0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » M E A L » ilim konusunda en geniş Tefsir'ler..7

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
eness_25 su an offline eness_25  
ilim konusunda en geniş Tefsir'ler..7
13 Mesaj -
***Ve ma künte tetlü min gablihi min kitabiv ve la tehüttühü bi yeminike izel lertabel mübtilün


BEL HÜVE EYATÜM BEYYÝNATÜN FÝ SUDURULLEZÝNE ÜTÜL ÝLM...VEMA YECHADÜ BÝ EYATÝNA ÝLLAZZALÝMÜN..


Bundan önce sen hiç kitap okuyan deðildin ve onu sað elinle de yazmýyordun. Böyle olsaydý, batýlda olanlar kuþkuya kapýlýrlardý..Hayýr, o (Kur'an), kendilerine ilim verilenlerin sînelerinde (yer eden) apaçýk âyetlerdir. Âyetlerimizi, ancak zalimler bile bile inkar eder ANKEBUT 48, 49




Ýbni kesir Tefsir'ine göre




Kendilerine kitab verdiklerimiz ona inanýrlar.» Onu Abdullah Ýbn Selâm, Selmân el-Fârýsî ve benzerleri gibi zekî, âlim din adamlarýndan alarak hakkýný vermek suretiyle okuyanlar elbette ona inanýrlar.



(Selaman- ý Farisi r.a) Bi yahudi alim'iydi kendisi gelip EFENDÝMÝZ e biat etti Müslüman olma þerefine erdi ve bir gün Hz Ömer ile konuþurlarken Hz Ömer ya Selman Ýman etmen nasýl oldu diye sordugunda cevaban ya Ömer ben onu görünce anam dan babam dan daha iyi tanýdým kendisini dedi,bunu üzerine (Onlar o PEYGAMBER i kendi ana ve babasýndan daha iyi tanýrlar)Ayetini okudu cünki Tevrat'ta bütün vasfý vardý ve ben onu görür görmez tanýdým ya

Ömer dedi anam dan babam dan daha iyi tanýdým ben anamý babam ý tanýmamki,yani ben anam beni dogurdugunda onu görmedimki babam ýda ha keza öyle ya biri deseydiki sen falan canýn oglusun ben nerden bilebilirdimki ama EFENDÝMÝZ öyle degil ona ALLAH kefil oldu onun garantisi var.Görür görmez vasýflarýndan hemen tanýdým dedi ve biat etti.Hz Ömer bu gercegi kabul edip biat ýndan dolayý tebrik ederim dedi ve alnýndan öptü onu iþte ilim le buldu gönlüyle iman etti iþte kendilerine ilim verilenler denmesinin sebebi budur..Daha öncede bu kýssayý zikir etmiþtik..



«Bunlardan da ona inanan bulunur.» âyetinde Kureyþ ve baþka kabilelerden araplar kasdedilmektedir. «Âyetlerimizi ancak kâfirler inkâr ederler.» Âyetlerimizi ancak hakký bâtýlla örten, güneþ ýþýðýný elbisesiyle örtmeye çalýþandan baþkasý yalanlayýp inkâr etmez..


«Daha önce sen bir kitabdan okumuþ ve elinle onu yazmýþ deðildin.» Ey Muhammed, sana bu Kur'ân gelmezden önce kavmin içinde bir ömür boyu kalmýþ, bir kitab okumamýþ, güzel bir þekilde yazý da yazmamýþtýn. Gerek senin kavmin ve gerekse baþkalarý iyi bilirler ki sen okumayan, yazmayan ümmî birisisin. Zâten Allah Rasûlü (s.a.)nün niteliði geçmiþ kitablarda da ayný þekildedir. Nitekim Allah Teâlâ bir âyet-i kerîme'de: «Onlar ki; yanlarýndaki Tevrat'ta ve Ýncil'de yazýlý bulacaklarý; okuma-yazma bilmeyen ve nebî olan Rasûle tâbi olurlar. O, kendilerine ma'rûfu emreder, münkerden nehyeder...» (A'râf, 157) buyurmaktadýr.



Cennete soktuklarý ehli kitap diye atýp tuttuklarýna bakýn ALLAH ne buyuruyor .hatta meydan okuyor.Alsýnlar Kitaplarýna baksýnlar.orda senin geliþin yazýlmýyormuydu buyurup inkarýný izah ediyor.bunlarý cennet'e sokanlarýn niyeti bilmemezlik olabilirmi olamaz ya deli ya cahil yada kasýtlý olmalarý lazýmdýr.Bunlar deli veya cahil degil olsa olsa nolur.?Kasýtlý olur.Belkide asrýn yeni Lawrens leridirler bellimi olur.


«Bilakis o, kendilerine ilim verilenlerin gönüllerinde yerleþen apaçýk âyetlerdir.» Bîlakîs Kur'ân; emir, yasaklama ve haber olarak gerçeðe delâlet eden apaçýk âyetlerdir. Âlimler onu ezberler. Allah Teâlâ onun ezberlenmesini, okunmasýný ve tefsirini onlara kolaylaþtýrmýþtýr. Nitekim Allah Teâlâ: «Andolsun ki, Kur'ân'ý düþünmek için kolaylaþtýrdýk. Düþünen var mý?» (Kamer, 40) buyururken, Allah Rasûlü (s.a.) de þöyle buyurmuþtur: Hiç bir peygamber yoktur ki bir misline beþerin îmân edeceði (bir mucize) kendisine verilmiþ olmasýn.

Bana verilen ise, Allah'ýn bana vahyetmiþ olduðu bir vahiydir. Umarým ki ben onlann, kendine en çok uyaný olacaðým. Müslim'in Sahîh'indeki Ýyâz îbn Himâr hadîsinde rivayet edildiðine göre, Allah Teâlâ þöyle buyurmaktadýr: Þüphesiz Ben seni deneyeceðim, (insanlarý da) seninle deneyeceðim. Sana öyle bir kitab indireceðim ki onu su yýkamayacak. Sen onu uyurken ve uyanýkken okuyacaksýn. Yani onun yazýlý olduðu yer su ile yýkanmýþ bile olsa yýkanýlan o yere ihtiyâç duyulmayacaktýr.

Baþka bir hadîste þöyle buyrulur: Þayet Kur'ân bir deride (yazýlýgöz kırpma olaydý, onu ateþ yakmazdý. Zîrâ o, göðüslerde hýfzedilmiþ, korunmuþtur. Dillere kolaylaþtýrýlmýþtýr. Kalblere hâkimdir. Lafzý ve anlamý mucizedir. Bu sebepledir ki, geçmiþ kitablarda bu ümmetin sýfatýna dâir þöyle denilmektedir: Onlann kitablan göðüslerindedir. «Bilakis o, kendilerine ilim verilenlerin gönüllerinde yerleþen apaçýk âyetlerdir.»





Taberi Tefsir'ine göre



Bilakis Kur'an, kendilerine ilim verilenlerin kalblerinde korunan apaçýk âyetlerdir.


Bizim âyetlerimizi ancak zalimler inkar eder.
Müfessirler bu âyet-i kerimeyi iki þekilde izah etmiþlerdir. Bunlardan birisi, mealde verildiði gibidir. Diðeri ise þöyledir:


Abdullah b. Abbas, Dehhak, Katade ve Ýbn-i Cüreyc bu âyetin izahýnda þöyle demiþlerdir: "Allah teala, Uz. Muhammed (s.a.v.)in sýfatlanýn Tevrat ve incil'de beyan etmiþ ve onlarý okuyanlarý bildirmiþtir.


Resulullahýn peygamberliðinin alametlerinin okur-yazar olmamasý husu¬su olduðu kitaplarda beyan edilmiþtir. Ýþte bu beyanat bu kitaplarý okuyan insanlann kalbinde apaçýk bir delildir. Ýþte bu âyet-i kerime bunu izah etmektedir. Taberi bu görüþü tercih etmiþtir..



Öyleya okuma yazma bilmiyen birisi böylesine muazzam þeyleri nasýl yazar.?Ýþte ALLAH cc eger o uyduruyorsa sizde bi benzerini getirin buyurmuþtu.Okuma bilmeyen bi insanýn bunlarý getirmesi tamamen ona vahiy gelmesinin iþareti degilmidir.? Ama zalimler bile bile inkar ettiler..


Muhammed gazali Tefsir'ine göre


"aglaEy Muhammed), sen bundan önce bir kitap okumuþ ve onu elinle de yazmýþ deðildin. Öyle olsaydý o zaman iptalciler (hakikati çürütmeye çalýþanlar) kuþ¬kulanýrlardý. Hayýr, o (Kur'ân) kendilerine bilgi verilenlerin göðüslerinde (ýþýl¬dayan) açýk açýk âyetlerdir. Bizim âyetlerimizi zâlimlerden baþkasý Ýnkâr et¬mez." (Ankebût: 48-49)


Kitap Ehli'nin mezalim fitnesi, pek þiddetlidir.Onlar, bugünlerde, Müslümanlarý dinlerinden döndürmek ve onunla amel etmeyi formel ve dar kapsamlý bir alana hapsetmek için genel bir atak baþlatmýþlardýr.


Ankebût Sûresi, putperestlerin Muhammed (s.a.v)'den mucize getirmesini ister¬lerken ortaya attýklarý þüpheyi, onlara þöyle cevap vererek reddetmektedir: Mucize, âyetlerini iþittikleri bu kitapta bulunmaktadýr:


"Dediler ki: 'Ona Rabbinden âyetler (mucizeler) indirilmeli deðil miydi?' De ki: 'Ayetler Allah'ýn yanýndadýr. Ben ancak apaçýk bir uyarýcýyým. Kendilerine okunan kitabý sana indirmemiz, onlara yetmedi mi?' Þüphesiz inanan bir top¬lum için bunda bir rahmet ve öðüt vardýr." (Ankebût: 50-51)


Kur'ân, asýrlardýr devam eden bir mucizedir. Kur'ân'm psikolojik ve sosyolojik etkisi derindir. Bizim milletimiz, bize indirilen en zor zamanlarda onu ezberlemiþtir. Kiþi ile Rabbi arasýnda takva ve yakîn üzerine kurulu olan iliþkinin tesisinde bunun bir benzerini ben hiç görmedim.


Bu kitabýn evrene bakýþta Allah'ý tarifine gelince, materyalist ilim adamlarýna so¬ruyorum, bu tarifi, bu gizli ve açýk þeyler dýþýnda baþka bir yerde bulabildiler mi? Ha¬yýr bulamadýlar. Neden? Çünkü: "Onu göklerdeki ve yerdeki gizlilikleri bilen (Allah) indirdi. O, çok baðýþlayan, çok esirgeyendir..



Evet senelerdir.KURAN ý KERÝM'in eksikliklerini arayanlar ki,daha dogrusu eksik varmý diye uðraþanlar hiçbireksigi bulmuþ degillerdir.Zaten yokki bulsunlar ama göz göre göre inkarlarýnda devam etmektedirler.Ama ilim veee insaf sahibi olanlar hemen intisap ettiler geldiler ve hakikata iman ettiler Farabi nin dedigi gibi ben insan beyninde trilyonlarca hücre oldugunu duyunca kendimi ALLAH a adamaktan baþka biþey tercih etmedim iþte ilim ve insaf olunca herþey yolunda oluyor..



Fahruddin Er-Râzi, Mefâtihu’l-Gayb,a Tefsir'ine göre



Cenâb-ý Hakk'ýn týpký, "Kulumuz Muhammed'e indirdi¬ðimiz þey hakkýnda bir þüphe içindeyseniz, onun gibi, yani Muhammed gibi, siz de tek bir sûre getirin"aglaBakan.23)


Daha sonra Cenâb-ý Hak " Hayýr, o (Kur'ân), kendilerine ilim verilmiþ insanlarýn göðüslerinde bulunan, apaçýk ayetlerdir" buyurmuþtur ki, Cenâb-ý Hakk'ýn "Kendilerine ilim verilmiþ insanlarýn göðüslerinde" ifadesinde, bunun, insanoðlunun uydurup ortaya koyacaðý þeylerden olmayacaðýna bir iþaret bulunmaktadýr. Çünkü, zihninde, uydurularak sýraya konulmuþ bir ifade bulunan kimse, "Bu, benim kalbimin ve zihnimin ürünüdür" der. Ama, o sözü baþkasýndan alýp ezberlediðinde ise, o zaman o kimse, "O, benim kalbimde ve göðsümdedir" der. Binâenaleyh, Cenâb-ý Hak,,
"Kendilerine ilim verilmiþ insanlarýn göðüslerinde" buyurunca, bu, onlardan hiçkimsenin göðsünden sudur etmiþ olan bir þey olmaz. Cahil bir kimseden böyle bir þeyin sudur etmesi imkânsýzdýr. Binâenaleyh, cahil için, göðüslerden zuhur eden bir þey söz konusu deðildir. Ve onlar, bu ümmete göre müþrikler sýnýfýndan addedilirler. Binâenaleyh, bu demektir ki Kur'ân'ýn zuhuru, Allah katýndandýr...



Elmalýlý Tefsir'ine göre...


Halbuki sen bundan önce yani bu indirilmezden önce kitap okur deðildin hala elinle yazmazsýn da. O vakit, yani ümmi olmayýp da okuyup yazsa idin batýla uyanlar, yani batýl peþinde giden, yahut iptal etmeye sebep arayan o haksýz kâfirler þüphe edebilirlerdi. Gerçi hakký arayan insaflý hak arayýcý kimseler, yine þüphe etmezlerdi. Çünkü icaz için ümmilik þart deðildir


Fakat o Kur'ân ilim verilmiþ kimselerin sinelerinde parýldayan açýk açýk âyetlerdir.Burada nin "beyyinat"a müteallik olmasý ve þüpheyi kaldýrmasý, sözün geliþine göre apaçýk olduðu gibi, haziften kurtarma yönüyle de daha çok tercih edilir. Yani Allah tarafýndan birer iþaret, parlak mucizeler olduðu ilim ehlinin gönüllerinde apaçýk ve hiçbir þüpheye yer vermeyecek þekilde parlamaktadýr. Ve bizim âyetlerimizi ancak zalimler inkâr eder.



Kurtubi Tefsir'ine göre


1- Peygamber (sav)´ýn Ümmiliði:


Þaný yüce Allah´ýn: "Sen bundan önce hiçbir kitab okumuþ deðildin" buy-ruðundaki "bundan önce"de yer alan zamir "kitab"a racidir. Bu da Muham-med (sav)´e indiriimiþ olan Kur´ân-ý Kerîm´dir. Yani ey Muhammed, sen Kur´ân-ý Kerîm´den önce okuma biliniyordun. Kitab ehlinin yanýna da gidip geliniyordun. Bilakis Biz sana bu Kur´ân-ý Kerîm´i son derece mucizevi bir üslup ile gaybî haberleri ve daha baþka hususlarý ihtiva eden bir özellikte indirdik. Þayet sen kitab okuyan ve yazý yazan kimselerden, olsaydýn "o zaman" kitab ehli arasýndan "batýl söyleyenler elbette þüphe ederlerdi" ve bu þüphelerinde bir dayanak noktalan olur ve: Bizim onun hakkýnda kitablarý-mýzda bulduðumuz nitelikler okumasý yazmasý olmayan ümmi birisi olduðu þeklindedir. Halbuki o þu anda böyle deðildir, derlerdi,


Mücahid dedi ki: Kitab ehlt, kitablarsnda Muhammed (sav)´ýn okuma-yaz-ma bilmediðini görüyorlardý. Ýþte bu âyet-i kerime bunun üzerine nazil ol¬muþtur.


en-Nehhâs dedi ki: Bu âyet-i kerime Kureyþliler için onun peygamberliðine bir delil teþkil ediyordu. Zira o ne okumasý, ne yazmasý vardý, ne de kitab ehliyle oturup kalkardý, Mekke´de kitab ehli yoktu. Bununla birlikte on¬lara peygamberlerin ve önceki ümmetlerin haberlerini getirmiþti. Böylelikle peygamberliði hususunda herhangi bir þüphe ve tereddüt kalmamýþ oluyordu.




2- Peygamber Efendimiz Daha Sonralarý Okuma-Yazma Öðrendi mi?:



Derim ki: Müslim´in, Sahih´inde belirtildiðine göre el-Berâ (b. Âzib)´in naklettiði Hudeybiye Barýþý´ný anlatan hadis-i þerife göre Peygamber (sav), Ali (r.a)´a þöyle demiþtir: "Aramýzdaki antlaþmayý yaz! Bismillahirrahmanirrahîm. Bu Allah´ýn Rasûlü Muhammed´in antlaþtýðý hususlarý ihtiva eder." Bunun üzerine müþrikler ona; Eðer biz senin Allah´ýn Rasûlü olduðunu bilseydik, mutlaka sana uyardýk. -Bir rivayette de; sana bey´at ederdik.- Ancak bunun yerine sen "Abdullah´ýn oðlu Muhammed" diye yaz, dediler. Rasulullah (sav), Ali (r.a)´a o yazdýðýný silmesini emretti. Ali: Allah´a yemin ederim ki onu silmem deyince, Rasulullah (sav): "Bana onun yerini göster" dedi. Ona yerini gösterince onu sildi ve (yerine) Abdullah´ýn oðlu... diye yazdý.[


Bunu Buhârî bundan daha açýk ifadelerle rivayet etmiþtir... Dedi ki: Rasûlullah (sav) belgeyi aldý ve yazdý. Bir baþka rivayette þu fazlalýðý da kaydetmektedir: Ancak güzel yazamýyordu


"Sen bundan önce hiçbir kitab okumuþ deðildin ve sað elinle de onu yazmamýþtýn" buyruðu ile hem Peygamber Efendimiz´in: "Biz ümmi bir ümmetiz, ne yazarýz, ne hesab ederiz"[52] buyruðu ile çeliþmemektedir. Bunun yerine onlar bu hususu mucizeleri arasýnda mütalaa etmiþler, onun doðruluðunu ve risaletinin sýhhatini ortaya koyan bir belge olarak deðerlendirmiþlerdir. Çünkü o yazmayý öðrenmeksizin ve bunun için gerekii yollara baþvurmaksýzýn yazabilmiþtir.

Yüce Allah onun elinin ve kaleminin okuyan kimse tarafýndan: "Abdullah´ýn oðlu..." diye anlaþýlacak þekilde hareketler ve çizgiler yapmasýný saðlamýþtýr. Nitekim Peygamber öncekilerin de, sonrakilerin de ilmini herhangi bir þekilde ilim öðrenmeden ve bunu elde etmek için gerekli yollara baþvurmadan öðrenmiþtir. O bakýmdan bu onun mucizeleri arasýnda en ileri mucizelerden, faziletlerinin en büyüklerinden olmuþtur. Bu yolla onun "ümmi´lik vasfý da ortadan kalkmaz. Bundan dolayý ondan bu hususu rivayet eden ravi de: "Güzel yazmayý beceremiyordu" demiþtir. Dolayýsýyla onun hakkýnda "yazdý" demekle birlikte ümmilik vasfý da kalmaya devam etmiþtir.



3- Peygamber Efendimiz Yazý Yazdý mý?


Kadý Iyad´ýn, Muaviye yoluyla kaydettiði bir rivayete göre Muaviye, Pey¬gamber (sav)´ýn önünde yazý yazarken ona þöyle buyurmuþtur: "Mürekkeb hokkasýný (önüne) býrak. Kalemin ucunu sivrilt, "be"yi doðru çek, "sin"aglain diþlerin)! birbirinden ayýr, "mim"i kör yapma, Allah lafzýný güzel yaz, er-Rahman lafzýný uzat, er-Rahlm´in harflerini de açýk seçik olarak yaz." Kadý Iyad dedi ki: Bu rivayet itibariyle, Peygamber (sav)´ýn yazý yazdýðý fiilen sahih olmamakla birlikte, ona yazý ilminin baðýþlanmýþ, bununla birlikte okuma ve yazmasýnýn engellenmiþ olmasý uzak bir ihtimal deðildir.Derim ki: Bu hususta sahih olan budur. O tek bir harf dahi yazmamýþtýr. Ancak yazý yazanlara emirler vermiþtir. Ayný þekilde ne okumuþ, ne de harfleri hecelemiþtir..Peygamber þöyle buyurmaktadýr: "Yazmayý bilen ve bilmeyen her mü´min onu okur.Görüldüðü gibi bu hususta Peygamber efendimiz ümmi olanlar arasýndan yazmayý bilmeyenleri açýkça zikretmiþtir. Bu ise olabildiðince açýk bir cevaptýr.


Aksine o, kendilerine ilim verilmiþ olanlarýn göðüslerinde apa¬çýk âyetlerdir. Âyetlerimizi ancak zalim olanlar bile bile inkâr eder.


"Aksine o, kendilerine ilim verilmiþ olanlarýn göðüslerinde apaçýk âyetlerdir" buyruðunda kastedilen Kur´ân-i Kerîm´dir. el-Hasen dedi ki: el-Ferrâ, Abdullah´ýn kýraatinin "O" zamirini; "O(nlar)" diye okuduðunu ileri sürmüþtür. Aksine Kur´ân´ýn âyetleri apaçýk âyetlerdir, demek olur. el-Hasen dedi ki: Bunun bir benzeri de yüce Allah´ýn: "Bu... gözleri açan belgelerdir." (el-A´raf, 7/203) buyruðudur. Eðer; Bu" yerine; Bu(nlar)" olmuþ olsaydý, bu da caiz olurdu. Yine bunun bir benzeri de: "Ýþ¬te bu Rabbimden bir rahmettir" (el-Kehf, 18/98 ) buyruðudur.


eî-Hasen dedi ki: Bu ümmete hafýzlýk ihsan edilmiþtir. Bizden önceki ümmetler kitaplarýný ancak bakarak okuyabiliyorlardý. Onu kapattýlar mý onun içinde olanlarý peygamberler dýþýnda ezbere bilenleri yoktu. Ka´b da bu ümmetin niteliklerini zikrederken þunlarý söyler: Onlar gerçekten hikmet sahibi kimseler ve ilim adamlarýdýr. Onlar fýkýhta adeta peygamberler gibidir.

"Kendilerine ilim verilmiþ olanlarýn göðüslerinde apaçýk âyetlerdir." Yani bu Kur´ân-t Kerîm batýlcýlarýn ileri sürdükleri gibi sihir veya þiir deðildir. Aksine o, kendileri vasýtasý ile Allah´ýn dininin ve hükümlerinin bilindiði apaçýk"alâmetler ve delillerdir.
Ayný þekilde bunlar kendilerine ilim veril miþ olanlarýn kalplerindedir. Bunlar ise Muhammed (sav)´ýn ashabý ve ona iman edenlerdir. Onlar Kur´ân´ý ezbere biliyor ve okuyorlardý. Ýlim ile nitelendirilmeleri ise onlara verilmiþ olan kavrayýþ sayesinde, Allah´ýn kelamýný, insanlarýn ve þeytanlarýn sözlerini birbirlerinden ayýrdedebilmeleridir ."Âyetlerimizi ancak zalim olanlar" kâfirler "bile bile Ýnkâr ederler." Çün¬kü onlar Peygamber efendimizin nübüvvetini ve getirdiklerini gerçek olduklarýný bilerek inkâr etmiþlerdir



TEFHÝMU'L KUR'AN Mevdudi tefsir'ine göre



Allah der ki: Kitap'ta sunulan derin bilgiler, daha önceki peygamberlerin kýssalarý, birçok deðiþik dinin inanç ve akideleri, eski ümmetlerin tarihleri, sosyal, ekonomik ve ahlâkî hayatla ilgili sorunlar -ki bunlar ümmi bir adam tarafýndan aktarýlýyor- bu Ýnsanýn bu derin bilgileri baþka bir kaynaktan deðil, ancak vahiyden elde ettiðinin apaçýk delilleridir. Eðer o okur-yazar olsaydý ve insanlar onu kitap okurken, ciddi çalýþmalar yaparken görmüþ olsalardý, o zaman bâtýla tapanlar þüphelerine, onun bu bilgileri vahiyden deðil okuma ve inceleme sonucu elde ettiði þeklinde bir dayanak bulabilirlerdi. Fakat onun tamamen ümmî (okuma-yazmasý olmayan kiþi) olduðu gerçeði, böyle bir þüpheye meydan býrakmamýþtýr. Bu nedenle, apaçýk inatçýlýk hariç onun peygamberliðinin herhangi bir þekilde inkâr edilebileceði makul bir zemin yoktur."


Yani hiç okuma-yazmasý olmayan birinin, birdenbire, hiç kimse onu daha önce herhangi bir hazýrlýk yaparken görmediði halde olaðanüstü nitelik ve özelliklere sahip Kur'an gibi bir kitap getirmesi ve onu insanlara sunmasý, aslýnda bilgi ve hikmete sahip insanlar için o kimsenin peygamberliðinin apaçýk delilidir.

Tarihte büyük diye anýlan kiþilerin hayat hikayesi incelendiðinde, çevresinde onun kiþiliðini þekillendiren ve yaþadýðý sürece kendisinden kaynakalanan mükemmellikler için onu hazýrlayan faktörler bulunabilir. Her zaman onun çevresi ile kiþiliðini oluþturan yönler arasýnda apaçýk bir iliþki vardýr. Fakat Hz. Muhammed'in (s.a) çevresinde onun gösterdiði mükemmellik ve mucizelere kaynak teþkil edebilecek hiçbir þey yoktur.

Onun durumu sözkonusu olduðundan, ne o dönemdeki Arap toplumunda, ne de Arabistan'ýn iliþkide bulunduðu komþu toplumlarda, Hz. Muhammed'in (s.a) kiþiliðini oluþturan yönlerle uzaktan bile iliþkisi olan faktörler bulmak imkansýzdýr. Ýþte bu gerçeðe dayanýlarak burada Hz. Muhammed'in (s.a) kiþiliðinin sadece bir tek ayet deðil, birçok ayet olduðu vurgulanmaktadýr. Cahil bir insan, bu ayetlerdeki iþaretlerden hiçbirini görmeyebilir.
Fakat kendilerine ilim verilenler bu ayetleri görerek onun gerçekten Allah'ýn Rasûlü olduðuna kani olmuþlardýr.


Yani, insanlarýn görüp Hz. Muhammed'in (s.a) gerçekten Allah'ýn Rasûlü olduðuna inanacaklarý mucizeler. Yani, "Sen okuma-yazma bilmediðin halde sana Kur'an gibi bir kitab indirildi. Bu, insanlarý senin peygamber olduðuna ikna edecek baþlýbaþýna büyük bir mucize deðil mi? Onlar bundan baþka mucizeler de mi istiyorlar? Diðer mucizeler sadece onlara þahit olanlar için geçerli ve etkilidir. Fakat bu mucize her zaman onlarýn gözleri önünde durmaktadýr. Kur'an onlara hemen hemen her gün okunmaktadýr: Bu mucizeyi istedikleri an istedikleri þekilde gözleyebilirler..


Yani, bu kitabýn indiriliþi hiç þüphesiz, Allah'ýn büyük bir lütfudur ve bu kitab insanlar için büyük uyarýlar taþýmaktadýr. Fakat sadece inanan kimseler ondan yararlanabilirler.Ýnanýp ta ilmiyle keþf edenler haricinde buna kimseler nail olamazlar.Ancak ilim sahibi olanlar idrak ederler.Ýþte Allah cc Ýlim sahibi olanlarýn gönlünede bunlarý anlamayý her ayeti kavramak suretiyle onlarýn gönüllerine bu þekilde yazmýþtýr.Onlarýn sinelerinde ap açýk ayettir buyurmaktadýr..





Savfetü't Tefasir'e göre



Ey Muhammed! Bu Kur'an inmeden önce, sen, okuma yazma bilmiyordun. Çünkü sen bir ümmîsin. Ýbn Abbas der ki: Rasulullah (s.a.v.) ümmî idi. Hiçbir þey okuyamaz ve yaza¬mazdý. Eðer sen okur veya yazar olsaydýn, o takdirde bu kâfirler Kur'an hakkýnda mutlaka þüpheye düþer ve: "Belki de onu önceki¬lerin kitaplarýndan aldý da Allah'a nisbet etti" derlerdi.Bu âyet, Kur'an'ýn Allah katýndan olduðuna bir delildir.

Çünkü Peygamber (a.s.) ümmî olduðu halde, onlara geçmiþ milletlerin haberlerini ve gayb iþlerini kapsayan bu mucize Kitabý getirmiþtir. Bu, onun doðruluðunun en büyük delilidir. Ýbn Kesir þöyle der: "Yani Ey Muhammed! Sen bu Kur'an'ý getirmeden önce kavminin içinde bir ömür boyu kaldýn. Bu süre içinde kitap okuyamýyor ve yazý yazamýyordun.Hattâ kavminden herkes, senin, okuma yazma bilmeyen bir ümmî olduðunu biliyordu. Rasulullah (s.a.v.) ölünceye kadar da bu þekilde kalmýþtýr. O, yazmayý bilmezdi. Eliyle ne bir satýr, ne de bir harf yazmýþtýr. Onun, vahiy katipleri vardý.


49. Ayetin baþýndaki idrâb içindir. Yani durum, o zalimlerin ve bâtýla dalanlarýn sandýðý gibi deðildir. Aksine o Kur'an, apaçýk mucize, Allah katýndan olduðunu açýkça gösteren ve âlimlerin kalplerinde korunmuþ olan âyetlerdir. Tefirciler þöyle der: Allah'ýn, Kur'an'ý deðiþtirilme ve bozulmaktan iki yolla korumuþ olmasý, Kur'an'ýn özelliklerindendir. Bunlardan birincisi, satýrlarda, ikincisi de gönüllerde korumaktýr.

Diðer kitaplar böyle deðildir. Onlar, sahiplerinin elinde yazýlý olarak vardýr ama ezberlenmemiþtir. Dolayýsýyle tahrif edil¬miþlerdir. Bu ümmetin vasfý hakkýnda," indileri yani kitaplarý kalplerindedir" sözü söylene gelmiþtir. Hasan Basrî þöyle der: Bu ümmete, ezberleme Özelliði verildi. Öncekiler, kitaplarýnýn ancak bakarak okurlardý. Kitabý ka¬pattýklarýnda, peygamberlerden baþka hiç kimse ezberden okuyamazdý.Âyetleri ancak inkar ve inatta aþýn gidenler yalanlar.




Tefsir'ül münir Tefsir'ine göre




"Sen Kur'an'dan önce ne bir kitap okuyor, ne de elinle yazý yazýyordun. Öyle olsaydý batýla uyanlar þüpheye düþerdi."



Yani ey Peygamber! Sen kavminle birlikte yaþadýðýn tarihlerde Kur'an'ýn inmesinden önce baþka bir kitap okuyan bir kimse deðildin. Yazý yazmayý da biliniyordun.


Sen okuma yazmayý bilen biri olsaydýn cahil müþrikler sana inen kitap hakkýnda þüpheye düþecekler ve "Belki de bu önceki kitaplardandýmmýþtýr." diyeceklerdi. Sen kitap okuyan ve yazý yazan biri olmadýðýna göre onlarýn þüpheye düþmeleri için hiçbir sebep yoktur.


Mücahid, "Ehl-i Kitap kendi kitaplarýnda Hz. Muhammed (s.a.)'in okuma yazma bilmediði hususundaki ayeti okuyorlardý. Bu sebeple bu ayet nazil oldu." demiþtir.


Nahhas diyor ki: Kureyþliler için Hz. Muhammed (s.a.)'in peygamberliðine delil; onun okuma yazma bilmemesi, Ehl-i Kitapla görüþmemesi ve Mekke'de Ehl-i Kitab'm bulunmamasýdýr. Buna raðmen o, Mekkelilere önceki peygamberlerin ve ümmetlerin haberlerini getirmektedir. Bu þekilde kuþku ve þüpheler ortadan kalkmaktadýr.


"Ondan önce herhangi bir kitap" ifadesi olumsuzluðu tekid etmektedir. "Ne de sað elinle yazý yazýyordun." cümlesi de ayný zamanda tekiddir. "Sað el" tabiri genelleme manasýnda kullanýlmýþtýr. Týpký "iki kanadýyla uçan kuþ..." (En'am, 38) ifadesi gibi.


Kýsaca; Hz. Muhammed (s.a.)'in geçmiþ kitaplardaki ve kavmi arasýndaki bilinen sýfatý onun okuma yazma bilmeyen ümmî biri olmasýdýr.


Nitekim Cenab-ý Hak þöyle buyurmaktadýr:
"Onlar yanlarýndaki Tev¬rat ve Ýncil'de yazýlý bulduklarý, Allah'ýn okuyup yazmasý olmayan elçisi peygambere tabi olurlar. Peygamber onlara iyiliði emreder, kötülüðü nehyeder. "aglaA'raf, 7/157).


O halde bu Kur'an'm Allah tarafýndan indirildiði ve herhangi bir beþer, melek veya cinin ilhamýyla olmadýðý hususunda þüphe etmeye hiçbir sebep yoktur.


Bu gerçeðin açýklýðýna ve Kureyþlilerin Hz. Muhammed (s.a.)'in oku-ma-yazma bilmeyen ümmî bir kimse olduðunu bilmelerine raðmen, onlar yine de onu önceki kitaplardan istifade etmekle itham ettiler. Cenab-ý Hakkýn beyan ettiði gibi:
"Müþrikler: "Kur'an öncekilerin efsaneleridir. Muhammed onu baþkalarýna yazdýrmýþ da, sabah-akþam kendisine tekrarlanýp duruyor." dediler." (Furkan, 25/5).


Daha önce de geçtiði gibi Kur'an'm Allah tarafýndan indirilmiþ olduðu¬nu tekid etmek üzere Cenab-ý Hak þöyle buyurdu: "Doðrusu Kur'an kendi¬lerine ilim verilenlerin kalplerinde -korunan- apaçýk ayetlerdir. Bizim ayet¬lerimizi ancak zalimler inkâr eder."


Yani bilakis bu Kur'an hakka, gerçeðe delâlet ettiði açýk olan ayetlerdir. Bu Ehl-i Kitap'tan olan ve olmayan âlimlerin gönüllerinde yerleþmiþ bir husustur. Fakat Allah'ýn nurlu ayetlerini inkâr eden, yalanlayan, bu ayetleri hafife alan ve bunlarý reddeden ancak zalimlerdir: yani hakký bilip de ondan yüzçeviren kibirli, haddi aþan kimselerdir.


Nitekim Cenab-ý Hak bir baþka ayette de þöyle buyurmaktadýr:
"Þüp¬hesiz ki üzerlerine Rabbinin hükmü gerçekleþmiþ olanlar iman etmezler. Onlara her türlü delil gelse de, onlar can yakýcý azabý görmedikçe iman etmezler." (Yunus, 10/96-97).


Özetle; bu yüce Kur'an insan eseri deðildir. Bilakis bu kitap âlimlerin anladýklarý, ezberledikleri; emir, nehiy ve haber olarak açýkça hakka delâlet eden apaçýk ayetlerdir. Allah, Kuranýn ezberlenmesini, okunmasýný ve tefsirini kolaylaþtýrmýþtýr:
"Andolsun ki biz Kur'aný düþünüp ibret alýnsýn diye kolaylaþtýrdýk. Hiç düþünen var mý?" (Kamer, 54/17).


Buhari Sahih'inde Peygamberimiz (s.a.)'in þöyle buyurduðunu rivayet etmektedir: "Hiçbir peygamber yoktur ki kendisine insanlarýn iman ettiði bir kitap verilmesin. Bana verilen, ancak Allah'ýn bana vahyettiði bir vahiydir. Ben içlerinde ümmeti en çok olan peygamber olacaðýmý ümid ediyorum





Et Tefsir'ül Hadis'e göre



Allah'ýn geçmiþ peygamberlere kitap indirdiði gibi, kendisine bir kitap indirdiði belirtilerek Peygamberimizin konumu pekiþtiriliyor. Bu arada ehl-i kitabýn Allah tarafýndan indirilen kitaplara inandýklarý, bunun doðal bir sonucu olarak içlerinde bazýlarýnýn da peygamberimize indirilen kitaba da inandýklarý dile getiriliyor. Çünkü Kur'an ile önceki kitaplar arasýnda özde ve esasta benzerlik, aynilik olduðunu görüyorlar. Küfrü, inatçýlýðý ve büyüklenme-yi karakter haline getirip zihnini her türlü güzelliðe kapatanlardan baþkasý Allah'ýn ayetlerini inkar etmez, onlar karþýsýnda büyüklük kompleksine kapýlmaz.


Bunun yanýsýra Peygamberimizin Kur'an'm iniþinden önce hiç bir kitabý okumadýðý eline kalem alýp bir kitap yazmadýðý dolayýsýyla Kur'an karþýsýnda büyüklük kompleksine kapýlan batýl taraftarlarýnýn kuþkulanmalarýný haklý çýkaracak bir durumun söz konusu olmadýðý vurgulanýyor.


Son olarak Peygamberimizin okuduðu ayetlerle, Allah tarafýndan indirilen diðer kitaplarýn ayetleri arasýnda öze, ruha ve atmosfere iliþkin bir ahenk bulunduðu, kendile¬rine ilim verilenlerin, ruhlarýný ve göðüslerini ilimle dolduranlarýn bu ahengi, bu uyumu derhal farkettikleri ifade ediliyor.



Þifa Tefsir'ine göre


Bundan (Kur'an'dan) önce sen, herhangi bir kitap okumuþ deðildin. Sað elinle de onu yazmýþ deðildin. (Eðer okuyup yazsaydýn) o zaman batýl peþinde koþanlar þüphe ederlerdi.Mekke müþrikleri Kur'an karþýsýnda aciz kalýnca, Hz. Peygambere if¬tira edip, "evvelkilerin masallarýný bize anlatýyorsun" diyorlardý. Ýþte bu iftiralarýna cevaben Allah (c.c); "Sen bundan önce hiçbir kitap okur de¬ðildin, elinle de yazý yazmýþ deðildin" buyuruyor.


Hz. peygambere getirilen; "Allahümme Sallý Ala Seyyidina Muhammedin Ninnebiyyil-Ümmiyyi" derken "Ümmi" kelimesi Kur'an'dan alýnmýþ bir kelimedir. Hz. Peygamber Ümmi bir insandý, okuma yazmasý yoktu.Ayetin devamýnda; Eðer okuma ve yazman olsaydý, O zaman batýl peþinde koþanlar þüphe duyarlardý, buyruluyor. Zaten þüphe içindeler, bir de okuma yazmasý olsaydý bu þüpheleri katbekat artardý.


Halbuki bütün Mekke'liler bilirlerki; Hz. Peygamber (a.s.) okuma yazma bilmiyordu. Kur'an'ýn bunu haber vermesinin hikmeti de; günümüzdeki ve bundan sonra gelecek olan Mekke müþrikleri düþüncesine de bir cevap olmasý içindir. Peygamber okuma yazma bilmezdi. Bunlarý size Rabbinden bildirmektedir.


Yinede imansýz, iman kalb iþi olduðu için bu tür þeylere inanmakta güçlük çekmekte. Bundan 1400 yýl önce Ümmi olan, okuma yazma bilmeyen bu insan, bugünkü kurgu filimlerinin yeni yeni ortaya koymaya çalýþtýðý, eþyanýn biryerden biryere nakli veya insan suretinin anýnda bir-yerden baþka biryere uçmasý gibi olaylarý Hz. Süleyman (a.s.)'ýn yanýndaki bir alimin yardýmýyla "Saba Melikesi Belkýs'ýn" tahtýný kendinden önce nakledivermesinden bahsetmesi ve bunu hayalinden düþünmesi..., Yusuf (a.s.)'ýn kokusunu 500 km'lik yoldan Yakup (a.s.)'ýn duymasý ve bu okuma yazma bilmeyen kiþinin bunu 1400 yýl önce haber vermesi.!!


Ýþte sayýlamýyacak kadar bu Örnekler, Kur'an'ýn Hz. Peygambere Allah (c.c.) tarafýndan bildirildiðinin bir delilidir


Hayýr!! Kur'an, ilim verilenlerin gönüllerinde apaçýk ayet¬lerdir. Bizim ayetlerimizi ancak zalimler inkar eder.


Peygamberin, -okumasý yazmasý olmayan (Ümmi) birinin-, böyle þeylerden bahsetmesi, kendilerinde ilim olan, ilim sahibi insanlarýn nezdinde, onun peygamberliðinin delili ve mucizesidir.Ceza yasasý profösörlerinden birisi; "sanýk, þüpheden yararlanýr" kaidesini dersinde anlatmýþ ve bu görüþün Alman hukukçularýndan filan kiþiye ait olduðunu. Ve bu kuralýn, ayýn keþfinden daha önemli olduðunu söylemiþ.


Bende bu hukuk fakültesinde okuyan öðrencilere "Þüphelerle cezayý gideriniz" hadisini anlatmýþtým, bu konuyu destekleyen bir baþka hadiste Efendimiz; "Affederek yanýlmak, cezalandýrarak yanýlmaktan hayýrlýdýr" buyurmuþ.(Tirmizi,Ebvabül Hudut 2, Ýbni Mace Hudut 5)


Öðrencilerden biri söz ister ve bu hadisleri ceza hukuku hocasýna arz eder. Profösör; "hemen hadisin metnini tercemesini vede kaynaðýný yazarsanýz memnun olurum" der.Sahasýný bilen birisi, Kur'an ve sünnette bazý prensibleri görüp, 1400 yýl önce söylenen, ortaya konan bu kurallara dikkat çekmekte..."Ancak zalimler ayetlerimizi inkar eder." Zulümde, haksýzlýkda, hak olaný yerine getirmekte, akýl terazisinin dengesini bozmuþ insanlar, an¬cak ayetleri inkar eder.




Kur'an Yolu Tefsir'ine göre



[color=brown]"Apaçýk âyetler" þeklinde çevirdiðimiz "âyâtün beyyinât" Ýfadesini Zemahþerî, "mucize olduðu apaçýk belli âyetler" (ÝÜ, 193), Kurtubî de "bilgiye mazhar kýlýnmýþ olanlar" diye çevirdiðimiz "ûtü'1-ilm" tabirini, "Allah kelâmý ile beþer sözünü ... birbirinden ayýrma yeteneðine sahip olanlar" (XIII, 367) þeklinde açýklamýþtýr. Buna göre Kur'an, Resûlullah'ýn baþka bir insandan okuyup yazarak derlediði, kendisinin ürettiði bir eser deðildir; zaman zaman müþriklerin ileri sürdüðü gibi bir þiir veya bir sihir ürünü de deðildir; aksine o, zihinsel yetenekleri geliþmiþ olan inançlý ve iyi niyetli Ýnsanlarýn, ilâhî kelâmda bulunmasý gereken apaçýk mucizevî özelliklere sahip olduðunu anlayýp kavradýklarý âyetlerden oluþur.


Zemahþerî (III, 193), bu âyette Kur'an'ýn iki özelliðine vurgu yapýldýðý kanaatindedir: 1. Kur'an'ýn, apaçýk mucize olan âyetlerden oluþmasý, 2. Âyette "sudur" (kalpler) kelimesiyle ifade edilen hafýzalarda ezberlenip korunmasý. Kur'an bu iki özelliði ile öteki kutsal kitaplardan ayrýlmaktadýr. Çünkü o kitaplar, a) Mevcut þekliyle doðrudan Allah kelâmý, dolayýsýyla apaçýk mucizevî âyetler deðildir, aksine onlar -bugün bilimsel olarak da tespit edildiði gibi- bazý Kitâb-ý Mukaddes yazarlanmn kaleminden çýkmýþ eserlerdir; b) Yahudi ve hýristiyan kültüründe bu eserler ezberlenerek korunmuþ deðildir; hafýzlýk geleneði sadece müslümanlarda vardýr



Suat Yýldýrým Meal ve Tefsir'ine göre


Hz. Peygamber (a.s.);ýn ümmîliðin yaygýn olduðu bir topluma mensup olduðu bilinmektedir. Kendisinin de ümmî, yani öðrenim görmemiþ, okur yazar olmayan bir zat olduðu, tarihî bir gerçektir. Halbuki Kur;ân-ý Kerimde çok çeþitli bilim dallarýna ait bilgiler, ilmî prensipler, neticeler, atýflar veya iþaretler vardýr. Sadece Yahudi ve Hýristiyan dinlerine ve kutsal kitaplarýna dair bilgileri gözönünde bulunduracak olursak büyük bir yekün teþkil eder. Bu konulara girmek, hele hele o alanýn ilim adamlarý arasýndaki ihtilaflý konularda görüþ bildirmek, eleþtiri yapmak, karar verip hükme baðlamak, bilgi sahiplerinin bile yanaþamayacaðý bir iþtir.


Þu halde Kurândaki bu bilgilere bir merci lâzýmdýr. Kurâný teblið eden ve kýrk yýllýk ömrünü kendi hemþehrilerinin arasýnda geçiren Hz. Muhammedin; okul, öðretmen görmediði, hatta yazma bile bilmediði kesindir. Zira Kurân, sayýsýz muhaliflere karþý bu âyeti bildirmiþ, hiçbir düþman çýkýp da onun yazý bildiðini ileri sürememiþtir. Öyleyse Kuranýn her þeyi bilen Allah Teâla tarafýndan gönderildiði kesinlik kazanmaktadýr


(Þüpheye en ufak yer yok) .
O, kendilerine ilim nasib edilenlerin kalplerini aydýnlatan parlak âyetlerdir. Evet, Bizim âyetlerimizi zalimlerden baþkasý inkâr etmez.


Celal Yýldýrým Tefsir'ine göre



«aglaEy Peygamber!) Sen bundan önce bir kitaptan okur deðildin ve elinle de yazý yazar deðildin; öyle olsaydýn bâtýlý savunanlar þüpheye düþerlerdi.»



Resûfüllah (A.S.) Efendimiz Mekke'de doðup büyümüþ ve kýrk yaþýna gelinceye kadar ne mektep görmüþ, ne bir âlimin önünde diz çöküp okuma-yazma öðrenmiþ, ne de bir kimseden ilim tahsil etmiþtir. Çocukluðunun beþ altý yýlý badiyede Beni Sa'd kabilesinde geçmiþ, ondan sonra amcasý Ebû Talib'in himayesine verilerek birkaç yýl çobanlýk yapmýþ ve 24 yaþýna girince ticaretle uðraþmýþtýr. O bakýmdan Peygamberimiz (A.S.) okuma ve yazma bilmezdi. Nitekim A'raf Sûresi 157, 158. âyetlerle onun «ümmî» olduðu açýklanmaktadýr. Her ne kadar bu sýfat üzerinde durulmuþ ve þu üç ayrý yorum getirilmiþse de, konumuzu oluþturan âyetle birleþtirdiðimiz zaman, «okur-yazar» olmayan kimse hakkýnda daha yaygýn olduðu aðýrlýk kazanýr.


Üç ayrý yorum :


a) Okur-yazar olmayan kimse,


b) Okuma-yazma bilmeyen bir kavim veya millete mensup olan,

c) Ümmu'l-kura (kasabalar anasý, ana merkezi Mekkejye mensup olan..




Kur'ân, Kendilerine Ýlim Verilenlerin Gönlünde Iþýldamaktadýr




«Bilâkis Kur'ân, kendilerine ilim verilenlerin gönüllerinde ýþýl ýþýl ýþýldayan açýk âyetlerdir. Bizim âyetlerimizi ancak zâlimler inkâr eder.»



Bu âyetle, Kur'ân-ý Kerîm'in daha çok gerçekçi ilim adamlarýnýn kal¬binde ve kafasýnda ýþýl ýþýl ýþýldayacaðý haber veriliyor. Bunun sebebi gayet açýktýr. Þöyle ki : Ýlmi temel kabul eden ve ilim adamýna lâyýk olduðu deðe¬ri ve yeri veren Kur'ân, elbette ki ilim adamýna ýþýk tutan, ana fikir veren, temel bilgiler sunan kudret ve muhtevadadýr


Kur'ân'ýn yansýttýðý mükemmel hukukî sistem, özellikle asrýmýzda ilmî araþtýrmalarýn belirtilen ilim dallarýnda Kur'ân'ýn taþýdýðý temel bilgileri tasdîk etmesi bize neyi öðretmekte veya ne gibi gerçekleri hatýrlatmaktadýr? Hemen cevap verelim ki, Kur'ân'ýn her cümle ve kelimesiyle Allah'tan indirildiðini, insan sözünün ona kanþtýrýlmadýðýný ve Allah'ýn her þeyi en iyi bilen olduðunu, bilimsel alanda getirdiði ana fikirlerin, temel bilgilerin bir insanýn kafasýndan çýkmayacak kadar kusursuz ve mükemmel bulunduðunu isbatlamakta ve Hz. Muhammed'in (A.S.) Allah'ýn Resulü ol¬duðunu, O'ndan alýp öylece tebliðde bulunduðunu hatýrlatmaktadýr.


Nitekim Asr-i Saadet'ten bu yana gecen her çaðda hemen hemen birçok ilim adamlarý bu gerçeði görebilmiþ ve baðlý bulunduðu dini býrakarak Ýsiâmiyeti din olarak seçmiþtir. Son birkaç yýl içinde Batý ülkelerinde de ilmi sahada haklý þöhrete sahip olan Roger Garaudy, Maurice Bucaille ve emsali birkaç ilim adamýnýn da Kur'ân'ýn bütünüyle ilâhî olduðuna inandýklarýný ve o yüzden Ýsiâmiyeti benimsediklerini ilân etmeleri bir gerçektir.O halde Kur'ân'ýn nasýl bir kitap olduðunu, nasýl bir kudret taþýdýðýný bilmek ve anlayabilmek için, ilim gözüyle ona eðilmek yeter






Said nursi hz lerinden ilimle hikmetli sözler uyarýsý



Tevekkül, kanaat ve iktisat öyle bir hazine ve servettir ki hiçbir þey ile deðiþtirilemez.


Atalet(tembellik) sýkýntýyý, sýkýntý sefahati, sefahat (lüzumsuz yere zevk ve eðlence) fakirliði ve bedbahtlýðý doðurur.


Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusuru görse o kusur, kusurluktan çýkar. Ýtiraf etse, affa müstehak olur.


Her söylediðin doðru olmalý; fakat her doðruyu söylemek doðru deðil.


Ýdarede kuvvet, kanunda olmalý.
Ve ilimde de kuvvet hakta olmalý. Yoksa istibdat hükümferman olur...

Not; Altý çizgili yazýlar þahsýma aittir,hiçbir hüküm teþkil etmezler.
Gönderen: 15.02.2007 - 08:40
Bu Mesaji Bildir   eness_25 üyenin diger mesajlarini ara eness_25 üyenin Profiline bak eness_25 üyeye özel mesaj gönder eness_25 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1315 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
mervenur (39), rabianur ihl (35), muhammed ümmeti (38), delikan63 (39), 2900 (70), Furkan_68_Cetin (32), manitu_76 (48), hamido 33 (53), mudure (50), elektroman (52), murbe (44), KARAHÝSA.. (31), alp.eren.bilge (34), bluesaint (50), merwe (34), reca (42), metkaya (49), MeDiNeLi** (41), algin (34), hüzün_r (38), s.faruk (49), tolgacan (56), sahalo (43), mustafa timur k.. (52), galatasaray (32), tolgaexp (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.66529 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.