0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » MÜSLÜMAN OLMAM NEYİ GEREKTİRİR.?

önceki konu   diğer konu
6 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
medahms su an offline medahms  
MÜSLÜMAN OLMAM NEYİ GEREKTİRİR.?
168 Mesaj -
s.a

--------

MÜSLÜMAN OLMAM NEYÝ GEREKTÝRÝR.?



1-Ýnancýmda Müslüman Olmalýyým
2-Ýbadetimde Müslüman Olmalýyým
3- Ahlâkýmda Müslüman Olmalýyým
4- Ailemde ve Evimde Müslüman Olmalýyým
5- Nefsimi Yenmeliyim



-------------------------------------------------------------------------------

ÝNANCIMDA MÜSLÜMAN OLMALIYIM



Ýslâmiyet'e mensup olmanýn ve bu dine baðlanmama ilk þartý, müslüman kimsenin inancýnýn saðlam ve doðru olmasý, yüce Allah'ýn kitabý ve Peygamberi'nin (s.a v) sünnetine uygun olmasýdýr. Müslüman; fazilet sahibi ilk müslümanlarýn ve din imamlarýnýn inandýklarý þeylere inanýr. Çünkü bütün ümmet; iyilik, itaat, takva ve yüce Allah'ýn dinini doðru anladýklarýna dair onlarýn lehinde þehadet etmiþtir.

Ýnancýmda müslüman olabilmem, þunlarý yapmamý gerektirir.

1. Kâinatýn yaratýcýsýnýn, hakîm (her þeye hükmeden), kadîr (her þeye gücü yeten), âlim (her þeyi bilen) ve kayyûm (her þeyi tutan, koruyan) bir Allah olduðuna inanmam lazýmdýr. Çünkü bu kâinattaki güzellik, mükemmellik, düzen ve kâinatýn parçalarýnýn birbirine muhtaç olmasý bunun en iyi delilidir. Þöyle ki; yüce kudret sahibi olan Allah'ýn (kâinata koyduðu kanunlar) olmasaydý kâinatýn yerinde kalmasý ve devam etmesi imkânsýz olurdu.
"Eðer yerde ve göklerde Allah’tan baþka ilahlar olsaydý, ikisi de bozulurdu. Arþýn Rabbi olan Allah, onlarýn yakýþtýrdýklarýndan (ortaklara ve aracýlara) muhtaç olmaktan münezzehtir (berîdir)" (Enbiyâ, 22)

2. Yüce Allah'ýn bu kâinatý, boþ ve beyhûde yere yaratmadýðýna inanmam lazýmdýr. Çünkü kemâl (noksansýzlýk) sýfatý ile vasýflanan Zât'ýn [Allah'ýn (c.c)] yarattýðý þeylerde beyhude davranmasý düþünülemez. O'nun gönderdiði peygamber ve vahiy olmaksýzýn Allah'ýn (c.c) bu yaratýlýþtan ne kastettiðini etraflý bir þekilde anlamak imkânsýzdýr.
"Bizim sizi boþ yere bir oyun ve eðlence olarak yarattýðýnýzý ve sizin Bize döndürülmeyeceðinizi mi sandýnýz? Gerçek hüküm sahibi olan Allah yücedir. O'ndan baþka ilah yoktur. O, (bütün kâinatý kuþatan, kâinatýn. hayat kaynaðý olan) yüce arþýn Rabb'idir." (Mü'minûn, 117)

3. Yüce Allah'ýn kendisini insanlara tanýtmak, onlarýn yaratýlýþ gayelerini, neden yaratýldýklarýný ve dönecekleri yeri onlara açýklamak için peygamberler gönderip kitaplar indirdiðine inanmam lazýmdýr. Bu kýymetli peygamberlerin sonuncusu, yüce Allah'ýn sonsuza dek bâki kalacak bir mucize olan Kur'ân-ý Kerîm ile desteklediði Hz. Muhammed'dir (s.a.v.). Yüce Allah þöyle buyurmuþtur:
“And olsun ki her ümmete 'Allah'a kulluk edin, þeytan(a tapmak)tan sakýnýn diyen bir elçi gönderdik. Allah iç­lerinden kimini doðru yola eriþtirdi, kimi de sapýklýðý hakketti..." (Nahl, 35)

4. Ýnsanlýðýn varoluþunun yegâne gayesinin; bizzat ken­di açýkladýðý þekliyle yüce Allah'ý tanýmak olduðuna inan­mam, O'na itaat ve ibadet etmem gerekir ki, O þöyle buyuruyor:
"Ben cinleri ve insanlarý ancak Bana kulluk etsinler di­ye yarattým. Ben onlardan rýzýk istemiyorum, Beni beslemelerini de istemiyorum. Þüphesiz nzýk veren, saðlam kuvvet sahibi olan ancak Allah'týr." (Zâriyât, 56-58)

5. Allah'a inanan ve O'na itaat eden mü'min kimsenin mükâfatýnýn cennet, Allah'ý (c.c) inkar eden ve O'na isyan eden kâfýrin cezasýnýn cehennem olduðuna inanmam lazýmdýr.
"Ýnsanlarýn bir takýmý cennete, bir takýmý da (çýlgýn alevli) cehenneme girer." (Þura, 7)

6. Ýnsanýn iyi ve kötü amelleri, kendi irade ve arzusuyla iþlediðine inanmam lazýmdýr. Fakat hayýrlý iþler, ancak yüce Allah'ýn tevfik ve yardýmý ile meydana gelir. Kötülük ise yüce Allah'ýn iradesinin etkisiyle deðil, ancak O'nun için ve iradesi çerçevesinde vuku bulur.
"Nefse ve onu (insan biçiminde) þekillendirene, sonra da o nefse isyanýný ve itaatýný öðretene andolsun ki, nefsini temizleyen iflah olur. Onu kirleyip örten, ziyana uðramýþtýr." (Þems, 7-10)

7. Kanun koymanýn yalnýz yüce Allah'ýn hakký olduðuna ve Allah'ýn (c.c) koyduðu kanunlara tecavüz etmeye hiç kimsenin hakký olmadýðýna inanmam lazýmdýr. Müslüman alimlerin ise ancak, yüce Allah'ýn ortaya koyduðu kanunlar çerçevesinde bazý hükümler çýkarmak için ictihad edebileceklerine inanmam lazýmdýr:
"Anlaþamadýðýnýz herhangi bir þey hakkýnda da hüküm Allah'a aittir. Ýþte bu hükmü veren Allah benim Rabbim­dir. Ben ancak O'na tevekkül ettim ve yalnýz O'na sýðýndým." (Þurâ, 10)

8. Yüce Allah'ýn yüceliðine layýk olan isimlerini ve sýfatlarýný öðrenmem lazýmdýr. Ebû Hüreyre'den (r.a) rivayet edildiðine göre Hz. Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmuþtur:
"Allah'ýn doksan dokuz ismi vardýr. (Yüzden bir eksik.) Kim onlarý ezberlerse cennete girer. Hem Allah tektir, tek olaný sever." (Buhârî: Daâvât, 69)

9. Hz. Peygamber'in (s.a.v) tavsiyesine uyarak yüce Allah'ýn zâtý hakkýnda deðil, yarattýklarý hakkýnda düþünmem lazýmdýr.
"Yüce Allah’ýn yarattýklarý hakkýnda düþününüz. Allah’ýn zatý hakkýnda düþünmeyiniz. Çünkü siz O'nu hakkýyla takdir edemezsiniz." (Ebû Nûaym: Hilyetü'1-Evliyâgöz kırpma

10. Yüce Allah'ýn sýfatlarýna gelince; Kur'ân-ý Kerîm'in birçok âyeti onlara iþaret etmiþtir. Ulûhiyyetin yüceliði bu sýfatlara sahip olmayý gerektirir. Mesela yüce Allah'ýn bekâ (devamlýlýk) ve kýdem (baþlangýcý olmamak) sýfatlarýna iþaret eden âyetler vardýr. Yüce Allah'ýn muhalefetün li'l-havadis (sonradan varedilmiþ olan yaratýklarý benzemediði), çocuk, baba, eþ ve benzerlerinden münezzeh olduðuna delalet eden âyetler vardýr. Yüce Allah'ýn kudretine, büyüklüðüyle her þe­ye galip geldiðine ve ilminin her þeyi kuþattýðýna delalet eden âyetler vardýr. Yüce Allah'ýn iradesine ve bu iradesinin bütün irade ve arzulardan üstün olduðuna delalet eden âyetler vardýr. Yüce Allah'ýn mükemmel hayat sahibi olup bu sýfatý ile vasýflandýðýna delalet eden âyetler vardýr. Yüce Allah'ýn kud­retine, büyüklüðüyle her þeye galip geldiðine ve ilminin her þeyi kuþattýðýna delalet eden âyetler vardýr. Yüce Allah'ýn iradesine ve bu iradesinin bütün irade ve arzulardan üstün olduðuna delalet eden âyetler vardýr. Yüce Allah'ýn sonsuz ve insan aklýnýn kavrayamayacaðý sýfatlarýna ve mükemmelliðine delalet eden pek çok âyetler vardýr. O, bütün noksanlýk­lardan münezzehtir. O'nu övmenin sýnýrý yoktur. O, kendini övdüðü gibidir.(Bkz; Þehid Ýmam Hasan el-Benna, ` Akaid Risalesi" ve Abdulhahk’ýn "Kadayâtü'I- Killiye lil-hikâd" adlý eseri. )

11. Ýmanla ilgili nasslarda te'vil (yorum) ve ta'til (iptal)'e son vermek ve inançla ilgili terimlerin manasýný Allah'ýn (c.c) ilmine havale etmek için selefin (ilk devir müslümanlarýnýn) akâidle ilgili görüþlerine tabi olmanýn daha iyi bir davranýþ olduðuna inanmam gerekir. Ayrýca sonraki alimlerin akâidle ilgili nasslarda yaptýklarý yorumlar, onlarýn kâfir veya fasýk olduklarýna hükmetmeyi gerekli kýlmaz. Selefiye mezhebine inanmakla, akâidle ilgili konularda, eskiden ve þimdi yapýlmakta olan uzun tartýþmalara lüzum kalmaz.

12. Yüce Allah'ýn peygamberlerine gönderdiði vahiy çer­çevesinde yalnýz kendisine ibadet etmeyi ve diðer kimselere boyun eðmemeyi bildiren davetine uyarak yüce Allah'a iba­det etmem ve O'na hiçbir þeyi ortak koþmamam gerekir.
"Andolsun Biz her millet içinde, Allah â kulluk edin, þeytana, putlara, kâhinlere tapmaktan kaçýnýn diyen bir peygamber gönderdik." (Nahl, 36)

13. Yalnýz Allah'tan (c.c) korkmam ve baþkasýndan kork­mamam gerekir. Bu korkum, O'nu kýzdýran ve O'nun haram kýldýðý þeylerden beni uzaklaþtýrmalýdýr.
"Kim, Allah'a ve peygamberine itaat eder, Allah'tan korkar ve O'nun azabýndan sakýnýrsa iþte kurtuluþa erenler onlardýr." (Nûr, 52)
"Doðrusu, görünmediði halde Rab'lerinden korkanlara baðýþlanma ve büyük ecir vardýr." (Mülk, 12)

14. O'nu zikretmem ve bu zikrime devam etmem lazýmdýr. Ayrýca susmamýn tefekkür, konuþmamýn zikir olmasý ge­rekir. Çünkü Allah'ý (c.c) zikretmek, en kuvvetli ruh ilacýdýr. Zikir, zamanýn felaketleri, hayatýn keder ve musibetleri karþýsýnda en etkili silahtýr. Ýþte insanlýðýn bugün kendisine ihtiyaç duyduðu,þey fikir silahýdýr. Yüce Allah þu sözüyle bunu doðrulamaktadýr:
“Onlar, inanmýþ ve kalpleri Allah'ý anmakla huzura kavuþmuþtur. Ýyi bilin ki, ancak Allah'ý anmakla kalpler huzura kavuþur" (Rad, 28)
"Kim Rahman'ýn zikrini görmemezlikten gelirse yanýndan ayrýlmayacak bir þeytaný arkadaþ veririz O þeytanlar, bunlarý yoldan çýkardýklarý halde bunlar doðru yolda olduklarýný zannederler." (Zuhruf, 36-37)
Meþhur psikiyatri alimi Dr: Berril, ibâdetin ruh üzerindeki olumlu etkisini itiraf etmiþ ve þöyle demiþtir:
"Gerçek dindar kiþi, ruhî bir hastalýðýn sýkýntýsýný asla çekmez."
Psikiyatri bilgini Dale Carniege de bu konuda þöyle demiþtir:
"Psikiyatri doktorlarý, kuvvetli bir imanýn ve dine sým­sýký sarýlmanýn, ruhî ýzdýrap ve sinirsel sýkýntýyý yenece­ðini ve hastalarý bu ruhî hastalýklardan kurtarýp iyileþtireceðini anlýyorlar."

I5. Ve Allah'ý (c.c) öyle sevmem gerekir ki, bu sevginin kalbimi, Allah'ýn (c.c) yüceliðine aþýk kýlmasý, O'nun yolun­da daima iyi iþlerle uðraþma saðlayan ve O'nun yolunda canýmý feda etmeye ve savaþmaya hazýrlayan bir baðla Allah'a (c.c.) baðlanmalýdýr. Dünya malý veya sýký akrabalýk baðlan, bun­larý yapmama engel olmamalýdýr. Yüce Allah'ýn þu âyetine boyun eðmem lazýmdýr:
"Ey Resûlüm! O hicreti terk edenlere de ki, ­Babalarýnýz oðullarýnýz, kardeþlerini, karýlarýnýz soylarýnýz kazandýðýnýz mallar, geçersiz olmasýndan korktuðunuz bir ticaret, hoþunuza giden meskenler, size Allah ve Resûlü’nden ve O'nun yolunda cihaddan daha sevgili ise, artýk Allah'ýn emri gelinceye kadar bekleyin. Al­lah, fasýklar topluluðunu hidayete erdirmez." (Tevbe, 24)
Yine yüce Peygamber'in (s.a.v) þu hadiste iþaret ettiði ima­nýn lezzetini tatmayý arzu etmem gerekir.
"Þu üç haslet kimde bulunursa imanýn tadýný duyar.: Allah ve O'nun Resûlü’nü diðer,þeylerden daha fazla sev­mek, sevdiðini yalnýz Allah rýzasý için sevmek ve (Allah onu küfürden kurtardýktan sonra) ateþe atýlmaktan hoþlanmayacaðý gibi küfre dönmekten de hoþlanmamak." (Buhârî: Ýmân, 9)

16. Her iþimde Allah'a (c.c) tevekkül etmeliyim ve her iþimde O'na güvenmeliyim. Bu güven, bana kendileriyle güç­lükleri yeneceðin bir kuvvet ve manevî güç verir.
"Kim Allah'a tevekkül ederse Allah ona yeter." (Talak, 3)
Hz. Peygamber bize yaptýðý en güzel tavsiyelerinden bi­risinde þöyle buyurmuþtur:
"Allah'ýn emirlerini yerine getir ki, O da seni korusun. Allah'a itaat et, O'nu yanýnda bulursun. Bir þey istedi­ðinde Allah'tan iste. Yardým dilediðinde; Allah'tan yardým dile ve bil ki; bir konuda sana faydalý olmak için bütün ümmet bir araya gelse yalnýz yüce Allah’ýn sana yazdýðý þeyle sana faydalarý okunur. Ve eðer bir konu­da sana zarar vermek için bütün insanlar toplansalar, yi­ne yalnýz Allah'ýn kaderinde yazdýðý þeyle sana zarar verebilirler. Kalemler kaldýrýlmýþtýr ve sayfalar düþürülmüþtür." (Tirmizî: Kiyâmet, 59)

17. Sayýsýz nimetlerinden, sonsuz fazilet ve rahmetinden dolayý Allah'a (c.c) þükretmem lazýmdýr. Þükretmek; nimeti veren, iyilik yapan ve ihsanda bulunan kimseye karþý terbiyeli durmak özelliðidir.
"Allah, sizi annelerinizin karnýndan çýkardýðý zaman hiç bir þey bilmiyordunuz. Belki þükredersiniz diye size ku­laklar, gözler ve kalp vermiþtir." (Nahl, 78)
"Ölü toprak onlar için bir ayettir. (Ölüleri nasýl dirilte­ceðimize iþarettir.) Biz onu dirilttik, ondan taneler çýkardýk da ondan yiyorlar. Orada hurmalýklar ve üzüm baðlarý yarattýk, aralarýndan pýnarlar fýþkýrttýk ki Allah’ýn ürününden ve ellerinin emeðinden yesinler. Hâlâ,þükretmiyorlar mý?" (Yâsîn, 34-35)
Yüce Allah, kendi nimetlerini inkar edenleri çok zarar edeceklerine dair tehdit etmiþ, nimetlerine þükredenlere ise lütfünü artýracaðýný vadetmiþtir. Bu konuda þöyle buyuruyor:
"Rabbiniz size þöyle bildirmiþti. Þükrederseniz and olsun ki, size nimetimi artýrýrým ve eðer nankörlük eder­seniz bilin ki azabým çok þiddetlidir." (Ýbrâhim, 7)

18. Yüce Allah'tan af dilemem ve devamlý tevbe etmem lazýmdýr. Çünkü af dilemek günahlarýn affedilmesine ve imanýn yenilenmesine vesile olduðu gibi sevinç ve huzur sebebidir.
"Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder, sonra da Allah'tan baðýþlama dilerse Allah’ý baðýþlayýcý ve merhamet edici olarak bulur." (Nisâ, 110)
"Onlar, bir kötülük yaptýklarý ya da nefislerine zulmettiklerinde Allah’ý hatýrlayarak hemen günahlarýnýn baðýþlanmasýný dilerler. Günahlarý da Allah'tan baþka kim baðýþlayabilir? Ve onlar yaptýklarýnda bile bile direnmezler. Ýþte onlarýn mükafatý, Rab'leri tarafýndan baðýþlan­ma ve altlarýndan ýrmaklar akan, içinde ebedi kalacaklarý cennetlerdir." (Âl-i Ýmrân, 135-136)

19. Yüce Allah'ýn þu âyetini kendime þiar yaparak gizli ve açýk hallerimde Allah'ýn (c.c) gözetimi altýnda olduðumu hissetmem lazýmdýr. O, þöyle buyuruyor:
"Göklerde olanlarý da yerde olanlarý da Allah'ýn bildiðini bilmez misin? Üç kiþi gizli konuþursa mutlaka dördüncüleri O'dur. Beþ kiþi gizli konuþursa mutlaka altýncýlarý O’dur. Bunlardan az veya çok ne olurlarsa olsunlar, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kýyamet günü onlara yaptýklarýný ha­ber verir. Çünkü Allah her þeyi bilendir." (Mücâdele, 7




Gönderen: 02.02.2007 - 10:31
Bu Mesaji Bildir   medahms üyenin diger mesajlarini ara medahms üyenin Profiline bak medahms üyeye özel mesaj gönder medahms üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
medahms su an offline medahms  
İBADETİMDE MÜSLÜMAN OLMALIYIM
168 Mesaj -

ÝBADETÝMDE MÜSLÜMAN OLMALIYIM



Ýslâm'da ibadet, mütevazýlýðýn en son noktasý ve Allah'ýn (c.c) yüceliðini hissetmenin zirvesidir. Allah'ýn (c.c) yarattýklarýnýn kendi aralarýndaki iliþkilerinde ibadetin büyük tesirleri olduðu gibi ibadet, yaratýlan ile yaratýcý arasýnda bir baðlantý merdivenidir. Bu konuda, Ýslâm'ýn rükünleri olan namaz, oruç, zekat ve hac ile insanýn yerine getirmekle yüce Allah'ýn rýzasýný kazanmayý amaçladýðý ve O'nun dinine yöneldiði diðer ameller arasýnda fark yoktur. Ýslâm mantýðý, hayatýn bütün safhalarýný ibadet ve itaatle geçirilmesini gerektirir. Yüce Allah þu âyetinde bunu ifade ediyor:
"Ben cinleri ve insanlarý, ancak Bana ibadet etsinler diye yarattým. Beni beslemelerini de istemiyorum. Doðrusu rýzýk veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'týr." (Zâriyât, 55-58)
"De ki, ,þüphesiz benim namazým, ibadetim, hayatým ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir." (Enam, 162)

Ýbadetimde gerçek müslüman olmam þöyle hareket etmemi gerektirir.

Ýbadetlerimin direkt olarak Allah'a (c.c) baðlý olmasý lazýmdýr. Bu, ibadetteki ihsan derecesidir. Hz. Peygamber'e (s.a.v) "ihsan nedir?" diye sorulunca þöyle buyurmuþtur:
"Ýhsan, Allah'ý görüyormuþçasýna O'na ibadet etmendir. Eðer sen O'nu göremiyorsan bile O, seni görür." (Müttefeku'n-aleyh)
Ýbadetlerimde alçak gönüllü davranmam, hakiki dosta kavuþmanýn coþkunluðunu ve O'nun huzurunda boyun eðmenin lezzetini hissetmem gerekir. Hz. Aiþe (r.a) þöyle buyurmuþtur: '
"Allah'ýn (c.c) elçisi Hz Muhammed bizimle konuþuyordu, biz de onunla konuþuyorduk. Namaz vakti geldiðinde sanki ne o bizi tanýyordu ne de biz onu tanýyorduk." Hz. Peygamber'in (s.a.v) þu hadisi de bu konuya iþaret etmektedir:
"Nice namaz kýlan kimseler vardýr ki onlara namazlarýndan yorgunluk ve bitkinlikten baþka bir,þey kalmaz." (Ahmed b. Hanbel: Müsned, II, 373)
diðer bir hadiste ise;
"Nice oruç tufan kimseler vardýr ki orucunda aç kalmak ve susamaktan baþka bir payý yoktur." buyurmuþtur. (Ahmed b. Hanbel: Müsned, II, 373)
Ýbadetimi kalp huzuruyla yapmam lazýmdýr. Etrafýmdaki dünya meþguliyetleri ve kederlerinden tamamen sýyrýlmalýyým. Hz. Peygamber (s.a.v) þu hadisiyle bu konuya iþaret ediyor:
"Yüce Allah, kalp huzuruyla namaz kýlmayan kiþinin namazýna bakmaz. (Onu kabul etmez.)"aglaMüslim)
Ayrýca bu konuda;
"Namaz ahiretle ilgilidir. Namaza baþladýðýn zaman, dünyadan ayrýlmýþ olursun." denilmiþtir. Rivayete göre Hasan Basrî þöyle diyordu: "Kalp huzuruyla kýlýnmayan namaz, sevap þöyle dursun acilen cezalandýrýlmayý gerektirir."
Ýbadetimde, kanaat etmeyen tamahkar ve doymak bilmeyen obur gibi olmalýyým. Yüce Allah'ýn þu kutsi hadisindeki emrine boyun eðerek nafile ibadetlerde Allah'a (c.c) yaklaþacaðým:
"Her kim Beni tanýyan ve ihlâs ile Bana kulluk eden bir kuluma düþmanlýk ederse, Ben de ona harb ilan ederim. Kulum; sevdiðim þeyler içinde kendisine farz kýldýðým ibadetleri yerine getirmesi kadar baþka bir þeyle Bana yakýn olamaz. Sonra kulum nafile ibadetleriyle de Bana yaklaþmaya devam eder. Nihayet Ben onu tamamen severim. Artýk Ben kulumu sevince onun iþiten kulaðý, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayaðý derecesinde olurum. Diliyle ne isterse muhakkak onlarý da ihsan ederim. Bana sýðýnmak isteyince muhakkak kulumu korurum. Ben, yapýlmasýný istediðim hiçbir þey hakkýnda mü'minin 6lümü karþýsýndaki tereddüdüm gibi tereddüt etmedim. (Çünkügöz kırpma kulum Ölümden hoþlanmýyor. Ben de kuluma acý gelen þeyi sevmiyorum." (Buhârî: Rikâk, 38)
Gece kalkýp geceyi ibadetle geçirmeye düþkün olmam ve alýþkanlýk haline getirinceye kadar, gece ibadeti için nefsimi eðitmem gerekir. Çünkü gece kalkýp ibadet etmek, iman ürünlerinin en kuvvetlilerindendir. Yüce Allah bu konuda þöyle buyuruyor:
"Muhakkak ki gece kalkýp ibadet etmek daha tesirli ve (geceleyin) okumak daha faziletlidir." (Müzzemmil, 6)
Yüce Allah baþka bir âyette inanan kullarýný anarken þöyle buyurmuþtur:
"Onlar, geceleri pek az uyurlar. Seherlerde af dilerler." (Zâriyât, 17-18)
Baþka bir âyette ise;
"Yanlarý yataklarýndan uzaklaþýr, (gece teheccüd namazý kýlmak için yanlarrnr yataktan ayýrýp kalkarlar), korkarak ve ümid ederek Rabb'lerine dua ederler ve kendilerine verdiðimiz rýzýktan hayýr iþlerinde harcarlar." buyurmuþtur. (Secde, 16)
Devam edilmesi ve sýk sýk yapýlmasý iyi ve sevaplý bir davranýþ olarak kabul edilen bazý nafileleri yapmam gerekir. Bunlar: gece namazý, kuþluk namazý, teravih namazý, Pazartesi: ve perþembe günleri oruç tutmak, hacda bulunmayan kimsenin arefe günü oruç tutmasý, aþure günü, þewal ayýndan altý gün, her kamerî ayýn 13, 14 ve 15. günleri oruç tutmak, itikafa girmek vesâiredir.
Özellikle sabah vakti baþta olmak üzere Kur'ân okumak için özel bir vakit ayýrmam ve onun manasý üzerinde derin derin düþünmem gerekir. Allah Teâlâ bu konuda þöyle buyurmuþtur:
"...ve sabahýn Kur'ân'ýný (uzunca Kur'ân okunan sabah namazýnýgöz kırpma da (unutma.) Çünkü sabah namazý melekler tarafýndan görülür." (Ýsra, 78)
Kur'ân'ý düþünce, tevazu ve üzüntü ile okumam lazýmdýr. Çünkü Hz. Peygamber bu konuda;
"Kur'ân üzüntü ile nazil oldu. Kur'ân okuduðunuz zaman üzüntülü g6rününüz." buyurmuþtur. (Ebû Nuaym, Hilye)
Kur'ân okurken yüce Allah'ýn þu âyetini hatýrlamanýn gerekir:
"Biz bu Kur'ân'ý bir daða indirseydik, sen, onun, Allah korkusundan baþ eðerek parça parça olduðunu görürdün." (Haþr, 21)
Ve Hz. Peygamber'in þu hadisini her an hatýrýmda tutmalýyým:
"Kur'ân'ýn haram kýldýðý þeyleri helal sayan kimse, Kur'ân'a inanmamýþ sayýlýr." (Ebû Nuaym)
Diðer bir hadiste ise þöyle duyurulmaktadýr: "Ümmetimin en faziletli ibadeti Kur'ân okumaktýr." Abdullah b. Mesut'un (32/652) rivayet ettiði bir hadiste Hz. Peygamber efendimiz þöyle buyurmuþtur:
"Doðrusu bu Kur'ân, Allah'ýn ziyafetidir. Gücünüz yettikçe onun ziyafetine yöneliniz. Muhakkak ki bu Kur'ân Allah'ýn ipidir. Apaçýk nur ve dertlere þifa veren faydalý bir ilaçtýr. Kendisine sarýlan kimseler için koruyucu ve ona tabi olanlar için kurtuluþ vesilesidir. Doðru yoldan saptýrmaz ki özür dilesin, eðriltmez ki eðrisi düzeltilsin. Onun mucizeleri (harikalarýgöz kırpma bitmez, dillerde çok dolaþmakla eskimez. Onu okuyunuz. Çünkü Allah, okunmasý ile sizi mükafatlandýrýr. Her bir harfi için on mükâfat verir. Elif Lam Mim'in bir harf olduðunu söylemiyorum. Bilakis elif bir harf, lam bir harf ve mim bir harftir." (Hâkim en-Nisâburîgöz kırpma
Hz. Peygamber Ebû Zerr'e yaptýðý vasiyetinde þöyle buyurmuþtur:
"Kur'ân'ý okumaya sarýl. Çünkü o dünyada senin nurun, ahirette ise senin azýðýndýr." (Ýbni Hibbân: Sahih, I)
Her iþimde, dua etmek Allah'a (c.c) çýktýðým merdivenim olmalýdýr. Çünkü dua ibadetin özüdür., Dualardan hadiste bize intikal edenleri seçmeye önem vermem lazýmdýr. Yüce Allah þöyle buyuruyor:
"Rabbiniz buyurdu ki, Bana dua edin, duanýzý kabul edeyim." (Mü'min, 60).


Gönderen: 02.02.2007 - 10:33
Bu Mesaji Bildir   medahms üyenin diger mesajlarini ara medahms üyenin Profiline bak medahms üyeye özel mesaj gönder medahms üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
mehmetduru su an offline mehmetduru  
RE: MÜSLÜMAN OLMAM NEYİ GEREKTİRİR.?
322 Mesaj -
Eline saðlýk kardeþim paylaþýmýn için teþekkür ederim
Rabbim bizleri kendine layýk hayýrlý kullardan etsin inþallah.Allah Razı Olsun
Gönderen: 02.02.2007 - 10:37
Bu Mesaji Bildir   mehmetduru üyenin diger mesajlarini ara mehmetduru üyenin Profiline bak mehmetduru üyeye özel mesaj gönder mehmetduru üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
medahms su an offline medahms  
AHLÂKIMDA MÜSLÜMAN OLMALIYIM
168 Mesaj -

AHLÂKIMDA MÜSLÜMAN OLMALIYIM



Müslüman'ýn Özellikleri



1-Þüpheli þeylerden sakýnmak
2-Gözleri haramdan korumak
3-Dili korumak
4-Utanmak (Hayâgöz kırpma
5-Vakar ve sabýr
6-Doðruluk
7-Alçak ,gönüllü olmak
8-Zan, gýybet ve tecessüsten (müslümanlarýn kusurlarýný etraflýca raþtýrmaktan) sakýnmak
9-Cömertlik ve kerem
Hz. Peygamberin þu hadisinde belirttiði gibi güzel ahlâk, Ýslâm dininin temel hedefidir.

"Ben ancak en güzel ahlâký tamamlamak için gönderildim." (Muvattâ, Husnü'l-Huluk, 8)

Aþaðýdaki âyet de bu konuyu teyit etmektedir: "Onlar, o mü'minlerdir ki kendilerine yer yüzünde iktidar verdiðimiz takdirde (zorbalarýn yoluna sapmazlar, bilakis) namaz kýlarlar, zekatý verirler, iyiliði emrederler ve kötülükten vazgeçirmeye çalýþýrlar. Bütün iþlerin sonu Allah'a dönecektir." (Hacc, 41)

Diðer bir âyette de þöyle duyurulmuþtur:

"Yüzlerinizi doðu veya batý tarafýna çevirmeniz iyilik deðildir. Asýl iyilik o kimsenin iyiliðidir ki; Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inandý, Allah rýzasý için yakýnlarýna, yetimlere, yoksullara, yolda kalmýþlara, dilencilere ve esaret altýndaki kölelere mal verdi, namazý kýldý, zekâtý verdi. Antlaþma yaptýklarýnda sözlerini yerine getirenler, sýkýntý, hastalýk ve savaþ zamanlarýnda sabredenler, iþte onlar doðru yolda olanlar ve Allah'ýn azabýndan korunanlardýr." (Bakara, 177)

Güzel ahlâk, imanlý olmanýn delili ve imanýn meyvesidir. Güzel ahlâk olmadan imanýn bir deðeri yoktur. Hz. Peygamber bu hususa iþaret ederek þöyle buyurdu:
"Ýman; ümit ve temenni ile geçerli olamaz. Ancak kalpte yerleþir ve amel ile tasdik edilirse geçerli sayýlýr." (Deylemî: Müsned)

Hz. Peygamber'den din nedir? diye sorulunca O, þöyle cevaplamýþtýr:

"Din, ahlâkýn güzel olmasýdýr."agla2)

Kötülük nedir? diye sorulduðunda ise þöyle buyurmuþtur: "Ahlâkýn kötü olmasýdýr"agla3)

Kýyamet gününde hayýrlý ameller arasýnda kulun terazisinde en aðýr gelen amel, güzel ahlâktýr.

"Kim, kötü huylu ise ve kötü iþleri yapýyorsa nesebi ile yol alamaz. (Þerefli bir aileye mensup olmasý ahirette ona hiçbir fayda saðlamaz.)"

Hz. Muhammed (s.a.v) þöyle buyurmuþtur:

"Kýyamet gününde mü'minin terazisinde hiçbir þey güzel ahlâktan daha aðýr deðildir. Muhakkak ki Allah, kaba ve aðzý bozuk kiþiyi asla sevmez." (Ebû Dâvûd: Edeb, 7)

Güzel ahlâk, Ýslâm'daki ibadetlerin meyvesidir. Mü'min güzel ahlâklý olmazsa yaptýðý ibadetler, hiçbir kýymeti ve faydasý olmayan hareket ve ayinlerden ibaret kalýrlar. Yüce Allah namazýn faydalarý hakkýnda þöyle buyurmuþtur: .
"Namazý da kýl. Çünkü namaz insaný kötü ve iðrenç þeylerden alýkoyar." (Ankebût, 45)

2 Ebû Dâvüd: Edeb, I24; Ahmed b. Hanbel: Müsned, III, 502. 3 Ahmed b. Hanbel: Müsned, III, 502.

Hz. Peygamber de bu konuda þöyle buyurmuþtur: "Kimin namazý, onu kötü ve iðrenç þeylerden alýkoymazsa, onun Allah'tan uzaklaþmasý artar." (Câmiu's-Saðir, II, 181; Taberani)

Hz. Peygamber (s.a v) oruç hakkýnda da þöyle buyurmuþtur:
"Sizden biriniz oruçlu bulunduðu gün, kötü söylemesin ve kimse ile çekiþmesin. Þayet birisi kendisine söver veya çatarsa, 'ben oruçluyum desin." (Buhârî: Savm, (2)

Hacc hakkýnda ise yüce Allah þöyle buyurmuþtur: "Hacc bilinen aylardandýr; (Þevval, Zilkade aylarý ve Zilhicce ayýndan on gün). Kim o aylarda ihrama girerek) haccý (kendine) farz ederse bilsin ki, hacda kadýna yaklaþmak, günaha sapmak ve kavga etmek yoktur." (Bakara, 197)

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadiste: "Bir kimse hacceder ve hac esnasýnda kadýna yaklaþmaz kötü sözler söylemez ve büyük günahlardan çekinir, küçük günahlarý iþlemekte ýsrar etmezse o kimse, günahlarýndan arýnarak annesinden doðduðu günkü gibi hacdan döner." buyurmuþtur. (Buhârî, Hacc, 4)


Müslümanýn Özellikleri



Bir insanýn ahlâk açýsýndan gerçek müslüman olabilmesi için devamlý yapmasý ve kendisinden faydalanmasý gereken en önemli ahlâkî özelliklerden bazýlarý unlardýr:

1. Þüpheli þeylerden sakýnmak: Müslüman kimsenin; Hz. Peygamber'in (s.a.v) emrine uyarak haramlardan sakýnmasý ve þüpheli þeyler hakkýnda ihtiyatlý hareket etmesi gerekir. Yüce Peygamberimiz bir hadiste þöyle buyurmuþtur:
"Helal belli haram bellidir. Fakat aralarýnda bir takým þüpheli þeyler vardýr ki, bunlar helal mýdýr, haram mýdýr, çok kimseler bilmezler. þüpheli þeylerden sakýnan kimse dinini de ýrzýný da kurtarmýþ olur. Her kim bu þüpheli þeylere düþerse harama düþer. Yasak bir yerin etrafýnda davarlarýný otlatan bir çoban gibi çok sürmez hayvanlarý içeriye dalabilir. Dikkat,!.. Her padiþahýn kendine mahsus bir korkusu vardýr. Gözünüzü açýn!.. Allah'ýn yeryüzündeki korusu da haram kýldýðý þeylerden. Biliniz ki bedende bir et parçasý vardýr. O, yarayýþlý ölürse bütün beden yarayýþlý olur, bozuk olursa bütün vücut bozulur. Ýþte o et parçasý kalptir." (Buhârî: Ýmân, 39)

Haramdan kaçýnmanýn en yüksek derecesi, Hz. Peygamber'in (s.a.v) þu hadisinde belirttiði derecedir:
"Kul, sakýncalý þeylerden korktuðundan dolayý sakýncasýz þeyi de býrakmadýkça muttakiler derecesine ulaþamaz."

2. Gözleri haramdan korumak: Müslüman olan kimsenin, Allah'ýn (c.c) haram kýldýðý þeylere bakmamasý gerekir. Çünkü bakmak, þehveti celbeder ve insaný yavaþ yavaþ günah ve suç iþlemeye sevk eder. Bundan dolayý Kur'ân-ý Kerim, lüzumsuz yere bakmamak hususunda mü'minleri uyarmýþtýr. Yüce Allah þöyle buyurmuþtur:
"MÜ'minlere de söyle, gözlerini haramdan sakýnsýnlar, ýrzlarýný korusunlar..." (Nur; 30)

Hz. Peygamber de (s.a v) bu hususta þöyle buyurmuþtur: "Bakmak, þeytanýn zehirli oklarýndan biridir. Kim, Allah korkusundan mahremi olmayan kimseye bakmayý terkederse, Allah ona öyle bir iman ihsan eder ki onun . tadýný taa kalbinde duyar." (Hakim, Müstedrek)
Baþka bir hadiste de þöyle buyurmuþtur:
"Mutlaka gözlerinizi haramdan sakýnmalýsýnýz ve ýrzlarýnýzý da behemehal korumalýsýnýz. Aksi takdirde Allah, yüzlerinizdeki nuru çýkarýp sizi çirkinleþtirir." (Taberânîgöz kırpma

3. Dili korumak: Müslüman kimsenin; faydasýz, saçma, çirkin, kötü sözler ve deyimleri kullanmaktan, gýybetten ve koguculuktan dilini korumasý lazýmdýr. Ýmam Nevevî bu konuda þöyle demiþtir:
"Dinin ve kanunun muhatabý olma çaðýna gelen kiþilerin faydalý olduðu açýkça bilinen sözlerden baþka, dillerini her türlü sözden korumalarý gerekir. Konuþmak ve konuþmamak eþit olduðu zaman ve susmak daha faydalý olduðunda konuþmamak sünnettir. Çünkü mubah olan konuþma, bazen haram veya mekruh bir sözü söylemeye sebep olur. Normalde böyle konuþmalara çok tesadüf edilir. Susarak haram veya mekruh sözleri söylemekten kurtulmak gibi iyi ve faydalý bir þey yoktur." Dilin, insanýn baþýna gelmesine sebep olduðu felaket ve belalarý belirten birçok hadis, Hz. Peygamber'den (s.a.v) nakledilmiþtir. Bu hadislerden birinde Peygamber'imiz þöyle buyurmuþtur:,
"Dillerinin biçtikleri faydasýz sözlerinden baþka. bir þey . insanlarý yüzükoyun cehenneme düþürür mü?" (Tirmizî: Ýman, 8)
Baþka bir hadiste de;
"Çok ayýplayýcý, lanet edici, fahiþ, sözler söyleyen ve hayasýzlýk yapan kimse olgun mü'min deðildir." buyurmuþtur. (Tirmizî: Birr, 48)
Konuyla ilgili diðer bir hadiste ise;
"Kim çok konuþursa, hatasý çok olur. Hatasý çok olanýn da günahý çok olur. Günahý çok olan kimseye cehennem daha layýktýr.". buyurulmuþtur. (Beyhaki)

4. Utanmak (Hayâgöz kırpma: Müslüman kimsenin her zaman ve her durumda hayâlý olmasý lazýmdýr. Fakat hayâsý, onu doðruyu söylemekten alýkoymamalýdýr. Baþkalarýnýn iþlerine karýþmamak, harama bakmamak, müslümanlara karþý mütevazý ve þefkatli olmak, alçak sesle konuþmak, rýzkýna kanaat etmek ve benzeri hâreketler de hayâ :an sayýlýr. Bir rivayette;
"Hz. Peygamber (s.a.v.), haya bakýmýndan perede ârkasýndaki bakireden daha utangaçtý." diye bildirilmiþtir. (Buhârî: Menâkýb, 23)
Yine Peygamberimiz (s.a v) þöyle buyurmuþtur: "Ýmanýn yetmiþ yahut altmýþ bu kadar þubesi vardýr. O þubelerin en faziletlisi: Allah'tan baþka ilah yoktur sözüdür. En aþaðýsý da yoldan gelip geçenlere eziyet verecek þeyleri atmaktýr. Hayâ da imanýn bir þubesidir." (Buhârî: Hibbe, 35)

Âlimler hayâ hakkýnda þöyle demiþlerdir:
"Hayânýn hakikati þudur. Hayâ, kötülüklerden sakýnmayý emreden ve hukukta hak sahiplerinin hakkýna ödemekte kusurlu davranmayý men eden bir huydur."

5. Vakar ve sabýr: Müslümanda en çok bulunmasý gereken en mükemmel özelliklerden birisi de; vakar ve sabýr özellikleridir. Çünkü Ýslâmî çalýþmalar zorluklarla doludur. Ýslâm'a davet yolunun etrafý güçlüklerle kuþatýlmýþtýr. Eziyet ve þiddet, töhmet edilmek, kabahati yüze vurulmak, maskara edilmek gibi kötü cezalar Ýslâm için çalýþanlarýn azmini gevþetmek, onlarý hareketsiz hale getirmek ve onlarý Allah'ýn (c.c.) dinine çaðýrmaktan vazgeçirmek için Ýslâm düþmanlarý tarafýndan, din için çalýþan müslümanlarýn önünde biriktirilen ve uygulanan korkunç cezalardýr. Bu durumdan açýkça anlaþýlýyor ki, Ýslâm davetçisi olan kardeþimizin sabýrlý olmasý onun en önemli özelliklerinden biridir. Onun bu davayý, karakterleri, akýllan ve mizaçlarý deðiþik olan bütün insanlara götürmesi gerekli. Bu dâvâyý; cahil, bilgin, akýllý, aþýn duygusal, yumuþak tabiatlý, kalbi taþlaþmýþ, yumuþak huylu, sakin ve tepki gösteren bütün insanlara götürmesi gerekir. Daha sonra, aklî dengelerine göre insanlarla konuþmasý ve bütün insanlarýn derdine tahammül etmesi ve onlarýn kalplerine girmeye teþebbüs etmesi gerekir. Ancak onun bu hareketleri; sabýr, tahammül ve hilmden meydana gelen büyük bir enerjiye muhtaçtýr.

Bundan dolayý Kur'ân ve Peygamberin yönlendirmeleri; sabýr, tahammül ve aðýrbaþlýlýkla süslenmeyi teþvik etmekle dolup taþmaktadýr.

Kur'ân'ýn bu konudaki teþviklerinden bazýlarý þunlardýr:
"Kim sabreder ve affederse, iþte bu iþlerin en büyüðündendir." (Þura 43)
"Onun için ~imdi sen güzel bir hoþgörü ile muamele et." (Hicr, 85)
"Ancak sabredenlere mükâfatlarý hesapsýz ödenecektir." (ZÜmer, 10)
"Baðýþlasýnlar, aldýrmasýnlar! Allah'ýn sizi baðýþlamasýný sevmez misiniz? Allah, baðýþlayan ve esirgeyendir." (Nûr, 22)
"Cahiller kendilerine laf atýp sataþtýklarý zaman aldýrmadan `Selâmetle!' deyip geçerler." (Furkân, 63)
Hz. Peygamber'in (s.a.v) bazý fermanlarý da þunlardýr: "Muhakkak ki kul, sabretmekle gündüz oruç tutan ve gece nafile namaz kýlan kimsenin derecesine kavuþur." (Ebû Dâvûd: Edeb, 7)
"Allah'ýn kendi vasýtasýyla evleri mamur kýldýðý ve dereceleri yükselttiði davranýþlarý size bildireyim mi?" "- Evet ey Allah'ýn elçisi, onlarý bize bildir." dediler. "Sana karþý kaba davranan kimseye yumuþak davranman, sana zulmedeni affetmen, seni mahrum edene dünya malýndan vermen ve senden iliþkisini kesene ihsanda bulunmandýr." dedi. (Ahmed b. Hanbel: IV, 148, 158)
Allah'ýn elçisi Hz. Muhammed (s.a.v) þöyle buyurmuþtur: `~9llah kýyamet günü bütün yaratýklarý bir araya getirdiðinde bir kiþi Þöyle seslenir.
- Fazilet sahipleri nerededir?
Ve efendimiz sözlerine þöyle devam etti:
"Sayýca az olmalarýna raðmen bazý insanlar kalkýyor ve acele cennete doðru gidiyorlar. Melekler onlarý karþýlýyor ve onlara.- -Faziletlerinizin sebebi nedir? diyorlar. Onlar þöyle cevap veriyorlar.- -Bize zulmedildiði zaman sabrediyorduk. Bize kötülük yapýldýðýnda aðýrbaþlý davranýyorduk. Bunun üzerine onlara- -Cennete giriniz Çalýþanlarýn mükâfatý ne güzeldir, denilir."
Hz. Peygamber'in (s.a.v) bazý tatbikatlarý da þöyledir: Huneyn gününde bir adam Hz. Peygamber'in (s.a.v) ganimet taksimini kastederek, "Vallahi bu taksim, kendisiyle Allah rýzasý kastedilmeyen bir taksimdir" dedi. Bu söz Hz. Muhammed'e (s.a.v) bildirilince þöyle buyurdular:
"Allah Musa'ya rahmet etsin. Musa bundan daha çok eziyet görmüþ fakat sabretmiþti." .(Buhârî: Humus, 27)
Enes b. Malik'ten (r.a) rivayet edildiðine göre Hz. Peygamber (s.a.v) bir gün Decran'da imal edilen kalýn bir aba giymiþ olduðu halde camiye girdi. Bir bedevi arap ona yetiþti ve Rasûlullah'ýn abasýnýn bir tarafýný öyle çekti ki, aba Hz. Peygamber'in boynunda iz býraktý. Ve bedevî þöyle dedi: - Ey Muhammed!.:. Yanýnda bulunan Allah' malýndan bize ver! Hz. Peygamber (s.a.v) ona baktý, tebessüm etti, sonra bu bedevîye biraz dünya malý verilmesini emretti. (Buhârî: Libâs, 18)
Ebû Hüreyre'den (r.a) rivayet edildiðine göre, bir bedevî Hz. Peygamber'e (s.a.v) þöyle dedi: "- Ey Muhammed, bana iki deve yükü mal ver. Sen ne kendi malýndan, ne de babanýn malýndan veriyorsun." Sonra Hz. Peygamber'e (s.a.v) kavuþtuðu zaman onun cübbesini öyle çekti ki, Peygamberin (s.a.v) boynu kýzardý. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v); ona bir yük arpa, bir yük de hurma verilmesini emretti.
Tâberânî'nin rivayetine göre, bir kadýn erkeklerle çirkin laflar konuþuyordu. Hz. Peygamber (s.a.v) yerde oturmuþ tirit yerken, o kadýn. geldi ve þöyle dedi: - Þuna bakýný~ köleler gibi oturuyor ve köleler gibi yemek yiyor.
Ebû Hüreyre'nin rivayet ettiðine göre bir adam:
- Ey Allah'ýn elçisi! Benim bazý akrabalarým var. Ben onlarla ilgileniyorum, onlar benimle-ili,Fki3~i kesiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük yapýyorlar. Ben onlara yumuþak davranýyorum, onlar bana kaba davranýyorlar." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
"- Eðer dediðin gibi isen, onlara sýcak kül yediriyor gibisin. (Yani onlar yaptýklarý aþaðýlýktan dolayý sýcak kül yemiþ gibi elem duyacaklardýr) Sen bu þekilde devam ettikçe Allah tarafýndan onlara karþý seninle daima bir yardýmcý bulunacaktýr" buyurmuþtur. (Müslim: Birr, 22)
Hz. Peygamber'den (s.a.v) alacaðý olan bir yahudi malýný almaya gelip ona; "- Siz Abdülmenaf oðullarý 6orcunuzu ödemeyen saltanatý da býrakmayan bir milletsiniz" deyince Hz. Ömer (r.a), onun boynunu vurmak istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v) ona,
"Ey Ömer, ondan, borcunu güzel istemesini ve benden de güzel ödememi talep etmen gerekirdi." buyurdu. Rivayet edildiðine göre, Hz. Ýsâ (a.s) beraberinde arkadaþlarý bulunduðu halde insanlarý Allah'a (c.c) iman etmeye çaðýrmak için köyleri dolaþýyordu. O insanlara iyi þeyler söylüyor, köylüler ise ona kötü þeyler söylüyorlardý. Ona sövüyor ve küfrediyorlardý. Havârîler bu duruma hayret ettiler ve Hz. Ýsâ'dan (a.s) bunun hikmetini sordular. O, þöyle dedi: Herkes yanýnda bulunan Þeylerden sarf eder.
Eziyete sabretmek ve suçlularý affetmek, sevgiye ve dostluða sebep olur. Birbirinden ayrýlma ve ihtilafa düþmeyi engeller ve yalnýz yüce Allah'ýn rýzasýrlý elde etmeye sebep olmasý bile kâfidir.

6. Doðruluk: Müslümanýn doðru konuþmasý ve yalan söylememesi lazýmdýr. Müslüman, hiçbir kýnayýcýnýn kýnamasýndan korkmadan kendi aleyhine bile olsa Allah (c.c) razýsa için doðru olan söyleri yalancýlýk, en çirkin ve en kötü hasletlerdendir. Yalancýlýk, birçok þeytanî batakhanelerin giriþ kapýsý gibidir. Yalandan sakýnmak, nefse baðýþýklýk kazandýrýr. Bu baðýþýklýk, nefsi þeytanýn fýsýldamalarýndan ve tehlikelerinden korur. Ruh; berrak, temiz ve yüce kalýr. Öyle ise yalancýlýk ruhu ezer ve insanýn þahsiyetini küçültür. Bundan dolayý Ýslâm, yalancýlýðý yasaklamýþ ve onu en kötü felaketlerden saymýþtýr. Hz. Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmuþtur:
"Doðru sözcülük iyiliðe„ iyilik de cennete götürür. Ki~i doðru söyleye söyleye Allah katýnda sadýklar derecesine çýkar. Yalan kötülüðü kötülük de cehenneme götürür. Ýnsan yalancýlýk yapa yapa nihayet Allah katýnda yalancýlar defterine yazýlýr." (Buhârî: Edeb, 69)

7. Alçak gönüllü olmak: Müslüman kimsenin -özellikle müslüman kardeþlerine karþý zengin ve fakir arasýnda fark gözetmeden- alçak gönüllü olmasý lazýmdýr. Hz. Peygamber (s.av), kibirden Allah'a (c.c) sýðýnarak þöyle buyurmuþtur:
"Kalbinde zerre miktarý kibir olan kimse cennete giremez" (Müslim: Ýmân, 147)
Baþka bir hadiste de þöyle buyurur:
"Allah buyurdu ki, izzet Benim gömleðim, Kibriya (büyüklük) Benim kaftanýmdýr.Bunlarýn birisinde Benim'le kim yarýþýrsa ona azap ederim." (Müslim: Birr, 136)

8. Zandan, gýybetten ve tecessüsten (müslümalarýn kusurlarýný araþtýrmaktan) sakýnmak: Yüce Allah'ýn þu âyetine uyarak bu kötü huylardan kaçýnmak lazýmdýr.
"Ey inananlar, zannýn çoðundan sakýnýn. Zira zannýn bir kýsmý günahtýr. Birbirinizin gizli ~eylerini araþtýrmayýn.uyarak bu kötü huylardan kaçýnmak lazýmdýr.
"Biriniz diðerinizi arkasýndan çekiþtirmesin. Biriniz ölmüþ kardeþinin etini yemeyi sever mi? Ýþte bundan iðrendiniz O halde Allah'tan korkun, þüphesiz Allah, tevbeleri daima kabul edendir, acýyandýr." (Hucurât, 12)
"Mü'min erkeklere ve mü'min kadýnlara bir þey yapmadýklarý halde eziyet edenler, þüphesiz ( iftira etmiþ ve apaçýk bir günah iþlemiþ olurlar." (Ahzâb, 58)
Müslüman, Hz. Peygamber'in (s.a.v) þu fermanýna diyor: "Ey diliyle müslüman olup, iman kalbine iþlememiþ olanlar topluluðu!. Müslümanlarý çekiþtirmeyin, onlarý ayýplamayýn ve onlarýn kusurlarýný araþtýrmayýn, çünkü kim bir müslüman kardeþinin kusurunu araþtýrýrsa kendi evinin içinde bile olsa yüce Allah onu kepaze eder." (Ebû Dâvûd: Edeb; 35)

9. Cömertlik ve kerem: Müslüman kimsenin çok cömert ve asîl olmasý, canýný ve malýný Allah (c.c) uðrunda vermesi lazýmdýr. Nefsin cimriliðini ortaya çýkaran en iyi metod, onu parayla sýnamaktýr. Çünkü nice makamlar ve önemli vazifeler maddî muâmele ölçeðine vurulduðunda yolsuzluktan dolayý elden çýkýp kaybedilmiþtir. Kur'ân-ý Kerîm'de, içinde mü'minlerin vasýflarý i1e hayýr yolunda harcama vasfýnýn yan yana zikredildiði birçok âyet vardýr:
"... ve kendilerine verdiðimiz rýzýktan hayýr yolunda harcarlar." (Bakara, 3)
"Yerdiðiniz her hayýr (sadaka), kendiniz içindir. Yahut Allah'ýn rýzasýný kazanmak maksadýyla verirseniz, verdiðiniz her hayýr size tastamam verilir ve hiç hakkýnýz. yenmez" (Enfâl, 3)
Mallarýný hayýr yolunda harcamayan cimriler, Hz. Peygamber'in (s.a.v) þu sözünü dinlesinler:
"Kullarýn sabahladýðý hiçbir gün yoktur ki, iki melek inerek birisi, Allah'ým, matýný infak edenin malýný artýr; diðeri de, Allah'ým, malýný vermeyenin malýný yok et!' demesinler." (Buhârî: ?xkat, 27)
Son olarak özetle þöyle diyebiliriz; müslüman kimsenin yemesinde, içmesinde, elbiselerinde, konuþmasýndâ, selâm vermesinde, yolculuðunda, evinde, bütün hal ve hareketlerinde insanlar arasýnda güzel bir örnek ve Ýslâm prensiplerinin filli tercümaný olmasý lazýmdýr. Bu konuda okunmak için hazýrlanmýþ olarý kitaplar þunlardýr; Ýmam Nevevî'nin "Riyâzis's-Sâlihîn", imam Gazâli'nin "Ýhyâ-i Ulumi'd-Din" kitabýnýn "Müslüman Ahlâký" bölümü ve Kandehlevý'nin "Hayatü's Sahâbe" isimli kitaplarýdýr.


Gönderen: 02.02.2007 - 10:38
Bu Mesaji Bildir   medahms üyenin diger mesajlarini ara medahms üyenin Profiline bak medahms üyeye özel mesaj gönder medahms üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
medahms su an offline medahms  
AİLEMDE VE EVİMDE MÜSLÜMAN OLMALIYIM
168 Mesaj -

AÝLEMDE VE EVÝMDE MÜSLÜMAN OLMALIYIM



Evlenmedeki Sorumluluk
Evlenmeden Sonraki Sorumluluk
Ebeveynin (Ana-Babanýn) Çocuk Terbiyesindeki Sorumluluðu


Ýslâm'a mensub olmam, hayat hakkýnda bir mesaj sunmamý gerektiriyor. Hatta yaþamýmýn, bütün yönleriyle bu mesaja göre yönlendirilmesini gerektiriyor. Ýslâm dinine mensub olmama, nefsimde inanç, ibadet ve ahlâk açýsýndan müslüman olmamý farz kýldýðý gibi, içinde yaþadýðým toplumu, gerçek bir Ýslâm toplumu haline getirmek için çalýþmamý da bana farz kýlýyor.

Çevremdeki insanlarla ilgilenmeden yalnýz baþýna müslüman olmam yetmiyor. Çünkü Ýslâmiyet'in gönderdiði ve -þayet bir kimse iman eder ve dinî vazifelerini iyi yaparsa insanlýðýn ruhuna aþýladýðý emirlerden birçoðu, diðer insanlarla ilgilenmeyi, onlarý Ýslâm'a çaðýrmayý, onlara öðüt vermeyi ve kötülük yapmalarýna razý olmamayý emrediyor. Hz. Peygamber'in (s.a v) þu hadisine uygun olarak;
"Kim müslümanlarýn iþleriyle ilgilenmeden akþamlarsa gerçek müslümanlardan deðildir."
yeni bir sorumluluk yükü altýna girmiþ olurum. O da, Ýslâm toplumunu kurmak ve Ýslâm'ý topluma götürmek sorumluluðudur.

Bu sahada atýlacak ilk adým ki o da normal bir adýmdýr ev halkýmýn müslüman olmasýný saðlamak için Ýslâm'ýn mesajým, (küçük toplumuma) aileme, eþime ve çocuklarýma götürmem lazýmdýr. Sonra Ýslâm'ý, sýrasýyla en yakýn akrabalarýna götürmem gerekir. Bu metod, Hz. Peygamber'in (s.a.v) Ýslâm'a davet etmeye baþlarken takip ettiði metoddur.
"O halde, sakýn Allah île beraber diðer bir ilaha ibadet etme! Sonra azap edileceklerden olursun... (Önce) en yakýn akrabaný uyar ve mü'minlerden sana uyanlara kanadýný indir. (Onlara karþý mütevazi ve þefkatli davran.)" (Þuarâ, 213-215)

Bundan sonra kendi nefsinden baþka müslümandan bizzat yapýlmasý istenen ilk þey; ailesi; evi;ve çocuklarý hakkýndaki sorumluluklarýný yerine getirmesidir. Yüce Allah'ýn þu âyeti bunun en açýk delilidir:
"Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi yakýtý insanlar ve taþlar olan ateþten koruyun. O ateþin baþýnda gayet katý, þiddetli, Allah'ýn kendilerine buyurduðuna karþý gelmeyen ve emredildikleri þeyi yapan melekler vardýr." (Tahrîm, 6)

Evlenmedeki Sorumluluk


E


Müslüman bir yuva kurmada baþarýlý olabilmem için Ýslâm bana yol göstermiþtir. Vazifemi kolaylaþtýrmak ve gayemi gerçekleþtirmeye yardým edecek bazý iþlere ve sebeplere iþaret etmiþtir. Bunlardan bazýlarý þunlardýr:
Evlenmem Allah için olmalýdýr. Yani müslüman bir yuva kurmak için olmalýdýr.
Emaneti taþýyabilen, irþadýn çoðalýp devam etmesini gerçekleþtirebilen, asil ve þerefli bir nesil meydana.getirmek için evlenmeliyim. Yüce Allah neslin önemine iþaret ederek þöyle buyurmuþtur:
"Bu peygamberler, birbirinden türeyen bir nesildir." (Âl-i imrân, 34) . Evlenmemin en büyük gayesi, gözlerini haramdan sakýnmak, avretimi korumak ve Rabb'imin azabýndan korkmak olmalýdýr. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v) þöyle buyuruyor:
"Üç kiþi vardýr ki, onlara yardým etmek Allah'ýn üzerine hak (vacip)tir. Bunlar, Allah yolunda cihad eden, kölelikten kurtulmak için efendisine borcunu ödemek isteyen köle ve zinadan korunmak kastý ile evlenen kimsedir." (Tirmizi: Fedâilü'1-Cihâd, 20)
Diðer bir hadiste ise;
"Kim evlenirse dininin yarýsýný tamamlamýþ olur. Diðer yarýsý için de Allah'tan korksun." buyurmuþtur. (Taberânî: Mu'cemü'1-Evsât)

Eþimi, hayat ortaðýmý ve yoldaþýmý iyi seçmeliyim. Çünkü Hz. Peygamber (s.av) bu konuda þöyle buyurmuþtur: "Kadýnlarýn en hayýrlýsýyla evlenmeye bakýnýz Çünkü çocuk, soyundan bir`damara çeker."
Baþka bir rivayette de; "Çünkü damar irsîdir" Diðer bir rivayette de;
"Emsaliniz olan kadýnlarla evlenin ve emsallerinizin kýzlarýný isteyin." buyurulmuþtur. (Ýbn Mâce: Nikâh, 46)

Mal ve güzelliði bakýmýndan di$erlerinden aþaðý bile olsa, ahlâklý ve dindar olan kadýný seçmen lazýmdýr. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v);
"Kadýnlarý, sýrf güzellikleri için nikahlamayýnýz. Çünkü onlarýn güzelliðinin; böbürlenmek ve kibirlenmek yüzünden onlarý tehlikeye atmasýndan korkulur. Sýrf mallarý için de onlarla evlenmeyiniz. Çünkü mallarýnýn onlarý azdýrmasý (günahlara ve þerlere) sokmasý umulur. Fakat dindarlýklarý için onlarla evlenin. Þüphesiz burnunun bir kýsmý kesik kulaðý delik ve teni siyah dindar bir cariye (dindar olmayan bir kadýndan nikahlanmak bakýmýndan) daha iyidir." buyurmuþtur. (Ýbni Mâce: Nikah, 6)

Evlenmede Allah'ýn (c.c) emrine karþý gelmekten sakýnmam, O'nun gazabýndan ve intikamýndan korunmam lazýmdýr. Çünkü Hz. Peygamber (s.a v) þöyle buyurmuþtur:
"Kim þerefinden dolayý bir kadýnla evlenirse yüce Allah ancak onun alçaklýðýný artýrýr. Kim malý ve servetinden dolayý bir kadýnla evlenirse Allah onun fakirliðini artýrýr. Kim asaleti için bir kadýnla evlenirse Allah onun soysuzluðunu artýrýr. Kim yalnýz gözünü haramdan korumak ve haramdan sakýnmak veya akrabalýk iliþkisini sürdürmek için bir kadýnla evlenirse Allah kadýný ona, onu da kadýna mübârek kalýr." (Taberânîgöz kırpma

Evlenmeden Sonraki Sorumluluk


Evlenirken iyi bir eþ seçimi yapmam benim evlenmeden sonraki sorumluluðumun devam etmesini engellemez. Bilakis, en büyük sorumluluk evlenmenin ilk anýndan itibaren baþlar. O andan itibaren yapýlmasý gerekli olan birçok vazife altýna girmiþ olurum. Bu vazifelerim þunlardýr:

Eþimle aramda güvenin gerçekleþmesi için, ona iyilik etmem ve iyi davranmam lazýmdýr. Böylece Hz. Peygamber'in (s.av) þu hadisi gerçekleþmiþ olur:
"En hayýrlýnýz ailesine en iyi olanýnýzdýr. Ben de aileme en iyi olanýnýzým." (Ýbn Mâce: Nikah, 50)
Ve baþka bir hadiste;
"Mü'minlerin iman bakýmýndan en olgunu, ahlâk bakýmýndan en güzel ve çoluk çocuðuna karþý en lütufkâr olandýr." (Tirmizî: Ýmân, 6)
Eþimle sürdürdüðüm iliþki, yalnýz yatak ve þehvet iliþkisi halinde kalmamalýdýr. Her þeyden önce aramýzda, fikir, ruh ve duygu açýsýndan birleþmenin gerçekleþmesi lazýmdýr. Beraber okumalýyýz, bazý ibadetleri beraber yerine getirmeliyiz. Ev iþlerini beraber organize etmeliyiz. Sonra bazen þakalaþma ve oynamaya da fýrsat bulmalýyýz. Ýbadet hakkýnda yüce Allah þöyle buyuruyor:
"Ey Resûlüm! Ailene namazý emret. Kendin de onun güçlüklerine dayan." (Tâhâ, 132) iðer bir hadiste de;
Baþka bir âyette;
"Halkýna (ailesine) namaz kýlmayý, zekat vermeyi emrederdi. O, Rabbi katýnda beðenilmiþti." buyurmaktadýr. (Meryem, 55)
Þakalaþma ve nefsi dinlendirme hususunda, Hz. Peygamber (s.a.v) eþi Aiþe ile beraber koþarak onunla yarýþýyordu. Ev iþlerinde yardýmlaþma hususuna gelince Hz. Peygamber, evinde birçok iþi yapýyordu. Yaptýðý iþlerden biri de ayakkabý tamir etmek idi.
Eþimle olan iliþkim yukarýda belirttiðim ve belirtmediðim diðer konularda- þer'î bir nitelik kazanýrlardýr. Bu iliþkim, Ýslâm aleyhine veya Allah'ýn (c.c) haram kýldýðý þeylerde olmamalýdýr. Hz. Peygamber (s.a.v) bir hadisinde þöyle buyurmuþtur:
"Kim eþinin gayri meþru isteklerine itâat ederse Allah onu yüzüstü cehenneme atar. (Buhârî: Ýmân 19; Müslim: Ýmân, 237)
Yine diðer bir hadiste kadýnlarýn eðitimine önemle iþaret ederek;
"Hiç kimse, çoluk çocuðunu eðitmeden cahil býrakan kiþi kadar büyük bir günahla Allah'ýn huzuruna çýkarmaz." buyurmuþtur. (Firdevs: Müsned) iðer bir hadiste de;
Baþka bir hadiste ise:
"Karýsýnýn kulu olan (her dediðini yâpan) kimse helak olmuþtur." (Kunûzü'1-Hakâik, S. 107)



Ebeveynin (Ana-Babanýn) Çocuk Terbiyesindeki Sorumluluðu



Hakikaten evlenmede baþarýlý olmak, salih kadýný seçmede baþarýlý olmak, karý kocanýn Ýslâm'ýn potasýnda erimesi gibi haller, büyük ölçüde çocuklarý Ýslâm terbiyesiyle istenen Ýslâm terbiyesiyle- terbiye etmeye yardýmcý olur.
Fakat Ýslâmî bir evlenmeyi gerçekleþtirme hususunda baþarýsýz olmak ve kötü bir eþ seçmek ise tehlikeli sonuçlar doðurur ve yayýlan bir kývýlcým gibi aileyi tehdit eder.
Eþlerin yaþamýnda meydana gelen her çözülme kendiliðinden direkt ve süratli bir þekilde çocuklarýn terbiyesine ve ruhlarýna yansýr. Daha soru onlarda birçok kompleks ve sapmalarýn meydana gelmesine sebep olur. Bundan dolayý çocuklarý Ýslâmî terbiyeyle yetiþtirmede en büyük faktör yukarýda da belirttiðimiz gibi- evlenmeyi Ýslâmî ölçülere göre gerçekleþtirmektir.
Çünkü müslüman bir aile kurmaktan beklenen meyve, faydalý bir nesli meydana getirmektir. Yüce Allah þöyle buyurmuþtur:
"Ve onlar ki; -Rabb'imiz bize gözler sevinci (gönüller açan) eþler ve çocuklar lutfeyle ve bizi (Senin azabýndan) korunanlara önder yap' derler." (Furkân, 74)
Çocuk Ýslâm fýtratý üzerinde doðar. Eðer o, saðlam bir terbiyeden geçirilirse faydalý bir insan olarak yetiþir. Gayet çocuk, birbirine zýt veya sapýk anne ve baba arasýnda yetiþtirilirse içinde bulunduðu ortamdan etkilenir ve sapýk olarak yetiþir. Hz. Peygamber (s.a.v) çok doðru olarak bu konuda þöyle buyurmuþtur:
"Her çocuk, Ýslâm fýtratý üzerine doðar. Sonra annesi ile babasý onu, yahudi, hýristiyan veya mecusi yaparlar." (Buhârî: Cenâiz, 92)
Bunun için Ýslâm dini çocuklarý iyi terbiye etmek iyi terbiyeyi gerçekleþtirecek bütün sebepleri, unsurlarý, atmosferleri ve ortamlarý hazýrlamak için gereken her þeyin mutlaka yapýlmasýný emretmiþtir. Hz. Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmuþtur:
"Kiþinin çocuðunu terbiye etmesi, bir sa' (ölçek) sadaka vermesinden daha hayýrlýdýr." (Tirmizî: Birr, 33)
Baþka bir hadiste;
"Hiçbir baba, çocuðuna iyi terbiyeden daha üstün bir baðýþta bulunmamýþtýr." buyurmuþtur. (Tirmizî: Birr, 33)
Baþka bir hadiste de þöyle demiþtir:
"Evladýnýza gereken ikramý yapýnýz. Ve onlarý güzelce terbiye ediniz." (Ýbni Mâce: Edeb, 3)
Diðer bir hadiste de;
"Ýnsan Öldüðü vakit, kendi tarafrndan ameli kesilir. Ancak üç yönden kesilmez. Sadakayý cariye, kendisinden istifade edilen ilim ve arkasýndan dua eden salih bir çocuk." (Müslim: Vasiyyet, 14)
Gönderen: 02.02.2007 - 10:50
Bu Mesaji Bildir   medahms üyenin diger mesajlarini ara medahms üyenin Profiline bak medahms üyeye özel mesaj gönder medahms üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
medahms su an offline medahms  
NEFSİMİ YENMELİYİM
168 Mesaj -

NEFSÝMÝ YENMELÝYÝM



Ýnsanlar Nefis Savaþýnda Üç Sýnýfa Ayýlýrlar Nefis Savaþýnda Baþarýlý Olmanýn Temel Unsurlarý
Kalp Akli Ruhî Yenilginin Belirtileri
Þeytanýn Giriþ Yerlerinden korunma Çareleri

1-Açgözlülük ve kötü düþünme kapýsý
2-Yaþamayý sevmek ve tükenmez arzu kapýsý
3-Ýstirahat ve nimetin peþine koþma kapýsý
4-Kendini beðenme kapýsý
5-Ýnsanlarý hafife almak ve onlara az saygýlý olmak kapýsý
6-Kýskanma kapýsý
7-Gösteriþ yapmak ve insanlarýn övgüsünü elde etmek kapýsý
8-Cimrilik kapýsý
9-Kibir kapýsý
10-Tamah kapýsý
Ýnsan kendi nefsiyle sürekli bir mücadele içinde bulunur. Sonunda ya nefsini yenen veya ona yenilir. Yahut da ölünceye kadar bu mücadele devam eder. Bu savaþ, bazen onun lehine bazen de aleyhine olur. Yüce Allah þöyle buyurmuþtur:
"Nefse ve onu þekillendirene, ona iyilik ve kötülük kabiliyetini ilham edene and olsun ki, nefsini temizleyen iflah olmuþ, onu fenalýklara gömen kimse de ziyana uðramýþtýr." (Þems, 9-10)

Hz. Peygamber (s.a.v) de bu hususa iþaret ederek þöyle buyuruyor:
"Fitneler, kalplere týpký hasýr çubuklarý gibi dal dal arz olunur. Artýk onlar hangi kalplere iþlerse o kalpte siyah bir leke meydana gelir. Hangi kalp, onlarý kabul etmezse o kalpte de beyaz bir nokta meydana gelir. Böylece iki çeþit kalp meydana gelir. Bu kalplerden biri, cilalý taþ gibi bembeyazdýr ve ona hiçbir fitne zarar vermez. Ötekine gelince; o, alaca siyahtýr. Ne bir iyiliði tanrý ne de bir kötülüðe karþý çýkar. Yalnýz içine iþleyen hevâ ve hevesini bilir." (Müslim: Ýman, 231)

Ýnsanlar Nefis Savaþýnda Üç Sýnýfa Ayrýlýrlar
1. Bir kýsým insanlar nefsanî arzularýna yenilmiþlerdir.

Böylece dünyaya ve dünya maluma meyletmiþlerdir. Bunlar, Allah'ý (c.c) unutan, Allah (c.c) da onlara kendisini unutturmuþ olduðu kâfirlerle onlarýn planlarýný tatbik eden kimselerdir. Allah (c.c) onlarý, Kur'ân'da þu sözüyle tarif ediyor:
"Ey Muhammed! Hevâ ve hevesini tanrý edinen, bilgisi olduðu halde Allah'ýn þaþýrttýðý, kulaðýný ve kalbini mühürlediði; gözünün üstüne de perde çektiði kimseyi gördün mü? Allah'ýn saptýrdýðý kimseye O'ndan baþka kim doðru yolu gösterecek, düþünmez misiniz?" (Câsiye, 23)

2. Bir sýnýf da nefisleriyle cihad ediyor ve nefsânî arzularýný yenmeye uðraþýyorlar. Bazen arzularýný yeniyor, bazen de hezimete uðruyorlar. Bazen günah iþliyorlar, sonra da tevbe ediyorlar. Allah'a (c.c) isyan ediyorlar, sonra piþman oluyorlar ve Allah'tan (c.c) günahlarýnýn baðýþlanmasýný diliyorlar.
"Ve onlar, bir kötülük yaptýklarý ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ý hatýrlayarak hemen günahlarýnýn baðýþlanmasýný dilerler. Günahlarý Allah'tan baþka kim baðýþlayabilir? Ve onlar bile bile yaptýklarýnda ýsrar etmezler." (Âl-i Ýmrân, 135)
Hz. Peygamber (s.a v) þu hadisiyle bunlara iþaret etmiþtir: "Ýnsanoðlundan her biri hatalýdýr ve hatalýlarýn iyileri tevbe edenlerdir." (Tirmizî: Kýyâmet, 49)
Ayný manada Vehb b. Münebbih'ten (r.a) þöyle rivayet edilmiþtir:
"Günün birinde,þeytan Yahya b. Zekeriyye (a.s) ile karþýlaþtý. Yahya (a.s) ona dedi ki -Size göre insanlar, mizaç bakýmýndan kaç kýsma ayrýlýr? Bana bildir. iblis ona þöyle cevap verdi -Ýnsanlardan bir sýnýf, senin gibi mâsumdurlar. Biz onlara hiçbir þey yapamýyoruz. ikici sýnýf ise, çocuklarýnýzýn elindeki toplar gibidir. Onlar fýtne bakýmýndan biri geride býrakýrlar. Üçüncü sýnýf ise bize karþý en kuvvetli olan sýnýftýr. Biz onlardan birine yöneliriz nihayet ondan ihtiyacýmýzý elde ederiz (yani onu yoldan çýkarýrýz.) Sonra o, tevbeye sýðýnýr. Böylece ondan elde ettiðimiz þeyi tevbe ile hükümüz kýlar. Ondan ne ümidimizi keseriz ne de ihtiyacýmýzý elde edebiliriz."
Nefis Savaþýnda Baþarýlý Olmanýn Temel Unsurlan Kalp: Kalp, canlý, yumuþak (doðru), temiz, sert ve parlak bir organdýr. Ali b. Ebî Tâlib (k.v) kalbi tarif ederken þöyle demiþtir:
"Yüce Allah'ýn yeryüzünde kaplarý vardýr. Bu kaplarý, kalplerdir. Allah katýnda en sevimli olan kalpler en katý, en temiz ve en yumuþak kalplerdir. Sonra bu sözlerini açýklayarak þöyle dedi: -Yani dinî konularda en katý olan kalpler, inançta en temiz olan kalpler ve müslüman kardeþlerine karþý en yumuþak olan kalplerdir."
Baþka bir sözünde þöyle demiþtir:
"Mü'minin kalbi temizdir. Onda parlayan bir kandil vardý. Kâfýrin kalbi ise siyahtýr. Ters çevrilmiþtir." (Ýbni Mâce: Zühd, 33)
Kur'ân'ý Kerîm mü'minlerin kalplerini tasvir ederek þöyle diyor:
"Mü'minler o kimselerdir ki, Allah'ýn adý anýldýðý zaman kalpleri titrer. Kendilerine Allah'ýn âyetleri okunduðu zaman bu onlarýn imanlarýný artýrýr." (Enfâl, 3)
Kâfirlerin kalplerini tasvir ederken de þöyle buyurur: "Gerçek þudur ki, yalnýz gözler kör olmaz fakat göðüslerdeki kalpler de körelir." (Hacc, 46)
Baþka bir âyette;
"Bunlar Kur'ân'ý düþünmezler mi? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitler mi var? (ki hiçbir hakikat göðüslerine girmiyor.)" buyuruluyor. (Muhammed, 24)
Akýl insanýn; anlama, kavrama, iyi ve kötüyü, hayýr ve þerri, hak ve batýlý birbirinden ayýrma kabiliyetine ve Allah'a (c.c) yaklaþmaya, O'nun yücelik ve kuvvetini anlamaya sebep olan ilimlerden faydalanma kabiliyetine akýl denir. Bu tarif, yüce Allah'ýn (c.c) þu âyetinden çýkarýlmýþtýr.
"Allah'ýn kullarý arasýnda ancak bilginler, Allah'tan gereðince korkar." (Fatýr, 28)
Hz. Peygamber (s.a.v) akýl nimetinin kýymetini þu hadisiyle iþaret etmiþtir:
"Allah yarattýðý þeyler içinde akýl kadar kýymetli bir þey yaratmamýþtýr." (Tirmizi)
Ve Hz. Ali'ye:
"Ýnsanlar, çeþitli iyilikler yaparak Allah'a yaklaþtýklarýnda sen de aklýnla Allah'a yaklaþ." buyurmuþtur.
Diðer bir hadisinde:
"Hiçbir adam sahibine doðru yolu gösteren ve onu yok olmaktan koruyan akýl (ilim) gibi bir fazilet elde edememiþtir." buyurmuþtur. (Camiu's-Saðir: II, 143)

Bundan dolayý Ýslâm, insanlan, ilim ve bilgiyi ögrenmeye ve dinde fakih olmaya teþvik etmiþtir ki, akýl bu bilgilerin yardýmýyla iyi ve kötüyü, hak ile bâtýlý birbirinden ayýracak kabiliyete sahip olsun. Hz. Peygamber (s.a.v) bu hususta þöyle buyurmuþtur:
Allah bir kimseye hayýr vermek dilerse onu dinde fakih kýlar." (Müslim: Ýmâre, 175)
Baþka bir hadiste ise þöyle buyurmuþtur:
"Alimin, âbide üstünlüðü, benim ashabýmdan en küpük derecede olana karþý üstünlüðüm gibidir." (Tirmiýi: him, 19)
Bütün bunlar, ilmin kýymetli olmasý ve imanýn ruhun derinliklerine kadar iþlemesindeki etkisi ile insana bu kainatýn gerçeklerini öðretmeye vesile olmasýndan dolayýdýr.
Mü'minin aklý, iyiyi kötüden, helali haramdan ve þeriatýn emrettigi þeylerle, yasakladýðý þeyleri birbirinden aylýrabilecek bir kabiliyete sahiptir. Mü'min, ince bir perde arkasýnda Allah'ýn (c.c) kendisine baðýþladýðý hidayet nuru ile bunlara bakar.
"Allah'ýn nur vermediði kimsenin nuru olmaz." (Nûr, 40)
Akýl nurunu ise, ancak, günah iþlemek, günah iþlemeye devam etmek, onlarý açýkça iþlemek ve onlardan tevbe etmemek söndürür.
Hz. Peygamber (s.a.v) bu konuda þöyle buyurmaktadýr: "Kim bir günah iþlerse aklýnýn bir kýsmý kendisinden ayrýlýr ve bu aklý ebediyyen ona dönmez."
Diðer bir hadisinde þöyle buyurmuþtur:
"Eðer þeytanlar insanoðullarýnýn kalpleri etrafýnda dolanmasaydý, onlar, göklerin ve yerlerin saltanatýna göz dikeceklerdi." (Ahmed b. Hanbel: II, 353)
Enes b. Malik'ten rivayet edildiðine göre o þöyle demiþtir: "Ben yolda bir kadýnla karþýlaþmýþ ve göz ucuyla ona bakmýþ, güzelliðini etraflýca süzmüþ olduðum halde Osman b. Ajjan'ýn (r.a) huzuruna girdim. Ýçeri girdiðimde
"Osman, þöyle dedi: -Birini, zina izleri gözlerinde olduðu halde içeri giriyor. Mahrem olmayan kadýna bakmanýn göz zinasý olduðunu bilmez misiniz? Ya tevbe edeceksin veya seni cezalandýracaðým. Ben, Þöyle dedim: -Peygamber'den sonra vahiy var mýdýr? O: -Vahiy yoktur, dedi. Fakat akli, delil ve doðru çýkan çabuk sezme kabiliyeti vardýr, dedi."
Ruhî Yenilginin Belirtileri
Ýnsanýn kalbi öldüðü veya katýlaþtýðý, akýl nuru söndüðü ve saptýðý zaman ve o þeytanla yaptýðý savaþta yenilgiye uðradýðýnda özellikle onun ruhuna açýlan kötülük kapýlarý çoðalýr ve þeytan insanoðlunun vücudunda kan gibi dolaþýr.
Ýnsanýn dayanma gücü ortadan kalktýðý ve ruhî baðýþýklýðý kýrýldýðý zaman, þeytan onun arkadaþý olur.
"Þeytan onlarýn kalplerine hakim olmuþ, onlara Allah'ý anmayý unutturmuþtur." (Mücadele, 19)
Þu âyet-i kerîme de bu konuya iþaret etmektedir: "aglaÞeytan): - Öyle ise, beni azdýrdýðýn için and olsun ki, Sen'in doðru yolun üzerinde onlara karþý duracaðtm, sonra onlarýn önlerinden, arkalartndan, sag ve sollarýndan onlara sokulacaðým ve çoðunu Sana þükredenlerden bulamayacaksýn, dedi." (A'râf, 17)
Yenilgiye uðrayan kimselerin yakalandýklan en tehlikeli hastalýk, vesveseye düþme hastalýðýdýr. Þeytan, onlarý Allah'ýn (c.c) yolundan çevirmek için hayatlarýyla ilgili iþlerin hepsinde, onlarýn kalbine vesvese sokar. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) þöyle buyurmuþtur:
"Doðrusu þeytan, deðiþik metodlarla insanýn yolunu kesmiþtir. Ýslâmiyet yolunda insanýn önünü kesmiþ ve ona þöyle demiþtir. Nasýl olur da sen müslüman olup kendi dinini ve ecdadýnýn dinini terk edersin? Ýnsanoðlu ona itaat etmemiþ ve müslüman olþmuþtur. Sonra hicret yolunda insanýn önünü kesmiþ ve ona þöyle demiþtir. - Sen göç mü ediyorsun? Ýnsanoðlu ona uymamýþ ve göç etmiþtir. Sonra cihad yolunda onun önünü kesmiþ ve ona þöyle demiþtir. - Harb, can ve malýn yok olmasýna sebep olduðu halde sen nasýl cihad ediyorsun? Sen savaþýrsan ölürsün, baþkalarý karýnla evlenir ve varislerin malýný paylaþýrlar. Ýnsanoðlu þeytana itaat etmemiþ ve cihad etmiþtir."
Sonra Hz. Peygamber (s.a.v) þöyle buyurdu:
"Kim Þeytana uymaz ve böyle hareket ederse, sonra bu uðurda ölürse böyle kimsenin cennete girmesine müsaade etmek Allah'ýn üzerine hak olur." (Nesâî: Cihad, 19)
Þayet okuyucu kardeþim aþaðýdaki âyetin tefsirinde zikredilen þeytan ile Ýsrailoðullarý'ndan olan Rahib'in hikayesine müracaat edip onu okursa ne güzel olur:
Yahudileri kandýran münafýklarýn durumu da týpký Þeytanýn durumuna benzer ki, o insana inkar et, dedi. Ýnsan inkar edince de 'Ben senden uzaðým, ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarým' dedi." (Haþr, 16)

Þeytanýn Giriþ Yerlerinden Korunma Çareleri

Þüphesiz Ýslâm dini, þeytanî saldýrýlarla iblisî talimatlara karþý koymasý için itýsana yardým etmek gayesiyle ona birçok çare göstermiþtir. Bu çareler, þeytanla yapacaðý savaþta insanýn sebat göstermesine yardýmcý olacak ve en büyük düþmanýnýn yenilmesini kolaylaþtýracaktýr. Ýslâm büyüklerinden birisi çareleri þöyle özetlemiþtir:
"Þeytanýn hangi kapýlardan insana geleceði hakkýnda düþündüm ve tefekkür ettim. Onun þu on kapýdan geleceðini tesbit ettim:

Açgözlülük ve kötü düþünme kapýsý: Ben, Allah'a güvenmek ve rýzkýna kanaat etmekle ona karþý koydum.
Yaþamayý sevmek ve tükenmez arzu kapýsý: Ben, ansýzýn gelen ölümden korkmakla ona karþý koydum.
Ýstirahat ve nimetin peþine koþma kapýsý: Ben, nimetin son bulmasý ve hesabýn zorluðuyla ona karþý koydum.
Kendini beðenme kapýsý: Ben, baþa kakmak ve sonucundan korkmakla ona karþý koydum.
Ýnsanlarý hafife almak ve onlara az saygýlý olmak kapýsý: Ben insanlarýn hakkýný tanýmak ve onlara saygý göstermek suretiyle ona karþý koydum.
Kýskanma kapýsý: Ben kanaat etmek ve yüce Allah'ýn mahlûkatýna yaptýðý rýzýk taksimatýna razý olmakla ona karþý koydum.
Gösteriþ yapmak ve insanlarýn övgüsünü elde etmek kapýsý: Ben samimiyet ve ihlas ile ona karþý koydum.
Cimrilik kapýsý: Ben insanlarýn elinde bulunan þeylerin yok olacaðýna ve yalnýz Allah (c.c) katýndan olan þeylerin kalacaðýna inanarak ona karþý koydum.
Kibir kapýsý: Ben alçak gönüllü olmakla ona karþý koydum.
Tamah kapýsý: Ben Allah'ýn (c.c) hazinesinde bulunan rahmetine güvenmek ve insanlarýn elinde bulunan þeylere göz dikmemek suretiyle ona karþý koydum.
" Þeytanýn oklarýndan ve entrikalarýndan korunnýak için,
Ýslâm'ýn çare olarak ýsrarla tavsiye ettigi þey, her iþe baþlarken Allah'ýn (c.c) ismini anmaktýr. Bu konuda, Ebû Hüreyre'den (r.a) þu hadis rivayet edilmiþtir:

"Mü'min ve kafirin þeytanlarý karþýlaþýrlar. Bir de ne görsünler; kâfirin þeytaný yaðlý, Þiþman ve kuvvetli idi. Mü'minin þeytaný ise pek zayýftý, saçý keçeleþmiþ, tozlanmýþ ve çýplak idi. Kâfirin þeytaný, mü'minin þeytanýna - Sana ne olmuþ, bu kadar zayýflamýþsýn, dedi. O, þu cevabr verdi. - Ben öyle bir adamýn yanýnda bulunuyorum ki, yemek yediðinde Allah'ýn ismini anar. Böylece ben aç kahrým. Su içtiðinde yine Allah'ýn ismini anar. Ben susuz kalýrým. Elbise giydiðinde Allah'ýn ismini anar. Ben yine çýplak kalýrým. Saçýna yað sürdüðünde Allah'ýn ismini anar. Böylece benim saçým keçelenir. Sonra kâfirin þeytaný þöyle dedi: - Fakat ben öyle bir adamla beraber yaþýyorum ki, bunlardan hiçbirini yapmaz. Ben, yemesinde, içmesinde ve elbiselerinde onlara ortak oluyorum.

" Þeytandan korunma vesilelerinden birisi de, halis, helal mal olsa bile doyasýya ve týka basa yemekten sakýnmaktýr. Yüce Allah þöyle buyurmuþtur:
"Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz." (A'râf, 31)
Hz. Peygamber (s.a. v) þöyle buyurmuþtur:
"Doðrusu þeytan insanoðlunun damarýnda kan gibi dolaþýr, Öyle ise siz aç kalmak suretiyle onu damarlarýnýza . sýkýþtýrýnýz" (Buhârî: Ahlc'dm 21; MüsHm: Selâm 23, 25.) (Ahmed b. Hanbel: Müsned, III, 156)
Þeytandan korunma çarelerinden birisi de Kur'ân'ý okumak, Allah'ý (c.c) zikretmek ve tevbe etmektir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a v) bu hususta þöyle buyurmuþtur:
"Þeytan, hortumunu ademoðlunun kalbinin üstüne koyar. Eðer o, Allah'ý anarsa hortumu geri çeker. Þayet insanoðlu Allah'ý unutursa onun kalbine girer." (Ýbn Ebi_Dünyâgöz kırpma
Bu çarelerden birisi de iþlerinde acele etmemek ve sabretmektir. Hz. Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmuþtur: `"Acele, þeytandandýr. Sabretmek Allah'tandýr." (Tirmizý: Birr, 66)
Þeytanýn þerrinden ve entrikalarýndan sakýnmak için, Ýslâm dininin tavsiye ettiði çareleri ve iþleri yapmak gerekir. Bir âyette Allah Teâlâ þöyle buyuruyor: ,
"Allah'tan korkanlara þeytandan bir vesvese dokununca Allah'ý hatýrlarlar ve gerçeði görürler." (A'râf, 201)
Gönderen: 02.02.2007 - 10:53
Bu Mesaji Bildir   medahms üyenin diger mesajlarini ara medahms üyenin Profiline bak medahms üyeye özel mesaj gönder medahms üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1889 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
MEHMET ÇETÝN (64), mery_mery (38), meryem_19 (38), arafat dag&#253.. (45), elif07 (36), zeyyat (49), _-_ALpaRsLan_-_ (41), AcAr (61), sevgidolu_06 (45), hikmettürk (38), nuray78 (47), ENeS_SeMeRCi (39), "mücahit_emin" (43), sila_ (39), ahmeteris (32), asolmaz (65), magdur90 (35), nurefþan (), muhammedeminim (40), yarma23 (70), sabrialperen (35), mertas (60), Hov044 (46), catalagzi67 (56), AKALAZYA (122)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.96159 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.