0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » VAHDETTEN UZAK VE MÜCADELESİZ BİR HAYAT, MÜSLÜMANLAR İÇİN BÜYÜK BİR MUSİBETTİR

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
VAHDETTEN UZAK VE MÜCADELESİZ BİR HAYAT, MÜSLÜMANLAR İÇİN BÜYÜK BİR MUSİBETTİR
395 Mesaj -

Çünkü kuvvet, keskin bir kýlýç gibidir. Hak ehlinin elinde olur ve hak için kalkarsa, zulüm ve fitneyi susturur, adaleti iþletir. Ancak ehli küfür elinde olur ve küfür için kalkarsa, adaleti susturur, zulüm ve fitneyi iþletir.



Allah’ýn (cc) adýyla !
Düþünüyorum da; bir aylýk mesafeden düþmanlarýnýn kalbine korku salan bir peygamberin (sav) ümmeti ne hale gelmiþ.
Müslümanlar düþmanlarýna karþý birlik içinde ve caydýrýcý bir güce sahip olduðundan dolayý, Asr-ý Saadet döneminde Ýslam düþmanlarý, Ýslam ve Müslümanlara karþý herhangi bir saldýrý veya zarar vermekten çekinir ve bunun neticesinden korkarlardý. Günümüzdeki Müslümanlar ise; Ýslam düþmanlarýnýn her an kendilerine saldýrmasýndan endiþe etmekte, bu nedenle onlarýn yaptýklarýna karþý çýkmaktan ve karþý tavýr almaktan yada inkýlabi Müslümanlara destek vermekten korkmaktadýrlar.
O zamandan günümüze, Allah’ýn (cc) Ýslam ile Müslümanlara bahþettiði üç temel dinamik maalesef kaybolmuþtur. Bunlardan birincisi; Müslümanlarýn Ýslam bayraðý altýnda vahdet içinde bulunmalarýydý. Ýkincisi; Ýslam’a ve Müslümanlara zarar veren veya verecek olan düþman unsurlara karþý caydýrýcý bir güç halinde bulunmalarýydý. Üçüncüsü; Ýslam dinini ve davasýný yüceltmek ve bütün insanlara ulaþtýrmak için sürekli bir mücadele ve mücahede içinde olmalarýydý. Bunlarý formüle edecek olursak; hak sancaðý altýnda VAHDET, KUVVET ve CÝHAD.
Eðer Müslümanlar vahdetlerini yitirirlerse, kuvvet olmalarý mümkün olmaz. Ve eðer Allah (cc) yolunda mücadele olmazsa, Ýslam ve Müslümanlar korumasýz ve savunmasýz kalýr. Ýþte o zaman da hak ve adalet insanlar arasýndan çýkar ve toplumu terk eder, iþlemez olur.
Hak, yani Ýslam; kuvvetten mahrum býrakýlýrsa, toplum içinde yaþanmasý, yaþatýlmasý ve savunulmasý zorlaþýr, hatta bazen imkansýz hale gelir. Yok eðer kuvvet (insanlarýn sahip olduklarý maddi imkanlar ve insan potansiyeli); haktan, yani Ýslam’dan uzak olursa, o zaman da toplumun her kesimini zulüm, fitne ve fesat sarar. Ýslam ve Müslümanlar her açýdan baský altýnda olur.
Çünkü kuvvet, keskin bir kýlýç gibidir. Hak ehlinin elinde olur ve hak için kalkarsa, zulüm ve fitneyi susturur, adaleti iþletir. Ancak ehli küfür elinde olur ve küfür için kalkarsa, adaleti susturur, zulüm ve fitneyi iþletir, Müslümanlarýn kanýný akýtýr. Bu nedenle; hakký kuvvetsiz, kuvveti haktan uzak býrakmamak gerekir.
Bu üç hususu günümüz Müslümanlarý maalesef kaybetmiþlerdir. Çünkü;

Vahdet içinde hareket etmemekte, olmasý gereken yerde, olmasý gereken zamanda ve olmasý gereken þekilde Ýslam düþmanlarýna karþý ayný safta yer almamaktadýrlar. Bu noktada elbette ki çaba içinde olan ve gayret sarf edenler vardýr, ancak bunlar yetersiz kalmakta ve Müslüman camiada istenilen neticeyi vermemektedir.
Ýslam’a ve Müslümanlara düþman olan unsurlara karþý, gerektiði þekliyle topyekün olarak Ýslami mücadeleyi vermemektedirler. Verenler de çoðu kere terör ve þiddet yanlýsý diye dýþlanmakta ve desteksiz býrakýlarak adeta düþmana yem haline getirilmektedir.
Kendi aralarýnda; mezhep, hareket metodu, siyasi düþünce, fikir, ýrk, dil, coðrafya gibi nedenlerle ihtilafa düþmüþ ve çok farklý gruplara ayrýlmýþlardýr. Bütün bu ihtilaflar olaðan þeyler iken, ihtilaflarý tefrikaya dönüþtürerek kendi aralarýnda kalýn duvarlar örmüþ ve birbirlerine yabancýlaþmýþlardýr.
Tüm bunlar, Müslümanlarýn kendi aralarýnda birlik olmalarýna engeldir. Dolayýsýyla inanç birliði, fikir birliði ve eylem birliði gerçekleþmemekte, bu da Müslümanlarý düþman unsurlar karþýsýnda her bakýmdan zayýf düþürmektedir. Öyle ki, her biri çok kolay yutulabilen küçücük bir lokma haline gelmektedir. Günümüz Müslümanlarýnýn içinde bulunduðu bu bariz hali, bakýn Rasulullah (sav) 14 asýr önce nasýl bildirmiþtir : “Sevban (ra) anlatýyor : Rasulullah (sav) buyurdular ki: “Size çullanmak üzere, yabancý kavimlerin týpký sofraya çaðrýþan yiyiciler gibi birbirlerini çaðýracaklarý zaman yakýndýr. Orada bulunanlardan biri: O gün sayýca az olacaðýmýzdan mý? diye sordu. (sav) buyurdular ki: Hayýr, bilakis o gün siz çoksunuz. Fakat sizler selin getirip yýðdýðý çer-çöpler gibi hiçbir aðýrlýðý olmayan durumda olacaksýnýz. Allah (cc), düþmanlarýnýzýn kalbinden size karþý korku duygusunu çýkaracak ve sizin kalplerinize zaafý atacak. Zaaf nedir ey Allah’ýn Rasulü ? denildi. Dünya sevgisi ve ölüm korkusu! diye buyurdular.” (Ebu Davut, Melahim)
Halbuki yüce Allah (cc) Kur’an’ý Kerim’de Müslümanlarýn terfrikaya düþmelerini ve birbirleriyle çekiþmelerini yasaklamýþtýr. Birlik içinde bulunmalarýný ise emretmiþtir. “Hep birlikte Allah'ýn ipine (Ýslam'a) sýmsýký tutunun, aranýzda tefrikaya düþerek parçalanmayýn…..” (Al-i Ýmran 103)
“Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekiþmeyin; sonra korkuya kapýlýrsýnýz da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal 46)
Bununla birlikte; Ýslam’ý hakim kýlmak ve kaim tutabilmek, ahkamýný hakkýyla tatbik edebilmek, Müslümanlarýn hak ve hürriyetlerini koruyabilmek için de, Ýslam düþmanlarýna ve zarar verecek olan unsurlara karþý sürekli hazýrlýk ve teyakkuz içinde bulunmalarýný, gerektiðinde de bu uðurda cihad edip savaþmalarýný emretmiþtir. “Onlara (Ýslam düþmanlarýna karþýgöz kırpma gücünüz yettiðince kuvvet ve besili atlar hazýrlayýn ki bununla, Allah’ýn düþmaný, sizin düþmanýnýzý ve bunlarýn dýþýnda sizin bilmeyip Allah’ýn bildiði diðer (düþmanlarýgöz kırpma korkutup caydýrasýnýz……..” (Enfal 60)
“Ey iman edenler! Düþmana karþý her türlü savunma tedbirinizi alýn. Onlara karþý (duruma göre) ya küçük birlikler halinde hareket edin veya topyekün seferber olun.”(Nisa 71)
Ancak; Ýslam’a ve Müslümanlara zarar vermeyen ve savaþmayanlara karþý sulh içinde bulunmayý emreder ve onlara zarar vermeyi yasaklar. Hatta onlara karþý adaletli davranarak iyilik yapmayý emreder. “Ancak, sizinle kendileri arasýnda anlaþma olan bir millete sýðýnanlar yahut sizinle savaþtan veya kendi milletleriyle savaþmaktan býkarak size baþvuranlar müstesnadýr. Allah dileseydi onlarý üzerinize çullandýrýrdý da sizinle savaþýrlardý. Eðer sizden uzak durur, sizinle savaþmaz, size barýþ teklif ederlerse Allah onlara dokunmanýza izin vermez.”(Nisa 90)
“Allah, sizinle din uðrunda savaþmayan ve sizi yurtlarýnýzdan çýkarmayanlara iyilik yapmanýzý ve onlara adil davranmanýzý yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanlarý sever. Allah, yalnýz sizinle din uðrunda savaþanlarý, sizi yurtlarýnýzdan çýkaranlarý ve çýkarýlmanýz için onlara yardým edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa iþte zalimler onlardýr.”(Mümtehine 8,9)
Çünkü amaç, sýrf Ýslam’ý kabul etmeyenlerle ve Müslüman olmayanlarla savaþmak deðildir. Çünkü dinde zorlama yoktur ve hiç kimse Müslüman olmaya zorlanamaz. Buradaki amaç, fitnenin ortadan kaldýrýlmasýdýr. Yukarýdaki ayetlerden de anlaþýlacaðý üzere, Ýslam’ýn emrettiði cihad ve mücadele, Ýslam ve Müslümanlara zarar verenlere ve bu hususta fitne olan bütün unsurlara karþýdýr. “Fitne tamamen yok edilinceye ve din de yalnýz Allah için oluncaya kadar onlarla savaþýn. Þayet vazgeçerlerse zalimlerden baþkasýna düþmanlýk ve saldýrý yoktur.” (Bakara 193)
Bir an durup þöyle düþünelim; bu gün itibariyle Müslümanlar eðer vahdet içerisinde bulunsalardý, kendi aralarýnda olmasa bile en azýndan Ýslam ve Müslümanlara yönelik her türlü saldýrý ve oyunlara karþý vahdet içinde hareket etselerdi, dolayýsýyla da Müslümanlarýn askeri olarak caydýrýcý ve güçlü bir yapýlarý bulunsaydý, acaba ABD, Ýngiltere ve Ýsrail þer ittifaký baþta olmak üzere, onlarýn müttefikleri ve onlarla iþbirliði içinde bulunan tüm þer güçler, hiçbir hukukun kabul etmediði þekilde ve canlarýnýn istediði gibi Müslümanlara yönelik bu kadar korkusuz ve rahat hareket edebilirler miydi? Acaba bu gün Müslümanlar bu þekilde sürekli iþgal, talan, sürgün, zindan, mahkumiyet gibi halleri yaþarlar mýydý? “Ey iman edenler! Kafirlerden yakýnýnýzda olanlara karþý savaþýn ve onlar sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah sakýnanlarla beraberdir.” (Tevbe 123)
Evet, eðer Müslümanlar vahdet içinde bulunsalardý ve caydýrýcý askeri güçleri olsaydý, bununla birlikte Ýslam düþmanlarýna karþý sert ve çetin olsalardý, o zaman Ýslam dini de, Müslümanlar da, Müslümanlarýn devlet veya vatanlarý da garanti altýnda olur ve kimse bunlara saldýrmaya cesaret edemezdi.
Baþta ABD, Ýngiltere ve Ýsrail þer ittifaký olmak üzere, onlarýn müttefik ve iþbirlikçilerinin, Ýslam coðrafyasýnda bulunmalarý tamamen Ýslam düþmanlýðýndan ve Müslümanlarýn bir gün gelip özlerine dönerek büyük bir iktidar gücü olmalarýndan duyulan kaygýdan kaynaklanmaktadýr. Dolayýsýyla Müslümanlar birinci tehlike olarak görülmekte, düþman olarak kabul edilmekte ve daha büyümeden tamamen kontrol altýna alýnmalarý gerektiðine inanmaktadýrlar. Çünkü Ýslam coðrafyasýnýn her tarafýndaki inkýlabi Müslümanlar mücadele edip gün geçtikçe taraftar buduklarý ve güçlendikleri için, ABD, Ýngiltere ve Ýsrail’in baþýný çektiði bu þer ittifaký büyük telaþ içindedirler. Bu nedenle büyük Ortadoðu projesi hazýrladýlar ve yedi ülkeyi kapsayan büyük bir operasyona giriþmiþ bulunmaktadýrlar. Bütün bu ülkelerdeki Ýslami mücadeleyi tasfiye etmek, Müslüman kitleyi toptan kontrol altýna almak ve Ýslam coðrafyasýndaki yer altý ve yer üstü zenginlik kaynaklarýný onlarýn elinden alarak maddeten de güçlenmelerinin önünü almak için. Bu cümleden olmak üzere; Ýran’ý da büyük bir düþman olarak görmekte ve yönetiminin deðiþmesini istemektedirler. Ýran’ýn daha kolay bir lokma haline gelmesi için de, müttefiki olan Suriye ile þu an için anlaþma yoluna giderek Ýran’dan ayýrma, Lübnan’daki Hizbullah hareketini etkisizleþtirme, Irak’taki Þiiler’i de Ýran’ýn etkisi ve nüfuzundan koparmak için þimdilik onlarla iyi geçinmeye çalýþmak ve anlaþma yoluna gitmek suretiyle Ýran’ý uluslar arasý arenada yalnýz býrakmaya çalýþýyorlar. Bununla birlikte; ortadoðuda Ýslami geçinen bazý gruplarý, mezhep ayrýlýklarýný körükleyerek, para vererek ve rahat hareket etme imkaný tanýyarak iþbirliðine zorlamak suretiyle Ýran ve Lübnan Hizbullahýna karþý kullanma yoluna gitmektedirler. Bu hususta, Suudi Arabistan baþta olmak üzere Mýsýr, Ürdün ve Yemen gibi ülkelerin iktidar sahiplerini yanlarýna almýþ ve bu iþleri bunlar vasýtasýyla yapmaya çalýþmaktadýrlar. Çünkü bu laik yöneticiler de kendi iktidar ve geleceklerini inkýlabi Müslümanlardan dolayý tehlikede görüyorlar. Onlar da biliyorlar ki Ýslam’ýn taraftar bulup güç kazanmasý, beraberinde kökten deðiþimi getirecektir, Kral Abdullah’lar, Mübarek ve diðer laik yöneticilerin dönemleri sona erecektir. Bunlarýn; ABD, Ýngiltere ve Ýsrail þer ittifakýyla iþbirliði sanýyorum ki bu yüzdendir. Ayrýca bunlarýn ismi Müslüman olsa da, zaten Ýslam ile bir alakalarý yoktur ve Müslüman halkýn derdine de düþmemiþlerdir. Bundan baþka, Suudi Arabistan’ýn, Ýran ve Lübnan Hizbullahý ile mezhebe dayanan bir düþmanlýðý vardýr.
Ýslam coðrafyasýndaki bu iþgaller, zulümler, oynanan oyunlar vs hep bu yüzdendir. Afganistan’a ve Irak’a girmek de bu temel nedene dayanmaktadýr. Bakýn bu konuda Amerikan Ordusu Generali Wesley Clark, neler söylemektedir. Bu þahýs, önümüzdeki seçimlerde ABD Baþkanlýðý'na aday olmayý düþünen isimlerden biri olarak ABD'nin Ortadoðu planlarýný þöyle anlatýyor: “Beþ yýl içinde yedi ülkeyi ele geçireceðiz: Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan, Ýran......” “11 Eylül’ün hemen ardýndan Pentagon’daydým. Generallerden biri beni içeri çaðýrdý. Meþgulsünüz dedim. Hayýr, hayýr, dedi. Irak’la savaþa girmeye karar verdik, dedi. Birkaç hafta sonra onu tekrar görmek için gittim, o sýralar Afganistan’ý bombalýyorduk. Hala Irak’la savaþa girme durumunda mýyýz diye sordum. Daha da kötüsü, dedi. Masasýna uzandý, bir kaðýt aldý. Bunu az önce yukarýdan aldým (Savunma Bakaný’nýn ofisinden anlamýna geliyordu) Beþ yýl içinde, Irak’la baþlayan, sonrasýnda Suriye, Lübnan, Libya, Somali ve Sudan’la devam edip Ýran’la bitecek yedi ülkeyi nasýl ele geçireceðimizi anlatan bir nottu. Gizli mi diye sordum. Evet efendim, dedi. Peki, bana gösterme dedim…..(Kanada Merkezli Düþünce Kuruluþu Democracy Now Global Research'dan Amy Goodman'ýn röportajýndan alýnmýþtýr. 05.04.2007) Bunlar, Ýslam coðrafyasýna istedikleri gibi þekil vermeyi ta o zamandan beri planlamýþlar. Þimdi ise bu planý uygulamakla meþguldürler.
Bugün Ýran’a saldýrma düþüncesinin altýnda da ayný temel neden yatmaktadýr. Yoksa geçerli bir sebep ve haklý bir hukuki veya siyasi nedenleri yoktur. Nükleer enerji konusu gündeme gelmeden önce, teröre destek vermekle suçlanan Ýran, þimdi daha çok nükleer enerji elde etmekle ve bunu silah yapýmýnda kullanmakla suçlanýyor. Halbuki; nükleer enerjiyi kendileri ürettikleri gibi, Ýran’da da þah döneminde buna bizzat öncülük etmiþlerdi. Bakýn Ýran’ýn Türkiye büyükelçisi Golam Rýza Mukaddem bu konuda zaman gazetesi muhabirine neler söylüyor :
Zaman Muhabiri : Nükleer programýnýz çok kapsamlý. Gerçekten milyarlar dökülmüþ. Madem amaç barýþçýl, bu paralarýn onda biri ile piyasadan çok kolaylýkla yakýt alýnabilirdi. Neden bu emniyetli yol izlenmedi de Ýran kendisini hedef ülke haline getirdi?
Ýran Büyükelçisi : Bu programýn baþlangýcý elli yýl önceye dayanýyor ve bunu bize yapan Amerika'dýr. O zaman Ýran'ýn durumunu, gelecekteki ihtiyaçlarýný göz önüne alarak Ýran yönetimi ile oturup bir program yapmýþlar. Ve o doðrultuda da Fransýzlar, Kanadalýlar, Almanlar bu programý uygulamakla ilgili Ýran'da kontratlar yapmýþlar. Tahran'da bulunan reaktörümüzü Amerika yapmýþtýr. Bunun mantýklý bir nedeni olmasaydý neden gelip yaptýlar? Neden kendileri öncülük yaptýlar bu programa? Demek ki bunun bir nedeni vardý. Ama Ýslam devriminden sonra bunlar kontratlarýndan ve taahhütlerinden vazgeçmeye baþlamýþlar. Ve Almanlar attýklarý temelleri Buþehr'de býrakýp gitmiþlerdir. Neden böyle yaptýlar, size soruyorum.
Z.M. : Bir Ýslam Cumhuriyeti'nin elinde böyle bir güç olsun istenmedi herhalde. Acaba þu anki program, o eski programla ayný mý?
Ý.B. : Günün þartlarýyla bazý düzeltmeler olabilir. Elli yýl önce yapýlan programla bugünkü uygulanan projeler A'dan Z'ye kadar uymayabilir. Ama temeli odur. Ýran'ýn yakýtýný kendisinin üretmesine neden karþý çýkýlýyor? Neden bu teknolojiyi vermek istemiyorlar? Biz Fransýzlarýn enerji alanýnda faaliyet gösteren, yakýt üreten bir þirketinin ortaðýyýz. Yüzde 25 civarýnda payýmýz vardýr. Buna raðmen hiçbir þekilde imkanlarýndan yararlanamýyoruz. Ýzin bile vermiyorlar gitmemize oraya. Biz neden baðýmlý olmalýyýz onlara? Kendi yapacaðýmýz iþi neden ona buna býrakalým?
Z.M. : Uranyumu zenginleþtirmeye baþladýðýnýz zaman bu iþin ucu ister istemez nükleer bomba yapmaya gidecektir. Bütün endiþe bu.
Ý.B. : Bunu yapanlar ve kullananlar söylüyorlar. Ýngiltere geçen hafta nükleer silahlarýn yenileþtirilmesine yirmi milyar fon ayrýlmasý isteðinde bulundu meclisten. Kimse itiraz etmiyor buna? Nükleer bomba üretmek, rezerv yapmak suçsa onlar neden yapýyorlar? Neden Ýran'ý iþlemediði bir günah ile mahkum ediyorlar?......... (Ýran’ýn Türkiye büyük elçisi Golam Reza Bagari Mogaddam ile zaman gazetesinin yaptýðý röpotajdan alýnmýþtýr 02.04.2007)
ABD, Ýngiltere ve Ýsrail þer ittifaký, beraberindekilerle bütün bunlarý yaparken, sürekli Müslümanlarý suçlu göstermeye çalýþýyor ve terörist olarak damgalýyor.
Afganistan ve Irak’ta vatanlarýný iþgalden kurtarmak için mücadele edenler ve iþgalcilerin zulümlerine karþý direnenler terörist, Çeçenistan’da vatanlarýný, din ve namuslarýný Rus zulmünden kurtarmak ve korumak için savaþ ve mücadele verenler terörist, Cezayir’de seçimleri kazanlar terörist, Mýsýr’da Müslüman kimlikle seçimlere girenler yüksek oy alanlar terörist, Somali’de, Sudan’da Ýslam dininin gereklerini yerine getirmeye çalýþanlar terörist, Türkiye’de Ýslam’ý yaþamaya çalýþmayý bir tarafa býrakýn, Ýslam’ýn emri olan tesettürü savunanlar dahi terörist olmaktadýr. Bütün bunlarýn ötesinde, bütün dünyanýn kabul ettiði demokratik seçim usulleriyle, yani halkýn oylarýyla Filistin’de iktidara gelen Hamas, halka raðmen terörist. Yani Müslümanlarýn, Allah’ýn ve Rasulünün (sav) emri gereði yaptýklarý her þey bu çerçevede deðerlendirilmektedir. Þiddete teþvik etmek, þiddete baþ vurmak, þiddeti bir araç olarak kabul etmek vs bahanelerle sürekli Müslümanlar kötüleniyor, karalanýyor, eleþtiriliyor ve dolayýsýyla yaptýklarýnýn terörizm olduðu söyleniyor. Dünyanýn hiçbir yerinde Müslümanlarýn güçlenmesini ve söz sahibi olmasýný istemiyorlar. Peki buna karþýlýk; bütün bunlarý iddia edenler, dünya barýþý, demokrasi ve insan haklarýndan dem vuranlar, daha açýkçasý bu Ýslam ve Müslüman düþmanlarý ne yapýyor?
Bir örgütün yaptýðýný iddia ettiði 11 eylül eylemine karþýlýk, Afganistan gibi kadimi bir ülkeyi tamamen iþgal etti. Teröristlere yardým ediyor ve ayný zamanda kimyasal silah üretiyor diye Saddam’ý ve yaptýðý zulümleri bahane ederek Irak’ý iþgal etti. Bu konuda delil diye bizzat zamanýn Amerika eski dýþiþleri bakaný Colin Powel, BM Güvenlik Konseyi'nde bir film gösterdi. Irak'ta bakýn nasýl kimyasal silahlar yapýyorlar, þunu yapýyorlar, bunu yapýyorlar diye. Sonunda hepsi yalan çýktý. Þu ana kadar, iddia edilen herhangi bir delil bulunamadýðý gibi, bizzat ABD’li yetkililerce de delilin olmadýðý itiraf edildi. Þu an hem Afganistan ve hem de Irak’ta ABD ve Ýngiltere öncülüðündeki þer güçleri, her gün masum halký katletmekte, insanlara tarihin en vahþi zulümlerini uygulamaktadýrlar. Ýsrail, her gün Filistin’in bir çok yerinde, hiçbir hukuk kaidesinin kabul etmeyeceði tarzda terörist eylemlerle insanlarýn kanýný akýtmakta, topraklarýný iþgal etmekte, karþý çýkanlarý öldürmekte veya tutuklayýp iþkencehanelerine atmaktadýr. Ruslar, her gün Çeçen halkýnýn kanýný akýtmakta, iþgal ettiði topraklarýnda istediði gibi zulmünü sergilemektedir. Ve hakeza! ….bu konularýn detayýna girme gereði duymuyorum, çünkü olup bitenler her gün basýna yansýmaktadýr. Ancak bütün bunlarýn hiç biri terör eylemi sayýlmadýðý gibi, bunlarý yapanlar da terörist damgasý yemiyorlar. Neden? Çünkü bütün bunlara karar verenler, haklý ve haksýzý belirleyenler yine kendileri de ondan. Ýþte bu noktada Müslümanlarýn durup çok düþünmesi gerekir. Hak nedir, hakikat nedir, haklý kimdir, haksýz kimdir, bunlar hangi kriterlerle belirlenir, kimler hangi haklara sahiptir ve olabilir, Müslümanlarýn kendi toplumlarýnda dini ve insani hak ve hukuklarý nelerdir?……..Bütün bunlarý kim veya kimler belirleyip tayin etme hakkýna sahiptir? Bunlarý tayin edip istediði gibi hareket edenler, hakikatinde bu yetki ve ehliyete sahip olmadýklarý halde, Müslümanlarýn bunlara karþý tavrý ne olmalýdýr? ……
Bu gün bütün Müslümanlar, vahdeti ve mücadeleyi sürekli gündemlerinde tutmakla ve bunun için çaba sarf etmekle öncelikli olarak sorumludurlar. Bu konuda her Müslüman, yapabileceði þeyleri düþünüp katkýda bulunmaya çalýþmalýdýr. Müslümanlarýn hak sancaðý altýnda vahdet oluþturmalarý ve i’la-i kelimetullah için mücadele etmenin gerekliliðini sürekli gündemde tutmalarý, bu konuda Müslüman halkýmýzda bir bilinç ve hassasiyet oluþmasýna azami çaba sarf etmeleri gerekir.
Müslümanlar, vahdet aleyhine olacak her türlü sözlü ve fiili hareketlerden kaçýnmalýdýrlar. Müslümanlar, birbirlerinin aleyhinde sözlü veya fiili hiçbir çaba içinde olmamalýdýr. Ýslam düþmanlarýnýn sözlü veya fiili saldýrýsýna maruz kalan Müslümanlar, diðer Müslümanlarca (imkanlarýna göre) sözlü veya fiili desteklenmeli ve sebep ne olursa olsun sessiz kalýnmamalýdýr. Gerekçe ne olursa olsun, hiçbir Müslümana karþý gayri Müslimlerle beraber hareket etmek, onlarla ayný safta yer almak, iman ve Ýslam ile baðdaþmayan bir haldir.
Unutulmamalýdýr ki, ameller niyetlere göredir. Her kes, niyetine göre hareket eder. Kimin derdi ne ise, o derdinin peþinden koþar, onun için çaba sarf eder. Derdi dünya mal ve makamý olan kimse; dünya mal ve makamýnýn peþinde koþar, bütün enerjisini o yolda sarf eder. Derdi Ýslam ve Müslümanlar olan kimse; Ýslam ve Müslümanlar’ýn derdiyle dertlenir, lehlerinde olan iþ ve icraatlar peþinde koþar, zararlarýna olan þeyleri yapmadýðý gibi, bu zararlarý def etmeye çalýþýr, daima yanlarýnda olur, düþmanlarýna karþý onlarla ayný safta yer alýr.
“Ýman edenler Allah yolunda savaþýrlar, inanmayanlar ise taðut (batýl davalar ve þeytan) yolunda savaþýrlar. O halde þeytanýn dostlarýna karþý savaþýn; þüphe yok ki þeytanýn kurduðu düzen zayýftýr.”(Nisa 76)
Not: Ýran bu yýlý, “ittihad-i milli ve insicam-i Ýslami” yýlý olarak ilan etmiþ bulunmaktadýr. (Yani, ülke içinde vahdet, ülke dýþýndaki Müslümanlarla uyum). Bunu yerinde bir karar görüyor ve kutluyorum. Umarým ki, bütün dünya Müslümanlarý arasýnda vahdet ve insicama vesile olur.



Mesaj 1 kez düzenlendi. En son ebu_hanzala tarafından, 05.02.2008 - 08:58 tarihinde.
Gönderen: 05.02.2008 - 08:55
Bu Mesaji Bildir   ebu_hanzala üyenin diger mesajlarini ara ebu_hanzala üyenin Profiline bak ebu_hanzala üyeye özel mesaj gönder ebu_hanzala üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1196 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
zec (53), yesil07 (39), volkansav52 (40), bebecik1974 (50), mcamlica (38), serdar414 (47), musoylemez (56), KalpYapalim (32), gurbat (62), yasen (47), yilmaz (63), kenzularsh (40), srknsrt (51), puma (54), mazpolat (67), pskofb (38), akaasa (49), oguzy (74), arkadasim (51), Mecnun2000 (55), sarenge (44), SarCopTeS (43), halil40 (36), belan08 (47), halil_10 (37)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.68934 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.