0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Goethe’den Sevgilerle

önceki konu   diğer konu
5 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Gönderen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Goethe’den Sevgilerle
1686 Mesaj -
Doðu da Allah’ýndýr!
Batý da Allah’ýn!
Kuzeyi ve Güney sahasý
Sulh içindedir O’nun kudretiyle
O, tek “Âdil” olan,
Hak olaný istiyor herkes için
O’nun yüz isminden biri de “el-Adl”
Bu yüce isim çok yüceltilsin! Amin.

-Johann Wolfgang von Goethe



JOHANN WOLFGANG VON Goethe (1749-1832) 83 yýllýk hayatýnýn ürünü olan eserleriyle Alman edebiyatýnýn zirvesi kabul edilir. Þiir, roman, piyes, deneme ve mektuplarý ile hisseden, keþfeden, hayranlýk duyan ve tasdik ederek yaþayan bir insanýn hikmetle buluþtuðu noktayý gösterir. Bu minval üzre Goethe’nin dünyasýný þekillendiren çok derin tercihler ve dönüm noktalarý hayatý boyunca ona eþlik eder: O bir Batýlýdýr; ama aklýyla, kalbiyle Doðuda yaþar. Bir hýristiyandýr; ama hakiki Ýsevîliðin temsilcisidir. Bir þairdir; ama peygamberlerin mesleðini meslek edinme iddiasýndadýr… Velhasýl bir baþkadýr Goethe: yaþadýðý zaman onu hazmedememiþ ve gelecek zamanlara taþýrmýþtýr.

Goethe’yi zirve yapan özelliklerin þekillenmesinde rol oynayan arayýþlar, keþifler, heyecan ve tasdikler daha ilk gençlik yýllarýnda baþlar. 21 yaþýnda bir yakýný ýsrarla Kur’ân okumasýný söyler. Yýl 1770’tir ve Goethe hukuk doktorasý yapmak için Strasbourg Üniversitesine kaydolmuþtur. Ýlk önce Arapça’dan Almanca’ya ve Arapça’dan Latince’ye yapýlmýþ olan Kur’ân tercümelerini mukayeseli biçimde okuyarak, on sûreden Kur’ân–ý Kerîm Hülâsasý (Koran Auszüger) meydana getirir. Bu hülâsanýn muhtevasý, Kur’ân’da geçen peygamber kýssalarýndaki tevhid ve nübüvvet esaslarýdýr. Okumuþ olduðu Kur’ân tercümelerini beðenmeyerek, Frankfurter Gelehiten Anzergen adlý dergide bir tenkid yazýsý yayýnlar. Bu yazýsýnda mevcut tercümelerin lâyýkýyla yapýlmadýðýný belirterek þöyle der: “Kur’ân–ý Kerîm’in þümulûnü kavramaya meyyal, çok keskin bir zekâya sahip, Arapça’ya vâkýf þair ruhlu bir Alman mütercimin, Þarkýn mehtaplý, berrak semasý altýnda vahy–i ilâhinin geldiði yerde kuracaðý otaðda, Kur’ân–ý Kerîm’in peygamber halet–i ruhiyesi üzre tilavetini müteakip, mütercimin Kur’ân–ý Kerîm’i Alman lisanýna tercüme etmeye baþlamasý en büyük arzumuzdur.”

Goethe, elindeki yetersiz tercümeyle bile, bütün âlemlerin Rabbi itibarýyla Kelâmullah olan Kur’ân’ýn belâgatýndaki harikalýða, üslûbundaki zenginliðe, hayranlýk uyandýran îcazýna karþý þevkle mukabele eder ve ona bir vahiy kitap olarak bakar. Bu ayný zamanda Kitabullahýn ilk muhatabýna, Hz. Peygamber’e karþý derin bir ilginin baþlangýcýdýr. Hz. Muhammed’in hayatýný okur. Kur’ân ve Hz. Peygamber’e olan hayranlýðý ve tasdiki 70 yaþlarýndayken Kadir Gecesi hakkýndaki sözlerinde þöyle ifadesini bulur: “Kur’ân–ý Kerîm’in peygambere semadan indirildiði mübarek geceyi, o [kendisini kastediyor] niçin hürmetle tes’îd etmesin? Âlemlerde bu hadiseden daha önemli ve daha büyük hadise yoktur.”

Goethe iç dünyasýnda, iman ettiði esaslarý, ilk defa doktorasýnda kaleme alýr. Doktoranýn konusu “Þahsýn iman hürriyetinin yaný sýra devletin adaleti ve mükellefiyeti: kilisenin din ve mezhep iþlerini tayin ve tesbit etmesi” idi. Hz. Peygamber’i aile reisi, devlet baþkaný, ordu komutaný ve peygamberlik vasýflarýndan dolayý doktora çalýþmasýna dahil etmiþ ve hülâsa ettiði Kur’ân âyetlerinden peygamberle ilgili olanlarý istinad noktasý yapmýþtý. Bundan sonra Kur’ân, Goethe’nin hayatýnda hep ilgi odaðý olarak kaldý. 1772’de kendisine Kur’ân’ý okumasýný tavsiye eden dostuna yazdýðý mektupta “Kur’-ân–ý Kerîm’de Musa’nýn dua ettiði gibi dua etmek istiyorum: ‘Yarabbi, benim sýkýntýlý göðsümü Sen ferahlat’” diyordu.



Bu sýralar Goethe “Mohamet-Drama” adlý bir piyes yazmaya baþlar. Tamamlayamadýðý bu piyeste Hz. Peygamber’in diliyle Kur’ân’ý konuþturur. Hz Peygamber’in piyeste söylediði her söz Kur’ân’dan alýnan âyetlerdir. 1813 yýlýnda Þiir ve Hakikat (Dichtung und Wahrheit) adlý eserinde Goethe bu piyesten þöyle bahseder:

“Kaleme almýþ olduðum ‘Mohamet–Drama’ adlý eserime, Peygamber’e bir methiye ile baþlamýþtým. Hz. Muhammed yalnýz baþýna berrak, yýldýzlý bir gecenin gökkubbesi altýnda, hidayete erdirmesi için âlemlerin Rabbine niyazda bulunur. Önce, gökyüzünde parýl parýl titreþen nâmütenahi yýldýzlara ihtiram gösterir, cahillerin putlara gösterdikleri hürmet gibi. Sonra, diðer yýldýzlardan daha büyük ve kendisine dostça gülümseyen Jüpiter’in doðduðunu görünce ‘ihtiram yýldýzlarýn kralý Jüpiter’e layýktýr’ der. Lâkin, yýldýzýn batýp, ayýn doðduðunu görünce; kalbi, gözü ve bütün azalarýyla Allah’a tapan Muhammed ‘Rabbim bu mudur acaba?’ der. Daha sonra cana can katan güneþin doðduðunu görünce yep yeni bir sena ile, ‘Ýþte, herhalde bu benim Rabbim. Bu, gördüklerimin içinde en parlak, en büyük ve daha kuvvetli’ der, batýnca da ‘Eðer, Rabbim bana hidayet etmeseydi sapýklardan olurdum. Bu gördüklerim hep zevale giden varlýklardandýr. Ben, gökleri, yeri ve âlemleri yoktan var eden Allah’a iman ettim’ der.”

Piyese Hz. Peygamber’i Kur’-ân’daki Hz. Ýbrahim kýssasý ile konuþturarak baþlayan Goethe’nin piyes boyunca nazara vermek istediði, ‘Tevhid’ akidesidir. Peygamberin süt annesi Halime ile olan konuþmasýnda hep Allah’ýn sýfatlarýný anlatýr. Meselâ þöyle der:

“Muhammed: ‘O, sonsuz merhamet ve yüce keremiyle, akan her pýnarda, çiçeklenen her aðaçta kendi bir olan varlýðýný beyan etmekteyken, sen görmüyor musun? (Cahillerin hakka saldýrýlarý karþýsýnda) bunalmýþ göðsümü açan, ondaki sýkýntýyý, gafleti giderip, ilim, huzur ve hikmet ile geniþleten Rabbime ne kadar þükretsem azdýr. Zira kâinatta herþey Allah’ýn varlýðýna, birliðine, hakimiyetine, hikmetine ve ilmine delâlet eder.’”

Bu piyesin kýsýmlarýndan biri Hz. Ali ile Hz. Fatýma’nýn arasýnda geçen bir diyalogdur. Daha sonra “Muhammed’in Naðmesi” (Mohamet–Gesang) baþlýðýyla þiirleri arasýna aldýðý bu kýsýmda, Goethe Hz. Peygamber’in þahsýnda Ýslâm’ý ‘kayalar arasýndan fýþkýran kaynak’ þeklinde tasvir eder. Bu kaynak, çevresindeki dereleri, çaylarý, ýrmaklarý da kendine katarak, ihtiþamla büyük bir nehir halinde okyanusa dökülür.

Goethe, 1813 yýlýnda Hz. Peygamber’in hayatýný tekrar okuyacak ve Ýslâm peygamberinin dâvâsýnýn mânâ ve ehemmiyetini izah edecek bir eser kaleme almayý düþünecektir. Ama bu düþüncesini gerçekleþtiremez. O sýralarda þöyle dediði kaydedilir: “Çok kýsa bir süre önce Ýslâm Peygamberinin hayatýný büyük bir ilgi ile okuyup tahsil ettikten sonra gördüm ki; o asla bir sahte peygamber deðildir.”

Goethe, bunca yakýnlýðýndan sonra “þahsýmda husule gelen deðiþiklikler benim için memnuniyet verici olduðu kadar, ayný zamanda beni tedirgin de etmekte. Ýç dünyamdan neþet eden his, Ýslâm’ýn kalbime galebe etmesini istiyor; ve onun ruhumda varolan bir ezelî ve ebedî hakikate beni ulaþtýracaðýna inanýyorum” der. Muhtemelen bu sýralarda Ýslâm dininin yüceliðini anlattýðý bir dostu, onu hýristiyan düþmaný olarak vasýflandýrýr ve aralarýnda tevhîd–teslis mücadelesi baþlar. Bundan sonra Goethe hülâsasýna not ettiði “Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiþtir. Þimdi o, ölür veya öldürülürse, siz ökçelerinizin üzerinde geriye mi döneceksiniz” (3: 144) âyetini esas alarak Hz. Ýsa’nýn ve Hz. Musa’nýn bir insan ve diðer peygamberler gibi yol gösterici olduðunu iþler. Ýnanç ve düþüncelerini “kimsenin bilmediði ve anlamadýðý”ndan yakýnan Goethe’nin gündemini þu konular iþgal eder:

Hz. Ýsa’nýn bir olan Allah’a davet ettiði ve ancak bir peygamber olduðu: “Ýsa, bütün saflýðýyla duyuyor/ Kâinatýn Ýlâhý bir tek,diyordu;/ Onu ilahlaþtýran her kiþi/ En kutlu hislerini yaralýyordu.”

Hz. Muhammed’in de bir peygamber olduðu: “Gerçek aydýnlanmalý artýk/ Muhammed’in baþardýðý gibi;/ Yalnýz bir tek Allah diyerek/ O, dünyayý fethetti.”

Kur’ân’ýn vahyî bir kitap olduðu: “…Kendisinin de mükerreren, yemin ederek iddia ettiði gibi, o bir peygamberdir, þair deðildir, onun Kur’ân’ý da ilâhî bir kanun kitabýdýr, asla insan yapýsý deðildir.”

Ýslâm dininin hak din olduðu: “…Hýristiyan dini, ‘Tanrý’nýn iradesi olmadan hiçbir serçe çatýdan düþmez’ misali, Ýslâm dini ile ayný kaynaktan çýkar ve en küçük hadiseyi bile gözönünde tutup iradesi ve izni olmadan hiçbir þeyi yaptýrmayan bir kader–i Ýlâhiye’ye dayanýr.”

Ve herkesin bu dine tâbi olmasý gerektiði: “…bizler, hepimiz erinde veya gecinde Ýslâm dininin salikleri olmak zorundayýz.”

Goethe gerek þiir ve mektuplarýnda, gerek kimi dostlarýyla yaptýðý sohbetlerde dile getirdiði bu düþüncelerinden dolayý, kendi ifadelerinden anlaþýldýðý kadarýyla “dinsiz” ve “müslüman olduðu” yolunda iki ayrý suçlamayla karþýlaþtý. Bir makalesinde “Siz, benim Hýristiyanlýk telâkkimin ne olduðunu belki bilir, belki de bilmezsiniz. Günümüzde Ýsa’nýn istediði mânâda hýristiyan kimdir acaba? Belki de sadece ben; her ne kadar sizler beni bir dinsiz kabul etseniz de…” der. Batý–Doðu Divaný’ný takdim ederken ise “Batý–Doðu Divaný’nýn müellifi kendisinin bir müslüman olduðu þüphesini reddetmez” demektedir.

“Divan”ýn anlaþýlabilmesi için kaleme aldýðý “Ýlmî Araþtýrmalar ve Haþiyeler” (Noten und Abhandlungen) eserinde, Kur’ân’ý, Ýslâm’ý, ve Hz. Peygamber’i anlatýr. Kur’ân için þöyle der: “…Bu Kitap, bizi bazý þeylerden tiksindirirken, bazý meselelerde de hayrette býrakýyor ve neticede, bizi kendisine hayran kýlarak iman etmeye zorluyor.”

Yine ayný notlarda, Goethe þu sözleri de söylemektedi:

“…Müslümaný ayýplamayalým. Eðer o, Muhammed’den önceki zamaný, cahiliyye devri diye isimlendiriyorsa ve buna da kesin olarak inanmýþsa, demek ki herþey Ýslâm’ýn tenviri ve hikmetiyle baþlýyor. Kur’ân–ý Kerîm’in üslûbu, muhtevasýyla ve maksadýna göre müsamahasýzdýr, büyüktür, dehþetlidir, ürperticidir, harikulâdedir, lâtiftir, yücedir ve ulvîdir. Bir çarkýn diþlisi nasýl kendine baðlý öteki diþliyi harekete geçirir ve bu hareket zincirleme devam ederse, Kur’ân’ýn birbirinden ayrýlmayan, birbirini tamamlayan hükümlerinin kitleleri tesiri altýna almasýna þaþýrmamak gerek. Ýþte bu sebepten dolayý hakiki müslümanlar tarafýndan Kur’ân’ýn mahlûk olmadýðý, Cenab–ý Hak’la beraber ezelî olduðu beyan ediliyor.”

Muhammed Nur Anbarlý
Gönderen: 26.01.2008 - 23:44
Bu Mesaji Bildir   KaLBeNuR üyenin diger mesajlarini ara KaLBeNuR üyenin Profiline bak KaLBeNuR üyeye özel mesaj gönder KaLBeNuR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
önceki konu   diğer konu

Mesajlar Gönderen Tarih
 Goethe’den Sevgilerle
KaLBeNuR 26.01.2008 - 23:44
 Goethe’den Sevgilerle
Maksat kelam olsun 28.01.2008 - 10:59
 Goethe’den Sevgilerle
KaLBeNuR 28.01.2008 - 17:45
 Goethe’den Sevgilerle
havva nene 28.01.2008 - 18:31
 Goethe’den Sevgilerle
Maksat kelam olsun 29.01.2008 - 00:43

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 849 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
kadir42 (60), mehmet Coskun (52), bahtsiz_garib (40), ha987 (62), eraklis (47), sevdamsin (42), REiS44 (40), gül_i_rana_m (39), HaZeL17 (35), hasmusic (50), fesih (40), ta_ha (48), sancaktar (49), turan16 (57), ekspero27 (46), bypolatalemdar (47), istanbullu (63), neyy (41), sinankaya (44), Design-Musty (38), _BURAKK_ (47), erencelik (42), Bizim muhtar (63), bahadir_bado (42), kaanerte (43), turkmilleti (39), SADIKDEMIR (39), haskut72 (53), ulubay (45), xmisirlix (44), sahinoglu-erol (52), Cihat88 (37), evildoer (37), FAZILL (35), tugba*g (44), ZEHIRLI_CICEK_3.. (54), cansever (47), caferta (41), nrdnm (49), vefalim (46), tetik42 (60)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.64255 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.