0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Prof Dr Abdulaziz Bayındır’ın yanılgıları

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ahmetcemil su an offline Ahmetcemil  
Prof Dr Abdulaziz Bayındır’ın yanılgıları
76 Mesaj -
“Bismillahirrahmanirrahim”
Kur’an da aracýlýk Ve þirk kitabýnda
Derki aracýlýk bir þirktir.Ýnsanla Allah arasýna kimse Giremez.Oysa bazý tarýkatlar ve cemaatlerder de din büyüklerinini kutsallaþtýrma vardýr.
Cevap olarak diyru ki:Aracý sadece yol gösterebilir.Ha birde kerametleri vardýr.O insan o yolda piþmiþtir.Hiç kimse anasýnýn karnýndan ilim ehli olarak doðmuyor.Sen Prof olana kadar.nice okullar bitirdin.Neden yükselmene profosörleri,öðretmenleri aracý yaptýn.En cahilin bile anlayacaðý bir örnekle açýklayalým.Denizin üzerinde yüzen gemileri bir Alým yerine koyun.Daha açýk olarak kaptanlar.Mesela sen istediðin yere gitmen için bu gemiye bindin.Gemi kaptaný olmadan hedefine varabilirmisin?Gemi kaptaný olmak içinde çabalayacaksýn.Tecrübe edineceksin.Hayatta bir gemi gibidir.Yollar bazen felaket olabilir.Deryada gemi iyi manevra yapamadýðý zaman batarsa,hayat gemisi de batar.Etrafýnda birçok mani var.Mesela eðer dini bir soru karþýsýnda cevap veremezsen,Þüpheye düþersen sonun hüsran olur.Saðlam bir Mürþit þart.Mürþit olmanýn þartlarýndan biride.Keramet ehli olmak.Adama bir keramet yeter.kiminede dünyayý getirsen inanmaz.Bu kerametler Allah(cc)dilemeden gösterilmez.Sevdiði kullarýna bu kerametleri verir.Hýristiyanlýkta ise aracýlara tapýnýlýr….vs Farklar var yani.Ben bu prof a pek inanmýyorum.Bu adam kasýtlý olarak kafa karýþtýrýr.Ýnsanlar önce iyice araþtýrmalý düþünmeli sonra ,karar vermeli.
Bir Prof tarafýndan ortaya atýlan bazý iddialar var.Bu konularda onu çürüten cevaplar vererek sizi aydýnlatmaya çalýþacaðým.Prof Dr Abdulaziz Bayýndýr der ki:
"Mesela Nurculara göre Risale-i Nur bu asýrda, Kur’ân’ýn en yüksek ve en kutsal tefsiridir. Bildirdiði gerçekler gökten inmedir, Kur’ân’a aittir. Kur’ân okundukça, o da okunacaktýr""Said Nursî þöyle der: “Kur’ân’ýn gizli gerçekleri Risale-i Nur ile birlikte bize iniyor!! …Peygamber devrinde Kur’ân’ýn vahiy suretiyle inmesi gibi, her asýrda, Kur’ân’ýn arþtaki yerinden ve manevi mucizesinden feyiz ve ilham yoluyla onun gizli ger-çekleri ve gerçeklerinin kesin delilleri iniyor""Yani Risale-i Nur, Kur’ân’ýn indiði yerden Kur’ân’ýn inmesi gibi vahiy suretiyle inerek onun gizli kalmýþ gerçeklerini ve o gerçeklerin kesin delillerini Said Nursî’ye getirmiþ oluyor. ""Bu sözler, bir peygamberlik iddiasý taþýmaktadýr.""Said Nursî, tek kalmamak için Hz. Ali’ye de Sekine adýnda bir kitap indiðini, geçmiþ ve gelecek bütün ilim ve sýrlarýn o kitapta olduðunu ve orada Risale-i Nurlara iþaret edildiðini de iddia eder ve özetle þöyle der:
“Hazret-i Cebrail, Sekine adýyla bir sayfada yazýlý Ýsm-i Âzam’ý, Peygamberimizin yanýnda Hz. Ali’nin (r.a.) kucaðýna düþürdü. Hz. Ali diyor ki: “Ben Cebrail’in þahsýný yalnýz gök kuþaðý þeklinde gördüm. Sesini iþittim, sayfayý aldým, bu isimleri içinde buldum”. Ýsm-i Âzamdan bahsederek bazý olaylarý anlattýktan sonra diyor ki:
“Dünyanýn baþýndan kýyamete kadar ilimler ve önemli sýrlar bize, tanýklýk derecesinde açýldý. Kim ne isterse sorsun, sözümüzden þüpheye düþenler zelil olurlar""Sikke-i Tasdik-i Gaybî, Onsekizinci Lem’a, c. II, s. 2078. Orada geçen ifade aynen þöyledir: “Risale-i Nur þakirtlerine ve naþirlerine karþý Hazreti Ali'nin (r.a.) irþadkârane ve teveccühkârane bakmasý ve iþaret etmesidir
"Soru: Abdülkadir Geylânî gibi büyük veliler, bazý zaman-larda, geçmiþi ve geleceði bugün gibi görüp bildikleri halde neden geçmiþle ilgili olanlarý açýkça söylüyorlar da, gelecek-ten üstü kapalý simgeler ve gizli iþaretlerle söz ediyorlar?
Cevap: “Gaybý Allah'tan baþkasý bilmez.” Ayeti ile “O bütün gaybý bi¬lir, gaybýný kimseye açýkla¬maz. Ancak dilediði pey-gamber bunun dýþýnda¬dýr"
"Allah Teâlâ þöyle buyurur: "Allah sizi, gaybý bilir hale ge-tire¬cek deðildir.” (Al-i imran 3/179) "Kur'anda aracýlýk ve þirk Adlý kitaptan alýntýlar.Bu iddialar hakkýnda cevaplarýnýzý bekliyorum.
_________________
Þualar, Birinci Þua, Yirmidördüncü Ayet ve Ayetler, Üçüncü Nokta, c. I, s. 842. Ýfadeler sadeleþtirilmiþtir. Aslý þöyledir: “Kur’an’ýn gizli hakikatleri Risale-i Nur ile birlikte bize iniyor!! Tenzil’ül-Kitab cümlesinin sarih bir manasý asrý saadette vahiy suretiyle Kitab-ý Mübîn'in nüzulü olduðu gibi, manayý iþarîsiyle de, her asýrda o Kitabý Mübin'in mertebe-i arþiyesinden ve mu'cize-i
Þualar, Birinci Þua, Yirmiikinci Ayet ve Ayetler, c. I, s. 841. Ýfadeler sadeleþ-tirilmiþtir. Aslý þöyledir: “Resail’in-Nur denilen otuzüç aded Söz ve otuzüç aded Mektub ve otuzbir aded Lem'alar, bu zamanda, Kitabý Mübin'deki âyetlerin âyetleridir. Yani, hakaikýnýn alâmetleridir ve hak ve hakikat olduðunun bürhanlarýdýr. Ve o âyetlerdeki hakaiki imaniyenin gayet kuvvetli hüccetleridir”.
Önce Bu soruya cevap vermek için önce;"Vahiy,Ýlham,Ýhtar,Sünuhat,Ýlm-i Ledün,ilm-i vehbi ve Feyz-i Ku'an nedir?"gibi sorularý tanýmlamaya çalýþalým. Bu açýklamalarýn ve alýntýlarýn sebebi genellikle" Risale-i Nurlarýn telifindeki ilham ve ihtar ne demektir?Risale-i Nurlar vahiy midir ki bu kadar ehemmiyet veriliyor?Ýhtarda hata olamaz mý?Bu eserlere Kur'an gibi niçin deðer veriliyor?" gibi sorulan sorulara yine Risale-i Nuýr müellifinin yaptýðý açýklamalarla cevap vermeye çalýþacaðýz.
Vahy:Bir hakikatýn,bir fikrin,Allah(cc)tarafýndan seçkin kullarýna peygamberlerine Cebrail aracýlýðýyla ilettiði sözleridir.Bu sýrlar sözler fikirler yalnýzca peygamberlere iletilir.
Vahy-ý mahz-ý Rabbânî:Doðrudan doðruya Allahýn ilettiði vahiydir.Aracýsýsz.
Vahy-i sarîhî:sözünde ve manasýnda kesinlik vardýr.Yani tam açýk ve net anlatýlmak istenen.
Vahy-i zýmnî:üzeri örtülü olan vahiydir.
Ýlham:insanýn içine dolan,kalbe gelen Mesela :Rabiat’ül Adviyye(ks)bir gün oruç tutmaktan halsiz düþmüþtü.Kapýya çýkýyor.Birisi yemek býrakmýþ.Ýçerden bir kab alýp gidene kadar.bakmýþ ki kedi yemeði dökmüþ…bir ses duymuþ.Ýstersen tüm niðmetleri üzerine saçýyým üzerindeki tüm dert ve belalarý kaldýrýyým.”…vs
Ýlhâmât ise:Allah(cc)nun kalbe verdiði manalar,ilhamlardýr.Vahiyle karýþtýrmayýn lütfen
Ýlhâm-ý Ýlâhî:Ýlahi ilim.Allah(cc)nun insana ilham ettiði ilim.
SÜNUHAT:içimize doðan bilgiler,hatýrlanan duygulara sunuat denir.
Gerisini de Abdullah kardeþime býrakýyorum:.
“Sünûhât:Sünûhlar, akla, hatýra gelen, hatýrlanan þeyler.Ýçe doðan bilgiler,duygulardýr.

Sünûhât-ý ilhâmiye: Ýlham olan hatýrlayýþlar, ilhamla akla gelenler, ilham olarak kalbe doðanlar.

Sünûhât-ý kalbiye: Kalbe ait hatýrlayýþlar, içe doðuþlar. Kalbe gelen bilgiler,duygular,manalar.

ÝHTAR
Ýhtâr: Hatýrlatma, bir konuda hatýrlatma yapmadýr.

Ýhtârât: Ýhtarlar, hatýrlatmalar.

Ýhtâr-ý Kur'ânî: Kur'ân' a ait ihtar, Kur'ân'ýn hatýrlatmasý, uyarmasý, bildirmesi, dikkat çekmesi.Kur’an’a ait manalarýn kalbe gelmesi.

Ýhtâr-ý mânevî: Manevî uyarý, bildirim; Cenab-ý Hakk'ýn imâna ve Kur'ân'a ait meselelerde kullarýný uyarmasý.

FEYZ
Feyz: Allah'ýn kuluna baðýþladýðý marifet ve dinî heyecandýr.Bolluk, bereket, verimlilik. Artma, çoðalma. Ýlim, irfan.Ýhsan, baðýþ, kerem. Ýlerleme, olgunlaþma. Feyz-i Ýlâhî:Allah'ýn feyzi, bolluðu, lütfu.

Feyz-i Kur'ân:Kur'ân'ýn feyzi, Kur'ân'ýn verdiði ilham, bereket ve ilim bolluðudur.

Feyz-i tecellî: Tecelliden doðan bereket, ilim, irfan, kudrettir.

ÝLÝM
Ýlm: Bilme, biliþ, bilgi; bir þeyin doðrusunu bilme. Kâinat içinde meydana gelen olaylarýn sebep, oluþ, sonuç ve tesirleri konusunda, aklýn ölçüleri çerçevesinde tahsil ve tecrübe ile edinilen doðru bilgi, bilim. Kulun marifet sayesinde idrâk ettiði þey.

Ýlm-i ekmel: En mükemmel ilim, tam bilme.Ýman ilmi.

Ýlm-i Kesbî: Çalýþarak elde edilen ilim.

VEHB
Vehb: Vergi, baðýþlama. Hediye, baðýþ, hibe.

Vehbî: Doðuþtan, çalýþmakla kazanýlmayýp Allah'ýn (c.c.) lütfu ile olan. Allah vergisi, fýtrî.

LEDÜN
Ledün: Allah’ýn katý, Allah'ýn huzuru, Allah'a yakýnlýk. Allah'ýn sýrlarýna ait manevî bilgi, gayb ilmi.

Ledünnî: Allah’ýn bilgisine ve sýrlarýna ait, onunla ilgili, ilâhî sýrlara âit olan.

Ledünniyât: Ýlahi bilgiler, ilahi sýrlar. Bir iþin gizli yönleri, iç yüzü.

Ýlm-i ledün: Ledün ilmi, Ýlahî ilim; akýl veya nakil yoluyla deðil; kalble ve Hak'dan öðrenilen ilimdir. Allahü teâlânýn ihsâný olup, çalýþmadan kavuþulan ilim.

Ýlm-i Vehbî: Çalýþmadan öðrenilen, Allahü teâlâ tarafýndan ihsân edilen ilim.
BURADA RÝSALE-Ý NURLARDAN VAHYÝN HAKÝKATÝ ÞÖYLEDÝR;

Vahyin hakikatý beþ hakikat-ý kudsiyeyi ifade ve ifaza ediyor :
Birincisi: denilen, beþerin akýllarýna ve fehimlerine göre konuþmak, bir tenezzül-ü Ýlâhîdir. Evet, bütün zîruh mahlûkatýný konuþturan ve konuþmalarýný bilen, elbette kendisi dahi o konuþmalara konuþmasýyla müdahale etmesi, rububiyetin muktezasýdýr.
Ýkincisi: Kendini tanýttýrmak için, kâinatý bu kadar hadsiz masraflarla, baþtan baþa harikalar içinde yaratan ve binler dillerle kemâlâtýný söylettiren, elbette kendi sözleriyle dahi kendini tanýttýracak.

Üçüncüsü: Mevcudatýn en müntehabý ve en muhtacý ve en nâzenini ve en müþtaký olan hakikî insanlarýn münacatlarýna ve þükürlerine fiilen mukabele ettiði gibi, kelâmýyla da mukabele etmek, hâlýkýyetin þe'nidir.

Dördüncüsü: Ýlim ile hayatýn zarurî bir lâzýmý ve ýþýklý bir tezahürü olan mükâleme sýfatý, elbette ihatalý bir ilmi ve sermedî bir hayatý taþýyan Zâtta, ihatalý ve sermedî bir surette bulunur.

Beþincisi: En sevimli ve muhabbetli ve endiþeli ve nokta-i istinada en muhtaç ve sahibini ve malikini bulmaya en müþtak, hem fakir ve âciz bulunan mahlûkatlarýna, acz ve iþtiyaký, fakr ve ihtiyacý ve endiþe-i istikbali ve muhabbeti ve perestiþi veren bir Zât, elbette kendi vücudunu onlara tekellümüyle iþ'ar etmek, ulûhiyetin muktezasýdýr.

Ýþte, tenezzül-ü Ýlâhî ve taarrüf-ü Rabbânî ve mukabele-i Rahmânî ve mükâleme-i Sübhânî ve iþ'âr-ý Samedânî hakikatlerini tazammun eden umumî, semavî vahiylerin, icmâ ile Vâcibü'l-Vücudun vücûduna ve vahdetine delâletleri öyle bir hüccettir ki, gündüzdeki güneþin þuââtýnýn güneþe þehadetinden daha kuvvetlidir.(Ayet'ül Kübra)

BURADA DA VAHY VE ÝLHAMIN FARKLARINI SUNALIM;

Sâdýk ilhamlar, gerçi bir cihette vahye benzerler ve bir nevi mükâleme-i Rabbâniyedir; fakat iki fark vardýr.

Birincisi: Ýlhamdan çok yüksek olan vahyin ekseri melâike vasýtasýyla; ve ilhamýn ekseri vasýtasýz olmasýdýr. Mesela, nasýl ki, bir padiþahýn iki suretle konuþmasý ve emirleri var.

Birisi: Haþmet-i saltanat ve hakimiyet-i umumiye haysiyetiyle bir yaverini, bir valiye gönderir. O hakimiyetin ihtiþamýný ve emrin ehemmiyetini göstermek için, bazan, vasýta ile beraber bir içtima yapar, sonra ferman teblið edilir.

Ýkincisi: Sultanlýk ünvanýyla ve padiþahlýk umumî ismiyle deðil, belki kendi þahsýyla hususî bir münasebeti ve cüz'î bir muamelesi bulunan has bir hizmetçisiyle veya bir âmi raiyetiyle ve hususî telefonuyla hususî konuþmasýdýr.
Öyle de, Padiþah-ý Ezelînin, umum âlemlerin Rabbi ismiyle ve kâinat Hâlýký ünvanýyla, vahiyle ve vahyin hizmetini gören þümullü ilhamlarýyla mükâlemesi olduðu gibi; herbir ferdin, herbir zîhayatýn Rabbi ve Hâlýký olmak haysiyetiyle, hususi bir surette, fakat perdeler arkasýnda onlarýn kabiliyetine göre bir tarz-ý mükâlemesi var.

Ýkinci fark: Vahiy gölgesizdir, sâfidir, havassa hastýr. Ýlham ise gölgelidir, renkler karýþýr, umumîdir. Melâike ilhamlarý ve insan ilhamlarý ve hayvanat ilhamlarý gibi, çeþit çeþit, hem pek çok envâlarýyla, denizlerin katreleri kadar kelimat-ý Rabbâniyenin teksirine medar bir zemin teþkil ediyor.

(De ki: Rabbimin sözlerini yazmak için bütün denizler mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden o denizler tükenirdi." Kehf Sûresi, 18:109.)âyetinin bir vechini tefsir ediyor anladý.
Sonra, ilhamýn mahiyetine ve hikmetine ve þehadetine baktý, gördü ki: Mahiyeti ile hikmeti ve neticesi dört nurdan terekküp ediyor.

Birincisi: Teveddüd-ü Ýlâhî denilen kendini mahlûkatýna fiilen sevdirdiði gibi, kavlen ve huzuren ve sohbeten dahi sevdirmek, vedûdiyetin ve rahmâniyetin muktezasýdýr.

Ýkincisi: Ýbâdýnýn dualarýna fiilen cevap verdiði gibi, kavlen dahi perdeler arkasýnda icabet etmesi, rahîmiyetin þe'nidir.

Üçüncüsü: Aðýr beliyelere ve þiddetli hallere düþen mahlûkatlarýnýn istimdatlarýna ve feryatlarýna ve tazarruatlarýna fiilen imdat ettiði gibi, bir nevi konuþmasý hükmünde olan ilhâmî kavillerle de imdada yetiþmesi, rububiyetin lâzýmýdýr.

Dördüncüsü: Çok âciz ve çok zayýf ve çok fakir ve çok ihtiyaçlý ve kendi malikini ve hâmisini ve müdebbirini ve hâfýzýný bulmaya pek çok muhtaç ve müþtak olan zîþuur masnularýna, vücudunu ve huzurunu ve himayetini fiilen ihsas ettiði gibi, bir nevi mükâleme-i Rabbâniye hükmünde sayýlan bir kýsým sadýk ilhamlar perdesinde ve mahsus ve bir mahlûka bakan has ve bir vecihte, onun kabiliyetine göre, onun kalb telefonuyla, kavlen dahi kendi huzurunu ve vücudunu ihsas etmesi, þefkat-i ulûhiyetin ve rahmet-i rubûbiyetin zarurî ve vâcip bir muktezasýdýr diye anladý.(Ayet'ül Kübra)

ÝLHAMIN RÝSALE-Ý NUR'DAN ÇOK ÖNEMLÝ HAKÝKATLERÝ,HÝKMETLERÝ VE NETÝCELERÝ:

1.Sâdýk ilhamlar, gerçi bir cihette vahye benzerler ve bir nevi mükâleme-i Rabbâniyedir.

2.Ýlhamýn ekseri vasýtasýz olmasýdýr.

3.Padiþah-ý Ezelînin, umum âlemlerin Rabbi ismiyle ve kâinat Hâlýký ünvanýyla, vahiyle ve vahyin hizmetini gören þümullü ilhamlarýyla mükâlemesi olduðu gibi; herbir ferdin, herbir zîhayatýn Rabbi ve Hâlýký olmak haysiyetiyle, hususi bir surette, fakat perdeler arkasýnda onlarýn kabiliyetine göre bir tarz-ý mükâlemesidir.

4.Ýlham gölgelidir, renkler karýþýr, umumîdir.

5.Melâike ilhamlarý ve insan ilhamlarý ve hayvanat ilhamlarý gibi, çeþit çeþit, hem pek çok envâlarýyla, denizlerin katreleri kadar kelimat-ý Rabbâniyenin teksirine medar bir zemin teþkil ediyor.

6.Ýlham;"aglaDe ki: Rabbimin sözlerini yazmak için bütün denizler mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden o denizler tükenirdi." Kehf Sûresi, 18:109.)âyetinin bir vechini tefsir ediyor ."

7.Teveddüd-ü Ýlâhî denilen kendini mahlûkatýna fiilen sevdirdiði gibi, kavlen ve huzuren ve sohbeten dahi sevdirmek, vedûdiyetin ve rahmâniyetin muktezasýdýr.

8.Ýbâdýnýn dualarýna fiilen cevap verdiði gibi, kavlen dahi perdeler arkasýnda icabet etmesi, rahîmiyetin þe'nidir.

9.Aðýr beliyelere ve þiddetli hallere düþen mahlûkatlarýnýn istimdatlarýna ve feryatlarýna ve tazarruatlarýna fiilen imdat ettiði gibi, bir nevi konuþmasý hükmünde olan ilhâmî kavillerle de imdada yetiþmesi, rububiyetin lâzýmýdýr.

10.Çok âciz ve çok zayýf ve çok fakir ve çok ihtiyaçlý ve kendi malikini ve hâmisini ve müdebbirini ve hâfýzýný bulmaya pek çok muhtaç ve müþtak olan zîþuur masnularýna, vücudunu ve huzurunu ve himayetini fiilen ihsas ettiði gibi, bir nevi mükâleme-i Rabbâniye hükmünde sayýlan bir kýsým sadýk ilhamlar perdesinde ve mahsus ve bir mahlûka bakan has ve bir vecihte, onun kabiliyetine göre, onun kalb telefonuyla, kavlen dahi kendi huzurunu ve vücudunu ihsas etmesi, þefkat-i ulûhiyetin ve rahmet-i rubûbiyetin zarurî ve vâcip bir muktezasýdýr .RÝSALE-Ý NURLARIN ÝLHAMLA TELÝF EDÝLDÝÐÝNE DAÝR YERLERÝDEN BÖLÜMLER.

1.Resâili'n-Nur baþtan baþa ism-i Hakîm ve Rahîmin mazharý olduðundan, bu üç âyetin âhirleri ism-i Hakîm ile ve gelecek yirmi beþinci dahi

Rahmân ve Rahîm ile baðlamalarý münasebet-i mâneviyeyi cidden kuvvetlendiriyor. Ýþte bu kuvvetli münasebet-i mâneviyeye binaen deriz ki: (tenzilül kitap)cümlesinin sarîh bir mânâsý; Asr-ý Saadette vahiy suretiyle Kitab-ý Mübînin nüzulü olduðu gibi, mânâ-yý iþârîsiyle de, her asýrda o Kitab-ý Mübînin mertebe-i arþiyesinden ve mucize-i mâneviyesinden feyiz ve ilham tarîkiyle onun gizli hakikatleri ve hakikatlerinin burhanlarý iniyor, nüzul ediyor diyerek, þu asýrda bir þakirdini ve bir lem'asýný cenah-ý himayetine ve daire-i harîmine bir hususî iltifat ile alýyor.( Birinci Þua - s.842)

2.Melek-i ilham,kalb taraflarýnda mücaveretleri var.(21.Söz)

3.Kur'ân'dan ilham olunan Resâili'n-Nur bu asrýn mânevî ve müthiþ hastalýklarýna þifa olmakla meydana çýkmaya baþlamasýndan, bu âyet ona hususî remzettiðine bana kanaat veriyor. Ben kendi kanaatimi yazdým; kanaate itiraz edilmez.(Birinci þua)

4.Hem bu yazdýðýmýz hakikatlar benim fikrim, malým deðil; belki herkesin kalbinin bir köþesinde bulunan bir lümme-i þeytanî ve vesveseci bulunduðu gibi, bir lümme-i ilham ve melekî bulunduðuna ehl-i hakikat ve diyaneti hükümlerine binâen, benim kalbimde dahi herkes gibi, bazen ihtiyarým haricinde ve fikrimin fevkinde hatýrýma bir hakikat hutur eder. Yani, Kur'ân'dan mânevi bir cânibde bir nev'i ilham hükmünde, bir güzel nükte ifham edilir ( Sirâcü'n-Nûr )

5.Çünkü, Risale-i Nur, Kur'ân-ý Hakîmin bir mucize-i mâneviyesi ve bu zamanýn dinsizliðine karþý mânevî atom bombasý olarak solculuk cereyanlarýnýn mâneviyât-ý kalbiyeyi tahribine mukabil, mâneviyât-ý kalbiyeyi tamir edip ferden ferdâ iman-ý tahkikîden gelen muazzam bir kuvvet ve kudrete istinadý okuyucularýn kalblerine kazandýrýyor. Ve bu vazifeyi de yine mukaddes Kur'ân'ýmýzýn ilham ve irþadýyla ve dersiyle ifa ediyor. Bu gibi çok cihetlerle Risale-i Nur bu zamanda ehl-i iman ve Ýslâm için ön plânda ele alýnmasý icap eden ehl-i iman elinde mânevî elmas bir kýlýçtýr. Asrýn idrâkine, zamanýn tefehhümüne, anlayýþýna hitap eden, ihtiyaca en muvafýk tarzý gösteren, ders veren ve doðrudan doðruya feyiz ve ilham tarikiyle âyetlerin yýldýzlarýndan gelen ders-i Kur'ânîdir, küllî mârifetullah burhanlarýdýr.(Barla Lah. Takdim)

KALBE GELEN ÝLHAMLARI VAHY ÝLE KARIÞTIRANLAR OLABÝLECEÐÝ VE BUNUN TEHLÝKSÝNÝ ÜSTAD ÞÖYLE ÝFADE EDÝYOR:

6."Bu nevi içindeki en tehlikeli bir hata þudur ki:Kalbine ilhamiî bir tarzda gelen cüz'î mânâlarý "kelâmullah" tahayyül edip, âyet tabir etmeleridir. Ve onunla, vahyin mertebe-i ulyâ-yý akdesine bir hürmetsizlik gelir. Evet, balarýsýnýn ve hayvânâtýn ilhâmâtýndan tut, tâ avâm-ý nâsýn ve havâss-ý beþeriyenin ilhâmâtýna kadar ve avâm-ý melâikenin ilhâmâtýndan tâ havâss-ý kerrûbiyyûnun ilhâmâtýna kadar bütün ilhâmat, bir nevi kelimât-ý Rabbâniyedir. Fakat mazharlarýn ve makamlarýn kabiliyetine göre, kelâm-ý Rabbânî, yetmiþ bin perdede telemmu eden ayrý ayrý cilve-i hitab-ý Rabbânîdir.

Amma vahiy ve kelâmullahýn ism-i has ve onun en bâhir misal-i müþahhasý olan Kur'ân'ýn nücumlarýna ism-i has olan "âyet" namý öyle ilhâmâta verilmesi, hata-yý mahzdýr. On Ýkinci ve Yirmi Beþinci ve Otuz Birinci Sözlerde beyan ve ispat edildiði gibi, elimizdeki boyalý aynada görünen küçük ve sönük ve perdeli güneþin misali, semâdaki güneþe ne nisbeti varsa; öyle de, o müddeîlerin kalbindeki ilham dahi, doðrudan doðruya kelâm-ý Ýlâhî olan Kur'ân güneþinin âyetlerine nisbeti o derecededir. Evet, herbir aynada görünen güneþin misalleri güneþindir ve onunla münasebettar denilse haktýr; fakat o güneþçiklerin aynasýna küre-i arz takýlmaz ve onun cazibesiyle baðlanmaz!( Yirmi Dokuzuncu Mektup)"

7.Evet, herkes bizzat gaybý bilmez. Fakat i'lâm ve ilham-ý Ýlâhî ile bilinebilir ki, bütün mucizat ve keramat ona dayanýr.( On Dördüncü Þua)

8.Bu esnada Kur'ân-ý Kerîmin feyzinden kalbime doðan füyuzâtý yanýmdaki kimselere yazdýrarak birtakým risaleler vücuda geldi. Bu risalelerin heyet-i mecmuasýna "Risale-i Nur" ismini verdim. Hakikaten Kur'ân'ýn nuruna istinad edildiði için, bu isim vicdanýmdan doðmuþ. Bunun ilham-ý Ýlâhî olduðuna bütün imanýmla kaniim ve bunlarý istinsah edenlere "Bârekâllah" dedim. Çünkü iman nurunu baþkalarýndan esirgemeye imkân yoktu.( On Dördüncü Þua)

.Akýl tâtil-i eþgal etse de, nazarýný ihmal etse, vicdan Sânii unutamaz. Kendi nefsini inkâr etse de onu görür. Onu düþünür. Ona müteveccihtir. Hads-ki, þimþek gibi sür'at-i intikaldir-daima onu tahrik eder. Hadsin muzaafý olan ilham, onu daima tenvir eder. Meyelânýn muzâafý olan arzu ve onun muzaafý olan iþtiyak ve onun muzaafý olan aþk-ý Ýlâhî, onu daima mârifet-i Zülcelâle sevk eder. Þu fýtrattaki incizap ve cezbe, bir hakikat-i câzibedarýn cezbiyledir.( Mesnevî-i Nuriye - Nokta)

10.Arkadaþ! Katre nâmýndaki eserimde Kur'ân'dan ilhamen takip ettiðim yolla ehl-i nazar ve felsefenin takip ettikleri yol arasýndaki fark þudur:
Kur'ân'dan tavr-ý kalbe ilham edilen asâ-yý Mûsâ gibi, mânevî bir asâ ihsan edilmiþtir. (Mesnevî-i Nuriye - Katre)

11.Evet, nev-i beþerin ahvâline dikkatle bakýlýrsa görülür ki, ruhun mânen terakkisini, vicdanýn tekâmülünü, akýl ve fikrin inkiþaf ve terakkisini telkih eden, yani aþýlayan, þeriatlardýr; vücut veren, tekliftir; hayat veren, Peygamberlerin gönderilmesidir; ilham eden, dinlerdir. Eðer bu noktalar olmasaydý, insan hayvan olarak kalacaktý ve insandaki bu kadar kemâlât-ý vicdaniye ve ahlâk-ý hasene tamamen yok olurlardý. Fakat insanlarýn bir kýsmý, arzu ve ihtiyarýyla teklifi kabul etmiþtir. Bu kýsým, saadet-i þahsiyeyi elde ettiði gibi, nev'in saadetine de sebep olmuþtur.( Ýþârâtü'l-Ý'câz - Bakara Sûresi, Âyet: 26,27)

12.Kezâlik, bu risalelerin ibarelerindeki iþkâl ve iðlâkýn, keyif için ihtiyarýmdan çýkmýþ olduðunu zannetme. Çünkü, bu risale, dehþetli bir zamanda, nefsimin hücumuna karþý yapýlan âni ve irticâlî bir münakaþadýr. Kelimeleri, o müthiþ mücadele esnasýnda zihnimin eline geçen dikenli kelimelerdir. O, ateþle nurun karýþtýklarý bir hengâmda, baþým dönmeye baþlýyordu. Kâh yerde, kâh gökte, kâh minarenin dibinde, kâh minarenin þerefesinde kendimi görüyordum. Çünkü, tâkib ettiðim yol, akýlla kalb arasýnda yeni açýlan berzahî bir yoldur. Akýldan kalbe, kalbden akla inip çýkmaktan bîzar olmuþtum. Bunun için, bir nur bulduðum zaman, hemen üstüne bir kelime býrakýyordum. Fakat, o nurlarýn üstüne býraktýðým kelime taþlarý, delâlet için deðildi. Ancak, kaybolmamak için birer niþan ve birer alâmet olarak býrakýrdým. Sonra baktým ki, o zulmetler içinde bana yardým eden o nurlar, Kur'ân güneþinden ilham edilen misbah ve kandillerdi.( Mesnevî-i Nuriye - Katre)”
Gönderen: 26.03.2007 - 11:03
Bu Mesaji Bildir   Ahmetcemil üyenin diger mesajlarini ara Ahmetcemil üyenin Profiline bak Ahmetcemil üyeye özel mesaj gönder Ahmetcemil üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1450 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
aliye72 (49), maliyeter (45), Mehmet Ögretmis (66), REHBER2 (60), meltem35 (54), banazli (48), kardelen55 (53), rojda (39), yakobus (48), ibo13 (47), zeyd82 (42), erhan baker (50), seferistan (53), rufat (43), KAMCILI_MIZRAK (52), ejderha (57), Sofican (44), ofluenes61 (39), manly (51), boncell (53), zümer (44), ferdi33 (54), recai (47), Hidayet Demir (67), yelizyagci (48), doxan1 (45), imparator_57 (43), DELÝVELÝOGLU (60), KURTBEY66 (47), Murtaza GÜRSOY (38), yalovalifurkan7.. (34), durak1 (69), sinos (52), isik_67 (38), DaMLaM (47), EnDeRuN (53), Baha_RIP (35), cristor (46), AVLAYANHASAN (51), seyyid_emin (46), beyzanur61 (45), sekkos (42), necla caltekin (72), ekrem1992 (32), MuhammetColak (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.90763 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.