0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » KOCA KARI İLE HZ. ÖMER

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
mehmetduru su an offline mehmetduru  
KOCA KARI İLE HZ. ÖMER
322 Mesaj -
KOCA KARI ÝLE HZ. ÖMER
Okuyacaðýnýz hikayeyi bize sahabilerin içinde en çok sayýda hadis rivayet etmiþ olan Ýbn-i Abbas anlatmaktadýr.
Karanlýk bir geceydi; soðuk ve dondurucu bir kýþ gecesi. Ayaz insanýn iliklerine iþliyordu. Halife Hz. Ömer'i görüp onunla biraz konuþmak üzere evden çýktým. Her taraf ýssýz ve sessiz, bütün þehir uykularýnýn en derin rüyalarýnda soluyor olmalý. Sokaklarda in cin top oynuyor.
Yolumun ortalarýna doðru önümde insan olduðunu tahmin ettiðim bir karaltý belirdi. Biraz daha yaklaþýnca gerçekten insan olduðunu gördüm. Karþýmdaki de verdiðim selamý almak üzere baþýný kaldýrýp yüzünü bana çevirince hayretten þaþakaldým. Çünkü önümde benim ziyaretine koyulduðum Hz. Ömer'den baþkasý deðildi. Gecenin bu saatinde herkes sýcak yataðýnda mýþýl mýþýl uyurken koca bir halifenin yapayalnýz sokaklarda dolaþmasýný bir sebebe baðlýyamýyordum.
Üstelik bu dondurucu kýþ gecesinde. Merakýmý yenemeyerek, hemen söze baþladým; "gecenin bu saatinde yapayalnýz niçin dolaþýyorsun?"
Hz. Ömer (r.a) bana sokularak koluma girdi ve iþin yoksa beraber yürüyelim diye teklif etti; "hem sana yürüken niçin yalnýz baþýma gezintiye çýktýðýmý da anlatýrým" diye ilave etti. Ben "zaten sana geliyordum; biraz görüþür, sohbet ederiz diye düþünmüþtüm. Madem ki böyle oldu; gezinirken konuþuruz." cevabýný verdim.
Ýkimiz birlikte yola koyulmuþtuk; benim içim içime sýðmýyor, neredeyse meraktan çatlýyordum. Bir aralýk soru soran gözlerimi Halife'nin yüzüne diktim; haydi söze baþla; anlat bakalým niçin ayazlý bir gecenin bu saatinde tek baþýna sokaklarda dolaþtýðýný" demek istiyorum.
Halife Hz. Ömer'de zaptedilmez merakýmý anlamýþtý. Ama baþka meselelerden konuþuyor, fakat bir türlü gecenin bu saatinde niçin dolaþmakta olduðuna lafý getirmiyordu. Birlikte gezinirken her evin kapýsý önünde epeyce bir müddet dikiliyor, kulaðýný kapýya dayayarak içerisini dinliyordu.
Evlerin kapýlarýnda dikilip içerden bir ses geliyor mu, gelmiyor mu, diye dinleye dinleye sokak sokak Mekke mahallelerini dolaþtýk. Hiçbir tarafta çýt yoktu, herkes bölünmez uykularýnýn salýncaðýnda soluyordu. Belki de þu koca þehirde gecenin bu saatinde Halife Hz. ömer (r.a) ile benden baþka uyanýk olan tek kiþi yoktu.
Yavaþ yavaþ Hz. Ömer'in neden gezintiye çýktýðýný anlar gibi oluyordum. Anlaþýlan þehir halkýndan herhangi birisinin bir derdi, bir sýkýntýsý yüzünden uykusuz kalýp kalmadýðýný yakalamak istiyordu. Bu yüzden sokak köpeklerine kadar þehrin bütün canlýlarý sýcak yuvalarýnda uyurken müslümanlarýn reisi sýfatý ile Hz. Ömer (r.a.) onlara bekçilik ediyor; onlarýn rahatý için uykuyu kendine haram ederek sokak sokak bu ayazda dolaþýyordu.
Bütün mahalleleri kapý kapý dolaþýnca þehrin dýþýna çýktýk. Saðda solda tek tük çadýrlar vardý. Onlarýn da kapýlarý önünde durup aðlama sýzlama var mý diye içeriyi dinledikten sonra yolun en ucundaki bir çadýra sýra geldi.
Diðerlerinde olduðu gibi bu çadýrýn kapýsýnda da dikilerek içeriyi dinledik; birbirine karýþmýþ durumdan aðlayan çocuk sesleri geliyordu.
Epeyce dinledikten sonra Hz. Ömer (r.a.) kapýyý vurup selamla birlikte içeriye daldý. Evin içi karmakarýþýktý. Durmadan aðlayan çocuklarýn gözleri þiþmiþ; yüzleri akan yaþlarýn çizgileri ile benek benek kararmýþtý. Yaþlýca bir kadýn ocaðýn baþýna oturmuþ hem ateþin üzerinde kaynayan tencereyi karýþtýrýyor hem de halsizlikten dizinin dibine serilen minicik yavrularý susturmaya çalýþýyordu. Kadýn da bitkin ve halsiz görünüyordu. Bu haline raðmen Hz. Ömer'in (r.a.) selamýna gülümser olmasýna çalýþtýðý bir çehre ile aldý. Anlaþýlan evine gelenin Halife Ömer olduðunu bilmiyordu. Kim bilir Halife'yi tanýmýyordu bile. Zate gecenin bu ilerlemiþ saatinde þehir dýþýndaki bir çadýrýn kapýsýný Halife'nin çalacaðýný kim düþünebilirdi.
Hz. Ömer (ra.) kendini tanýtamadan tatlý bir dille kadýna sordu "valide bu yavrular niye böyle durmadan aðlýyor?" Kadýn içini çekerek kýsaca "iki günden beri açtýlar da ondan" diye cevap verdi. Hz. Ömer (r.a.), "peki niye önlerine yemek koymuyorsun?" diye soracak oldu hýçkýrýklar birden kadýnýn boðazýna düðümlendi. Durmadan akmaya baþlayan gözyaþlarý arasýnda bize içini dökmek üzere söze baþladý.
"Oðlum" dedi Halife Ömer'e "sen þu ateþte kaynayaný yemek mi piþiyor sandýn; ne gezer!.. Yavrularý avutabilmek için çakýl koydum tencereye; durmadan kaynatýyorum. Piþirecek hiçbir þey yok. Bu gördüðün yavrular benim, anasýz babasýz yetim torunlarýmdýr. Oðlum, kocam ve kardeþlerimin her biri bir muharebede þehit düþtüler. Evin geçimini temin edecek bir erkeðim yok. Ben de hem yaþlý ve hem de kadýn halimle halim kalmadý. Ýþte böyle aç ve periþan kaldýk.
Soylu bir aileden varlýk için büyümüþ ve yokluk nedir hiç bilmemiþ bir kýzý olduðum için kimseye gidip halimi anlatmaya, el açýp bir þeyler dilenmeye de yüzüm tutmuyor. Her þeyi bilen yüce Allah (c.c.) bir sebebini yaratýp rýzkýmýzý gönderinceye kadar böyle aðlayýp beklemekten baþka çaremiz yok."
Hz. Ömer (r.a.) kadýn dinlerken yanmakta olan bir mumu gibi eriyor, yüzü renkten renge giriyordu. Kadýnýn sözünü bölerek üzgün bir sesle "valide, þehirde oturan müslümanlarýn emirine, Halife Ömer'e neden baþvurup durumunu anlatmýyorsun?" diyebildi. O ana kadar kesintisiz olarak gözyaþý döken kadýnýn derin üzüntüsü yerini anlatýlmaz bir kin ve kýzgýnlýða býraktý. Hiddetten kararan bakýþlarýný Halifeye dikerek þu sözleri söyledi.
"Dilerim ki o Halife Ömer daha dünyada iken bulsun Ahirette de elim yakasýndan kopmasýn." Hz. Ömer (r.a.) kekeleye kekeleye "Niçin Ömer'e böyle beddua ediyorsun valide! Onun bu iþte günahý nedir?" dedi. Kadýn ayný kýzgýnlýkla bu sözlerin cevabýný yetiþtirdi: "evladým!.. Ben þu ihtiyar halimle iki günden beri gece gündüz demeyip yetim avuturken o nasýl rahat yataðýnda uyuyabilir? O, müslümanlarýn reisi, baþ bekçisi deðil mi? Bizler evvela Allah'a sonra do onun eline emanetiz. Gelip de benim halimi nasýl sormaz. Müslümanlarýn reisi olmayý böyle kolay mý sanýyor!.."
Hz. Ömer (r.a.) yavaþ yavaþ dolmaya baþlayan göz pýnarlarýný kadýndan saklayarak "valide haklýsýn, doðru söylüyorsun; ama zavallý Halife'nin iþi bir iki deðil ki. Kimbilir baþýný kaþýyacak kadar bile boþ zamaný yoktur. Hem sen gidip derdini anlatmadýktan sonra o senin halini bilmez ki, diye kadýnýn öfkesini dindirmeye çalýþtý. Fakat kadýn ayný kýzgýnlýkla sözlerine devam etti.
"Madem ki dertlilerin derdini zamanýnda haber alýp çaresine koþmayacaktý, zamanýnda niye Halife olmayý, müslümanlarýn baþýna geçmeyi kabul etti? Böyle çürük bir mazereti hiç dinler miyim ben? Zavallýnýn iþi çokmuþ!.. Nedir iþi yine savaþ mý? Yanýnda inleyenlerin sesine kulak vermez. Þehrinde açlýkla pençeleþen yavrular yaþýyor.
Halife bunlara göz yumarak uzak diyarlardaki þehirlere gaza, gaza diyerek asker yürütmekle; gencecik delikanlýlarýmýzýn kanýný yabancý topraklara akýtarak kadýnlarý býrakmayý marifet mi sanýyor? Benim babam, amcam, dayým ve gencecik oðlum hep onun ordularýnda þehit düþmedi mi? Þimdi kim bilir yine nice kadýn ve çocuklarý kocasýz ve babasýz býrakýp, aç ve çýplak bir sefaletin kucaðýna atacak. Böyle dertlerimize yeni dertler eklesin diye mi biz onu baþýmýza geçirdik?"
Tam bu sýrada çocuklar sözleþmiþler gibi hep bir aðýzdan yanýk sesleri ile aðlaþmaya baþladýlar. Çocuklarýn bastýran çýðlýklarý kadýnýn öfkesini bir kat daha arttýrdý. Ellerini havaya kaldýrarak ve sesinin çýktýðý kadar baðýrarak sözlerine þöyle devam etti:
"Bu evdeki canlýlarýn göðüslerinden boþalarak yükselen inilti ve çýðlýklarý þimþek ve yýldýrým eyleyerek Ömer kulunun baþýna yaðdýrmasýný dilerim. O varsýn dul bir kadýnla yetim yavrularýn beddualarýný yaðmur sansýn. Tez elden ona gönlümün dilediði bir bela ver de kývranýrken bizim neler çektiðimizi anlasýn. Sen iþini bilirsin, yüce Yaradanýmýz."
Hz. Ömer (ra.) artýk dayanamadý. Dolu dolu olan pýnarlarýndan yaþlar damlamaya baþladý. Herkesin durmadan gözyaþý döktüðü bu kederli evde, gözyaþlarýný görmelerini istemediði için yüzünü herkesten saklamaya çalýþýyordu. Artýk orada oturamazdý. Hemencecik yerinden doðruldu. Bitkin bir sesle "valide haklýsýn sen yine avut çocuklarýný ben hemen dönerim" diyerek kapýya doðruldu. Arkasýndan ben de yürüdüm. Dýþarýya çýkýnca derin bir soluk çekti ciðerlerine. Kelimenin en geniþ manasý ile üzgün ve bitkin idi. Yol boyunca aðzýndan tek kelime çýkmadý. Var gücünü kullanarak hýzla yol almaya çalýþýyordu. Ona yetiþmekte güçlük çekiyordum. Doðruca devlet hazinesine vardýk. Halife, bir un çuvalý seçerek bir yana koydu. Benim elime de bir yað kabý tutuþturdu.
Vakit geçirmeden koca un çuvalýný sýrtlanmaya koyuldu. Gözlerime inanamýyordum. Evet bu Ýslam Devletinin koca reisi un çuvalýný sýrtýna almak üzere idi. Hemen yanýna sokuldum; "aman ey mü'minlerin emiri!.. Ne yapýyorsun? Bari müsaade ver de çuvalý ben sýrtýma alayým." Hz Ömer (r.a.) hemen sözümü keserek belki bir saatten beri ilk defa aðzýný açýp þu sözleri söyledi. "hayýr, ey Ýbn-i Abbas, sevgili dostum!... Deðil yorgunluktan yere yýðýlsam, ölsem bile býrak; yükünü de kendi sýrtýnda götürsün. Bu dünyada yüküne yardým etmek isteyecek öz dostlar bulabilir, fakat her koyunun kendi bacaðýndan asýlacaðý Ahiret gününde kimse O'nun cezasýný paylaþmayacaktýr.
Kadýn doðru söylemiþti. Ya vakti ile Hilafeti yüklenmemeliydim. Yüklendiðime göre idarem altýndaki tek tek her ferdin huzur ve emniyetini düþünmek zorundayým."
Sevgili dostum, Dicle kenarýnda otlayan bir koyunu kurt kapsa ilahi adalet onu Ömer'den sorar. Þu yaþlý kadýn kimsesiz ve avuttuðu yavrular kimsesiz kalýr; sorumlusu Ömer'dir. Bakýmsýzlýk ve sefaletten bir ev çökse vebali Ömer'in omuzlarýndadýr. Talihsizlik neticesinde yere bir tek damla kan aksa o kan damlasý çoþkun bir derya olup dalgalarý ile Ömer'i yutar. Kýrgýn gönüllerin öfke þimþekleri Ömer'in baþýna boþalýr. Bütün matemlerin gözü göze göstermez dumanlarýnda boðulacak olan da Ömer'den baþkasý deðildir.
Ömer her derdin devasý, her dileðin büyük kapýsý ve her lanetin ana ana hedefidir. Yüce Allah'ým aciz bir kul bu kadar aðýr ve çeþitli mesuliyet yükünün altýndan nasýl kalkabilir? Ey Ömer, bu kadar yükün altýna girmeyi nasýl kabul edebildin vakti ile...
Sözünü bölüp bir parça kederini dindirmek istedim ve dedim ki; "o kadar da üzme kendini, ey mü'minlerin emiri... Halifelik yükünü sen üzerine almasan kim bu vazifeyi senin kadar titizlikle yüklenebilirdi. Sen de bütün üstün meziyet ve kabiliyetlerine raðmen nihayet bir insansýn. Her yerde vakit geçirmeden kendini gösteren ve yanýlmaksýzýn kýlý kýrk yaran ilahi adalete ulaþamazsýn. Kullara verilen bütün merhametler bir araya getirilerek temiz gönlüne dolsa bile bütün varlýklarý kanatlarý altýna alan yaygýn ilahi esirgeyicilikle yarýþamazsýn.
Ey iyi yürekli Halife!... Sen þüphesiz ki bir melek deðilsin, ama adelet ve merhamet kervanýnýn ön safýndaki elinde bayrak tutanlardansýn. Senin bu eriþilmez adaletine kýyamet günü, hem yer, hem gök hemde þu sýrtýndaki un çuvalý ayný zamanda da ben þahitlik edeceðiz. Þüphesiz ki en büyük þahidin de karanlýk gecede kara taþ üzerindeki siyah karýncaya kadar her þeyi bilen yüce Allah'ýn bizzat kendisidir ne mutlu sana ki fani hayatýný böylesine ölmez deðerlerin sahibi olmak uðruna harcýyorsun. Ne mutlu biz müslümanlara ki dünyanýn baþka milletlerini, padiþah diye kan içen canavarlar idare ederken, senin gibi ipek yürekli ve geniþ görüþlü bir reisin þanlý adalet bayraðý altýnda gölgelenmenin tükenmez zevkini tadýyor ve bütün dünyaya karþý seninle haklý bir iftihar duyuyoruz."
Bu sözlerim galiba Halife'nin üzgün gönlüne biraz neþ'e vermiþti. Aðýr çuval yükü altýnda iki büklüm olmuþ bedenine raðmen son gücünü kullanarak yokuþu soluk soluða çýkýyordu. Damarlarýndaki kaný bile donduracak kadar keskin ayaza raðmen alnýndan ve yüzünden akýp heybetli göðsüne süzülen terlere aldýrmýyordu bile.
Nihayet koca karýnýn çadýrýna vardý ki nefes nefese içeri girip çuvalý yere býraktý ve ayný zamanda kendisi de yere serildi; iyice bitmiþ, takatinin son damlalarýný kullanarak çadýra girebilmiþti. Kýsa bir dinlenmeden sonra askýnlar gibi silkilenerek yerinden doðruldu; tencerede kaynamakta olan çakýllarý boþalttý. Yerine benim taþýdýðým kaptan yað koydu. Sonra eriyen yaða sýrtýnda getirdiði çuvaldan kendi eli ile un koyarak piþirmeye koyuldu.
Sönen ateþi kadýndan çalý çýrpý isteyerek kendisi tutuþturdu. Böylece piþirdiði yemeði ayazda çabucak soðutarak yine kendi eli ile kurduðu sofraya koydu.
Daha sonra anne ve baba þefkatini bile gölgede býrakacak gülümseyen bir yüz ve bal gibi bir sesle iki günden beri boðazlarýndan aþaðýya tek lokma geçirmemiþ olan öksüz yavrularý yemeðe oturttu; eli tutmayanlara kendi eli ile yemek verdi.
Günlerden beri kara yaslara gömülmüþ olan çadýrý bir anda sýcak bir sevincin ýþýklarý aydýnlatmýþtý. Aðlamalar susmuþ, yaþlar kurumuþ; öfke dinmiþti. Öksüz yavrularýn gözleri sevinçten ýþýl ýþýl parlýyordu. Yaþlý kadýncaðýz Hz. Ömer (r.a.) sýrtýnda un çuvalý ile içeriye girdiði andan beri þaþkýnlýktan sanki dilini yutmuþtu, aðzýndan tek bir kelime bile çýkmadý.
Fakat karný doyan öksüz torunlarýnýn neþesi odayý sarýnca aðýr bir uykudan uyanýr gibi silkindi; toplandý ve sevinç gözyaþlarý içinde kim olduðunu hala bilmediði Halifeye þu sözleri söyledi. "Dilerim ki yüce Allah (c.c.) tez elden seni Hz. Ömer'in Halifelik makamýna oturtsun. Oraya Ömer'den çok sen yakýþýrsýn."
Yaþlý kadýnýn o karþýsýndakini tanýmadýðý için söylediði bu sözlere içinden güldüm; yan gözle Ulu Halife'yi aradým; bu akþam belki ilk defa bu sözler üzerine O da aydýnlýk bir çehre ile gülüyordu.
Bana yaklaþýp gidelim artýk diye iþaret ettikten sonra kadýna döndü; "Valideciðim... Sen yarýn erkenden Halifelik makamýna gel; beni orada bul da sana emekli ve yetim maaþý baðlatayým. Þimdilik hoþçakal" dedikten sonra birlikte dýþarý çýktý gün aðarmýþtý. Müezzinin bütün mü'minleri sabah namazýna çaðýracak olan gür sesi nerdeyse ortalýðý çýnlatacaktý. Ulu halife uykusuz kalarak ve terler dökerek vazifesini yapmýþ insanlarýn gönül huzuru içinde rahattý.
Bana gelince uykusuz gecemden fazlasý ile memnundum. Çok þeyler görmüþ, çok þeyler iþitmiþtim ve çok þeyleri öðrenmiþtim. Gördüklerim, iþittiklerim ve öðrendiklerim bende ömür boyunca tazelik ve canlýlýðýný yitirmeyecek izler býrakmýþtý. Ümit dolu sevinçler içinde Allah Resulü'nün þu sözlerini hatýrladým. "Sahabilerimin her biri tek tek gökteki yýldýzlar gibidir. Hangisinin peþinden giderseniz hidayetin yolunu bulursunuz." "Ey yüce Allah Resulü!.. dedim içimden" "senin Halifen Ömer'i gördünde mi söyledin bu altýn sözleri!...
O gün kadýn, öðleye doðru Halifelik makamýna geldi. Ulu Halife zaten daha önce iþini maaþa baðlanmasý için gereken kimselere derhal emir vermiþti. Kadýn Hz. Ömer'i tanýmýþtý ama þaþkýnlýktan dona kaldýðý için dilini döndürüp hiçbir þey söylemiyordu. Ulu Halife onu saygý ile karþýlayýp bir yere oturttuktan sonra þöyle dedi:
"Valideceðim!.. Ýþin oldu bundan sonra hem kendi adýna ve hem de þehit yavrusu öksüz torunlarýnýn her ay emekli maaþýný alacaksýn. Al bakalým þu ilk maaþýn" diyerek bir gümüþ kesesini kadýna uzattý ve "Artýk Ömer'i affediyor O'na ettiðin beddualarý geri alýp hakkýný baðýþlýyorsun deðil mi" diye sözlerini baðladý.
Akþamdan beri olup bitenleri tümünü iyice anlýyan kadýn gayet ciddi bir ifade ile Halife'ye þu son cevabý verdi; "iþte böyle göster adaletini eline bakan bütün müslümanlara karþý."
Gönderen: 06.03.2007 - 16:12
Bu Mesaji Bildir   mehmetduru üyenin diger mesajlarini ara mehmetduru üyenin Profiline bak mehmetduru üyeye özel mesaj gönder mehmetduru üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1721 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
bedirde (44), guvendag (42), beyza-nur (52), Mustafa_Ogras (39), TANATAR (40), arasat (65), mustafaaa (39), DaYMoN_38 (40), ben kimim (65), suskun_amedli (41), yakubu (38), yagmuralp (46), tatoglu (45), saygýlý (48), beguum (46), semih1973 (51), BERDAN13 (50), merve70 (33), xxxakrepxxx (43), damlanur (39), emsal (37), nisa Nur (26), FEYZAferhan (46), aliihsan (43), fatih_kull (41), halisseker (40), r.yildiz (43), Taskin70 (41), NaMaz_iM (48), baran4735 (43), simurg_anka (59), feride_özen (47), igci (43), ihvancan (45), civan (46), hakan_20 (55), lnxwise (41), ~~Esinti~~ (39), kent (52), veyselgün (52), drakula514 (33), sahhaf (54), hüdayi_yolu (48), eyy_yolcu (48), ravza30 (51), epikon (44), dursun bektas (58), shacird (39), ohme (62), HakanKA (36), abdülbari (32), aliasik (60), datedock (37), Kar çiçeði (38), luicin79 (45), yusuf_ali (43), pcpcpc (43), meryem_ (38), meryem.im (38), abuzer (43), EBRUEBSUDE (43), burak_1 (50), öznur (45), esinti34_69 (51), h mükremin (52), dogutrade (60), esinti69 (51), nired (51), Ensar 66 (58), ABDULLAH FURKAN (), akýn (65), tungaeralp (53), bykilic (50), canisi (58), sedatsen (46), kocaahmet79 (45), esselam (42), kirrli (37), ismey (53), xxxemrexxx (51), seida (43), blueangel_ahmet (50), cesum (58), dhan (49), eschra (34), tamerr70 (51), resul asigi (38), yusuf163 (47), Misafiir (45), Zeynep..66 (39), hüseyin _k (34), vizyon (55)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.81214 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.