0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » İBRET TABLOLARI » Habil'den Bize Kalan

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
_SeRKaN_ su an offline _SeRKaN_  
Habil'den Bize Kalan
406 Mesaj -
Habil'den Bize Kalan

“Onlara Adem'in iki oðlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah'a) yaklaþtýracak birer kurban sunmuþlardý. Onlardan birininki kabul edilmiþ, diðerininki kabul edilmemiþti. (Kurbaný kabul edilmeyen) Demiþti ki: "Seni mutlaka öldüreceðim." (Öbürü de) "Allah, ancak korkup-sakýnanlardan kabul eder."

Eðer beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak deðilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarým."

Þüphesiz kendi günahýný ve benim günahýmý yüklenmeni ve böylelikle ateþin halkýndan olmaný isterim. Zulmedenlerin cezasý budur."
Sonunda nefsi ona kardeþini öldürmeyi (tahrik edip zevkli göstererek) kolaylaþtýrdý; böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uðrayanlardan oldu.

Derken, Allah, ona yeri eþeleyerek kardeþinin cesedini nasýl gömeceðini gösteren bir karga gönderdi. "Bana yazýklar olsun" dedi. "Þu karga kadar olup da kardeþimin cesedini gömmekten aciz miyim?" Artýk o, piþman olmuþtu. (Maide: 27-31)

“Kýyamete kadar mazlum olarak öldürülen bir insan yoktur ki; onun cinayetinde iþlenen her günahtan bir pay da Adem”in büyük oðluna düþmüþ olmasýn. Çünkü adam öldürmeyi ilk adet eden odur”
Büyükçe bir taþýn üstünde baþý, kanlý iki eli arasýnda, gözbebeklerinde uzay boþluðu, düþünüyor; birkaç dakika öncesine kadar olan hayatýný kare kare tekrar yaþýyordu… Ellerinden yanaklarýna kan bulaþmýþ da O, bunu deðil gelecek olan daha yaþanmamýþ tarihine bulaþtýrdýðý kanlý izini düþünüyor gibiydi. Düþündü. Düþünüyordu derinden ve inceden… Dalýp gitmiþti eskilere.
Bir bahar günü babasý, peygamberi Adem ( as) kendisi ve kardeþi Habil’e sürüyü teslim etmiþ otlaða yollamýþtý. Yolda elindeki sopayla, attýðý taþlarla hýrpalýyor, canlarýný incitiyordu hayvancaðýzlarýn… Habil “aðabeyciðim” deyip uyarmaya kalktýysa da göðsüne yediði KABÝL yumrukla yere serilmiþti. Hep böyle olacaktý Kabil ruhlar…! Acýmayacak inciteceklerdi hep. Uyarýcý mý gördüler vurup yere sereceklerdi.

Baba duygular, peygamber ferasetiyle birleþince her þey daha bir ayan beyandý Hz. Adem için. Farkýndaydý halinden Kabil’inin. Bunun için defalarca konuþmuþ nasihatler etmiþti oðluna. Zira bilmekteydi yasak meyveyi yiyip tövbeye sarýldýðýndan beri iblis intikam gözetmekte fýrsatlar kollamaktaydý. Korkusu gerçekleþiyordu ve iblis, davetçiliðinin hakký yeryüzüne taþýmanýn, arzda secdenin izlerini býrakmanýn intikamýný oðlundan alýyordu. Sonradan kabilleþenler bu metodu tutacak uygulayacaklardý. Kendini Allah’a adayanlarýn evlatlarýyla uðraþacak can evlerinden vurmaya çalýþacaklardý onlarý. Davetçilerin evlatlarýný günaha çekmeye çalýþmakta hem kabilce bir nükte, hem davet muhataplarýna bir mesaj taþýyacaktý bu. Hz. Adem bunu iyi biliyordu ama anlamýyordu Kabil, insanlýðýn atasýna kendi üzerinden nasýl bir pusu kurulduðunu.

Habil’e ise hep abisinin sataþmalarýna karþý sabrý, geniþliði tavsiye ediyordu. Kabil’i kazanmanýn gerekliliðini iyice belletmiþti Habil’e. Ýlk ümmetin fýrkalara ayrýlmamasý adýna, fitnenin yeryüzündeki ilk cemaatýn içine sýzmamasý için Kabil’e alabildiðine tahammül ediyorlardý. Çünkü iblis Kabil üzerinden her türlü tefrikayý pazarlýyor, haþa kendisince Allah’ýn arzdaki tevhid düzenini hedef alýyordu.

O gece de yaktýklarý ateþin etrafýnda baba ile iki oðlu baðdaþ kurmuþ oturuyorlardý. Tablodaki bir parça dýþýnda peygamber ile ümmeti, cemaat lideri ile tebaasýnýn bir araya geliþini de ele veriyordu bu... Peygamber baba elinde dal parçasý ateþi her bir kurcaladýðýnda uçuþan kývýlcýmlar eþliðinde cenneti, cennetin nimetlerini, yasak meyveyi, aldatýlýþlarýný, dünyaya gönderiliþlerini, þeytanýn düþmanlýðýný anlatýyor; ahlaki ve itikadi sýnýrlarý çiziyordu. Habil her zaman olduðu gibi gözünü bile kýrpmadan dinliyor, hissesini alýyordu. Kabil ise içten içe kýzýyor geçmiþte yapýlmýþ ve affedilmiþ uygulamalarý karýþtýrýyor, babasýna daha ötede peygamberine söyleniyor, yasak meyveyi yediði bu yüzden de dünyaya gönderiliþine isyan ediyordu. Suçluyor kýnýyordu . Babasý olmasaydý cennette olacaktý oysa. Buralara geliþi hep onun suçu idi… O nefsine aldanan babasý yok mu?! Ýblis saðdan yani hak tarafýndan hak adýna yanaþýyor, okunu Kabil’in kalbine saplayýp gidiyordu.

Ertesi gün güneþ beyazdan tüllerini yeni yeni seriyorken uyandýlar ümmetçe. Habil baþýný kaldýrýp göklere tebessüm ederken, Kabil karnýný kaþýyarak esnemelerle nankör bir edayla güne baþladý. Ýkisi arasýndaki nezaket farký peygamber tavsiyelerine kulak vermekten dava olgunluðundan kaynaklanýyordu. Dolayýsýyla Habil’in nezafeti, inceliði ile Kabil’in hýþmý, kabalýðý, zorbalýðý hemen fark ediliyordu…

……..

Kabil her sabah olduðu gibi uzun sopasýný almýþ sürüye yönelmiþti ki peygamber babasý seslendi arkasýndan; “Kabil oðlum”
Kabil dönüp baktý. “Efendim baba!” deme gereði hissetmeden bakýþlarýyla “ne var, ne oldu yine” demek istediðini anlattý. Zaten ondan icabet beklemeyen Hz. Adem “Artýk sürüyü otlaða sen çýkarmayacaksýn. Kardeþin Habil sürüyle ilgilenecek. Sen de toprak ekimiyle ilgileneceksin” dedi. Beyninden vurulan Kabil “ Nee!” diye inledi “Niye ki” çýkýþý isyan kokuyordu peygamber buyruðuna. Hz. Adem “Ben böylesini uygun görüyorum “ deyip daha fazla izah getirmeyi uygun görmedi. Çünkü ters etki yapacaðýný “Oðlum bu iþe liyakatýn yok, kaba ve sertsin, nefsinde kötü hastalýklar var” dese þeytana daha bir malzeme olacaðýný biliyordu.
Kabil edepsizce elindeki sopayý fýrlatýp çýktý peygamber huzurundan... Giderken de Habil’i iri cüssesiyle kenara itip “çekil yolumdan” dedi. O an bir þeyi düþünüyordu. Bunu (Habil’i) ebediyen yolundan çekip atmak..

O gün , gün boyu Kabil kabalýðýný, hýþmýný topraða dökmüþtü. Artýk yetenek, ahlak ve mizacý gereði, olmasý gerektiði yerdeydi. O gün can yakamamýþ, incitememiþti kimseyi, hiçbir þeyi… Çünkü toprak acý hissetmiyordu…

Aradan zaman geçti. Hz. Âdem’in yüreði ‘baba’ endiþeleriyle kaynýyor, iblise oðullarýný kaptýrmamak için canla baþla didiniyordu. Bu arada Habil kendini yetiþtirmiþ, babasýndan aldýklarýný özümsemiþ, akidede yakine, ahlakta kemale doðru her gün bir önceki güne göre daha bir yol kat ediyordu. Babasýnýn maslahatýný kavramýþ, o maslahat içinde kendini ve yaþantýsýný þekillendirmiþti. Kabil ise kendi akýl terazisini kurmuþ, her þeyi kendi dar ve þehevi ölçülerine vurmakta, cemaatinin lideri babasýna ve kardeþine hep ön yargýlý, içten pazarlýklý oluþluðu ile Hz. Adem’i içten içe tedirgin ediyordu.

Kabil, oturduðu taþýn üstünde bir an geçmiþten sýyrýlýp çýktý. Sanki eskiyi düþündükçe piþmanlýk sarýyordu benliðini. Nasýl kana bulamýþtý elini. Ah keþke yapmasaydý. Öldürmeseydi kardeþini... Gidip özür dileyecek yasak meyveden kalan kelimeleri isteyecekti... Ama iyilikler, güzellikler anlýktý Kabil’de. Þeytan üfledi kulaðýna… Mazide kalan uðradýðý haksýzlýklara (!) götürdü Kabili… Kabil paradoks duygular içinde az önceki nedametinden kurtulup suratýndaki üzgünlük çizgilerini bir çýrpýda attý. Simasý ürkütücü bir þekilde çatkýnlýk ve hýnç ile doldu. Tek suçlu babasýydý. Evet evet cemaatinin lideri idi suçlu olan... Kabahatinin faturasýný baþkasýna kesme psikolojisi de ilk kez böyle ortaya çýkýyordu.

Kabil yine oturduðu taþýn üstünde gerilere gitti. Babasýnýn kendisini ve kardeþini karþýsýna aldýðý güne…
‘Bakýn evlatlarým…’ diye girmiþ söze ve bir babadan öte hükmü icra eden þarih olarak Habil’e, Kabil’in batýndaþýný; Kabil’e de Habil’in batýndaþýný münasip görüp kararýný paylaþtý oðullarýyla... Teslimiyet belki de arzda ilk kez Habil’in yüzünde mücessem halini alýrken, Kabil yine isyan, itiraz, þikayet, söylenme… ahvalini sergiledi.

Baba peygamber, “Ey Kabil senin içine iblis nüfuz etmiþ. Ben sana itiraz edip istediðin þartlarda karar vermiþ olsaydým dahi sen þu an reddettiðin hükmü ister yine isyan ederdin,” diyesi geldi. Kabil o andan sonra gelecek tüm cemiyetlere onulmaz bir miras daha býrakýyordu. Ýtiraz, beðenmeme, çözüm deðil sorunun bir parçasý olma. Evet tespitinde saðlamdý Hz. Adem. Kabil itiraz etmek, bölmek, ayrýlýk çýkarmak için hükmü red etmiþti. Birazdan anlayacaðýz Kabil’in asýl gayesini. Çünkü sevdiðini iddia ettiði ve evlenmek istediði kiþiyi kazanmak için tarlalarýný adamasý gerekirken bir parça ot ile adak yarýþmasýna çýkmýþtý. Hz. Adem tüm bunlarý öngörüyordu. Fakat davetin maslahatý icabý içinde tuttu. Tuttu çünkü Kabil’i kendi safýnda tutan son birkaç baðý daha koparmak istemiyordu.

“Peki” dedi Hz. Adem “ikiniz de kurban sunun bakalým Allah kimin kurbanýný kabul edecek.”

Habil en güzelini, Kabil en kötüsünü kurban etti. Bununla ispat ettiler sadakatlerini sevgilerini…

Habil peygamber maslahatýna sadakat ile ilahi dergaha en layýk varýný feda etti.

Kabil kurbaný kabul edildiði takdirde çok sevdiði, hakkýnda ikilikler çýkardýðý batýndaþýyla evleneceðini bildiði halde bir avuç sararmýþ buðday adadý.

Demek ki çözüm istemiyordu.
Demek ki bahane arýyordu tefrika çýkarmak için.
Çünkü adeta kurbanýnýn kabul edilmemesi için çýrpýnýyordu.
Ne anýmsýyorsunuz buradan…
Müslümanlara dünyayý dar etme için her fýrsata atlayanlarý,
Ýftiralarýna hiçbir makul gerekçe gösterme derdi olmayanlarý,
Ne yaparsanýz yapýn razý edip orta ve ortak bir noktada buluþamayacaklarýnýzý anýmsatýyor mu Kabil size?

Bir de anlýyoruz ki, Kabil demek batýndaþýný kalbi temiz duygularla deðil þehevi ve geçici heveslerle seviyormuþ. Çünkü mahbub-u hakiki tarlalarý yaktýrýrdý. Çünkü gerçek sevgiye varýný ve yoðunu feda etmeli deðil miydi?
Demek sorun Kabilin kendisiydi.
Sorun Kabil’in ahlaksýzlýðý idi.
Sorun Kabil’in zorbalýðý, diktatörlüðü idi.
Ve en önemlisi sorun Kabil’in iç dünyasýnda iblis ile ilk ümmeti bölme, ilk Ýslam cemaatini dumura uðratma telaþý idi. Ve emin olun sonraki takipçileri Kabil’i hiç aratmayacaktý.?

Ziya Çevik (Ýnzar Dergisi)
Gönderen: 12.07.2007 - 18:43
Bu Mesaji Bildir   _SeRKaN_ üyenin diger mesajlarini ara _SeRKaN_ üyenin Profiline bak _SeRKaN_ üyeye özel mesaj gönder _SeRKaN_ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
_SeRKaN_ su an offline _SeRKaN_  
Habil'den Bize Kalan 2...
406 Mesaj -
Kara haber tez duyulurdu… Kabil Habil’i þehid etmiþti... Ateþ düþtüðü yeri yakmayacaktý artýk. Kýyamete kadar tüm anneler, babalar, genç kýzlar, eþler…. þehidine aðlamayý Hz. Adem’den, Havva’dan, Habil’in düðün hazýrlýðý yaptýðý niþanlýsýndan miras alacaktý.

Ailecek koþtular. Kabil kayanýn üstüne kurulmuþ, önünde Habilin cesedi kanlý ellerine bakýyordu. Tüm aile manzara karþýsýnda donmuþ kalmýþ, gözbebeklerine kayanýn üstünde bir cani, önünde de yeryüzünün ilk þehidinin dondurulmuþ resmi yerleþtirilmiþ gibi kalakaldýlar. Kabil ile Habil’e deðil hemen arkasýndaki bir baþka resme bakýyordu Hz. Adem… Ýblis sinsi sinsi sýrýtýyor, Adem’in gözlerinin içine bakýyordu. Ýnat verircesine uþaðý yaptýðý Kabil’in baþýný okþuyor, salyalarýný ensesine döküyordu. Ýblis Adem’e mesajýný verdikten sonra göklere baktý “Bak” dedi. “Topraktan yarattýðýn kuluna bak. Kan döktü, fesat çýkardý... Bak bana tercih ettiðin manzaraya bak.” Yalýn alevinden necis isyan kokularý duman duman vahyin yataðýna varýrken beyaz sarýðýný takmýþ Cibril kýlýcýný alýp müsaade istedi; “Ya Rab! Arzda sana isyan çýktý” dedi. Müsaade etmedi Allah.

Titreyen arþa emretti. Kaynayan okyanusa, daða, taþa, topraða “Hayýr” dedi Allah “Siz bilmezsiniz, BEN bilirim.” Bu isyan aðýr geldi Kabil ve Ýblis hariç herkese. Havvanýn çýðlýk feryatlarý tüm sessizliði bozmuþtu. Kabil sesin geldiði tarafa bakýnca panikledi. Babasý, annesi, kardeþleri, artýk bir parçasý olmadýðý/hiçbir zaman olamadýðý bir ümmet koþup geliyordu. Kayadan bir çýrpýda atlayýp kaçmaya baþladý. Bu da bir mirasýydý Kabil’in. Bundan böyle sinsice gelen, hileyle çöken, her ahlaksýzlýðý mubah görecek olan batýl, görünce Hakký, eteðini toplayýp kaçacaktý.

Kabil birkaç adým atmýþtý ki; Þeytan uzamýþ týrnaklarýnýn arasý kirden pas tutmuþ elleriyle kabilin saçlarýný okþadý. Kulaðýna sokuldu, damaklarýndan sarkan sapsarý diþleri, çatlaklarýnda irin toplamýþ dudaklarý kalleþçe fýsýldadý “Cesedi de al.. Cesedi de al” Kanýna sinmeyedursun iblis insanýn. Fýsýldar ve kiþi de sorgulamaz. Niye- niçin muhasebesi yapmaz. Allah’a ve nebisine akýl yürüten, ilahi ve nebevi buyruklarýn getirisini-götürüsünü inceden inceye eleyen, Hz. Adem’e mantýk abidesi kesilen Kabil hiç düþünmeden geri döndü. Habil’i omzuna atýp kaçmaya baþladý. Böyleydi Kabil ve böyle olacaktý bundan gayri ümmetleri /cemaatleri içinde Kabil olacak olanlar… Kabil omzunda bir þehid, arkasýnda bir ümmet kaçtý günler geceler boyunca. Gençti, güçlüydü. Gözden kaybolmuþtu.

Hz. Adem ümmetini alýp tevekkül ile, vakar ile, yeryüzünün ilk þehidine sahip olmanýn onuru ile evlerine döndüler. Gencecik niþanlýsý içine kan yapýp akýttý yaþlarýný. Havva baþýný alnýndan baðlamýþ gözleri boþlukta… Hz. Adem davasýný maslahatýný çiziyor, bundan böyle iki þeytan tarafýndan kuþatýlmýþlýðýna çözümler düþünüyordu. Öyle Ya! Salt gözyaþý acziyet, mücadele ile beraber zafer idi. Hepsinin ortak düþüncesi acýdan sonra “keþke cesedi alabilseydik” idi…

Hubeybleri, Saitleri, Huseynleri de þehid edecekler ve cesetlerini bile çok göreceklerdi Kabiller. Son bir kez ALLAH’ým son bir kez o pak alnýndan öpebilseydim, kanlý göðsünden alacaðým kan pýhtýsýný niþan diye alnýmýn ortasýna koysaydým. Günlerce omzunda maktulu ile kaçýp yorulan Kabil izini kaybettirdiðinden emin olunca deðersiz bir çuvalmýþ gibi omzundan yere çaldý Habil’i. Kendisi de yýðýlýverdi. Derin nefesler alýrken “Katil” diye inledi bir þey. Ýrkildi Kabil... Kimdi bu? Kime diyordu? Katil kim olaydý? Baþka bir þey daha seslendi; “Katil!” Etrafýna bakýndý... Evet, evet þu çam aðacýydý konuþan ve þu kayýn. Þu ceviz de, meþe de, aðaçlardaki kuþlar da “ Katil! Katilsin” diye levm ediyorlardý.

Geri geri afallamýþ bir halde kaçmaya yol ararken bir kayaya tosladý. Kaya da “Katil, Katil” diye lanet etti. Ürkerek beri tarafa kaçtý... Kendinden kaçamayýnca hiçbir þeyden kaçamayacaktý o günden sonra insanoðlu. Milyonlarca “Katil” sesi yanký yanký beyninde çýnlýyordu. Yerlere düþtü, debelenmeye baþladý. Parmaklarý kulaklarýna týkalý “hayýr” diye inlerken korkunç bir sessizlikte buldu kendini. “Katil” sesleri durmuþtu. Ellerini kulaklarýndan çekmeden emin olmak istedi. Evet, kimse, hiçbir þey “katilsin” demiyordu artýk...

Yavaþça ellerini kaldýrdý ama temkinliydi. Emin olunca yerden doðruldu. Kabil Habil’in yanýna geldi. Dostu nerdeydi. Niye kendisini bir anda yalnýz býrakmýþtý. Ne yapacaktý þimdi, ne edecekti? Diye düþünürken arkasýndan bir eþeleme sesi duydu. Kalb ritmi korkudan yükseldi. Göðsünün sol tarafý zorlanmaya baþladý. Kabiller hep korkaktý zira. Korkuyla, aðýr aðýr sesin geldiði tarafa baktý. Bir karga yeri eþeleyerek çukur açtý. Ölü bir kargayý içine atýp üstünü örttü. “Tabi ya nasýl oldu da düþünemedim. Yazýklar olsun bana bir karga kadar olamadým.” diye hayýflandý.

Önce elleriyle, yorulunca da sivri bir kaya parçasýyla eþelemeye baþladý topraðý... Yeter olduðuna kanaat edinceye kadar kazdý. Sonra Habil’i kanlý elbiseleriyle içine attý. Üstünü muttakilerin en sadýk, azgýnlarýn en çetin düþmanýyla örttü. Acaba Þehidlerin yýkanýp kefenlenmeden kanlý elbiseleriyle topraða verilmeleri Habilden mi bize kaldý.

Kabil iþi bitince etrafýna baktý nerdeydi kahrolasý dostu. Bulamadý, göremedi. En doðru þey ailesine dönmekti. Günlerce kaçtýðý yerden geri döndü. Uzaktan sýmsýcak evi göründü. Ýçi ýsýndý. Dönse miydi diye tereddüt ederken karþý tepenin baþýnda ki babasý, peygamberi gördü onu. Cemaatinin simgesi kollarýný açtý “gel” dedi. “Dön bu yoldan. Rabbim affedicidir.” Kabil adýmýný atmýþtý ki, cehennem kokusu sinmiþ saçlarý iðrenç yüzünü örtmüþ iblis tam arkasýndan sokuldu.

“Nereye dostum” Kabil kýzgýndý ona, nice zamandýr görünmüyordu. Ýblis arkasýndan sokulmaya devam etti. Habil’in ona nasýl da böbürlendiðini!! Adem’in Habil’i hep kayýrdýðýný!! Kendi batýndaþý daha güzel diye Habil’e layýk gördüðünü!!! Hatýrlattý. Bunlar iyice artýrsa da tereddütlerini, Kabil babasýna, peygamberine, cemaatine doðru adýmlamaya devam etti.

Lain iblis önüne geçti bu kez. Babasýnýn Habil’in kýsasýný alacaðýný, en azýndan onu dýþlayacaðýný, hiçbir þeyin eskisi gibi olmayacaðýný, horlanarak nereye kadar yaþayacaðýný fýsýldadý. Kabil’in adýmlarý hýzýný kestiyse de durmadý. Saðdan yanaþtý bu kez... Babasý deðil miydi tüm bu olanlara sebep? O, onlarý cennet yaþamýndan mahrum etmiþ, kardeþinin kanýna girmesine zemini o hazýrlamamýþ mýydý? Ýblis son bir darbe için soluna geçti. “Boþ ver peygamber buyruðu altýnda, hep emir altýnda yaþamayý. Bak þu daðýn ardýnda sefahat var. Zevkine göre yaþar gidersin. Allah adýna yemin içiyorum babanýn bir gün öleceðiniz hakkýnda anlattýklarý hep boþ masallar. Ahiret yok. Cennet-cehennem masal. Babanýn suçundan ötürü hep bu yeryüzünde kalacaksýnýz.”

Bu son sözler Kabili durdurmaya yetmiþti. Uzaktan sadece seyredebilen Hz. Adem “hayýr” diye mýrýldandý. “Ey oðlum uyma þeytana, hevana. Daha kurt kuzuyu, kedi serçeyi, sýrtlan ceylaný öldürmeden o sana kardeþini öldürttü. Cemaatimizin arasýna ikilik/ayrýlýk-gayrilik soktu.” Þeytan Kabilin elini tutmuþ arkalarýný dönüp gidiyorlardý. Bir tepede Hz. Adem diðer tepede iblis ile Kabil el ele tutuþmuþ, güneþ batýyor, aydýnlýk ile karanlýk arasýndaki net bir çizgi gibi kýzýllýk, iki tepe arasýný bir daha gidiþ geliþ olmaksýzýn ayýrýyordu. Ýblis yer yer dönüp Hz. Ademe sinsice sýrýtýyor, gülüþlerini hançer yapýp kalbine saplýyordu.

Habil’in pak ruhu, Müslüman nesillere haykýrýyor, kravatlý mücahidlerin masa baþý meydanlarýnda korkaklýklarýna; canlarýný, mallarýný, yeri geldi mi evlad-u iyallerini terk edemeyiþlerine referans gösterdikleri Habil’in Kabil karþýsýndaki suskunluðunu red ediyordu.

Evet sessiz kalmýþtý. Ama korktuðundan, kendisine bir þey olmasýn basitliðinden ötürü deðil. Babasýnýn telkinleri, davasýný özümsemiþ olmanýn olgunluðu, arzýn ilk cemaatinin arasýna fitne girmesin de þahsýma yapýlan önemli deðil fikrine sahip olmanýn ulviliði, fedakarlýðý, sadece kan deðil, dava kardeþini þeytana kaptýrmama endiþesi susturmuþtu onu. Yoksa; “Eðer beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak deðilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarým.” “Þüphesiz kendi günahýný ve benim günahýmý yüklenmeni ve böylelikle ateþin halkýndan olmaný isterim. Zulmedenlerin cezasý budur.? (Maide suresi 28-29) sözleri korkak bir insana ait olabilir mi?

Habilden bize kalan son bir þey ÞEHADET..! Allah u Rabbul Aleminin Habil ile algýlamamýzý istediði þey dava içinde varýný yoðunu eritmek, davanýn manevi mesajýný alabilecek kývama gelmek. Bu manevi mesajý alabilmek için sadece akla, bilgiye, kültürel birikime sahip olmak yetmiyor. Kendini veren, sadakat ile teslim olmuþ herkes bu mesajý duymaktadýr. Ya Rab! Arzýnda ilk ölümün þehadet ile olmasýndaki Habil mesajlarý alabilecek-duyabilecek dava adamlarý olmayý nasip eyle bizlere. (AMÝN)

Ziya Çevlik (inzar Dergisi)
Gönderen: 04.08.2007 - 09:14
Bu Mesaji Bildir   _SeRKaN_ üyenin diger mesajlarini ara _SeRKaN_ üyenin Profiline bak _SeRKaN_ üyeye özel mesaj gönder _SeRKaN_ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1686 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
33mya (63), turkishdanger (36), LeeNa (56), avara (34), @KIN (43), Sedat KAYHAN (61), burcuburcu (49), emelim (52), yahia (49), huzur (52), nazarboncuð.. (44), fettah (42), asafusta (41), Selim54 (35), excelleron (53), SeHZaDeM (34), sofiumit (41), remzi82 (54), iskender_1 (44), Ibrahim_Kerim (43), ÝSU (31), sadozaydin (38)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.39451 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.