0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » ÇEYREK TESETTÜR GERÇEK TESETTÜRE KARŞI

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
ebubera su an offline ebubera  
ÇEYREK TESETTÜR GERÇEK TESETTÜRE KARŞI
133 Mesaj -
ÇEYREK TESETTÜR GERÇEK TESETTÜRE KARÞI
YA DA BAÞÖRTÜLÜ ÇIPLAKLAR
Biraz da etki-tepki meselesi olsa gerek. Egemen güçlerin bunca saldýrýsý ve zulmüne raðmen çarþýlara, pazarlara baktýðýmýzda baþörtülü kýzlardan geçilmiyor. Bardaðýn neresine bakalým? Hiç yoktan baþý örtülü bayanlarýn sayýsý hâlâ çok sayýda diye sevinelim mi; yoksa, baþörtüsü, rûhundan giderek soyutlandý, çarþýlar baþörtülü mankenlerin boy gösterdiði podyuma döndü, örtü sokaða (ayaða) düþtü diye üzülelim mi?
Sürpriz olan hangisi? Az-çok kültürlü kýzlarýn baþörtülü olabilmesi mi, yoksa her yönden gayrý Ýslâmî yaþama biçiminin kuþattýðý ve modern Batý standartlarýný içselleþtirmiþ, özgürlük putunun kurbaný ve sosyal hayatýn, sokak ve çarþýnýn tutsaðý olmuþ baþörtülü kýzlarýn her aklý baþýnda müslümana “bu kadar da yozlaþma olmaz!” dedirtecek anormallikleri mi? Okullarda karma eðitimin tezgâhýndan geçmiþ, televizyon dizileriyle büyümüþ, kadýn-erkek eþitliðini ve kadýn özgürlüðünü bayraklaþtýrmýþ, dünyevileþmiþ, Ýslâm’ý yeterince bilmeyen, bildiklerini tümüyle yaþamanýn getirdiði bedellere hazýr olmayan kýzlarýn çeyrek tesettürü mü?
Þuurlu müslümanlarýn baþörtüsü mücâdelesini önemli bir cihad gibi görmelerinin sebebi, onun Kur’an’ýn bir emri, tesettürün ayrýlmaz bir parçasý, Ýslâmî inanç ve yaþama biçiminin dýþa yansýyan bir göstergesi, müslüman hanýmýn hayâ ve iffetinin bir iþareti olduðu içindi.
Müslüman hanýmýn baþörtüsüyle birlikte dýþ kýyafetinin özelliklerini özetin özeti mâhiyette hatýrlatalým:
Müslüman bir kadýnýn yabancý erkeklere ve müslüman olmayan bayanlara karþý yüzü, bileklere kadar elleri dýþýnda vücudunun tamamý avrettir, örtmeleri gerekir. Hanýmlarýn, ev dýþýnda veya yabancý erkeklerin yanýnda normal ev içi elbisesinin üstüne bir dýþ elbise daha giymeleri gerekir. Âyette þöyle buyurulur: "Ey Peygamber! Eþlerine, kýzlarýna ve mü’minlerin kadýnlarýna dýþ elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onlarýn tanýnýp, kendilerine sarkýntýlýk edilmemesi için daha uygundur. Allah çok baðýþlayan ve çok merhamet edendir." (33/Ahzâb, 59).
Örtünün sýk dokunmuþ ve altýný göstermeyen kalýnlýkta olmasý gerekir. Cildin rengini gösterecek derecede ince olan elbise ile avret yeri örtülmüþ sayýlmaz. Elbise þeffaf ve çok ince olmamasýna raðmen uzuvlarý belli edecek þekilde darsa ve organlarýn þeklini ortaya koyarsa yine tesettür gerçekleþmemiþ olur. Giyilen kýyafetin, örtünen baþörtüsünün, erkeklerin dikkatini çekecek þekillerde olmamasý, cinsel câzibeyi ortaya çýkarmamasý gerekmektedir. (O yüzden þekil ve renk olarak sade, daha çok koyu -siyah- renkte giysi ve örtü, yirminci asra kadar bütün dünya müslümanlarýnýn riâyet ettiði ölçü kabul edilmiþtir.)
Kim ne yorum yaparsa yapsýn; baþörtüsü Kur’an’ýn emridir: “Mü’min hanýmlara söyle: Gözlerini korusunlar, nâmus ve iffetlerini muhâfaza etsinler. Görünen kýsmý müstesnâ olmak üzere, ziynetlerini (süslerini ve süs taktýklarý organlarýnýgöz kırpma teþhir etmesinler. Baþörtülerini, yakalarýnýn üzerine (kadar) örtsünler…” (24/Nûr, 31). Baþörtüsü teferruat deðildir. Allah’ýn Kur’an’da emrettiði bir farz teferruat, ayrýntý kabul edilemez. Bu mantýk(sýzlýk)la, eðer baþý örtmek teferruat ise, meselâ göðsü örtmek de teferruattýr; çünkü o da ayný þekilde farzdýr. Baþörtüsü, çarpýk yorumlarla önemsiz ve hizmet(!) için tâviz verilecek basitlikte görülemez, olmazsa da olur denilecek bir husus kabul edilemez.
Müslüman haným, Ahzâb sûresi 59. âyete göre sadece vücudunu ve baþýný örtmekle emrolunmamýþ, ayný zamanda yabancý erkeklerden eziyet görmeyecek ölçüde ve iffetli olduklarýný gösterecek biçimde cilbab (çekici olmayan ve baþtan ayaða örten geniþ ve kalýn bir dýþ giysi) ile örtüneceklerdir. Bu özellik, baþörtüsünün þeklini de, baþörtüsü dýþýnda dýþ giyimin nasýl olmasý gerektiðini ve bunun hikmetlerini de içermektedir. Vücudu örttüðü halde dýþ giysinin (cilbabýn) içindeki bol elbise, -cilbabsýz olarak- nasýl dýþarýda tesettür için yeterli görülmüyorsa, ayný þekilde elbise desenlerinden daha çekici, allý güllü, bol süslü eþarplar ve kadýný câzip gösteren kýyafetlerin de tesettürdeki temel espri ve hikmeti taþýmayacaðý bilinmelidir.
Bilindiði gibi, Nur sûresi 31. âyeti, kadýnlara -istisnâ edilen þahýslar dýþýnda- hiçbir erkeðe ziynetlerini göstermemelerini emretmekte. Ziynet, kadýný güzel gösteren saç, makyaj, parfüm, taký, mücevherât ve elbise gibi þeyleri içine almaktadýr.
Güzel kokudan (parfümden) kaçýnmak þarttýr: “Bir kadýn, güzel koku sürerek bir topluluktan geçer, onlar da ‘onun kokusu þöyle þöyleydi’ diye konuþurlar. Böyle (koku sürünmesi ve) söylenmesi çirkindir.” (Ebû Dâvud, hadis no: 351). Konuþurken ciddî olma mecbûriyeti vardýr: “...Eðer (Allah’tan) korkuyorsanýz, (yabancý erkeklere karþýgöz kırpma çekici bir edâ ile konuþmayýn; sonra kalbinde hastalýk bulunan kimse ümide kapýlýr...” (33/Ahzâb, 32). Müslüman hanýmýn davranýþý, yürüyüþü aðýrbaþlý olmalý, diþiliðini, cinselliðini öne çýkarmamalýdýr: “... Gizlemekte olduklarý ziynetleri anlaþýlsýn diye, ayaklarýný yere vurmasýnlar (dikkatleri üzerlerine çekecek þekilde yürümesinler).” (24/Nûr, 31).
Tesettürdeki gâye ve hikmet, ulemânýn ittifaký ve ümmetin icmâý ile, kadýnýn yabancý erkeklere karþý cinsî câzibesini gizlemektir. O yüzden, kadýnýn bileðindeki altýn bileziðin gözükmesine izin vermeyen din, kadýný daha süslü gösteren bir eþyanýn, bir aksesuar veya baþörtüsü ya da giysinin kullanýmýna da izin vermez. Nûr Sûresi, 31. âyet, kadýnýn yabancý erkeklere ziynetlerini/süslerini (ve ziynet yerlerini) göstermesini yasaklar. Halbuki þimdiki baþörtülerin ve dýþ giysilerin büyük oranda ziynet/süs unsuru olmasý, aranacak ilk vasýf sayýlabiliyor, ziyneti örtmesi gereken þeyin kendisi tümüyle ziynet özelliðine uyuyorsa bu nasýl tesettür olabilir? Tuz yiyeceði kokmaktan korur; tuz kokarsa o yiyeceðin hali ne olur?
Baþörtüsü, mü’min hanýmlara sadece üniversitede farz olmamakta, bülûða erdiði andan itibaren farz olmaktadýr. Ayrýca üniversite gibi resmî kurumlarda ve erkeklerle kýzlarýn karma eðitim yaptýklarý ya da içli dýþlý olduklarý yerde sadece baþörtüsü deðildir farz olan; onu tamamlayan diðer giysiler ve cinsî özellik ve câzibelerin tümünden arýnmýþ, fitne ortamýna hiç yer vermeyecek davranýþlar da þarttýr.
Müslüman bayan, erkeklerin de bulunduðu sosyal hareketlere katýlýr veya yabancý erkeklerle meþrû ölçüler içinde konuþurken, her þeyden önce diþiliðiyle deðil; kiþiliðiyle bulunmalýdýr. Bir kadýn için, sosyal hayatta tesettür her þey deðil; bir þeydir. Onsuz olmaz ama, onunla da her þey tamamlanmýþ deðildir. Kahkaha gibi aþýrý ve sesli gülme, yabancý erkeklerle þakalaþma, gereksiz samimi tavýrlar, kadýnsý iþveler, yapmacýk edâ ve sesin güzelleþtirilmesi için doðal olmayan çabalar vb. iffetli müslüman bir hanýma yakýþmayacak ve müslümanlarca yadýrganacak ya da farklý gözle deðerlendirilecek her türlü tavýrdan kaçýnýlmasý gerekir. Müslüman hanýmýn bu ölçülere riâyet etmeden sosyal hayatta yer almasý ya da erkeklerle konuþmasý, hem kendine, hem dâvâsýna, hem tesettürlü hanýmlara, hem Ýslâm’a ve hem de müslüman kadýnlarýn toplumda müslümanca yer etmesi için gereken ortamýn ve örfün oluþmasý önündeki zincirlerin kýrýlma çabalarýna çok büyük zararlar verecektir.
Bugün çarþýda, pazarda, tezgâhta, masa ve kasa baþýnda, baþörtülü bayanlarýn “örtülü çýplak” diye tanýmlanabilecek baþörtülü yozlaþmanýn görüntülerini de þöyle özetleyelim: Çarþaf ya da bol ve uzun pardösü benzeri bir dýþ giysinin tamamlamadýðý bir kýyâfet. Dýþ giysi cinsinden bir þey olmaksýzýn sadece baþörtü, altýna etek veya pantolon, üstüne bluz, elbise cinsinden bir þey giyerek çarþý pazarda dolaþma veya iþyerlerinde ya da okullarda bu kýyafetle yabancý erkeklere (iþ arkadaþlarýna, sýnýf arkadaþlarýna, müþterilere…) gözükmek.
Yasak savma cinsinden bile kabul edilemeyecek tarzda, çok ince veya çok kýsa ya da çok dar pardösümsü bir dýþ giysi.
Baþörtünün altýndan sýrýtan çirkinlik: Yüzde makyaj, dudaklarda ruj, yanaklarda allýk, gözlerde boya ve hatta baþörtüsünün rengine uygun özel lens, kaþlarda inceltme ve vücutta aðýr parfüm kokusu gibi acâyiplikler.
Yani, baþörtülü sekreter ve baþörtülü tezgâhtar bayanlarýn büyük çoðunluðu baþta olmak üzere ev hanýmý veya ev kýzý olmadýklarý imajýný her haliyle yansýtmaya çalýþarak entel takýlan genç bayanlarýn da önemli bir kesiminin çarþýda, okulda, iþte… baþörtülü mankenlere benzeme gayreti. Üstü kapalý altý havalý, uygunsuz etek üstü türban, altta dar kot pantolon üstte baþörtüsü, bacaklarý açýk ama baþý kapalý tipler; Bu ne perhiz, bu ne lahana turþusu dedirtecek þekilde, altý kaval üstü þiþhane görüntüsü…
Süslü kubbesi olan bir câminin alt katýnýn tapýnak olarak kullanýma açýlmasý gibi bir þey. Baþýnda sarýk, ayaðýnda mayo olan imam kýyâfeti ne ise onun gibi. Ne var bunda demeyin, sarýklý imamýn giydiði mayonun HaÞeMa yani, Hakiki Þeriat Mayosu deðil; Batýlýlarýn giydiði cinsten iki parmaklýk mayo olduðunu düþünün. Sakallý ve baþýnda sarýðý olan genç bir imamýn sosyete plajýnda bakýnarak gezinmesi ne ise, aynýsý ve belki daha aðýrý deðil midir, çarþý ve pazarda (hal diliyle “þiþþt, baksana bana!” diye konuþan giysi içinde) kendine baktýrarak gezinen baþörtülü kýzýn tavrý.
Ýkiþer kelimelik kýsa tanýmlarla özetlersek: “Baþörtülü açýklýk”; “örtülü çýplaklýk”; “tesettürsüz örtü.” Þunlar da üçer kelimelik: “Cilâlý baþ devri”; “cennetle cehennem koalisyonu”; “sulandýrýlmýþ Ýslâm’ýn görüntüsü”; “zakkum aþýlanmýþ çiçek”; “zehir karýþtýrýlmýþ bal.”
Konserlerde alkýþ ve ýslýkla da yetinmeyip dans eder gibi hareketlerle tempo tutup sanatçýnýn ezgisine/þarkýsýna koro elemaný gibi katýlan baþörtülü kýzlar kimse tarafýndan yadýrganmýyor artýk. Çarþýlarda özgürce gezmekle tatmin olmayan baþörtülü bayanlarýn bir kýsmý, deniz kenarlarýnda, park ve pastanelerde özgür takýlýyorlar, herkesin içinde þuh kahkahalar atabiliyor, çarþýda (þimdilik) kýz arkadaþlarýyla öpüþebiliyor, çok rahat tavýr ve cývýk cinsellik kokan davranýþlardan, bazen kol kola bir yabancý erkekle fingirdeþmekten bile çekinmiyorlar.
Peygamberimiz (s.a.s.)’in “giyinik olduðu halde çýplak gibi görünen kadýnlarý, Cehennem ehlinden” saymasýnýn (Müslim, Libâs 125, hadis no: 2128) sebebi üzerinde düþünülüyor mu dersiniz? Hz. Peygamber, bunlarýn Cennete giremeyeceði gibi, Cennetin kokusunu dahi alamayacaðýný belirtmiþtir. Kimdir bu örtülü çýplaklar? Bunlar þeriatýn koyduðu ölçülere uymayan, yani ince, dar ve uzuvlarý gösteren elbiseler giyen ya da vücudunda örtmesi gereken yerleri örtmeyen kadýnlardýr. Kadýnlarýn bu þekilde giyinmesi, küçük günahlardan olsaydý, Hz. Peygamber, onlarý Cehennem ehlinden saymaz, Cennetin kokusunu dahi alamayacaklarýný söylemezdi. Farzedelim ki, sözkonusu þekilde giyinmek, küçük günahlardandýr. Bu durumda küçük günahlarda ýsrar etmenin, günahý büyüteceðini bilmiyorlar mý? Bilinmelidir ki, “sürekli yapýlan hiçbir günah, küçük; tevbe edilen hiçbir günah da büyük deðildir.”
Hasan Basri gibi: “Siz sahâbeyi görseydiniz deli (öcügöz kırpma derdiniz, onlar da sizi görseydi müslüman (tesettürlügöz kırpma demezdi” demeyeceðim; daha hafifini tercih edeceðim: Günümüz Mekke ve Medine’sinde, hatta Tahran’ýnda, Afrika’nýn nice ülkesinde, Malezya’da… erkek ve haným müslümanlar, bu giysi ve davranýþ sahiplerine hiç duraksamadan kötü kadýn damgasý vurabilirler, kendilerinden saymayacaklarý gibi, hicaplý/tesettürlü sýnýfý küçük düþürdükleri için ajan muâmelesi yaparlar. Ama Batý ülkelerinde bu kýyafet ve tavrýn, tepki almadan kabul göreceðinden emin olabilirsiniz. Baþörtüsü dýþýndaki bu giysi ve davranýþý kendi standartlarýnda gördüklerinden, “herhalde baþý keldir de kapatma ihtiyacý duyuyordur veya baþýna bir bez baðlamaktan zevk alýyordur, imaj anlayýþýdýr, bu tür deðiþiklikle dikkat çekmek istiyordur” þeklinde deðerlendirmeler yaparlar. Türkiye’deki fanatik laikler ve Kemalistler gibi (çoðunluðun tavrý ve çoðu özelliðiyle) âhý gitmiþ vâhý kalmýþ baþörtümsü cicili bez karþýsýnda katý ve uzlaþmaz tavýr takýnmazlar.
“Bunlar (iki inanç, iki grup) arasýnda bocalayýp durmaktalar; ne onlara (baðlanýyorlar, benziyorlar) ne bunlara. Allah’ýn þaþýrttýðý kimseye asla bir (çýkar) yol bulamazsýn.” (4/Nisâ, 143). Hem Allah’ý, hem þeytaný râzý etmeye çalýþmak, sadece þeytaný râzý edecek gülünç tavýrlara, aldatýþ ve aldanýþlara götürür insaný. “Yoksa siz Kitab’ýn bir kýsmýna inanýp bir kýsmýný inkâr mý ediyorsunuz? Sizden öyle davrananlarýn cezâsý ancak dünya hayatýnda rezillik, rüsvaylýktýr; Kýyâmet gününde ise en þiddetli azâba itilmektir. Allah, sizin yapmakta olduklarýnýzdan asla gâfil deðildir.”(2/Bakara, 85) “Yoksa onlarýn, dinden Allah’ýn izin vermediði þeyleri þeriat (dinî kaide) kýlan þirk koþtuklarý ortaklarý mý var? Eðer azâbý erteleme sözü olmasaydý, derhal aralarýnda hüküm verilir (iþleri bitirilir)di. Þüphesiz zâlimler için can yakýcý bir azap vardýr.” (42/Þûrâ, 21). Hakla bâtýlýn koalisyonu, güzel bir içeceðin zehirle karýþtýrýlmýþý gibidir. Altýsý içinden, altýsý dýþýndan tavýrlar dinle alay etme gibi deðerlendirilebilir. Müslümanlýðý çok kötü temsil eden kimselerin zararlarý, müslüman olmayanlarýnkinden daha büyük olur çoðu zaman; akýlsýz dost ve akýllý düþman misali. Ýslâm’a en büyük zarar, tarih boyunca hep içeridekilerden gelmiþtir. Dini yanlýþ temsil ile “müslümanlar iþte böyle!” dedirtecek tavizci anlayýþa ve kötü örnek olarak dini de küçük düþüren tavýrlara kimsenin hakký yoktur.
Bütün bunlarýn yanýnda saçýnýn tekinin bile gözükmemesine ciddi özen gösterilerek takýnýlan ve çoðunlukla “bone”li baþörtüsü; rengârenk, bin bir desen, cývýl cývýl. Anadolu’daki fazla kültürlü olmayan bayanlarýn kýyafetinin diðer bölümlerinde bu denli yozlaþma olmamasýna raðmen, baþörtü baðlama konusunda biraz ihmalkârlýk biraz alýþkanlýk gereði, yer yer saçlarýndan bir kýsmýnýn bazen veya devamlý gözükebilecek þekilde baþörtüsünde gevþek davranmalarýna tam ters bir uygulamayý andýrýyor, büyük þehirlerdeki bu fotoðraf. Çok kültürlü olmayan halk sýnýfýndan geleneksel örtünmeyi sürdüren bayanlar, baþörtü örtme biçimine kadar örfleþtirip âdetleþtirdikleri þuursuzca örtünme görüntüsü sergilerken, onlardan ayrýldýðýný gösterme ihtiyacý duyan ve kültürlü olduðunu düþünen modern örtülü bayanlar da, saçlarýný örtme konusunda gösterdikleri titizliði; baþörtüsünün süslü câzibiyetinden kaçýnma hususunda, baþörtüsü dýþýndaki giysi ve tavýr konusunda (sanki bilinçli ve kasýtlý bir tavýrla) göstermekten kaçýnýyorlar.
Renk-renk, moda moda baþörtüler; atlasý, ipeði, yerlisi, ithali, bin bir çeþit… Ama, farklý etiketlere, deðiþik firma isimlerine aldanmayýn; hepsinin markasý tek: “Bak bana!” marka.
Dýþý kâfirleri hâlâ yakmayý sürdüren baþörtüsü, içi müslümanlarý yakmaya baþladý. Bâtýl cephesinde yeni bir þey yok; ilkeli de çaðdaþý da ayný. Batýnýn ve her çeþit bâtýlýn geleneksel tavrý deðiþmiyor: Zorla hakkýndan gelemediði hakký, hile ile yozlaþtýrýp tahrif etmek. Yaþadýðýmýz coðrafyada da bu filmin baþörtülü versiyonu vizyona kondu; kanun ve baskýlarla alt edemedikleri, önünü alamadýklarý baþörtüsünü cývýklaþtýrarak yozlaþtýrdýlar. Light Ýslâm, sulandýrýlmýþ, kitabýna uydurulmuþ, ýlýmlý müslümanlýk diye dillendirilen Ýslâmizasyon anlayýþýnýn ne ölçüde tutacaðýný baþörtülüler üzerinde test etti global ifsat çeteleri ve maalesef umutlanacaklarý netice aldýlar.
Ýmanla, tevhidle baðý koparýlan, hiç deðilse zayýflatýlan ibâdetler, âdetlere dönüþür. Baþörtüsü de öyle oldu. Kültürsüz halk kesiminde ninelerin, hizmetçilerin, temizlikçilerin ya da köylü kadýnlarýn geleneksel baþörtüsü, âdet kabilinden deðerlendirildiði için egemen güçlerin bunu hoþgörüyle (en azýndan düþman olunmaya gerekli olmayan, tahammül edilebilir þekilde) karþýladýklarý bilinen husus. Þehirli bayanlarýn, kültürlü kesimin de baþörtüsü, çok yönlü yönlendirmelerle âdete dönüþtürülüyor. Böylece derin egemen güçler, onu irticâî (yeni adýyla Ýslâmî, siyasal) simge görmeyecek, âdete dönüþen baþörtüsüyle uzlaþacaklar. Yeter ki imanýn yansýmasý olarak örtülmesin örtü, yoksa bir kimlik alâmeti ve müslümanlýk sembolü olmaktan çýk(arýl)mýþ bir bez parçasýyla kimsenin bir alýp veremediði olmaz. Bizim açýmýzdan, yukarýda resmedilen þekliyle sorun ne kadar büyürse, zâlimler için de o oranda sorun olmaktan çýkacaktýr baþörtüsü. Bu deðerlendirme ýþýðýnda, çok yakýn bir zamanda baþörtüsü meselesi çözülmüþ olacak. Az kaldý, yozlaþmanýn çapý ve þümûlü tamamlansýn; baþörtüsü AB standartlarý ve Batýlý modern bayanlarýn tüm olumsuz imajlarýyla arasýnda çok az kalan farklýlýklarý kaldýrsýn, baþörtüsü sorun olmaktan çýkacaktýr. Derin devlet, yani formalite icabý hükümette olanlar deðil; devleti fiilen yöneten iktidar gücü her ne kadar þimdiye kadar hiç taviz vermiyor görünse, on yýl sonrasýna bile yeþil ýþýk yakmayacak izlenimi verse de, tek taraflý olarak baþörtülülerin kaahir ekseriyeti, her çeþit tavizi vermeye hazýr olduðunu gösterdi. Ruhu soyutlanmýþ, tesettür görevi yaptýðý çok þüpheli hale gelmiþ baþörtüsüne Ýslâm düþmanlarý niye taviz vermesin ki!? Hele o verecekleri taviz, bundan sonra alacaklarý muhtemel taviz yanýnda çok az kalýyorsa. Ama, dejenerasyonun yeterli olmadýðýný düþünüyor o çevreler besbelli. Taviz tavizi doðurur, “du bakalim n’olicek?” diye bekliyor sadece baþörtüsü vurgusu yapan çevreler. Öteki taraf, baþörtüsüzlerin her türlü olumsuz giyim ve tavýrlarýna bulaþtýrdýklarý baþörtülüleri “bu müslümancýklar, açýk göbek modasýna ve baþörtüsü altýna mayo ya da mini etek garâbetine kadar iþi vardýracaklar mý” diye test etmeye devam ediyor ve sebep olduklarý bu tablodan sadistçe zevk alýyorlar. Baþörtüsü, modern giyim(sizlik) tarzýyla, Batýlý modern tavýrla, vücudun diðer giysilerdeki cinselliði açýða vuran çaðdaþ özelliklerle uyuþtuðu oranda modern güçler ve düzen de baþörtüsüyle uyuþacak. Baþörtülü; Kur’ânî çizgi, takvâ giysisi ve yaþama biçiminden ne kadar taviz verip uzaklaþýrsa, kendini doðuran baðla irtibatýný koparýrsa, o oranda Ýslâm düþmaný çevrelerin tavizini görecek. Görünen maalesef o ki; baþörtülülerin kaahir ekseriyeti, bugünkü halleri ve gelecekte sergileyecekleri daha büyük yozlaþma sürecine girmeleriyle kendilerine taviz verilmeyi hak ettiler. Ama yine de Kenan Evren’in tabiriyle “sinek küçük ama mide bulandýrýr” diye düþünüyorlar.
Kur’an bu güçlerin portresini þöyle çiziyor: “Sen onlarýn dinine uyuncaya kadar Yahûdiler de Hýristiyanlar da (onlarýn izinden giden müþrikler de) senden asla râzý olmazlar.” (2/Bakara, 120). Baþörtüsünün imanla irtibatýnýn çoðu kýzýmýzda çözüldüðünü gören âyette belirtilen sýnýflar, baþörtüsü problemini çözmek için giriþimlerine baþlama sinyalleri verdi biliyorsunuz. Ýktidar deðiþimlerini finanse eden dolar milyarderi Amerikalý yahûdi Soros, kendi emir kullarý olan radikal laik çevrelere “yeter artýk, bu kadarý kâfi” demeye baþladý; ve ekledi: “Baþörtüsü sorununu ben çözeceðim.” Bu sözü, tabii ki, kendi adýna deðil; Batý adýna, Amerika nâmýna, yani çoðunluðu Hýristiyan olduðu deðerlendirilen kesim adýna, Hýristiyan Batýyý temsilen dillendirdi. Ve, üstüne üstlük; kýsa zaman önce, baþörtüsü sorununun çözümünün Ýsrail’den geçtiði yetkili ve etkili çevrelerin aðzýndan dökülmeye baþladý. Demek ki, baþörtülülerin bu yozlaþmasýndan râzý oldular, neticesi alýndýðý için artýk baskýnýn kalkmasý gerektiðine karar verdiler. Bakara 120’nin ýþýðýnda bu durumu yorumladýðýmýzda, iþin vehâmeti daha iyi anlaþýlacaktýr. Bu demektir ki, kendini tesettürde zannedenlerin çok önemli bir bölümünün taktýðý baþörtüsü, Allah’ýn râzý olmayacaðý þekle geldi. Ýsrail’in, ABD’nin râzý olduðu baþörtüsü, artýk Avrupa Birliði’ne girmek üzere. Onlardan yeþil ýþýk yakýlmaya baþlandýðýna göre, onlarýn emir kullarý egemen güçler de kamusal alan dedikleri etkin yerlerde deðilse de, sözgelimi bazý üniversitelerdeki kýrmýzý ýþýklarýn bir bölümünü söndürecekler. Yoksa, radikaller “Ýslâm’ýn en önemli emirlerine bile yasak koyan üniversite, diðer okul ve resmî kurumlar ve de buralarý bu hale getiren düzen olmaz olsun!” deyip uzlaþmayý tümüyle reddedebilirler; küçük de olsa böyle bir ihtimali hesap eden Batýlý güçler, büyük tâvizler alýndýðýna emin olduðu için küçük tâviz vermekten yana.
Amerika’lardan fetvâlar veren “teferruat”çýlar, hizmetin (kime, neye ve nasýl hizmetse?!) Allah’ýn emrinden daha önemli olduðunu baðlýlarýna ve sempatizanlarýna duyurdular. Üniversitelerdeki öðrenciler veya eðitim kurumlarý baþta olmak üzere kimi alanlarda çalýþan bayanlar baþörtüsünü çözerek problemi çözmüþ oldular. Yirmi sekiz þubat sonrasý psikolojik baskýlar baþörtüsü bedelinin hafif olmadýðýný gösterdiði için bazý baþörtülüler kolay yolu tercih etti. Hemen açýlmakta zorlananlar, büyük bir buluþa imza atarak bere ile, peruk ile tesettür olabileceðini icat ettiler. Derken çýðýr açýldý, iþ çýðýrýndan çýktý. Hâlâ baþörtüsünü çýkarmayanlar da baþörtüsündeki rûhu çýkardý. Bunun yanýnda, özellikle büyük þehirlerdeki “ben de müslümaným” diyenlerin en az yarýsý zâten ne baþörtüsünü, ne de baþörtüsünü emreden Ýlâhî emir ve yasaklarý takýyor. Eh, tâvizi hâlâ hak etmesinler mi Batýlýlarýn gözünde.
Evet, üç vakte kadar (bu üç vakit, üç ay mý olur, üç yýl mý, baþörtülülerin dejenerasyonunun ve düzene uygun yaþam tarzýnýn yeterli görülmesine baðlýgöz kırpma baþörtüsü sorunu çözülecek. Rûhundan soyutlanmýþ, aksesuara dönüþmüþ modern baþörtüsü artýk kamusal alanda tümüyle deðilse, yavaþ yavaþ müsaade edilir hale gelecek. Bu ülkedeki hayranlarý tarafýndan yadýrgansa da, Avrupa Birliði veya Kirliliði denilen Ýslâm düþmaný birlik standartlarý da zâten bunu gerektirmektedir. Buna raðmen, bunun çok kýsa zamanda gerçekleþeceðini de düþünmüyorum. Çünkü bu coðrafyadaki örtü düþmaný egemen çevreler, kendi uyduruk dinlerine tavizsiz baðlý fanatik Ýslâm düþmaný olduklarý ve müslümanlarýn dýþa yansýyan en basit, en mâsum, þirk düzenine de hiç zararý olmayan görüntülerine karþý bile acýmasýzlar. Evet, er-geç baþörtüsü sorunu çözülecek, çözülüyor; sevinin müslümanlar, sevinebilirseniz! Bu, baþörtüsü mücâdelesinin bir zaferi midir, 28 Þubat süreciyle hýzlanan light Ýslâm’ýn Kur’an ve Sünnet Ýslâm’ýna -þimdilik- bir galebesi mi, deðerlendirin. Müslümanlar baþörtüsünü þeklen deðilse rûhen çözdüler, sýra örtü düþmanlarýnýn lütfedip çözmesine kaldý. Ýktidarda olduðu sanýlan sanal hükümet mi? Güldürmeyin adamý, onlar kendi karýlarýnýn baþörtülerini bile savunamýyorlar; Ýslâm’ýn Ý’sini aðýzlarýna alamýyorlar (Eee n’apsýnlar caným, yoksa gerginlik çýkar…). “Biraz daha zamaný var, zamaný geldiðinde gerginlik çýkmadan, konsensusla bu sorunu çözeceðiz” diyen hükümetin baþýnýn bu sözünün anlamý, bu açýklamalar ýþýðýnda daha iyi anlaþýlmýþtýr herhalde.
Gazinoda, pavyon veya plajda, yani en azýndan gözlerin haramlarla meþgul olduðu bir mekânda baþýnda “imam sarýðý” ile dolaþmanýn durumuna benziyor; çarþý-pazardaki dikkat çekici tavýrlarýyla baþörtülü kýzýn tavrý. Ýmamýn sarýðý beyaz olduðundan, en küçük bir leke kaldýrmadýðý ve hemen göze battýðý gibi, taç gibi baþlara yerleþen ve sarýk kadar simgesel ve ulvî deðeri olan baþörtüsü de, takýlan baþý baþtan aþaðý güzelleþtirmeli. Yoksa, sarýðý ve baþörtüsünü kirletenler, farkýnda olmadan da olsa “din”e düþman kazandýrmanýn vebâlini taþýmýþ olurlar baþlarýnda örtü yerine. Ýslâm’ý yanlýþ tanýtýp kötü örnek olarak bu modern baþörtülü kýzlar, bilmeden ve istemeden de olsa Ýslâm’a zarar veriyorlar. Buna raðmen, “Ne biçim “müslüman kýz” bunlar, müslüman “kýz bunlara!” diyemiyoruz. Kendimiz kýz(a)mýyoruz, acýyoruz, bu kýzlarýmýza. Bunlarýn konumu, müslümanlýðýn bu ülkede ne hale getirildiðini gösteriyor. Câhil baðlýlarýnýn ya da kendini baðlý zanneden mensuplarýnýn dine bakýþýný ele veriyor. Yozlaþtýrýlmýþ, sulandýrýlmýþ, ýlýmlýlaþtýrýlmýþ dinin baþörtü versiyonu da böyle oluyor demek ki. Amerikancý müslümanlýðýn, düzene uygun demokrat müslümanlýðýn, fri takýlmanýn, özgürleþmenin yansýmasý bunlar. Dine karþý din, baþörtüsüne karþý baþörtüsü. Ýçi boþaltýlmýþ tesettür. Vitrinci, slogancý tavrýn neticesi. Modern muharref müslümanlýðýn göstergesi, hakla bâtýlýn giysideki koalisyonu.
Çeyrek tesettür anlayýþý, çeyrek din anlayýþý demektir. Aslýnda, kadýnýyla erkeðiyle günümüz Türkiye müslümaný, çoðunlukla diðer dinî algýlayýþ ve yaþayýþ konularýnda da benzer tavýr içinde. Baþörtüsü, baþlarýn üstünde olduðu ve sokakta çarþýda (sevinemiyoruz maalesef) çokça baþörtülü boþta gezen (ya da görücüye çýkýp bir þeyler arayan) kýz olduðu için göze batýyor da ondan. Hani bir zamanlar yetkili bir Türk büyüðüagla!), öyle diyordu ya: “Bu memlekete komünizm gelecekse onu da biz getiririz.” Bu sözdeki komünizm kelimesini baþörtüsüyle deðiþtirerek ayný sözü söylüyor þimdiki etkili ve yetkililer. Ve getirdikleri baþörtüsü de bu. “Olmaz olsun böyle baþörtüsü!” dedirtmek istiyorlar topluma. Önceleri sosyete çýplaklarý þöyle diyordu: “Biz ne çarþaflýlar gördük, ne haltlar ediyorlar…” Bu cümleden sonraki ifadeleriyle % 99,9 yalan söylüyorlardý. Ama, þimdi artýk sadece sosyeteler deðil, halkýyla elitiyle, her kesimden insan hem de nice gerçek olaylar ve gerçek görüntülerle delillendirerek “biz ne baþörtülüler gördük, ne haltlar ediyor…” diyebiliyor, hiçbir müslümanýn onaylayamayacaðý cinsten aþýrý özgür tavýrlarý, yanýndaki erkekle fingirdeþen baþörtülüleri ve cývýk davranýþ ve baþörtüsüyle taban tabana zýt giysi veya giysisizlikleri, makyajlý rujlu, allýklý pudralý, manken yürüyüþlü baþörtülüleri gösteriyor.
Güler misiniz, aðlar mýsýnýz? Ben aðlanýlmasý gerektiðini, ama aðlamaya bile vaktimizin olmadýðýný, bunlarýn bizim insanýmýz, en azýndan bizim mesajýmýza düþman olmayan, bize yakýn insanlar olduðunu deðerlendirmekten yanayým. Bütün bu yanlýþ/çirkin tavýrlar gösteriyor ki, þuurlu müslümanlara, hepimize çok iþ düþüyor. Eðer biz yeterince Ýslâm’ý, tevhidi, Allah’ý, O’nun emir ve yasaklarýný, bütüncül olarak doðru bir þekilde anlatabilseydik, söylediklerimizi yaþayabilseydik, çevremizdeki çirkinlikleri nehy edebilseydik bu anormal manzaralarla kesinlikle karþýlaþmazdýk. Nitekim, din eðitimi yönüyle temeli saðlam atýlmýþ olan köklü ve sahih din/tevhid öðretimi ve eðitimi/terbiyesi alan kýzlarda savrulma daha az olmakta.
Ýçinde bulunulan mekânýn inanca ve yaþayýþa büyük tesiri vardýr. Câhilî eðitim veren kurumlara, câhiliyye köle pazarlarýný andýran çarþý ve pazarlara salýverilen insanlarýn da bulunduðu ortamdan etkilenmemesi için çok ama çok saðlam bir tevhidî þuura, her bedelini ödemeye hazýr güçlü bir imana ihtiyaçlarý vardýr. Meyve veren her bitkinin her toprakta yetiþmediðini, bazý yerlerin ayrýk otlarýna, kaktüs ve zehirli bitkilere çok müsait olduðunu hatýrlayalým. Baþýnda güzel meyve cinsinden baþörtüsü bulunduran kýzlarýmýz birer fidandýr. O fidanýn her bir yanýný ahtapot kollarýyla zehirli sarmaþýklar sarýyor ve meyve verecek özünü vampir diþleriyle emmeye çalýþýyorsa, öyle bir genç aðaçtan güzel bir meyve bekleme þansýmýz pek olmayacaktýr. Balýk için su ne ise, tesettür de müslüman haným için odur. Su, balýðýn, içinde yaþayamayacaðý oranda pislenmiþ, zehirli atýklarla bulanmýþ ise balýðýn hali ne olur? Tâðûtî düzeni ve kurumlarý reddetmeden, çocuklarýn aldýklarý çarpýk eðitimi hatta onaylayan bir tavýr içinde, televizyonun yetiþtirmesine açýk þekilde ve nefsânî tarzda özgürce, yani baþýboþ tarzda caddelerde, sokaklarda gezip tozmayý, bakýp baktýrmayý ihtiyaç sayan kýzlarýmýz yetiþirken sonucun böyle olacaðýný hesap etmemiz gerekiyordu. Uzun da olmayan etekleriyle diz altlarýný, hele yýrtmaçlý etekleriyle bacaklarýný, kot ve benzeri pantolonla vücut hatlarýný, bluz veya tiþörtle göðüs çýkýntýlarýný, üstünde hâlâ duruyorsa pardösü demeye bin þâhit isteyen mont türünden ve daracýk dýþ giysisiyle belinin inceliðini göstermekten çekinmeyen baþörtülü kýzlarýmýz, baþý açýklara geç de olsa uyarak düþük pantolon ve açýk göbek modasýna da uyar ve teþhirciliðin bu kadar rezilcesine de atýlýrsa þaþmamak lâzým. Baþýnda baþörtüsü var ya yeter, o kendini kapalý sayýyor. Zaten yozlaþma ve dejenerasyon yavaþ yavaþ büyüdüðünden toplum þaþmýyor, yadýrgamýyor, doðal karþýlýyor bütün bunlarý.
Hicabýn, tesettürün içi boþaltýlmýþ, sadece baþörtüsü, varsa yoksa türban kalmýþ. Onun da suyunu çýkartarak cývýttýlar; örtüsüz örtü gibi zýtlýk ve tuhaflýklar ortalýðý kapladý. Her þeye raðmen baþörtülü kýzlar bu ülkenin gülleri, fidanlarý, meyve vermesi beklenen aðaçlarý. Kökü kuruyan aðacýn yapraklarý da tabii kýsa zaman sonra kuruyacaktýr. Aðacýn kökü iman idi, sulanmadý, beslenmedi, gýdasýz býrakýldý bu aðaç. Hatta su diye kurutacak zehir verildi özellikle resmî kurumlarca. Kuruyan kökün baþörtüsü þeklindeki yapraklarý döküldü. Sulanmasý gereken bazý fidanlar ise sulanmadý, ama sulandýrýldý; câhiliyye kültürünün hormonlu bilgi kirliliðiyle yetiþen körpe fidanlar çürümeye baþladý. Hormonla ve yanlýþ aþýlarla özü kaybettirilen, genlerine/fýtratýna müdâhale edilen aðaçlarýn meyveleri durumundaki baþörtüleri de kanserojen özellikler taþýmaya baþladý. Çöplükte gül bitebilir, ama gübrelikte gül bitmez; bitse bile kokusu da aldýðý gýda cinsinden olur; baþörtüsü gibi açan goncasý/çiçeði huzur vermek yerine, çirkin görüntüsü ve kocaman dikenleri göze batar.
Türkiye’de Ýslâm’la savaþan laik putperestler, Ýslâm’ýn hayata yansýyan ve kimlik görüntüsü veren özelliðinden dolayý baþörtüsüne tavizsiz bir düþmanlýk göstermektedir. Bu topraklarda hakla bâtýl arasýndaki savaþ, bazý simgesel alanlarda yapýlýyor. O alanlardan biri de baþörtüsü denilen savaþ alaný. Baþörtüsünü teferruat gören ve açmanýn en fazla küçük bir günah olduðunu düþünenler, baþörtüsünün simgesel konumunu, yani Ýslâm’ýn günümüzdeki önemli bir sembolü olduðunu görmezden geliyorlar. Sancaðýn/bayraðýn basit bir bez parçasý olmadýðýný, onun çok önemli bir misyonu temsil ettiðini kabul eden kimseler, baþörtüsünün de dâvâ açýsýndan bundan farksýz olduðunu unutuyorlar. Bu topraklarda her müslüman, baþörtüsünü, belki normal ülkelerde ve normal zamanlarda olduðundan daha fazla (râyet/sancak gibi) önemsemek zorundadýr. Tamam da, bu simgesel özelliðin abartýlýp putlaþtýrýlmasýna da olumlu bakmamýz herhalde beklenilmemelidir. Tevhidî baðlamýndan koparýlmýþ dinî özelliklerin insaný ve toplumu kurtarmasý beklenemez. Ýbâdetlerin âdetleþmesi, ya da modern seküler hayatýn bir parçasý, kapitalizmin iþleyen bir çarký konumuna girmesi, insaný da yozlaþtýracak ve yobazlaþtýracaktýr. Olan da budur. Sanýldýðýnýn aksine; yozluk-yobazlýk da modern insana geleneksel kiþilerden çok daha yakýndýr.
Ýfrat ve tefrit hemen bütün insanýmýzý kuþatmýþ. Herkes baþörtüsünün bir tarafýný çekiþtirdi. Baþörtüsünün abartýlý düþmanlarýna karþý, bizim mahallede bazýlarý onu teferruat sayarken, bazýlarý da onu fazla abarttý ve sloganlarýnýn baþýna çýkardý. Giderek baþörtüsü putlaþtýrýlmadan da yakasýný kurtaramadý. Sanki baþka zulüm yokmuþ, daha önemli baþka farzlara baský yokmuþ gibi bir tavýrla, baþörtüsüne gereðinden fazla vurgu yapýldý. Üniversitelerden istenilen tek istek o idi. Altyapýya önem vermeden, iman ve tevhid vurgusu yapýlmadan, takvânýn gereði olarak hayâ ve edebe atýfta bulunulmadan; tam tersine “demokratik hak”, “insan hak ve özgürlüðü”, “anayasanýn verdiði onay”, “Zübeyde Haným’ýn da yaptýðý/taktýðý gibi” referanslarla ve onu doðuran temel deðerden yalýtýlmýþ þekilde ve sloganlaþtýrýlarak yalnýzlaþtýrýlan “baþörtüsü” evet, itiraf edilip dillendirilmesi zor olsa da putlaþtýrmýþ oldu. Allah’tan baðýmsýz peygamber sevgisi dâhil, her çeþit aþýrýlýk putlaþtýrma olur da baþörtüsü gibi baþ tâcý putlaþtýrýlmaz mý? Varsa yoksa baþörtüsü diyen ve baþka hiçbir talebi olmayanlara cevap da hak ettikleri cinsten oldu: Öyleyse alýn size baþörtüsü; sosyal alanlardaki sulandýrýlmýþ þekliyle alýn baþýnýza çalýn!
Parçacý yaklaþým, uzlaþmacý yaklaþýmdýr. Parçayý bütün sanan, bütünü asla aramayacak, bütünü hepten yitirecek, bütünle baðlarýný koparacaktýr. Bu, hikmetin yitirilmesi deðildir sadece; dinin de yitirilmesine giden yoldur ayný zamanda. Parça, bütünden koparýlýnca bütünün deðerlerini kaybeder. Aðaçtan koparýlan bir dal, bitkiden koparýlan bir çiçek, insandan koparýlan bir el, göz, kulak veya baþ kýsa zamanda ne duruma düþerse, tesettür ve takvâ örtüsünden, ona alt yapý olan iman ve Allah korkusundan koparýlan baþörtüsü de o duruma düþer/düþtü. Baþörtüsü, diðer Ýslâmî kýyafetle birlikte ve imana dayanan bir davranýþ/yaþayýþ biçimiyle deðerini alýr; bunlardan baðýmsýz baþörtüsünün Hindistan’ýn millî kýyâfetinden farký olmaz. Þuurlu ümmete “bu þekliyle baþörtüsü, uðrunda can verilecek bir deðer deðildir” dedirtir, sahibine Allah indinde rýzâ ödülü kazandýrmaz.
Haklarý kalmasýn, bu manzarada yeþil sermayenin, “baþörtülü tezgâhtar aranýyor” diye kapýsýna yazý yazan yeþil holdingden hacý amca tuhafiyecisine kadar esnafýn, manken tipli baþörtülü eleman arayanlarýn, baþörtülüleri plajlara alýþtýran Kapris Oteli ve benzerlerinin, tesettür mayolarýnýn, bu sektörden geçinen çeþitli alandaki iþ piyasasýnýn, özellikle tekstil firmalarýnýn, ha bir de Tekbir(!) giyim ve benzerlerin, onlarýn icadý baþörtü defilelerinin büyük rolü var. Ama bu roller içinde en önemlisi, baþörtüsüz ve baþka örtüsüz resimlerin yer aldýðý boyalý basýnda bile eleþtiri almadan iki-üç günde bir farklý bir giysi ile boy resmi çýkan först leydi Emine Haným’ýn rolü ve çeþitli belediye kuruluþlarýnda boy gösteren baþörtülü kýzlarýn figüranlýðý. Olumsuz deðiþim rüzgârý bu konuda da iktidar cephesinden esti. Avrupa Birliði araþtýrýp öðrense baþörtüsünü Avrupa kriterlerine uydurduklarý için bunlara ne tür ödül vereceðini þaþýrýr.
Müslüman, Ýmam-Hatiplerde ve üniversitelerde fazla bir þey deðil, sadece baþörtüsü istiyor artýk. Kitabýn tümüne inanmasý, Ýlâhî hükümlerin hepsine teslim olmasý gereken müslüman, imandan da önce gelen tâðutun kurum ve kurallarýný, câhiliyye anlayýþ ve uygulamalarýný tümüyle reddetmiyor.
Hakkýný, hem de insan ve müslüman olmanýn gerektirdiði binlerce haktan küçük bir hakkýný, müslüman; mücâhide has bir üslûpla deðil; demokratik yollardan, sadece imza toplayarak, telgraf çekerek, yürüyüþ yaparak istemeyi tercih ediyor. Kâfirler de canlarý isterse, bir lütuf ve baðýþ olarak, karþýlýðýnda, müslümanlardan nicelerini kendi saflarýna çekme ve nice tâvizler alýp, müslümanlarý iðdiþ etme pahasýna lütfen kabul edecekler. Etmeseler ne olacak? Hiiiç! Ayrýca, bugünkü düzen içinde ve bu eðitim sisteminde baþörtüsü tümüyle serbest olsa iþ bitecek, sorumluluk gidecek, istekler sona erecek, din tamamlanacak mýdýr? Müslüman, nelere rýzâ gösteriyor, neleri savunma durumuna geliyor, ne için çýrpýnýyor, ne isteyip nelerle yetiniyor, kimin rýzâsý için ne yapýyor... Kur'an ýþýðýnda bunlarý iyi düþünmesi lâzýmdýr.
Tesettür anlayýþý konusunda Ýslâm'la bugünkü müslüman arasýnda daðlar kadar fark oluþmuþ durumda. Ýslâm, sadece baþörtüsünü, sadece türbaný emretmiyor elbette. Tesettür bununla bitmiyor. Sýnýflarda pardösü çýkarýlarak etek-bluzla oturan; kaný kaynayan genç erkeklerin ve öðretmenlerin her türlü bakýþ ve tavýrlarýna, sözle ve gözle saldýrýlarýna muhâtap korumasýz bir kýzcaðýz. Evinde erkek misâfirlere bile gözükmeyen hoca-hacý çocuðu bu müslüman kýzlarýn, amfi ve sýnýflardaki, kantinlerdeki kýzlý erkekli karma eðitim ve eritim içinde bulunmasýnýn nasýl bir tezat teþkil ettiði kimsenin eleþtirisini bile almýyor.
Bir müslüman kýzýn baþörtüsüne, hayâ ve nâmusuna Alman gâvurundan da fazlaca saldýran bir zihniyet; özellikle eðitim adýna gencin imanýna, ahlâkýna... zarar vermiyor, saldýrmýyor mu dersiniz? "Bir kýzýn üniversitede baþýnýn açýlmasý basit bir olay mýdýr, tepki gösterilmesin mi yani?" denebilir. Evet, bu büyük bir haram, vahþî bir cinâyettir. Fakat ondan daha önemlisi odur ki: Kâfirlerin iþgaline uðramýþ olan müslümanlarýn yaþadýðý hemen tüm ülkelerde mü'minlerin okullarda imanýna müsâade edilmiyor. Putlar ister istemez sevdiriliyor, övdürülüyor. Ders diye nice terslikler oluyor, küfür kelimeleri söylettiriliyor, en azýndan dinlettiriliyor, puta tapma törenleri icrâ ettiriliyor... Bunlara normal gözle bakýlýr, ses çýkarýlmaz, tepki gösterilmezken, tesettür ve hicab görevini ne kadar yaptýðý da þüpheli olan salt türbana hücum mu sadece tepki gösterilmesi gereken? Din ve imandan daha mý önemli bu?
Ýnsan sadece diliyle konuþmaz. Eskilerin hâl dili dediði iç lisâný da vardýr. Beden dili denilen, vücudun aldýðý þekille, organlarýnýn gösterdiði özel tavýrla da konuþur. Araþtýrmalarýn gösterdiði çarpýcý sonuç; beden dilinin, konuþma dilinden çok daha etkili olduðu þeklindedir. Beden dili, sadece organlarýn deðil, ayný zamanda organlarýn örtüldüðü giysi ile de yakýndan ilgilidir. Yani, insan üzerindeki elbisenin de bir dili vardýr, o da konuþur. Dâvet eder, mesâfe koyar, karþýsýndaki ile samimiyet veya resmiyeti ifâde eder. Elbise, ayný zamanda bir kimliktir, þahsiyet belirtisidir, örfün tercümanýdýr. Ýnsanýn temizliði, pejmürdeliði, düzeni, zevki, kültürü, muhâtaplarýna verdiði deðer ve saygýsý da giysisinden anlaþýlabilir. Her þeyden önemlisi, elbise bazen insanýn hangi dini tercih ettiðini, ya da diniyle ne tür bir iliþki içinde olduðunu da belirtir. Mesajdýr giysi, çaðrýdýr, ya da korunmadýr.
Giysinin temel olarak üç özelliði vardýr: Tesettür/örtme, koruma ve süs. Bunlar içinde en önemlisi, giysinin insaný örtme özelliðidir, yani tesettür. Giysiden mahrum kalmak, çýplaklýk, insaný cennetten çýkaran isyanýn görüntüsü olduðu gibi, þeytanýn bu yolla insaný belâya uðratýp cennete girmesine engel olmasýna fýrsat vermektir. Þeytan Cennette Hz. Âdem ve eþinin çýplak olmasý için bütün planlarýný kurmuþ ve onlarýn cennetten çýkarýlmalarýna sebep olmuþtu. Onlar da birlikte Rablerine yönelip af talebinde bulundular, örtündüler ve Allah da onlarý affetti. “Ey Âdem oðullarý! Þeytan, ana-babanýzý (Âdem ve Havvâ’yýgöz kırpma, çirkin yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak Cennetten çýkardýðý gibi sizi de þaþýrtýp bir fitneye/belâya düþürmesin. Çünkü o ve kabilesi, sizin onlarý göremeyeceðiniz yerden sizi görürler. Þüphesiz Biz þeytanlarý iman etmeyenlerin dostlarý kýldýk.” (7/A’râf, 27). Hz. Âdem ve Havvâ’da isyanýn sonucu, Cennetten çýkarýlmanýn alâmeti olarak ortaya çýkan çýplaklýk, bu kiþilerin nesillerinde Cennete girmeye engel sebeplerden biri, isyanýn görüntüsü, þeytana uymanýn özelliðidir.
Bir baþörtüsü sektörü oluþtu; kapitalizmin örtülü versiyonu olarak türban rantý ortaya çýktý. Bin bir çeþit desen ve renk cümbüþüyle Doðu zevkine hitap edip baþörtüsü üreten yüzlerce yerli ve yabancý firma, ithâlatçýlar, sadece baþörtüsü satan maðazalar, baþörtü modalarý, baþörtü defileleri, baþörtülüler için özel mayolar… Ýçinde müslümanlarýn da yaþadýðý kapitalist düzenlerde finans kurumlarý nasýl bir görüntüyle, hangi görevi yerine getirmek için kurulmuþ ve düzen açýsýndan nasýl sakýncasýz (hatta faydalýgöz kırpma görülmüþse; baþörtülü kýzlar da o amaç için “Allah’ýn en fazla nefret ettiði yerler olan” (Müslim, Mesâcid 288) çarþý ve pazarlara çýkarýlmýþtýr. Kapitalizmin nimetlerinden(!) mahrum olmadan fâizden kaçmak isteyen kimselerin paralarýný piyasaya, dolayýsýyla kendi kasalarýna çekmek isteyenlerin finans kurumlarý aracýlýðýyla bu iþi yaptýklarý gibi; açýk-saçýklardan biraz rahatsýz olanlarýn paralarýný ve ilgisini çekmenin kapitalistçe yolu oldu baþörtülü tezgâhtarlar, baþörtülü sekreterler. Bunca iþsiz erkek varken, bu kýzlar, hangi özellikleriyle tercih ediliyor dersiniz? Ya da ille bayan gerekiyorsa, niye özürlü bir bayan, yaþlý bir bayan deðil de; manken ölçülerine uygun yapýda genç bayanlar isteniyor? Telefona bakmak, ya da müþteriyle ilgilenmek için manken gibi olmanýn avantajýný insanî akýl ve Ýslâmî kültür mü, yoksa þeytânî düzen ve sömürücü görüþ mü söylüyor? Kime ve neye hizmet ettiðini, neyi âlet edip sömürdüðünü para denilen câzip þeytan haydi iþverene düþündürtmüyor; ya siz baþörtülü kýzlar, bunlarýn sizi sömürüp kullanmasýna, bundan da kötüsü sizin örtünüzü istismar etmesine, güzelim örtüyü sizin elinizle katran kazanýna koymalarýna, dünyada izzetinizin, âhirette cennetinizin çalýnmasýna nasýl rýzâ gösteriyorsunuz? Deðer mi üç kuruþ para veya meymenetsiz insanlarýn keyfi/beðenisi için bunlar? Özgürlük mü zannediyorsunuz bu köleliði, bu kullanýlmayý, bu metâ ve nesne haline getirilmeyi; hâlâ akletmiyor musunuz? Baþörtüsünü baþýnýza aldýðýnýz gibi aklýnýzý da baþýnýza alýn, þeytanýn ve þeytanlaþanlarýn oyuncaðý, kölesi olmayýn.
Düþünebiliyor musunuz, Ýslâm’ýn cihad bayraðýný dalgalandýrma þerefi gibi hanýmlara üstünlük verdiren o baþlarýn tâcý, kapitalizmin hizmetinde, daha kötüsü (söylemesi zor da olsa söyleyelimsevinçli cinselliðin, göz zinâsýnýn hizmetinde.
Kapitalist ve materyalist dünya her þeyi o denge(sizlik)de tutuyor: Arz-talep. Üretim ve tüketim için bu böyle olduðu gibi, çeyrek tesettürlü bayanlar konusunda da bu böyle: Çýplaklardan hoþlanmayan, hele onlarla asla evlenmek istemeyen çok sayýda muhâfazakâr genç erkek var; bunlar için de çarþýda pazarda delikanlýlarýn ilgisini kendisine çekmeye çalýþan ve bu erkeklerin zevkle bakýp (tabii iyi niyetle caným, ona ne þüphe!) hoþlanacaðý tipler gerekli. Piyasa þartlarý böyle oluþacak, bir taraftan fitne kazaný kaynarken, bir taraftan baþörtüsü sektörü piyasalarý canlandýracak, her çeþidiyle sömürü artmýþ olacak. “Günün hatta akþamýn her saatinde bunca baþörtülü kýzýn çarþýda sokakta ne iþi var?” diyen bile artýk yok. Evi hapishane gibi gören kýzlar ve genç kadýnlar artýk sokaklarda göz hapsinde yaþadýklarýný, özgürlük adýna erkeklerin göz zevklerine gönüllü kölelik yaptýklarýný ya düþünmüyor, ya da bundan þeytânî þekilde zevk alýyorlar. Ýslâmî ahlâkýn sokaklara hâkim olmadýðý bugünkü çarþý ve pazarlar, hanýmýyla erkeðiyle müslümanlarýn, özellikle gençlerin ancak çok zarûrî bir iþleri varsa, zarûret miktarý çýkýp dönecekleri (benzetme yerinde ise tuvalet gibi) mekânlardýr. Kapitalistleþen ve Allah korkusundan sýyrýlan insanlarýn mâbedi ve köle pazarý haline gelen, kapitalizmin can damarý çarþý ve pazarlarýn Allah nazarýndaki yerini Peygamberimiz belirtiyor: “Allah’ýn en çok sevdiði yerler mescidlerdir. Allah’ýn en fazla nefret ettiði yerler de çarþý ve pazarlardýr.” (Müslim, Mesâcid 288, hadis no: 671)
Makyajýn rengine uygun baþörtüsü ya da baþörtüsüne uygun renk ve biçimde kýyafet; baþörtüsü modasý denilen yeni moda türedi. Her dýþarýya çýkmadan önce ütüden geçirilen, ayna karþýsýnda yarým saat uðraþýlarak takýlan, kendisine verilen para ile Afrika’da bir kadýnýn hayat boyu kendini tümüyle örtecek giysi alabileceði bir aksesuar.
Bu tavýrlara bakarak “bu hanýmlar kapanmak, Allah rýzâsýna uygun þekilde örtünmek için, nâmahrem bakýþlara dur demek için baþörtüsü takýyorlar” diyenler beri gelsin; Allah sorarsa bu tavýrlara olumlu þâhitlik yapabilecek kaç kiþi çýkar dersiniz? Cinsel çekiciliði/câzibeyi kitabýna/eþarba uydurup gözü (haramlara) açýk saflarý kandýrmak isteyen þeytan, insana saðdan yaklaþýrken baþörtüsü þeklinde flama kullanýyor olmasýn? Yoksa bu yozlaþmýþ acýnasý baþörtülüler, erkeklerin dikkatini bu þekilde daha çok çekmek için baþörtüsünü yem ve istismar aracý mý görüyorlar? Hayýr, baþörtüsü erkek alýklarý avlamak için volta atanlarýn oltaya taktýklarý av olamaz, olmamalýdýr!
Hayýr, bin kere hayýr! Medine’de Kaynuka Oðullarýndan yahûdilerin, yüzünü açmak istedikleri ve onu savunan müslümanýn bu zulmü yapaný öldürüp sonra þehid edilmesine sebep olan ve Rasûlullah’ýn bu olay akabinde uðrunda savaþ verdiði hanýmýn örtüsü böyle deðildi.
Maraþ’ta savaþ pahasýna savunulan baþörtüsü bu tip baþörtüsü deðildi.
Nur sûresi 31. âyette mü’min hanýmlarýnýn yakalarýnýn üstüne örtmeleri emredilen ‘humur-hýmâr’ bu baþörtüsü deðildir.
Ahzâb sûresi, 59. âyette mü’min hanýmlara emredilen cilbâb; üstlerine giymeleri gereken dýþ elbise, þu çarþý pazarda boy gösteren bayanlarýn giydiði pardösümsü giysi deðildir, hayýr!
Hz. Âiþe annemizin, ensar kadýnlarýnýn özelliði olarak anlattýðý, baþörtüsü emrinin hemen ertesi sabahý, sanki baþlarý üstünde karga var gibi örtüler içinde sabah namazýna gelen kadýnlarýn örtüleri deðildir bu baþörtüsü.
Yirminci asrýn ortalarýna kadar dünyanýn hiçbir yerinde ve Osmanlý’da mü’mine hanýmlarýn örtülerinin benzeri deðildir bu çeyrek örtüler, namaz örtüsüne benzemiyor bu baþörtüler.
Doðuda, insanlar geniþ/bol, uzun elbise giyerler, baþlarýný örterler iken; Batýda tam tersi dar, kýsa giyerler ve baþlarý açýktýr. Günümüz dünyasýnda Batý ile Doðu özellikleri kaybolup dünya globalleþir/küreselleþirken, Batý Doðuyu her konuda kendine benzetir, kendi kültürünü dayatýp farklýlýklarý imhâ ettiði halde, yine de giysilerdeki bu farklýlýklar kýsmen korunmakta, özellikle dinin bu farklýlýklarý korumada özel konumu hâlâ direnci canlý tutmaktadýr. Bir köyün, bir þehrin müslüman beldesi mi, hýristiyan yerleþim yeri mi olduðu daha uzaktan görünen minâresinden ya da çan kulesinden belli olduðu gibi; elbise de bir kimsenin mü’min mi, kâfir mi olduðunu zâhiren yansýtma özelliðini gösterebilir. Zâhirle bâtýn, dýþ ile iç, kalýp ile kalp arasýnda zannedildiðinden çok fazla iliþki vardýr. Bu iliþki, eðer uyum içinde deðilse; birinin tümüyle ötekine baskýn çýkýp aradaki uzlaþmazlýðý kaldýrýncaya kadar sürer. Elbisenin sadece dinin zâhiri ile, dinin emirlerine þeklen teslimiyet ve fetvâ ile deðil; ayný zamanda dinin özü olan takvâ ile de yakýn irtibatý vardýr. Ýnsan, takvâ adlý elbiseye bürünmemiþ ise, her tarafýný çok kalýn giysilerle tümüyle örtse bile bu giysi ona yeterli gelmeyecek, kendisini ve muhâtaplarýný haramlardan korumaya yetmeyecektir. Edep, hayâ, iffet gibi kelimelerle de ifâde edilen bu durum, Arapça’da hicab kelimesiyle ifâde edilir. Bu özellik, giyinmenin arka planýný ortaya koyduðu için, “giysili çýplak” olmaya giden yolu týkayacak, sözgelimi kadýnýn cinsel tahrik unsuru olarak ayakkabý veya terliklerini kadýnsý bir edâ ile tahrik edecek þekilde ses çýkararak kullanmasýna, tahrik edici parfümler kullanmasýna engel olacaktýr. Haramlara dâvet edici þuh kahkahalar, kadýnsý cilve, kýrýtma ve aþýrý rahat/özgür tavýrlar ile sadece dýþ giysinin kapatamadýðý þeytanî güzellikleri, yani çirkinlikleri ancak takvâ giysisi kapatýr.
Takvâ giysisi, edep, iffet ve hayâ günümüzün gençlerine doðal ortamda, evde, çevrede ve özellikle okullarda çocukluðundan beri veril(e)mediði için çeyrek tesettürlüler, yani “örtülü ama tesettürsüz” kimseler ortalýðý kaplamaya baþladý. Takvâ giysisinin önemsenmemesine, biraz da diðer tamamlayýcý unsurlardan yalýtýlmýþ þekilde, sadece “baþörtüsü” vurgusunun sebep olduðu deðerlendirilmelidir. Ýþ, býrakýn takvâ giysisini, fetvâ boyutunu bile hiçe sayan, sanki Ýslâm’ýn tesettür ve hicap emriyle dalgasýný geçen bir tuhaflýða, hatta maskaralýða bile dönüþebilmektedir. Ýþin sadece fýkhî/þekilsel boyutunu ele alan, ama takvâ giysisinden soyunmuþ bir bayan sözgelimi parmaðýný göstermenin fýkhen câiz olduðundan yola çýkarak yabancý bir erkeðe parmaðýyla iþaret ederek parmaðýna “haydi gel!” dedirtebilir, gözünü göstermenin câizliðinden yola çýkarak göz kýrpabilir. Bu tür problemlerin ne kadar yaygýn olduðunu belki sokaðý, caddeyi, okulu, gezinti yerlerini tanýmayan kiþiler bilmeyebilir, ama iþ gerçekten çýðýrýndan çýkmýþ vaziyettedir. Sadece baþörtülü olan, diðer giysileri ve tavýrlarýyla takvâ giysisine hatta düþman olan, ya da þeklen tesettürlü olduðu halde Ýslâmî edebe, hayâ ve iffete yeterli derecede sahip olmadýðý hemen belli olan kiþinin kapalý kýyâfeti de artýk yadýrganmamakta, her iki farklý, hatta birbirine düþman tavýr normal görülebilmektedir.
Elbise de konuþur. Evet, kiþi, dili aracýlýðýyla konuþtuðu gibi, elbisesi aracýlýðýyla da konuþur. “Bana, benim diþiliðime bakma, ben Allah’tan korkan bir müslümaným. Toplumun ve/veya kendimin ihtiyacýndan dolayý bulunduðum sosyal hayatta þu anda ben bir diþi olarak deðil, kiþi olarak varým. Sahip olduðumu düþündüðüm her þey gibi kendi vücudum da bana emânettir, Allah’ýn emâneti. Onu nasýl kullanmam, nasýl örtmem gerektiðini de Sahibi bilir. Yanlýþ kýyafetim ve hatalý davranýþým yüzünden de baþka erkekleri günaha dâvet ederek mülkün sahibine ihânet edemem! Kýyâfet tercihimle ilân ediyorum ki, yabancý erkeklerin bana bakmasýný istemiyorum” þeklinde kibarca mesaj vermesi gereken baþörtüsü, bugün göz alýcý renk ve desenleri, diðer tamamlayýcý giysi ve tavýrlarýyla cýyak cýyak baðýrýyor: “Hey erkekler, ben buradayým, baksanýza! Sizin dikkatinizi ve ilginizi çekip kendime baktýrmak için ben ne paralar sarfettim, kaç maðaza gezdim, ne uðraþlar verdim. Nasýl, yakýþmýþ mý baþörtüm, uyum saðlamýþ deðil mi diðer giysilerimle. Karar veremedinse tekrar bak, bir daha bak! Ha, nasýl olmuþum, güzel miyim, bu giysilerimle daha da güzelleþmiþ miyim? Cevabýný þimdilik gözlerinle ver, e mi?”
Örtünmenin amacý baþkasýnýn bakýþlarýndan korunmak ve ýrzý meþrû olmayan cinsel isteklerden ve ona yaklaþtýran olumsuzluklardan sakýnmak ve sakýndýrmaktýr. Erkeklerin gözlerini sakýnmasý, hem kendilerinin ve hem hanýmlarýn iffetini korumak içindir. Bugünkü çeyrek tesettürün bunlarý hakkýyla yerine getirdiðine bin þahit lâzým. Bir þey, maksadýndan soyutlanarak algýlanýrsa iþte böyle sulandýrýlýr, yozlaþtýrýlýr.
Tesettür, kadýnýn kimliðini öne çýkaran bir onurdur. Müslüman hanýmýn, toplumda diþiliðiyle deðil, kiþiliðiyle yer edinmesini saðlayan, kadýnýn sömürülmesine ve eziyet edilmesine karþý, koruyucu bir kalkandýr. Kadýnýn teniyle, derisiyle deðil; insanî özellikleriyle topluma katýlma arzusudur. Bir bilinçtir, bir cihaddýr, bir ibâdettir tesettür. Ýzzetine, iffetine, þeref ve namusuna düþkün müslüman kýzlarýmýzýn bu erdemi bazý iki ayaklý þeytanlarýn gözüne batýyor. Hanýmlarýn diþiliðiyle deðil; kiþiliðiyle toplumda yer alma isteklerine karþý kýrmýzý baþörtüsü görmüþ boða gibi saldýracak yer arýyorlar. Özellikle Ýmam-Hatip'te, üniversitede okuyan ve okumak isteyen müslüman kýzýn dünya-âhiret tercihi ve cihadý da baþörtüsü bayraðýnda ve onunla bütünleþen tesettür ve müslümanca kiþilikte düðümleniyor. Ýslâmî örtünme iman alâmetidir. Ruhumuz gibi vücudumuz üzerinde de Allah'ýn hâkimiyetini kabul ediþin belgesi olan bir ibâdettir. Örtünme, çaðýmýzýn zulüm egemenliðine karþý kadýnýmýzýn cihadý, örtü de gerçek özgürlük bayraðýdýr. Materyalist modern insan; imajý, vitrini, kaportayý, yani madde cinsinden ve göz boyayacak þeyleri özün yerine koydu. Bunun kadýn açýsýndan durumu da þu: Fark edilip beðenilmek isteyen bir kadýn; teniyle, çekici kýyâfetiyle, diþiliðiyle bunu gerçekleþtirecek, toplumda bu özelliklerle yer edinecektir. Ýnsanî erdemlerle, hizmet ve hayýrlý çalýþmalarla kendini ispatlamak, ancak kulluk þuuruyla, Ýslâm kimliðiyle ve gerçekten hür kadýnlar için sözkonusu olabilir. Kadýn edilgenlikten, sömürüden, metâlaþmaktan, nesneleþmekten, kendi nefsine köle olmaktan veya kendi nefsine köle olanlara kölelikten kurtulmak ve erkek egemen dünyada hak ettiði saygýn yeri almak istiyorsa, bunun yolunun kesinlikle tesettürden, hicaptan, Allah korkusuna dayalý bir yaþayýþtan, Ýslâmî bir aileden geçtiðini unutmamalýdýr. Kadýnýn huzur ve mutluluðuna giden yol, çarþý ve pazardan geçmemektedir. Sokakta bulunanlar veya bulunduðu sanýlanlar, yine bir sokakta kaybedilecek þeylerdir. O olmadan tesettürün de olmayacaðý, ama sadece kendisiyle iþin bitmediði bir baþlangýç olan baþ tâcý baþörtüsü, diþiliðin örtülmesi olarak görüleceði yerde, diþiliði öne çýkarmanýn çarpýk bir aracý haline d(ön)üþmüþse, artýk tesettürün bir cüzü bile olmayan bu bez parçasýný baþýna koyan örtülü çýplak, Allah’ýn deðil; hevâsýnýn/hevesinin, ins ve cin þeytanlarýnýn kulu olmuþtur.
Saðduyu sahibi her insanýn kabul edeceði gibi, Ýslâm’ýn istediði gibi örtünmemek ve bunun sonucunda karþý tarafý tahrik etmek bir eziyettir. Bayanlara yönelik cinsel tâciz elbette bir eziyettir, zulümdür; ama buna sebep olan cinsel tahrik de erkeklere yönelik bir eziyet ve zulümdür. Ýslâm’ýn istediði gibi tesettüre, hayâ ve edebe, takvâ giysisine özen göstermeden toplum içine çýkan bayanlar, özellikle nâmuslu müslüman erkeklere yönelik bir eziyet yapmakta, onlarýn vebalini almakta, günahlarýna vesile olmaktadýr. Gereði gibi tesettür ve edep içinde olmayan bayanlar, kendilerini ister istemez gören erkeklerin haklarýný gasp etmektedirler; en doðal haklarý olan namuslu olma, Allah’a kulluk yapma, haram iþlemeden yaþama hakkýný çiðnemektedirler. O yüzden tesettüre ve hayâya tam dikkat etmeyen bayan, kendisine gözüktüðü tüm erkekleri taciz ederek kul hakký suçu iþlemektedir.
Örtü bir kalkan oluyor. Karþý tarafý tahrik edecek unsurlarý perdeliyor. Karþý tarafa karþý caydýrýcý bir özellik taþýyor. Ve örtülü bir kadýn böylece çok yönlü bir eziyetten de kurtuluyor. Tâciz gibi eziyetlerden, çirkin bakýþ ve düþüncelerden, teklif ve sataþmalardan korunmak isteyen bir bayanýn þöyle düþünmesi gerekir: “Baþkasýnýn bana cinsel tâcizde bulunmasýný istemiyorsam, bana ait güzellikleri allayýp pullayarak teþhir etmemeliyim. Tahrik ederek baþkalarýnýn bana cinsî tâciz yapmasýna sebep olacak duygularýný kabartmamalýyým.” Halk da, bu konuda biraz kabaca þöyle þey eder: “Þey, þeyini þey yapmazsa, þey de þey yapmaz.”
Örtünmeden amaç korumak ve korunmaktýr. Görüntü ile harekete geçen söz dinlemez erkek duygularýna karþý yine erkeði koruyoruz. Tabii dolaysýyla erkeðin tahrik olup saldýrmasýna karþý kadýn kendini de koruyor. Örtü, erkeðe Ýlâhî sýnýrlarý hatýrlatma ve onun günaha girmesine engel olma fonksiyonunu yerine getirir. Erkeðin içindeki söz dinlemez duygular, örtü karþýsýnda sessiz kalýp tahrik olmadan yuvalarýna dönerler. Örtü erkeði kötü düþünceden korurken, kadýný da kötü düþüncenin fiile dönüþmesinden korur. Yani örtü, kadýný ve erkeði günahlardan, þeytanî dürtülerden, fitnelerden, dolayýsýyla cehennemden korur.
Günümüzde cilbâb, yani pardösü benzeri dýþ elbise önemsenmez hale geldiði gibi, “baþörtüsü zulmü” farklý bir tepkiyi aþýrýlaþtýrdý; tesettür denince sadece baþörtüsü akla gelmeye baþladý. Bazý genç bayanlar da sadece baþörtüsüyle yetinmeye baþladý. Giderek artan bir ucûbe olarak boneli, baþörtülü, fakat makyajlý; baþörtülü, ama eteði dizlerine kadar yýrtmaçlý; baþörtülü fakat üstünde sadece tiþörtlü-etekli kýyafetler boy göstermeye baþladý. Ýslâm kadýnýnýn sadece tesettürü bile yeterli görmesi mümkün deðilken, yani ayný zamanda takvâ elbisesi olan iffet, hayâ, saygýn kiþilik özelliklerini kuþanmak; tavýr, yürüyüþ, konuþma, gülme, aþýrý serbest hareket vb. davranýþlarda fitne unsuru olabilecek tüm hususlardan sakýnmak mecbûriyetinde olduðu halde, sadece giysi olarak tesettür konusu bile uygulamada büyük çapta dejenereye uðramaya baþladý. Kala kala sadece bir baþörtüsü kaldý; o da zora gelinince, sözgelimi üniversite uðruna, öðretmenlik vb. amaçlar için çýkarýlabilecek; pazarlýk ve tâviz konusu olabilecek; türbanla, þapkayla, perukla... deðiþtirilebilecek bir ucuzluða düþtü. “Artýk televizyonlarda ve halka açýk salonlarda tesettür defileleri yapýlýyor’ deyin, gerisini onlar anlar” diyecek Bekri Mustafa’lara kaldý iþ. Biraz alaylý, biraz da gerçeðin düþmanlarý tarafýndan müslümanlarýn yüzüne tokat gibi vurulmasý kabilinden, boyalý basýn buna “çeyrek tesettür” adýný taktý. “Tesettür ya vardýr, ya yoktur; bunun yarýmý, çeyreði, ekmekarasý olur mu?” demeyin, uygulamaya bakarsanýz oluyormuþ...
Baþörtüsü, bir aksesuar gibi deðerlendiriliyor bazý kýzlarýmýzýn gözünde. Kadýnsý çekiciliði yabancýlar karþýsýnda en aza indirmesi gereken tesettür, bir moda olarak düþünülüyor artýk. "Tesettür(!) defilesi" denilen ucûbeler, bir taraftan talebe/isteðe cevap verirken, daha çok da arzý körüklüyor. Dýþarýya çýkarken erkek bakýþlarýný üzerine çekmemeye gayret etmesi gereken müslüman bayan, -kocasýnýn karþýsýnda belki bu kadar süslenip kýyâfetine özen göstermezken- en az yarým saat ayna karþýsýnda kendine çeki düzen vermeye çabalýyor, baþörtüsünün rengine uygun olmayan pardösü ve ayakkabýyý giysiden saymýyor... Akþam olunca da evinde, Filistin'li kýzlarýn dramýný, Irak’taki kadýnlara yapýlan zulmü gözünden yaþlar akýtarak seyrediyor.
Bütün bunlar, câhil býrakýlmýþ ve okullar baþta olmak üzere düzen ve onun tüm kurumlarýyla, gayr-ý Ýslâmî çevre þartlarýyla yozlaþtýrýlýp bilinçsizleþtirilen, çok kimliklileþtirilen/kimliksizleþtirilen, Batýnýn ve bâtýlýn deðersiz deðerlerine özendirilmeye çalýþýlan toplum kurbaný þuursuz müslüman kýzlarýmýza kýzmamýza ve suçu sadece onlara yüklememize sebep olmamalý. Zaten onlar da erkeklerin aynasý, elmanýn diðer yarýsý. Müslüman erkeklerdeki dünyevîleþme, takvâyý hatta haram-helâl sýnýrlarýný geri planlara atmayý dýþarýdan hemen tespit etmek mümkün olmuyor; eðer kadýndaki tesettür gibi dýþtan hemen belli olan bir ölçüt olsaydý veya varsa, hemen bu diðer yarýmda da benzer dejenerasyon ayný oranda sergilenecektir. Zaten bu bayanlarýn da çoðu, bu çeþit þuursuz müslümanlarýn eþleri, kýzlarý, kardeþleri deðil mi? Bunlara kýzmaktan, hatta acýmaktan da önce, kadýn ve erkek hepimize bu yozlaþmanýn sebeplerini doðru teþhis edip çareler üretmek için gece gündüz çalýþmamýz, fedâkârlýklarda bulunmamýz, güzel örnek olmamýz, fesat ortamýný salâh ortamýna çevirmek ve insanlarý ýslah için hilâfet görevimizi yerine getirme gayretiyle ha bire koþturmamýz gerekiyor.
Eðer baþörtülüler, gerçekten Allah rýzâsý için ve O’nun emri olduðundan dolayý baþörtüsü örtüyorlarsa, Peygamber ihtarlarý; modadan, yabancý erkekler tarafýndan beðenilme arzusundan ve hevâya uymaktan, þeytaný ve þeytanlaþanlarý râzý etme çabasýndan daha etkili olacaktýr. O yüzden insanýmýza, özellikle baþörtülü tesettürsüzlere þu hadis-i þerifleri hatýrlatalým:
"Cehennemliklerden kendilerini dünyada henüz görmediðim iki grup vardýr: Biri, sýðýr kuyruklarý gibi kýrbaçlarla (coplarla) insanlarý döven bir topluluk. Diðeri, giyinmiþ olduklarý halde çýplak görünen (örtülü çýplak) ve öteki kadýnlarý kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve baþlarý deve hörgücüne benzeyen kadýnlardýr. Ýþte bu kadýnlar cennete giremedikleri gibi, þu kadar uzak mesâfeden hissedilen kokusunu bile alamazlar." (Müslim, Cennet 52, 53, h. no: 2857, Libâs 125, hadis no: 2128)
“Ümmetimin son zamanlarýnda açýk ve çýplak kadýnlar bulunacaktýr. Baþlarýndaki saçlarýnýn kývrýmlarý develerin hörgücü gibi olacaktýr. Siz onlarý lânetleyin. Çünkü onlar mel’un kadýnlardýr.” (Taberânî, Mu’cemu’s-Saðîr)
"Rasûlullah (s.a.s.), hafif bir elbise giyip tamamen vücut hatlarýný örtmeyen kadýnlara “Onlar adý örtülü ama gerçekten çýplaktýrlar” buyurmuþtur (Süyûtî, Tenvîru’l-Havâlif, c. 3, s. 103).
“Kadýn, örtülmesi gereken avrettir. Dýþarý çýktýðý zaman þeytan ona gözünü diker.” (Tirmizî, Radâ 18)
Âiþe (r.a.)'den rivâyete göre, bir gün Ebû Bekir (r.a.)'in kýzý Esmâ (ki, Peygamberimiz’in baldýzýdýr) ince bir elbise ile Allah Rasûlü’nün huzuruna girmiþti. Rasûlullah (s.a.s.) ondan yüzünü çevirdi ve þöyle buyurdu: “Ey Esmâ! Þüphesiz kadýn ergenlik çaðýna ulaþýnca, onun þu ve þu yerlerinden baþkasýnýn görünmesi uygun deðildir.” Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarýna iþaret etmiþti." (Ebû Davûd, Libâs 31, 34, h. no: 4104)
Yüce Peygamberimiz, zevceleri Ümmü Seleme ve Meymûne vâlidelerimizle oturuyorlarken ashâb-ý kirâmdan görme özürlü Abdullah ibn Ümm-i Mektûm çýkagelince Peygamberimiz eþlerine: “Bu zâttan korunun, ona karþý örtünün” buyurdu. Ümmü Seleme annemiz de: “Yâ Rasûlallah! Bu zât a’mâ deðil midir? O bizi görmez, tanýmaz ki (ondan sakýnalým)!” deyiverdi. Bu söz üzerine Peygamberimiz mü’min kadýnlara ölçü olan þu cevabý verdi: “Evet (o a’mâdýr, görmüyor), ama siz de mi körsünüz? Siz de mi onu görmüyorsunuz? (Gözlerinizi koruyun ve tesettüre uyun).” (Ebû Dâvud, Libas 37, hadis no: 4112; Ýbn Kesir, Tefsîr, 3/283)
“Allah, peruk takana ve taktýran kadýna lânet etsin!” (Buhârî, Libâs 86, Týbb 36; Müslim, Libâs 119, hadis no: 2124; Nesâî, Ziynet 25)
“Rasûlullah (s.a.s.) kadýn gibi giyinen erkeðe, erkek gibi giyinen kadýna lânet etti.” (Ebû Dâvud, Libâs 28; Ahmed bin Hanbel, II/325)
“Allah’ýn en çok sevdiði yerler mescidlerdir. Allah’ýn en fazla nefret ettiði yerler de çarþý ve pazarlardýr.” (Müslim, Mesâcid 288, hadis no: 671)
“Gözler de zinâ eder; onlarýn zinâsý (bakýlmasý haram olan kimselere þehvetle) bakmaktýr.” (Buhârî, Ýsti’zân 12; Müslim, Kader 20)
Cerîr (r.a.) þöyle dedi: Rasûlullah (s.a.s.)’a ansýzýn görmenin hükmünü sordum. “Hemen gözünü baþka tarafa çevir!” buyurdu. (Müslim, Âdâb 4; Ebû Dâvud, Nikâh 43; Tirmizî, Edeb 28)
“Erkek, erkeðin avret yerine, kadýn da kadýnýn avret yerine bakamaz...” (Müslim, Hayz 74; Tirmizî, Edeb 38; Ýbn Mâce, Tahâret 137)
“Hiçbiriniz, yanýnda mahremi bulunmayan bir kadýnla baþ baþa kalmasýn.” (Buhârî, Nikâh 11, Cihâd 140; Müslim, Hacc 424; Tirmizî, Radâ’ 1; Fiten 7)
"Kim dünyada þöhret için elbise giyerse Allah ona kýyâmet gününde zillet elbisesi giydirir. Sonra da onu cehennemin alevli ateþlerinde yakar." (Ebû Dâvud, Libas 5, h. No: 4029, 4030). Þöhret elbisesinden maksat, baþkalarýna câzip görünmek ve fors satmak için giyilen elbisedir (Þevkânî, Neylü’l-Evtâr, c. 2, s. 94). Ýbnü’l Esir ise þöhret elbisesinden maksat insanlarýn arasýnda göz alýcý elbiseler giyerek büyüklük taslamak, kibirli tavra bürünmektir diye belirtir.
“Kim (dünyada, dikkatleri üzerine çeken) þöhret elbisesi giyerse, Allah, alçaltacaðý gün alçaltýncaya kadar, o kimseden yüz çevirir (rahmet nazarýyla bakmaz).” (Kütüb-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Ý. Canan, c. 17, s. 465)
"Cennette bir kadýnýn nasifý, dünyadan ve bir o kadar daha þey­den daha hayýrlýdýr.” Dedim ki: ‘Ya Rasûlallah, nasif nedir?’ “Baþörtüsüdür” buyurdular. (Ahmed bin Hanbel, II/483)
Ve bir âyet-i kerime: “Ey Âdem oðullarý! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Takvâ elbisesi (takvâ ile kuþanýp donanmak) ise daha hayýrlýdýr. Ýþte bunlar, Allah’ýn âyetlerindendir. Belki düþünüp öðüt alýrlar (diye onlarý indirdi).” (7/A’râf, 26). Daha hayýrlý olan “takvâ elbisesi” nedir? Takvâ (din örtüsügöz kırpma ile kiþi, kendini korumaya, dinî ha­yatýna zarar verecek þeylerden sakýnmaya çalýþýr. O örtü ile korunur, o örtü ile temiz fýtratýný savunur, o örtü ile edep dýþý iþlerden kendini muhâfaza eder. O örtü onun için zýrh gibidir, saðlam bir kale gibidir, çevresinde onu tehlikeler­den saklayan nöbetçiler gibidir. Ýþte takvâ elbisesi budur. Ýnsanýn rûhunu giydiren ve doyuran elbise. Ýnsanýn mânevî dünyasýný kollayan, yüzünü kýzar­tacak bütün yanlýþ hareketlerden koruyan bir mânevî giysi, bir örtünüþ ve davranýþ biçimi. Mü’minin onuruna, kiþiliðine, inancý, ahlâký ve namusuna zarar verecek davranýþlardan onu koruyan bir giysidir takvâ elbisesi. Takvâ elbisesi, sýrf Allah rýzâsý için ve emredildiði gibi, þuurla sevgi dolu teslimiyetle örtünmektir. Takvâ elbisesi, takvâ hissi veya takvâ duygusu ile gi­yim, yani hayâ duygusu ve Allah'a karþý sorumluluk bilinci ile giyilen ve Allah'ýn izniyle maddî-mânevî ayýptan, çirkinlikten, zarar ve tehlikeden koruyacak olan bu elbise daha güzeldir, sýrf faydadýr. Takvâ duygusu olmayanlar ne kadar kalýn giyseler de çýplaklýktan kurtulamazlar. Asýl hayýr takvâ elbisesidir ki, örtülmesi gereken yerlerin örtünmesini saðlar, kiþiyi maddî ve mânevî hayâsýzlýklardan korur.
Vahye dayalý gerçek ilimden uzaklaþtýrýlmýþ, tefekkür nedir bilmez hale getirilmiþ, Kur’an’ý okuyup anlamayý ve ona göre yaþamayý tek çýkar yol olarak düþünemeyen, imaný çalýnarak ibâdet zevkinden mahrum býrakýlmýþ, kýsacasý çaðdaþlaþtýrýlmýþ insanýn þu veya bu oranda cinselliðinin ya da cinsî isteðinin istismârýna yönelik kapitalist tuzaklara kapýlmamasý imkânsýz gibi bir þeydir. Bunlara ahlâkî nasihatlerin pek bir fayda vereceði düþünülmemelidir. Ýman olmadan ahlâkýn da olmayacaðýný, gerçek ahlâkýn Kur’an’ý yaþamak olduðunu bu çevre ve düzen kurbanlarýna anlatmak, inandýrmak, benimsetmekten baþka çýkar yol gözükmüyor. Tevhidî anlamda gerçek bir iman olmadan insanýn ahlâklý, nâmuslu ve þerefli olmasý mümkün deðildir. Çünkü izzet; ancak Allah’ýn, Rasûlünün ve mü’minlerindir (63/Münâfýkun, 8).
Bazý bayanlarýn aþýrý serbest hareketler içinde, müslüman bir hanýma yakýþmayacak basit tavýr ve baþörtülerine uymayacak çirkinlikte kýyafetle toplum içine çýktýklarý giderek çokça görülen bir þahsiyet problemidir. Bu davranýþlarýn hem kendilerini küçülttükleri, hem örtülü bayanlar hakkýnda yanlýþ ve kasýtlý yargýda bulunanlara koz verdikleri ve hem de dini yanlýþ tanýttýklarý yönüyle fitneye sebep olan bu çeyrek tesettürlü bayanlar, her geçen gün daha da artmaktadýr. Ama, bunu toplumdaki tüm müslüman bayanlara þâmil kýlmak veya böyle davrananlar yüzünden diðerlerini de toplumdan tümüyle uzaklaþtýrmak doðru olmasa gerektir.
Baþörtüsünün tek baþýna ele alýnýp öyle anlatýlmasý ve anlaþýlmasý, onun yozlaþtýrýlmasýna sebep olabilmektedir. Baþörtüsü dinin emirlerinden bir emirdir. Birçok dinî görevin yerine getirilmesiyle baþörtüsü Ýslâmî bir anlam kazanýr. Dinin emirlerini yerine getirmeyen ya da diðer giysi ve davranýþlarý baþörtüsünün ruhuyla baðdaþmayan insanýnýn baþýnda ise o sadece bir bez parçasýdýr. Bir ev düþünün onun üzerinde bulunduðu arâzinin topraðý gevþekse, yaðan yaðmur, esen rüzgâr onun topraðýný oradan alýp götürüyorsa; bu durum, ev içinde oturanlara güven vermeyecektir. Ýþte aynen bunun gibi, iman da saðlam bir zemindir. Ameller ise bu zemin üzerinde yükselen binadýr; baþörtüsü ise bu binanýn çatýsý, tesettür/örtü ise onun dýþ cephesidir. Temeldeki çürüklük binanýn her yerine yansýyacaktýr. Saðlam bir iman olmadan, baþta duran baþörtüsü ne kadar sýký baðlanýrsa baðlansýn, temsil ettiði deðerler; nefis, þeytan veya onlarýn dýþtaki temsilcilerinden gelen en ufak bir rüzgârda uçup gidecek veya baþörtülü ama çýplak denilecek tip oluþacaktýr.
Ýçinde, olmasý gerektiði þekilde iman esaslarýný taþýyanlar için baþörtüsü, “baþý gitmeden baþýndan gitmeyecek” kadar deðer ifâde ederken, içinde olmasý gereken imanî deðerleri olmayan veya zayýf olanlar için ise, o hizmet için, üniversite için tâviz verilebilecek bir teferruattýr, olmasa da olur; ya da haram bakýþlarý uzaklaþtýrmak yerine çekiciliði artýracak þekilde istismar edilebilecek bir oyuncak haline gelir.
Örtü Allah’a itaatin simgesidir. “Ben, vücudumda geçici bir süre duracak olan bir kiracýyým, emânetçiyim” diye düþünmeli insan. Vücuduma ait hangi organ olursa olsun o bana O’nun tarafýndan bir hediyedir. Hem de öyle deðerlidir ki, hiç bir hakkým yokken bana verilmiþ. Bunun bana bir lütuf ol
Gönderen: 01.11.2009 - 12:21
Bu Mesaji Bildir   ebubera üyenin diger mesajlarini ara ebubera üyenin Profiline bak ebubera üyeye özel mesaj gönder ebubera üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 988 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
zec (53), yesil07 (39), volkansav52 (40), bebecik1974 (50), mcamlica (38), serdar414 (47), musoylemez (56), KalpYapalim (32), gurbat (62), yasen (47), yilmaz (63), kenzularsh (40), srknsrt (51), puma (54), mazpolat (67), pskofb (38), akaasa (49), oguzy (74), arkadasim (51), Mecnun2000 (55), sarenge (44), SarCopTeS (43), halil40 (36), belan08 (47), halil_10 (37)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.77056 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.