0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » YÜKÜNÜ BIRAK DA GEÇ

önceki konu   diğer konu
3 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Gönderen
Mesaj
halk yolcusu su an offline halk yolcusu  
YÜKÜNÜ BIRAK DA GEÇ
1504 Mesaj -

Bir Hak dostu, ibret nazarýyla seyrettiði bir manzaradan hareketle insanoðlunun ihtirâsýný þöyle ifâde buyurur:
“Bir gün bir aðacýn altýnda oturmuþ dinleniyordum. Bir karýnca dikkatimi çekti. Kendinden hayli büyük bir ekmek kýrýntýsýný yüklenmiþ, sürükleye sürükleye götürüyordu. Bazen bir su birikintisiyle karþýlaþýyor ve etrafýndan dolaþýyor, bazen de otlara takýlan ekmeðin ucunu kurtarmak için didinip duruyordu. Ama ne ekmek parçasýný býrakýyor, ne de rahatça taþýyabilmek için ekmeði ufaltýp küçültmeye râzý oluyordu. Bu þekilde o sýcak günde, bu ekmek parçasýný uzun bir mesafe taþýdý. Nihâyet yuvasýna geldi. Lâkin yuvasýna giden koridor küçük, taþýdýðý lokma ise büyüktü. Binbir zahmetle yuvanýn aðzýna kadar getirdiði ekmek parçasýný bir türlü içeriye sokamýyordu. Ekmeðin etrafýnda dolaþýyor, parçayý döndürüyor, öbür tarafýndan çekiyor, ama bir türlü lokmacýk yuvaya girmiyordu.
Bu manzara, beni, kendi hâlimi düþünmeye sevk etti. Bir ömür boyunca istif edip biriktirdiðimiz dünyalýklarý, nasýl kabir kapýsýndan sokmaya çalýþtýðýmýz aklýma geldi. Hâlbuki dünyada biriktirdiðimiz bu eþyânýn, ziynet ve servetlerin, çok daha güzelleri bizi âhiret hayatýnda bekliyordu. Tabiî, eðer daha önceden oraya gönderebilmiþsek! Hakk’ýn lutfettiði nîmetlerin nasýl sarf edileceðini bilmiþ isek!..”
Dünyâ nîmetlerine takýlýp kalmak, onun fânî ve anlýk zevk u safâsý için sonsuz bir saâdet imkânýný zâyî etmek gibidir. Týpký Yûsuf -aleyhisselâm-’ý kuyuda bulup o ulvî nasîbi üç kuruþluk dünya menfaatine satan gâfil kervancýlarýn hâli gibi:

Alnýnda nûr-i Muhammedî’yi taþýyan Hazret-i Yûsuf, hased sebebiyle kardeþleri tarafýndan kuyuya atýlýnca, Allâh -celle celâlühû-, onu orada helâk etmedi. Þiddetli susamýþ bir yolcu kervaný, içinde su var sanarak kuyuya bir kova saldý. Ýpe tutunan Hazret-i Yûsuf, kova ile birlikte yukarý çýkýnca, kervancý, susuzluðunu unutuverdi. Karþýsýnda akýllara durgunluk veren bir güzellik görerek hayret ve dehþetler içinde kaldý. Ancak gâfil kervancý, bu güzelliðin mânevî cihetine intikâl edemedi. Onun maddesine takýldý ve gâfilâne bir þekilde az bir dünyevî ücretle onu elinden çýkarmayý tercih etti. Aynen Leylâlara takýlý kalýp ilâhî vuslata eremeyenler gibi...

Hâlbuki kuyudan su çekmeye giden adamýn, karþýsýnda Hazret-i Yûsuf’un güzelliðini görünce suyu da, kuyuyu da unutmasý ve karþýlaþtýðý bu büyük ilâhî tecellî karþýsýnda kalbindeki gaflet perdesini yýrtýp hayret ve dehþet içinde kalmasý icab ederdi. Yazýk ki, o aklý kýt adam, Hazret-i Yûsuf’tan elde edeceði az miktardaki ve geçici dünyevî menfaate aldandý. Eline geçen imkâný ahmakça hebâ etti. Çoðu verip azý aldý.

Mevlânâ Hazretleri, hayatýný fânî ve izâfî varlýklar peþinde zâyî ederek âhirete eliboþ gidenlerin hamâkatini þöyle ifâde eder:

“Dünyâya gönül verenler, týpký gölge avlayan avcýya benzerler. Gölge, nasýl onlarýn malý olabilir? Nitekim budala bir avcý, kuþun gölgesini kuþ zannetti de, onu yakalamak istedi. Fakat dalýn üzerindeki kuþ bile bu ahmaða þaþtý kaldý.”

Meþhur kýssadýr:

Hak dostlarýndan Behlül Dânâ, hikmetli ve ibretli sözlerle devrinin insanlarýný, bilhassa Halife Hârun Reþid’i îkaz etmeye çalýþýr, hakîkat perdelerinin aralayarak sýk sýk mânevî dersler verirdi. Halife de onun bu hâlini sever, saraya girip çýkmasýna müsâade ederdi.

Behlül Dânâ, uzun bir süre saraya uðramadý. Karþýlaþtýklarýnda Hârun Reþid, merakla sordu:

“–Behlül, çok oldu görünmedin, nerelerdeydin?”

Behlül:

“–Bana cehennemi gösterdiler, oradaki vaziyeti seyrettirdiler.” diye cevap verdi.

Hârun Reþid bu cevâba þaþtý kaldý:

“–Nasýl girdin oraya, ateþ seni yakmadý mý?” dedi.

Behlül Dânâ, halifeyi dehþete düþüren þu cevâbý verdi.

“–Hayýr, orada hiç ateþ görmedim. Çünkü herkes ateþini dünyadan kendisi getiriyormuþ!..”

Dünyâda insanoðlunu saran nefsânî arzularýn câzibesi, hakîkatte ebedî hayatý azap faslýna çeviren ateþ parçalarýndan baþka nedir?

Bu dünyâdan âhirete gönderdiðimiz her þey bizim, türlü meþakkatlerle biriktirip burada býraktýklarýmýz ise dünyanýn ve mirasçýlarýmýzýndýr.

Ebû Hüreyre -radýyallâhu anh-’tan gelen bir rivâyette buyrulur ki:

“Ýnsan öldüðü zaman melekler: «–Ne getirdi?” derler, insanlar ise; «–Ne býraktý?» derler.” (Beyhakî, Þuabü’l-Îmân, VII, 10475)

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir gün ashâbýna:

“–Hanginize mirasçýsýnýn malý, kendi malýndan daha sevimlidir?” diye sordu. Ashâb:

“–Yâ Rasûlallâh! Hepimiz, kendi malýmýzý daha fazla severiz.” dediler.

Bunun üzerine Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Kiþinin kendi malý, hayýr yaparak önceden (âhirete) gönderdiði, mirasçýlarýnýn malý ise, harcamayýp geride býraktýðýdýr!” buyurdular. (Buhârî, Rikâk, 12)
Bu hakîkati bizzat yaþayýþýyla da tâlim eden Ra­sûl-i Ek­rem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in âi­le­si bir ko­yun kes­miþ­ler­di. Bir­çok in­fak­tan son­ra Haz­ret-i Pey­gam­ber -sallâllâhu aley­hi ve sel­lem- on­dan ge­ri­ye ne kal­dý­ðý­ný sor­du. Haz­ret-i Âi­þe -ra­dý­yal­lâ­hu an­hâ-:

“–Bize sa­de­ce bir kü­rek ke­mi­ði kal­dý.” de­di.

Bu­nun üze­ri­ne Haz­ret-i Pey­gam­ber -sallâllâhu aley­hi ve sel­lem-:
“–De­se­ne (yâ Âi­þe), bir kü­rek ke­mi­ði hâriç daðýttýklarýmýzýn hep­si bi­zim ol­du!” bu­yur­du­lar. (Tir­mi­zî, Ký­yâ­me, 33)
O hâlde mü’mine düþen, malýn-mülkün iki uçlu bir býçak gibi olduðu gerçeðini unutmamaktýr. Yâni nîmetler, hayra da, þerre de kullanýlabilir. Terbiye olmamýþ ham nefsin nîmetleri gâfilce sarf etmesi, o býçaðý kaydýrýp yanlýþlýkla insanýn can damarýný kesmesi gibidir. Hâlbuki nîmetleri nefse mâl etmeyip vâsýta hükmünde tutmak zarûrîdir. Zîrâ âyet-i kerîmede:
“Nihâyet o gün (dünyada yararlandýðýnýz) nîmetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.” (et-Tekâsür, 8) buyrulur.
Velhâsýl, Allâh’ýn lutfettiði nîmetleri nefsine mâl edenlere ne yazýk! Nîmetleri Hakk’a vuslatýn bedeli olarak kullanabilen mü’minlere de ne mutlu!

Dünyâ malýna aþýrý düþkünlük, hayâtý bu dünyadan ibâret görüp âhireti unutma gafletinin neticesidir. Kâfirler ve fâsýklar, kýyâmetin o dehþet dolu gününde karþýlaþacaklarý azaptan kurtulmak için dünyadayken sâhip olduklarý her þeylerini, hattâ kat kat fazlasýný vermeye râzý olacaklardýr. Lâkin o gün iþ iþten geçmiþ, fýrsat elden kaçmýþtýr. Nitekim bu hâl, âyet-i kerîmelerde þöyle bildirilir:

“O gün gökyüzü, erimiþ maden gibi olur. Daðlar da atýlmýþ yüne döner. Dost, dostu sormaz. Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkâr kimse ister ki, o günün azâbýndan (kurtuluþ için), oðullarýný, karýsýný, kardeþini, kendisini koruyup barýndýran bütün âilesini ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsýn. Fakat ne mümkün! Bilinmeli ki, o (cehennem) alevlenen bir ateþtir.” (el-Meâric, 8-15)

Bir hadîs-i þerîfte de, kâfirlerin kýyâmet günündeki bu hâli þöyle tasvîr edilir:
“Kýyâmet gününde kâfir getirilir ve ona, «Söyler misin, senin dünyâ dolusu altýnýn olsa bunlarý þu an kendini kurtarmak için fidye olarak verir misin?» denildiðinde, «Evet.» cevâbýný verir. Bunun üzerine ona: «Senden bundan daha kolayý istendi (fakat bundan çekindin!)» denilir.” (Buhârî, Rikâk 49; Müslim, Münâfýkîn 52)
Sâlihlerden biri þöyle demiþtir:

“Rüyamda kendimi cehennemin köprülerinin üzerinde duruyor gördüm. Oraya büyük bir korku ve endiþe ile baktým. Kendi kendime:

“–Bunlarý nasýl geçeceðim?” derken oradan biri bana:

“–Ey Allâh’ýn kulu, yükünü býrak da geç.” dedi. Ona:
“–Benim yüküm nedir ki?” dediðimde:
“–Dünyâyý býrak.” diye karþýlýk verdi. (Rûhu’l-Beyân, II, 470)
Kalpten çýkarýlmasý gereken dünyânýn ne mânâya geldiðini ise, Hazret-i Mevlânâ þöyle hülâsa eder:
“Þunu bilesin ki, dünyâ; para, pul, kadýn, giyim-kuþam, ticâret deðildir. Dünyâ; Allah’tan gâfil olmaktýr.”
Yâni kalbi meþgûl ederek kulu gaflete düþüren ve Rabbini unutturan her þeyi gönülden çýkarmak îcâb eder.
Rabbimiz bizleri, emânet olarak verdiði nîmetleri âhiret sermayesi hâline getirebilen sâlih ve sâdýk kullarýndan eylesin!.. Bizleri kýyâmet günü mahzun ve mahrum býrakmasýn!..


Âmîn!
:


Gönderen: 30.10.2008 - 15:23
Bu Mesaji Bildir   halk yolcusu üyenin diger mesajlarini ara halk yolcusu üyenin Profiline bak halk yolcusu üyeye özel mesaj gönder halk yolcusu üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
önceki konu   diğer konu

Mesajlar Gönderen Tarih
  YÜKÜNÜ BIRAK DA GEÇ
halk yolcusu 30.10.2008 - 15:23
  YÜKÜNÜ BIRAK DA GEÇ
kerim75 03.11.2008 - 12:08
  YÜKÜNÜ BIRAK DA GEÇ
halk yolcusu 03.11.2008 - 12:24

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1757 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
mervenur (39), rabianur ihl (35), muhammed ümmeti (38), delikan63 (39), 2900 (70), Furkan_68_Cetin (32), manitu_76 (48), hamido 33 (53), mudure (50), elektroman (52), murbe (44), KARAHÝSA.. (31), alp.eren.bilge (34), bluesaint (50), merwe (34), reca (42), metkaya (49), MeDiNeLi** (41), algin (34), hüzün_r (38), s.faruk (49), tolgacan (56), sahalo (43), mustafa timur k.. (52), galatasaray (32), tolgaexp (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.64662 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.