0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » HADİS / SÜNNET » Mevzu hadis meselesi ve deccal rivayetlerinin sirri

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Devadam su an offline Devadam  
Konu icon    Mevzu hadis meselesi ve deccal rivayetlerinin sirri
326 Mesaj -
Euzu Billahi mineþ þeytanir racim, Bismillahir Rahmanir Rahim
Elhamdu Lillahi Rabbil alemin
Es salatu ves selamu ala Rasulina Muhammedin ve ala ali Muhammed.

Cuma gününüz mübarek olsun aziz müslümanlar.


"ÜÇÜNCÜ DAL: Kýyamet alâmetlerinden ve âhirzaman vukuatýndan ve bâzý a'malin fazilet ve sevablarýndan bahseden Ehâdîs-i Þerife güzelce anlaþýlmadýðýndan, akýllarýna güvenen bir kýsým ehl-i ilim onlarýn bir kýsmýna zaîf veya mevzu demiþler. Ýmâný zaîf ve enaniyyeti kavî bir kýsým da, inkâra kadar gitmiþler. Þimdi tafsile giriþmeyeceðiz. Yalnýz «Oniki Aslý» Beyân ederiz.
         Birinci Asýl: Yirminci Söz'ün âhirindeki sual ve cevabda îzah ettiðimiz mes'eledir. Ýcmali þudur ki: Din bir imtihandýr, bir tecrübedir. Ervah-ý âliyeyi, ervah-ý sâfileden tefrik eder. Öyle ise ileride herkese göz ile görülecek vukuatý öyle bir tarzda bahsedecek ki; ne bütün bütün meçhul kalsýn, ne de bedihî olup herkes ister istemez tasdike mecbur kalsýn. Akla kapý açacak, ihtiyarý elinden almayacak. Zira eðer tamamen bedâhet derecesinde bir alâmet-i kýyamet görülse, herkes tasdike muztar olsa; o vakit kömür gibi bir istidad, elmas gibi bir istidad ile beraber kalýr. Sýrr-ý teklif ve netice-i imtihan zâyî' olur. Ýþte bunun için, Mehdi ve Süfyan mes'eleleri gibi çok mes'elelerde çok ihtilaf olmuþ. Hem rivâyat dahi çok muhteliftir, birbirine zýd hükümler olmuþ.
         Ýkinci Asýl: Mesâil-i Ýslâmiyenin tabakatý vardýr. Biri bürhân-ý kat'î istese, diðeri bir zann-ý galibî ile iktifa eder. Baþkasý yalnýz bir kabûl-ü teslimî ve reddetmemek ister. Öyle ise, esâsât-ý îmâniyyeden olmayan mesâil-i fer'iye veya vukuat-ý zamâniyyenin herbirinde bir iz'an-ý yakîn ile bir bürhân-ý kat'î istenilmez. Belki yalnýz reddetmemek ve teslimiyetle, iliþmemektir.
         Üçüncü Asýl: Zaman-ý Sahabede Benî Ýsrail ve Nasara ülemâlarýndan çoðu Ýslâmiyete girdiler. Eski mâlûmatlarý dahi onlarla beraber müslüman oldu. Bâzý hilâf-ý vâki mâlûmât-ý sâbýkalarý, Ýslâmiyetin malý olarak tevehhüm edildi.
         Dördüncü Asýl: Ehadîs-i Þerife râvilerinin bâzý kavilleri veyahut istinbat ettikleri mânâlarý, metn-i hadîsten telakki ediliyordu. Halbuki insan hatâdan hâlî olmadýðý için, hilaf-ý vâki Bâzý istinbatlarý veya kavilleri hadîs zannedilerek za'fýna hükmedilmiþ.
Beþinci Asýl:َÝnne fi ummetiy muhaddesuun yâni mülhemuun sýrrýnca bâzý ehl-i keþif ve ehl-i velâyet olan muhaddîsîn-i muhaddesûn ilhamlarýyla gelen bâzý maânî, hadîs telakki edilmiþ. Halbuki ilhâm-ý evliya -bâzý arýzalarla- hatâ olabilir. Ýþte bu neviden bir kýsým hilâf-ý hakikat çýkabilîr.
         Altýncý Asýl: Beyn-en nas iþtihar bulmuþ Bâzý hikâyeler bulunuyor ki, durûb-u emsal hükmüne geçer. Hakikî mânâsýna bakýlmaz. Ne maksad için sevkedilir, ona bakýlýr. Ýþte bu neviden beyn-en nâs teârüf etmiþ Bâzý kýssa ve hikâyatý, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm bir maksad-ý irþadî için, temsil ve kinâye nev'inden zikredivermiþ. Þu nevi mes'elelerin mânâ-yý hakikîsinde kusur varsa, örf ve âdât-ý nasa aittir ve teârüf ve tesamu'-u umumîye raci'dir.
         Yedinci Asýl: Pekçok teþbih ve temsiller bulunuyor ki, mürur-u zamanla veya ilmin elinden cehlin eline geçmesiyle hakikat-ý maddiye telâkki ediliyor. Hatâya düþer. Meselâ: «Sevr» ve «Hut» isminde ve âlem-i misâlde sevr ve hut timsalinde berrî ve bahrî hayvânat nâzýrlarýndan iki Melâiketullah, âdeta bir koca öküz ve cismanî bir balýk zannedilerek Hadîse iliþilmiþ. Hem meselâ: Bir vakit huzur-u Nebevîde derin bir ses iþitildi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti ki: «Bu gürültü, yetmiþ senedir yuvarlanýp tâ ancak bu dakika Cehennem'in dibine düþen bir taþýn gürültüsüdür.» Ýþte bu hadîsi iþiten, hakikata vâsýl olmayan inkâra sapar. Halbuki yirmi dakika o Hadîsten sonra kat'iyen sabittir ki; biri geldi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a dedi ki: «Meþhur münafýk, yirmi dakika evvel öldü.» Yetmiþ yaþýna giren o münafýk Cehennem'in bir taþý olarak bütün müddet-i ömrü tedennide, esfel-i sâfilîne küfre sukuttan ibaret olduðunu gâyet belîgane bir Sûrette Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Beyân etmiþtir. Cenâb-ý Hak o vefat dakikasýnda o sesi iþittirip, ona alâmet etmiþtir.
Sekizinci Asýl: Cenâb-ý Hakîm-i Mutlak, þu dâr-ý tecrübe ve meydan-ý imtihanda çok mühim þeyleri, kesretli eþya içinde saklýyor. O saklamakla çok hikmetler, çok maslahatlar baðlýdýr. Meselâ: Leyle-i Kadri, umum ramazanda; saat-ý icâbe-i duayý, Cum'â gününde; makbul velisini, insanlar içinde; eceli, ömür içinde ve kýyâmetin vaktini, ömr-ü dünya içinde saklamýþ. Zira ecel-i insan muayyen olsa, yarý ömrüne kadar gaflet-i mutlaka, yarýdan sonra daraðacýna adým adým gitmek gibi bir dehþet verecek. Halbuki âhiret ve dünya müvazenesini muhafaza etmek ve her vakit havf u reca ortasýnda bulunmak maslahatý iktiza eder ki; her dakika hem ölmek, hem yaþamak mümkün olsun. Þu halde mübhem tarzdaki yirmi sene mübhem bir ömür, bin sene muayyen bir ömre müreccahtýr. Ýþte kýyâmet dahi þu insan-ý ekber olan dünyanýn ecelidir. Eðer vakti taayyün etseydi, bütün kurûn-u ûlâ ve vustâ gaflet-i mutlakaya dalacak idiler ve kurûn-u uhrâ dehþette kalacaktý. Ýnsan nasýl hayat-ý þahsiyyesiyle hânesinin ve köyünün bekasýyla alâkadardýr. Öyle de; hayat-ý içtimaiyye ve nev'iyyesiyle, küre-i arzýn ve dünyanýn yaþamasýyla alâkadardýr. Kur'an ُiqterabetis saatu der. "Kýyamet yakýndýr" ferman ediyor. Bin bu kadar sene geçtikten sonra gelmemesi, yakýnlýðýna halel vermez. Zira kýyamet, dünyanýn ecelidir. Dünyanýn ömrüne nisbeten bin veya ikibin sene, bir seneye nisbetle bir-iki gün veya bir-iki dakika gibidir. Saat-ý Kýyamet yalnýz insâniyetin eceli deðil ki, onun ömrüne nisbet edilip baîd görülsün. Ýþte bunun içindir ki, Hakîm-i Mutlak, kýyâmeti mugayyebât-ý hamseden olarak ilminde saklýyor. Ýþte bu ibham sýrrýndandýr ki, her asýr, hattâ asr-ý hakikatbîn olan Asr-ý Saâdet dahi daima kýyametten korkmuþlar. Hattâ bazýlarý, «Þerâiti hemen hemen çýkmýþ»demiþler.
         Ýþte bu hakikatý bilmeyen insafsýz insanlar derler ki: k Âhiretin tafsilâtýný ders alan müteyakkýz kalbli, keskin nazarlý olan sahabelerin fikirleri, niçin bin sene hakikattan uzak olarak fikirleri düþmüþ gibi, istikbâl-i dünyevîde bin dörtyüz sene sonra gelecek bir hakikatý asýrlarýnda karîb zannetmiþler?»
         Elcevab: Çünki Sahabeler, feyz-i sohbet-i nübüvvetten herkesten ziyade dâr-ý âhireti düþünerek, dünyanýn fenasýný bilerek, kýyâmetin ibham-ý vaktindeki hikmet-i Ýlâhiyeyi anlayarak ecel-i þahsî gibi dünyanýn eceline karþý dahi daima muntazýr bir vaziyet alarak, âhiretlerine ciddî çalýþmýþlar. Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm «Kýyameti bekleyiniz, intizar ediniz»tekrar etmesi, þu hikmetten ileri gelmiþ bir irþad-ý Nebevîdir. Yoksa vuku-u muayyene dair bir vahyin hükmüyle deðildir ki, hakikattan uzak olsun. Ýllet ayrýdýr, hikmet ayrýdýr. Ýþte Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ýn bu nevi sözleri hikmet-i ibhamdan ileri geliyor. Hem þu sýrdandýr ki; Mehdî, Süfyan gibi âhirzamanda gelecek eþhaslarý çok zaman evvel hattâ Tâbiîn zamanýnda onlarý beklemiþler, yetiþmek emelinde bulunmuþlar. Hattâ Bâzý ehl-i velâyet «Onlar geçmiþ» demiþler. Ýþte bu da, kýyamet gibi, hikmet-i Ýlâhiye iktiza eder ki; vakitleri taayyün etmesin. Çünki her zaman, her asýr, kuvve-i mâneviyyenin takviyesine medâr olacak ve yeisten kurtaracak «Mehdi» mânâsýna muhtaçtýr. Bu mânâda, her asrýn bir hissesi bulunmak lâzýmdýr. Hem gaflet içinde fenalara uymamak ve lâkaydlýkta nefsin dizginini býrakmamak için, nifakýn baþýna geçecek müdhiþ þahýslardan her asýr çekinmeli ve korkmalý. Eðer tâyin edilseydi, maslahat-ý irþad-ý umumî zâyi' olurdu.
         Þimdi Mehdi gibi eþhâsýn hakkýndaki rivâyâtýn ihtilâfâtý ve sýrrý þudur ki: Ehadîsi tefsir edenler, metn-i Ehadîsi tefsirlerine ve istinbatlarýna tatbik etmiþler. Meselâ: Merkez-i saltanat o vakit Þam'da veya Medine'de olduðundan, vukuat-ý Mehdiye veya Süfyâniyeyi merkez-i saltanat civarýnda olan Basra, Kûfe, Þam gibi yerlerde tasavvur ederek öyle tefsir etmiþler. Hem de o eþhasýn þahs-ý mânevîsine veya temsil ettikleri Cemâate âit âsâr-ý azîmeyi o eþhasýn zâtlarýnda tasavvur ederek öyle tefsir etmiþler ki, o eþhas-ý hârika çýktýklarý vakit bütün halk onlarý tanýyacak gibi bir þekil vermiþler. Halbuki demiþtik: Bu dünya tecrübe meydanýdýr. Akla kapý açýlýr, fakat ihtiyarý elinden alýnmaz. Öyle ise o eþhas, hattâ o müdhiþ Deccal dahi çýktýðý zaman çoklarý, hattâ kendisi de bidayeten Deccal olduðunu bilmez. Belki nur-u îmânýn dikkatiyle, o eþhas-ý âhirzaman tanýnabilir.
Alâmet-i Kýyametten olan Deccal hakkýnda Hadîs-i Þerifte «Birinci günü bir sene, ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, dördüncü günü eyyam-ý saire gibidir. Çýktýðý zaman dünya iþitir. Kýrk günde dünyayý gezer.» rivayet ediliyor. Ýnsafsýz insanlar bu rivayete muhal demiþler. Hâþâ þu rivayetin inkâr ve ibtaline gitmiþler. Halbuki vel ilmu indallahi hakikatý þu olmak gerektir ki: Âlem-i küfrün en kesafetlisi olan þimalde, tabiiyyûnun fikr-i küfrîsinden süzülen bir cereyan-ý azîmin baþýna geçecek ve ulûhiyyeti inkâr edecek bir þahsýn, þimal tarafýndan çýkmasýna iþaret ve þu iþaret içinde bir remz-i hikmet vardýr ki; kutb-u þimalîye yakýn dairede bütün sene, bir gece bir gündüzdür. Altý ayý gece, altý ayý gündüzdür. «Deccal'ýn bir günü bir senedir.» O daire yakýnýnda zuhuruna iþarettir. «Ýkinci günü bir aydýr» demekten murad, þimalden bu tarafa geldikçe bâzan olur yazýn bir ayýnda güneþ gurub etmez. Þu dahi, Deccal þimalden çýkýp âlem-i medeniyyet tarafýna tecavüzüne iþarettir. Günü Deccal'a isnad etmekle þu iþarete iþaret eder. Daha bu tarafa geldikçe bir haftada güneþ gurub etmiyor. Daha gele gele tulû' ve gurub ortasýnda üç saat devam ediyor. Ben Rusya'da esarette iken böyle bir yerde bulundum. Bize yakýn, bir hafta güneþ gurub etmeyen bir yer vardý. Seyir için oraya gidiyorlardý. «Deccal'ýn çýktýðý vakit, umum dünya iþitecek» olan kaydý, telgraf ve radyo halletmiþtir. Kýrk günde gezmesini de, merkebi olan þimendifer ve tayyare halletmiþtir. Eskiden bu iki kaydý muhal gören mülhidler, þimdi âdi görüyorlar!..
         Alâmet-i kýyametten olan Ye'cüc ve Me'cüce ve Sedde dair, bir risalede bir derece tafsilen yazdýðýmdan ona havale edip þurada yalnýz þunu deriz ki: Eskiden Mançur, Moðol ünvanýyla içtimaat-ý beþeriyyeyi zîr ü zeber eden taifeler ve Sedd-i Çinî'nin yapýlmasýna sebebiyet verenler, kýyamete yakýn yine anarþistlik gibi bir fikirle medeniyet-i beþeriyeyi zîr ü zeber edecekleri, rivayetlerde vardýr. Bâzý mülhidler derler: «Bu kadar acaibi yapan ve yapacak taifeler nerede...»
Elcevab: Çekirge gibi bir âfât, bir mevsimde pek çok kesretle bulunur. Mevsim deðiþtikçe memleketi fesada veren kesretli o tâifelerin hakikatlarý, mahdud bâzý ferdlerde saklanýyor. Yine zamaný geldikçe emr-i Ýlâhî ile o mahdud ferdlerden gâyet kesretli ayný fesad yine baþlar. Gûyâ onlarýn hakikat-ý milliyetleri inceliyor, kopmuyor. Yine mevsimi geldikçe zuhur ediyor. Aynen öyle de: Bir zaman dünyayý herc ü merc eden o taifeler, izn-i Ýlahî ile mevsimi geldiði vakit ayný o tâife, medeniyet-i beþeriyeyi herc ü merc edecekler. Fakat onlarýn muharrikleri baþka bir Sûrette tezâhür eder.  La ya'lemul gaybe illallah"..........

Yazýnýn kalanýný merak eden varsa Bediüzzaman Said Nursi'nin Sözler adlý eserinin 24.söz kýsmýna müracaat edebilir.
Bizleri imtihan etmek için ölümü ve hayatý yaratan Cenab-ý Allah'a emanet olunuz
.
Gönderen: 18.03.2005 - 08:18
Bu Mesaji Bildir   Devadam üyenin diger mesajlarini ara Devadam üyenin Profiline bak Devadam üyeye özel mesaj gönder Devadam üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1208 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SIVASLIIBO38 (60), ayseak (35), cetinay (54), fe_eyne (45), silverbull (44), Elif Turan (41), fiber_optic (39), faruk58 (37), _reyyan (36), sofi27 (44), nahim (51), a.aydin (45), ekrem05 (51), HaRaMeYN (47), yanliz_kurt_58 (41), okangenc (37), gezginler (44), hudanur (57), vatan06 (43), Sübhan (52), Abdullah_42 (41), termelim (60), dehaoz (53), nuraybarutcu (43), Pasa85 (39), MaviCocuk (41), tahaseyda_msn (42), msc (44), vureyka (39), kocakaga6161 (42), erdalhatipler (39), imrannur (41), clue (50), eyyupbayram81 (46), germantatlim (38), davutakgun (41), afife (44), duranhoca (57), bekr (38), Mihrisah (47), RedCougar54 (47), cadikiz (35), selcuk53 (44), karabiber (54), muhammed_cabir (42), sehmus (47), EUROPEN907 (42), mehmet aslan (47), gülkrali (65)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.75591 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.