Ýnsanoðlu, eþref-i mahlûkattýr, yaratýklarýn en mütekâmili, en kabiliyetlisi, en üstünü; ve --imanlý ise-- en þereflisidir. Nitekim, Rabb-ül-àlemin CC, Kuran-ý Kerim'inde:

(Velekad kerremnâ benî âdeme...) "Biz Adem oðullarýný mükerrem varlýklar eylemiþizdir." buyuruyor. Mükerrem, yâni muhterem, saygýdeðer, yüceltilmiþ, ikramlarla taltif olunmuþ, mevki-makam sahibi, anlý-þanlý... vs.

Ýnsana hizmet etmek, onun gönlünü yapmak, ihtiyacýný gidermek, dar zamanýnda yardýmýna koþmak da en sevaplý iþlerdendir. Týp ilmi ve tedavi usül ve çareleri de böyle sevaplý bir hizmet sahasýdýr. Hele hele çok muhterem, ama çok maðdur olan hanýmlara yönelik hizmetler çok daha fazla önemli olmaktadýr; onlarýn dini duygularý rencide edilmeden, kendilerine nâmahrem olan kiþilere karþý korunma ve tesettür hükümleri çignenmeden muayene ve tedavilerini yapmak en çok istenen ve aranan bir þey idi.

Senelerce önce, doðum için hastaneye giden müslüman bir hanýmefendiye, hastane baþhekiminin çok hakaret ettiðini; sancýlar içinde kývranan zavallý kadýncaðýzýn baþ örtüsünü zorla çekip alarak onu aðlattýðýný duyunca çok üzülmüþ, kadýnlara yönelik Ýslami esaslara göre çalýþan bir hastane kurmanýn ne kadar âcil bir ihtiyaç olduðunu düþünmüþtüm. Nerde din ve vicdan hürriyeti, inanç ve ibadet hakký?!

Ýhvânýmýzdan, sevdiðimiz, münevver, Avrupa'da tahsil yapmýþ bir kardeþimizin muhterem eþi rahatsýzlanmýþ; bir hastaneye müracaat etmiþ, röntgeni çekilmesi gerekmiþ; pos býyýklý röntgen teknisyeni:

"--Haným, soyun bakalým!" deyince, hanýmefendi de ona:

"--Bu iþi yapacak kadýn bir teknisyen yok mu?" diye sormuþ.

Bir sürü hakaret, baðýrma, çaðýrma, azarlama!.. Teknisyen bir de demiþ ki:

"--Býrakýn bu geri kafayý, biraz medeniyet öðrenin, Avrupa'ya bakýn!" vs.

Kadýncaðýz bunun üzerine mecburen cevap vermiþ:

"--Ben zaten Avrupalýyým, Ýngiliz soyundaným, orada büyüdüm sonra müslüman oldum, bir Türk'le evlendim buraya geldim. Avrupa'yý asýl siz bilmiyorsunuz, insan haklarýndan, medeniyetten, nezaketten asýl siz habersizsiniz!" demiþ.

Evet biz müslüman olarak hanýmlarýmýzýn, mümkün mertebe haným doktorlar tarafýndan muayene ve tedavisini istiyoruz. Özellikle doðumlarý haným doktor ve hemþireler yapsýn, mütedeyyin hanýmlarýn doðumuna erkekler girmesin, mahrem yerlerini yabancýlar görmesin diyoruz. Bir kýsým çevreler de bu konuda bize karþý insafsýz bir inat ve muhalefet gösteriyor...

Çare ne? Kendi müesseselerimizi kendimizin kurmasý, iþletmesi, Kadýn poliklinikleri, kadýn doðum hastaneleri, kadýn doktorlar, dindar kadýn personel ve hizmetliler...

Rabbimize hamd ü senâlar olsun; binlerce, milyonlarca, milyarlarca, sayýsýz þükürler... ki ideal ve inançlarýmýza uygun, yýllardýr özlediðimiz tesisleri; en güzel, en kaliteli, en temiz þekilde kurmaya; en baþarýlý ve memnuniyet verici þekilde iþletmeye baþladýk. Ýstanbul, Yeni Bosna'daki mükemmel Hayrünnisâ Kadýn ve Doðum Hastanemiz, bunlarýn en güzellerinden yepyeni bir örnek. Emeði geçenleri hararetle tebrik ederim, Allah razý olsun; ümmet-i Muhammed --sallalahu aleyhi ve âlihi ve sellem-- için hayýrlý ve mübarek olsun; Allah daha nicelerini yapmaða bizleri muvaffak eylesin, bi-hürmeti'smihil-a'zam ve Nebiyyihil-ekrem ve bi-bereketi þehri ramazan!..