0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Mihmândâr-ı Resûlullah: EBÛ EYYÛB-EL ENSÂRÎ...

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
Mihmândâr-ı Resûlullah: EBÛ EYYÛB-EL ENSÂRÎ...
575 Mesaj -
Mihmândâr-ý Resûlullah: EBÛ EYYÛB-EL ENSÂRÎ...

En güzel günleri baþlatacak olan büyük hicret [göç] bitmek üzeredir. Allahýn emriyle Mekke’den ayrýlan sevgili Peygamberimiz, Medîne’ye girdiler. Bütün Müslüman kabîleler, Resûlullah efendimizi misâfir etmek için yarýþýyorlardý.

Neccâroðullarýnýn reisi Hz. Ebû Eyyûb da, bütün akrabâlarýný toplamýþ; Resûlullahý karþýlamaya çýkmýþtý. Bütün Medîneli Müslümanlar gibi, o da iki cihânýn efendisi Resûlullah efendimizi aðýrlamak ateþiyle yanmaktadýr.

Anamýz babamýz fedâ olsun!

Zaman zaman, Resûlullah efendimizin devesi Kusvâ’nýn yularýný yakalýyanlar, “Buyurunuz yâ Resûlallah! Anamýz, babamýz, canýmýz, herþeyimiz; sizin yolunuza fedâ olsun! ” diyerek, kendi evlerine götürmek istiyorlardý.

Fakat Kâinâtýn efendisi, kimsenin gücenmesini arzû etmiyorlardý. Kusvâ’yý iþâret ederek buyurdular ki:

- Devemin yularýný býrakýnýz! Kimin evinin önünde çökerse, orada misâfir olurum!

Gerçekten o mes’ûd Deve de, sanki vazîfesini biliyormuþ gibi hareket ediyordu. Yorgunluðuna raðmen, yavaþ ve asîl hareketlerle, epeyce dolaþtý. Sonunda, iki yetîme ait, boþ bir arsa üzerinde durdu. Aðýr aðýr yere çöktü.

Resûlullah efendimiz devesinden inmediler. Hayvan tekrar ayaða kalktý, yürümeye baþladý. Eski yere çöktü, bir daha kalkmadý ve tatlý tatlý homurdanmaya baþladý.

Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz, Kusvâ’nýn üzerinden inip buyurdular ki:

- Ýnþâallah yerimiz burasýdýr. Burasý kimindir?

- Yâ Resûlallah! Amr oðullarý Süheyl ve Sehl’indir.

- Akrabâlarýmýzdan hangisinin evi buraya daha yakýndýr?

Þeref kazansýn

Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri sevinçle cevap verdi:

- Buyurunuz yâ Resûlallah!

Buyurunuz ki fakîr evimiz, varlýðýnýzla þeref kazansýn. Ýþte hemen þuracýkta.

Sonra da ilâve etti:

- Yâ Resûlallah! Bana müsâade ederseniz, devenin üzerindekileri oraya taþýyayým.

Bundan sonra da devenin üzerindeki Resûlullah efendimizin eþyalarýný indirdi.

Peygamber efendimizin mübârek anne taraflarý, aslen Medîneli ve Neccâroðullarý kabîlesine mensup idiler. Bu yüzden, akrabâydýlar. Eþyalar hemen, evin alt katýna taþýndý. Böylece onüç yýllýk çileli, iþkencelerle dolu Mekke günleri bitmiþ, huzurlu günler, güzel haftalar, nûrlu aylar, ihlâslý yýllar, büyük asýrlar baþlamýþtý.

Peygamberimizin devesi Kusvâ’nýn ilk çöktüðü yerde Mescid-i Nebî inþâ edilinceye kadar aðýrlama ve evinde bulundurma þerefi bu mübârek zâta nasîb oldu.

Hz. Ebû Eyyûb’un ev sahipliði kusûrsuz; fakat kendisi huzursuzdu. Çünkü Efendimiz, alt katta oturmayý tercih etmiþlerdi.

Kendisinin üst katta oturmasý, Ebû Eyyûb hazretlerini ziyâdesiyle rahatsýz ediyordu. Hele bir akþam, toprak tavana su dökülünce, ne yapacaðýný bilemedi. Örtündükleri tek yorganla suyu kuruladý. Aþaðý damlamasýna, mâni oldu. Sabaha kadar, gözlerine uyku girmedi.

Uyumamýz mümkün deðildir

Ertesi gün onu üzüntülü gören Allahü teâlânýn Resûlü, sebebini sordular. O zaman dertli Sahâbî ricada bulundu:

- Yâ Resûlallah, merhamet buyurunuz! Lütfen, kerem edin, yukarý kata teþrîf edin! Siz aþaðý katta bulunurken, bizim yukarýda uyumamýz mümkün müdür?

Ýki cihân güneþi Efendimiz, bu hassas ve ince kalbi kýramaz idi. Yukarý kata taþýnmayý kabûl ettiler. Böylece baþlayan sevgili Peygamberimizin bereketli misâfirlikleri ve Hz. Ebû Eyyûb’un mihmândârlýðý, ev sahipliði; Mescid-i Nebî yapýlana kadar yedi ay kadar devam etti.

Ebû Eyyûb hazretleri, zafer kazanýlan bir deniz savaþýndan sonra, esirler arasýnda bir kadýnýn aðladýðýný gördü. Nöbetçilere sordu:

- Bu kadýn, niçin aðlar?

- Bilmiyoruz, yâ Ebâ Eyyûb.

Kadýnýn dilini bilen birini buldurttu. Onunla konuþturdu. Sonra tercümana sordu:

- Niçin aðlýyormuþ?

- Çocuðundan ayrý kalmýþ efendim.

Hz. Ebû Eyyûb, derhal vazîfeliyi bularak dedi ki:

- Çocuðu bulun ve anasýnýn yanýna getirin. Yeter ki, anacýðýna kavuþsun.

Oradakiler sordular:

- Yâ Hâlid! .. O kadýný tanýyor musunuz yoksa?

Allahü teâlânýn Resûlünün âþýðý, cevap verdi:

- Sevgili Peygamberimizden iþittim ki: “Her kimse bir çocuðu, anasýndan ayýrýrsa; Cenâb-ý Hak da onu, âhýret gününde bütün sevdiklerinden ayýrýr.”

Yüzümü kara çýkarma

Ebû Eyyûb-i Ensârî, bir savaþta, birinin yanýndan geçerken, “Bir kimsenin öðle vakti yaptýðý iþler, akþam olunca mezardakilere gösterilir. Akþam yaptýðý iþleri, sabah olunca mezardakilere gösterilir” dediðini iþitti. Ebû Eyyûb hazretleri o kimseye dedi ki:

- Böyle ne söylüyorsun?

- Vallahi bunu sizin için söylüyorum.

- Yâ Rabbî, sana sýðýnýrým. Öldükten sonra, yaptýklarýmdan dolayý, yüzümü kara etme.

O kimse de dedi ki:

- Allahü teâlâ kullarýnýn kusûrlarýný örter, amellerinin iyisini gösterir.

Ebû Eyyûb-i Ensârî Resûlullahýn mübârek kabrine yüzünü sürdü. Biri gelip kaldýrmak isteyince buyurdu ki:

- Beni býrak! Taþa, topraða gelmedim. Resûlullahýn huzûruna geldim.

Ebû Eyyûb-i Ensârî hazretleri þöyle anlatýr:

“Bir defasýnda Resûlullah efendimiz ile Hz. Ebû Bekir’e yetecek kadar yemek hazýrlayýp, huzurlarýna götürdüm. Resûlullah efendimiz buyurdular ki:

- Yâ Ebâ Eyyûb! Ensârýn ileri gelenlerinden otuz kiþiyi da’vet et!

Ben yemeðin azlýðýný düþünürken tekrar buyurdular:

- Yâ Ebâ Eyyûb! Ensârýn ileri gelenlerinden otuz kiþiyi da’vet et!

Altmýþ kiþiyi da'vet et!

Binlerce düþünce ile Ensârdan otuz kiþiyi da’vet ettim, geldiler. O yemekten yediler, doydular. Bir mu’cize olduðunu anlayýp, îmânlarý kuvvetlendi ve bir daha bî’at edip gittiler. Sonra Resûlullah tekrar buyurdular:

- Altmýþ kiþi da’vet et!

Ben mu’cize olarak yemeðin azalmadýðýný gördüðümden, daha ziyâde sevinerek, altmýþ kiþiyi Resûlullahýn huzuruna da’vet ettim. Geldiler, o yemeklerden yediler. Hepsi Resûlullahýn mu’cizesini tasdîk ederek döndüler. Ardýndan tekrar buyurdular:

- Ensârdan doksan kiþi çaðýr!

Çaðýrdým, geldiler. Resûlullahýn emri üzerine onar onar o sofraya oturup yediler. Hepsi de bu büyük mu’cizeyi görüp, gittiler. Yemek ise benim götürdüðüm gibi, sanki hiç el sürülmemiþ gibi duruyordu.”

Ebû Eyyûb-i Ensârî yine anlatýr:

“Resûlullaha her gün akþam yemeði yapýp gönderirdik. Kalanýný, bize geri gönderdiði zaman, ben ve Ümmü Eyyûb, Resûlullahýn geri gönderdiði kalan yemeði yer ve bununla bereketlenirdik.

Yine bir gece, yapýp gönderdiðimiz sarmýsaklý yemeði Resûlullah efendimiz geri çevirmiþti. Onu yemediðini farkedince, üzüntülü olarak yanýna gittim. Dedim ki:

- Yâ Resûlallah! Anam babam sana fedâ olsun! Siz akþam yemeðini yemeden geri çevirdiniz. Hâlbuki ben ve Ümmü Eyyûb kalan yemeðinizle bereketlenmekteydik.

Siz onu yiyiniz!

Resûlullah efendimiz buyurdular ki:

- Bu sebzede bir koku hissettim. Onun için yemedim. Ben melekle konuþan bir kiþiyim.

- O yemek harâm mýdýr?

- Hayýr! Fakat ben kokusundan dolayý yemedim.

- Senin yemediðini ben de yemem.

- Siz onu yiyiniz!

Bunun üzerine biz de ondan yedik ve bir daha Resûlullaha o sebzeden yemek yapmadýk.”

Hayber gazâsýndan dönerken, Ebû Eyyûb hazretleri gece Resûlullah efendimizin çadýrýný beklemiþti. Bunu gören Resûlullah efendimiz, onun için þöyle duâ etti:

- Yâ Rabbî! Beni koruyarak gecelediði gibi, sen de Ebû Eyyûb’u koru.

Resûlullah efendimiz bir kuþluk vakti, Hz. Ebû Bekr-i Sýddîk ve Hz. Ömer-ül Fârûk ile beraber Ebû Eyyûb-i Ensârî hazretlerinin evine gittiler. Bahçede çalýþmakta olan Ebû Eyyûb-i Ensârî hazretleri, Resûlullahýn mübârek sesini iþitip koþarak eve geldi.

“Hoþ geldiniz, yâ Resûlallah! Arkadaþlarýnýzla beraber safâ geldiniz” diyerek karþýladý. Bahçede çalýþtýðýný beyân edip, hurma aðacýndan bir salkým kopararak geldi. Salkýmda üç çeþit hurma vardý.

Sütlü hayvan kesme!

Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

- Yâ Ebâ Eyyûb! Bu salkýmdaki kuru hurmalarý ayýr!

- Yâ Resûlallah! Emir sizindir. Ancak, size hayvan kesip, et ikrâm edeceðim.

- Eðer hayvan keseceksen, sütlü hayvan kesme!

Ebû Eyyûb-i Ensârî oðlak kesip, hanýmý Ümmü Eyyûb da yarýsýný söðüþ yaptý, diðer yarýsýný da kýzarttý. Sýcak bir ekmek hazýrladý. Etleri ekmeðin üzerine koyarak sofrayý hazýrladý. Sonra Ebû Eyyûb-i Ensârî hazretleri, “Yâ Resûlallah, buyurunuz” dedi. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

- Yâ Ebâ Eyyûb! Bu ekmek ile etten bir parça da kýzým Fâtýma’ya götür. Çünkü ben biliyorum ki; epey zamandan beri Fâtýma bu yemeði yememiþtir.

Emir yerine getirilip, sofra kalktýktan sonra, Peygamberimiz, “Bütün bu ni’metler, ekmek, et, hurma, ne güzel. Bu ni’metler þükür ister” buyurup aðladýlar. Sonra buyurdular ki:

- Nefsim, yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, bu ni’metler yüzünden, yarýn kýyâmet gününde siz suâl olunacaksýnýz. Ancak, saðlýðýnýzda elinize geçen ni’metleri yemeðe baþlarken “Bismillah”, doyduðunuz zaman da “Elhamdülillahillezî eþbaanâ ve en ame aleynâ feefdale” diyerek cenâb-ý Hakka þükür ve duâ ediniz. Zîrâ, cenâb-ý Hakkýn verdiði rýzýk, sebeple, size kifâyet eder.

Resûlullah efendimiz gitmek üzereyken de, “Yâ Ebâ Eyyûb! Yarýn da sen bize gel” buyurarak da’vet etti.

Hayýr iste!

Ebû Eyyûb hazretleri bu da’vete seve seve icâbet edip, Resûlullahýn yanýna gitti. Resûlullah efendimiz Ebû Eyyûb-i Ensârî hazretlerini çok sevdiðinden, mükâfat olarak, bir hizmetçisini onun hizmetine vererek buyurdu ki:

- Yâ Ebâ Eyyûb! Bu hizmetçi hakkýnda Allahü teâlâdan hayýr iste. Çünkü, bu hizmetçi bizim yanýmýzda bulunduðu müddetçe, bundan hayýrdan baþka birþey görmedik.

Ebû Eyyûb Resûlullah efendimizin yanýndan ayrýlýnca; “Ben Fahr-i âlem hazretlerinin vasiyetlerinde hayýr görüyorum. O sebeple bu hizmetçiden de hep hayýr gördüm” demiþtir.

Ebû Eyyûb-i Ensârî Peygamberimiz için, hergün bir sofra hazýrlamak âdetiydi. Bu izzet ve ikrâmýyla derecesi çok yükseldi.

Hicretten 52 yýl sonra, Ýstanbul üzerine; Ýslâm seferi açýldý. Mýsýr’dan, Þam’dan, Arabistan’ýn her yerinden; ayrý ordular geldi. Çünkü, Resûl-i ekrem efendimiz buyurmuþlardý ki:

(Ýstanbul elbette fetholunacaktýr! Onu fetheden emîr, ne güzel emîr; fetheden asker, ne güzel askerdir.)

Üstelik hastasýn!

Ýþte bu methedilen, övülen askerler arasýna katýlmak arzûsuyla Müslümanlar, akýn akýn Ýstanbul fethine koþtular. O sýrada, Hz. Ebû Eyyûb rahatsýzdý. Fakat cihâd haberlerini duyduðunda, heyecanla doðruldu. Hele Ýstanbul gazâsýný iþitince, gözleri parladý. Hazýrlýklara baþladý. Yakýnlarý dediler ki:

- Yâ Ebâ Eyyûb! 70 yaþýný geçtin. Üstelik hastasýn. Bu sefer ise, uzun ve tehlikelidir.

Hz. Eyyûb’un cevabý tereddütsüz ve kesin oldu:

- Cihâd ve gazâyý terketmek, daha tehlikelidir.

Sevgili Peygamberimizin Medîne’ye geliþlerinden yarým asýr sonra, sevgili arkadaþlarý da Ýstanbul önlerine geldiler.

Kalýn surlar dibinde Ebû Eyyûb hazretleri, vefât etmek üzeredir. Güçlükle konuþmaktadýr:

- Mücâhidlere selâm söyleyiniz. Onlara Resûl-i Kibriya Efendimizden duyduðum þu mübârek sözleri bildiriniz: “Her kim, Allaha þerîk koþmadan, rûhunu teslim ederse; cenâbý Hak da onu, Cennetine koyar.”

Etrafýndaki gâzi ve askerler, gizli gizli aðlýyorlardý. Ak sakallý gâzi, son bir gayretle þunlarý fýsýldadý:

- Sizlere vasiyetim olsun:

Öldükten sonra cesedimi, burada býrakmayýn! Gâzilerin girebildikleri, en uzak yere götürün! Bizans topraklarýnýn, Ýstanbul’a en yakýn noktasýna defnedin. Zîrâ Peygamber efendimiz; “Kostantiniyye’de kalenin yanýnda bir racül-i sâlih defnolunacaktýr” buyurmuþtu.

Akþemseddîn keþfetti

Ertesi gün büyük Sahâbî, þehâdet kelimeleri arasýnda temiz rûhunu, yüce Allaha teslim etti. Sevgili Resûlullaha kavuþtu. Vasiyeti aynen yerine getirildi...

Bizanslýlar tarafýndan bile mukaddes bilinen kabr-i þerîfi, 800 yýldan fazla gizli kaldý. Tâ ki Ýstanbul, Müslüman Türklerce fethedilene kadar.

Yüce Allahýn izniyle, o güzel emîr, Fatih Sultan Mehmed Hân ve o güzel asker, Osmanlý Türkleri oldular. 1453 yýlýnda Ulubatlý Hasan, karanlýk surlara; ýþýklý Ýslâm sancaklarýný dikti.

Ýþte ancak o zaman, 800 yýldýr bekleyen sabýrlý Ebû Eyyûb hazretlerinin yüzü nûrlandý. Kendisini gönülden arayan Fâtih’in hocasý Akþemseddîn’e tebessüm etti. Bugünkü gibi, Haliç ucundaki tepede, nûr þeklinde tecellî etti. Kabrinin yeri tesbit edildi.

Allahýn en sevgili kulu ve Peygamberine, ev sahipliði yapan Hz. Ebû Eyyûb; þimdi de bizlere ev sahipliði yapmaktadýr.

Hz. Ebû Eyyûb Akabe’de, Allah Resûlünün ellerini tutarak, Bî’at etti. Ýslâmiyetle þereflendi. Medîne’ye döndüðü zaman bütün ailesi ve kabîlesi Müslüman oldular.

Baþta Bedir ve Uhud olmak üzere, bütün savaþlara katýldý. Zaten kendisi namaz ve cihâd ibâdetlerinde, çok titizlik gösterirdi.

Niçin bu kadar geciktirdiniz?

Bir ara Mýsýr’a gitti. Bir akþam vâli olan Ukbe bin Âmir; namaza geç kaldý. Vakti içinde, fakat geç olarak namazý kýldýrdý. Ebû Eyyûb hazretleri namazdan sonra vâliye þunlarý söyledi:

- Ey Ukbe! Sevgili Peygamberimiz buyurdular ki: “Akþam namazýný, yýldýzlarýn gökyüzünü kaplamasýna kadar geciktirmeyiniz...”

Ukbe, “Evet” diye cevap verince, sordu:

- Öyleyse akþam namazýný niçin bu kadar geciktirdiniz?

Ukbe, meþgûliyeti sebebiyle bu gecikmenin olduðunu söyleyince, “Yemîn ederim ki, senin bu yaptýðýný görerek, halkýn, Resûlullah efendimizin de böyle yaptýðýný zannetmesinden endiþe ederim” buyurarak vâliyi îkaz etti.

Ebû Eyyûb hazretlerinin bildirdiði bir Hadîs-i þerîfte buyuruldu ki:

(Kýyâmet günü Eshâbýmdan herbiri, kabirlerinden kalkarken, vefât ettiði memleketin bütün mü’minlerinin önüne düþerek ve onlara nûr ve ýþýk saçarak, onlarý Arasat meydanýna götürür.)

Ýstanbul’un ma’nevî fâtihi olan Hz. Ebû Eyyûb-i Ensârî’nin asýl ismi Hâlid, babasýnýn ismi Zeyd, annesi Rebia kýzý Hind, Künyesi Ebû Eyyûb’dur. Türkler arasýnda Eyyûb Sultan olarak tanýnýr. Hanýmý Ümmü Eyyûb da, Peygamber efendimize hizmetle þereflendi.

Eyyûb, Abdurrahmân, Hâlid isminde üç oðlu ve Amre isminde bir kýzý vardý.

Medîneli Eshâbýn en büyüklerindendir. Gerek babasý, gerekse ana tarafý, Hazrec kolundandýrlar. Kendisi Neccâroðullarý kabîlesinin reisi idi. Birçok savaþta sancaktarlýk da yaptý. Bu sebeple Sancaktar-ý Resûlullah diye de tanýndý.

Sevgili Peygamberimizin öz dedesi Abdülmuttalib’in ana tarafý, Neccâroðullarý’na mensup idi. Bu yüzden bu kabîle, Efendimizin dayýlarý olurlar.

Câmi ve türbesi hemen yapýla!

Akþemseddîn tarafýndan kabri tesbit edildiðinde, Fetihler Babasý Gazi Mehmed Hân buyurdu:

- Câmi ve türbesi, hemen yapýla! Cümle Müslümanlar beþ vakit, Ýstanbul’un ma’nevî fâtihine duâ edeler!

Yapýlan Eyyûb Sultan Câmiine 1723’te iki minâre ilâve edildi ve 1800 senesinde üçüncü Selim Hân tarafýndan yeniden yaptýrýldý. Ýlk Cum’a namazýnda Sultan da bulundu. Osmanlý Pâdiþâhlarý bu câmi önünde kýlýç kuþanýrlardý.

Hz. Ebû Eyyûb, yedi ay Allahü teâlânýn Resûlüne ev sahipliði yaptý. Vefâtýndan sonra ise, Ýstanbul’un sahipliðini yapmaktadýr. Ne mutlu bizlere...

Osmanlý devrinde ve günümüzde Hacý adaylarý, önce Ebû Eyyûb (Sultan) türbesini ziyâret ederler; sonra Mukaddes topraklara giderler...

Siz de çok sýkýldýðýnýz zaman, orayý ziyâret ederek duâ ediniz...

Gönderen: 16.08.2007 - 18:50
Bu Mesaji Bildir   Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1377 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
bcýng&#253.. (48), cguray (44), é ismail é (55), FatihBaba (49), Haci 1953 (71), Irina (59), Bidik (60), Habip35 (66), arayış (55), GönülDostu23 (40), Karabey (49), hayrunisa (40), necati52 (54), mfcandas (45), cem55 (55), orhan karasu (37), smasher (41), aliturac (49), firdevs (41), maygen (41), kuyumcu (55), gýyas (60), Kore53 (71), eren58 (47), RaMo_CaN (52), coolboy (53), mtg_turk (55), NURYÜZLÜM (30), S67 (35), gökhan dalc&yac.. (31), mycolor (52), Setna (47), h_ethem (55), kudret35 (52), gunesay (53)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.76790 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.