0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » GÜZEL SÖZLER » HİRA DAĞINDAN DÜNYAYA YAYILAN NUR.....

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
**Su_DamlasI** su an offline **Su_DamlasI**  
HİRA DAĞINDAN DÜNYAYA YAYILAN NUR.....
1420 Mesaj -
-Aldýklarý müjdenin sevinciyle eve gelmiþlerdi. Ne konuþacaklarýný ve ne söyleyeceklerini bilemiyorlardý. Hz.Hatice (r.a.) hayranlýkla eþine bakýyor, onun eþi olduðuna, bu müjdeyi duyanlarýn ilki olduðuna, en önemlisi Allah'ýn kendisine sunduðu bu büyük nimete þükrediyordu.
Hz.Muhammed(s.a.v.) ise baþýna gelen olaylardan ve Varaka'nýn ona söylediklerinden ötürü farklý düþüncelere dalmýþ ve mecalsiz kalmýþtý.
Bu olayýn þiddetini, bu olayýn büyüklüðünü bir insanýn kaldýrmasý imkansýzdýr. Eðer Allah(c.c.)'ýn güçlü eli Muhammed(s.a.v.)'in kalbinin üzerinde olmazsa ve doðrudan onu korumasaydý, bu olayýn þiddeti karþýsýnda paramparça olurdu.

Varaka'nýn O'na söylediklerini uzun uzun düþünüyor, onun anlattýklarýna bir anlam bulmaya çalýþýyordu.
Kendisi gibi ümmi olan, hiçbir þey bilmeyen, yetim, öksüz, fakir bir insan nasýl bu ümmetin peygamberi olabilirdi. Bu halký deðiþtirebilecek ne bir gücü ve ne de maddi bir varlýðý vardý. Oysaki gerek Mekke'de olsun gerekse de Mekke'nin yakýnýndaki diðer yerlerde olsun ondan daha nüfuzlu, zengin insanlar vardý. Niye Al-lah(c.c.) onlarý seçmemiþti de, öksüz bir çobaný seçiyordu. Allah(c.c.), bu zor görevi neden ona veriyordu. Bu görevi kendisi gibi zavallý bir insan yerine getirebilir miydi?
Hiç bilmiyordu… Ne yapacaðýný bilmediði gibi sanki Allah'tan gelen bir vahiyle þu düþünceye sevk edilip, teselli oluyordu:
Kainatýn biricik sahibi Yüce Allah(c.c.) elbet bir yol gösterecek. Kulunu görevlendiren Allah(c.c.), yardým da edecektir. Kendisine düþen, bu gerçeði hiç þüphe duymadan kabullenmekti.
Varaka'nýn söylediði: "Kavmin seni yurdundan çýkaracak" sözü O (s.a.v.)'nu üzmüþtü.
Kavmi O'nu niye yurdundan kovacaktý? Oysa O(s.a.v.), kavmini doðru yola çaðýracaktý, kendisine çok güvenen kavmi O'na inanmalýydý. Þu ana dek hiç kimse kendisini yalancýlýkla suçlamamýþ, ne söylemiþ ise inanmýþlardý.
Hem Mekke'de ailesi güçlü konumdaydý, amcalarý, amca oðullarý vardý, bunlar kendisine sahip çýkmalýydý.
Ya tam tersi olursa; yani amcalarý dahi ona karþý çýkarlarsa, onu yalanlarsa ve Varaka'nýn dediði gibi kendisini yurdundan sürerlerse!...
Hz. Muhammed(s.a.v.)'in þimdi yapmasý gereken; Allah(c.c.)'a daha fazla ibadet etmek ve gelecek olan vahiy meleðiyle karþýlaþmaya hazýrlanmaktý. Ve öyle de yaptý, eskisinden çok daha fazla ibadet ediyor ve tefekküre dalýyordu. Allah'a ibadet ediyor, bu ibadetler çoðunlukla sabahlara kadar sürüyordu. Zaman zaman Mekke'den uzaklaþýyor, çöllerde, daðlarda huzuru bulmaya çalýþýyordu.
Günler geçiyordu ve bu dönemde O'nun en büyük destekçisi Hz.Hatice'ydi. Hz. Hatice (r.a.) ona ilk inananlardandý.
Günler birbiri ardýnca geçiyor ama Hz.Muhammed(s.a.v.)'e Hira'da görünen melek bir türlü gelmiyordu. Oysa günlerdir ikinci buluþmaya hazýrlanýyordu. Baþladýðý her güne büyük umutlarla baþlýyor, sabahlara kadar ibadet edip vahiy meleðini bekliyordu.
Gün geçtikçe Hz. Muhammed(s.a.v.), huzursuz oluyor, umudu tükeniyordu. Vahyin gelmemesini ve kaygýlarýný Hz. Hatice'ye anlatýyor ve Hz. Hatice de devamlý onu teselli ediyordu. O da eþinin mutsuz olduðunu, bunaldýðýný, kendisinden þüphelenir hale geldiðini gördükçe, onun için endiþeleniyordu.
Hz.Muhammed(s.a.v.)'e zor gelen ve onu üzen, Hatice'nin ve bazý samimi dostlarýnýn karþýsýnda mahçup olmuþ olmasýydý.. Þimdi ne yapacaktý. Yoksa Rabbi onu terk mi etmiþti? Bu kaygý onu çýldýrtmaya yetiyordu…
Bu zor hadise karþýsýnda büyük bir sýkýntý ve üzüntü duymuþtu, öyle ki bu dünya ona anlamsýz ve dar geliyordu. Hz. Muhammed(s.a.v.)'in aklýnda, dünyadan kurtulma düþüncesi doðuyordu…
Hayal kýrýklýklarýyla Hira olayýnýn ardýndan kýrk gün geçmiþti. Artýk kimsenin yüzüne bakacak hali yoktu.
Herkese karþý kendini mahcup hissediyordu ve artýk dayanma gücü kalmamýþtý… Rabbi bunca zamandýr O'na vahiy göndermemiþti ve artýk delirdiðini düþünüyordu. Oysa kendini ikinci buluþmaya ne kadar da hazýrlamýþtý.
Yaþamý boyunca en nefret ettiði þey o dönemin þairleri ve delileriydi, onlara bakmaya, onlarla bir arada olmaya dayanamazdý. Ama þimdi kendinden þüpheleniyordu.. Hatta ilk günlerdeki heyecanýyla çevresine baþýndan geçen olaylarý anlatmasý, Varaka'nýn yorumlarýný aktarmasýndan dolayý þimdi çevresindeki bazý kiþiler fýsýltýlarla ona gülüyor, onu delilik ve þairlikle suçluyorlardý. Ve bu ithamlara artýk dayanma gücü kalmamýþtý. Kendi içinden; "Þairlikten ve delilikten en nefret eden ve uzak olan benim. Kureyþ'liler bu yakýþtýrmayý bana asla yapamasýnlar. Bir daðýn tepesine çýkayým kendimi oradan aþaðý atayým ve kurtulayým" düþüncesi geçiyordu.
Ve bir gün bu düþüncesini gerçekleþtirmek için evden ayrýlmýþtý. Bu kararýný çok düþünmüþ ve en iyisinin bu olacaðýna karar vermiþti…
Çünkü O(s.a.v.), insanlarýn hafýzasýnda tertemiz bir Muhammed'in kalmasýný istiyordu. Muhammed denince; yetimlerin, fakirlerin, güçsüzlerin yüzü nasýl gülüyorduysa, öyle kalmasýný istiyordu. Yani toplum arasýnda parmakla gösterilen, bakanlarýn kendisiyle eðlendiði bir Muhammed olmak istemiyordu.
Bu karar onun için çok zordu, ama son çareydi artýk… Bu kararýný uygulamak için yüksek bir dað seçmiþ ve ona doðru yol almaya baþlamýþtý.
Ne garip bir dünya? Daha önceleri Mekke'de bulamadýðý huzuru, Mekke'den uzaklaþtýðý zaman buluyorken, þimdi huzuru(!) ölümde bulmaya çalýþýyordu. Göðsü daralmýþ, bedeni terden sýrýlsýklam olmuþ, mübarek gözlerinde yaþlar vardý…
Basýlan kumlar, açýlan yokuþlar O’nu daðýn ortasýna ulaþtýrmýþtý. Ölümle arasýnda birkaç metre yol vardý. Sevgilisinin terk ettiði bir sevgili canýna kýymak üzereydi. Rabbi O'nu bu kadar severken O'nun canýna kýymasýna izin verir miydi? Hem Rabbi onu terk etmemiþti. Aralarýndaki baðýn güçlenmesi için onu sadece bir süre yalnýz býrakmýþtý. Muhammed(s.a.v.) ile bu yalnýzlýkta, aralarýndaki sevgi büyüdükçe büyümüþtü, öylesine büyümüþtü ki artýk O'nsuz yaþamak abes olmuþ, O'nsuz yaþamaktansa yok olmayý tercih etmiþti.
Bu bir kulun Allah'a olan sevgisiydi. Bu, beþer olanýn Ýlahi'ye olan aþkýydý. Aþktan öte bir aþký vardý, iþte bu, aþklarýn en ötesiydi.
"Ey özlenen sevgili, özletme artýk kendini.
Seni bekleye bekleye derbeder oldu bu nebi."
Hz. Muhammed(s.a.v.), daðýn ortasýnda durmuþ, verdiði kararý uygulayýp uygulamamayý düþünüyordu. Bugüne kadar dünya hayatý onun için bir eðlence yeri deðildi. O bu hayatý yaþadýðý topluma göre çok daha iyi yaþýyor, hayatýn hakkýný verebil-diði kadarýyla vermeye çalýþýyordu.
Hz.Muhammed(s.a.v.) düþünceleriyle, duygularýyla amansýz bir çatýþmada iken, artýk bu olaya Allah(c.c.)'ýn müdahale etme zamaný gelmiþti. Çünkü Muhammed(s.a.v.)'in ruhu ýstýrap ve elemlerle dayanmaya alýþtýrýlmýþ, ve bu davaya daha fazla iþtiyak duymasý temin edilmiþti.
Daðýn ortasýna varmýþken gökten bir ses iþitti: "Ey Muhammed, Sen Allah'ýn Elçisisin ben de Cebrail'im."
Yine korku sarmýþtý bedenini, baþýný göðe çevirdi, bir de ne görsün; duru ve tertemiz bir adam kýlýðýnda Hira'da kendisiyle konuþan melek; iki ayaðý göðün ufkunda, yer ve göðü kaplamýþ, ona sesleniyordu.
"Ey Muhammed! Sen Allah'ýn Elçisisin, ben de Cebrail'im."
Durup ona bakakalmýþtý, bu bakýþlarla artýk yürüyemez hale gelmiþti. Ne ilerleyebiliyor, ne de geri gidebiliyordu. Yüzünü ondan çevirmeye çalýþýyor ama ufkun neresine bakýyorsa Hz. Cebrail'i o þekilde görüyordu.
Uzun bir müddet Hz. Muhammed(s.a.v.) bu olayla kendine gelmeye çalýþýyordu. Nereye baksa Cebrail'i görüyor ve Cebrail O'na sesleniyordu. "Sen Allah'ýn Elçisisin."
Ýþte Hz.Muhammed(s.a.v.) uzun süredir bunu bekliyordu. Birden yüreðinde devrimler yaþamýþtý. Az öncesine kadar canýna kýymaya çalýþan Hz. Muhammed(s.a.v.) þimdi artýk tam kelimesiyle hayatýn anlamýný bulmuþ ve milyonlarca insan arasýndan seçilmiþ örnek insan olduðunu anlamýþtý.
Bir müddet sonra Cebrail (a.s.) kaybolmuþtu. Çünkü Hz.Muhammed'e (s.a.v) vermek istediði mesajý vermiþ, o da bu mesajý almýþtý.
Hz.Cebrail kaybolunca, Hz. Muhammed (s.a.v) sevinç ve coþku içerisinde evine doðru döndü. Bu müjdeyi hemen sevgili eþi Hz.Hatice'ye vermeliydi
Gönderen: 11.08.2006 - 10:33
Bu Mesaji Bildir   **Su_DamlasI** üyenin diger mesajlarini ara **Su_DamlasI** üyenin Profiline bak **Su_DamlasI** üyeye özel mesaj gönder **Su_DamlasI** üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1210 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
aliye72 (49), maliyeter (45), Mehmet Ögretmis (66), REHBER2 (60), meltem35 (54), banazli (48), kardelen55 (53), rojda (39), yakobus (48), ibo13 (47), zeyd82 (42), erhan baker (50), seferistan (53), rufat (43), KAMCILI_MIZRAK (52), ejderha (57), Sofican (44), ofluenes61 (39), manly (51), boncell (53), zümer (44), ferdi33 (54), recai (47), Hidayet Demir (67), yelizyagci (48), doxan1 (45), imparator_57 (43), DELÝVELÝOGLU (60), KURTBEY66 (47), Murtaza GÜRSOY (38), yalovalifurkan7.. (34), durak1 (69), sinos (52), isik_67 (38), DaMLaM (47), EnDeRuN (53), Baha_RIP (35), cristor (46), AVLAYANHASAN (51), seyyid_emin (46), beyzanur61 (45), sekkos (42), necla caltekin (72), ekrem1992 (32), MuhammetColak (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.74338 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.