ani gerçeðe raðmen, de¬mokratik T.C. laiklik adýna, Allah’ýn haram ettiði bu çirkin ve sömürüye dayalý fiili serbest býrakmýþ, teþvik etmiþ ve ekonominin temeli olarak kabul etmiþtir. Yine þeytanýn (aleyhillane) pisliði olarak bildiren ku¬mar ve içki, laik sistem tarafýndan genç beyinlerin iðfali için üretilmiþ, cazip hale getirilerek piyasaya sü¬rülmüþtür. Tesettürün Ýslâm’da çok önemli bir yeri vardýr, kadýna kiþilik kazandýran, zinaya giden yollarý kapatan, çýplaklýk kültürüne ve kadýný teþhire engel olan, en önemlisi de Yüce Allah’ýn emri olan bir fiildir. Laik rejim, laiklik adýna Allah’ýn emrettiði bu fiile de savaþ açmýþ, okullara, iþ yerlerine tesettürlüleri al¬mamýþtýr. Her fýrsatta tesettürü kötüleyerek kadýnýn mahrem yerlerini, daha doðrusu kadýnýn bizzat ken¬disini; tv, radyo, basýn yayýn organlarýnda, sokakta, teþhir etmiþ, eski cahiliyye dönemlerinde olduðu gibi pazarlamýþtýr.
Evet laiklik adýna, bir taraftan Ýslâmi esaslara savaþ açan demokratik T.C. diðer taraftan bir diya¬net iþleri baþkanlýðý oluþturarak bu kurum vasýtasýyla kiraladýðý vaiz, müftü ve namaz kýldýrma me¬murlarýný görevlendirmiþtir. Acaba Ýslâm’ýn can düþmaný olan laik sistem neden din adamý kisvesi altýnda kiralýk görevliler ta¬yin ediyor? Neden bir zamanlar toplatýp eþeklere yükleterek daðlarda yaktýrdýðý Kur’an’ý Kerimleri, þimdi Kur’an kurslarýnda, daha önce jandarmaya dipçiklettiði kiþilerin çocuklarýna, torunlarýna öðretiyor? Acaba sistemin mi mantýðýnda ya da sistemin kendisinde bir deðiþiklik mi meydana geldi? Yoksa Allah’ýn indir¬diði hükümlerle hükmeden Ýslâmi hükümetler mi kuruldu? Aslýnda bütün bu sorularýn cevabýný yine laik sistemin kurucularý ve düþünürleri, çok açýk bir þekilde veriyorlar. Hem de yazýlý olarak, hiç kimseden çe¬kinmeden, baský altýnda kalmadan…
Allah’ýn dinine verdiði zararla öðünen, Ýslâm dinine düþmanlýðý ile meþhur olan Cemal Bayar, “Ben de yazdým” adlý eserinde; Ýmam Hatip Okullarýný, Kur’an Kurslarýný niçin açtýklarýný, ezaný neden Arapça okuttuklarýný çok açýk bir ifade ile ortaya koyuyor. Bayar, Ýsmet Ýnönü’nün düþtüðü hataya düþ¬meyerek, Ýslâmi deðerlere sahip olduklarýný zanneden halka, açýktan açýða düþmanlýk yapmýyor, Kur’an’ý Kerimleri toplatýp yaktýrmýyor, ezaný Türkçe okutmuyordu. Bilakis tam aksine Ýmam Hatip okullarý açtýrý¬yor, Kur’an Kurslarýna izin veriyor, ezaný Arapça okutuyordu. Adý geçen eserinde bütün bu yaptýklarý iþ¬lerle devrim bahçesini suladýðýný ifade ediyordu:
“Bir barajýn önünde biriken sular alt kanallardan tahliye edilmezse nasýl ki bendini yýka¬caksa, Ýslâmi birikimin de bu küçük iþlerle deþarj edilmemesi halinde Atatürk devrimlerini yerle bir edecektir.”
Özet olarak yukarýda ifade edildiði gibi, Bayar ve D.P. (Demokrat Parti) Ýslâm’ýn ya da halkýn yara¬rýna deðil, Atatürk devrimleri yararýna ezaný Arapça okutuyor, Ýmam Hatip okullarý açtýrýyordu. Bu yapýlanlara, inandýðýný söyleyen halkýn, laik sisteme itaat ve sadakatini artýrmaya çalýþýyorlardý. Yoksa Ýslâmi esaslar toplum tarafýndan daha iyi anlaþýlsýn diye yapýlmýyordu. Çünkü ayný mantýk diðer taraftan da 163. maddeyi çýkartarak Allah demeyi suç sayýp, faillerini cezalandýrýyordu.
Laik sistemin tebaasý olan halk, Ýslâmi esaslarý net olarak bilmediðinden, yapýlanlarý kendi yararýna zannediyor, bu yapýlanlarýn niçin yapýldýðýný, kimlerin bundan yararlandýðýný bilmiyordu. Bu yapýlanlarýn ve halkýn inancý üze¬rinde döndürülen dolaplarýn farkýnda olanlardan biri de Süleyman Hilmi Tunahan isimli Kur’an öðreticisi þahýs, öðrencilerine, Ýmam Hatip okul¬larýndan çýkacak namaz memurlarýnýn arkasýnda namaz kýlmamalarýný öðütlüyordu. Çünkü Tunahan, Ýslâmi deðerlere düþman laik sistemin temsilcileri olan namaz kýlma memurlarýnýn re¬jime hizmet ettiklerini biliyordu.
Bugün Ýmam Hatip okullarýndan mezun olduktan sonra Diyanetin emrine giren namaz memurlarýnýn, müftü ve vaizlerin Ýslâmi bilgilerine ve kiþiliklerine bakýldýðýnda, bunlarýn Ýslâm’dan ne derece uzakta olduklarý ve Ýslâm’dan çok laik sistem tarafýndan beslenmekte, yaptýklarý görev¬leri dolayýsýyla, rejimden maaþ alarak ayakta kalmakta olduklarý açýkca görülecektir.
Laik sistem, kendi emniyeti için kurduðu ve emniyet sübobluðu yap¬týrdýðý Diyanet örgütüne yalnýzca eleman yetiþtir¬mekle kalmamýþ, ayný zamanda da bu yetiþtir¬diði elemanlarýna iþleye¬cekleri dini cinayetleri karþýlýðýnda, bütçenin her yýl düzenli olarak ve miktarý laik rejimin çok önemli bakanlýklarýnýn bütçelerinin 10,15 katý parayý bütçesinden rüþvet olarak vermiþtir.
Diyanet teþkilatý, kendisine yükletilen, dini vicdanlara hapsetme görevini, hiç þüphesiz, laik¬liðin esaslarýna ve prensiplerine uygun bir þekilde yerine getirmiþ ve halen hiç aksatmadan bu gö¬revini yerine getirmektedir. Bunun için Ýslâmi esaslardan birçoðunu örtbas etmiþ, gizlemiþ, bir çoðunu da çaptýrarak asýl anlamlarýndan saptýr¬mýþtýr. Yani diyanet iþleri teþkilatý, Yüce Allah’ýn dinini, kiraladýðý müftü, vaiz ve namaz kýldýrma memurlarý vasýtasýyla açýkça katletmiþtir. Bunun için toplumun Kur’ani düþünenleri, bu teþkilata cinayet iþleri teþkilatý adýný vermiþ, bu teþkilatýn atadýðý namaz memuru, müftü ve vaizlere itibar etmemiþtir.
Laik sistem tarafýndan kurulan diyanet iþ¬leri teþkilatý, felsefesine uygun kiþileri, ücret karþýlýðýnda, müftü, vaiz ve namaz kýldýrma me¬muru olarak kiralamýþ, bunlara görevlerini bildi¬rerek halkýn önüne çýkartmýþtýr. Bu görevlilerde kendilerine verilen görev gereði, Kur’an’ýn bütü¬nünü Arapça okuduklarý halde, bir kýsmýný gizle¬yerek diðer kýsýmlarýnýn anlamlarýný halka ulaþ¬týrmaya çalýþmýþlardýr. Yani bu görevliler Kur’ani gerçeklerin bir kýsmýný aldýklarý ücret karþýlýðýnda bile bile gizlemiþler, halka ulaþtýrmamýþlardýr.
Bu ücretli görevlilerin, dinin bu kadarýný bildikleri söylenemez. Çünkü, bir üst ayeti okuyup onun altýndaki ayetleri görmemek mümkün deðildir. Kur’an’ý Kerim’deki iyilik, güzellik, yar¬dýmseverlik ayetlerini sürekli okuyarak, içki, kumar, zina ve faizin kesin haram oldu¬ðunu, bunlarý serbest hale getirenlerin hiç þüphesiz kafir olduklarýný, hakimiyetin Allah’a ait olduðu gerçeðini toplumdan gizleyen Diyanet görevlileri, ancak bu þekilde kendilerine verilen görevleri ifa etmektedirler. Bu görevlilerin böyle yapmasýný isteyen, diyanet teþkilatýný kuran laik sistemin ta kendisidir. Ancak þu unutulmamalýdýr ki, Yüce Allah (c.c.), indirdiði açýk delillerin tü¬münü açýklanmasýný istemekte ve bir kýsmýný giz¬leyenlere, lanet edileceðini bildirmektedir.
“Ýndirdiðimiz apaçýk delilleri ve hida¬yetin kendisi olan âyetleri insanlar için biz kitapta açýkladýktan sonra gizleyenler var ya mutlaka onlara Allah lanet eder. La¬net edebilecek olanlar da lanet ederler.” (Bakara Suresi: 2/159)
Diyanetin bu görevli müftü, vaiz, namaz kýldýrma memurlarý, laik rejimden aldýklarý birkaç kuruþ maaþ uðruna, Yüce Allah’ýn açýkça indirdiði delilleri ve hidayeti gizleyerek, ebedi ve küçük düþürücü cezaya hak kazanmýþlardýr. Ýþte bunlar için öngörülen ceza:
“Allah'ýn indirdiði kitaptan bir þeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar ger¬çekten karýnlarý dolusu ateþten baþka birþey yemezler. Kýyamet günü Allah onlara ne söz söyler, ne de kendilerini temize çýkarýr. On¬lara sadece acý veren bir azab vardýr. Ýþte onlar, hidayeti verip sapýklýðý, affedilmeyi býrakýp azabý satýn alan kimselerdir. Bunlar, ateþe karþý ne kadar da sabýrlýdýrlar!” (Ba¬kara Suresi: 2/174-175)
Oysa kitaba varis olanlar, kitabý açýp oku¬yanlar onu açýklamakla mükellef tutulmuþlar¬dýr. Diyanetin maaþlý elemanlarý ise, aldýklarý bir¬kaç kuruþ için, onu gizlemiþler, hükümlerini sap¬týrmýþlar ve böylece Kitab’ýn hükümlerini arkala¬rýna atmýþlardýr.
“Bir zaman Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açýk¬layacaksýnýz, onu gizlemiyeceksiniz." diye söz almýþtý. Onlar ise bunu kulak ardý ettiler ve onu az bir dünyalýða deðiþtiler. Yaptýklarý bu alýþveriþ ne kadar kötüdür.” (Ali Ýmran Suresi: 3/187)
Böyle yapmakla Allah’ýn yoluna engel ol¬dular ve O’nun hükümlerini toplum tarafýndan anlaþýlarak hayata hakim olmasýna engel oldular. Aldýklarý az bir ücret için, din ve devlet bütünlü¬ðünü bünyesinde barýndýran Ýslâmi esaslarý, vic¬danlara hapsettiler. Vicdanlara hapsedilen bir din de hiçbir zaman hayata hakim olamaz. Zaten laik Kemalist sistemin de istediði bu deðil miydi? Na¬maz memurlarý, müftü ve vaizler, dinin toplum tarafýndan anlaþýlmasýný engellemekle, kötülükle¬rin toplum hayatýna egemen olmasýna destek ol¬dular.
Diyanetin görevlileri kötülüklerin toplum hayatýna egemen olmasý için, elbette ki kötülüðü övüp yüceltmediler; zaten ollara bu görev de ve¬rilmiþ deðildi. Kötülükleri, baþkalarý, bizzat reji¬min kendisi toplumun önüne çýkarýldý. Fakat top¬lumdaki dini inanç bu kötülüklerin yayýlmasýna engel oluyordu. Bu dini inanç, toplumdan kaldý¬rýlmadýkça bu kötülükler topluma hakim olamaya¬caktý. Öyleyse dini inançlar ya toplumun hayatýn¬dan tamamen kaldýrýlmalýydý, yahut ta, vicdanlara hapsedilmeliydi ki, kötülükler meydana açýlabil¬sin. Ve dini vicdanlara hapsetme iþi, toplumun içerisinde güvenilir kiþilere verilmeliydi veya bu iþ din adýna yapýlmalýydý ki toplum bunun sonu¬cunda laik Kemalist sisteme karþý cephe almasýn. Ýþte bu görev yani dini siyasetten, yönetimden, hayatýn bizzat kendisinden ayrý tutarak vicdanlara hapsetme iþi bu diyanetin paralý uþaklarýna ve¬rildi. Hatta yukarýda da belirttiðimiz gibi bunun için devlet kasasýndan en büyük pay diyanete ay¬rýldý. Bakýnýz bu diyanetin paralý uþaklarýnýn en eskilerinden olan Ahmet Hamdi Akseki isimli þa¬hýs, laik sistemin dini siyasetten çekip vicdanlara hapsetme felsefesine caný gönülden katýlmýþ, yazdýðý yazýlarda Ýslâm’dan ve Ýslâm’ýn siyasi görüþünden ne kadar gafil olduðunu ortaya koy¬muþtur. Aþaðýdaki yazýsý da bunun bariz örneði¬dir.
“Din bir devlet iþi deðil, bir vicdan iþidir. Nerede devlet, fertlerin din iþleriyle meþgul olmuþ ve bunu nizamlamaya kalkmýþ ise orada bir hu¬zursuzluk baþlamýþtýr. Çünkü öyle yerlerde za¬manla din siyasete, netice itibari ile de þahsi menfaate alet edilmiþ, taassub hakim olmuþ, Ýs¬lâm dininin esas vasýflarýndan biri olan þefkat ve müsamaha ortadan silinerek, yerini zulüm ve ceburruta býrakmýþtýr.” (Ýslâm fýtri, tabii, umumi bir dindir, 1/576 )
Ýþte bu þekilde diyanet yetkililerinin en te¬pesinde bulunan diyanet iþleri baþkanýndan tu¬tunda en alt kademesindeki namaz kýldýrma me¬muruna kadar hepsi dini vicdanlara hapsederek gizlemiþler, hakkýn toplum tarafýndan anlaþýlma¬sýna engel olmuþlardýr. Bu ise yapabilecekleri en kötü iþlerdendi.
Þu sorularýn cevaplarýný kendi kendimize vermeye çalýþýrsak meseleyi daha net anlamýþ oluruz. Acaba bugüne kadar hiçbir diyanet yetki¬lisinin hakimiyet ve egemenlik hakkýnýn sadece Yüce Allah’a ait olduðunu, Allah’ýn indirdiði hü¬kümler dýþýnda kanun ve yasa vaazdenlerin ke¬sinlikle kafir olacaklarýný, bu sahte rablere kesin¬likle itaat edilmemesi gerektiðini, itaat edenlerin ayný onlar gibi dinden çýkmýþ müþrikler sýnýfýna katýlacaklarýný anlattýðýna þahit olduk mu? Yaþadý¬ðýmýz coðrafya üzerinde hüküm süren taðutlara karþý zerre kadar dahi olsa bir sevgi beslememe¬miz gerektiðini, onlara ve yandaþlarýna buðzedip düþmanlýk göstermemiz gerektiðini, demokrasinin bir put demokratlarýn ise bir putperest olduðunu, her üç-beþ yýlda bu demokratik dine taze kan pompalamak adýna yapýlan yeni rabler ve yeni ilahlar seçme giriþiminden “ben müslümaným” di¬yen bir ferdin uzak durmasý gerektiðini, bunun zýddýna bir hareketin þirki ve küfrü gerektiren bir amel olacaðýný, hiç bu paralý kölelerden iþittik mi acaba? Hayýr kesinlikle iþitmedik.
Aslýnda Ýslâmýn tarih boyunca üzerinde durduðu ve bunca mücadele verdiði temel mesele hakimiyet ve idarenin sadece Allah’a tahsis edil¬mesidir. Tarih boyunca tevhid-þirk kavgasýnýn ye¬gane sebebi budur. Toplumun gözünde Ýslâmý temsil eden bir kimsenin insanlara ilk ulaþtýrmasý gereken temel meselenin “Hakimiyet kayýtsýz þartsýz Allah’ýndýr” ilkesi olmalýdýr. Ama bu temel meseleden öncelikle bu bel’amlar bihaberdir. Ha¬beri olanlar ise rýzk endiþesi içine girmekteler. Demokratik diktatörlüðün idari mekanizmasýna oluþturan rablerine itaatten bir an bile geri dur¬mamaktadýrlar. Ayrýca bugün bu ülkede yaþanan hakimiyet ve idarenin Allah’dan gasbedilmesi sorunu bu samiri soylu bel’amlarýn görevleri de deðildir. Onlara rableri bu görevi vermemiþtir ki. Bilakis onlara verilen görev dinin özünü oluþturan bu meseleleri kesinlikle halktan gizlemek, bunun yerine laik Kemalist sistemin belirlediði meseleleri halka anlatmaktýr.
“Allah'ýn âyetlerini az bir çýkara de¬ðiþtirdiler de Allah yolundan engellediler. Gerçekten de bunlar ne fena þeyler yapageldiler.” (Tevbe Suresi: 9/9)
Diyanetin ücretli uþaklarýnýn, ister bilerek ister bilmeden hangi nedenle olursa olsun hakký gizleyerek laik sistemin belirlediði meseleleri, onlarýn Kur’an’ý böldüklerinin, parça parça ettik¬lerinin, O’nun hükümlerini gizlediklerinin açýk de¬lilidir. Bunun hesabý elbette sorulacak, elbette hak ettikleri cezaya çarptýrýlacaklardýr.
“Onlar, Kur'ân'ýn bir kýsmýna inanýp bir kýsmýna inanmayarak onu kýsým kýsým böldüler. Rabbin hakký için biz, mutlaka on¬larýn hepsini yaptýklarýndan dolayý hesaba çekeceðiz. Þimdi sen emrolunduðunu açýkça teblið et. Müþriklerden yüz çevir. Muhakkak ki alay edenlere karþý biz sana yeteriz.” (Hicr Sures: 15/91-95)
Kur’an’ý bölük bölük ederek bir bölümü ile hareket edenler için Kur’an’ýn öngördüðü ceza; dünya hayatýnda laik sistemin isteklerine göre hareket ettiklerinden dolayý rezillik, rezillerin ahiret cezasý ise, azabýn en þiddetlisine itilmektir.
“Yoksa siz kitabýn bir kýsmýna inanýp bir kýsmýný inkâr mý ediyorsunuz? Þu halde içinizden böyle yapanlar, netice olarak dünya hayatýnda periþanlýktan baþka ne ka¬zanýrlar, kýyamet gününde de en þiddetli azaba uðratýlýrlar. Allah, yaptýklarýnýzdan gafil deðildir.” (Bakara Suresi: 2/85)
Diyanetin ücretli memurlarý, diyanetin emir ve yasaklarýný Allah ve Resulü’nün emir ve yasaklarýnýn üstüne çýkarmýþlardýr. Ýþte bugün camilerin ibadeti karþý mesai saatleri dýþýnda ki¬litlenmesi bunun en açýk örne¬ðidir. Mesai saatleri dýþýnda in¬sanlarýn nasýl ibadet edecekleri onlarýn hiçbir zaman dertleri olmamýþtýr. Bu ücretli bel’am-larýn yaptýklarý tek þey Al-lah’tan baþka rablerinin emirlerine harfiyen uymaktýr. Acaba mesailerinin dýþýnda ibadet yerlerini kapalý tatmayý onlara Yüce Allah mý emret¬miþtir, yoksa Allah’tan baþka rab edindikleri efendileri mi emretmiþtir?
Bu paralý namaz me¬murlarýnýn, Allah’tan baþka rablerinin emirlerini Allah ve Resulü’nün emir ve yasaklarýndan üstün tutmalarý sonucunda Kur’ani emirler onlar için hiçbir þey ifade etmemektedir. Bunun diðer bir örneði ise; cenaze namazlarý ile ilgili tutumlarýdýr. Kur’an’ý Kerim, Allah’ýn dininden hoþlanmayan, fasýklarýn ve münafýklarýn namazlarýnýn kýlýnma¬masýný, mezarlarý baþýnda durulmamasýný ister¬ken, bu namaz memurlarý, býrakýn münafýk ve kafirleri, Allah’ýn dinine, Kur’an’a, Resule ve Müslümanlara düþman olan dinsizlerin bile na¬mazlarýný kýldýrmakta, onlar için dua etmektedir¬ler. Namazdan sonda da bu dinsizlerin ölüsünü almaya gelenler “kahrolsun þeriat” diyerek Ýslâma saldýrmaktadýrlar.
“Ve onlardan biri ölürse asla namazýný kýlma ve kabirinin baþýna gidip durma. Çünkü onlar Allah'ý ve Resulünü tanýmadýlar. Ve fasýk olarak can verdiler.” (Tevbe Suresi: 9/84)
Þimdi bir tarafta Yüce Allah’ýn emri, di¬ðer tarafta Diyanet ve Laik sistemin emri var. Namaz memurlarý tüm bu tutumlarýyla Allah’tan baþka rablere yani laik sistemin yöneticilerine ta¬bii olduklarýný ortaya koyarak, Yüce Allah’ýn emirlerinin tersine hareket et-mektedirler. Bu davranýþlarýyla da kitabýn hü¬kümlerini arkalarýna at-mýþ ol¬maktadýrlar.
Diyanete, daha doð¬rusu laik sisteme, hizmeti iba¬det kabul eden müftü, vaiz ve namaz kýl-dýrma memurlarýndan oluþan bu gurup içinde bulun¬duklarý bu teþ-kilattan tevbe ederek Allah’a ve O’nun Yüce Kitabýna teslim olma-dýklarý ve Kur’ani gerçekleri insanlara ol¬duðu gibi anlatmadýklarý sürece ne Müslümanlarla beraber olabilirler ne de Yüce Allah tarafýndan baðýþlanabilirler.
“Ancak tevbe edip halini düzelterek gerçeði söyleyenler baþka. Ýþte onlarý ben baðýþlarým. Ben çok merhamet ediciyim, tevbeleri çokça kabul ederim.” (Bakara Su¬resi: 2/160)
Ýþte tüm bu Kur’ani gerçeklerden sonra bu paralý namaz memurlarýný ve diyanete baðlý tüm bel’amlarý Ýslâmi gerçekleri saptýrmaktan vazgeçmeye ve tevbeye davet ediyoruz. Aksi halde:
“Onlar ebedi olarak onun altýnda ka¬lýrlar. Ne azablarý hafifletilir, ne de kendile¬rine göz açtýrýlýr.” (Bakara Suresi: 2/162)
Gönderen: 06.06.2007 - 19:56
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1737 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
bedirde (44), guvendag (42), beyza-nur (52), Mustafa_Ogras (39), TANATAR (40), arasat (65), mustafaaa (39), DaYMoN_38 (40), ben kimim (65), suskun_amedli (41), yakubu (38), yagmuralp (46), tatoglu (45), saygýlý (48), beguum (46), semih1973 (51), BERDAN13 (50), merve70 (33), xxxakrepxxx (43), damlanur (39), emsal (37), nisa Nur (26), FEYZAferhan (46), aliihsan (43), fatih_kull (41), halisseker (40), r.yildiz (43), Taskin70 (41), NaMaz_iM (48), baran4735 (43), simurg_anka (59), feride_özen (47), igci (43), ihvancan (45), civan (46), hakan_20 (55), lnxwise (41), ~~Esinti~~ (39), kent (52), veyselgün (52), drakula514 (33), sahhaf (54), hüdayi_yolu (48), eyy_yolcu (48), ravza30 (51), epikon (44), dursun bektas (58), shacird (39), ohme (62), HakanKA (36), abdülbari (32), aliasik (60), datedock (37), Kar çiçeði (38), luicin79 (45), yusuf_ali (43), pcpcpc (43), meryem_ (38), meryem.im (38), abuzer (43), EBRUEBSUDE (43), burak_1 (50), öznur (45), esinti34_69 (51), h mükremin (52), dogutrade (60), esinti69 (51), nired (51), Ensar 66 (58), ABDULLAH FURKAN (), akýn (65), tungaeralp (53), bykilic (50), canisi (58), sedatsen (46), kocaahmet79 (45), esselam (42), kirrli (37), ismey (53), xxxemrexxx (51), seida (43), blueangel_ahmet (50), cesum (58), dhan (49), eschra (34), tamerr70 (51), resul asigi (38), yusuf163 (47), Misafiir (45), Zeynep..66 (39), hüseyin _k (34), vizyon (55)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.97233 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.