0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » gerçek aşk mesneyiden okuyun lütfen

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
kalp süvarisi su an offline kalp süvarisi  
gerçek aşk mesneyiden okuyun lütfen
124 Mesaj -
Ey dostlar! Bu hikayeyi dinleyiniz. Hakikatte o bizim bu günkü halimizdir

Bundan evvelki bir zamanda bir padiþah vardý. O hem dünya, hem din saltanatýna malikti. Padiþah, bir gün hususi adamlarý ile av için hayvana binmiþ, giderken ana caddede bir halayýk gördü. O halayýðýn kölesi oldu. Can kuþu kafeste çýrpýnmaya baþladý. Mal verdi o halayýðý satýn aldý.Onu alýp arzusuna nail oldu. Fakat kazara o halayýk hastalandý.

Birisinin eþeði varmýþ, fakat palaný yokmuþ. Palaný ele geçirmiþ, bu sefer eþeði kurt kapmýþ. Birisinin ibriði varmýþ, fakat suyu elde edememiþ. Suyu bulunca da ibrik kýrýlmýþ!

Padiþah saðdan, soldan hekimler topladý. Dedi ki: “Ýkimizin hayatý da sizin elinizdedir. Benim hayatým bir þey deðil, asýl canýmýn caný odur. Ben dertliyim, hastayým, dermaným o .Kim benim canýma derman ederse benim hazinemi, incimi ve mercanýmý ( atiye ve ihsanýmýgöz kırpma o aldý (demektir)”.

Hepsi birden dediler ki: “Canýmýz feda edelim. Beraberce düþünüp beraberce tedavi edelim. Bizim her birimiz bir alem Mesih’idir, elimizde her hastalýða bir ilaç vardýr.”

Kibirlerinden Allah isterse (inþaallah ) demediler. Allah da onlara insanlarýn acizliðini gösterdi.”Ýnþaallah” sözünü terk ettiklerini söylemeden maksadým, insanlarýn yürek katýlýðýný ve maðrurluðunu söylemektir. Yoksa arýzi bir halet olan inþaallah’ý söylemeyi unuttuklarýný anlatmak deðildir. Hey gidi nice inþaallahý diliyle söylemeyen vardýr ki caný “inþaallah” la eþ olmuþtur.

Ýlaç ve tedavi nevinden her ne yapýldý ise hastalýk arttý maksat da hasýl olmadý.O halayýkcaðýz, hastalýktan kýl gibi olunca padiþahýn kanlý göz yaþý ýrmaða döndü. Kazara sirkengübin safrayý arttýrdý. Badem yaðý da kuruluk tesirini göstermeye baþladý. Karahelileyle kabýz oldu, ferahlýðý gitti; su, neft gibi ateþe yardým etti.

Padiþah, hekimlerin aciz kaldýklarýný görünce yalýnayak mescide koþtu.Mescide gidip mihrap tarafýna yöneldi. Secde yeri göz yaþýndan sýrsýklam oldu.Yokluk istiðrakýndan kendisine gelince aðzýný açtý, hoþ bir tarzda medhü senaya baþladý:
“En az bahþiþi dünya mülkü olan Tanrým! Ben ne söyleyeyim? Zaten sen gizlileri bilirsin.Ey daima dileðimize penah olan Tanrý! Biz bu sefer de yolu yanýldýk.Ama sen “Ben gerçi senin gizlediðin þeyleri bilirim. Fakat sen, yine onlarý meydana dök” dedin.

Padiþah, ta can evinden coþunca baðýþlama denizi de coþmaya baþladý.Aðlama esnasýnda uykuya daldý. Rüyasýnda bir pir göründü.
Dedi ki: “Ey padiþah, müjde; dileklerin kabul oldu. Yarýn bir yabancý gelirse o, bizdendir.O gelen hazýk hekimdir. Onu doðru bil, çünkü o emin ve gerçek erenlerdendir.Ýlacýnda kati sihri gör, mizacýnda da Hak kudretini müþahede et.”

Vade zamaný gelip gündüz olunca... güneþ doðudan görünüp yýldýzlarý yakýnca:Rüyada kendine gösterdikleri zatý görmek için pencerede bekliyordu.Bir de gördü ki, faziletli, fevkalade hünerli, bilgili bir kimse, gölge ortasýnda bir güneþ;Uzaktan hilal gibi eriþmekte, yok olduðu halde hayal þeklinde var gibi görünmekte.

Ruhumuzda da hayal, yok gibidir. Sen bütün bir cihaný hayal üzere yürür gör!Onlarýn baþlarý da, savaþlarý da hayale müstenittir. Öðünmeleri de, utanmalarý da bir hayalden ötürüdür.Evliyanýn tuzaðý olan o hayaller, Tanrý bahçelerindeki ay çehrelilerin akisleridir.

Padiþahýn rüyada gördüðü hayal de o misafir pirin çehresinde görünüp duruyordu.Padiþah bizzat abeyincilerin yerine koþtu, o gaipten gelen konuðun huzuruna vardý.Her ikisi de aþinalýk (yüzgeçlik) öðrenmiþ bir tek denizdi, her ikisi de dikilmeksizin birbirine dikilmiþ, baðlanmýþlardý.
Padiþah: “Benim asýl sevgilim sensin, o deðil. Fakat dünyada iþ iþten çýkar.Ey aziz, sen bana Mustafa’sýn. Ben de sana Ömer gibiyim. Senin hizmetin uðrunda belime gayret kemerini baðladým” dedi.

Tanrý’dan edebe muvaffak olmayý dileyelim. Edebi olmayan kimse Tanrý’nýn lütfundan mahrumdur.Edebi olmayan yalnýz kendine kötülük etmiþ olmaz. Belki bütün dünyayý ateþe vermiþ olur.

Alýþveriþsiz, dedikodusuz Tanrý sofrasý gökten iniyordu.Musa kavmi içinde birkaç kimse terbiyesizce “haný sarýmsak, mercimek” dediler.Ondan sonra gökyüzünün sofrasý, ekmeði kesildi; ekme, bel belleme, orak sallama kaldý.Sonra Ýsa þefaat edince Hak, yemek sofrasý ve tabaklarla ganimetler gönderdi.Yine küstahlar edebi terk ederek sofradan yemek artýðýný aþýrdýlar.

Ýsa bunlara yalvardý. “Bu devamlýdýr, yeryüzünden kalkmaz.Bir ulu kiþinin sofrasý baþýnda kötü zanna düþmek ve harislik etmek küfürdür” dedi.O rahmet kapýsý, hýrslarýndan dolayý bu görmedik dilencilerin yüzlerine kapandý.Zekat verilmeyince yaðmur bulutu gelmez zinadan dolayý da etrafa veba yayýlýr.Ýçine kasavetten, gussadan ne gelirse korkusuzluktan ve küstahlýktan gelir.

Kim dost yolunda pervasýzlýk ederse erlerin yolunu vurucudur, namert odur.Edepten dolayý bu felek nura gark olmuþtur: Yine edepten dolayý melekler masum ve tertemiz olmuþlardýr.Güneþin tutulmasý, küstahlýk yüzündendir. Bir melek olan Azazil de yine küstahlýk yüzünden kapýdan sürülmüþtür.

Kollarýný açýp onu kucakladý, aþk gibi gönlüne aldý, canýnýn için çekti.Elini, alnýný öpmeðe, oturdu yeri, geldiði yolu sormaya baþladý.Sora sora odanýn baþköþesine kadar çekti ve dedi ki: “Nihayet sabýrla bir define buldum.

Ey vuslatý, her sualin cevabý! Senin yüzünden niþliðin anahtarýdýr” sözünün manasý, Ey vuslatý, her sualin cevabý! Senin yüzünden müþkül, konuþmaksýzýn, dedikodusuz hallolur gider.Sen, gönlümüzde, onlarýn tercümanýsýn, her ayaðý çamura batanýn elini tutan sensin.

Ey seçilmiþ,ey Tanrý’dan razý olmuþ ve Tanrý rýzasýný kazanmýþ kiþi, merhaba! Sen kaybolursan hemen kaza gelir, feza daralýr.Sen, kavmin ulususun, sana müþtak olmayan, seni arzulamayan bayaðýlaþmýþtýr. Bundan vazgeçmezse...”O aðýrlama, o hal hatýr sorma meclisi geçince o zatýn elini tutup hareme götürdü.

Padiþah, hastayý ve hastalýðýný anlatýp sonra onu hastanýn yanýna götürdü.Hekim, hastanýn yüzünü görüp, nabzýný sayýp, idrarýný muayene etti. Hastalýðýnýn arazýný ve sebeplerini de dinledi.
Dedi ki: “Öbür hekimlerin çeþitli tedavileri, tamir deðil; büsbütün harap etmiþler. Onlar, iç ahvalinden haberdar deðildirler. Körlüklerinden hepsinin aklý dýþarýda.” Hekim, hastalýðý gördü, gizli þey ona açýldý. Fakat onu gizledi ve sultana söylemedi. Hastalýðý safra ve sevdadan deðildi.

Her odunun kokusu dumanýndan meydana çýkar. Ýnlemesinden gördü ki, o gönül hastasýdýr. Vücudu afiyettedir ama o, gönüle tutulmuþtur. Aþýklýk gönül iniltisinden belli olur, hiçbir hastalýk gönül hastalýðý gibi deðildir.

Aþýðýn hastalýðý bütün hastalýklardan ayrýdýr. Aþk, tanrý sýrlarýnýn usturlabýdýr. Aþýklýk ister cihetten olsun, ister bu cihetten... akýbet bizim için o tarafa kýlavuzdur. Aþký þerh etmek ve anlatmak için ne söylersem söyliyeyim... asýl aþka gelince o sözlerden mahcup olurum. Dilin tefsiri gerçi pek aydýnlatýcýdýr, fakat dile düþmeyen aþk daha aydýndýr. Çünkü kalem, yazmada koþup durmaktadýr, ama aþk bahsine gelince; çatlar, aciz kalýr. Aþkýn þerhinde akýl, çamura saplanmýþ eþek gibi yattý kaldý. Aþký , aþýklýðý yine aþk þerh etti.

Güneþin vucuduna delil, yine güneþtir. Sana delil lazým ise güneþten yüz çevirme. Gerçi gölgede güneþin varlýðýndan bir niþan verir, fakat asýl güneþ her an can nuru bahþeyler. Gölge sana gece misali gibi uyku getirir. Ama güneþ doðuverince ay yarýlýr (nuru görünmez olur). Zaten cihanda güneþ gibi misli bulunmaz bir þey yoktur. Baki olan can güneþi öyle bir güneþtir ki, asla gurub etmez.

Güneþ gerçi tektir, fakat onun mislini tasvir etmek mümkündür. Ama kendisinden esir olan güneþ, öyle bir güneþtir ki, ona zihinde de, dýþarýda da benzer olamaz. Nerede tasavvurda onun sýðacaðý bir yer ki misli tasvir edilebilsin!

Þemseddin’in sözü gelince dördüncü kat göðün güneþi baþýný çekti, gizlendi. Onun adý anýlýnca ihsanlarýndan bir remzi anlatmak vacip oldu.Can þu anda eteðimi çekiyor. Yusuf’un gömleðinden koku almýþ! “Yýllarca süren sohbet hakký için o güzel hallerden tekrar bir hali söyle, anlat. Ki yer, gök gülsün, sevinsin. Akýl, ruh ve göz de yüz derece daha fazla sevince, neþeye dalsýn” (diyor). “Beni külfete sokma, çünkü ben þimdi yokluktayým. Zihnim durakladý onu görmekten acizim. Ayýk olmayan kiþinin her söylediði söz... dilerse tefekküre düþsün, dilerse haddinden fazla zarafet satmaya kalkýþsýn... yaraþýr söz deðildir.

Eþi bulunmayan o sevgilinin vasfýna dair ne söyleyeyim ki bir damarým bile ayýk deðil! Bu ayrýlýðýn, bu ciðer kanýnýn þerhini þimdi geç, baþka bir zamana kadar bunu býrak!”
(Can) dedi ki: “Beni doyur, çünkü ben açým. Çabuk ol çünkü vakit keskin bir kýlýçtýr. Ey yoldaþ, ey arkadaþ! Sufi, vakit oðludur (bulunduðu vaktin iktizasýna göre iþ görür). “Yarýn” demek yol þartlarýndan deðildir. Sen yoksa sufi bir er deðilmisin? Vara veresiyeden yokluk gelir”.

Ona dedim ki: “Sevgilinin sýrlarýný gizli kapaklý geçmek daha hoþtur. Sen, artýk hikayelere kulak ver, iþi onlardan anla! Dilbere ait sýrlarýn, baþkalarýna ait sözler içinde söylenmesi daha hoþtur.” O, “Bunu apaçýk söyle ki dini açýk olarak anmak, gizli anmaktan iyidir. Perdeyi kaldýr ve açýkça söyle ki ben, güzelle gömlekli olarak yatmam” dedi.
Dedim ki: “O apaçýk soyunur, çýrýlçýplak bir hale gelirse ne sen kalýrsýn,ne kucaðýn kalýr, ne belin! Ýste ama derecesine göre iste; bir otun bir daðý çekmeye kudreti yoktur.

Bu alemi aydýnlatan güneþ, bir parçacýk yaklaþtý mý, her þey yandý gitti! Fitneyi, kargaþalýðý ve kan dökücülüðü araþtýrma, Þems-ý Tebrizi’den bundan fazla bahsetme. Bunun sonu yoktur; sen yine hikayeye baþla, onu tamamlamana bak.

(Hekim) dedi ki: “Ey padiþah, evi halvet et, yakýný da uzaklaþtýr.Köþeden , bucaktan kimse kulak vermesinde ben bu cariyecikten bir þeyler sorayým.”

Oda boþaltýldý, Hekim ile hastadan baþka kimsecikler kalmadý. Hekim tatlýlýkla yumuþak yumuþak dedi ki: “Memleketin neresi? Çünkü her memleket halkýnýn ilacý baþka baþkadýr. O memlekette akrabandan kimler var? Kime yakýnsýnýz; neye baðlýsýnýz? Elini kýzýn nabzýna koyup birer birer felekten çektiði cevir ve meþakkati soruyordu.

Bir adamýn ayaðýna diken batýnca ayaðýný dizi üstüne kor. Ýðne ucu ile diken baþýný arar durur, bulamazsa orasýný dudaðý ile ýslatýr. Ayaða batan dikeni bulmak bu derece müþkül olursa, yüreðe batan diken nicedir? Cevabýný sen ver! Her çer çöp (mesabesinde olan,) gönül dikenini göreydi gamlar, kederler; herkese el uzatabilir miydi?

Bir kiþi, eþeðin kuyruðu altýna diken kor. Eþek onu oradan çýkarmasýný bilmez, boyuna çifte atar. Zýplar, zýpladýkça da diken daha kuvvetli batar. Dikeni çýkarmak için akýllý bir adam lazým. Eþek, dikeni çýkarabilmek için can acýsý ile çifte atar durur ve yüz yerini daha yaralar. O diken çýkaran hekim üstaddý .

Halayýðýn her tarafýna elini koyup muayene ediyordu. Halayýktan hikaye yolu ile dostlarýn ahvalini sormakta idi. Kýz, bütün sýrlarýný hekime açýkça söylemekte, kendi duraðýndan, efendilerinden, þehrinden ve þehrinin dýþýndan bahsetmekteydi.

Hekim kýzýn anlatmasýna kulak vermekte, nabzýna ve nabzýnýn atmasýna dikkat etmekte idi. Nabzý kimin adý anýlýnca atarsa cihanda gönlünün istediði odur(diyordu). Memleketinde ki dostlarýný saydý, döktü. Ondan sonra diðer bir memleketi andý. “Memleketinden çýkýnca en evvel hangi memlekette bulundun?”dedi.
Kýz bir þehrin adýný söyleyip geçti. Fakat yüzünün rengi nabzýnýn atmasý baþkalaþmadý.Efendileri ve þehirleri birer birer saydý;o yerleri, yurtlarý, oralarda geçirdiði zamanlarý, tuz, ekmek yediði kiþileri tekrar tekrar söyledi.Þehir þehir, ev ev saydý döktü, kýzýn ne damarý oynadý, ne çehresi sarardý.

Hekim þeker gibi Semerkand þehrini soruncaya kadar kýzýn nabzý tabii haldeydi fazla atmýyordu.Semerkand’ý sorunca nabzý attý, çehresi kýzardý, sarardý. Çünkü o, Semerkad’lý bir kuyumcudan ayrýlmýþtý.O hekim, hastadan bu sýrrý elde edip o dert ve belanýn aslýna eriþince:“Onun semti hangi mahallede?” diye sordu. Kýz, “Köprü baþýnda, Gatfer mahallesinde” dedi.

Hekim, “Hastalýðýnýn ne olduðunu hemen anladým. Seni tedavi hususunda sihirler göstereceðim;Sevin, iliþik etme, emin ol ki yaðmur çimenlere ne yaparsa ben de sana onu yapacaðým;Ben, senin gamýný çekmekteyim, sen gam yeme; ben sana yüz babadan daha þefkatliyim;Aman, sakýn ha, bu sýrrý kimseye söyleme; padiþah senden bunu ne kadar sorup soruþtursa yine sakla;Sýrlarýn gönülde gizli kalýrsa o muradýn çabucak hasýl olur;dedi.

Peygamber demiþtir ki: “Her kim sýrrýný saklar ise çabucak muradýna eriþir.” Tohum toprak içinde gizlenince, onun gizlenmesi, bahçenin yeþillenmesi ile neticelenir. Altýn ve gümüþ gizli olmasalardý... madende nasýl musaffa olurlar, nasýl altýn ve gümüþ haline gelirlerdi? O hekimin vaadleri ve lütuflarý hastayý korkudan emin etti. Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder, içten gelmeyen vaadler ise insaný ýstýraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri akýp duran, eseri daima görünen hazinedir. Ehil olmayanlarýn, kerem sahibi bulunmayanlarýn vaadleri ise gönül azabýdýr.

Ondan sonra hekim, kalkýp padiþahýn huzuruna gitti.; padiþahý bu meseleden birazcýk haberdar etti. Dedi ki: “Çare þundan ibaret: bu derdin iyileþmesi için o adamý getirelim. Kuyumcuyu o uzak þehirden çaðýr, onu altýnla, elbise ile aldat.” Padiþah, hekimden bu sözü duyunca nasihatini, candan gönülden kabul etti. O tarafa ehliyetli, kifayetli, adil bir iki kiþiyi elçi olarak gönderdi.

O iki bey, kuyumcuya padiþahtan muþtucu olarak Semerkand’e kadar geldiler. Dediler ki: “Ey lütuf sahibi üstad, ey marifette kamil kiþi! Öðülmen þehirlere yayýlmýþtýr. Ýþte filan padiþah, kuyumcubaþýlýk için seni seçti. Zira (bu iþte) pek büyüksün, pek kamilsin. Þimdilik þu elbiseyi, altýn ve gümüþü al da gelince de padiþahýn havassýndan ve nedimlerinden olursun.”

Adam çok malý, çok parayý görünce gururlandý, þehirden çoluk çocuktan ayrýldý. Adam neþeli bir halde yola düþtü. Haberi yoktu ki padiþah canýna kastetmiþti. Arap atýna binip sevinçle koþturdu, kendi kanýnýn diyetini elbise sandý.

Ey yüzlerce razýlýkla sefere düþen ve bizzat kendi ayaðý ile kötü bir kazaya giden. Hayalinde mülk, þeref ve ululuk. Fakat Azrail “Git evet, muradýna eriþirsin” demekte!

O garip kiþi yoldan gelince, hekim onu padiþahýn huzuruna götürdü; Güzellik mumunun baþý ucunda yakýlmasý için onu, padiþahýn yanýna izzet ve ikramla iletti.

Padiþah onu görünce pek aðýrladý, altýn hazinesini ona teslim etti. Sonra hekim dedi ki: “Ey büyük sultan o cariyeciði bu tacire ver ki visali ile iyileþsin, visalinin suyu o ateþi gidersin.”

Padiþah, o ay yüzlüyü kuyumcuya bahþetti, o iki sohbet müþtakýný birbirine çift etti. Altý ay kadar murat alýp murat verdiler. Bu suretle o kýz da tamamen iyileþti.

Ondan sonra hekim, kuyumcuya bir þerbet yaptý, kuyumcu içti, kýzýn karþýsýn da erimeye baþladý. Hastalýk yüzünden kuyumcunun güzelliði kalmayýnca kýzýn caný, onun derdinden azat oldu, ondan vazgeçti. Kuyumcu, çirkinleþip hastalanýnca kýzýn gönlüde yavaþ yavaþ ondan soðudu.

Ancak zahiri güzelliðe ait bulunan aþklar aþk deðildir. Onlar nihayet bir ar olur. Keþke kuyumcu baþtan baþa ayýp ve ar olsaydý, tamamý ile çirkin bulunsaydý da baþýna bu kötü hal gelmeseydi! Kuyumcunun gözünden ýrmak gibi kanlar aktý, yüzü canýna düþman kesildi.

Tavus kuþunun kanadý, kendisine düþmandýr. Nice padiþahlar vardýr ki kuvvet ve azametleri helaklerine sebep olmuþtur.

Kuyumcu,”Ben o ahuyum ki göbeðimin miskinden dolayý bu avcý, benim saf kanýmý dökmüþtür. Ah ben o sahra tilkisiyim ki postum için beni tuzaða düþürüp tuttular, baþýmý kestiler. Ah ben o filim ki diþimi elde etmek için filci benim kanýmý döktü. Beni benden aþaðý birisi için öldüren, kanýmý döken; bilmiyor ki benim kaným uyumaz! Bu gün bana ise yarýn onadýr. Böyle benim gibi bir adamýn kaný nasýl zayi olur?
Duvar gerçi (günün ilk kýsmýnda yere) uzun bir gölge düþürür; fakat o gölge, gölgeyi meydana getirene avdet eder.

Bu cihan daðdýr, bizim yaptýklarýmýz ses. Seslerin aksi yine bizim semtimize gelir” dedi.Kuyumcu bu sözleri söyledi ve hemen toprak altýna gitti.
O cariyecik de aþktan ve hastalýktan arýndý, tertemiz oldu. Çünkü ölülerin aþký ebedi deðildir, çükü ölü tekrar bize gelmez.

Diri aþk ruhta ve gözdedir. Her anda goncadan daha taze olur durur. O dirinin aþkýný seç ki bakidir ve canýna can katan þaraptan sana sakilik eder.

O ‘nun aþkýný seç ki bütün peygamberler, onun aþký ile kuvvet ve kudret buldular, iþ güç sahibi oldular. Sen “Bize o padiþahýn huzuruna Varmaya izin yoktur” deme. Kerim olan kiþilere hiçbir iþ güç deðildir.

O adamýn, hekimin eliyle öldürülmesi, ne ümit içindi ne korkudan dolayý. Tanrýnýn emri ve ilhamý gelmedikçe hekim onu padiþahýn hatýrý için öldürmedi.

Hýzýr’ýn o çocuðun boðazýný kesmesindeki sýrrý halkýn avam kýsmý anlayamaz.
Tanrý tarafýndan vahiy ve cevaba nail olan kiþi her ne buyurursa o buyruk, doðrunun ta kendisidir. Can baðýþlayan kiþi öldürse de caizdir. O, naibdir eli tanrý elidir.

Ýsmail gibi onun önüne baþ koy. Kýlýcýnýn önünde sevinerek gülerek can ver. Ki Ahmed’in pak caný, Ahad’la ebediyse senin canýnda ebede kadar sevinçli ve gülümser bir halde kalsýn. Aþýklar, ferah kadehini, güzellerin elleri ile öldürdükleri vakit içerler.

Padiþah o kaný þehvet uðruna dökmedi. Suizanda bulunma münakaþayý býrak. Sen onun hakkýnda kötü ve pis iþ iþledi deyip fena bir zanda bulundun. Su süzülüp durulunca, berrak bir hale gelince bu berraklýkta bulanýklýk ve tortu kalýr mý, süzülüþ suda tortu býrakýr mý?

Bu riyazatlar, bu cefa çekmeler, ocaðýn posayý gümüþten çýkarmasý içindir.Ýyinin kötünün imtihaný, altýnýn kaynayýp tortusunun üste çýkmasý içindir.
Eðer iþi tanrý ilhamý olmasaydý o, yýrtýcý bir köpek olurdu, padiþah olmazdý. Þehvetten de tertemizdi, hýrstan da, nefis isteðinden de. Güzel bir iþ yaptý, fakat zahiren kötü görünüyordu.

Hýzýr denizde gemiyi deldi ise de onun bu deliþinde yüzlerce saðlamlýk vardý. O kadar nur ve hünerle beraber Musa’nýn vehmi, ondan mahçuptu; artýk sen kanatsýz uçmaya kalkýþma. O, kýrmýzý güldür, sen ona kan deme. O, akýl sarhoþudur, sen ona deli adý takma. Onun muradý Müslüman kaný dökmek olsaydý kafirim, onun adýný aðzýma alýrsam! Arþ kötü kiþinin öðülmesinden titrer; suçlardan ve þüpheli þeylerden korunan kiþi de kötü methedilince, metheden kiþi hakkýnda fena bir zanna düþer.

O padiþahtý, hem de çok uyanýk bir padiþah. Has bir zattý, hem de tanrý hasý. Bir kiþiyi böyle bir padiþah öldürürse onu, iyi bir bahta eriþtirir,en iyi bir makama çeker yüceltir.Eðer onu kahretmede yine onun için bir fayda görmeseydi; o mutlak lütuf nasýl olurda kahretmeyi isterdi?

Çocuk hacamatcýnýn neþterinden titrer durur, esirgeyen ana ise onun gamýndan sevinçlidir. Yarý can alýr, yüz can baðýþlar. Senin vehmine gelmeyen o þey yok mu? Onu verir. Sen kendince aklýndan bir kýyas yapmaktasýn ama çok, pek çok uzaklara düþmüssün; iyice bak
Gönderen: 10.01.2007 - 21:39
Bu Mesaji Bildir   kalp süvarisi üyenin diger mesajlarini ara kalp süvarisi üyenin Profiline bak kalp süvarisi üyeye özel mesaj gönder kalp süvarisi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1705 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
CanGoL (39), adacaglar (50), medineli1453 (69), kitab (), cennetulbaki (46), kireli42 (57), eyyubkose (56), hasan6199 (65), anzerli_53 (54), gulom (36), ispartaguelue (38), hmbardiz (49), saglam50 (59), tekbira (47), pinar_suyu (59), LEGIA (51), derya-gülü (44), oaslan (46), candan_53 (54), yeerken (57), alperosman (56), milidere (58), yanlýz kur.. (40), canimsevgi (40), cancan_59 (51), osman kaya (53), Aciz-bir-kul (44), dr_wallcraft (52), cansucancan (31), uzman7 (40), gleser (59), posof arisi (55), Zaloglu 75 (50), benha (56), Gamze1985 (40), Estone (41), ensar16 (59), hakimebu (38), asabi kanarya (51), ~MEDiNE~ (37), ismail Sahin (60), celbekir (59), the_symbol (46), adnanonen (52), bxl_bxl (46), ltfogz (57), AKIN_021 (36), flower (51), sadakat55 (55), mhazar (55), gulenay (33), Futuhat (22), samenya (38), ensari (49), gulsah (39), gullere_vurgun0.. (41), zeynepyilmaz (39), Karamuratti (48), aiþe (39), sevgi bah&ccedi.. (44), kezi (51), aes (59), Idris89 (36), islamx26 (45), nasbil (), kervan571 (39), mesut.38dogan (67), NEDRETDAGLAR (48), numankaya (43), slm_444 (39), m.maral (39), hikmetkocak (51), gu_pse (48), baþ29 (54), KBBCÝ (45), BERTAN (52), Zavalli28 (52), ilhan_66 (50), batin (42), sendesev01 (41), memcan (56), hkocak (51), serpil5852 (41), mutu (50), jimwest (41), salebecan (40), Abdullah33 (55), mikailata (56), emin555 (59), candacansin (46), alparslanyazici (45), ismail2004 (59), cingaribi (53), karalim (50), jopen (46), The_Last_Ottoma.. (38), şah (53), AYakup (70), muratgunes (50), kutupyýl.. (44), haci musa (59), soriy (69), sewim (45), aylayasar (49), Yusuftalha (53), HU_KUSU_58 (41), mives (52), nedret.daglar (48), SuDamlasI (42), HASAN44 (65)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 2.12268 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.