0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » HZ.ALI VE HAYATI,

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Gast elcin_imani  
Konu icon    HZ.ALI VE HAYATI,
Misafir
Ýmam Ali (a.s)
Hz. Emir-ül Mü'minin Ali (a.s), Beni Haþim kabilesinin büyüðü, Hz. Peygamber-i Ekrem’in amcasý Ebu Talib'in oðludur. Ebu Talib, Peygamber efendimizi çocukluk döneminden itibaren kendi evinde büyütüp himayesi altýna almýþ, Hazret’in peygamberliðe seçilmesinden sonra da hayatta bulunduðu sürece o ilahi nuru, kafirlere, özellikle de Kureyþ kafirlerine karþý korumuþ, bu uðurda hiçbir fedakarlýktan geri durmamýþtýr.

Hz. Ali, (meþhur rivayete göre) bi'setten on yýl önce dünyaya gelmiþtir. Altý yaþýnda iken de Peygamber'in isteði üzerine, Mekke ve yöresinde meydana gelen kuraklýk nedeniyle maddi sýkýntýya giren babasýnýn yanýndan ayrýlarak, Peygamber'in evinde yaþamaya baþlamýþ, böylece bizzat o Hazret’in eðitimi altýna girmiþtir. [1]

Bu arada Peygamber-i Ekrem, gelenek haline getirdiði Hire daðýndaki yýllýk ibadeti esnasýnda ilk vahiy inerek peygamberliðe seçildikten sonra eve dönüp olayý anlattýðýnda, o Hazret’e ilk iman getiren kiþi Hz. Ali (a.s) olmuþtur. [2]

Yine Ýnzar ayeti ismiyle meþhur olan “En yakýn aþiretini uyar” [3] ayet-i kerimesi nazil olarak Peygamber-i Ekrem yakýn akrabalarýný uyarmakla görevlendirildiðinde, Hz. Resul akrablarýný toplayarak onlara: "Sizlerden kim, benim bu görevimde bana yardým etmeye hazýrdýr ki, benim kardeþim, vasim ve aranýzda halifem olsun?" buyurduðunda, onlarýn arasýndan yalnýzca Hz. Ali (a.s) ayaða kalkarak imanýný ibraz etmiþ, buna müteakip Peygamber-i Ekrem de mübarek elini Hz. Ali’nin omuzuna koyarak: “Bu benim kardeþim, vasim ve sizin aranýzdaki halifemdir; onu dinleyin, ona itaat edin” buyurarak o Hazret’in iman etmesini kabul etmiþ ve Ýslam dininin ilk baþýndan itibaren kendinden sonra Hz. Ali’nin geldiðini vurgulamýþtýr. Böylece Ali (a.s) Müslümanlar arasýnda ilk iman getiren ve hayatý boyunca Allah'tan baþkasýna tapmayan ilk þahsiyet olmakla birlikte, Hz. Resulullah (s.a.a)’dan sonra Ýslam dininin ikinci þahsiyeti oluvermiþtir. [4]

Ali (a.s), Peygamber-i Ekrem’in hicretine kadar devamlý onunla birlikte olmuþ, düþmanlarýna karþý onu savunmuþ, kafirlerin Allah Resulü’nü katletme kararý aldýklarý hicret gecesi de Ali (a.s), canýný feda etmek pahasýna, Peygamber efendimizin yataðýnda yatmýþ ve Resul-ü Ekrem bu sayede gizlice evden ayrýlarak emniyet içerisinde Medine'ye doðru yola koyulabilmiþtir.[5] Hz. Rusulullah’ýn emniyete kavuþmasýndan sonra da o Hazret’in vasiyeti üzerine, Peygamber-i Ekrem’in nezdinde emanet olan halkýn emanetlerini sahiplerine iade ederek annesini, Resul-ü Ekrem’in sevgili kýzý Fatimei Zehra’yý baþka iki kadýnla birlikte alýp Medine'ye doðru hareket etmiþtir.[6]

Medine'de devamlý Resulullah’la birlikteydi. Peygamber-i Ekrem hiçbir zaman gizlide ve açýkta onu kendisinden ayýrmadý. Biricik sevgili kýzý Hz. Fatýma'yý zevce olarak ona münasip gördü. Müslümanlar arasýnda kardeþlik akdi okuttuðunda, Ali'yi (a.s) kendisine kardeþliðe layýk gördü.[7]

Ali (a.s) Peygamberin katýldýðý tüm savaþlarda hazýr bulundu. Bir tek Tebuk savaþýna katýlmadý. O da Peygamberin emri ile Medine'de Peygamberin yerinde kaldýðý içindi. Ýþte o zaman, yine Hz. Ali’nin seçkin makamýný ümmetine bildirmek gayesiyle Hz. Ali’ye hitaben: “Sen bana oranla Harun’un Musa’ya oranla sahip olduðu mevkie sahipsin; ancak benden sonra peygamber gelmeyecektir” buyurdu.“[8] Böylece peygamberlik dýþýnda sahip olduðu makamlarýnýn tamamýn Hz. Ali (a.s)’da da bulunduðunu açýkca gözler önüne sergiledi.

Hz. Ali hiç bir savaþta geri adým atmadý; hiçbir an düþmandan kaçmadý; hiçbir þart altýnda Peygamberin emrinden çýkmadý. Ýþte bu nedenledir ki, Peygamber-i Ekrem’in: "Hiç bir zaman Ali haktan ve hak da Ali'den ayrýlmaz"[9] övgüsüne mazhar oldu.

Ali (a.s) Peygamber'in vefatýnda otuz üç yaþýndaydý. Tüm dini faziletlere sahip olup, sahabe içerisinde her açýdan en seçkin mevkide olmasýna ve Hz. Resulullah (s.a.a)’ýn ümmete açýkça: “Ben kimin mevlasý (efendisi) isem Ali de onun mevlasýdýr” [10] ve “Ali benden sonra her mü’min erkeðin ve mü’me kadýnýn velisidir” [11] buyurmasýna raðmen o Hazret’in genç olmasý ve Peygamber'in savaþlarýnda kafirlerden bir çoðunu öldürüp, onlardan düþman kazanmasý bahane edilerek hilafetten kenara itildi. Böylece o Hazret’in eli tüm genel olaylardan kesildiðinde evinin bir köþesine çekilerek özel kiþileri eðitmeye baþladý. Peygamber'in vefatýndan sonra 25 yýl üç halifenin hilafet zamaný geçti. Üçüncü halife Osman öldürüldüðünde halk Hz. Ali'ye (a.s) biat ederek onu hilafete seçti.

Hz. Ali (a.s) dört yýl dokuz ay süren hilafeti müddetinde Peygamber'in siretine uyup, hilafet'e inkýlap ve kýyam ruhu verdi. Toplumda çeþitli ýslahlara baþ vurdu. Elbette bu ýslahlar, bir kýsým çýkar peþinde koþanlarýn zararýna olduðu için sahabeden bazýlarý, Ümm-ül Mü'minin "Ayþe" "Talha" "Zübeyr" ve "Muaviye" liderliðinde üçüncü halifenin kanýný bahane ederek halifeye karþý çýkýp, çeþitli çirkin olaylara sebebiyet verdiler.

O hazret bu fitneleri yatýþtýrmak için Basra yakýnlarýnda Ayþe, Talha ve Zübeyr ile savaþtý ve bu savaþ, Cemel savaþý adýnda maruf oldu. Irak ve Þam sýnýrlarýnda Muaviye ile savaþtý; bu savaþ Sýffýn savaþý adýný aldý ve bir buçuk yýl devam etti. Nehrevan adýyla maruf olan muharebesinde de Hariciler ile savaþtý.

Böylelikle o hazretin hilafet müddetice gösterdiði çabalarýn bir çoðu iç kargaþalarý gidermek yolunda geçti. Çok geçmeden Hicretin 40. yýlý Ramazan ayýnýn 19. günü Kufe mescidinde, sabah namazýnda, Hariciler tarafýndan yaralanýp iki gün sonra þehit oldu.[12]

Hz. Emir-ül Mü'minin (a.s) tarihin tanýklýðýna, dost ve düþmanýn itiraflarýna göre insani deðerlerde hiçbir eksikliði olmayýp Ýslami faziletlerde Peygamberin terbiyesine tam bir örnek idi. Onun þahsiyeti hakkýnda yapýlan bahisler, Þia ve Ehl-i Sünnet ve bu konuda bilgi sahibi olanlar tarafýndan yazýlan kitaplar hiç kimse hakkýnda olmamýþ ve yazýlmamýþtýr.

Ali (a.s) ilim ve bilgi açýsýndan Peygamberin ashabý arasýnda en üstünüdür. Ýlmi açýklamalarýyla özgür kanýtlama ve burhan tarzýný ortaya koyduðu gibi, ilahi öðretilerde ve felsefi bahislerde de bulundu. Kur'an'ýn lafzýný korumak için Arapça dilbilgisi kurallarýný icat ettiði gibi Kur'an'ýn batýnýnda da konuþtu. Hitabet etmekte en becerikli, Araplar içinde (birinci bölümde geçti) þecaatte dillere destan idi. Peygamberin zamanýnda ve ondan sonra yaptýðý savaþlarda hiçbir zaman paniðe kapýlmadý. Defalarca çeþitli olaylar örneðin Uhud, Huneyn, Hayber ve Hendek gibi savaþlarda Peygamberin ashabý ve ordusu paniðe kapýlýp titrediler, bazýlarý da firar ettiler. Fakat Ali (a.s) bunlarýn hiç birinde düþmana sýrt çevirmedi. Savaþta ün kazanan yiðitlerle savaþtýðýnda hiçbiri kurtulamadý. Bu güce sahip olduðu halde güçsüzlerle savaþmadý. Firar edeni takip etmedi, gece saldýrý yapmazdý ve suyu düþmana kesmezdi.

Hayber savaþýnda hücum edip kalenin kapýsýný yerinden söküp bir kenara atmasý tartýþýlmaz tarihi bir realitedir .[13]

Yine Mekke'nin fethinde Peygamber-i Ekrem (s.a.a) putlarýn kýrýlmasýna emir verdiðinde Ali (a.s), Peygamberin isteðiyle, o hazretin omuzlarýna ayaklarýný koyarak Kabe'nin üzerine çýkýp, oraya dikilen taþtan yontulmuþ koskocaman Hübel denilen putu yýktý.[14]

Ali (a.s) takva ve abitlikte de tek idi. Onun sertliðinden þikayet edenlerin cevabýnda, Peygamber; "Onu kýnamayýn. Çünkü o Allah'a aþýktýr." buyurdu.[15]

Sahabeden olan Ebu Derda, o hazretin kupkuru cesedini Medine hurmalýklarýnýn birinde görünce haber vermek için onun evine gelip Hz. Fatýma'ya "Kocandan taraf baþýn sað olsun" dedi. Peygamberimizin kýzý "Amcam oðlu ölmemiþ, ibadet ederken ilahi korkudan bayýlmýþtýr. Onun bu hali çokça görülmektedir" buyurdu.

Ali'nin (a.s) fakirlere yardým etmesi, emri altýnda olanlara muhabbet etmesi, çaresizlerin imdadýna koþmasý, cömertliði ve affý hakkýnda bir çok kýssalar vardýr. Eline geleni Allah yolunda fakir ve miskinlere verip kendisi çok zor koþullarda yaþýyordu. Çiftçiliði, fidan dikmeyi, su kuyularý kazmayý ve bayýr yerleri yeþillendirmeyi severdi. Fakat bu yolda elde ettiði þeyleri fakirlere vakfederdi. O Hazretin vakýflarý "Ali (a.s) sadakalarý" adýnda meþhurdur. Hilafetin sonlarýnda bunlarýn epeyce (yirmi dört bin dinar) geliri vardý.[16]

ELCIN IMANI M.Y
Gönderen: 05.03.2004 - 05:38
Bu Mesaji Bildir   Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1656 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
33mya (63), turkishdanger (36), LeeNa (56), avara (34), @KIN (43), Sedat KAYHAN (61), burcuburcu (49), emelim (52), yahia (49), huzur (52), nazarboncuð.. (44), fettah (42), asafusta (41), Selim54 (35), excelleron (53), SeHZaDeM (34), sofiumit (41), remzi82 (54), iskender_1 (44), Ibrahim_Kerim (43), ÝSU (31), sadozaydin (38)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.65337 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.